Emekçinin Hayatıyla Kumar Oynuyorlar!
CHP Emek Büroları Koordinatörü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, Türkiye’de emekçilerin, alın teriyle evini geçindirmeye çalışan milyonların, bir kez daha adaletsizliğin pençesinde bırakıldığını söyledi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun 3 kez toplandığını, toplamda 3 saat konuşulduğu ancak işveren ve iktidar kanadının ortaya somut bir rakam koymadığının altını çizen Taşcıer, "Asgari Ücret Tespit Komisyonu çözüm değil, kriz masasıdır. Adını taşıdığı emeği temsil etmek yerine, işverenin ve hükümetin çıkarlarına hizmet etmektedir. Bu süreç, yalnızca bir ücret belirleme süreci değil, emekçinin alın terini, emeğini ve onurunu korumak için bir sınavdır. Ve bu sınavda saray iktidarı sınıfta kalmıştır." dedi. Yazılı bir açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer şunları ifade etti:
SENARYO ÇOK, GERÇEK TEK
“Asgari ücrete zam senaryoları çok. İktidara yakın medya organlarında hesabı yüzde 25’ten açıp yüzde 50 ile kapatıyorlar. Buna göre açıklanacak en düşük rakam 21 bin 252, en yüksek rakam ise 25 bin 503. Asgari ücret eğer 21 bin lira olarak açıklanırsa zaten yeni yıla açlık sınırının altında girecekler. 25 bin açıklanırsa bu defa da en geç 3 ay içinde yeniden açlık sınırının altına gerileyecekler. Senaryo çok ama gerçek tek; emekçinin yaşamı üzerinden kumar oynayan bir iktidar var.
MASANIN MALİYETİ
“Asgari ücreti açıklamadan işçinin emeğinden tırtıklamaya başladılar. Komisyon 3 kere toplandı. 3 saat sürdü. “Yandaştan al haberi” misali asgari ücretin 25 bin lira olarak açıklanacağını varsayarsak, 3 saatlik bir toplantının bir işçiye maliyeti 313 lira. İktidarın “7 milyon asgari ücretli var” açıklamasını da doğru kabul edersek, bu toplantıların maliyeti 2,1 milyar lira. Peki sonuç? Asgari ücretliye yine sefalet, yine açlık, yine kemer sıkmak düşüyor"
ÖLÜM ÜCRETİ
Bugün asgari ücretin alım gücü, yerlerde sürünüyor. Kiralar astronomik, temel gıda ürünleri lüks olmuş, doğal gaz faturaları insanların bütçesini yakmış durumda. Çocuklarını okutmaya çalışan aileler eğitim masraflarının altında eziliyor. Tüm bunlara rağmen hükümet, göz göre göre halkı geçim sıkıntısıyla baş başa bırakmaya devam ediyor. Asgari ücret, “geçim ücreti” olmaktan çıkmış, sefaleti bile lüks hale getiren ölüm ücretine dönüşmüştür.
BU MASA ÇÖZÜM DEĞİL, KRİZ MASASIDIR
Her ne kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, gülücükler eşliğinde "tarafları mutlu edecek" bir sonuç alınacağını ifade etse de 12 Eylül’ün ruhu hâlâ masada kol gezmektedir. Komisyonun mevcut yapısı, halkın temsilcilerinin masaya oturmasını engelleyen darbe zihniyetinin eseridir. Bugün çalışanların yarısını temsil eden asgari ücretlilerin büyük kısmı sendikalı değildir. Dolayısıyla asgari ücretli masada tam anlamıyla temsil edilmemektedir. Masaya oturabilen TÜRK-İŞ de bu konudaki rahatsızlığını en üst seviyede ifade ederken, iktidar sendikaların sesi kısma peşindedir. İşçinin gerçek talepleri görmezden gelindiği bu düzene “demokratik” diyenler, ya halktan bihaber ya da adaletsizliği savunacak kadar pervasızdır."
TALEBİMİZ 30, BUNUN ALTINDA YOKUZ
"Asgari ücret, sadece rakamlar üzerinden tartışılacak bir mesele değildir. Ücret politikası bir iktidarın emeğe verdiği değeri, halkına duyduğu saygıyı gösteren bir meseledir. CHP’ olarak önerdiğimiz ve TÜRK-İŞ'in de ortak paydada buluştuğunu gördüğümüz rakam, hayalperest bir beklenti değil, halkın alın terinin kaybettiği değeri bir nebze de olsa telafi edebilme çabasıdır. Çünkü bizim derdimiz, insanlara bir lütuf sunmak değil, hak ettiklerini vermektir.
Hükümete buradan açıkça sesleniyoruz: Yükselen kira fiyatlarını görmezden gelebilirsiniz. Pazardaki yangını, halkın faturalarını, işçinin tükenen umudunu duymazdan gelebilirsiniz. Ama duvarlarınız ne kadar kalın olursa olsun, gerçeği saklayamazsınız."
SOFRADAKİ EKMEĞİ ÇOĞALTACAĞIZ
"Bu ülkenin emekçileri yalnız değildir. CHP olarak halkın sofrasındaki ekmeğin büyümesi, çocukların yüzündeki tebessümün çoğalması ve emeğin hakkının teslim edilmesi için mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü Türkiye, bu adaletsizliği daha fazla taşımayacak kadar büyük bir ülkedir. Halkın alın teri, sarayların lüksünden daha değerlidir."