SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bekir Başevirgen

Porsuk Haber Ajansı - Bekir Başevirgen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bekir Başevirgen haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bir Çocuğun Sağlıklı Beslenebilmesinin Maliyeti 110 TL Haber

Bir Çocuğun Sağlıklı Beslenebilmesinin Maliyeti 110 TL

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, gelişme çağındaki bir çocuğun sağlıklı beslenebilmesinin günlük maliyetinin 110, aylık maliyetinin ise 3 bin 300 lira olduğuna dikkat çekti. Başevirgen, “17 bin liralık asgari ücretle geçinmeye çalışan bir aile, tek çocuk için toplam gelirinin en az yüzde 20’sini sadece çocuğun hayvansal protein ihtiyacını karşılamak için ayırması gerekiyor. Geçim derdindeki yurttaşlar, peynir yerine çökelek veya yağsız lor peyniri, et yerine bakliyat ve makarna yiyerek yaşamaya çalışıyor. Çocuklarımıza bu kötülüğü yapmaya kimsenin hakkı yok. Geleceğimiz kaybediyoruz” dedi. CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen, gelişme çağındaki çocukların sağlıklı beslenebilme maliyetlerini hesapladı. Gerekli besinleri tüketemeyen, sağlıksız bir neslin yetiştiğini belirten Başevirgen, konuya ilişkin bir açıklama yaptı. “YURTTAŞLARIN ALIM GÜCÜ ET, SÜT VE PEYNİRE YETİŞEMİYOR” Başevirgen, halk tarafından ucuz olarak bilinen marketlerde bile bir litre sütün fiyatının 30 lira, tam yağlı inek peynirin kilosunun ortalama 335 lira, tane yumurtanın ise 5 liraya çıktığını söyledi. Dana etinin marketlerdeki ortalama fiyatının ise 500 lirayı bulduğunu belirten Başevirgen, “Türk-İş’in açıkladığı verilere göre açlık sınırı Eylül ayında 19 bin 830 liraya yükseldi. Asgari ücretle açlık sınırı arasındaki makas 2 bin 800 liraya kadar yükseldi. Oluşan bu fiyatlarla yurttaşların alım gücünü karşılaştırdığımızda, halkımızın süt içmeyi, peynir, yumurta ve et yemeyi unuttuğunu görüyoruz. Yetişkin bireylerin yeteri kadar et ve süt ürünlerini tüketememesi elbette bir sorun. Fakat asıl önemli tehlike çocuklarımızın bunlardan mahrum kalması” diye konuştu. “ASGARİ ÜCRETLİ ÇOCUĞUNU DOYURSA DA BESLEYEMİYOR” Büyüme döneminde olan çocuklar için protein ve kalsiyum ihtiyacının önemine dikkat çeken Başevirgen, “Özellikle okul çağı ve öncesi çocukların protein ve kalsiyum ihtiyacının karşılanabilmesi için süt ve süt ürünleri ile et tüketimi çok önemli. 7 yaşındaki bir çocuğun sağlıklı beslenebilmesi için günlük 30 gram proteine ihtiyacı var. Bunu için de günlük en az 400 ml süt, 60 gram peynir, 1 adet yumurta ve 50 gram et tüketmek zorunda. Ancak bu hayvansal proteinler için yapılacak harcama, ailenin kendisi hiç tüketmese dahi günlük 110, aylık ise 3 bin 300 lirayı buluyor. Eğer ailenin gelişme çağında 2 çocuğu varsa aylık asgari harcama 6 bin 600 liraya çıkıyor. Yani günümüz şartlarında asgari ücretle çalışan biri, çocuklarını bir şekilde doyursa da aslında sağlıklı besleyemiyor” ifadelerini kullandı “ÇOCUKLAR EVDE DE OKULDA DA AÇ” Okullardaki kantin fiyatlarının da öğrencilerin ve ailelerin boyunu aştığını ifade eden Başevirgen, “Bu yıl ara zam alamayan milyonlarca çalışan açlık ve yoksulluk sınırında hayat mücadelesi verirken, öğrencilerin temel beslenme için okul kantininden yapacakları harcamalar da katlandı. Evde sağlıklı beslenemeyen çocukların okul kantinlerinde de gerçek anlamda beslenebilmesi imkansız. Ailelerin, hiçbir besin değeri olmayan kuru tost ve ayran için bile günlük 100-150 liraya yakın bir tutarı gözden çıkarması gerekiyor. Beslenemeyen bir öğrencinin dersi kavraması ve algılaması da güçleşiyor. Okullarda bir öğün ücretsiz yemek uygulamasını maliyet yükü olarak gören iktidar yüzünden yine olan çocuklarımıza oluyor” dedi. ”PEYNİR YERİNE ÇÖKELEK, ET YERİNE BAKLİYAT, HİÇBİRİ OLMAZSA MAKARNA” 17 bin liralık asgari ücretle geçinmeye çalışan bir ailenin tek çocuk için toplam gelirinin en az yüzde 20’sini sadece çocuğun hayvansal protein ihtiyacı için ayırması gerektiğini söyleyen Başevirgen, “Çocuk sayısı arttıkça sağlıklı beslenme için ayrılması gereken tutar da o yönde artıyor. Barınma, ısınma, elektrik, su, ulaşım ve diğer masraflar derken asgari ücretle geçinen ailelerin çocuklarına böyle bir bütçe ayırması mümkün değil. Geçim derdindeki yurttaşlar, peynir yerine çökelek veya yağsız lor peyniri, et yerine bakliyat ve makarna yiyerek yaşamaya çalışıyor. Çocuklarımıza bu kötülüğü yapmaya kimsenin hakkı yok. Geleceğimiz kaybediyoruz” açıklamasını yaptı.

Taneyle Hayat Dönemi Başladı Haber

Taneyle Hayat Dönemi Başladı

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, “Açlık sınırının altında kalan yurttaşlarımız kiloyla aldığı gıdaları önce yarım kilo şimdi ise taneyle almaya başladı. İktidarın kötü ekonomi politikaları vatandaşlarımız için taneyle hayat dönemini başlattı. Tüm banknotlarımızın toplam değeri olan 385 lirayla yarım kilo kıyma bile alamadığımız bu dönemde, artık meyveyi, sebzeyi taneyle almaya başladık” dedi. CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, vatandaşların beslenmesinden bile tasarruf etmek zorunda kaldığını önceden kiloyla aldığı meyveleri, sebzeleri artık taneyle almaya başladığını ifade etti. Marketlerde ki fiyatlara dikkat çeken Başevirgen, konuya ilişkin bir açıklama yaptı. “ARTIK MEYVEYİ, SEBZEYİ TANEYLE ALMAYA BAŞLADIK” Artan gıda fiyatları, yüksek enflasyon, bitmek bilmeyen ekonomik krizin vatandaşlarımızı getirdiği noktanın artık vicdanları yaraladığını söyleyen Başevirgen, “Açlık sınırının altında kalan yurttaşlarımız kiloyla aldığı gıdaları önce yarım kilo şimdi ise taneyle almaya başladı. İktidarın kötü ekonomi politikaları vatandaşlarımız için taneyle hayat dönemini başlattı. Tüm banknotlarımızın toplam değeri olan 385 lirayla yarım kilo kıyma bile alamadığımız bu dönemde, artık meyveyi, sebzeyi taneyle almaya başladık” dedi. “BU GIDA FİYATLARIYLA VATANDAŞLARIMIZIN SAĞLIKLI BESLENEBİLMESİ İMKANSIZ” Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) market gıda verilerini paylaşan Başevirgen, “TZOB verilerine göre de marketlerde sebze, meyve ve baklagillerin ortalama kilogram fiyatları aldı başını gitti. Marketlerde limon 53 lira, kuru soğan 18 lira, kabak 31 lira, patates 15 lira, salatalık 37 lira, patlıcan 35 lira, domates 33 lira, elma 40 lira, nohut 76 lira, yeşil mercimek 65 lira, kuru fasulye 80 liraya, pirinç 70 liraya satılıyor. 30’lu yumurta kolisi 120 lira, beyaz peynir 250 lira. Bu gıda fiyatlarıyla emeklinin, asgari ücretlinin geçinmesi, sağlıklı beslenebilmesi imkansız” ifadelerini kullandı. “EMEKLİLERİMİZ KALAN ÖMÜRLERİNİ UCUZ GIDA KUYRUKLARINDA TÜKETİYOR” Ucuz gıda kuyruklarına da dikkat çeken Başevirgen, “Gücü marketlerden, kasaplardan et almaya yetmeyen vatandaşlarımız ise Et ve Süt Kurumu’nun önünde ucuz et alabilmek için kuyruklar oluşturuyor. Artık kiloyla et alma dönemi de bitti. Büyük bir çoğunluğu etin tadını unutan vatandaşlarımızdan et alabilenler ise taneyle sebze meyve aldığı gibi eti de gramla alabiliyor. Yıllarca çalışıp didinip huzurlu, ekonomik sıkıntılar yaşamadan hayatlarını devam ettirmek isteyen emeklilerimiz ise kalan ömürlerini ucuz gıda kuyruklarında tüketiyor. Vatandaşlarımız bunu hak etmiyor” diye konuştu. “TÜİK’İN İSTATİSTİKLERİ BİLE ARTIK BİZE GÖSTERİYOR Kİ İKTİDARA DUYULAN GÜVEN AZALIYOR” Başevirgen, vatandaşların artık iktidara güvenmediğini de belirterek, “İktidara göre ekonomi iyi, enflasyon düşüyor ama girdi maliyetleri altında ezilen üretici kazanamıyor, markette fiyatlar yüksek tüketici alamıyor. Vatandaşın gerçekliği karnını doyurmak, barınabilmekken, iktidara yakın çevreler ise 4’er 5’er maaşlar, ihalelerle zenginliklerine zenginlik katmaya devam ediyor. Ancak TÜİK’in istatistikleri bile artık bize gösteriyor ki iktidara ve ekonomi politikalarına duyulan güven her geçen gün daha da azalıyor. Ekonomik güven endeksi Temmuz ayında yüzde 94,4 iken bu oran Ağustos ayında yüzde 1,3 azalarak yüzde 93,1’e geriledi” dedi.

Vatandaş Gelen Zamlarla Kışı Nasıl Geçireceğini Düşünüyor! Haber

Vatandaş Gelen Zamlarla Kışı Nasıl Geçireceğini Düşünüyor!

Kış öncesi kömür, odun ve soba fiyatlarını araştıran CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, “Doğal gaza gelen zamlar sonrasında kömüre ve oduna yönelen vatandaşlarımız, oduna, kömüre ve soba fiyatlarına da zam gelmesiyle kışı nasıl geçireceğini düşünmeye başladı. Öyle ki geçen sene tonu 4 bin 500 lira olan yerli kömürün ton fiyatı bu yıl en az 6 bin 500 lirayı buldu” dedi. Soba fiyatlarına da dikkat çeken Başevirgen, “Evlerde kullanılabilecek sobaların en düşük fiyatı 8 bin liradan başlarken 25 bin liralara kadar ulaşıyor. Odunun ton fiyatı geçen yıl 3 bin lira iken bu yıl 6 bin liraya kadar yükseldi” ifadelerini kullandı. CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, yaklaşan kış öncesi kömür, odun ve soba fiyatlarını araştırdı. Doğal gaza gelen zamlarla birlikte, vatandaşların sobayla ısınmaya yöneldiğini belirten Başevirgen, kömür, odun ve soba fiyatlarının da artmasıyla vatandaşlar için ısınmanın lüks haline geldiğini belirtti. Karnını doyurmaktan bile tasarruf eden vatandaşların, yaklaşan kışı kara kara düşündüğünü söyleyen Başevirgen, konuya ilişkin bir açıklama yaptı. “VATANDAŞ ISINMADAN DA TASARRUF ETMEK ZORUNDA KALACAK” Artan yakacak fiyatlarıyla vatandaşların ısınmadan da tasarruf etmek zorunda kalacağını ifade eden Başevirgen, “Aldıkları maaşlarla açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren vatandaşlarımız şimdi de yaklaşan kış öncesi nasıl ısınacağını düşünmeye başladı. Artan doğal gaz fiyatları, ısınmayı da lüks haline getirdi. Yüksek gıda fiyatları ve düşük maaşlardan dolayı yediği yemekten bile tasarruf etmek zorunda bırakılan vatandaşlarımız yaklaşan kış ayıyla birlikte ısınmadan da tasarruf etmek zorunda kalacak” dedi. “GEÇEN YIL TONU 4 BİN 500 LİRA OLAN KÖMÜRÜN TONU BU YIL 6 BİN 500 LİRA” Kış öncesi kömür fiyatlarını araştıran Başevirgen, “Doğal gaza gelen zamlar sonrasında kömüre ve oduna yönelen vatandaşlarımız, oduna, kömüre ve soba fiyatlarına da zam gelmesiyle kışı nasıl geçireceğini düşünmeye başladı. Öyle ki geçen sene tonu 4 bin 500 lira olan yerli kömürün ton fiyatı bu yıl en az 6 bin 500 lirayı buldu. Tonla kömür alamayıp günü kurtarmak için torbayla kömür alan vatandaşlarımız ise geçen yıl 130 lira öderken bu yıl en az 160 lira ödüyor. Esnaf kömürün torba fiyatının en az 180 lira olması gerektiğini, vatandaşlar alamadığı için 160 liradan satmak zorunda kaldıklarını, böyle giderse seneye dükkanlarını kapatmak zorunda olduklarını söylüyor” diye konuştu. “EN DÜŞÜK SOBA FİYATI 8 BİN LİRADAN BAŞLIYOR” Kömürle birlikte odun ve soba fiyatlarının da arttığına dikkat çeken Başevirgen, “Isınabilmek için sadece kömür de yetmiyor. Soba fiyatları da aldı başını gitti. Evlerde kullanılabilecek sobaların en düşük fiyatı 8 bin liradan başlarken 25 bin liralara kadar ulaşıyor. Maliyetlerinden dolayı kömür yakamayıp oduna yönelen vatandaşlarda yüksek maliyetler altında eziliyor. Odunun ton fiyatı geçen yıl 3 bin lira iken bu yıl 6 bin liraya kadar yükseldi. Çuval fiyatları ise geçen yıl 70 lirayken bu yıl en az 100 liradan satılıyor” açıklamasını yaptı. “İKTİDAR KÖTÜ EKONOMİ POLİTİKALARIYLA VATANDAŞLARA ‘YAŞAMAYIN’ DİYOR” İktidarın kötü politikalarının reçetesini vatandaşın ödediğini belirten Başevirgen, “İktidar kötü ekonomi politikalarıyla açlık sınırının altında bıraktığı, yükselen kira fiyatları nedeniyle barınmalarını zorlaştırdığı, doğal gaz, kömür, odun fiyatlarıyla ısınmalarını lüks hale getirdiği vatandaşlara ‘yaşamayın’ diyor. Artık vatandaşlara karşı asli görevlerini bile yerine getiremeyen iktidar, yandaşlarının lüks içindeki yaşamlarını beslemeye ise devam ediyor” dedi.

Yardıma Muhtaç Hane Sayısı 6 Ayda 500 Bin Arttı Haber

Yardıma Muhtaç Hane Sayısı 6 Ayda 500 Bin Arttı

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre, devletten çeşitli adlar altında yardım, destek, gıda desteği, elektrik-doğalgaz fatura desteği, evde bakım ücreti, yakacak yardımı vb. alanların sayısının 17 milyon 114 bin kişiye çıktığını söyledi. Başevirgen, “2024’ün ilk 4 ayında 4 milyon 235 bin 904 hane sosyal yardımlardan faydalandı” dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verileri, “Türkiye yardıma muhtaçlar ülkesi haline getirildi” eleştirisini doğruladı. 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde 4 milyon 235 bin 904 hane sosyal yardımdan faydalandı. 1 Haziran itibarıyla sosyal yardıma muhtaç hane sayısı, 2024 yılının Ocak ayına göre 498 bin 120 arttı. Bakanlığın verilerinin değerlendiren CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen konuyla ilgili bir açıklama yaptı. “HALK AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI ARASINA SIKIŞMIŞ DURUMDA” İktidara gelirken yoksulluğu bitireceğini vaat eden AKP döneminde yoksul sayısında patlama yaşandığını söyleyen Başevirgen, “Gerek bireysel yardımlarla yaşamını idame ettirmeye çalışan gerekse aile bazında hanelere verilen farklı desteklerle yoksulluğunu gizlemeye çabalayan kesimler ülke nüfusunun beşte birine ulaştı. Geriye kalan yüzde 80’lik nüfusun büyük bölümü de açlık ve yoksulluk sınırı arasında sıkışmış durumda. Milyonlarca asgari ücretli, 5,5 milyona yaklaşan kamu çalışanı, 16 milyon emekli temmuzda 19 bin lira olarak hesaplanan açlık sınırı ve 63 bin liraya yükselen yoksulluk sınırının belirlediği çizgide yaşam mücadelesi veriyor” dedi. “NÜFUSUN YÜZDE 20’Sİ YARDIMA MUHTAÇ” AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018 seçimleri öncesindeki “Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz” açıklamalarını hatırlatan Bekir Başevirgen, “Ülkede hemen her alanda ciddi bir gerileme yaşadı. Cumhurbaşkanı, Başkanlık sistemi ile dünyanın en büyük 3 ekonomisi arasına gireceğimizi iddia etmişti ama ülke her geçen gün fakirleşti. Haziran 2022’de AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tanıtılan Türkiye Aile Desteği Programı’na yönelik son veriler, Türkiye’deki yoksulluğun ulaştığı boyutu bir kez daha gözler önüne serdi. Program kapsamında maddi yardım yapılan hane sayısı 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde 4,2 milyona, yardım alan kişi sayısı ise 17 milyona çıktı.  Bu da ülke nüfusunun yüzde 20’sine denk geliyor” diye konuştu. “AKP İKTİDARI HALKI REFAHTA DEĞİL YOKLUKTA BİRLEŞTİRDİ” Başevirgen, “Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta istihdamı artıracak, enflasyonu düşürecek, finansal düzelmeyi sağlayacak her tedbiri alacak, uygulayacak, sonuçlandıracak ve ortaya çıkan zenginliği milletimizin her bir ferdine yayacak bir politika izlediklerini ifade etse de geldiğimiz noktada AKP iktidarının halkı refahta değil yoklukta birleştirdiğini görüyoruz. Yanlış ekonomi politikalarının bedelini ödeyenlerin sayısı her geçen gün daha da artıyor" ifadelerini kullandı.

Binlerce Ton Ürün Tarlalarda Çürümeye Bırakıldı! Haber

Binlerce Ton Ürün Tarlalarda Çürümeye Bırakıldı!

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Manisa’nın Ahmetli İlçesinde domates, biber, kavun ve karpuz üreticilerini ziyaret ederek sorunlarına dikkat çekti. Çiftçilerin hemen her ürünü maliyetinin altında satmak zorunda kaldığını ve bu nedenle hasat etmeyip tarlada bıraktığını belirten Başevirgen, “Bu yıl kimsenin yüzü gülmüyor. Çiftçilerin ürettiği tüm ürünler, maliyetinin altında fiyatlandırılınca zarar eden üretici de hasat yapmıyor. Yüzlerce ton domates, biber, kavun ve karpuz tarlalarda çürümeye bırakıldı. Üretici tarladaki ürününü üç kuruşa satamazken vatandaşlar da marketlerde fahiş fiyattan bu ürünleri almaya devam ediyor. İktidarın, ekmeğini topraktan çıkartan üreticimize reva gördüğü bu düzene itirazımız var. Bu politikalarla çiftçi üretemez” ifadelerini kullandı. Manisalı üretici buğday, pamuk ve mısır gibi ürünlerdeki düşük prim ödemeleri nedeniyle domates başta olmak üzere biber, patlıcan, kavun ve karpuz üretimine yöneldi. Salçaya gelen ihracat yasağıyla domates üreticisinin ürünleri elinde kaldı. Girdi maliyetleri altında ezilen domates üreticisi 2 liraya mal ettiği domatesi zararına satmak zorunda kalıyor. Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen Manisa’nın Ahmetli ilçesinde üreticilerle bir araya geldi. Üreticiler Başevirgen’e yaşadıkları mağduriyetleri anlattı. “İKTİDAR ÇİFTÇİYİ ÖLDÜRMEYE ÇALIŞIYOR” Ahmetlili üretici Demir Soğukçeşme, “Bibere 3-7 lira veriyorlar maliyeti 10 lirayı geçiyor. Tarlaya kavunla biber ektim 500 bin lira masraf yaptım. 10 dönüm biber ve 10 dönüm kavundan hiç para kazanamadım. 7 bin fidan kavun ektim. Fidanın tanesi 10 lira. Kavun tarlada kaldı hiç soran yok. Biberi toplamamız lazım ama işçi yevmiyesi 750 lira. Bize çok işçiye az. Maliyetini düşününce toplatsak zarar edeceğiz. Domates zaten tarlalarda çürüdü. Biberler yandı. Bu sene hiçbir ürün para etmiyor. Çiftçi artık üretmeyecek. Traktörünü satıp borçlarını ödeyecek. İktidar Türkiye’yi bitirdi, çiftçiyi öldürmeye çalışıyor. Hükümetin canı sağ olsun. Dışardan malları getirsin bursa satsınlar. İhracatı kapattılar. Benim ülkemde vatandaşım ucuza yesin. Aracılar bizden 7 liraya alıyor, 15-20 liraya markette satıyorlar” “KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR DİYORLAR YA, BU NASIL EFENDİLİKTİR?” Ahmetli’de çiftçilik yapan Cihan ve Esat Toprak kardeşler ise çiftçiye ve üreticiye değer verilmediğini söyleyerek, “Karpuza şu an kilo başı 3 lira veriyorlar. Tarlada kalsa, hiç vermesek daha karlıyız. Verilen para işçi maliyetini bile kurtarmıyor. Yaşım 43, hayatımda böyle rezil bir yıl görmedim. Mahsulün birinden kaybedersin diğerinden kazanırsın. Eskiden böyle yapardık. Biberden zarar ederdik domatesten kazanırdık. Üzümden kaybedersek zeytinden kazanırdık ama bir şekilde iş yürürdü. Şimdi domates, kavun, karpuz toptan zarar. Şu adaletsizliğe bir çözüm bulunması gerekiyor artık. Çiftçi de insanlar da bunu hak etmiyor. Köylü milletin efendisidir diyorlar ya, bu nasıl efendiliktir? Bu zulmü aklım almıyor. 25 dönüm karpuz ektim. Biraz para eder diye de geçe bıraktım. Hepsi elimizde kaldı. 220 dönüm yerimiz var. Ektiğimiz hiçbir üründen para kazanamadım. 105 ton domatesim var en büyük zararı oradan yaşadım. Geçen 2 senede de dolu ve dondan zarar etmiştik. Traktörü, arabayı satıp borçlarımızı ödemeye çalışacağız. Seneye üretim yapamayacağız. Paramız yok ki kışlık mahsul ekelim. “ “650-700 GRAM ALTINIM VARDI ONLAR GİTTİ, ÜZERİNE 3 MİLYAR BORCUMUZ OLDU” “Buraya başladığımız zaman 650-700 gram altınım vardı. Onlar gitti, üzerine 2-3 milyar da borcumuz var. Güzelim kavunları tarlada bıraktık. Toplatsak daha çok zarar edeceğiz. Maliyetimiz zaten 7-8 lira. 2-3 lira fiyat veriyorlar. Olması gereken fiyat en az 10 lira. Karpuz daha kötü, onun hiç alıcısı yok. 2 lira veriyorlar. Olabilecek en güzel malı yetiştirmişiz, emeğimizi vermişiz. Her şeyi dört dörtlük yapmışız ama malımız tarlada çürüyor. Borçları nasıl ödeyeceğiz diye düşünmüyoruz çünkü ödeyemeyeceğiz. Kimse ödeyemeyecek. Bütün çiftçinin durumu böyle” ZİRAAT ODASI BAŞKANI ÜNSAL: BORÇLAR YAPILANDIRILSIN, GÜBRE VE TOHUM DESTEĞİ VERİLSİN Ahmetli Ziraat Odası Başkanı Adnan Ünsal ise Ahmetli’de 5 bin dönüm domates ekildiğini, bunun 4 bin dönümünün toplanmadığını söyleyerek toplanan bin dönüm domatesin ise mahallelerde satıldığını belirtti. Daha önce dolu ve don olaylarının yaşandığı zamanlarda çiftçilerin mağdur olduğunu ama onun dışında böyle bir mağduriyet görmediğini söyleyen Ünsal, “Devletimiz şefkatli olsun, kim gerçek çiftçi, kim gerçek üretici onu tespit etsin. Çiftçi ve üreticilerin borçları sıfır faizle yapılandırılsın. Ödemeler seneye bıraksın. Gübre ve tohum desteği verilsin” İfadelerini kullandı.

Yapılacak Hataların Bedelini Hayvanlar Canıyla Ödeyecek Haber

Yapılacak Hataların Bedelini Hayvanlar Canıyla Ödeyecek

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, kanun teklifiyle veteriner hekimlere bırakılan “ötanazi” uygulamasını denetleme de yaşanabilecek sorunlara dikkat çekti. Başevirgen, “Kanun teklifinde ‘kuduz şüpheli saldırgan’ ve ‘anatomik yapısı bozulmuş’ gibi tümü itlafa gerekçe olabilecek muğlak ifadeler yer alıyor. Bu tanımlamalar çok geniş. Örneğin, bir hayvanın saldırgan olduğuyla ilgili denetim nasıl yapılacak? Ötanazi kararını verirken yetkili kurulun o kararı doğru verip vermediğini nasıl denetlenecek? Yani yapılacak tüm hataların bedelini hayvanlar canıyla ödeyecek” dedi. CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen, komisyonda görüşmeleri devam eden Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuştu. Hayvanları öldürmeden de çözümün mümkün olduğuna dikkat çeken Başevirgen, kanun teklifini eleştirdi. “GÜNLERDİR ISRARLA MUHALEFET ETTİĞİMİZ ÖTANAZİ MADDESİ TEKLİFTEN ÇIKARILDI” Kanun teklifinden “ötanazi” kelimesinin çıkarılmasını değerlendiren Başevirgen, “Günlerdir ısrarla muhalefet ettiğimiz ve sakıncalarını anlatmaya çalıştığımız ötanazi maddesi tekliften çıkarıldı. Yeni durumda Veterinerlik Hizmetleri Kanunu’nun 9 Maddesi’nin 3. Fıkrası’nda yer alan hükümler uygulanacak. Buna göre hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak, hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilecek” dedi. “BELEDİYELERİN BÜNYESİNDE VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRLÜKLERİ YOK” Belediyelerde veteriner işleri müdürlüklerinin olmadığına dikkat çeken Başevirgen, “Öncelikle belediyelerin bünyesinde bu kriterlerin sağlanıp sağlanmadığını denetleyecek veteriner işleri müdürlükleri yok. Dolayısıyla bu konuda bir netlik yok. Konunun uzmanı olmayan insanların, hayvanların ‘kamu güvenliği açısından tehlike oluşturması’ durumuna karar verecek mercide olması ciddi hatalara yol açacaktır. Bu durum hayvanların katlini de beraberinde getirebilir. Bu büyük bir risktir” ifadelerini kullandı. “YAPILACAK TÜM HATALARIN BEDELİNİ HAYVANLAR CANIYLA ÖDEYECEK” Ötanazi gibi uygulamaların denetlenmesinde ki yetersizlikleri de gündeme getiren Başevirgen, “Veteriner hekimler bile tanımlamasını yapamazken, bilimsel olarak bir hayvanın saldırgan olup olmadığı neye göre belirlenecek? ‘Kuduz şüpheli saldırgan’ ve ‘anatomik yapısı bozulmuş’ gibi tümü itlafa gerekçe olabilecek muğlak ifadeler yer alıyor. Bu tanımlamalar çok geniş. Örneğin, bir hayvanın saldırgan olduğuyla ilgili denetim nasıl yapılacak? Ötanazi kararını verirken yetkili kurulun o kararı doğru verip vermediğini nasıl denetlenecek? Yani yapılacak tüm hataların bedelini hayvanlar canıyla ödeyecek” diye konuştu. “BU KANUN TEKLİFİ TÜMÜYLE GERİ ÇEKİLMELİDİR” Kanun teklifinde çelişkili ifadelerin yer aldığını belirten Başevirgen, iktidara kanun teklifini geri çekme çağrısında bulundu. Başevirgen, “Ötanazi maddesinin geri çekildiği gibi, her maddesi çelişkili ve muğlak ifadelerle dolu bu kanun teklifi tümüyle geri çekilmelidir. Yapılması gereken, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununu eksiksiz uygulamak ve Meclis Araştırma Komisyonu raporundaki çözüm yollarını benimsemektir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.