SON DAKİKA
Hava Durumu

#Antalya

Porsuk Haber Ajansı - Antalya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Antalya haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mehmet Aslantuğ: “Ülkenin İklimi Enerjimizi Çalıyor” Haber

Mehmet Aslantuğ: “Ülkenin İklimi Enerjimizi Çalıyor”

Hem sinema perdesinde hem televizyon ekranlarında haklı bir yer edinmiş olan usta oyuncu Mehmet Aslantuğ, Antalya Film Forum kapsamında bir ustalık dersi verdi. Sinema yazarı Burak Göral’la söyleşen Aslantuğ’un, birikiminden damıttıkları, sinemaya gönül veren herkes için bir pusulaydı. 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında bugün başlayan Antalya Film Forum (AFF), sektörel buluşmalar ve yeni projelere destek programlarının yanı sıra çok özel misafirleri de ağırlıyor. Onlardan biri, bugün sinema yazarı Burak Göral’la birlikte ustalık dersine katılan, efsane oyuncu Mehmet Aslantuğ oldu. 1985’ten itibaren sinema filmleri ve televizyon dizilerinde rol alan Aslantuğ’un unutulmaz işleri arasında “Kapıları Açmak” (Osman Sınav), “Yengeç Sepeti”, “Bir Kadının Anatomisi” (Yavuz Özkan), “Akrebin Yolculuğu” (Ömer Kavur), TRT dizileri “Belene”, “İz Peşinde”, “Kurtuluş”, özel televizyon dizileri “İz Peşinde”, “Sıcak Saatler”, “Bir İstanbul Masalı”, “Hanımın Çiftliği” gibi yapımlar var. Aslantuğ; “Kapıları Açmak”, “Yalancı” ve “Yengeç Sepeti” filmleriyle Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu ödüllerinin de sahibi oldu. “Filmografi tek değer değildir” Ustalık dersi, Burak Göral’ın “90’lar ve 2000’lerde çok aktif kariyeri olan biriydiniz. Sonra bu aktiflikte işler çıkmadı. Oysa ben 2009’da siz bir de film yönetince çok sevinmiştim; hem oyuncu hem yönetmen, artık bizim de bir Kevin Costner’ımız var diye, ama devamı gelmedi. Bunun sebepleri nedir?” sorusuyla başladı. Aslantuğ, bunun gerekçesini şöyle açıkladı: “2002’de İstanbul Film Festivali’nde jüri üyesiydim. O dönem Atilla Dorsay aynı soruyu sormuştu. 90’larda sinemayla aktör olarak daha çok bir aradayken sonra özel televizyonculuk işleriyle uğraşıp sinemadan uzaklaşan bir aktör için üzülüyorum, demişti. Ama ben çok öyle düşünmüyorum aslında. Daha çok şey denebilir; Turgut Yasalar’ın da ya da başka arkadaşlarımızın da son 15 yıl içinde ‘eyvah’ dediğim filmleri var. Filmografiyi 6 film daha yukarıda tutabilirsin 3’er yıl arayla. Hatalı kararların da olabilir. Demek istiyorum ki filmografi, biricik kıymetli diye açıklamaktan imtina ederim. Hiç öyle bakmadım. “Mutfaktan bağımsız bir aktörlük performansı düşünmek saçmalık” Üniversitede tiyatroyla birlikte 78 kuşağı olarak biz, 68 kuşağının dertlendiği yerden, sadece siyasi olarak değil, sanatta da onların dilinden etkilendik. Aktör olarak işin mutfağıyla ilişkinin birkaç bileşeni var. Ben şahsen aktörlüğün; senaryonun, yönetmenin, başkaca kıymetlerin içinde mutlaka bir değer ifade ettiğine net inanan biriyim. Bundan bağımsız bir performansı düşünmek saçmalık. Yani yönetmenin anlam yaratma becerisi ve oradaki aralıkların tanzimi, tahkimi, o meziyetin ortaya çıkaracağı şey; aktörü yaratan bir şey. Aktör, yaşı ne olursa olsun, kendini bırakırsa o hamur tadında kıymete, oradan bir yere çıkabilir. Aynı oyuncu, aynı dönemde a birikimi yönetmeni projesiyle bir şeydir, b’de hiçbir şey olabilir. Kendi deneyiminin nöbetini tutar muhakkak fakat orada anlam yaratma derinliğindeki balansı kaybedebilir, tek başına kimse oraya yetmez. 68 kuşağı, orayı temsil eden yönetmenlerin biraz piskolojide, sosyolojide, felsefede dertlendiği teknik yanları; görüntü yönetimine ve başka meziyetlere bıraktığı ve kendilerini orada çoğaltmış yönetmenlerin dünyası, önemliydi. Orayı kademe kademe kaybediyoruz kanısındayım. Dolayısıyla bu 40 yıla yaklaşan süreçte mesela “Kapıları Açmak”, Mustafa Kutlu’nun eseriydi, o daha muhafazakâr iklimin yazarı gibi görünüyor, Osman Sınav’ın rejisiydi. Osman Sınav bence sonra televizyonda açtığı serüvenin dışında bir hassasiyette, bir sinema-tv öğrencisi olarak Lütfü Akadların, Metin Erksanların mirasını taşıyacak yetenekte, duyarlılıkta kendi kuşağının yönetmenlerinden biri. Şahsen aktörlüğün, özellikle bu coğrafyada, bir derdi üstlenebileceğini düşünürüm fakat mutfağın toplam kıymeti, ifadesi ve bereketi ne ise aktörlükle biricik ilişkinin kolay kolay tatmin etmediğine de inandım hep. Proje bazlı mümkün olabilir; Ömer Kavur’la buluşursunuz, okuldur; başka bir şey olabilir. Yavuz Özkan, Yusuf Kurçenli; kendi içinde bir şeydir. Mesela biz “Sıcak Saatler”i 1996’da Attila İlhan’ın da olduğu masada edebiyatçı Ahmet Yurdakul’la beraber hazırladık. Ülkenin mahalle dizilerine eşiklendiği bir dönemde biz derin devlete girdik mesela. Yine veranda, Kanlıca, mahalle temaslarını bir dizi öyküsü içine koyarken daha geride içerik olarak zenginlik verecek işleri bir özel televizyonda yapabiliriz, duygusunda nöbet tutmaya çalıştık. “Yeni dönem yönetmenleri yalnız” Aslantuğ, Göral’ın “Okul yönetmenler diye bahsettiğiniz isimlere son dönemlerde rastlayamadığınız için mi acaba daha az görünür oldunuz?” şeklindeki sorusuna “Bazıları teknik zorunluluk; yani o ara televizyona kontratın varsa o, bir takvim sorunu yaşatıyor. Söylediğin gerekçenin de bir payı var” cevabını verdi. Göral’ın “Artık o yönetmenler yok mu?” sorusunun cevabını ise şu sözlerle açıkladı: “Şu son 3-5 yıl başkaca yoğunluklar tercih etmediğim süreçlerin içinde buldum kendimi ve dolayısıyla bir parça uzak kaldım. Adana’da jüriyken de mesela seçkinin muhataplarını, filmografilerini geri dönüp tarama ihtiyacı hissettim; yönetmenleri tek tek tanımadığım için. Şimdi oraları kapatmak gerektiğini düşünüyorum kendi adıma. Ben kıymete inanıyorum; Atilla beye onu söyleme ihtiyacı hissetmiştim. Bir dönem “Kartallar Yüksek Uçar”, “Yarın Artık Bugündür”, “Sekiz Sütuna Manşet” gibi işler yapıldı, ¡Attila İlhan senaryolarını izledi bu ülke! Kamyonların arkasında ‘kartallar yüksek uçar’ yazıyordu! Şimdi televizyonda, dramalarda bu derinlik yok. Aktör olarak konuşmuyorum sadece; mutfakta da derdi olan biri olarak. Adana’da da seçkinin bir yarısında psikolojik sorunları, cinsiyetten bağımsız önemli travmaları fona koysa da süreyi bereketli yönetmek ve anlam yaratmada geriye düşmüş işler izliyoruz. Oysa bunlar film olmuş ve seçkiye kalmışlar; onların mümkünse onunun da birbiriyle çok iyi rekabet edebilmesini çok arzu ederim. Burayı rehabilite etmek, burada herkesin birbirine adım atmasını sağlamak, usta çırak ilişkisinde de bir öğretinin, bir deneyimin işlerliğinin olduğunu hatırlatmak gerek. O bir değerdir, orayı reddetmek de bir metot haline gelmemeli. Yalnız kalıyorlar. Yalnız kalmanın etkilerini de filmin bütününde görüyorsun” “Ülkenin iklimi enerjimizi çalıyor” Aslantuğ’un açıklamalarına “Herkes biraz kendi içinde üretimini yapıyor. Belki o kuşaktan sonra şimdiki ustalar kuşağı biraz gönülsüz mü acaba aktarmak konusunda?” şeklinde yorum yapan Göral’ı, oyuncu şöyle tamamladı: “Bu enerjiyi ülkenin ikliminin çaldığını biliyoruz. Ekonomik ikliminin, hak ve özgürlükler konusundaki anlamsız sınavların, güvenlik başlıklı biricik hale gelen ve başkaca da hiçbir şey yokmuş gibi gereğinden fazla büyütülerek bürokrasi ve siyaseti teslim alan dil, enerjimizi çalıyor” “Bizim kuşak da bazen tahammül edilmez filmler yaptı” Göral’ın “Genel olarak hikaye anlatıcılığımız mı bozuldu?” sorusuna, “O bozuldu. Hikaye anlatıcılığı kesin tetikleyen bir sebep, orada katmanlara ihtiyaç var” cevabını veren Aslantuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aktörü belirleyen, yönetmenin dünyasıdır. Ben farklı disiplinlerle çoğalmanın, sosyal bilimlerden beslenmenin, biraz fonda başka derinliklerde deneyimlenmenin, usta çırak ilişkisinin oradan da beslenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bizim köprü konumunda olanların geçmişinde eksiklikleri var. Bazen başka bileşenleri unuttular, bazen sadece bir derdimiz var, onu söyleyelim derken tahammül edilmez filmler de ortaya çıktı”

61.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Başladı Haber

61.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Başladı

12 Ekim’e kadar sürecek sinema coşkusu başladı; 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, coşku dolu bir açılış töreniyle sinemaseverleri ve Antalyalılar’ı selamladı. “Hikâyemiz Birlikte” diyen festival; bir hafta boyunca farklı etkinliklerle şehrin dört bir yanında sinemanın bütün renklerini yansıtacak. Türkiye’nin en köklü sinema şenliği, ışığını beyazperdeye en çok yakıştıran şehirde, Antalya’da bir kez daha sinema ruhunu ateşledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, 5 Ekim Cuma günü, geleneksel kortejle başladı. Sinema ve televizyon dünyasının sevilen isimleri, Antalya sokaklarında seyircilerinin sevgi ve hayranlık dolu coşkusuyla karşılandı. Korteje katılan sanatçılar arasında oyuncular Salih Güney, Cihat Tamer, Gülsen Tuncer, Mehmet Özgür, Şahnaz Çakıralp, Kaan Çakır, Burak Serdar Şanal, yönetmen Engin Ayça ve Ulusal Uzun Metraj Jüri üyelerinden müzisyen Mercan Dede de vardı.  Türkiye ve dünya sinemasının önde gelen isimlerini, sinema heyecanıyla dolu genç yetenekleri ve beyazperdede kaybolmayı her şeye tercih eden sinemaseverleri bir araya getiren gece; kırmızı halı töreninin ardından, oyuncu Serhat Kılıç’ın sahne gösterisiyle başladı. Quentin Tarantino’nun meşhur Pulp Fiction filmiyle bütünleşen şarkısı eşliğinde sahneye gelen Kılıç, şarkının, Mısır’dan Türkiye’ye, Türkiye’den Amerika’ya ve nihayet Hollywood’dan bütün dünyaya ulaşan yolculuğunu anlatıp “İşte sinema bu kadar büyülü, bu kadar güçlü” diye konuştu.  Festivalde yeni bir gelenek: Onursal Nişan Kılıç’ın gösterisinin ardından sahneye gelen, gecenin sunucusu, başarılı oyuncu Sedef Avcı; konukları, “Ülkemizin, sinema sanatını onurlandıran Türkiye’nin ilk festivali, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılış gecesine hoş geldiniz” diye selamladı. Avcı ilk olarak, festivalde bu yıldan itibaren gerçekleştirilecek yeni bir uygulamayı duyurdu. Ulusal Uzun Metraj Jüri Başkanı yönetmen Ferzan Özpetek’in armağan ettiği, bundan böyle her yıl festivalin açılış ve kapanışı, bir sanatçı tarafından gerçekleştirilecek. Avcı, festivallerin ‘farkındalık’ işlevine dikkat çekmeyi amaçlayan bu uygulamanın bir de sembolü olacağını ise “Tıpkı İsmail Dümbüllü’nün kavuğu gibi, Altın Portakal’a ait bu onur objesi de her yıl bir sanatçıdan diğerine devredilecek” sözleriyle müjdeledi.  URART tarafından tasarlanan Onursal Nişan’ı bu yılki sahibi, oyuncu Saadet Işıl Aksoy’a; URART Yönetim Kurulu Başkanı ve Kreatif Direktörü Erol Sağmanlı ile Ulusal Jüri Başkanı Ferzan Özpetek birlikte sundu. Özpetek, “Festivalin bir yüzü olması çok önemli. Bunu Venedik, Cannes ve Berlin yapıyordu, şimdi biz de yapıyoruz” şeklinde konuştu.  Aksoy ise Onursal Nişan’ı hakkında konuşmadan önce ülke gündemindeki kadın cinayetlerinden bahsetmeden geçemeyeceğini belirtti. “Yaşanan kadın cinayetleri karşısında inanılmaz bir acıyla bu sahnedeyim. Belki biraz sert ama ülkemizin gerçeği bu. Katledilen kızkardeşlerimizi saygıyla anıyorum ve hepimiz için adalet diliyorum” diyen Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Daha önce festivale seçilen filmlerin oyuncusu ya da jüri üyesi olarak yollarımızın kesiştiği 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ev sahibi sanatçısı olmak benim için büyük bir onur. Büyük bir onur, çünkü bundan böyle her yıl bir başka sanatçı arkadaşımın üstleneceği bu ‘gerçek rol’le sinemanın özgürleşmesi için, konuşan bir sinema için, hafızalarımızın görsel kaydı olan bir sinema için farkındalık yaratmış olacağız. Bu nedenle 60’sı yapılamayan Altın Portakal için de, bizlerden çok sonra 160.’sı yapılacak olan gelecek festivaller için de 61. festivalde buluşabiliyor olmak çok önemli. Festivale gelen ve emeği geçen herkes bu nedenle çok kıymetli. Bu birliktelik için çok teşekkür ediyorum.  Çünkü ‘hikayemiz birlikte’; bir araya gelirsek hikayelerimizi paylaşabiliriz. Bir araya gelirsek sorunlarımızı konuşabiliriz. Daha da önemlisi, sevgili Ferzan Özpetek’in söylediği gibi, birlikte olursak genç sinemacılara, pırıl pırıl yeni yeteneklere ve onların filmlerine yol açabiliriz. Festival için özel olarak tasarlanmış bu değerli nişanı, özgür bir sinemanın sembolü olarak, gelecek yılki sanatçı arkadaşıma yine bu sahnede devredene kadar onurla taşıyacağım. Bu duygu ve inançla bu yılki festivali açıyorum ve hepinize çok güzel bir festival haftası diliyorum” Aksoy’un ardından sahneye gelen Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Festival Başkanı Muhittin Böcek, sinemayla ilgisinin çocuk yaşta başladığını, bu yüzden Altın Portakal’ın, kendisi için öneminin çok farklı olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Altın Portakal’ın mutlaka bir çoğumuzun hayatında bıraktığı bir izi, hatırası vardır. 15 yaşında kazandığım ikramiye ile aldığım sinema makinasıyla Antalya’da film oynatırdım. Okuldan dönerken yaptığım anonslarla filmi duyurur, akşam da film gösterimi yapardım. Bu anonsu, heyecanı, izleyicilerin coşkusunu unutamam. O yıllarda sinema makinesinin yansıttığı ışık hâlâ hayatımı aydınlatıyor. Altın Portakal benim için sinema makinesiyle gerçeğe dönen o hayaldir, at arabasıyla gelip izlediğim kortejdir, Yeşilçam’dır, çocukluğumuzdur, gençliğimizdir, inanmaktır, başarmaktır. Hayatımızın ta kendisidir.  2019’da seçim sürecinde Altın Portakal özüne dönecek sözünü vermiştim, şimdi sözümü tutmanın mutluluğunu yaşıyorum. Geçtiğimiz yıl yerel seçim nedeniyle siyasete alet edilmesi hepimizi derinden üzdü ama yaşanan talihsizlikleri, kırgınlıkları geride bıraktık. Üzerimize düşen ne varsa yapmaya kararlıydık. Bu mücadelede bize destek olan sinema emekçileri, basın ve halkımıza çok teşekkür ederim.  1964 yılında bugünün adımlarını atan, festivalin mimarı Dr. Avni Tolunay başta olmak üzere, aramızdan ayrılan belediye başkanları ve sanatçıları rahmete anıyor, onlara ve geçmiş dönemde görev yapan tüm belediye başkanlarına teşekkürü borç bilirim. Sinemanın en köklü fesitvallerinden birine ev sahipliği yapmanın gurur ve onurunu yaşıyoruz” Böcek, sözlerini; “Hepinizin huzurunda altını çizerek söylüyorum; artık yeter! Çocuk tacizlerinin olmadığı, kadınların katledilmediği, hayvanların zulme uğramadığı güzel günler görmeyi diliyorum. Yaşasın sinema, yaşasın Altın Portakal! Sevgiyle kalın, cumhuriyetle kalın, Atatürk’le kalın” diye noktaladı.   Törende konukları selamlayan Antalya Valisi Hulusi Şahin de Türk sinemasının ve son zamanlarda Türk yapımı dizilerin, Türkiye’yi hem yurt içinde hem de yurt dışında başarıyla yansıttığına dikkat çekerek şöyle konuştu:  “Gençlik yıllarımızda kaçar kaçar sinemaya giderdik. Festival mottosundaki gibi, o hikayelerde kendimizi bulurduk. Türk sineması yakın tarihimizin bir özetidir. Uluslararası platformda da hikayemizi çok başarılı şekilde anlatmaya devam ediyouz, bu büyük sanatkârlar sayesinde. Yeşilçam’da köyden kente göç, feodalite gibi sorunlar yansırdı mesela. Kibar Feyzo ve Züğürt Ağa, aklıma ilk gelen örnekler; farklı taraflardan ‘ağa’ meselesini ele alan. 2000’lerde de bunu yapıyor Türk sineması; Bir Zamanlar Anadolu’da filmini izledim. Küçük ilçelerde yıllarca çalıtım ben, kendimi o filmin içinden çıkmış gibi hissettim. Bunlar büyük başarıdır. Sinema, kültürün kilometre taşıdır, korunmalıdır.  Pandemi döneminde gördüğümüz gibi, sinemanın, mutlaka desteğe ihtiyacı var.  Bu festivaller işte bu yüzden çok önemli. Dizi sektörüne de teşekkür ederim; sayelerinde dünyada Türkçe moda oldu, herkes Türkçe öğreniyor”  Onur Ödülleri; Erdal Özyağcılar, Selçuk Yöntem, Şerif Sezer, Müjdat Gezen ve Işıl Yücesoy’a Şahin, konuşmasının ardından Böcek ile festivalin ilk Onur Ödülü’nü, usta sanatçı Erdal Özyağcılar’a takdim etti. Ödülünü alan Özyağcılar; “Bu gece benim için çok önemli. Bu gece, bana; Erdal, iyi ki oyuncu olmuşsun, dedirtti. 55 yıllık sanat emeğimi taçlandırdınız. Bir daha dünyaya gelsem yine bu topraklarda yine bu mesleği yapardım. Bana bu ödülü verenler; salonda, dışarıda, beni sevenler, bu gece bana huzur, onur ve umut armağan ettiniz” diye konuştu.  Gecede usta oyuncu Selçuk Yöntem ise Onur Ödülü’nü, festival kapsamında bir ustalık sınıfı da verecek olan, başarılı oyuncu Mehmet Aslantuğ’un elinden aldı. Yöntem, ödülünü alırken “Festivale yıllarca katıldım ama bu gecenin gururu ve mutluluğu başka! Ödülü değerli arkadaşımdan almak ayrı bir sürpriz ve gurur oldu. Yaşasın sanat!” diye konuştu.  Bir diğer Onur Ödülü sahibi, usta oyuncu Şerif Sezer’in ödülünü ise müzisyen kimliğiyle öne çıksa da kariyerine aslında oyunculukla başlamış olan Emre Altuğ sundu. Altuğ, ödül öcesi Sezer’i şu sözlerle anlattı:  “Yıllar içinde izlediğimde ona hayranlığım katlanarak arttı. O kadar artmış ki iki senedir de birlikte oynama imkanı buldum. Onu tanıdıktan sonra hem mesleğine bağlılığına hem insanlığına hem kalbine hayran oldum. O benim canım!” Usta oyuncu Şerif Sezer de ödülünü “Bu yolculuğumda benim hayatıma dokunan, bana bu güzel kadın rollerini emanet eden bütün yönetmenlerime, yapımcılarıma çok teşekkür ederim. Bir teşekkür de sinemamızın isimsiz kahramanlarına, sinema emekçilerine olsun. Yaşasın sinema, yaşasın Altın Portakal!” sözleriyle aldı.  Bu yılın Onur Ödülü sahibi oyuncularından, sağlık sorunları sebebiyle törene katılamayan, Müjdat Gezen ise geceye bir video mesajı gönderdi. “Gelemediğim için beni bağışlayın” diyen Gezen, “Beni layık gördüğünüz bu ödüle çok teşekkür ediyorum. Mutlu günlerde görüşmeyi umuyorum” diye konuştu.  Oyunculuğunun yanı sıra müzisyen ve prodüktör kimlikleriyle da tanınan usta oyuncu Işıl Yücesoy ise ödülünü, televizyon tarihinde haklı bir yer edinmiş, Çağan Irmak imzalı “Çemberimde Gül Oya” dizisinde birlikte çalıştıkları meslektaşı Tuba Büyüküstün’den aldı. Büyüküstün, usta oyuncuya ödülünü şu sözlerle takdim etti:  “Işıl ablayla iki işte çalıştım. İnsanın içindeki en güzel şeyi görür, oraya sarılır ve siz, orayı büyütmeniz gerektiğini ister istemez anlarsınız.  Bu ükede bir kadın oyuncu olarak bu ödülü sana vermekten gurur duyuyorum. Her şey için teşekkür ederim”  Ödülü “Müthiş bir gece... Sevgimle, saygımla hepinize teker teker merhaba” sözleriyle alan Yücesoy da önce Büyüküstün’den bahsetti: “Çemberimde Gül Oya’da oynarken bir baktım; gencecik bir kız karşımda! Sanki bir su... Kimsin sen? dedim. O gün anladım kim olduğunu. O da kim olduğunu size çok güzel ispat etti” Yücesoy daha sonra teşekkürünü şu sözlerle ifade etti: “Aranızda olmak ne kadar büyük bir keyif; anlatatam! Bana bu şerefli, saygın ödülü lütfeden Sayın Ferzan Özpetek ve jüriye, inatla ‘ben bu işi yaparım’ diyerek ortaya çıkan Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e milyonlarca teşekkür ederim. Eğer bana izin verirlerse ben esas size teşekkür etmek istiyorum; salonda ve dışarıda, 55 yıldır elimi tutan, gözüme bakan size! Hepinizin önünde sevgi, saygı ve minetle eğiliyorum”  Başarı Ödülleri; Farah Zeynep Abdullah ve Aras Bulut İynemli’nin Açılış töreninde genç ve başarılı oyuncuları motive etme amacıyla sunulan Başarı Ödülleri de sahiplerini buldu. Bu yıl Aras Bulut İynemli ve Farah Zeynep Abdullah’ın layık görüldüğü Başarı Ödülleri’nin ilkini; 1974’te “Bedrana” filmiyle Altın Portakal kazanan oyuncu Perihan Savaş, Aras Bulut İynemli’ye verdi. “Şükür kavuşturana” diyerek sahneye gelen Savaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Geçen yıl çok üzüldük ama bu yıl başkanın bütün gayretleriyle, yardım olmadan düzenlenen bu festival için herkese teşekkür ederim. Aras Bulut İynemli’yi ilk gördüğüm zaman gözlerinde müthiş bir ışık vardı. Çok iyi bir oyuncu olacak, dedim. Çünkü hırslı, işine aşık, mütevazı, bir karaktere hazırlanırken kendini eve kapayıp kimseyle görüşmeyen biri” Ödülünü almak üzere sahneye gelen İynemli ise teşekkür konuşmasında “Burada olmaktan gerçekten gurur duyuyorum. Ödül almak çok büyük onur ama Perihan Savaş’tan almak daha anlamlı. Onun nezdinde mesleğimin bütün ustalarının önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.   Farah Zeynep Abdullah ise ödülünü, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar’dan ve oyuncu Işıl Yücesoy’dan aldı. Yücesoy’un, “Ah o ne kadar titizdir, saygılıdır, liyakatlidir; adı da Farah’tır. Allah bu çocukların sırtına hep başarı rüzgarı versin” sözleriyle sahneye gelen Abdullah, ödülüne teşekkür ederken “Konuşma hazırlamıştım ama beynim almadı, gündem çok kötü. Ben bu ödülü, izninizle erkekçiliğin ve erkekliğin egemen olduğu bu düzende var olmaya çalışan, konuşmaktan korkmayan, yorulan ama pes etmeyen kadınlar için almak istiyorum” diye konuştu.  Ödüllerin ardından tekrar sahneye gelen Serhat Kılıç’la Aras Bulut İynemli’nin spontane performansı ise gecenin parlak anlarından biri oldu. 

Antep Değil Toros Fıstığı Olarak Anılacak Haber

Antep Değil Toros Fıstığı Olarak Anılacak

Antalya Büyükşehir Belediyesi, Başkan Muhittin Böcek’in yerelden kalkınma projeleri doğrultusunda çiftçileri desteklemeye devam ediyor. Korkuteli Küçükköy Mahallesinde 4 yıl önce hibe edilerek bölgeye uyum sağlayan Antep fıstığının ilk hasadı yapıldı. Antalya’ya uyarlanıp Toros fıstığı adı verilen ürünün ilk hasadı, Başkan Muhittin Böcek tarafından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e hediye edildi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ekipleri Antalya’nın kırsal bölgelerinde tarımla uğraşan çiftçileri desteklemeye devam ediyor. Bu kapsamda kuraklığa dayanıklı ve ekonomik değeri yüksek olan kırmızı Antep fıstığının Korkuteli bölgesine uyumu üzerine çalışma yapıldı. Yaklaşık dört yıl önce başlatılan proje kapsamında, üç yaşındaki Antep fıstığı fidanları Korkuteli’nin çeşitli mahallelerinde tarım ile uğraşan çiftçilere hibe edildi. Antep fıstığının Antalya iklimine adaptasyonuna başarı sağlanmasının ardından ilk fıstıklar hasat edildi. Bu hasatla birlikte bölgedeki diğer çiftçilerin de teşvik edilmesi sağlanmış oldu. CHP GENEL BAŞKANI ÖZEL’E HEDİYE EDİLDİ Antep fıstığı Antalya’ya uyarlanıp Toros fıstığı adı verildi. Korkuteli ilçesinde ilk hasattan elde edilen Toros fıstığı, Antalya Büyükşehir Belediyesi ziyareti sırasında Başkan Muhittin Böcek tarafından Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’e hediye edildi. Başkan Böcek, “Bu yıl Antep fıstığını Antalya'ya uyarlayıp Toros fıstığı adını verdiğimiz ilk hasadımızı büyük bir heyecanla gerçekleştirdik. Kuraklık yaşayan bölgelerimize de çözüm olabilecek çalışmalar yaparak bu süreci daha anlamlı hale getirdik” dedi. ANTEP DEĞİL, TOROS FISTIĞI ANILACAK Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Seda Özel, Antalya’nın su kaynakları açısından fakir bir şehir olduğunu belirterek, “Su kaynaklarımız tarımsal üretimde yeterli değil. Bu nedenle üreticilerimizin sürdürülebilir tarım yapabilmesi için suya daha az ihtiyaç duyan alternatif ürünleri teşvik ediyoruz” dedi. Korkuteli ilçesindeki belirli mahallelerde başarılı sonuçlar aldıklarını ve Antep fıstığının "Toros fıstığı" olarak anılmasını ümit ettiklerini ekledi. ANTEP FISTIĞI BÖLGE EKONOMİSİNE KATKI SUNACAK Projenin öncülerinden biri olan çiftçi Caner Akansel ise, bölgede hibe alan ilk çiftçilerden biri olduğunu ve önce deneme amaçlı Antep fıstığı fidanları diktiğini ve güzel bir verim aldığını belirtti. Akansel, “Bölgedeki diğer çiftçiler bu fidanların tutmayacağını düşünüyordu, ancak başarılı olduk ve bu sayede diğer çiftçilere de örnek olduk” dedi. Akansel, ilerleyen yıllarda daha fazla verim elde ederek bölge ekonomisine katkı sağlamayı amaçladıklarını dile getirdi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi başkanlığı ekiplerinin bu önemli tarımsal projesi, su tasarrufu sağlarken bölge ekonomisine de önemli katkılar sunmayı hedefliyor.

Antalya ve İzmir’den Gelen Gençler Eskişehir'i Gezdi Haber

Antalya ve İzmir’den Gelen Gençler Eskişehir'i Gezdi

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, “Likya Gençlik Değişimi” programı kapsamında Antalya ve İzmir’den gelen gençler için Eskişehir turu düzenledi. Gezi boyunca şehrin tarihi ve kültürel zenginliklerini görme şansı yakalayan gençler, Eskişehir’e hayran kaldılar. Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezi, “Likya Gençlik Değişimi” programı kapsamında Antalya ve İzmir Büyükşehir Belediyesi gençlik birimlerinden gönüllü gençler Eskişehir’e geldi. Eskişehir’in kültürünü ve kent belleğini yakından tanıyan gençler, Eskişehir’i çok beğendiklerini söyledi. Gençler etkinlik boyunca Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı, Kentpark, Odunpazarı Kent Müzeleri Kompleksi ve Frig Vadilerini gezdiler.  Eskişehir'i çok beğendiklerini belirten misafir gençler, kendilerine Eskişehir'i tanıma fırsatı verdiği için Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’ye teşekkür ettiler.  Eskişehir programı hakkında görüşlerini paylaşan Dilara Şengel, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Genç İzmir ekibiyle beraber Likya Gençlik Değişim programı kapsamında Eskişehir’e geldik. Dün çeşitli müzeleri gezdik. Antalya ve Eskişehir ekibiyle tanıştık. Ekiplerin neler yaptığını, bizim de ekipçe İzmir’de neler yaptığımızı paylaştık. Şu anda da Frig Vadilerini geziyoruz. Gezi her açıdan bize çok fazla kültürel deneyim katan bir gezi ve çok keyifli devam ediyor.” dedi. Burcu Keklik ise, “Likya Gençlik Değişim programının üçüncü günündeyiz. Eskişehir ayağındayız. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak Eskişehir’in bugün tarihini tanıyoruz. Rehberimiz bize öncülük etti. Frig Vadilerindeyiz. Dün çeşitli müzeleri ve masal diyarını gezdik. Bu etkinlik dolu dolu geçiyor hepimiz çok mutluyuz, her şey için çok teşekkür ederiz.” diye konuştu. Gençlerin ortak paydada buluşmasına dikkat çeken Anıl Ülker de, “Eskişehir ve Antalya Büyükşehir Belediyelerimiz ile birlikte ortak payda da neler yapabiliriz? Diğer şehirlerdeki kültürleri buraya nasıl aktarırız ve ortak çalışmaları nasıl gerçekleştiririz? Soruları üzerine bilgi alışverişi sağlıyoruz. Bu organizasyonu sağlayan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederiz.” dedi. Eskişehir’i tanıma fırsatı yakaladıklarını belirten ve Antalya’dan gelen Can Uçar, “Sürekli dolu dolu geziler, etkinlikler, programlar yaşadık. Eskişehir’in kültürünü, yemeklerini çok güzel tatma fırsatımız oldu. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne bize böyle bir fırsat verdikleri için çok teşekkür ediyoruz.” ifadelerini kullandı. Antalya’dan Eskişehir’e gelen Damla Taştepe ise, “Çok güzel geziler yaptık, çok güzel yerlere gittik, Eskişehir’i tanıdık. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi çalışanları bizi çok güzel karşıladı. Çok güzel zamanlar geçirdik. İzmirli ve Eskişehirli arkadaşlarımızla tanıştık, yeni dostluklar edindik. Bize bu imkanı sağladıkları için belediyelerimize çok teşekkür ediyoruz.” dedi. Gençlik Merkezi yetkilileri de gençlere yönelik çalışmalara devam ettiklerini, gençlerin düzenlenen etkinlikleri Büyükşehir Gençlik Merkezinin @ebbgenclik sosyal medya hesaplarından takip edebileceklerini belirttiler.

Antalya’da “İklim Değişikliği Zirvesi” Düzenlenecek  Haber

Antalya’da “İklim Değişikliği Zirvesi” Düzenlenecek 

Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) arasında Antalya’nın iklim değişikliği konusunda dirençli bir kent olması, bölgesel ve küresel sorunların ele alınarak güncel gelişmeler ışığında yapılacak çalışmaların belirlenmesi, ulusal ve uluslararası alanda sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir güçlü bir ekonomiye sahip olmak amacıyla işbirliği protokolü imzalandı. Protokol kapsamında 16 Ekim 2024 tarihinde Antalya’da İklim Değişikliği Zirvesi düzenlenecek.  Antalya Büyükşehir Belediyesi, Antalya’nın geleceğine yön verecek önemli çalışmaları hayata geçirmeye devam ediyor. İklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan Akdeniz havzasında yer alan Antalya’da iklim değişikliği ile mücadele ve uyum konusunda işbirliği protokolü Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile ANSİAD Başkanı Ercan Özbek tarafından imzalandı. Yerel yönetim ve iş dünyasının güçlerini birleştirdiği bu işbirliği, bölgenin iklim değişikliği ile mücadelede atacağı adımların somutlaştırılmasına ve Antalya’nın bu konuda örnek bir kent haline gelmesine katkı sağlayacak. ANTALYA’NIN GELECEĞİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ  İmza töreninde konuşan Başkan Muhittin Böcek, gelecek nesillere yaşanabilir bir Antalya bırakmak için çalıştıklarını söyleyerek, “Antalya’da insan, doğa ve çevre dostu projelerimizi hayata geçirmeye devam ederken küresel iklim değişikliği ile mücadele ve uyum konusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İklim değişikliğine karşı daha dirençli bir kent olmamız yolunda attığımız önemli adımlardan biri de ANSİAD ile düzenleyeceğimiz İklim Değişikliği Zirvesi olacak” dedi.  ZİRVE İLE YOL HARİTASI OLUŞTURULACAK  Protokol kapsamında 16 Ekim’de düzenlenmesi planlanan İklim Değişikliği Zirvesi, kentin yerel yönetim çalışmalarını ulusal ve uluslararası düzeydeki iklim hedefleriyle uyumlu hale getirmeyi hedefliyor. Batı Akdeniz Bölgesindeki Isparta ve Burdur İllerimizin yerel yönetimleri ile iş insanlarının da yer alacağı zirvede, bölgesel iklim değişikliği sorunları ve iş dünyasını bekleyen konular da ele alınacak. Zirve, aynı zamanda iklim değişikliği ile ilgili mevzuat, düzenlemeler ve eylem planlarının hayata geçirilmesi konusunda Antalya’da bir yol haritası oluşturulmasına katkı sunacak. Sanayi, tarım, turizm ve ticaret sektörlerinin karşı karşıya olduğu iklim kaynaklı riskler ile bu risklere yönelik çözüm önerilerinin tartışılacağı zirve, ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik konularında önemli çıktılar sağlamayı amaçlıyor. GENİŞ KATILIMLI PLATFORM Protokol, tarafların İklim Değişikliği Zirvesi’nin düzenlenmesi sürecindeki rol ve sorumluluklarını tanımlarken, Antalya’nın gelecekteki iklim eylem planlarının hayata geçirilmesine yönelik işbirliğinin güçlendirilmesini de hedefliyor. Zirve, sadece yerel yönetimler ve iş dünyası temsilcilerini değil, aynı zamanda akademi, sivil toplum ve vatandaşları da kapsayan geniş katılımlı bir platform olmayı amaçlıyor. Zirveye katılmak isteyenler için katılımcı kayıt formu linki şu şekilde: https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSd1Z7zHaIO_0M-443EXSCoIsd_n_tf2jkhcTA_eIGWdwKG3Mg/viewform

Başkan Böcek: Haber

Başkan Böcek: "Yörük Olmak Tarih Yazmaktır"

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Antalya Yörük Türkmen Festivali, muhteşem bir açılış töreni ile başladı. Başkan Muhittin Böcek, ‘Yörük olmak tarih yazmaktır. Yörükler, yaşam tarzlarıyla bu toprakların her karışına dokunmuş, ona can vermiş, kültürümüzü zenginleştirmiş ve Türk milletinin karakterini şekillendirmişlerdir. Biz, bu tarihi hep birlikte yazmaya devam edeceğiz’ dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 3’ncü Uluslararası Antalya Yörük Türkmen Festivali’nde Yörük göçü ile başlayan ve gün boyu süren etkinliklerin ardından resmi açılış töreni gerçekleşti. Döşemealtı Karaman Piknik Alanı’nda düzenlenen törene,  Antalya Vali Vekili Mustafa Hulusi Arat, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, CHP İl Başkanı Nail Kamacı, CHP Antalya Milletvekilleri Cavit Arı, Aliye Coşar, Aykut Kaya, Kırgızistan Cumhuriyeti Çolpan–Ata Belediye Başkanı Satarov Danıyar Satarovıch, Dünya Tatar Kongresi Başkanı  Danis Shakirov, Döşemealtı Kaymakamı Nuri Özder, Kırgızistan Büyükelçisi Ruslan Kazakbayev, ilçe belediye başkanları,  Yörük Türkmen Dernekleri, Türk dünyasından konuklar, çeşitli kurum ve kuruluşlar, kadın kooperatifleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, tören öncesinde festival alanını gezerek, konuk ve vatandaşlarla buluştu. 12. KARDEŞ ŞEHİR PROTOKOLÜ İMZALANDI Festival kapsamında Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Kırgızistan Cumhuriyeti Çolpan -Ata Belediyesi arasında kardeş şehir protokolü imzalandı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 12. kardeş şehir protokolü Başkan Muhittin Böcek ile konuk belediye başkanı Satarov Daniyar Satarovich tarafından imza atıldı. Protokolü imzalamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkan Böcek, “Bu aramızdaki kardeşlikle hem belediyeler arası işbirliği, iş insanlarımızla beraber turizm de dahil olmak üzere kültür ve sanat da dahil olmak üzere bir çok çalışmaya imza atacağımıza inanıyorum. 12. Kardeşimiz olarak şimdiden protokolümüzün hayırlı olmasını diliyorum” dedi COŞKULU AÇILIŞ Daha sonra festivalin açılış töreni gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan törende, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, konuşmasına Türkiye’nin dört bir yanından, Türk’ün vatan sayıp üzerinde yürüdüğü topraklardan, Altaylardan, Tuna’dan, Balkanlardan, Orta Asya’dan, Türk dünyasının dört bir yanından gelen misafirleri selamlayarak başladı. Yörük Türkmen ateşinde yine bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Başkan Böcek, “Bugün burada buluşmamızı sağlayan, 31 Mart seçimlerinde beni tekrar herkesin başkanı olarak seçen sizlersiniz. Torosların evladı, Yörük çocuğu muhittin olarak bağrınıza bastınız. Azimle gururla 5 yıl daha sizlere hizmet etmek de benim boynumun borcudur” dedi. YÖRÜK OLMAK TARİH YAZMAKTIR “Yörük olmak tarih yazmaktır” diyen Başkan Böcek sözlerini şöyle sürdürdü: “Yörükler, asırlardır Anadolu’muzun bağrında, özgürlüğün, cesaretin ve dayanışmanın simgesi olmuşlardır. Yörükler, yaşam tarzlarıyla bu toprakların her karışına dokunmuş, ona can vermiş, kültürümüzü zenginleştirmiş ve Türk milletinin karakterini şekillendirmişlerdir. Biz, bu tarihi hep birlikte yazmaya devam edeceğiz. Geleneğimizi korurken geleceğe yön veren, köklerimizden aldığımız güçle dünyaya açılan bir toplum olarak var olmaya devam edeceğiz. Bugün burada attığımız her adım, yarınlarımızı şekillendiren birer tuğla olacaktır.” YÖRÜKLÜK BİR KÜLTÜRDÜR” Yörüklerin beylikler, devletler, imparatorluklar kurduğunu, savaştığını ve ürettiğini söyleyen Başkan Muhittin Böcek, “Yağmuru çimene, çimeni kuzuya, kuzuyu yüne, yünü ipliğe, ipliği kilime dönüştürdüler. Demiri oya gibi işleyip, toprağı türkü söyler gibi sürdüler. Biçtiler, Polatlı Ovası’nda sarı başakları; biçildiler kimi zaman gök ekinler gibi. İsyan ettikleri de oldu, 'nisyan' ile malul oldukları da. İhaneti de gördüler, mertliği de.. Söğüt'ten Domaniç’e, Menteşe’den teke ili ‘ne, sancaktan vilayete; il il, oba oba, dağ bayır, köşe bucak, tepe koyak bu coğrafyayı 'vatan' kıldılar. Yörüklük, bir ırk, mezhep değil, bir kültürdür. Türkiye Cumhuriyeti’nin ruhunda yatan közdür” diye konuştu. “YÖRÜK KÜLTÜRÜ KORUNARAK YAŞATILMALI” “Yörüklük Anadolu’nun kaybolan yüreğinde taşıdığı sırdır. Yörüklük, Dadaloğlu’nun isyanındaki hardır” diye Başkan Böcek, Yörük kültürünün arşivlenerek değil, korunarak yaşatılması gerektiğine vurgu yaptı. Başkan Böcek, “Yörüklük dünü bugüne, bugünü yarına bağlayarak masalıyla, türküsüyle, isyanıyla ve öfkesiyle geleceğe aktarılmalıdır. Çünkü artık çarık çorabı, çorap da ayağı sıkmaya başlamıştır” dedi. EN BÜYÜK YÖRÜK ATATÜRK’ÜN İZİNDE YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ Başkan Böcek, Anadolu’dan ve Türk dünyasından gelen misafirlere, festivalin düzenlenmesinde katkı koyan paydaşlara, sponsorlara ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Başkan Böcek konuşmasını “En büyük Yörük Atatürk, Ata’mızın izinde yürümeye devam edeceğiz. Çünkü biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözleriyle tamamladı. AYŞE DİNÇER’DEN MUHTEŞEM KONSER Açılış töreninin ardından Türk Halk Müziği sanatçısı Ayşe Dinçer sahne aldı. Hareketli şarkıları ile festivale katılan vatandaşlara coşkulu saatler yaşatan Ayşe Dinçer, müzik şöleni sundu. Halkın içine karışan Ayşe Dinçer muhteşem konseri ile izleyenlere unutulmaz bir gece yaşattı. GÜN BOYU MÜZİK, DANS VE GÖSTERİLER 7 bağımsız Türk Cumhuriyeti,  Özerk Türk Cumhuriyetlerinden 3 ve Türklerin yoğun yaşadığı ülkelerden 9 olmak üzere toplam 19 bağımsız, özerk Cumhuriyet ve ülkeden katılımın olduğu festivalde 35 belediye, 59 Yörük Türkmen Derneği, 25 geleneksel el sanatçısı yer aldı. Festivalin ilk günü renkli etkinliklere sahne oldu. Uluslararası katılımcılar Döşemealtı Karaman Piknik Alanına kurulan sahnede birbirinden renkli müzik ve gösteriler gerçekleştirdi. Gün boyu süren etkinlikler arasında, Uygur Halk Derneği sahne gösterileri, Bolu Belediyesi Köroğlu Halk Oyunları ekibi, Azerbaycan Kültür Merkezi Halk dansları Topluluğu, Kazakistan Tokyrauyn Tolkyny Halk Topluluğu, Kırgızistan canlı müzik konseri, Azerbaycan Asghar Safipour’un Şirin Dil Müzik Konseri, Tacikistan, Mersin, Muğla, Ankara, İstanbul, Yörük dernekleri halk oyunları gösterileri sunuldu. Antalya Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sürelsan Konservatuvarı THM Orkestrası sanatçıları Merve Kalay ve Egemen Balhan muhteşem bir konser verdi.

3.Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali Başladı Haber

3.Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali Başladı

Antalya’nın zengin mutfak kültürünü tanıtmak, yöresel lezzetlerini ve coğrafi işaretli ürünlerini geniş kitlelere duyurmak amacıyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 3. Uluslararası FoodFest Antalya Gastronomi Festivali başladı. “Antalya’dan Dünya’ya” mottosuyla Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 3.sü gerçekleştirilen Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali’nin açılışı Karaalioğlu Parkı’nda Antalyalıların yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi. Karaalioğlu Parkı’nda düzenlenen açılış törenine Antalya Valisi Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer, Muratpaşa Kaymakamı İhsan Kara, Kaş Belediye Başkanı Erol Demirhan, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere, ANSİAD Başkanı Ercan Özbek ve çok sayıda davetli katıldı.  GASTRONOMİNİN BAŞKENTİ OLMALIYIZ  Gastronomi Festivali’nin açılış konuşmasını gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert, tarımın başkenti Antalya’nın örtü altı tarımda ülke üretiminin yarısını karşıladığına dikkat çekerek, “Antalya’mız yerel mahsulleri, eşsiz lezzetleri, zengin gastronomisi ve tescil edilmiş 18 coğrafi işaretli ürünleri ile turizm, tarım ve ekonomimiz için büyük bir değer yaratmaktadır. Antalya’mızın her zeytin dalı, her narenciye ağacı, her coğrafi işaretli ürünü, milletimizin gücünü ve medeniyetimizin köklü yapısını simgeler. Bu nedenle, Antalya’nın mutfağını desteklemek, sadece bu kenti değil, tüm ülkemizi güçlendirmektir. Antalya sadece Türkiye’nin değil, dünyanın gastronomi başkenti olmaya aday olan kadim bir şehirdir” dedi. TÜRKİYE’NİN MİSAFİR ODASI ANTALYA  Antalya Valisi Hulusi Şahin ise Türk kültüründe misafirin çok önemli bir yeri olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bizler en güzel odamızı misafirlerimize ayıran bir milletiz. Türkiye’nin misafir odası Antalya’dır. Dünyanın en zengin mutfaklarından biri Türk mutfağıdır. Türkiye’nin misafir odasında Türkiye’nin sofrasını Antalya’da kuruyoruz. Antalya’da Halil İbrahim sofrası kuruyoruz. Türkiye’yi dünyaya Antalya tanıyor. Bu festival elzem olan bir festivaldir. Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek’e böyle bir gastronomi festivalini gerçekleştirdiği için teşekkür ediyorum. Muhittin Başkan’ı kutluyorum. Gastronomi turizm önemli bir unsurudur. Bu festival umarım çok uzun yıllar sürer” diye konuştu.  AÇILIŞ TROPİKAL MEYVELERLE Konuşmalarından sonra ise protokol üyelerinin avokado, ejder meyvesi, longan, muz, lime limon, yıldız meyvesi, pasiflora çarkıfelek, ananas, guava, mango ve papaya meyvelerinden oluşan tropikal meyveler sepetlerini açmasıyla 3. Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali başladı. Ardından Antalya Valisi Hulusi Şahin, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Osman Sert ve protokol üyeleri alanda kurulan ve yerel lezzetlerin sunulduğu stantları ziyaret ederek, esnafa hayırlı işler diledi ve vatandaşlarla sohbet etti.  PANEL VE SÖYLEŞİLER Festivalin ilk gününde düzenlenen “Global ve Yerel Pazarlarda Antalya Gastronomisi ve Turizm Tanıtımı İçin Sürdürülebilir Politikalar” panele gerçekleştirildi. Gastronomi festivalinin ilk gününde beslenme uzmanı Dilara Koçak, söyleşi de Antalyalılarda buluştu. 3. Uluslararası Foodfest Antalya Gastronomi Festivali’nde açılan stantlarda Antalya mutfağı vatandaşlara tanıtıldı. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.