SON DAKİKA
Hava Durumu

#Besici

Porsuk Haber Ajansı - Besici haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Besici haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Denizli Büyükşehir Mastit Hastalığıyla Mücadele Ediyor Haber

Denizli Büyükşehir Mastit Hastalığıyla Mücadele Ediyor

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun söz verdiği üreticilerin kalkınmasına destek olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi, Kale ilçesi Gökçeören Mahallesinde büyükbaş hayvanlarda görülen mastit hastalığına karşı hayata geçirdiği aşılama projesinde 600 büyükbaş hayvanın ilk doz aşı uygulamasına başladı. Denizli Büyükşehir Belediyesi, büyükbaş hayvanlarda görülen mastit hastalığına karşı başlattığı aşılama projesinde Kale ilçesi Gökçeören Mahallesi’nde yer alan 600 büyükbaş hayvanın ilk doz aşı uygulamasına başladı. Denizli Büyükşehir Belediyesi, Kale ilçesi Gökçeören Mahallesi’ndeki büyükbaş hayvanlarda görülen mastit hastalığına karşı hayata geçirdiği “Mastit Hastalığı Enfeksiyonuna Karşı Koruma Amaçlı İnaktif Aşılama Projesi” kapsamında Kale ilçesi Gökçeören Mahallesi’nde toplam 600 büyükbaş hayvanın ilk doz aşılarına başladı. Görevli ziraat mühendisleri ve veterinerlerin yerinde gerçekleştirdiği aşılama uygulamasından besiciler büyük bir memnuniyet duyarken, ikinci doz aşının 2 hafta sonra gerçekleştirileceği ifade edildi. Besiciler memnun Besici Raşit Bütün yapılan aşı uygulamasından çok memnun kaldıklarını ifade ederek, bu desteğin verilmesinden dolayı büyük bir mutluluk duyduklarını kaydetti. Besici Süleyman Meydan, yapılan aşının çok iyi bir destek olduğunu ve aşının yapılmasını sağlayan Büyükşehir Belediyesine teşekkürlerini iletti. Besici Fatıma Hilal Eser ise, hayvanların sağlığı açısından yapılan çalışmayı güzel bulduğunu belirterek, kendilerine bu desteği sunan Denizli Büyükşehir Belediyesine sonsuz teşekkürlerini iletti. “Besicilerimizin her zaman yanındayız” Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Denizli’nin dört bir tarafında üreticilerin talep ve ihtiyaçları doğrultusunda gayret ettiklerini, Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmalara aralıksız devam edeceklerini belirtti. Başkan Çavuşoğlu, “Üreticimizin derdine derman olmak için çalışıyoruz. 600 büyükbaş hayvanın ilk doz aşıları yapıldı. Üretime katkımız olsun, insanlarımız mutlu olsun istiyoruz. Üreticimize destek olmaya devam edeceğiz. Besicilerimizin her zaman yanındayız” dedi.

Gürer: “Çiftçiler 2024 Yılında Dönüm Dönüm Zarar Etti” Haber

Gürer: “Çiftçiler 2024 Yılında Dönüm Dönüm Zarar Etti”

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, tarımsal üretimde karşılaşılan sorunları tarla tarla gezip üreticinin derdini yerinde dinleyerek, sorunları yerinde inceledi. Gürer, domates, biber, patates, kavun, karpuz, fasulye, buğday, arpa, lahana, şekerpancarı, üzüm ve mısır gibi çeşitli ürünlerin üreticileriyle bir araya gelerek, üretim sürecinin her aşamasında çiftçilerin karşılaştıkları sorunları bizzat üretenden dinledi. Gürer, “Çiftçi ve besici için zor bir yıl yaşandı. Çoğu ürün tarlada kaldı ve sorunlu bir hasat süreci yaşandı. İktidar düşük alım fiyatları verdi. Tüccar ise üreticiyi boğdu. Ürünün tarlada kalmasını ve yaşanan sorunları çözmesi gereken iktidar süreci yönetemedi, adeta seyretti. Tarlada ürün satamayan üretici perişan olurken tezgâhta ürün fiyatı düşmedi. Çok sayıda üründe hasat sonu geldi. Rafta ürün fiyatları yine artmaya başladı. Ürün vardı ama tüketici bu bolluktan nasibini almadı. Üreten de zarar etti” dedi. Çiftçilerin "tarımda kara bir yıl" olarak nitelendirdiği 2024 yılında, çiftçilerin artan girdi maliyetleriyle orantılı bir gelire ulaşamadığını söyleyen Gürer, çiftçinin zarar ettiği ürün yerine farklı ürün desenlerine yönelmesinin 2025 yılında da ürün yeterliliği için risk yaratabileceği konusunda uyardı. Ömer Fethi Gürer, “22 yıldır sürdürülen plansız tarım sürekli sorun üretti. Bu yıl ektiği üründen zarar eden çiftçi, 2025 yılında ürün desenini değiştirmesi durumunda bazı ürünlerde arz açığı yaratabilir. Bakanlık bugünden bu bağlamda planlama yaparak önlem almalıdır. Başta su sorunu olmak üzere hangi bölgede hangi ürün ekilmesi ve dikilmesi gerektiği ve ülke ihtiyaçlarına göre ürün deseni oluşturulması sağlanmalıdır” dedi. Bu yıl iktidarın açıkladığı düşük alım fiyatlarının enflasyon altında kaldığını ve düşük alım politikasıyla çiftçiyi tüccara mahkûm ettiğini de belirten Ömer Fethi Gürer, “Yaşanan sorunlar tüm üreticileri olumsuz etkilediği gibi çiftçinin zarar etmesi esnafa da olumsuz yansıdı. Çiftçi, üretici kredi borcunu ödeyemeyecek durumda. Çiftçi için icra da kapıda. Çiftçi borçlarının ertelenmesi için verdiğim kanun teklifinin mecliste öncelikle görüşülmesi ve 2027 yılına kadar borçların ötelenip faizlerin silinmesi gerekmektedir” diye konuştu. BUĞDAY- ARPA YÜZ GÜLDÜRMEDİ TMO tarafından açıklanan düşük alım fiyatının çiftçiyi hayal kırıklığına uğrattığını söyleyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, enflasyon oranına ulaşmasa da çiftçilerin tarımsal girdi maliyetlerindeki artışa göre bir fiyat beklentilerinin boşa çıktığını belirtti. Gürer, TMO’nun 9,25 TL’den, tüccarın ise 8,00 TL’den aldığı buğdayın hasat bitmesi sonrası tüccarın eline geçmesiyle borsada fiyatının artmaya başladığını ifade etti. “Küçük çiftçi, ürünü tarladan alan tüccara 7-8 lira arası borçlarını ödemek için ürün satmak zorunda kaldı” diyen Gürer, “Bir yıllık üretim emeğini çiftçi, kazançsız bir şekilde satmak zorunda kaldı. Buğdayın bir yıl öncesine göre oranında alım fiyat artışı çiftçiyi zarara uğratırken, TMO yine hasat öncesi ithal buğday getirerek yerli üreticiye vermediği desteği, ithalat yoluyla yabancı çiftçiye verdi” dedi. Arpada bir yıl öncesine göre alım fiyat artışının ise %3’lerde kaldığına dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, arpa üreticilerinin Nisan ve Mayıs aylarında yeterli yağış alamaması nedeniyle verimde %50-60 oranında düşüş yaşandığını ve bu durumun rekolte kaybına yol açtığını belirtti. Ömer Fethi Gürer, “Geçen yıl dönüm başına 250-300 kilogram arpa elde edilirken, bu yıl bu rakam 150-180 kilograma kadar geriledi. Kuraklık nedeniyle geniş ekim alanlarına rağmen çiftçiler zor bir sezon geçirdi. Farklı ürünlerde de bu yıl kuraklık üreticiyi vurdu” dedi. DOMATES ÜRETİCİSİ BORÇLARINI ÖDEYEMEDİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, domates üreticisinin ürününü maliyetinin altında bir fiyatla salça fabrikalarına 2 lira 30 kuruşa vermek zorunda kaldığını, üstelik nakliye ve fire maliyetlerinin de üreticiye ait olduğunu belirtti. Bu şartlar altında domatesini satan üreticinin kazanamadığını ifade eden Gürer, “Üreticiler kredi kullanarak üretim yaptı, ancak şu an kredileri dahi ödeyemeyecek durumdalar. Dönüm başına 20-25 bin lira masrafı olan domatesi ürettiler ama ürünleri ellerinde kaldı. Domatesin çoğu tarlada hâlâ toplanmadı,” diye konuştu. Ömer Fethi Gürer'e bu yıl 6 çeşit ürün ektiğini anlatan bir çiftçi, “Aynı anda tüm ürünlerde satış sorunu olur mu? İlk kez tanık olduğum bir durum,” diye durumu özetledi. Özel ve kamu bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlarının arttığını, çiftçilerin borçlarının 800 milyar liraya dayandığını ifade eden Gürer, çiftçilerin borçlarının 2027 yılına kadar ötelenmesi ve faizlerinin silinmesi için verdiği kanun teklifinin komisyonlarda görüşülüp bir an önce Meclis’e gelmesi gerektiğini söyledi. YAZLIK PATATESTE ZARAR Bu yıl yazlık patatesin düşük fiyat nedeniyle üreticisini zora soktuğunu belirten Ömer Fethi Gürer, “Bu yaz yazlık patatesin kilosunu tüccar 2 liradan aldı. Üretici, maliyetlerini dahi karşılayamadığı gibi hasat yaparken bile zarar etti. Çünkü 2 liraya satılan patates, işçi maliyetini bile karşılamadı. Çiftçi, gübre, tohum, işçi ve ilaç ücretlerini bile ödemekte zorlandı. Patates boyutuna göre seçilip orta altı patates tarlada kaldı, rafta ise fiyat düşmedi,” dedi. Gürer, “Kışlık patates sökümü ile sorun daha da artacak gibi görünüyor. TMO, Türkşeker ve Tarım Kredi Marketleri bugünden patates üreticisine ürünün çöpe gitmeyeceği garantisini vermelidir,” diye konuştu. KARPUZ VE KAVUNDA DURUMDAN NASİBİNİ ALDI Karpuz ve kavun üreticilerinin de yaşadıkları zorluklara değinen Gürer, “Tarlada kalan karpuz ve kavunlar, maliyetinin altında fiyatla alınmak istenmesi nedeniyle satılamadı ve üreticiler ciddi şekilde zarar etti. Üretici, karpuzun kilosunu 4 liraya mal etti, ancak 1 liradan satamadı,” dedi. “Bu yıl karpuz gibi kavun da üreticilere para kazandırmadı,” diyen Gürer, bir üreticinin ifadesine yer vererek, “Dönüm maliyeti kavunda 20 bin lirayı, karpuzda ise 25 bin lirayı geçti. Fidesini 14 TL’ye alan ve dönüme 700 fide atan, 30 dönüm kavun, 25 dönüm karpuz eken bir üreticinin 1 milyon TL zararı var. Kavun üreticileri borçları nedeniyle traktörlerini satmak zorunda kalacaklarını belirtiyor,” diye konuştu. FASULYE GEÇEN SENENİN DAHİ ALTINDA FİYATLA ALINDI Gürer, “Fasulye üreticileri de ürünlerinin fiyatlarının geçen yıla göre düştüğünü ve maliyetlerin arttığını belirtiyor. Bir fasulye üreticisi, fasulyenin kilosunu geçen sene 44 liraya satarken, bu yıl en yüksek 38 liraya satabildiklerini anlattı. Masrafları yüzde 100 arttı; ancak ürünleri geçen seneki fiyatın bile altında kaldı. Elektrik, işçilik, mazot gibi giderler 3 kat arttı, ama ürünlerinin fiyatı geçen seneki fiyatın bile altında kaldı,” dedi. TARIMDA PLANSIZLIK ÇİFTÇİYE KARA BİR YIL DAHA YAŞATTI Ömer Fethi Gürer, “Çiftçilerimiz, tarımda doğru bir planlama yapılmadığını ve bu yüzden büyük zararlar ettiklerini ifade ediyorlar. Üreticilerimiz, borçlarını ödeyemedikleri takdirde traktörlerini ve tarlalarını satmak zorunda kalacaklarını söylüyorlar. Tarım politikaları üreticimizi korumuyor; ithalat teşvik ediliyor, yerli üretici ise ihmal ediliyor. Eğer doğru ve çözümcü kamucu önlemler alınmazsa, tarım sektörümüz daha da kötüye gidecek. Çiftçilerimizin borçlarının yapılandırılması ve tarımsal desteklerin artırılması gerekiyor. Çiftçimizin tarlada emeği heba oluyor, kazanç sağlayamıyor, borçlarını ödeyemiyor. Vatandaş ise rafta kat kat artan fiyatlarla ürün almaya çalışıyor. Aracılar kazanıyor, üreten ve tüketen ise zorda kalıyor. Bu yıl tarlada kalan ürüne iktidar müdahale edip Tarım Kredi marketler aracılığıyla tüketiciye daha uygun fiyatla ürün erişimi sağlayabilirdi. İktidar süreci yalnızca seyreden oldu,” şeklinde konuştu. KURAKLIK ÇİFTÇİYE CİDDİ ZARAR VERDİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bu yıl Niğde’deki şeker pancarı, lahana, buğday ve arpa üreticilerinin kuraklık ve sulama suyu sorunları nedeniyle büyük sıkıntılar yaşadığını belirtti. Üreticiler, yeraltı sularının çekilmesi ve artan elektrik fiyatları nedeniyle bu yıl sulama suyu giderlerinin de arttığını, yetersiz yağışların ürün kaybına yol açtığını ifade etti. Gürer, şeker pancarında taban fiyatın çiftçi için büyük önem taşıdığını ve çiftçinin hakkı olan ton başı 2500 TL’nin verilmesi gerektiğini vurguladı.

Süt Sudan Ucuz! Haber

Süt Sudan Ucuz!

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin çeşitli ilçelerinde hayvancılıkla uğraşan besiciler ile görüştü. Küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerin sorunlar artığını belirten Gürer, maliyet artışlarının hayvancılığı sıkıntıya soktuğuna dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, “1 ila 10 hayvanı olan ve çiftçilik yapmayanların artık ahırı boşaldı. Orta ölçekli işletme dediğimiz yerlerde de yem fiyatlarından dolayı hayvancılık yapanlar, bu işin sürdürülebilir olmadığını söylüyorlar. Özellikle de yem ve faizdeki artış, hayvancılığı doğrudan etkilemiş durumda.” diye konuştu. Besici Süleyman Demirtaş’ta çiftçilik yapmadan hayvancılık yapan ayakta kalamaz “ diye konuştu. Yarım litre ambalajlı su 10 liradan satılırken 1 litre çiğ süt 12 liradan alınması besiciyi bitirip bu işi yapma demektir” dedi.  TÜİK’E GÖRE DE BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞINDA AZALMA DEVAM EDİYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TÜİK’in yayınladığı 2024 yılı son büyükbaş hayvan sayısı istatistiğinde, Haziran ayında 16 milyon 555 bin baş büyükbaş hayvan varlığı açıklandığına dikkat çekti. Gürer, “Sığır sayısı Haziran 2024 ayı sonu itibarıyla, bir önceki yılın Aralık (2023) ayına göre yüzde 0,2 azalarak 16 milyon 396 bin başa düştüğü görülüyor. İddialı başlanan ve sayısal artış sağlanması hedeflenen manda sayısı ise yüzde 2 azalarak 159 bin baş olarak gerçekleşmiş bulunuyor. TÜİK verilerine göre, 2020 yılından beri ithalata rağmen büyükbaş hayvan varlığı azalmaya devam ediyor. TÜİK Hayvansal Üretim İstatistikleri’ne göre, Haziran 2020’de büyükbaş hayvan sayısı 18 milyon 615 bin baş olarak açıklanmıştı; sığır sayısı 18 milyon 426 bin baş, manda sayısı ise 189 bin baş olarak belirtilmişti. Bu durumda, 4 yılda ithalata rağmen yaklaşık 2 milyon civarında sığır varlığının eridiği görülüyor. Bu durum, daha çok ithalata kapı aralıyor. Son iki yıla baktığımızda, 2023 yılında 818 bin 17 büyükbaş ithal edilip, 1 milyar 163 milyon 367 bin 341 dolar yurt dışına ödenmiş. 2024 yılının ilk 7 ayında ise 214 bin 391 büyükbaş ithal edilerek, 402 milyon 274 bin 737 dolar yurt dışına ödendi. Hayvancılıkta yönetilememe sorununun bedeli, rafta son satıcıya artan et ve süt fiyatları ile et ve sütten mamul ürünlerin fiyatlarına zam olarak yansırken, besici de bu işi giderine göre gelir olmadığı için bırakıyor.” diye konuştu. BESİCİ SÜLEYMAN DEMİRBAŞ: "YEM FİYATLARI KATLANDI, FAİZLERDE BELİMİZİ BÜKTÜ" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e sorunlarını anlatan besici Süleyman Demirbaş, 2017-2018 yıllarında başladıkları hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülemez bir noktaya geldiğini belirtti. Artan maliyetler ve kredi faizlerindeki yükselişin hayvancılık sektörüne büyük darbe vurduğunu dile getiren Demirbaş, işletmesinde yaşadığı süreci şöyle anlattı: “2017-2018 yılları arasında başladık ve aile şirketiyiz. 105 ile 120 arası hayvanla başladık.  Sayı 400’e kadar süreçte çıktı. İlk başladığımızda, 2018 yılında, maliyetlerimiz gayet normaldi. Yemin torbası 50 liraydı. Bugün bir torba yem 600 ile 620 lira arasında. Hatta geçen hafta da yem fiyatlarına zam söz konusu oldu. Maliyetlerimiz çok yükseldi. Buna ek olarak kredi faizleri de yükselmeye başladı. Yem olsun, hayvancılık kredilerindeki faizler olsun, %5'ten %26'lara çıktı. Mecburen bankadan kredi kullanıyoruz. Kredi kullanmadan bir işletme yürümez. Faizler yükseldiği için bu da bizim maliyetlerimize yansıyor.” Demirbaş, süt ve et üretimi yaptıklarını, yem maliyetlerinin ise maliyetlerinin %70’ini oluşturduğunu belirterek, “Biz süt hayvancılığı yapıyoruz, damızlığımızı yetiştiriyoruz, erkek danalarımızı besliyoruz. Burada hem et, hem süt üretimi yapıyoruz. Günlük bir hayvan 10-12 kilo arasında süt yemi tüketiyor. Kaba yem olarak da silajlık mısırı, yoncayı, samanı 30 kiloya tekabül ediyor. Çiftçilik de yapıyoruz; kaba yemimizi kendimiz yetiştiriyoruz. Silajımızı, yoncamızı, samanımızı kendimiz üretiyoruz. Çiftçilik yapmayan işletmeler asla sürdüremezler. Bugün batıyordur zaten o işletmeler. Bizimkisi de bu şartlarda çok çok bir yıl, iki yıl daha gider. Kesime giden çok sayıda hayvan var. Geçen yıllarda 485 hayvanımız varken şu an 350'ye düştük. Biz de satıyoruz. Üretmeden ziyade gerilemeye gidiyoruz. Yılda  80-100 hayvan artışımız olması gerekirken düşüşe geçiyoruz. “diye konuştu. “TATİLİMİZ YOK” Besici Demirtaş “Biz aile şirketiyiz, hepimiz buradayız. Düğünümüz, derneğimiz yok, hafta sonumuz yok, tatilimiz yok. Tamamen buradayız, tüm gelirimizi hayvancılıktan temin ediyoruz. Şu anda başa baş gidiyoruz ama maliyetlerimizin %70'ini yem oluşturuyor, geri kalan %30 diğer masraflara gidiyor. Bize şu anda hiçbir şey kalmıyor. Bu yıl sonuna kadar görünen o ki yem fiyatlarına %40 daha zam gelecek gibi gözüküyor. Elektriğimize %40 zam geldi. Mazota sürekli zam geliyor. Anlayamadık yani ne olduğunu. Bir ay önce hasatta satılamayan arpa, buğday şu anda zamlanmış. Bu kimin deposuna gitti de hemen zam geldi? Buğday çiftçinin elindeyken neden para etmedi? Sanayiciye geçti mi, bu para ediyor. Veteriner giderlerimiz de arttı. Veteriner diyor ki ‘Benim aracımın yakıtı ikiye katladı.’ Geçen yıl 100 liraya aldığımız ilaç, bu yıl 200 lira olmuş. Onun da bir geçimi var, o da iki katına çıktı.” dedi. GÜRER: "HAYVAN İTHAL ETMEK YERİNE YERLİ ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı ve ithal hayvan politikalarının uzun vadede ülke hayvancılığına zarar verdiğini belirterek, “Besicilik yapılıyor ama gelir sağlayamaması durumunda işletme daralmayı düşünüyor. Bu yıl da belli miktarda hayvanını satmak zorunda kalmış. Özünde bu tür işletmelerin ayakta kalması gerekiyor. Daha fazla dışa bağımlı, ithalata yönelik hayvan getirmek yerine yerli üreticiyi desteklemek gerekli. Çünkü 1 milyon 300 binin üzerinde ithal hayvan getirildi. Türkiye ithal etmemeli. Kendi üreticisini, süt inekçiliğini geliştirerek süreci götürmeli. Eğer süt fiyatları artarsa, sütten mamul ürünlerin fiyatı da artar diye bir baskılama yapılıyor. Oysa şu anda çiğ süt üretiminde küçük işletmeler 12 liraya, büyük işletmeler ise Ulusal Süt Konseyi'nin belirlediği 14 lira 65 kuruştan sütünü veriyor. Ama rafa gidip bakıyorsunuz, 40 liradan süt satılıyor. Şimdi bir sakızın 35 TL olduğu bir yerde, 1 litre sütün 14 lira 65 kuruş olarak Ulusal Süt Konseyi’nin belirlemesi akıl alacak iş değil.” şeklinde konuştu. DEMİRBAŞ: "FABRİKALAR BİZİ TEHDİT EDİYOR, ÜRETİMİMİZİ AZALTMAMIZI İSTİYORLAR" Üretici Süleyman Demirbaş ise fabrikaların üreticileri tehdit ettiğini, fazla süt almayacaklarını belirterek üreticiyi baskı altında tuttuklarını söyledi. Demirbaş bu durumu şu ifadelerle dile getirdi: “Yarım litrelik bir su alıyorsun, ne kadar diyorsun? 10 lira. Gülüyor insan. Ben 1 litrelik sütü 14 liraya satıyorum, yarım litre suyu 10 liraya alıyorum. Fabrikalar şu anda bizleri tehdit altında tutuyor. Diyor ki ‘Fazla sütünüzü almayacağız.’ Biz de diyoruz ki ‘Üretimimiz artıyor, ne yapabiliriz?’ Diyor ki ‘Azaltacaksınız, o zaman hayvanlarımızı mı kestirelim?’ ‘Evet, hayvanlarınızı kestirin’ diyorlar.” diye konuştu.

Gürer: “Hayvancılıkta Tehlike Çanları Çalıyor” Haber

Gürer: “Hayvancılıkta Tehlike Çanları Çalıyor”

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, süt politikalarındaki yanlış uygulamaların süt ineklerinin kesimine ve hayvan varlığında kayıplara neden olduğunu belirtti.  Gürer, süt fiyatlarındaki düşüklüğün üreticiyi zor durumda bıraktığını vurgulayarak, üreticilerin maliyet artışlarına rağmen çiğ süt fiyatlarının sabit kalmasından hatta düşmesinden şikayetçi olduğunu belirtti. Hayvancılıkla uğraşan Nevzat Genişyürek ise sektördeki yapısal sorunlara dikkat çekerek, tarım ve hayvancılık politikalarının kökten ele alınması gerektiğini söyledi. Genişyürek, maliyetler karşısında süt üreticilerinin zor durumda olduğunu ve bu durumun ülkenin gelecekteki gıda güvenliğini tehlikeye atacağını dile getirdi. GÜRER, SÜT ÜRETİCİLERİNİN SIKINTILARINI DİLE GETİRDİ CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de süt üreticilerinin karşı karşıya kaldığı büyük krizi gündeme taşıdı. Gürer, son 5 yılda Türkiye’nin hayvan varlığında 10 milyona yakın bir kayıp yaşandığını belirterek, süt ineklerinin kesilmesine yol açan yanlış yönetim politikalarının bu kaybı derinleştirdiğini ifade etti. Gürer, “Yalnızca geçen yıldan bugüne kadar 1 milyon 200 bin  üzerinde hayvan ithal edildi. İthalat durmuyor ama sütte yanlış uygulamalar yeniden krize dönüşme noktasında” dedi. Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği 14 lira 65 kuruşluk fiyatın üreticiyi kurtarmadığını, bazı bölgelerde ise halen 12 liradan süt alındığını belirterek, süt inekçiliği yapan üreticilerin durumunu yerinde inceledi. ÜRETİCİ NEVZAT GENİŞYÜREK: "SORUNLARIMIZ ÇOK DERİN" Hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, süt üreticilerinin yaşadığı sorunları dile getirirken, bu sorunların sadece yüzeysel olmadığını, derin ve yapısal olduğunu vurguladı. Genişyürek, “Süt verdiğimiz firmalar doğru düzgün (kazanç sağlayacak kadar) bize süt parası ödemiyor. Reyona gidiyoruz, tam yağlı diye kreması bile alınmış sütlerin fiyatı 45 lira, ama biz 15 liraya süt satacağız diye debeleniyoruz. Eğer ki bir ülke üreticisine sahip çıkarsa büyür. Hollanda'nın bile bugün farklı yerlere gelme sebebi, gayri safi milli hasıladan ayrılan payın bize göre kat kat fazla olması. %28 ve %29'a tekabül eden bir oran olduğu söyleniyor.” dedi. Artan maliyetler karşısında süt fiyatlarının artmadığını, bunun yanı sıra et fiyatlarının da gerilediğini belirten Genişyürek, üreticilere yeterli destek verilmediğini ifade etti. "YEMLE SÜTÜ ENDEKSLESİNLER, BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUZ" 2011 yılında 1 litre sütten aldığı yem miktarını bugün de alabilmeyi isteyen Nevzat Genişyürek, destek taleplerinin ötesinde adil bir fiyat politikası talep etti. “Ben destek falan istemiyorum. Bunu bir kaldıralım ortadan. Bana ne verecek biliyor musunuz? 1 litre sütün bir buçuk kilo yem alabilmesi lazım. Bana, 2011 yılında verdiğim sütüm ne kadar yem alıyorsa, şu anki fiyat endeksi bunu versin, başka bir şey istemiyorum. Biz çiftçilik yaparak ayakta kalıyoruz. Ben ufak tefek çerçici gibi o paralara ihtiyacım yok, istemiyorum.” diye konuştu. "ÜRETİCİYE SAHİP ÇIKILMAZSA BU ÜLKE BÜYÜYEMEZ" Nevzat Genişyürek, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık politikalarının bireysel çıkarlar doğrultusunda yönetildiğini belirterek, “Hayvancılıkta ve tarım sektöründe bireysel çıkarlara göre yönetiliyoruz, çünkü adamlar küçük küçük menfaatleri ile bizim işletmemize dokunuşlarıyla bu ülkenin tarım ve hayvancılık politikasını yönettiğini düşünüyorlar. Aslında bu, duvara toslama diye bir tabir var ya, biz şu an komple oraya gidiyoruz. Eğer ki bir ülke üreticisine sahip çıkarsa büyür. Örneğin, şimdi ben Trakya'ya gidiyorum; istediğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyorum. Mustafa Kemal Paşa'ya gidip, istediğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyordum ya da İzmir'e gittiğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyordum. Ben şu anda buralardan düve alamadığım için ithalatçı oldum.” dedi. Türkiye’nin düve ithalatına bağımlı hale geldiğini, ancak bu ithalatın da sürdürülebilir olmadığını vurguladı. Genişyürek, “Şu anda biz Danimarka'dan, Avusturya'dan, Çekya'dan, Almanya'dan düve ithal ediyoruz. Peki, yarın bu ülkeler düve vermeyi durdurursa, iş piyasasını nasıl regüle edeceksiniz?” diyerek, bu durumun yaratacağı risklere dikkat çekti. TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR Nevzat Genişyürek, geçmişte de bugün olduğu gibi benzer krizlerin yaşandığını hatırlatarak, süt fiyatlarının o dönemde de üreticiye yeterli kazanç sağlamadığını söyledi. Bu nedenle birçok işletme sahibi, süt ineklerini kesime göndermek zorunda kaldı. Bunun sonucunda ise piyasada büyük bir açık oluştu ve et fiyatları hızla yükseldi. Genişyürek, bu absürt piyasanın o dönem hiçbir şekilde çözülemediğini ve etkili bir müdahale yapılamadığını belirtti. SÜT SEKTÖRÜNDEKİ KRİZ DERİNLEŞİYOR Hayvancılık sektörü, özellikle süt üreticileri, maliyet artışları ve krizler nedeniyle büyük zorluklar yaşıyor. Süt üreticisi Nevzat Genişyürek, Türkiye'de süt üretiminin ve hayvancılığın karşı karşıya olduğu derin sorunları detaylandırdı. Holstein ve Simental ırklarına sahip olan işletmesinde hayvan başına , ortalama 27-28 litre süt alındığını belirten Genişyürek, her bir hayvanın günlük özel 9 kilo yem tükettiğini, yaz aylarında ise bu miktarın 7-8 kilo aralığında olduğunu ifade etti. Yem çeşitliliği arasında yonca, by-pass, premix, soda, soya, beyaz saman ve silaj yer aldığını, tüm bu maliyetlerin toplamda büyük bir yük oluşturduğunu söyledi. SABİT VE DEĞİŞKEN MALİYETLER Besici Nevzat Genişyürek, aşı ve veteriner giderleri gibi sabit maliyetlerin bu hesaplamaların dışında tutulduğunu, bu nedenle toplam maliyetlerin çok daha yüksek olduğunu vurguladı. Bir düve öldüğünde, canlı başına 150.000 lira gibi büyük bir kayıp yaşandığını belirtti. "Bir düve, akşam girip sabaha karşı doğum yaparken kısmi felce yakalanabiliyor. Bu durumda veterinerin bile hayatta tutma oranı %50'nin altında” dedi. Buzağı ölümlerinin eskisi kadar yaşanmadığını ancak mevcut durumun çok tehlikeli bir noktaya gittiğini ifade etti. PİYASA REGÜLASYONU VE ÜRETİCİLERİN MAĞDURİYETİ Hayvancılık yapan Genişyürek, iç piyasada süt fiyatlarının regüle edilmesine rağmen, gidişatın tehlikeli bir noktaya geldiğini ve üreticilerin yaşadığı mağduriyetin tüm ülkeyi etkileyeceğini söyledi. “Makas açılacak, bunu yetkililerin bilmesini, görmesini istiyorum. Üreticilerin mağduriyeti sonucunda Türkiye Cumhuriyeti sancısını çekecek. Yetkililerin bireysel çıkarlar yerine ülkenin yapısal sorunlarına müdahale etmelerini bekliyoruz” şeklinde konuştu. “HAYVANCILIKLA İLGİLİ POLİTİKALAR DOĞRU KOORDİNE EDİLİRSE SORUNLAR AZALIR" CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, tarım ve hayvancılık sektörlerinde yaşanan sorunların giderek derinleştiğine dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, "Tarımda ve hayvancılıkta ciddi sorunlar var. Geçmişe kıyasla problemler önemli ölçüde arttı. Türkiye'de hayvancılık politikaları doğru şekilde koordine edilirse, üreticilerimizin belirttiği gibi, sorunlar azalır ve ithalata bile gerek kalmaz, kendi kendimize yeter hale geliriz. Yapılması gerekenler her ortamda dile getiriliyor." dedi. Gürer, mevcut durumu örnek vererek, "Şu an görüldüğü gibi, hayvanlar ahırda ve sağıma giren yaklaşık 70 hayvan bulunuyor. Bir o kadar da gebe düve var. Eğer bu yatırımı bugün yapacak olsanız, yapamazsınız." şeklinde konuşması üzerine hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, "Mümkün değil vekilim. Nerede? Ayrıca, sen bu sektöre girer misin diye sor vekilim. Adam alıyor, satıyor. Şurada mısır tarlasından çıkıyorsun, geliyorsun, hayvan burada doğum yapıyor. Gidiyorsun, burada hayvanlar itişiyor. Bir sürü sorunla karşılaşıyorsun. Buzağı hastalanıyor, serum takıyorsun. 24 saat senin enerjini emiyor. Bu kadar uğraşacağıma, paramı faize mi yatırırım, alıp mı satarsın? Ne yaparsan yap, bizden daha fazla kazanacağın kesin." şeklinde konuştu. KENDİ KENDİNE YETERLİ HALE GELİNMELİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım ve hayvancılığın stratejik önemi üzerine vurgu yaparak, bu sektörlerin ülkenin geleceği için kritik olduğunu belirtti. CHPli vekil Ömer Fethi Gürer, "Gıda, stratejik anlamda bir ülkenin geleceğidir. Tarım olmazsa, ülke ilerleyen aşamalarda dışa bağımlı hale gelir ve bu durum sömürgeleşmeye yol açar. Üretmeyen toplumlar, kendilerine dayatılanlarla yaşamlarını sürdürmek zorunda kalır." dedi. Gürer, tarım sektöründeki sorunların yalnızca üreticilerin deneyimlerinden öğrenilerek çözülebileceğine dikkat çekti. "Yetkililere sesleniyoruz: Sonucu bugünden belli olan yanlışı yapmayın. 4 yıl önce yapılan yanlış, bugün ithalatı getirdi. Avrupa'da hayvan varlığında birinci olduğumuzu söylemek yeterli değil. Uygulamanın sürekliliği önemlidir. Eğer üretici hayvanlarını bakabiliyor, yem sorununu aşabiliyorsa ve bu sürdürülebilir ise, bu işi yapıyor. Aksi takdirde, üreticilerimiz, 'Bu işe başladığımda böyle olacağını bilseydim, sürdürmezdim,' diyorlar." şeklinde konuştu. Gürer, kırsalda küçük aile tipi işletmelerin önemine dikkat çekerek, "Büyük işletmeler muhakkak olacak, ama küçük işletmeler büyük işletmelerin en büyük destekçisi. Küçük aile tipi işletmeler olumsuzluklarda bizi ayakta tutacak." dedi. Ayrıca, küçük aile tipi işletmelerde üretim yapan çiğ süt üreticilerinin uzun süre depolama imkanlarının bulunmadığını ve bu nedenle sanayiciye satmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Gürer, Türkiye'nin markalaşarak bu işletmelerin ürettikleri ürünleri katma değer yaratarak pazarlayabileceğini vurguladı ve "Müteşebbis işinden para kazanırsa, işini büyütür ve bu, Türkiye’ye yeni bir katma değerli ürün kazandırır. Büyüttüğü iş yeni bir aş, yeni bir iş demektir. Türkiye’ye yeni bir KATMA DEĞERLİ ÜRÜNÜN KAZANDIRILMASI DEMEKTİR." ŞEKLİNDE KONUŞTU. HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDEKİ YAPISAL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, sektördeki sorunların yapısal olduğunu ve bu sorunlara köklü bir müdahale gerektiğini belirtti. Genişyürek, “Bizdeki sorunlar yapısal sorunlar. Bu sorunları gerçekten ülkemizi seviyorsak, bu sorunlara ciddi anlamda el atılmalı, sorunlara kökten müdahale edilmeli. Suni dokunuşların asla bizim sektöre bir faydası yok. Bunu herkes bilsin, kimse kimseyi kandırmasın. Gelin, sorunları kökten ele alalım.” dedi. Genişyürek, süt maliyetleri ve fiyatları arasındaki dengesizliğe de dikkat çekti. “Şu anda sütün maliyeti ile süt fiyatı kafa kafaya geliyor, ama bu işin içinde değişken maliyetler var. Bir düve öldüğü zaman benim değişken maliyetim artıyor. Adam bana maliyetimi 13 lira çıkarıyor. 'Yoncan var, mazotum var, işçin var' diyor. Bunları katıyorum, sana 13 lira maliyet çıkarıyorum, güzel. Ama benim içeride canlı hayvanım var. Hadi bir tane öldü, onu ne yapacağız? Ya da buzağım öldü, o da bir değişken maliyet. Niye bunu göz ardı ediyorsunuz? Değişken maliyeti hiç görmeden sabit maliyetimle 13 lira ile 14 lira arasında maliyet çıkarıyorlar.” şeklinde konuştu. Genişyürek, silaj ve yonca üretimini kendilerinin sağladığını ifade etti. “Şu anda silajımızı kendimiz yetiştiriyoruz, yoncamızı kendimiz yetiştiriyoruz. Diğer endüstri bitkilerine girmiyoruz, onlara girsek zaten onları üreten üreticinin hali de bizden kötü. Yine biz bir döngü sağlıyoruz; silajıyla, yoncasıyla bir döngü sağlıyoruz. Onların durumu bizden daha kötü. Şu an kavun, karpuz, patates gibi tarladaki ürünler... Hepimiz biliyoruz, hepimiz duyuyoruz. Şu an, inan, onların durumu bizden daha kötü.” diyerek mevcut sorunlara vurgu yaptı.

Besici Sattığı Hayvanın Yerine Yeni Hayvan Alamıyor Haber

Besici Sattığı Hayvanın Yerine Yeni Hayvan Alamıyor

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde İstanbul’da medikal sektöründe çalışırken memleketine dönerek hayvancılık yapmaya başlayan ve 13 yıldır hayvancılık ile uğraşan Yavuz Solak’ı işletmesinde ziyaret ederek hayvancılığın sorunlarını dinledi. Yavuz Solak, yem girdisinde yaşanan artış, süt fiyatlarının maliyetin altında gerçekleşmesi, sanayicilerin süt fiyatlarını baskılama politikaları, sektördeki denetim eksikliği ve hayvancılık politikalarında yaşanan sorunlardan dert yandı. KÜÇÜK AİLE TİPİ İŞLETMELER KAPANDI Niğde’nin Altunhisar ilçesinde küçük aile tipi işletmelerin artan girdi fiyatlarına dayanamayıp faaliyetlerine son verdiğini ve ilçede çok sayıda ahırda hayvan olmadığını belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “1 ila 10 arasında hayvanı olan ahırlarımızın çoğu boşaldı, çünkü yem fiyatlarındaki aşırı artış çiftçilik yapmayanları (yemini kendi üretemeyenleri) bu işten kopardı. Küçük aile tipi işletmelerde artık ahırlarda çok az hayvan var. Orta büyüklükteki işletmelerde ise hayvan olmasına rağmen giderleri arttı. Dolayısıyla bu işi yapanların da sıkıntıları var. Önemli olan hayvancılığın sürdürülebilirliği.” diye konuştu. “FAİZE KOYSAM DAHA KARLIYIM” 13 sene önce İstanbul’da medikal sektöründe çalışırken memleketine dönerek yatırımlarını besiciliğe başlayan Yavuz Solak yaşadığı belli başlı sıkıntılarından bahsederek, “ Ben işimi yürekten yapıyorum, severek yapıyorum. Tekrar yapılması gerekirse yaparım ama şöyle ki, yatırdığımız paranın karşılığını alamıyoruz. Bugün bu işletmeyi kurabilmek için en az 15-20 milyon TL para lazım, hayvanlar hariç. Ben bu parayı şimdi götürüp bankaya yatırsam, aylık getirisini siz hesap edin. para kazanıyor muyuz? Kazanıyoruz, yalan yok, ama yatırdığımızın karşılığını alamıyoruz. Bunun tedavi masrafları var, ölümü var, kalımı var, işçi masrafı var. 24 saat biz buradayız.” şeklinde konuştu. SÜTTEN PARA KAZANILMIYOR CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “1 litre süt, şu an ulusal süt konseyi tavsiye fiyatı 14 lira 75 kuruş, ama sütün kalitesine göre fiyat değişiyor. Küçük işletmeler çiğ sütü anında satmak zorunda, daha çok zarar ediyorlar. Şu anki süt fiyatı sizi kurtarıyor mu?” şeklinde sorması üzerine üretici Yavuz Solak, “Ben şöyle basit bir hesap yapıyorum. Normalde hayvanlara verdiğimiz kesif fabrika yemi, 1 aylık süt parası eğer 3 aylık kesif yemi karşılıyorsa sütten para kazanıyorsunuz anlamına gelir, şu anda onu yapamıyoruz. Çünkü fabrikalar da şu anda süt fiyatlarını geri çekmeye başladılar. %38 elektriğe gelen maliyet, mazota gelen maliyet. Sağ olsunlar, bizim sırtımızdan hem sütün fiyatını çekiyorlar hem süt almama gibi bir duruma gidiyorlar. Sıkıntı şu, konsol mekanizması yok yani. Bugün itibarıyla yaklaşık 4-5 tane süt tozu fabrikası teşvikle kuruldu, hiçbiri çalışmıyor, vatandaşın sütünü aşağı çekmeye çalışıyorlar. Süte gelen 10 kuruşluk zammın ardından 20 kuruşluk yeme zam geliyor. Arpa geçen sene 6 liraydı, şu anda 6 lira. Kepek fiyatı düştü ama ne hikmetse yem fiyatları düşmüyor. Televizyonlarda bas bas bağırıyorlar et yüksek, süt yüksek. Bunun maliyetini bilen yok. Bugün bir çuval yemi fabrikadan ben direk alıyorum 530-540 liraya alıyorum, ufak işletmeler 600-650 liraya alıyor. Bu da tabii ki insanları çok zora sokuyor, ben yonca mı kendim yetiştirdiğim halde başa baş çıkıyorum.” şeklinde konuştu. TEŞVİKLER TAKİP EDİLMELİ Yavuz Solak, “Yapılması gereken, teşviklerin kontrol edilmesi gerekiyor. Ben burayı kurdum, ne hayvanlarıma ne de ahırıma hibe almadım. Önüne gelene hibe veriliyor. Yani dediğim gibi, esas sıkıntı kontrol mekanizması. Bugün makine teşviği alıyorlar, 3 gün kullanıyorlar. Bu makineyi kullanıyor musun, kullanmıyor musun diye soran yok. Ben akılsız mıyım burada, hiçbir hibeden faydalanmıyorum, gece gündüz çalışıyorum, vergi mi veriyorum? Yönetimin en büyük sıkıntısı, ben destek veriyorum, zam yapmıyorum. Ben destek veriyorum, diyor, ete zam yapmıyor, böyle bir mantık yok.” dedi. SANAYİCİ BİLDİĞİNİ OKUYOR HAYVAN İLAÇLARI 4-5 BİN LİRAYI BULDU CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sütü topladıktan sonra sanayiciye veriyorsunuz, sonra sanayici kendisi yemi kolayca zam yapıyor, süte zam yapmıyor. Hayvancılığın %70 gideri de yemden oluşuyor. 1 litre süt satarsan, bir buçuk kilo yem almam lazım, ama şu an o denge bozuldu.  Bir hayvanın ufacık bir iğnesi 2000-3000 lira. Bir kontrol yok, kafasına göre ilaç satıyor firmalar. Bugün bir hayvanınız hastalandığı zaman tedavisi 4-5 bin lirayı buluyor. SATTIĞINIZ HAYVANIN YERİNE YENİSİNİ ALAMIYOR” Besici Yavuz Solak, “Bir hayvan 10 kilo yem yiyor, yaklaşık 5-6 kilo yonca yiyor, 1 kilo saman yiyor, 25 kilo civarı da silaj yiyor. 1 yıl sonunda bu hayvanın maliyeti, sattığınız zaman yerine yenisini alacaksınız, alamazsınız. Hayvana iyi bakar ve sütten verim alırsanız, yavruyu öldürmezseniz kar edersiniz, ama işletmelerin en büyük sıkıntısı da bu. Buzağı ölümü bende 'u geçmez, ama %20-%30'u bulanlar var. Normalde %5'i geçmemesi lazım. FAİZ DAHA ÇOK KAZANDIRIYOR Ömer Fethi Gürer, “Sektörün en büyük sorunu yem fiyatlarındaki artış, sütün değerini alınamaması. Bunun yanı sıra hayvanın giderinin artması, buna rağmen gelirinin daralması mevcut faiz sisteminde. bu parayı faize koysam daha çok kazanırım, noktasına besici geldi” dedi. Yavuz Solak, “Şu an ben şöyle söyleyeyim, asgari ücret yaklaşık 6-7 bin lira arttı, bugün SSK primi 6.500-7000 lira olmuş, elektriğe geçenlerde %38 zam geldi, mazota geldi ama süte zam yok. Peki şimdi bu nasıl tolere edilecek, nasıl karşılanacak? Gider artıyor, gelir daralıyor. Ben şunu istiyorum, çiftçi üstünden enflasyonu düşürmeye çalışmasınlar, yani çiftçinin çiğ sütü şu anda para etmezken markette 2-3 katıyken, o zaman enflasyonu marketi baz alsın. Enflasyona değer biçeceklerse gitsinler, marketteki fiyatı değerlendirsinler, aracılık sistemini takibe alsınlar. Yani şu anda Hal Yasası çıkacaktı, hal kurulacaktı.” dedi. CHP’li Gürer ise, “Üreticinin üzerinden enflasyonu düşürmek mantıklı değil, üretici üretimden uzaklaşırsa, bu kez de piyasadaki ürün azalır, ürün darlığı fiyatı katlar. Onun için mutlak suretle üretici destekleyecek politikalar geliştirilmeli.” şeklinde konuştu. HAYVAN SAYILARI DOĞRU DEĞİL Üretici Yavuz Solak, ülkemizdeki hayvan sayısına ait verilerin doğru olmadığını belirterek, “Benim ahırım burada, Niğde'deki sayılı en düzenli ahırlardan bir tanesi. Bakanlık diyor ki, "Ya efendim, Türkiye'de şu kadar hayvan var." Mümkün değil, hayvan yok. Örnek veriyorum, bu arada 150 hayvan varken, 160-170 hayvan görünüyor. Ne yapıyorlar? Hayvanın düşümü yapılmıyor. Kredi kullanırken çiftçi, onu kullanmaya çalışıyor. Hayvan sayısı çok gösterilmiş, halbuki özünde o kadar hayvan yok. Devlet büyükleri ahırları tek tek gezecekler mi bilmiyorum ama hayvan varlığını doğru çıkarmaları gerekiyor.” diye konuştu. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Türkiye'de tarım sayımı en son 2001 yılında yapılmış. Ondan sonra son 10 yılda ciddi oranda Türkiye'de küçükbaş ve büyükbaş hayvan eksilmiş, bayramda da 4 milyon eksildi, toplamda 10 milyon hayvan eksildi. Bu hayvan varlığında bu kadar düşmeye rağmen Avrupa birincisi diyorlar, ya o komik oluyor, çünkü küpe sayısı olarak doğru varlığımız var, ama hayvan varlığı olarak yok.” dedi. İTHALAT OLUMSUZ ETKİLİYOR Yapılan hayvan ithalatını eleştiren üretici Yavuz Solak, “Az bir şey kımıldayıp çiftçinin cebine para gireceği zaman, yurt dışından ithal gelmesi demek, bizim dövizimizin gitmesi demek. Şu hayvan yaklaşık 11-12 yaşında. Ben yavruya çalıştığım için bu hayvan yaklaşık 9 tane yavru verdi. Süte çalışanlar, belki 5 yavru alır ya da 4 yavru alır, hayvanı yıpratır. Ben sütü fazla almıyorum, ama yavruya çalışıyorum.” dedi. SÜT İNEKLERİNİN KESİME GİTMESİ SEYREDİLDİ CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Bundan 3 yıl önce dişi inekler, düveler, gebe inekler kesime gitti. Bir ineğin kesilmesi ile en az 4 tane hayvanın da beraberinde dünyaya gelmesi önlendi. Bugünkü yaşanan krizin bir nedeni de et fiyatları düşük olsun diye piyasayı dengelemek adına o dişi hayvanların kesimini seyrettiler. Çünkü yem fiyatı arttı mı millet kesime gönderiyor, bunun da rolü var. Bak, şimdi ne diyorsun, 9 kere yavruladı diyorsun. Eğer bir hayvan sağlıklı bir biçimde bakılır ise, buzağı için o hayvan yetiştirilirse Türkiye'de hayvancılığın sorunu kalmaz.” şeklinde konuştu. Yavuz Solak, “Şu karşı kaşağının oradaki hayvan 10 tane yavru doğurdu, ben 2 sene önce buzağı olmasın diyordum. Samimi söylüyorum, buzağı olmasın diyordum, çünkü içtiği sütün karşılığını alamıyordum. Bizim burada konuşmamız da bir şey düzelecek mi zannetmiyorum ama.” Şeklindeki sözleri üzerine CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Yetkililere, şimdi bu konuları anlatıyoruz, söylüyoruz. Genelde ahıra gelip de yerinde tespit çok az olduğu için, sizler konuştuğunuz duyulsun ülke için önlem alınsın. Ben her zaman söylerim, tarım stratejik bir alandır, ülkenin geleceğidir. Biz de bu nedenle burada sizleri ziyaret ediyoruz, sorunları yerinde saplamaya çalışıyoruz.” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.