SON DAKİKA
Hava Durumu

#Besici

Porsuk Haber Ajansı - Besici haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Besici haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gürer: Haber

Gürer: "Besicide Çiğ Süt Fiyatı Yerinde Sayıyor"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, küçük aile tipi işletmelerinde sıcak süt depolama olanağı bulamayan üreticinin, Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği fiyatın altında aracılara süt satmak zorunda kaldığını söyledi. Ulusal Süt Konseyi’nin tavsiye fiyatı olarak belirlediği 17.55 TL’den küçük aile tipi işletmelerin ürün satamadığını ve sütün 14.00 TL civarında aracılar tarafından toplandığını ifade eden Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin açıkladığı tavsiye fiyatının sanayiciye yaradığını ve sanayicinin satışa sunduğu süt ve sütten mamul ürünlerin raf fiyatına artışın derhal yansıdığını belirtti. Sürekli artan yem fiyatları ile süt inekçiliğinin küçük aile tipi işletmeleri için giderek sürdürülebilir olmaktan çıktığına dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin tavsiye fiyatına küçük işletmelerin süt satamazken yem ve sanayi sütü ile sütten mamul ürünlerin raf fiyatına düzenli zam geldiğini ifade etti. Hayvancılık yaparak geçimini sağlayanın sıkıntısı sürerken, rafta ürün alan vatandaşın daralan alım gücü ile ürüne erişiminin de sorun olduğunu vurguladı. "Aracı, sanayici ve de marketçi satış fiyatlarını giderine göre artırmaya devam ediyor" dedi. KIRSAL KALKINMA DESTEKLERİ SADELEŞTİRİLMELİDİR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, kırsal destekleme ile tarım kesimine yönelik düzenlemelerde de iyileştirmelere ihtiyaç olduğunu belirtti. Gürer, "KKYDP (Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı), tarımsal üretimi desteklemek ve kırsal kalkınmayı teşvik etmek amacıyla yürütülen hibe programı kapsamında sadece ithal hayvanda kapasite raporu verilmesinin başvuru aşamasında sorun oluşturduğunun dile getirildiğini söyledi. Gürer: 20-100 arası hayvanı olan başvuru yapan üreticilerden iş yeri açma ve çalışma ruhsatı köylerde özel idare, beldelerde belediyelerden isteniyor. Bu da başvuru sayısının az olması anlamına geliyor. Kapasite artırımı, teknoloji yenileme ve/veya modernizasyon niteliğindeki başvurular için başvuru konusu ve niteliği ile ilgili üretim izin belgesi (işletme kayıt belgesi/işletme onay/şartlı onay belgesi), işyeri açma ve çalışma ruhsatı, demirbaş kayıt listesi, yatırıma ait fotoğraflar ile kapasite raporu veya ekspertiz raporu; varsa tesisin hastalıktan ari işletme olduğuna dair belge talep ediliyor. Bu durumda altyapı yatırımlarında küçük çiftçilerimiz, hayvancılarımız başvuru yapamıyorlar. Bu nedenle bu ve benzer konularda düzenlemeler sağlanması bekleniyor" dedi. KIRSAL DÖNÜŞ İÇİN HİBE VE DESTEKLERDEN YARARLANILMALI CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, kırsalın desteklenip gelir düzeyini artırıcı ve yeniden geriye dönüşü teşvik edici uygulamaların önem arz ettiğine dikkat çekti. Gürer, "Aile işletmeciliği, tarımsal üretim ve tarıma dayalı sanayi için önemli bir destek noktasıdır. Dünyada hayvancılığın olduğu her yerde aile işletmelerinin varlığı, büyük çiftlikler için de dayanak noktasıdır. Bu nedenle mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelere sağlanacak destekler önemlidir. Kırsalda ekonomik altyapının güçlendirilmesi, üretici besicinin teknoloji ile buluşması, sağlanan desteklerden beklenen faydanın oluşması ve teknolojik yatırımların desteklenmesi sürecin doğru ve planlı yürütülmesi ile olur. Kırsal Kalkınma Destekleri kapsamında tarıma dayalı ekonomik yatırımlar ve kırsal ekonomik altyapı yatırımlarının desteklenmesinde oluşmuş sorunlar, güncel çözümler üretilerek, tüm tarafların katkısı alınarak uygulanabilir ve yaygınlığı sağlanacak düzeyde değerlendirilmelidir" dedi. SÜT TOPLAMA MERKEZİ CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, küçük aile tipi işletmelerinde ve özellikle 1-20 süt ineği olan besicilerde süt sağımı sonrası sütün sıcak iken satışa sunulduğuna işaret ederek, çiğ süt toplama tankı yoksa sütün, Ulusal Süt Konseyi tavsiye fiyatı yerine aracı tarafından belirlenen fiyatla satıldığını ifade etti. "Aracı, topladığı sütü sanayiciye fabrikaya taşımaktadır. Böylece süt daha ilk aşamada iki el değiştirmekte ve rafa kadar toptancısı ve satıcısıyla en az dört elden geçmektedir. Sütün toplanması, süzülmesi, soğutulması ve uygun şartlar altında depolanması süt fiyatını doğrudan etkilemektedir" dedi. Ömer Fethi Gürer, "Süt toplama merkezleri yeni tesis ile teknoloji yenileme ve/veya modernizasyon niteliğindeki başvuruların hibe desteği kapsamında değerlendirildiğini; hem mevcut süt işleme tesisi olan yatırımcılar hem de işletmesi olmadığı halde sadece süt toplama merkezleri kuracak olan yatırımcıların proje başvurusunda bulunabildiklerini" belirtti. CHP Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman, Köyişleri Komisyonu üyesi Ömer Fethi Gürer, "Tesislerde süt; günlük toplanacaksa +8°C’den, günlük toplanmayacaksa +6°C’den yüksek olmayan sıcaklıklarda muhafaza edilmek durumundadır. Çiğ süt toplamada tankların en az 1000 L/gün kapasitede olması hibe desteğinde gerekli görülmektedir. Tank ve süt kamyonu için belirlenen kriterler ve süt kabulünde değer tespiti yapacak makine ve ekipmanlar hibe desteği kapsamında tanımlanmıştır. Süt ve süt ürünlerinin işlenmesi, paketlenmesi ve depolanmasına; işletmede üretim sırasında oluşan peynir altı suyunun süt ürünü olarak değerlendirilerek ekonomik değerinin artırılması için proje başvuruları yapılabilmektedir. Bu bağlamda hibe desteğinin erişiminin yaygınlaştırılması, kolaylaştırılması ve sadeleştirilmesi, daha çok işletme için yol gösterici ve uygulayıcı olmasına vesile olacaktır. Küçük aile tipi işletmelerinde sıcak süt sağım sonrası depolama olanağı olmaması, fiyatın belirlenmesinde besicinin belini bükmektedir. Hijyen şartlarında belli bir süre toplanma tanklarıyla süt alınması, ilk elde üreticinin ve besicinin elini güçlendirecektir. Bu nedenlerle hibe destekler kırsal yolunu açacak ve küçük aile tipi işletmelerin de yararlanmasını sağlayacaktır" dedi.

Hepimizin Sonu Hayvanları Kesime Yollamak! Haber

Hepimizin Sonu Hayvanları Kesime Yollamak!

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, besicilerin sorunlarını dinledi. Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt fiyatını 17 lira 15 kuruş açıklamasına rağmen, sütü en fazla 12-13 liradan satabilen besiciler, yem fiyatları artarken düşen süt fiyatları karşısında sürekli zarar eder noktaya geldi. Çiftliklerini kapatma aşamasında olan besiciler, Başevirgen’e dert yandı. Artık nakit para akışının olmadığını söyleyen bir besici, “Yemi alıyoruz, karşılığında süt veriyoruz. Para alışverişi 2 yıldan beri tamamen kalktı. Hayvanlarda da şu an bir para döngüsü yok. Tamamen kredi üzerine dönüyor. Bizden sonrası artık yok. Bu bölgede üretim tamamen bitecek. Hepimizin sonu hayvanları kesime yollamak” dedi. Bir diğer besici ise, “Bu işi en fazla yapabileceğimiz 5 sene bilemedin 10 sene daha, ondan sonra Allah kerim. Yapma şansım yok” sözleriyle besiciliği bırakacağını ifade etti. CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, Manisa’da besicileri ziyaret ederek sorunlarını dinledi. Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt fiyatını 17 lira 15 kuruş olarak açıklamasına rağmen sütü 12-13 liradan satabilen besicilerin kazandıkları giderlerini karşılamaz hale geldi. Yem fiyatları artarken, süt fiyatlarının düşmesiyle sürekli zarar eden besicilerin süt hayvanlarını kesime göndermekten başka çareleri kalmadı. “MASRAFLARI BANKALARDAN KREDİ KULLANARAK KARŞILIYORUZ” Başevirgen’e dert yanan bir besici, “Devletin belirlediği rakam 17 lira 15 kuruş ama şu anda 12 buçuk liradan süt veriyoruz. Ayın birine kadar 12 buçuk liraydı ama şu anda fiyat belli değil. Hiç kimse bir şey açıklamıyor. Geçen yıl 480 liraya yemin çuvalını alıyorduk Nisan ayına kadar 14,5 liraya süt satıyorduk. Ondan sonra süt fiyatını 12,5 liraya düşürdüler, yem oldu 700 lira. Masrafları bankalardan kredi kullanarak karşılıyoruz, ayakta durmaya çalışıyoruz. 2 milyon lira yem için kredi aldım. O da 3 ayda bitti” dedi. “YEMİ ALIYORUZ, KARŞILIĞINDA SÜT VERİYORUZ. PARA ALIŞVERİŞİ 2 YILDAN BERİ TAMAMEN KALKTI” Verdikleri sütün karşısında para talep edemediklerine dikkat çeken bir diğer besici ise para talep etmeleri durumunda sütü almamakla tehdit edildiklerini belirtti. Besici, “Şu anda 17 lira 15 kuruştan süt satan besici yok. Bana son gelen süt alım fiyatı 12 liraydı. Yemi alıyoruz, karşılığında süt veriyoruz. Para alışverişi 2 yıldan beri tamamen kalktı. Hayvanlarda da şu an bir para döngüsü yok. Tamamen kredi üzerine dönüyor. Ziraat Bankası’ndan da kredi kullanamıyoruz. Özel bankalardan aldığımız kredilerle dönüyor. Ziraat Bankası gecikmelerden dolayı kredi vermiyor. Bu ortamda malın karşılığında para alamıyorsan gecikmeye düşmemen de mümkün değil” ifadelerini kullandı. Şartların zorlaştığından dolayı birçok kişinin devam edemediğini söyleyen besici, “Besi hayvanından daha çok süt hayvanı kesiliyor. Şu anda mükemmel derecede süt hayvanı kesiliyor. Kimsenin devam etme şansı kalmıyor. 6 ay 1 yıl sonrasında devam edemiyor. Hep zarar ederek ne kadar devam edebilirsin ki? Şu an da zaten her şeyi ithal ediyoruz ama herhalde daha da yüksek oranlarda ithal edeceğiz. Birçoğu hayvancılığı bırakıp büyük şehirlere göç ediyor. Bizden sonrası artık yok. Bu bölgede üretim tamamen bitecek. Hepimizin sonu hayvanları kesime yollamak” diye konuştu. “35 YILDIR BU İŞİ YAPIYORUM, BU KADAR ZOR BİR DÖNEMİ HİÇ GÖRMEDİM” Yem fiyatlarının yüksekliğinden şikayet eden bir diğer besici ise, “Satılacak 6-7 tane hayvanım var. Başka çıkar yolumuz yok. Masrafları çıkartamıyorum. Yıllarımızı döktük ama karşılığı yok. Kahvede bir bardak çay olmuş 7,5 lira, su 10 lira, sütün fiyatı ise 12 lira. 35 yıldır bu işi yapıyorum, bu kadar zor bir dönemi hiç görmedim. Bu sene bıçak kemiğe dayandı desem yeridir. Bu işi en fazla yapabileceğimiz 5 sene bilemedin 10 sene daha, ondan sonra Allah kerim. Yapma şansım yok” sözleriyle Başevirgen’e dert yandı. “KAZANMAK İÇİN SÜT FİYATININ 20 LİRA OLMASI LAZIM” Süt fiyatlarının düşüklüğünden, yem fiyatlarının ise çok artmasından şikayet eden besiciler ise Başevirgen’e sorunlarını şu sözlerle aktardı: “Sütü 14,5 liraya verdiğimiz zamanlar 520 liraya süt yemi alıyorduk. Sütü 12,5 liraya düşürdüler, süt yemi 650-730 lira arasında oldu. Arpa yemini bile 480 liraya alıyoruz, çok çılgın bir rakam. Bunun sonunda zamanla ufak çiftlikler kapanacak. Üç sene önce hayvancılığı daha da geliştireyim, sütü artırayım diyordum. Ama 2 sene sonra bütün fikirlerim değişti. Zaman artık aile ticareti oldu. Kazanmak için süt fiyatının 20 lira olması lazım. Geçtiğimiz yıl süt hayvanları kesime gidiyordu, yine aynısı olacak. Adam bakamayınca ne yapacak mecbur kestirecek. Yem geçen yıl 470 liraydı şimdi kalitesine göre 680, 730 liraya yem alanlar var. Sütü Haziran ayında 14,5 liraya verdim. Sütü 13,5 lira yaptılar, 13 yaptılar, en son 12,5 lira yaptılar. Yem fiyatı arttı süt fiyatı geriye geldi.”

Gürer: “Et Sorununun İthalatla Çözülmeyeceğini İktidar Görmelidir” Haber

Gürer: “Et Sorununun İthalatla Çözülmeyeceğini İktidar Görmelidir”

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, AKP iktidarları döneminde tarımın her alanının sorunlu kılındığını söyledi. Gürer, “2010 yılında başlayan canlı hayvan ve aralıklı olarak da devam eden et ithalatı ile 2024 yılına kadar yurt dışına akıtılan 11 milyar 357 milyon 207 dolar ile hayvancılıkta sorunları çözerdik. Bakanlık, ette Ramazan ayı öncesi fahiş fiyat oluşmasın diye 40 bin hayvan edileceğini duyurdu. Her ithalat hayvancılığı daha da sorunlu kılıyor. 14 yılda 10 milyon baş hayvan ithal edildi de et ucuzladı mı? 12 lira kilosu olan et, kesimhanede 400 TL, kasapta 600 TL’yi aştı. Çözüm, küçük aile tipi işletmelerde boşalan ahırları yeniden sisteme katmak. Hayvancılığı dahi yandaşa gelir kapısı kılan bir anlayış var.” dedi. BESİCİNİN YANINDAYIZ CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sık sık hayvancılık yapanları ziyaret ediyorum. Niğde’nin Çiftlik ilçesinde, ‘Bu iş bitti’ diyen çok hayvan sahibi dinledim. Niğde’nin Altunhisar ilçesinde küçükbaş hayvancılık yapan üretici Çağlar Bayazıt ile ağılında görüştüm. 8 nüfusla koyun yetiştiriyorlar. Et için hayvancılık yapıyorlar ama çok dertliler.” diye konuştu. KÜÇÜKBAŞ HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİNE UYGUN CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, hayvancılığın artan maliyetleri karşısında üreticilerin yaşadığı zorluklara dikkat çekti. Gürer, “Ülkemizde hayvancılıkta sorunlar yaşanıyor. Hayvancılığın en önemli giderlerinden biri yem. Büyükbaş hayvanlar 12 ay kapalı ortamda beslenmek durumunda olduğu için daha çok giderleri var. Ülkemize en uygun olanın küçükbaş hayvan olduğu, daha çok koyunculuğun geliştirilmesi gerektiği sıkça dile getiriliyor. Bu yolla et açığının da ortadan kalkacağı belirtiliyor.Yem hammaddesi dışa bağlıyız o nedenle mera hayvancılığını geliştirerek maliyetleri düşünebiliriz Her ne kadar mera alanlarımız 1940’larda 44 milyon hektar olsa da günümüzde 14 milyon hektara gerilese de ıslah ederek bu meralarla dahi hayvancılığı geliştirebiliriz  .”dedi. “YEM FİYATLARINA YETİŞEMİYORUZ” Küçükbaş hayvan yetiştiricisi Çağlar Bayazıt ise artan maliyetlerin sektörü nasıl çıkmaza sürüklediğini şu sözlerle anlattı: “Çocukluğumdan beri küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ile uğraşıyorum. Yem maliyetlerinin önüne geçemiyoruz. Geçen sene 500 lira olan yem bu yıl 750-800 lira. Baş edemiyoruz. Yem fiyatları uçuk, saman fiyatları uçuk. Meralarımız da kısıtlı; meralarda ot yok, yağış da az bu sene. Hayvan sayımızı azalttık, 150-200 hayvan kadar azalttık. Çünkü maliyetlerin önüne geçemedik.” Bayazıt, ayrıca kredi borçlarının yükü altında ezildiklerini belirterek, “Banka faizlerinin önüne geçemiyoruz. Çoğunluğumuz bankadan kredi kullanıyoruz. Kredi faizleri yüksek. Özel bankadan alıyoruz, %60 faiz. Ziraat Bankası’ndan almak istiyoruz ama Ziraat da çok zor veriyor. Kredi almakta zorlanıyoruz. Şu an banka borcuyla bu işi yapıyoruz. Yani fiyatlar sürekli artıyor. Ete 5 lira zam geliyorsa yeme 20 lira zam geliyor.” dedi. HAYVANCILIK YAPAN DA KALMADI Üretici Bayazıt, “Hayvancılığın sürdürülebilirliği geçmişe göre ciddi anlamda sorunlu. Çoban da biziz, her işiyle biz ilgileniyoruz. Burası bir aile işletmesi zaten. Çoban tutsak bu maliyetlerin içinden hiç çıkamayız. Bir çobanın aylığı olmuş 50 bin lira. Bu gidişle bu işin sürdürülebilirliği zor. Bu bölgede zaten küçükbaş yapan da kalmadı. Eskiden daha fazlaydı, şimdi azaldı.” diye konuştu. Gürer ise “Yıllardır küçükbaş hayvancılıkla uğraşanlar para kazanamadığını söylüyorlar. Yani küçükbaş hayvancılık, büyük fazla hayvanı olan işletmeler için getirisi olan bir konumda olabilir ama küçük aile tipi işletmeleri dediğimiz yerlerde sorun var”dedi. “PARA KAZANMA DEVRİ BİTTİ” Üreticilerin yaşadığı sorunları anlatan Çağlar Bayazıt, küçükbaş hayvancılığın sürdürülebilirliğinin giderek zorlaştığını belirterek, “Samanı, silajı yemin yarısını biz yetiştiriyoruz. Geri kalanının tamamını dışarıdan alıyoruz. Şu an saman hemen hemen 4-4,5 lira. Küçükbaş hayvancılık yapanlar para kazanmıyor. Bitti bu iş; para kazanma devri bitti. Kredi alırken araç, tarla, araba, evi ipotek veriyoruz. Ama ipoteğe karşı dolgun bir kredi de alamıyoruz. Hayvancılığı bırakıp çok sayıda icralık olan var. Kredilerin faizleri nedeniyle bu işi bırakıyorlar.” dedi. “ARACILAR KAZANIYOR, ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ KAYBEDİYOR” Bayazıt, et fiyatlarının düşük, yem fiyatlarının ise yüksek olduğu bir ortamda üreticinin para kazanamadığını ifade etti: “Tüccar gelip benden 5 liraya alıyorsa, kasapta 10 lira. Mezbahane kesim fiyatı şu an 420 lira. Raf fiyatı 650’nin üzerinde. O zaman da besici bu işten para kazanamıyor ama vatandaş da pahalı et yiyor. Arada aracılar kazanıyor. Yetkililerden beklentimiz, yem maliyetlerini düşürmeleri, kredi verilmesini kolaylaştırmaları, faizlerin düşürülmesini sağlamaları. Bize destek olsalar bu işi severek yaparız. Ama öyle olmazsa bir iki seneye herkes bu işi bırakacak.” “GEÇMİŞTE SEVEREK YAPIYORDUK, ARTIK ZORLA DEVAM EDİYORUZ” Son yıllarda hayvancılığın sürdürülemez hale geldiğini vurgulayan Bayazıt, “600’e yakın hayvanım var. Bunlardan 500-550 kadar yavrulayacak. Yetkililerden beklentimiz, hayvancılık yapanlara biraz destek olmaları; yem maliyetlerini düşürmeleri, kredi verilmesinin kolaylaşmasını sağlamaları, faizlerin düşürülmesini istiyoruz.Bize destek olsalar bu işi biz severek yaparız. Ama öyle olmazsa bir iki seneye herkes bu işi bırakacak. Buralarda doğduk, buralarda büyüdük. Çocukluğumuzdan beri bu işi yapıyoruz. Ailemiz 8 nüfuslu; 8’imiz de bu işle uğraşıyoruz. Yeter ki para kazanalım, severek yaparız. Para kazanmazsak ne yapacağız? Satıp bitirip gideceğiz. Bundan 5-6 yıl önce hayvancılık çok iyiydi, para kazanıyorduk, severek yapıyorduk. Son 5-6 yıldır bir tat almıyoruz. Sene seneyi aratıyor; gelir-gider dengemiz geçmişe göre çok düştü.” şeklinde konuştu. BAKANLIK FAHİŞ FİYATA ÇÖZÜMÜ İTHALATTA DEĞİL, YERLİ ÜRETİMDE ARAMALIDIR CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım Orman Köyişleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığının Ramazan sürecinde et sorunu yaşanmaması için 40 bin baş hayvan ithal edileceği açıklamasını, "Hayvancılıkta sorunu çözemeyen iktidarın düştüğü durumun görülmesi adına ibret vericidir." diyerek eleştirdi. Gürer, “Ülkemizde hayvan varlığında Avrupa birincisiyiz diye türkü söyleyenler, Ramazan ayı için hayvan ithal edecek duruma düştüklerini itiraf ediyorlar.” dedi. Gürer, “Bakanlık açıklamasında bir skandal ifade de, fahiş fiyat artışlarının önüne geçmek amacıyla 40.000 canlı hayvan tedarik edileceği belirtilmesidir. Bakanlık, raftaki ette fahiş fiyat olabildiğini de bu yolla kabullenmektedir. Ayrıca karkas etler, uygun fiyattan PERDER üyesi marketlere, Tarım Kredi Kooperatifi marketlerine, yemek firmalarına ve et sanayicilerine ulaştırılacaktır. Böylelikle her Ramazan ayı öncesinde sebepsiz yere yapılan fahiş fiyat artışlarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.” ifadesine dikkat çekerek, “Et ve Süt Kurumu ithal ettiği hayvanı ikinci bir el ile satışa sunarak fiyatına yansıtacaktır. Doğrudan Et ve Süt Kurumu, vatandaşa sürekli talebi karşılayacak doğrudan et satımı yapıp daha uygun fiyatla et ulaşımı sağlamalıdır. Son iki yılda yalnızca 1 milyon 200 bin baş büyükbaş ithalatı et sorununa çözüm oldu mu da 40 bin hayvan çözüm olsun? Hayvancılıkta yerli ve yerel desteklerle ve doğru bir planlama ile hem et ucuz tüketilir, hem ithalat yerine yerli besici desteklenir. Gittiğimiz ahır ve ağıllarda, 'Hayvancılığı bırakmayı düşünüyoruz.' diye dert yanıyorlar. Çözüm, ithal üründe değil, yerli besicide aranmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Gürer: “Çiftçinin, Besicinin Psikolojisi Bozuk” Haber

Gürer: “Çiftçinin, Besicinin Psikolojisi Bozuk”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, besicilerin sorunlarını dinledi. Hayvancılıkla uğraşan Çiftçi Hasan Erdal, CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer’e tarım ve hayvancılık sektöründe yaşadığı sorunları anlatatı.Erdal sektörün ne denli zor bir süreçten geçtiğini Çocukluk hayali olarak başladığı hayvancılık serüveninin geldiği noktada, artan maliyetler ve destek eksikliği nedeniyle büyük zorluklar yaşadığını ifade etti. Psikolojimiz bozuldu diyen Erdal, sektörde üretici olmanın giderek daha da  zor hale geldiğini belirtti. "ÇOCUKLUK HAYALİMİZ, BORÇ VE MÜCADELEYLE DEVAM EDİYOR" 2014 yılında başladığı hayvancılık faaliyetlerine dair süreci aktaran Hasan  Erdal, "Kendi öz sermayemizle başladık. Ancak 2016-2018 yıllarında karşılaştığımız sıkıntılar halen devam ediyor. Çiftçilik ve hayvancılık adına ne destek ne de iyileşme gördük, durum daha da kötüleşti. Tüm sermayemizi kaybetmemize rağmen hayalimizden vazgeçmedik. Yeniden başlayabilmek için hem yerlerimizi sattık,hem de bankadan kredi aldık, ancak aynı sorunlarla karşı karşıyayız," dedi. "MALİYETLER ARTIYOR, ÜRETİCİNİN GELİRİ AZALIYOR" Erdal, hayvancılığın temel sorunlarından birinin artan girdi maliyetleri olduğunu vurguladı: "Girdi maliyetlerine yön veremiyoruz. Yem, elektrik, mazot gibi kalemler sürekli zamlanıyor ama süt fiyatları aynı oranda artmıyor. Sütü sanayiciye veriyoruz,gelir-gider dengesi bozuk. 1 litre sütle 1,5 kilo yem almamız gerekiyor ama şu an mümkün değil." Erdal, süt üretiminden kazanç elde edemediği için buzağı yetiştirmeye yöneldiğini, ancak bu sürecin de zorluklarla dolu olduğunu belirtti: "Bir ineğin buzağısından kazanç sağlamak en az üç yıl alıyor. Bu süreçte yem ve üretim maliyetleri sürekli artıyor. Örneğin, şu anda kesimhanede bir dananın kilosu 330-350 lira arasında, ama markette kıymanın kilosu 600 liraya satılıyor. Vatandaş et fiyatlarının yüksek olduğunu düşünüyor, ancak biz üreticiler bu işten kazanç sağlayamıyoruz." "TARIM ÜRÜNLERİNDE İTHALAT DARBESİ" Hayvancılık yapmanın yanı sıra çiftçilikle de uğraştığını belirten Erdal, tarım ürünlerinde ithalatın yerli üreticiyi olumsuz etkilediğini de ifade etti.”iÜretici kazanç sağlayamazken ithalat politikalarıyla karşı karşıya kalıyor””dedi. "ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ, PLANLAMA ŞART" Ömer Fethi Gürer ise üreticinin yaşadığı bu sorunların, plansızlık ve yanlış tarım politikalarının bir sonucu olduğunu belirterek şunları söyledi: "Hayvancılıkta ithalat politikaları, üreticiyi her geçen gün daha da zorluyor. Üretim planlamasının olmaması nedeniyle çiftçi zarar ediyor, hayvancılık ve tarım sürdürülemez hale geliyor. Bu durum yalnızca üreticiyi değil, tüketiciyi de olumsuz etkiliyor. Hem hayvancılık hem de tarımda kalıcı çözümler üretilmeli." Tarım ve hayvancılık sektörünün geleceği için kapsamlı bir  üretim planlamasının hayata geçirilmesi gerektiğini ifade eden Gürer, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve yerli üreticinin desteklenmesinin şart olduğunu vurguladı. ÜRETİCİ NE YAPACAĞINI BİLEMİYOR.PSİKOLOJİSİ BOZUK Çiftliğinde sorunları CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer’e anlatan çiftçi ve besici Besici Hasan  Erdal  mevcut tarım ve hayvancılık politikalarının kendilerini çıkmaza sürüklediğini belirterek, “Tarım ve hayvancılığın en büyük sorunlarından biri bence planlama eksikliği. Kendi adıma söylüyorum, psikolojimiz bozuldu. Ne zaman ne yapacağımıza karar veremiyoruz. 2025 yılı Ekim ayı için bir planlama yapamıyorum. Çekirdek nasıl olacak, pancar nasıl olacak, et fiyatları nasıl olacak bilmiyoruz. Bir gün destekleme yapıyorlar, ertesi gün ithalatla müdahale ediyorlar. Fiyatlar bir anda düşüyor. Çekirdek ekeyim diyorum, bir önceki senenin fiyatını bile bulamadık. Seneye ne olur hiçbir fikrimiz yok.” diye konuştu. ÜRETİM PLANLAMASI YOK Üretim planlamasının eksikliğine dikkat çeken üretici Erdal , “Tarım İl Müdürlüklerinin Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)  sistemi var. Bu sistem üzerinden Türkiye’de kim ne ekiyor, ne kadar üretiyor, hepsini görebilirler. Ama bunu kullanmıyorlar. Türkiye’nin ihtiyacını bilmeden ithalat programları yapılıyor. Hasat döneminde ithalat yaparak üreticiyi bitiriyorlar.” dedi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, üreticinin sözlerine destek vererek, plansızlığın üretici üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Gürer “Üretim planlaması yok. Bunun yanında çiftçi büyük ölçüde mağdur oluyor. Hayvancılıkta tam para kazanacak derken ithal hayvan geliyor. Bu da yetmiyor, et ithalatıyla piyasanın dengesi bozuluyor. Üretici, emeğinin karşılığını alamıyor, et sorununu iktidar yaratıyor. Çözümcü politika yerine ithalci ve yanlış politikalar ile sorun artıyor. Besici kazanamıyor. Vatandaş artan et fiyatı ile sofrasında et yemeği göremez duruma geliyor. Kesimhane fiyatı kasapta markette katlıyor. El değişen et fiyatı zamlanıyor. Et ve süt kurumu piyasayı dengeleyemiyor” dedi İTHALAT ÜRETİCİYİ BİTİRİYOR CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçinin yaşadığı sorunların temelinde ithalat politikalarının yattığını ifade ederek, ““Son iki yılda 1 milyon 200 bin baş büyükbaş hayvan ithal edildi. Bunun yanında et ithalatı da yapılıyor ve Cumhurbaşkanlığı verilerine göre bu ithalat devam edecek. Böyle olunca bu işi yapan, emek veren üreticiler kazanç sağlayamıyor. Girdi maliyetleri düşmediği için üreticiler her geçen gün daha fazla borca giriyor.” PSİKOLOJİMİZ BOZULDU! Besici Hasan Erdal , plansızlık ve müdahaleler nedeniyle tüm çiftçilerin motivasyonunu kaybettiğini belirterek “Bütün çiftçilerin psikolojisi bozuk. Destekleme yapmasınlar ama müdahale de etmesinler. Piyasayı kendi haline bıraksalar, biz bundan daha iyi oluruz. 3-5 yıl içinde et ve süt üretimi de rayına oturur. Ama öyle bir oynanıyor ki ne yapacağımızı bilmiyoruz.” şeklinde konuştu. Gürer, çiftçilerin emeğinin karşılığını alabilmesi için ithalat yerine üretimi teşvik eden, sürdürülebilir bir planlamaya ihtiyaç olduğunu, çiftçilerin ve besicilerin geleceğe güvenle bakabilmeleri ancak bu şekilde mümkün olacağını ifade etti.

CHP'li Gürer: “İthalat Yerli Besiciyi Zorluyor” Haber

CHP'li Gürer: “İthalat Yerli Besiciyi Zorluyor”

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, hayvancılık sektördeki sıkıntıları yerinde dinledi. Gürer, vatandaşların raflardaki et fiyatlarından şikâyet ettiğini belirtirek, üreticilerin de kazanç sağlayamadığını anlattığına dikkat çekti. RAFLARDAKİ ET PAHALI, ÜRETİCİ KAZANAMIYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Rafta eti alan vatandaş pahalıya eti aldığını söylüyor ama üretici de ‘Ben bu hayvanlara bakıyorum, besliyorum, kesime götürüyorum, para kazanamıyorum. Kesimhaneden sonra fiyat artışı başlıyor ama bu bize yansımıyor ’ diyor.” dedi. Kırıkkale ili Balışeyh ilçesi Beyobası köyünde hayvancılık yapan Fatih Keskin, “Damızlık hayvanlarımız var. Ancak ciddi problemlerimiz ve sıkıntılarımız var. Televizyonda sürekli ‘et pahalı’ diye konuşuyorlar. Bizim hayvanlarımız mezbahada 350 TL’ye kesiliyor ama kasap tezgâhlarında et 650 TL. Aradaki 300 TL nerede? Televizyonda bağırıyorlar bağırıyorlar, “hayvan pahalı, et pahalı”, e biz 350 TL’ye kesiyoruz 300 TL’yi kim yiyor kardeşim. Biz onu merak ediyoruz.” dedi. HAYVANCILIK SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAKTAN ÇIKIYOR Beyobası köyüne Kırıkkale  CHP İl Başkanı Onur Yüksel Bozdağan Balışeyh  İlçe Başkanı Burhan Altıntop   İle birlikte giden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer,  Et ve süt önemli gıda ürünü. Bu ürünler hayvancılık ile elde ediliyor. Bir büyükbaş hayvanın yetişmesi için en az 240 gün bakım gerekiyor, yem, ahır ve veteriner giderlerinin sürekli arttırıyor. Bu hayvancılığın sürdürülebilir bir yanı var mı böyle giderse?” diye besici Keskin’e sordu. Besici Keskin ise, “Sürdürebilmemiz için çeşitli şartlar bize elverirse, şartlarda yardımcı olsalar biz yaparız mesleğimizi. Köyümüzü terk etmeyiz.” yanıtını verdi. ÜRETMEK ZOR İŞ Ömer Fethi Gürer, yem fiyatlarının yüksekliği ve diğer maliyetlerin artışıyla köylünün yükünün ağırlaştığını vurguladı: “Doğal olarak buradaki sorun, önce yem fiyatlarının yüksek olması. Ahır giderleriniz arttı, veteriner gideri var, aşı var. Bayramınız yok, seyranınız yok, hep çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Kolay değil yapılan iş” diye konuştu. Besici Keskin,  “Vallaha sayın vekilim, burada yağmur yağınca metropolde insanlar ‘Ayağım çamur oluyor’ diye üzülür, biz yağmur yağınca çamura yatarız. Biz köylüyüz. Biz bu rahmete, rahmana inanıyoruz. Bu memlekette üretimi seviyoruz. Üretmek istiyoruz ama şartlar pahalı.” DESTEKLER YETERSİZ, ÜRETİCİ AYAKTA KALMAKTA ZORLANIYOR Besici Fatih Keskin, mazot, yem ve buzağı desteğinin yetersizliğine dikkat çekerek, “Sorun akaryakıttan başlıyor. Şimdi Balkan ülkelerinin en küçüğü Yunanistan Bulgaristan’da 45 Cente kırmızı mazot satılır. Biz de o mazottan istiyoruz. Biz de tarımımızı öyle yapalım. Bize de çiftçi mazotu versinler. Buzağı desteği istiyoruz. 1000 TL buzağı desteği veriyorlar. 2 torba yem etmez buzağı desteği. Biz nasıl çıkacağız bu işin içinden? 1200-1300 TL 2 torba yem ediyor. Bu buzağıya ben nasıl bakayım. Bir buzağı 2 torba yemle olur mu?” ifadelerini kullandı. GİRDİLER PAHALI, İMKANLAR KISITLI Gürer, hayvancılık yapan Fatih Keskin'e, "Buzağı ölümü var mı burada?" diye sordu. Keskin, sektörde yaşadıkları zorlukları şu şekilde anlattı: “Buzağı ölümü elimizden geldiği kadar kendi çarelerimizle tedavi uygulamaya çalışıyoruz, fazla da yapmıyoruz sayın vekilim. Ama ilaçlar pahalı, veterinerler yetersiz. Şimdi tarım ilçe müdürlüğü hangi bir köylüye yetişecek? İlaçta destek yok, veterinerden destek yok, mazottan destek yok, buzağıdan destek yok, yemden destek yok.” Keskin, kaynakların yetersiz olduğunu belirterek şunları ekledi: “Aslında tarım ilçe müdürlüklerimiz falan da geliyorlar ama kadroları yetersiz. Geliyorlar ama imkanları yok, altlarında araçları yok.”dedi. “NEDEN İTHAL EDİYORUZ? BİZE DESTEK VERİN, BİZ ÜRETELİM” CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer’in, hayvancılık maliyetleri ve zarar durumunu sorması üzerine Fatih Keskin şu ifadeleri kullandı: “Adam  ithal Angus mal getiriyor. Getir bana Avrupa’dan damızlık düveyi, ver benim elime; eti de ben üreteyim sana. Niye gidiyorsun Uruguay’dan mal getiriyorsun kardeşim? Ben yapamıyor muyum, ben beceremiyor muyum?” İthal hayvancılığa karşı olduğunu belirten Keskin, yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğini vurguladı: “Uruguay’dan adam mal getiriyor. Bana destek ver, ben üreteyim. Ben karşılayayım senin et ihtiyacını.” “KÜÇÜLMEYE BAŞLADIK, GÜCÜMÜZ YETMİYOR” Fatih Keskin, hayvancılıkla başladığı dönemde hayvan sayısını artırmayı başarsa da son dönemde küçülmek zorunda kaldığını dile getirerek,“Bizim hayvanımız 10’du, 15’ti, 20 giderek sayı arttı ama şimdi tekrar küçülüyoruz. Çünkü niye? Giderimizi Karşılamıyor. Çoluk çocuk kimi okula gidiyor, kimi bilmem nereye gidiyor. Artık kendi gücümüz de yetmiyor. YEM, MAZOT VE GÜBRE DESTEĞİ TALEBİ Üretimin sürdürülebilirliği için girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini belirten çiftçilikte yaptığını belirten Fatih Keskin, özellikle yem desteği talebini dile getirdi: “En az %50 yem desteği istiyoruz. Köylüye mazot istiyoruz, köylüye yem istiyoruz, köylüye gübre istiyoruz.” YEM MALİYETLERİ VE ÜRETİM ZORLUKLARI Fatih Keskin, yem maliyetlerinin hızla arttığını belirterek samanın 3 TL, yoncanın 8-9 TL, besi yeminin ise 50 kilogramının 550-600 TL arasında değiştiğini söyledi. CHP Milletvekili  Gürer, son zamlarla bu fiyatların 700 TL’ye ulaştığını vurgulayarak, yem maliyetlerinin üretimi nasıl zorlaştırdığını dile getirdi. “TÜRKİYE KENDİ KENDİNE YETERLİ OLABİLİR” Ömer Fethi Gürer, ithalat politikalarının yerli üretimi olumsuz etkilediğini belirterek, ““Yetkililer ‘sorun yok’ diyorlar, ama son 2 yılda Türkiye 1 milyon 200 bin hayvan ithal etti. Türkiye kendi kendine yeterli boyuta gelip, et sorununu da etten mamul ürün sorununa da çözüm bulabilir. Bunun için planlama, öngörü ve alana gelip bu işi yapan insanlarla konuşulursa çare var. Çare yok değil. O raftaki etin fiyatının düşmesi yemin fiyatının düşmesi ile doğru ilgili.” şeklinde konuştu. YEM VE SÜT ÜRETİCİLERİNE DESTEK ÇAĞRISI Hayvancılıkla uğraşanların girdilerdeki maliyet artışları nedeniyle zorluk yaşadığını ifade eden CHP Milletvekili Ömer Fethi  Gürer, süt üreticilerinin durumuna dikkat çekti ve, “Ulusal Süt Konseyi 14,65 TL fiyat verip onun altında da süt alımının yolu hala açıksa, bunun yansıması bu işi yapanlar bu işten vazgeçiyor. Süt üreticiliği yapan para kazanmazsa hayvanını kesime veriyor. Faiz de yüksek, götürüyor parasını faize yatırıyor. Yorulmadan para kazanıyor. Öyle olunca hayvancılık da zor bir iş. Yani ailece işin içindeler. Geliyorlar işte, tatili yok, bayramı yok, seyranı yok. Onun için yetkililere çağrımızdır. Yem sübvanse edilip en az %50 yemde destek verilmeli. Ahır giderleri karşılanmalı, hayvan refahını artırıcı önlemler alınıp hayvan refahı sağlanarak daha çok verim alınmalı.” ifadelerini kullandı. HAYVAN REFAHI VE BİLİMSEL DESTEK ŞART Hayvan refahının üretim verimliliğini doğrudan etkilediğini vurgulayan Gürer, bu konuda bilimsel yaklaşımların önemini belirterek, “Buradaki bir sorun da hayvanın da refahı tam sağlanmazsa ondan verim de alınamıyor. Onun da yolu; bu konuda bilgiyle, bilimsellikle sorunları doğru çözüm üreten veteriner destekli bir yapıyla halledebiliriz. Yetkililere buradan bir kez daha bu konuda da çağrı yapalım.” dedi.

Denizli Büyükşehir Mastit Hastalığıyla Mücadele Ediyor Haber

Denizli Büyükşehir Mastit Hastalığıyla Mücadele Ediyor

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun söz verdiği üreticilerin kalkınmasına destek olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi, Kale ilçesi Gökçeören Mahallesinde büyükbaş hayvanlarda görülen mastit hastalığına karşı hayata geçirdiği aşılama projesinde 600 büyükbaş hayvanın ilk doz aşı uygulamasına başladı. Denizli Büyükşehir Belediyesi, büyükbaş hayvanlarda görülen mastit hastalığına karşı başlattığı aşılama projesinde Kale ilçesi Gökçeören Mahallesi’nde yer alan 600 büyükbaş hayvanın ilk doz aşı uygulamasına başladı. Denizli Büyükşehir Belediyesi, Kale ilçesi Gökçeören Mahallesi’ndeki büyükbaş hayvanlarda görülen mastit hastalığına karşı hayata geçirdiği “Mastit Hastalığı Enfeksiyonuna Karşı Koruma Amaçlı İnaktif Aşılama Projesi” kapsamında Kale ilçesi Gökçeören Mahallesi’nde toplam 600 büyükbaş hayvanın ilk doz aşılarına başladı. Görevli ziraat mühendisleri ve veterinerlerin yerinde gerçekleştirdiği aşılama uygulamasından besiciler büyük bir memnuniyet duyarken, ikinci doz aşının 2 hafta sonra gerçekleştirileceği ifade edildi. Besiciler memnun Besici Raşit Bütün yapılan aşı uygulamasından çok memnun kaldıklarını ifade ederek, bu desteğin verilmesinden dolayı büyük bir mutluluk duyduklarını kaydetti. Besici Süleyman Meydan, yapılan aşının çok iyi bir destek olduğunu ve aşının yapılmasını sağlayan Büyükşehir Belediyesine teşekkürlerini iletti. Besici Fatıma Hilal Eser ise, hayvanların sağlığı açısından yapılan çalışmayı güzel bulduğunu belirterek, kendilerine bu desteği sunan Denizli Büyükşehir Belediyesine sonsuz teşekkürlerini iletti. “Besicilerimizin her zaman yanındayız” Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Denizli’nin dört bir tarafında üreticilerin talep ve ihtiyaçları doğrultusunda gayret ettiklerini, Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmalara aralıksız devam edeceklerini belirtti. Başkan Çavuşoğlu, “Üreticimizin derdine derman olmak için çalışıyoruz. 600 büyükbaş hayvanın ilk doz aşıları yapıldı. Üretime katkımız olsun, insanlarımız mutlu olsun istiyoruz. Üreticimize destek olmaya devam edeceğiz. Besicilerimizin her zaman yanındayız” dedi.

Gürer: “Çiftçiler 2024 Yılında Dönüm Dönüm Zarar Etti” Haber

Gürer: “Çiftçiler 2024 Yılında Dönüm Dönüm Zarar Etti”

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, tarımsal üretimde karşılaşılan sorunları tarla tarla gezip üreticinin derdini yerinde dinleyerek, sorunları yerinde inceledi. Gürer, domates, biber, patates, kavun, karpuz, fasulye, buğday, arpa, lahana, şekerpancarı, üzüm ve mısır gibi çeşitli ürünlerin üreticileriyle bir araya gelerek, üretim sürecinin her aşamasında çiftçilerin karşılaştıkları sorunları bizzat üretenden dinledi. Gürer, “Çiftçi ve besici için zor bir yıl yaşandı. Çoğu ürün tarlada kaldı ve sorunlu bir hasat süreci yaşandı. İktidar düşük alım fiyatları verdi. Tüccar ise üreticiyi boğdu. Ürünün tarlada kalmasını ve yaşanan sorunları çözmesi gereken iktidar süreci yönetemedi, adeta seyretti. Tarlada ürün satamayan üretici perişan olurken tezgâhta ürün fiyatı düşmedi. Çok sayıda üründe hasat sonu geldi. Rafta ürün fiyatları yine artmaya başladı. Ürün vardı ama tüketici bu bolluktan nasibini almadı. Üreten de zarar etti” dedi. Çiftçilerin "tarımda kara bir yıl" olarak nitelendirdiği 2024 yılında, çiftçilerin artan girdi maliyetleriyle orantılı bir gelire ulaşamadığını söyleyen Gürer, çiftçinin zarar ettiği ürün yerine farklı ürün desenlerine yönelmesinin 2025 yılında da ürün yeterliliği için risk yaratabileceği konusunda uyardı. Ömer Fethi Gürer, “22 yıldır sürdürülen plansız tarım sürekli sorun üretti. Bu yıl ektiği üründen zarar eden çiftçi, 2025 yılında ürün desenini değiştirmesi durumunda bazı ürünlerde arz açığı yaratabilir. Bakanlık bugünden bu bağlamda planlama yaparak önlem almalıdır. Başta su sorunu olmak üzere hangi bölgede hangi ürün ekilmesi ve dikilmesi gerektiği ve ülke ihtiyaçlarına göre ürün deseni oluşturulması sağlanmalıdır” dedi. Bu yıl iktidarın açıkladığı düşük alım fiyatlarının enflasyon altında kaldığını ve düşük alım politikasıyla çiftçiyi tüccara mahkûm ettiğini de belirten Ömer Fethi Gürer, “Yaşanan sorunlar tüm üreticileri olumsuz etkilediği gibi çiftçinin zarar etmesi esnafa da olumsuz yansıdı. Çiftçi, üretici kredi borcunu ödeyemeyecek durumda. Çiftçi için icra da kapıda. Çiftçi borçlarının ertelenmesi için verdiğim kanun teklifinin mecliste öncelikle görüşülmesi ve 2027 yılına kadar borçların ötelenip faizlerin silinmesi gerekmektedir” diye konuştu. BUĞDAY- ARPA YÜZ GÜLDÜRMEDİ TMO tarafından açıklanan düşük alım fiyatının çiftçiyi hayal kırıklığına uğrattığını söyleyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, enflasyon oranına ulaşmasa da çiftçilerin tarımsal girdi maliyetlerindeki artışa göre bir fiyat beklentilerinin boşa çıktığını belirtti. Gürer, TMO’nun 9,25 TL’den, tüccarın ise 8,00 TL’den aldığı buğdayın hasat bitmesi sonrası tüccarın eline geçmesiyle borsada fiyatının artmaya başladığını ifade etti. “Küçük çiftçi, ürünü tarladan alan tüccara 7-8 lira arası borçlarını ödemek için ürün satmak zorunda kaldı” diyen Gürer, “Bir yıllık üretim emeğini çiftçi, kazançsız bir şekilde satmak zorunda kaldı. Buğdayın bir yıl öncesine göre oranında alım fiyat artışı çiftçiyi zarara uğratırken, TMO yine hasat öncesi ithal buğday getirerek yerli üreticiye vermediği desteği, ithalat yoluyla yabancı çiftçiye verdi” dedi. Arpada bir yıl öncesine göre alım fiyat artışının ise %3’lerde kaldığına dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, arpa üreticilerinin Nisan ve Mayıs aylarında yeterli yağış alamaması nedeniyle verimde %50-60 oranında düşüş yaşandığını ve bu durumun rekolte kaybına yol açtığını belirtti. Ömer Fethi Gürer, “Geçen yıl dönüm başına 250-300 kilogram arpa elde edilirken, bu yıl bu rakam 150-180 kilograma kadar geriledi. Kuraklık nedeniyle geniş ekim alanlarına rağmen çiftçiler zor bir sezon geçirdi. Farklı ürünlerde de bu yıl kuraklık üreticiyi vurdu” dedi. DOMATES ÜRETİCİSİ BORÇLARINI ÖDEYEMEDİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, domates üreticisinin ürününü maliyetinin altında bir fiyatla salça fabrikalarına 2 lira 30 kuruşa vermek zorunda kaldığını, üstelik nakliye ve fire maliyetlerinin de üreticiye ait olduğunu belirtti. Bu şartlar altında domatesini satan üreticinin kazanamadığını ifade eden Gürer, “Üreticiler kredi kullanarak üretim yaptı, ancak şu an kredileri dahi ödeyemeyecek durumdalar. Dönüm başına 20-25 bin lira masrafı olan domatesi ürettiler ama ürünleri ellerinde kaldı. Domatesin çoğu tarlada hâlâ toplanmadı,” diye konuştu. Ömer Fethi Gürer'e bu yıl 6 çeşit ürün ektiğini anlatan bir çiftçi, “Aynı anda tüm ürünlerde satış sorunu olur mu? İlk kez tanık olduğum bir durum,” diye durumu özetledi. Özel ve kamu bankalarına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlarının arttığını, çiftçilerin borçlarının 800 milyar liraya dayandığını ifade eden Gürer, çiftçilerin borçlarının 2027 yılına kadar ötelenmesi ve faizlerinin silinmesi için verdiği kanun teklifinin komisyonlarda görüşülüp bir an önce Meclis’e gelmesi gerektiğini söyledi. YAZLIK PATATESTE ZARAR Bu yıl yazlık patatesin düşük fiyat nedeniyle üreticisini zora soktuğunu belirten Ömer Fethi Gürer, “Bu yaz yazlık patatesin kilosunu tüccar 2 liradan aldı. Üretici, maliyetlerini dahi karşılayamadığı gibi hasat yaparken bile zarar etti. Çünkü 2 liraya satılan patates, işçi maliyetini bile karşılamadı. Çiftçi, gübre, tohum, işçi ve ilaç ücretlerini bile ödemekte zorlandı. Patates boyutuna göre seçilip orta altı patates tarlada kaldı, rafta ise fiyat düşmedi,” dedi. Gürer, “Kışlık patates sökümü ile sorun daha da artacak gibi görünüyor. TMO, Türkşeker ve Tarım Kredi Marketleri bugünden patates üreticisine ürünün çöpe gitmeyeceği garantisini vermelidir,” diye konuştu. KARPUZ VE KAVUNDA DURUMDAN NASİBİNİ ALDI Karpuz ve kavun üreticilerinin de yaşadıkları zorluklara değinen Gürer, “Tarlada kalan karpuz ve kavunlar, maliyetinin altında fiyatla alınmak istenmesi nedeniyle satılamadı ve üreticiler ciddi şekilde zarar etti. Üretici, karpuzun kilosunu 4 liraya mal etti, ancak 1 liradan satamadı,” dedi. “Bu yıl karpuz gibi kavun da üreticilere para kazandırmadı,” diyen Gürer, bir üreticinin ifadesine yer vererek, “Dönüm maliyeti kavunda 20 bin lirayı, karpuzda ise 25 bin lirayı geçti. Fidesini 14 TL’ye alan ve dönüme 700 fide atan, 30 dönüm kavun, 25 dönüm karpuz eken bir üreticinin 1 milyon TL zararı var. Kavun üreticileri borçları nedeniyle traktörlerini satmak zorunda kalacaklarını belirtiyor,” diye konuştu. FASULYE GEÇEN SENENİN DAHİ ALTINDA FİYATLA ALINDI Gürer, “Fasulye üreticileri de ürünlerinin fiyatlarının geçen yıla göre düştüğünü ve maliyetlerin arttığını belirtiyor. Bir fasulye üreticisi, fasulyenin kilosunu geçen sene 44 liraya satarken, bu yıl en yüksek 38 liraya satabildiklerini anlattı. Masrafları yüzde 100 arttı; ancak ürünleri geçen seneki fiyatın bile altında kaldı. Elektrik, işçilik, mazot gibi giderler 3 kat arttı, ama ürünlerinin fiyatı geçen seneki fiyatın bile altında kaldı,” dedi. TARIMDA PLANSIZLIK ÇİFTÇİYE KARA BİR YIL DAHA YAŞATTI Ömer Fethi Gürer, “Çiftçilerimiz, tarımda doğru bir planlama yapılmadığını ve bu yüzden büyük zararlar ettiklerini ifade ediyorlar. Üreticilerimiz, borçlarını ödeyemedikleri takdirde traktörlerini ve tarlalarını satmak zorunda kalacaklarını söylüyorlar. Tarım politikaları üreticimizi korumuyor; ithalat teşvik ediliyor, yerli üretici ise ihmal ediliyor. Eğer doğru ve çözümcü kamucu önlemler alınmazsa, tarım sektörümüz daha da kötüye gidecek. Çiftçilerimizin borçlarının yapılandırılması ve tarımsal desteklerin artırılması gerekiyor. Çiftçimizin tarlada emeği heba oluyor, kazanç sağlayamıyor, borçlarını ödeyemiyor. Vatandaş ise rafta kat kat artan fiyatlarla ürün almaya çalışıyor. Aracılar kazanıyor, üreten ve tüketen ise zorda kalıyor. Bu yıl tarlada kalan ürüne iktidar müdahale edip Tarım Kredi marketler aracılığıyla tüketiciye daha uygun fiyatla ürün erişimi sağlayabilirdi. İktidar süreci yalnızca seyreden oldu,” şeklinde konuştu. KURAKLIK ÇİFTÇİYE CİDDİ ZARAR VERDİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bu yıl Niğde’deki şeker pancarı, lahana, buğday ve arpa üreticilerinin kuraklık ve sulama suyu sorunları nedeniyle büyük sıkıntılar yaşadığını belirtti. Üreticiler, yeraltı sularının çekilmesi ve artan elektrik fiyatları nedeniyle bu yıl sulama suyu giderlerinin de arttığını, yetersiz yağışların ürün kaybına yol açtığını ifade etti. Gürer, şeker pancarında taban fiyatın çiftçi için büyük önem taşıdığını ve çiftçinin hakkı olan ton başı 2500 TL’nin verilmesi gerektiğini vurguladı.

Süt Sudan Ucuz! Haber

Süt Sudan Ucuz!

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin çeşitli ilçelerinde hayvancılıkla uğraşan besiciler ile görüştü. Küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerin sorunlar artığını belirten Gürer, maliyet artışlarının hayvancılığı sıkıntıya soktuğuna dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, “1 ila 10 hayvanı olan ve çiftçilik yapmayanların artık ahırı boşaldı. Orta ölçekli işletme dediğimiz yerlerde de yem fiyatlarından dolayı hayvancılık yapanlar, bu işin sürdürülebilir olmadığını söylüyorlar. Özellikle de yem ve faizdeki artış, hayvancılığı doğrudan etkilemiş durumda.” diye konuştu. Besici Süleyman Demirtaş’ta çiftçilik yapmadan hayvancılık yapan ayakta kalamaz “ diye konuştu. Yarım litre ambalajlı su 10 liradan satılırken 1 litre çiğ süt 12 liradan alınması besiciyi bitirip bu işi yapma demektir” dedi.  TÜİK’E GÖRE DE BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞINDA AZALMA DEVAM EDİYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TÜİK’in yayınladığı 2024 yılı son büyükbaş hayvan sayısı istatistiğinde, Haziran ayında 16 milyon 555 bin baş büyükbaş hayvan varlığı açıklandığına dikkat çekti. Gürer, “Sığır sayısı Haziran 2024 ayı sonu itibarıyla, bir önceki yılın Aralık (2023) ayına göre yüzde 0,2 azalarak 16 milyon 396 bin başa düştüğü görülüyor. İddialı başlanan ve sayısal artış sağlanması hedeflenen manda sayısı ise yüzde 2 azalarak 159 bin baş olarak gerçekleşmiş bulunuyor. TÜİK verilerine göre, 2020 yılından beri ithalata rağmen büyükbaş hayvan varlığı azalmaya devam ediyor. TÜİK Hayvansal Üretim İstatistikleri’ne göre, Haziran 2020’de büyükbaş hayvan sayısı 18 milyon 615 bin baş olarak açıklanmıştı; sığır sayısı 18 milyon 426 bin baş, manda sayısı ise 189 bin baş olarak belirtilmişti. Bu durumda, 4 yılda ithalata rağmen yaklaşık 2 milyon civarında sığır varlığının eridiği görülüyor. Bu durum, daha çok ithalata kapı aralıyor. Son iki yıla baktığımızda, 2023 yılında 818 bin 17 büyükbaş ithal edilip, 1 milyar 163 milyon 367 bin 341 dolar yurt dışına ödenmiş. 2024 yılının ilk 7 ayında ise 214 bin 391 büyükbaş ithal edilerek, 402 milyon 274 bin 737 dolar yurt dışına ödendi. Hayvancılıkta yönetilememe sorununun bedeli, rafta son satıcıya artan et ve süt fiyatları ile et ve sütten mamul ürünlerin fiyatlarına zam olarak yansırken, besici de bu işi giderine göre gelir olmadığı için bırakıyor.” diye konuştu. BESİCİ SÜLEYMAN DEMİRBAŞ: "YEM FİYATLARI KATLANDI, FAİZLERDE BELİMİZİ BÜKTÜ" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e sorunlarını anlatan besici Süleyman Demirbaş, 2017-2018 yıllarında başladıkları hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülemez bir noktaya geldiğini belirtti. Artan maliyetler ve kredi faizlerindeki yükselişin hayvancılık sektörüne büyük darbe vurduğunu dile getiren Demirbaş, işletmesinde yaşadığı süreci şöyle anlattı: “2017-2018 yılları arasında başladık ve aile şirketiyiz. 105 ile 120 arası hayvanla başladık.  Sayı 400’e kadar süreçte çıktı. İlk başladığımızda, 2018 yılında, maliyetlerimiz gayet normaldi. Yemin torbası 50 liraydı. Bugün bir torba yem 600 ile 620 lira arasında. Hatta geçen hafta da yem fiyatlarına zam söz konusu oldu. Maliyetlerimiz çok yükseldi. Buna ek olarak kredi faizleri de yükselmeye başladı. Yem olsun, hayvancılık kredilerindeki faizler olsun, %5'ten %26'lara çıktı. Mecburen bankadan kredi kullanıyoruz. Kredi kullanmadan bir işletme yürümez. Faizler yükseldiği için bu da bizim maliyetlerimize yansıyor.” Demirbaş, süt ve et üretimi yaptıklarını, yem maliyetlerinin ise maliyetlerinin %70’ini oluşturduğunu belirterek, “Biz süt hayvancılığı yapıyoruz, damızlığımızı yetiştiriyoruz, erkek danalarımızı besliyoruz. Burada hem et, hem süt üretimi yapıyoruz. Günlük bir hayvan 10-12 kilo arasında süt yemi tüketiyor. Kaba yem olarak da silajlık mısırı, yoncayı, samanı 30 kiloya tekabül ediyor. Çiftçilik de yapıyoruz; kaba yemimizi kendimiz yetiştiriyoruz. Silajımızı, yoncamızı, samanımızı kendimiz üretiyoruz. Çiftçilik yapmayan işletmeler asla sürdüremezler. Bugün batıyordur zaten o işletmeler. Bizimkisi de bu şartlarda çok çok bir yıl, iki yıl daha gider. Kesime giden çok sayıda hayvan var. Geçen yıllarda 485 hayvanımız varken şu an 350'ye düştük. Biz de satıyoruz. Üretmeden ziyade gerilemeye gidiyoruz. Yılda  80-100 hayvan artışımız olması gerekirken düşüşe geçiyoruz. “diye konuştu. “TATİLİMİZ YOK” Besici Demirtaş “Biz aile şirketiyiz, hepimiz buradayız. Düğünümüz, derneğimiz yok, hafta sonumuz yok, tatilimiz yok. Tamamen buradayız, tüm gelirimizi hayvancılıktan temin ediyoruz. Şu anda başa baş gidiyoruz ama maliyetlerimizin %70'ini yem oluşturuyor, geri kalan %30 diğer masraflara gidiyor. Bize şu anda hiçbir şey kalmıyor. Bu yıl sonuna kadar görünen o ki yem fiyatlarına %40 daha zam gelecek gibi gözüküyor. Elektriğimize %40 zam geldi. Mazota sürekli zam geliyor. Anlayamadık yani ne olduğunu. Bir ay önce hasatta satılamayan arpa, buğday şu anda zamlanmış. Bu kimin deposuna gitti de hemen zam geldi? Buğday çiftçinin elindeyken neden para etmedi? Sanayiciye geçti mi, bu para ediyor. Veteriner giderlerimiz de arttı. Veteriner diyor ki ‘Benim aracımın yakıtı ikiye katladı.’ Geçen yıl 100 liraya aldığımız ilaç, bu yıl 200 lira olmuş. Onun da bir geçimi var, o da iki katına çıktı.” dedi. GÜRER: "HAYVAN İTHAL ETMEK YERİNE YERLİ ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı ve ithal hayvan politikalarının uzun vadede ülke hayvancılığına zarar verdiğini belirterek, “Besicilik yapılıyor ama gelir sağlayamaması durumunda işletme daralmayı düşünüyor. Bu yıl da belli miktarda hayvanını satmak zorunda kalmış. Özünde bu tür işletmelerin ayakta kalması gerekiyor. Daha fazla dışa bağımlı, ithalata yönelik hayvan getirmek yerine yerli üreticiyi desteklemek gerekli. Çünkü 1 milyon 300 binin üzerinde ithal hayvan getirildi. Türkiye ithal etmemeli. Kendi üreticisini, süt inekçiliğini geliştirerek süreci götürmeli. Eğer süt fiyatları artarsa, sütten mamul ürünlerin fiyatı da artar diye bir baskılama yapılıyor. Oysa şu anda çiğ süt üretiminde küçük işletmeler 12 liraya, büyük işletmeler ise Ulusal Süt Konseyi'nin belirlediği 14 lira 65 kuruştan sütünü veriyor. Ama rafa gidip bakıyorsunuz, 40 liradan süt satılıyor. Şimdi bir sakızın 35 TL olduğu bir yerde, 1 litre sütün 14 lira 65 kuruş olarak Ulusal Süt Konseyi’nin belirlemesi akıl alacak iş değil.” şeklinde konuştu. DEMİRBAŞ: "FABRİKALAR BİZİ TEHDİT EDİYOR, ÜRETİMİMİZİ AZALTMAMIZI İSTİYORLAR" Üretici Süleyman Demirbaş ise fabrikaların üreticileri tehdit ettiğini, fazla süt almayacaklarını belirterek üreticiyi baskı altında tuttuklarını söyledi. Demirbaş bu durumu şu ifadelerle dile getirdi: “Yarım litrelik bir su alıyorsun, ne kadar diyorsun? 10 lira. Gülüyor insan. Ben 1 litrelik sütü 14 liraya satıyorum, yarım litre suyu 10 liraya alıyorum. Fabrikalar şu anda bizleri tehdit altında tutuyor. Diyor ki ‘Fazla sütünüzü almayacağız.’ Biz de diyoruz ki ‘Üretimimiz artıyor, ne yapabiliriz?’ Diyor ki ‘Azaltacaksınız, o zaman hayvanlarımızı mı kestirelim?’ ‘Evet, hayvanlarınızı kestirin’ diyorlar.” diye konuştu.

Gürer: “Hayvancılıkta Tehlike Çanları Çalıyor” Haber

Gürer: “Hayvancılıkta Tehlike Çanları Çalıyor”

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, süt politikalarındaki yanlış uygulamaların süt ineklerinin kesimine ve hayvan varlığında kayıplara neden olduğunu belirtti.  Gürer, süt fiyatlarındaki düşüklüğün üreticiyi zor durumda bıraktığını vurgulayarak, üreticilerin maliyet artışlarına rağmen çiğ süt fiyatlarının sabit kalmasından hatta düşmesinden şikayetçi olduğunu belirtti. Hayvancılıkla uğraşan Nevzat Genişyürek ise sektördeki yapısal sorunlara dikkat çekerek, tarım ve hayvancılık politikalarının kökten ele alınması gerektiğini söyledi. Genişyürek, maliyetler karşısında süt üreticilerinin zor durumda olduğunu ve bu durumun ülkenin gelecekteki gıda güvenliğini tehlikeye atacağını dile getirdi. GÜRER, SÜT ÜRETİCİLERİNİN SIKINTILARINI DİLE GETİRDİ CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de süt üreticilerinin karşı karşıya kaldığı büyük krizi gündeme taşıdı. Gürer, son 5 yılda Türkiye’nin hayvan varlığında 10 milyona yakın bir kayıp yaşandığını belirterek, süt ineklerinin kesilmesine yol açan yanlış yönetim politikalarının bu kaybı derinleştirdiğini ifade etti. Gürer, “Yalnızca geçen yıldan bugüne kadar 1 milyon 200 bin  üzerinde hayvan ithal edildi. İthalat durmuyor ama sütte yanlış uygulamalar yeniden krize dönüşme noktasında” dedi. Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği 14 lira 65 kuruşluk fiyatın üreticiyi kurtarmadığını, bazı bölgelerde ise halen 12 liradan süt alındığını belirterek, süt inekçiliği yapan üreticilerin durumunu yerinde inceledi. ÜRETİCİ NEVZAT GENİŞYÜREK: "SORUNLARIMIZ ÇOK DERİN" Hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, süt üreticilerinin yaşadığı sorunları dile getirirken, bu sorunların sadece yüzeysel olmadığını, derin ve yapısal olduğunu vurguladı. Genişyürek, “Süt verdiğimiz firmalar doğru düzgün (kazanç sağlayacak kadar) bize süt parası ödemiyor. Reyona gidiyoruz, tam yağlı diye kreması bile alınmış sütlerin fiyatı 45 lira, ama biz 15 liraya süt satacağız diye debeleniyoruz. Eğer ki bir ülke üreticisine sahip çıkarsa büyür. Hollanda'nın bile bugün farklı yerlere gelme sebebi, gayri safi milli hasıladan ayrılan payın bize göre kat kat fazla olması. %28 ve %29'a tekabül eden bir oran olduğu söyleniyor.” dedi. Artan maliyetler karşısında süt fiyatlarının artmadığını, bunun yanı sıra et fiyatlarının da gerilediğini belirten Genişyürek, üreticilere yeterli destek verilmediğini ifade etti. "YEMLE SÜTÜ ENDEKSLESİNLER, BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUZ" 2011 yılında 1 litre sütten aldığı yem miktarını bugün de alabilmeyi isteyen Nevzat Genişyürek, destek taleplerinin ötesinde adil bir fiyat politikası talep etti. “Ben destek falan istemiyorum. Bunu bir kaldıralım ortadan. Bana ne verecek biliyor musunuz? 1 litre sütün bir buçuk kilo yem alabilmesi lazım. Bana, 2011 yılında verdiğim sütüm ne kadar yem alıyorsa, şu anki fiyat endeksi bunu versin, başka bir şey istemiyorum. Biz çiftçilik yaparak ayakta kalıyoruz. Ben ufak tefek çerçici gibi o paralara ihtiyacım yok, istemiyorum.” diye konuştu. "ÜRETİCİYE SAHİP ÇIKILMAZSA BU ÜLKE BÜYÜYEMEZ" Nevzat Genişyürek, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık politikalarının bireysel çıkarlar doğrultusunda yönetildiğini belirterek, “Hayvancılıkta ve tarım sektöründe bireysel çıkarlara göre yönetiliyoruz, çünkü adamlar küçük küçük menfaatleri ile bizim işletmemize dokunuşlarıyla bu ülkenin tarım ve hayvancılık politikasını yönettiğini düşünüyorlar. Aslında bu, duvara toslama diye bir tabir var ya, biz şu an komple oraya gidiyoruz. Eğer ki bir ülke üreticisine sahip çıkarsa büyür. Örneğin, şimdi ben Trakya'ya gidiyorum; istediğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyorum. Mustafa Kemal Paşa'ya gidip, istediğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyordum ya da İzmir'e gittiğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyordum. Ben şu anda buralardan düve alamadığım için ithalatçı oldum.” dedi. Türkiye’nin düve ithalatına bağımlı hale geldiğini, ancak bu ithalatın da sürdürülebilir olmadığını vurguladı. Genişyürek, “Şu anda biz Danimarka'dan, Avusturya'dan, Çekya'dan, Almanya'dan düve ithal ediyoruz. Peki, yarın bu ülkeler düve vermeyi durdurursa, iş piyasasını nasıl regüle edeceksiniz?” diyerek, bu durumun yaratacağı risklere dikkat çekti. TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR Nevzat Genişyürek, geçmişte de bugün olduğu gibi benzer krizlerin yaşandığını hatırlatarak, süt fiyatlarının o dönemde de üreticiye yeterli kazanç sağlamadığını söyledi. Bu nedenle birçok işletme sahibi, süt ineklerini kesime göndermek zorunda kaldı. Bunun sonucunda ise piyasada büyük bir açık oluştu ve et fiyatları hızla yükseldi. Genişyürek, bu absürt piyasanın o dönem hiçbir şekilde çözülemediğini ve etkili bir müdahale yapılamadığını belirtti. SÜT SEKTÖRÜNDEKİ KRİZ DERİNLEŞİYOR Hayvancılık sektörü, özellikle süt üreticileri, maliyet artışları ve krizler nedeniyle büyük zorluklar yaşıyor. Süt üreticisi Nevzat Genişyürek, Türkiye'de süt üretiminin ve hayvancılığın karşı karşıya olduğu derin sorunları detaylandırdı. Holstein ve Simental ırklarına sahip olan işletmesinde hayvan başına , ortalama 27-28 litre süt alındığını belirten Genişyürek, her bir hayvanın günlük özel 9 kilo yem tükettiğini, yaz aylarında ise bu miktarın 7-8 kilo aralığında olduğunu ifade etti. Yem çeşitliliği arasında yonca, by-pass, premix, soda, soya, beyaz saman ve silaj yer aldığını, tüm bu maliyetlerin toplamda büyük bir yük oluşturduğunu söyledi. SABİT VE DEĞİŞKEN MALİYETLER Besici Nevzat Genişyürek, aşı ve veteriner giderleri gibi sabit maliyetlerin bu hesaplamaların dışında tutulduğunu, bu nedenle toplam maliyetlerin çok daha yüksek olduğunu vurguladı. Bir düve öldüğünde, canlı başına 150.000 lira gibi büyük bir kayıp yaşandığını belirtti. "Bir düve, akşam girip sabaha karşı doğum yaparken kısmi felce yakalanabiliyor. Bu durumda veterinerin bile hayatta tutma oranı %50'nin altında” dedi. Buzağı ölümlerinin eskisi kadar yaşanmadığını ancak mevcut durumun çok tehlikeli bir noktaya gittiğini ifade etti. PİYASA REGÜLASYONU VE ÜRETİCİLERİN MAĞDURİYETİ Hayvancılık yapan Genişyürek, iç piyasada süt fiyatlarının regüle edilmesine rağmen, gidişatın tehlikeli bir noktaya geldiğini ve üreticilerin yaşadığı mağduriyetin tüm ülkeyi etkileyeceğini söyledi. “Makas açılacak, bunu yetkililerin bilmesini, görmesini istiyorum. Üreticilerin mağduriyeti sonucunda Türkiye Cumhuriyeti sancısını çekecek. Yetkililerin bireysel çıkarlar yerine ülkenin yapısal sorunlarına müdahale etmelerini bekliyoruz” şeklinde konuştu. “HAYVANCILIKLA İLGİLİ POLİTİKALAR DOĞRU KOORDİNE EDİLİRSE SORUNLAR AZALIR" CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, tarım ve hayvancılık sektörlerinde yaşanan sorunların giderek derinleştiğine dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, "Tarımda ve hayvancılıkta ciddi sorunlar var. Geçmişe kıyasla problemler önemli ölçüde arttı. Türkiye'de hayvancılık politikaları doğru şekilde koordine edilirse, üreticilerimizin belirttiği gibi, sorunlar azalır ve ithalata bile gerek kalmaz, kendi kendimize yeter hale geliriz. Yapılması gerekenler her ortamda dile getiriliyor." dedi. Gürer, mevcut durumu örnek vererek, "Şu an görüldüğü gibi, hayvanlar ahırda ve sağıma giren yaklaşık 70 hayvan bulunuyor. Bir o kadar da gebe düve var. Eğer bu yatırımı bugün yapacak olsanız, yapamazsınız." şeklinde konuşması üzerine hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, "Mümkün değil vekilim. Nerede? Ayrıca, sen bu sektöre girer misin diye sor vekilim. Adam alıyor, satıyor. Şurada mısır tarlasından çıkıyorsun, geliyorsun, hayvan burada doğum yapıyor. Gidiyorsun, burada hayvanlar itişiyor. Bir sürü sorunla karşılaşıyorsun. Buzağı hastalanıyor, serum takıyorsun. 24 saat senin enerjini emiyor. Bu kadar uğraşacağıma, paramı faize mi yatırırım, alıp mı satarsın? Ne yaparsan yap, bizden daha fazla kazanacağın kesin." şeklinde konuştu. KENDİ KENDİNE YETERLİ HALE GELİNMELİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım ve hayvancılığın stratejik önemi üzerine vurgu yaparak, bu sektörlerin ülkenin geleceği için kritik olduğunu belirtti. CHPli vekil Ömer Fethi Gürer, "Gıda, stratejik anlamda bir ülkenin geleceğidir. Tarım olmazsa, ülke ilerleyen aşamalarda dışa bağımlı hale gelir ve bu durum sömürgeleşmeye yol açar. Üretmeyen toplumlar, kendilerine dayatılanlarla yaşamlarını sürdürmek zorunda kalır." dedi. Gürer, tarım sektöründeki sorunların yalnızca üreticilerin deneyimlerinden öğrenilerek çözülebileceğine dikkat çekti. "Yetkililere sesleniyoruz: Sonucu bugünden belli olan yanlışı yapmayın. 4 yıl önce yapılan yanlış, bugün ithalatı getirdi. Avrupa'da hayvan varlığında birinci olduğumuzu söylemek yeterli değil. Uygulamanın sürekliliği önemlidir. Eğer üretici hayvanlarını bakabiliyor, yem sorununu aşabiliyorsa ve bu sürdürülebilir ise, bu işi yapıyor. Aksi takdirde, üreticilerimiz, 'Bu işe başladığımda böyle olacağını bilseydim, sürdürmezdim,' diyorlar." şeklinde konuştu. Gürer, kırsalda küçük aile tipi işletmelerin önemine dikkat çekerek, "Büyük işletmeler muhakkak olacak, ama küçük işletmeler büyük işletmelerin en büyük destekçisi. Küçük aile tipi işletmeler olumsuzluklarda bizi ayakta tutacak." dedi. Ayrıca, küçük aile tipi işletmelerde üretim yapan çiğ süt üreticilerinin uzun süre depolama imkanlarının bulunmadığını ve bu nedenle sanayiciye satmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Gürer, Türkiye'nin markalaşarak bu işletmelerin ürettikleri ürünleri katma değer yaratarak pazarlayabileceğini vurguladı ve "Müteşebbis işinden para kazanırsa, işini büyütür ve bu, Türkiye’ye yeni bir katma değerli ürün kazandırır. Büyüttüğü iş yeni bir aş, yeni bir iş demektir. Türkiye’ye yeni bir KATMA DEĞERLİ ÜRÜNÜN KAZANDIRILMASI DEMEKTİR." ŞEKLİNDE KONUŞTU. HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDEKİ YAPISAL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, sektördeki sorunların yapısal olduğunu ve bu sorunlara köklü bir müdahale gerektiğini belirtti. Genişyürek, “Bizdeki sorunlar yapısal sorunlar. Bu sorunları gerçekten ülkemizi seviyorsak, bu sorunlara ciddi anlamda el atılmalı, sorunlara kökten müdahale edilmeli. Suni dokunuşların asla bizim sektöre bir faydası yok. Bunu herkes bilsin, kimse kimseyi kandırmasın. Gelin, sorunları kökten ele alalım.” dedi. Genişyürek, süt maliyetleri ve fiyatları arasındaki dengesizliğe de dikkat çekti. “Şu anda sütün maliyeti ile süt fiyatı kafa kafaya geliyor, ama bu işin içinde değişken maliyetler var. Bir düve öldüğü zaman benim değişken maliyetim artıyor. Adam bana maliyetimi 13 lira çıkarıyor. 'Yoncan var, mazotum var, işçin var' diyor. Bunları katıyorum, sana 13 lira maliyet çıkarıyorum, güzel. Ama benim içeride canlı hayvanım var. Hadi bir tane öldü, onu ne yapacağız? Ya da buzağım öldü, o da bir değişken maliyet. Niye bunu göz ardı ediyorsunuz? Değişken maliyeti hiç görmeden sabit maliyetimle 13 lira ile 14 lira arasında maliyet çıkarıyorlar.” şeklinde konuştu. Genişyürek, silaj ve yonca üretimini kendilerinin sağladığını ifade etti. “Şu anda silajımızı kendimiz yetiştiriyoruz, yoncamızı kendimiz yetiştiriyoruz. Diğer endüstri bitkilerine girmiyoruz, onlara girsek zaten onları üreten üreticinin hali de bizden kötü. Yine biz bir döngü sağlıyoruz; silajıyla, yoncasıyla bir döngü sağlıyoruz. Onların durumu bizden daha kötü. Şu an kavun, karpuz, patates gibi tarladaki ürünler... Hepimiz biliyoruz, hepimiz duyuyoruz. Şu an, inan, onların durumu bizden daha kötü.” diyerek mevcut sorunlara vurgu yaptı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.