CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Et ithalatı sürdürülebilir değil” diyen Et ve Süt Kurumu (ESK) Genel Müdürü Mustafa Kayhan’a, “Bu politikanın bedelini kim ödeyecek? Bu saatten sonra yapacağınız tek şey, koltuklarınızı derhal bırakmaktır. Ülke tarımını bu hale getirenlerin yapacağı son katkı, istifa etmektir. Halk artık bu yanlış politikalarla yönetilmeyi hak etmiyor. Bir yandan bürokratlar ithalatın yanlışlığını itiraf ederken diğer yandan Cumhurbaşkanı ithalatı teşvik ediyor. Tarım ve hayvancılık, böylesine bir kaos ortamında sürdürülebilir olamaz” dedi.
ESK Genel Müdürü Mustafa Kayhan, katıldığı bir zirvede, “İthal hayvan getirerek kısa vadede arzı artırabiliriz ancak bu kırsal kesimdeki üretimi küçültüyor. Uzun vadede bu yöntem sürdürülebilir değil. Yerli üretimi artırmaya ve iç pazarı desteklemeye odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı. CHP Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Kayhan’ın açıklamalarına tepki gösterdi. Adem’in konu hakkındaki yazılı açıklaması şöyle:
“14 yıldır söylüyoruz. İthalatın çözüm olmadığını, dışa bağımlılığın tarım ve hayvancılığımızı çöküşe götürdüğünü, çiftçiyi ve üreticiyi desteklemeden hiçbir sorunun çözülemeyeceğini defalarca dile getirdik. Ancak sesimizi duymadılar. ESK Genel Müdürü’nün çıkıp da ithalatın yanlış olduğunu itiraf etmesi, hükümetin yıllardır izlediği politikaların iflas ettiğinin açık bir göstergesidir. Ama sormak gerekiyor: Bu gerçeği bugün fark ettiyseniz, Cumhurbaşkanı’na bunu nasıl anlatacaksınız? Daha birkaç hafta önce Sayın Cumhurbaşkanı, ithalat için talimat verdiğini açıklamadı mı? Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır? Hangi politikayı savunduğunuzun farkında mısınız? Kendi kendinizle çelişiyorsunuz.
"Şimdi ‘İthalat çözüm değil’ diyorsunuz ama bu itiraf yıllardır tarım ve hayvancılığı yok eden politikalarınızı haklı çıkarmaz”
İthalata dayalı bu yanlış politikalarla yıllardır tarım ve hayvancılığı dışa bağımlı hale getirdiniz. Üreticiyi desteklemek yerine ithalatı teşvik ettiniz, yerli üretimi yok ettiniz. Bugün geldiğiniz noktada, ithalatın çözüm olmadığını söylüyorsunuz. Peki ya bu yanlış politikalardan dolayı iflas eden çiftçilerin hesabını kim verecek? Çiftçinin tarlasını, hayvanını kaybetmesine neden olan kim? Halkın sofrasındaki etin, süt ürünlerinin fiyatını fahiş hale getiren bu yanlış politikaların bedelini kim ödeyecek? Şimdi çıkıp ‘İthalat çözüm değil’ diyorsunuz ama bu itiraf yıllardır tarım ve hayvancılığı yok eden politikalarınızı haklı çıkarmaz.
"Bu geç kalınmış bir farkındalıktır”
Bugün bu yanlış politikaların faturasını ödeyenler; iflas eden üreticiler, emeği sömürülen çiftçiler ve artan fiyatlarla boğuşan halktır. Yıllardır bu ülkenin çiftçisine, hayvancısına sırtınızı döndünüz, üreticiyi ayakta tutacak destekleri vermediniz, tarım politikalarını günübirlik kararlarla şekillendirdiniz. Çiftçi tarlasını ekemez hale gelirken hayvancılar yem fiyatlarından dolayı ahırlarını boşaltmak zorunda kaldı. Siz ise dışarıdan ithalat yaparak günü kurtarmaya çalıştınız. Bugün et fiyatları altından kalkılamaz seviyelerdeyken, besiciler iflas bayrağını çekmişken ithalatın çözüm olmadığını fark ediyorsunuz. Bu geç kalınmış bir farkındalıktır ve ülkeye ödettiğiniz bedellerin vicdani sorumluluğundan kaçamazsınız.
"Et ithalatı, Türkiye’nin hayvancılık sektörünü de çöküşün eşiğine getirmiştir”
Et ithalatı, sadece dışa bağımlılığı artırmakla kalmamış, Türkiye’nin hayvancılık sektörünü de çöküşün eşiğine getirmiştir. Milyonlarca küçük üretici, ithalat nedeniyle rekabet edememiş ve sektörden çekilmiştir. Bugün kırsalda işsizlik artmış, köyler boşalmış, hayvancılıkla uğraşan aileler borç sarmalına mahkum edilmiştir. Üreticiye verilen destekler yetersiz kalırken ithalat lobilerinin zenginleşmesine göz yumulmuştur. Bu bedel yalnızca ekonomik değildir, kırsal kesimdeki yoksulluğun artması, ülke tarımının stratejik değerini kaybetmesi ve gıda güvenliğimizin tehlikeye girmesi gibi uzun vadeli sorunlarla karşı karşıyayız.
"Bu politikanın bedelini kim ödeyecek”
Sayın Genel Müdür, ithalatla hiçbir yere varılamayacağını söylüyorsunuz, güzel. Ancak bu politikanın bedelini kim ödeyecek? Bu saatten sonra yapacağınız tek şey, koltuklarınızı derhal bırakmaktır. Ülke tarımını bu hale getirenlerin yapacağı son katkı, istifa etmektir. Tarımı bu kadar plansız, öngörüsüz bir şekilde yönetenlerin bu ülkeye vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Halk artık bu yanlış politikalarla yönetilmeyi hak etmiyor. İlk seçimde bu düzeni halk değiştirecektir. Bir yandan bürokratlar ithalatın yanlışlığını itiraf ederken diğer yandan Cumhurbaşkanı ithalatı teşvik ediyor. Tarım ve hayvancılık, böylesine bir kaos ortamında sürdürülebilir olamaz. Bu çelişkiler, ülke yönetiminin plansızlığını ve öngörüsüzlüğünü bir kez daha ortaya koyuyor. Biz CHP olarak çiftçiye ve üreticiye hak ettiği desteği verecek, bu dışa bağımlılığı tamamen bitirecek politikalarımızı hayata geçireceğiz.
"CHP olarak Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki sorunlarını çözmek için kapsamlı bir planımız var”
CHP olarak Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki sorunlarını çözmek için kapsamlı bir planımız var. Çiftçimize hak ettiği destekleri sağlayacak, mazot ve yem fiyatlarını sübvanse edecek, ithalata bağımlılığı sonlandıracak köklü politikalarımız hazır. Türkiye, tarım ve hayvancılıktaki potansiyelini yeniden harekete geçirecek güce sahiptir. Bu ülkenin bereketli toprakları ve çalışkan çiftçileri, doğru politikalarla yeniden ayağa kalkacaktır. Halkımızın sofrasına hak ettiği uygun fiyatlarla yerli ve kaliteli ürünlerin gelmesi için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”