CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Meclis’te yaptığı basın toplantısında canlı hayvan ve et ithalatını değerlendirdi.
İktidarın ithalata dayalı hayvancılık politikalarının, kırmızı et krizine kalıcı çözüm sunmaktan uzak kaldığını belirten Milletvekili Sarıbal; “Amaç vatandaşa ucuz et yedirmek değil, yandaşı zengin etmek. Kırmızı et sorununun ithalat yoluyla çözülmesi kesinlikle mümkün değil. Çözüm, acilen hayvan varlığını artırıcı, verimliliği yükseltici, kısacası üretim odaklı politikalar uygulamaktan geçiyor” dedi.
HAYVANCILIKTA İTHALAT 1 MİLYAR DOLARI GEÇTİ
14 yılda toplam 11,8 milyar dolar harcanmasına rağmen kırmızı et fiyatlarının kontrol altına alınmadığını belirten Sarıbal; “Fiyatlar yoksul halkımızın ulaşılabileceği seviyede değil. Bu yılın Ocak-Ekim döneminde hayvancılık ithalatı 1 milyar doları aştı. 331 bin baş canlı hayvan için 591 milyon dolar, 69 bin ton kırmızı et için 439 milyon dolar olmak üzere toplam 1 milyar 30 bin dolar ödendi. Bu, AKP’nin uyguladığı politikaların iflasıdır. Çözüm, acilen hayvan varlığını artırıcı, verimliliği yükseltici, kısacası üretim odaklı politikalar uygulamaktan geçiyor. Bu kapsamda; hayvancılıkta uygulanan politikalar mevcut üreticileri daha iyi duruma taşıyacak araçlarla donatılmalı ve kamu kaynakları büyük ölçekli ve sermaye ağırlıklı işletmeler yerine küçük ve orta ölçekli aile işletmelerine aktarılmalıdır."dedi.
BAĞIMLILIĞI KÖRÜKLEYEN BİR EKONOMİ DAYATILIYOR
Milletvekili Sarıbal, Türkiye’nin 2010 yılından bu yana 7 milyon büyükbaş hayvan ithalatına 9,3 milyar dolar, 3 milyon 200 bin küçükbaş hayvan ithalatına 390 milyon dolar, 406 bin ton kırmızı et ithalatına 2,1 milyar dolar ödediğini açıkladı. Türkiye’nin tarım politikalarının 1980’li yıllardan bu yana yurt içinden değil IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü ile ithalat lobileri tarafından oluşturulduğunu kaydeden Sarıbal, “Bu durum, yerli üreticilerin ezilmesine, tarımın bağımsızlığının zayıflamasına ve Türkiye’nin tarımda dışa bağımlılığının artmasına neden olmaktadır. Bu yaklaşım, halkın sağlıklı ve sürdürülebilir gıdaya erişimini tehlikeye atarken, dışarıya bağımlılığı körükleyen bir ekonomik modelin dayatılması anlamına geliyor. Sorun esas olarak metropol ülkelerde oluşan üretim fazlalarına pazar yaratma sorunudur” dedi.
AMAÇ VATANDAŞA UCUZ ET YEDİRMEK DEĞİL YANDAŞI ZENGİN ETMEK
Milletvekili Orhan Sarıbal, 2023 yılında ithal edilen 818 bin baş sığırın 598 bininin yani yüzde 73’ünün, 2024 yılında ithal edilen 301 bin baş sığırın 180 bini yani yüzde 60’ının Brezilya ve Uruguay’dan ithal edildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Uruguay’dan Brezilya’dan bu büyükbaş hayvan ithali talimatı verdiğini hatırlatan Sarıbal, Türkiye’nin hali hazırda iki yıldır Brezilya ve Uruguay’dan kasaplık hayvan ithal ettiğini belirterek, “Türkiye’de hayvancılık bitiriliyor; amaç vatandaşa ucuz et yedirmek değil, yandaşı zengin etmek. Kırmızı et sorununun çözümü için hayvan varlığı artırılmalıdır. Bunun için büyük işletmelerin kurulmasını desteklemek yerine ülkenin her bölgesinde, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaygınlaştırılması, üretimde kalması ve etkin biçimde örgütlenmeleri sağlanmalıdır. Böylece ülke imkanları kullanılacak, ülke geneline yayılmış üretim gelir dağılımının düzelmesi ve kırsalda gelirin artırılmasına imkan sağlayacaktır” dedi.
ÇİĞ SÜT FİYATLARI EN AZ 21-22 LİRA OLMALI
Süt üreticilerinin yaşadığı sorunlara da değinen Milletvekili Sarıbal, süt maliyetleri yükselirken süt alım fiyatlarının düşük olduğunu vurguladı. Sarıbal, “Bu durum üreticilerin ekonomik zorluklar yaşamasına ve anaç hayvanlarını kesime gönderme gibi sürdürülebilir olmayan çözümlere yönelmelerine neden olmaktadır. Günümüzde bir litre sütün maliyeti 19 lira iken, alım fiyatının 12-14.5 lira arasında olması sürdürülebilir değil. Çiğ süt fiyatlarının en az 21-22 lira olması gerekmektedir. Bu durum üreticileri zora sokmakta, birçok üretici anaç hayvanlarını kesime göndermektedir” diye konuştu.
BURSA’DA ŞAP TEHDİDİ
Milletvekili Sarıbal, Bursa’nın Yeniceabat mahallesinde çıkan şap hastalığı nedeniyle bölgedeki 19 mahallede hayvan hareketlerinin tedbiren yasaklandığını da belirterek, “Şap hastalığının hala ülkemizi tehdit eder derecede olması, uygulanan politikaların ne kadar başarısız olduğunun bir örneğidir. Avrupa’da neredeyse yok sayılacak kadar az görülen bu hastalığın Türkiye’de hala sık görülmesi zaten zor durumda olan besi üreticilerini güç bir durumda bırakmaktadır” ifadelerini kullandı.