Hayvanları Koruma Kanununda değişiklik yapan kanun teklifinde konuşan CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman Köyişleri komisyon üyesi Ömer Fethi Gürer hayvanları koruma Kanunun adı hayvanları öldürme kanunu olması gerektiğini söyledi. Tüm muhalefet partilerinin alkışladığı konuşmada Gürer Kanun teklifinin uygulanabilirliği olmadığı ifade etti
Sorunun AKP iktidarlarının 2004 yılında çıkarılan kanunu uygulamaması ile doğduğunu ifade etti.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Öncelikle, bu kanunun adını doğru koyalım; kanunun adı "Hayvanları Koruma Kanunu" değil "hayvanları öldürme kanunu" Buradan baktığınız zaman, burada bulunan arkadaşlarımız bu kanun teklifinin tamamını okusalar, içinde sakatlıklar barındıran, sorunu daha karmaşık hâle getiren ve sokak hayvanlarının yaşatılmasını değil öldürülmesini amaçlayan bir kanun teklifi olduğunu görürler.
Bu kanun teklifi tüm sorumluluğu belediyelerin üstüne yıkıyor, uygulanabilirliği yok. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, İçişleri Bakanlığının, Tarım ve Orman Bakanlığının ve kırsalda il özel idaresinin içinde olmadığı bir düzenlemeyle süreç götürülemez.” dedi.
KISIRLAŞTIRMA ÇÖZÜM
Gürer “Cumhurbaşkanı diyor ki: "4 milyon sokak hayvanın varlığı ortalama olarak belirlenen rakam." 2 milyonunun dişi olduğunu varsayarsanız bir kısmı kısırlaştırılmış durumda. Amaçlansa, her gün 10 kısırlaştırma yapılsa hayvanların kısırlaştırma işlemi bir yılda tamamlanır yani bu hayvanları barınağa kapatıp ölüme götürmek yerine kısırlaştırmayla sorun çözülebilir, büyükşehirlerde daha fazla süratle bu iş gerçekleştirilir. Tüm hayvanların kısırlaştırılması bir yılda bittiğinde beş yılda bunların yaşamları zaten kendiliğinden sona eriyor, çoğalmalarını önlemiş oluyoruz. “ diye konuştu.
Gürer, “Bizim önerimiz: Topla, kısırlaştır, aldığı yerde bırak, yaşamını sürdürsün ama sorunlu olanları rehabilite ederek barınakta tedavisini gerçekleştir. Okullarda veterinerler çocuklarımızın sokak hayvanlarıyla kuracağı iletişimde eğitici olarak görevlendirilsin. Büyük sitelerde hayvan barınakları oluşturulup o hayvanların sahiplenilmesinin yolu açılsın. Sahiplendirme yöntemiyle sokaktaki hayvanların yaşamını sürdürebilecekleri olanaklar yaratılsın. İthal hayvan girişi durdurulsun. Kanun, kısırlaştırmayla çözüm yerine "Barınağa topla, ölünceye kadar orada kalsın, ya ölüm ya zulüm." anlayışıyla hazırlanmış bir kanun teklifi. (CHP sıralarından alkışlar) Çoğu yerde "Barınağa götürüyoruz." diye toplanan hayvanlar farklı bölgelere götürülüp ölüme terk ediliyor. Kanun teklifinde atıfta bulunulduğu için ayrıca ötanaziden vazgeçilmiyor, yine ötanazi kanunun yeni getirilen maddesi içinde de sürdürülüyor. “ dedi.
BARINAK GİDERİ
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Bin köpek için yapılan bir barınakta -günde 1 köpek için minimum 300 gram mama gerekiyor- ayda 9 ton mamaya ihtiyaç var, ortalama mama gideri bugünkü fiyatlarla 450 bin lirayı buluyor. En düşük mama fiyatından yıllık mama gideri 5 milyon 400 bin lira ediyor bin köpek için. 4 milyon köpek toplanıp barınaklarda bakılırsa her yıl 21 milyar 600 milyon lirayı bulan mama gideri oluşuyor. Bin hayvanın koyulacağı bakımevinin personel gideri 97 milyon 32 bin lira. 4 milyon için, en az 4 bine yakın hayvanın barınacağı barınak oluşturulduğunda mama ve bakımevi çalışanları giderleri 412 milyar 128 milyon lirayı buluyor; tıbbi tedavi, malzeme, ekipman, mazot, su, araç ve öngörülemeyen giderleri de dâhil edersek ortaya çıkan tablo bu. Adalet ve Kalkınma Partisinin tarım kesimine bir yılda ayırdığı destek 91 milyar lira, barınaklar için gider 412 milyar lirayı aşıyor. Bunu, gelin, tarım kesimine kullanalım, hayvanların sahiplendirilmesi, kısırlaştırılması, bulunduğu ortamda yaşamını sürdürmesinin yolunu açalım. Burada duygu sömürüsü yapılıyor, hayvan saldırısına uğrayan insanların acısını bizler de yüreğimizde hissediyoruz ama o şartları ortadan kaldıracak sorumluluk siyasi iktidarda. Kış saati uygulamasının bile bu soruna olumsuz yansıması var. Yaptığınız yanlışların bedellerini neden köpekler ödesin? O hayvanlar can, onlar en zor şartlarda ulaşımda yanımızda yürüyen yol arkadaşlarımız, kimi zaman karda kışta ya da sürünün başında, çobanın yanında hem koruyucu hem sahiplenici.
Toplam 1.389 belediye var. Bunlardan 75 bin nüfusa sahip olanlar barınak yapamadı "25 bin nüfusu olanlar barınak yapsın." diyorsunuz. Bu mantıklı mı? Şimdi, 25 binin üzerindeki barınağı... Örneğin, bizim Bor ilçemiz var, Bor ilçesinde barınağı yaptı. Ne diyor biliyor musunuz? Özel idare kırsalda da köpekleri toplayacak -Niğde ilinde 2 tane belediye bunu yapabiliyor- buralara da getirip köpekleri muhafaza altına alacak ve bunlar, sahiplenme olgusu da zorlaştırıldığı için ölüme terk edilecek, ölünceye kadar orada kalacak. Hangi belediyenin olanaklarıyla bu iş sürdürülebilir? İşin özü, bu kanun uygulansın diye çıkmıyor, bu kanun siyaset yapmak için çıkarılıyor. Yarın, üç dört ay sonra, Cumhurbaşkanından şunu duyacağız: "Sokak hayvanlarıyla ilgili kanunu çıkardık. Bu CHP'li belediyeler var ya, bu CHP'li belediyeler; bunlar bu hayvanları toplamadı, onun için bu köpeklerin saldırısıyla karşılaşıyoruz." Mantıki ve doğru bir yaklaşımla bu çıkarılmış olsa böyle bir yasa teklifi Meclise gelmez. Komisyonda da söyledik, birbiriyle çelişmesi yetmiyor, "kes-yapıştır"la bir yandan alıp bir yana konan yönetmelik maddesiyle ilgili düzenlemeden dahi haberi olmayan bir kanun teklifi. Ben inanıyorum ki bu kanun teklifine imza koyan arkadaşlarımız dâhil, içeriğinin bütününü okusanız, biraz evvel burada Grup Başkan Vekilinin anlattığı merhamet, şefkat; dünden, atalardan gelen gelenek mantığıyla bu yasa teklifine oy vermezsiniz, bu kadar net!” diye konuştu.
ÜLKENİN ACİL SORUNU BU MU?
CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer “ülkenin o kadar sorunu var; öncelikli olarak cumartesi, pazar gününü çalışır kılıp televizyon yayınını vermeyip "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." yazan Mecliste vatandaşın gelip şu tribünde kim ne konuşuyor diye izlemesini dahi olanaksız kılarak bu kadar acil bu kanun teklifini niye buraya getirdiniz? Bakın, ben sizlere söyleyeyim: Bu kanun teklifinin yerine ülkenin o kadar çok derdi var ki taşeronda kadro bekleyenler var, emeklilikte adalete takılanlar var, staj ve çırak mağdurları var, geçici mevsimlik işçiler var, 4 Aralık jokerleri var, PIKTES ve usta öğreticilerin sorunları var; atanamayan sağlıkçılar, öğretmenler, mühendisler, çalışanların özlük hakları var; "Emekli maaşıyla geçinemiyorum!" diye feryat eden yurttaşın yaşadığı acılar var, "Asgari ücret artırılsın!" yönünde talebi olanlar var, "Vergide adalet olsun." diye iktidara seslenenler var, ehliyet affı veya infaz düzenlemesi bekleyenler var, "Yurt sorunum ne olacak?" diyenlerin, "Denklik sorunuma çözüm getirin." diyenlerin "Emekli ilaç katkı payı kaldırılsın." diyenlerin talepleri var. Çocukların, kadınların, engellilerin sorunları aşıldı; çiftçi, işçi, esnaf dertlerine çözüm getirildi de bir tek sorunumuz "Sokak hayvanlarını nasıl öldürürüz?" diye kanun teklifi getirmeye mi kaldı? ("Bravo" sesleri, alkışlar)” dedi.
Gürer, “İş cinayetlerini önleme konusundaki beceriksizliğinizde Avrupa'da 1'inci olurken, çocuklar yatağa aç girerken kulaklarınıza pamuk tıkayacağınıza, eğitim sisteminde çağdaş ölçütlerde eğitim ile başarı ve beceri aranacağına, mülteci sorunu halledileceğine, iş bulmak için yurt dışına gidenlerin niye gittikleri konusunda bir düşünce oluşturacağınıza, eğitimli gençlerimizi bu bağlamda sahiplenmenin gerekliliğini konuşacağınıza, vatandaş kredi kartına takla attırarak yaşamını sürdürmeye çalışırken, içine düştüğü ekonomik yoksulluk nedeniyle boşanmaların patladığı, madde bağımlılığın 10 yaşında çocuklara kadar indiği bir ülkede en acil sorun "Sokak hayvanlarını bir yere topla ve onların ölümüne yol aç." mıdır arkadaşlar?” diye konuştu
AHLAK KAYBOLURSA BULAMAZSINIZ
CHP Niğde milletvekili konuşmasının son bölümünde ahlak kaybolursa bulunmayacağını söyledi. Gürer, “Bakınız, arkadaşlar, ahlak, su, ateş ormanın kenarına gelmişler, demişler ki: "Kaybolursak nasıl bulunuruz?" Ateş demiş ki: "Ben yangın çıkarırım, dumanıma gelirsiniz." Su demiş ki: "Ben kaybolursam şırıltıma gelirsiniz." Ahlak demiş ki: "Beni kaybederseniz zor bulursunuz." Gelin, bu ülkede ahlakı kaybetmeyelim ahlakı. Bir gün hepimize bu lazım olur diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. dedi ve mecliste yer alan tüm muhalefet partisi milletvekilleri çoşkulu alkışları ile sözleri tamamladı.