SON DAKİKA
Hava Durumu

#Buğday

Porsuk Haber Ajansı - Buğday haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Buğday haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Buğday Krizi Büyüyor, 44 İlde Üretim Azaldı! Haber

Buğday Krizi Büyüyor, 44 İlde Üretim Azaldı!

Edirne Milletvekili ve Ziraat Mühendisi Ediz Ün, 2024 yılında Türkiye genelinde buğday üretiminin 35 ilde artmasına karşın 44 ilde azaldığını belirterek, üretimi düşen iller arasında Edirne’nin de yer aldığını vurguladı. Buğdayın anavatanı olan Türkiye’de üretimin son 36 yıldır ortalama 20 milyon ton seviyesinde seyrettiğini ifade eden Ün, "2023 yılında 22 milyon ton olan buğday üretimi, 2024 yılında %5,5’lik bir düşüşle 20,8 milyon tona geriledi. En büyük üretim kaybı %74 ile Bartın’da yaşanırken, onu %43 ile Denizli, %38 ile Hakkari, %37 ile Yalova ve %35 ile Ağrı takip etti. Seçim bölgem Edirne, buğday, ayçiçeği ve çeltik üretimi ile geçinen bir il olmasına rağmen, burada da üretim %24 azaldı. Tokat, Giresun, Osmaniye, Mersin ve Van gibi illerde artışlar görülse de ülke genelinde toplam buğday üretimi 1,2 milyon ton azaldı" dedi. Üretimdeki bu gerilemenin ithalatı artıracağına dikkat çeken Ün, "Buğday üretimindeki her milyon tonluk düşüş, Türkiye’yi dışa bağımlı hale getiriyor. Çiftçimiz, yüksek girdi maliyetleri nedeniyle Rusya’daki üretim maliyetleriyle rekabet edemiyor. Ucuz ithal buğday yurda girince, yerli üreticinin ürünü değer kaybediyor. Bu nedenle çiftçimizin, üretimin desteklenmesi şart. Çiftçimizi desteklemeyen AKP iktidarları döneminde 105 milyon ton buğday ithalatı için 29 milyar dolar ödendi. Oysa buğdayın anavatanı olan Türkiye’nin bu ürünü ihraç etmesi gerekirken ithal etmesi, tarım politikalarındaki başarısızlığın en açık göstergesidir" diye konuştu. Edirne’nin son yıllarda kuraklığın etkisini ağır şekilde hissettiğini belirten Ün, "Küresel ısınma ve iklim değişikliği hem dünyada hem de ülkemizde tarımsal üretimi doğrudan etkiliyor. Ancak bu olumsuzluklardan en fazla etkilenen illerden biri Edirne. Çiftçilerimiz kuraklık nedeniyle ayçiçeği ve buğdayda istenilen verimi alamadı, çeltikte ise su sıkıntısı yaşadı. Trakya genelinde üretici ciddi sıkıntılarla karşı karşıya. Çiftçimiz, tarlasına atacağı bahar gübresini bile alamaz hale geldi. Borç yükü giderek artıyor, üretici adeta boğuluyor" dedi. Buğday üretiminin sürdürülebilir olması için desteklerin artırılması gerektiğini vurgulayan Ün, "Buğday üreticisine, prim desteği hariç dekara en az 1.000 lira doğrudan destek verilmelidir. Aksi takdirde bu yıl üretim 20 milyon tonun altına düşecektir. Buradan Tarım ve Orman Bakanı’na çağrıda bulunuyorum: Çiftçiyi desteklememek, milyonlarca insanın gıda güvenliğini riske atmak demektir. Buğday üreticisini sahipsiz bırakmanın vebali ağırdır" ifadelerini kullandı.

Un Fiyat Artışı Ekmeğin Fiyatına Yansıyor Haber

Un Fiyat Artışı Ekmeğin Fiyatına Yansıyor

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman, Köy İşleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, ekmek fiyatlarında artışın iktidarın uyguladığı yanlış tarım politikası, ithalatçı anlayış ve artan girdi fiyatlarının etkisi olduğunu söyledi.  CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2018 yılında 1 lira 25 kuruş olan ekmeğin 7 yılda 12,50 TL'ye çıktığını, pide fiyatının da 2018 yılında 2 lira iken 2025 yılında 20 liraya yükseldiğini, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişten bugüne gıda ürünlerinde artan fiyatlarla ekmeğe dahi erişimde sorunlar oluştuğunu” belirtti. VATANDAŞ EKMEĞİNİ KISIYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ekmek fiyatının artışının sorumlusu yanlış, öngörüsüz ve plansız tarım politikalarıdır. Fiyat artışının sorumlusu siyasi iktidardır” dedi. CHP Milletvekili Gürer, “Fakir fukaranın, garip gurebanın bir ekmeği vardı; onu dahi vatandaş fiyat artışlarıyla kısmak zorunda kaldı. Artan fiyatlarla ilgili doğal olarak fırıncıları da suçlayan ya da yargılayanlar var ama işin özü siyasi iktidar sorumluluğundadır. Çünkü fırıncılarla konuştuğunuz zaman, ‘Un fiyatı arttı; tuz, maya, yumurta, susam, kira, işçilik, nakliye, doğalgaz, odun, elektrik, akaryakıt arttı. Ne yapayım, nasıl bu işi sürdüreyim?’ diye soruyor. Un fiyatında artışı görmeyip ekmek fiyatı konuşularak fırıncı suçlanacağına, fırıncı maliyetine baksınlar. Fırınlar kapanıyor; kayıt dışı fırınlar, rekabette vergisini veren ve kurallara uyan fırınların faaliyetini zora sokuyor.AVM fırınları da ekmeği farklı tanımlarla istediği fiyatlara çıkarıp satıyor. Ekmek fırınları, haksız rekabet nedeniyle kapılarını zor açar hale geldi” diye konuştu. İTHALAT YERLİ ÜRETİMİ VURUYOR CHP’li vekil Gürer, “Fırıncı esnafı, ekmek fiyatını artıran gibi göstermek yerine, gerçek sorumlu siyasi iktidarın girdi maliyetlerindeki artışın baş sorumlusu olduğu görülmelidir. AKP iktidarı, bu konuda almadığı önlemlerin hesabını vermelidir” dedi. Ömer Fethi Gürer, “Toprak Mahsulleri Ofisi, ülkenin çiftçisinin kara gün dostuyken ithalatçı oldu ve her yıl ortalama 10 milyon ton buğday ithal ediyor. CHP Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman, Köy İşleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, yoğunlukla Rusya ve Ukrayna’dan buğday ithal ediyoruz. Bunun bir kısmını DIR kapsamında un ve makarna olarak ihraç ediyoruz. Burada iktidar, sanayiciyi destekliyor. Farklı dönemlerde uygun fiyatla buğday vererek yurt dışında ihracatta önde olmalarını sağlıyor. Bu ihracattan ülkemiz çiftçisi fayda görmüyor. Rus ve Ukraynalı çiftçi ürettiği buğdaydan sanayicimiz kazanıyor. Çiftçimize bir destek sağlanmıyor. Ülkemizde bu buğday yetişebilir ama çiftçimize yeterli destek sağlanmıyor. İthal buğdayda yaklaşık 3 milyon tona yakın da yurt içi piyasalarına veriliyor” dedi. YERLİ ÜRETİCİ KORUNMALI CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Türkiye’de yerli buğday üretimi sorunlu. Geçen yıl buğdayda 1 milyon 200 bin ton, TÜİK verilerine göre, üretimde düşüş oldu. AKP iktidarları döneminde buğday ekim alanları da daraldı. Son yıllarda Türkiye, 20-22 milyon ton aralığında buğday üretse de bu Türkiye için yeterli değil. Yeterlilik, Bakanlığın verilerine göre yüzde 96 civarında. Tarım ve Orman Bakanlığı, kamuoyuna verdiği ‘İddialar ve Gerçekler’ kitapçığında, ‘Türkiye birçok üründe kendi kendine yeterli’ diyor. Diyor da buğday için, ‘Yüzde 181 yeterliliğimiz var’ diyor ama yanına bir parantez koymuş, ‘durum’ yazmış. Bunu okuyan, durum böyle sanacak. Oysa durum dediği, sert buğdayın tanımıdır. Durum buğdayı olarak adlandırılır. Onu yazıp gerçeği çarpıtıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ürün yeterliliği ile ilgili sayfasına bakın, orada da ‘Buğdayda kendi kendine yeterlilik yüzde 96’ bilgisi yer alıyor. Kamuoyuna ‘İddialar ve Gerçekler’ diye dağıtılan broşür, dahi çarpıtılmış bilgi ile gerçekleri saptırıyor. Sorun da bu noktada başlıyor. Veri doğru olmazsa sorun da çözüm bulmuyor. Türkiye’de şu anda ekmek fiyatlarının artışının temel nedeni, bu işin doğru yönetilmemesi. Çiftçiye geçen yıl, bir önceki yıla göre, buğdayda yüzde 12’lik bir artış verildi. Çiftçi tüccara mahkûm edildi. Tarlada kilosu 8 liradan tüccar ürün aldı. Üretici kazanamadı. Borçlu çiftçi ürününü tarlada satmak zorunda kaldı. Bir kilo buğdaydan 800 gram un elde ediliyor. Buğday, küçük çiftçiden tarlada alınıp tüccar stoklayınca hasat bittikten sonra buğday fiyatı artıyor. Dünya piyasalarında da başta kuraklık nedeni ile fiyatlar artış gösteriyor. Ülkemizde stoktaki tüccar, buğday fiyatına artış olarak yansıtıyor. Tüccardan buğday sanayiciye geçince orada da una dönüşme süreci başlıyor ve un fiyatları artıyor. 2018 yılında 98 lira olan un, 2025 yılında 700 TL’yi aştı. Çiftçi kazanamadığı yerde tüketici de ekmek, 12,5 liraya çıktı. Farklı illerde gramaj değişiyor, 20 liraya doğru gidiyor. Pideye 20 liradan başlıyor. Susam, yumurta eklenip fiyat artıyor. Ekmeğin kilosu 60, pidenin kilosu 100 liraya dayandı. Vatandaş halk ekmek kuyruğunda. Bir orası kaldı ihtiyaç kadar ekmek alınabilen. Buğday üreteni desteklemeyip vatandaşın uygun fiyatla ekmek almasını sağlamayan, iktidarın yanlış uygulamalarıdır” dedi. ÇİFTÇİYE VE FIRINCIYA DESTEKLE FİYAT DÜŞEBİLİR CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ekmeğin fiyatının düşmesi, çiftçinin desteklenmesi ve fırıncıya uygun fiyatla un verilmesi ile olasıdır. Girdi fiyatlarının artışı, tüm gıda ürünlerine yansıyor. Aracılar karlarını düşürmüyor. Tarımda üretim öncesinden başlayarak mutlak surette tohumda ve gübrede sübvansiyon sağlanmalıdır. Çiftçi alım fiyatları, girdi maliyeti ve enflasyon dikkate alınarak fiyat belirlenmelidir. Üretimin artışını sağlayacak fiyat politikası oluşturulmalıdır. Toprak Mahsulleri Ofisi, belli dönemler için ortaya çıkan sorunları yok etmek amacıyla fırıncılar için buğday fiyatında sübvansiyon sağlamalıdır” dedi.

Mutfaklara Bereket Olan Un Dağıtımları Sürüyor Haber

Mutfaklara Bereket Olan Un Dağıtımları Sürüyor

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin örnek olan sosyal destek projeleri devam ediyor. Büyükşehir’in yurttaş odaklı sosyal projelerden biri olan ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan ailelere yönelik yürütülen ‘Un Katkısı Projesi’ bu yıl da başladı. ‘Hamurumuzda Dayanışma Var’ sloganıyla Mersin’in 13 ilçesinde yaşayan dar gelirli 30 bin aileye 10’ar kilo şeklinde paketli un dağıtımı ekiplerce titiz bir şekilde sürdürülüyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin örnek olan sosyal destek projeleri devam ediyor. Başkan Vahap Seçer’in göreve geldiği andan itibaren başlayan yurttaş odaklı sosyal projelerinden biri olan ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan ailelere yönelik yürütülen ‘Un Katkısı Projesi’ bu sene de başladı. ‘Hamurumuzda Dayanışma Var’ sloganıyla Mersin’in 13 ilçesinde yaşayan dar gelirli 30 bin aileye 10’ar kilo paket şeklinde un dağıtımı ekipler tarafından titiz bir şekilde sürdürülüyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen ve toplam 300 bin kilogram dağıtımın yapılacağı çalışma kapsamında; mutfakların un ihtiyacı karşılanırken, aile bütçesine de katkı sağlanmış oluyor. Büyükşehir’in belirli zamanlarda dağıttığı gıda kolilerinin yanı sıra un paketleri de ihtiyaç sahibi ailelerin mutfaklarına bereket oluyor. Kısa: “Büyük bir memnuniyetle bu dayanışmayı güçlendiriyoruz” Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nda görevli Gözde Kısa, projenin 4. yılda da devam ettiğini kaydederek, “2021 yılında ‘Hamurumuzda Dayanışma Var’ diyerek başladığımız Un Katkısı Projesi’nde kendi ekmeğini üretebilen, genellikle kırsal bölgelerdeki mahallelerde yaşayan hane halkına 10 kilo un ulaştırıyoruz. Bu projemizde vatandaşlar kendi evlerinde ekmeklerini yapabiliyorlar. Bu sayede vatandaşlar kendi emeğiyle kendi ekmeklerini tüketebiliyor. Dağıtımımız tüm ilçelerde devam ediyor. Mersin halkımızdan aldığımız bu geri dönüşle aslında ne kadar büyük bir ihtiyacı da karşıladığımızı gösteriyor. Büyük bir memnuniyetle bu dayanışmayı güçlendiriyoruz. Bizler de un katkısı projesiyle ‘Hamurumuzda Dayanışma Var’ diyoruz ve vatandaşımıza un desteği sunmaya devam ediyoruz” sözlerine yer verdi. Silifke Koordinasyon Merkezi’nde çalışan Nurcan Tözten, “Un dağıtımı için Silifke’de 88 mahallede yoksul ve yardıma ihtiyaç duyan kişilere ulaşmaya çalışıyoruz. Özveriyle, tek tek evleri gezerek vatandaşların durumlarına göre dağıtımlarımızı yapıyoruz. Gittiğimiz köylerde ihtiyacı olan aileleri kendimiz belirleyip veriyoruz” dedi. Memnuniyetin çok yüksek olduğunu vurgulayan Tözten, “Herkes çok teşekkür ediyor, Vahap Başkanımıza selamlarını gönderiyorlar. Dönüşleri çok güzel alıyoruz, herkes çok memnun. Herkes devamını istiyor” ifadelerine yer verdi. Borlukan: “Büyükşehir’in; Tarsus’un arkasında olduğunu biliyoruz” Tarsus’un dezavantajlı bölgelerinden Mithatpaşa Mahallesi Muhtarı Muhittin Borlukan ise mahalle olarak Büyükşehir Belediyesi’nden birçok hizmet aldıklarının altını çizerek, “Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin her zaman mahallemin ve Tarsus’un arkasında olduğunu biliyoruz. Un dağıtımı olsun, koli dağıtımı olsun, yol yapımı olsun her şeyden faydalanıyoruz” dedi. Silifke Koordinasyondan arandığını ve ardından ihtiyaç sahiplerini Büyükşehir’e bildirdiğini söyleyen Gündüzler Mahalle Muhtarı Mahmut Yel, “Kendileri gelerek ihtiyaç sahiplerine unu verdiler. Mahalleli çok memnunum. Ben böyle şeyleri çok seviyorum. Başkanımız bu yardımları yapıyor, teşekkür ederiz” diyerek, mahallesi adına da teşekkür etti. Aliefendioğlu Mahallesi Muhtarı İbrahim Işık ise gıda kolisi ve un paketlerinin aile bütçelerine destek olduğunu vurgulayarak, “Bu destekler ihtiyacı olan vatandaşlar için çok güzel bir destek. Şu an 10 kilo un bir ay destek demektir. Vahap Başkan’a çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Yurttaşlar yapılan yardımlardan memnun 3 çocuğu engelli olan ve Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal yardımlarından faydalanan Gülay Akar, “Desteklerinizi memnunlukla karşılıyorum. Bizler her zaman sizlerden razıyız. Bize her zaman gıda kolilerini ve erzakları gönderiyorlar, bizler de yiyoruz. Biz şöyle düşünüyoruz; bizler kum tanesiyiz, kum taneleri birleşirse dağ olur” şeklinde konuştu. Tarsus’a bağlı olan ve ovada yer alan Aliefendioğlu Mahallesi’nden Şenay Manay da sosyal hizmetlerin yanı sıra Büyükşehir Belediyesi’nin bütün çalışmalarından çok memnun olduğunu belirterek, “Ben Vahap Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Kendisini çok seviyoruz, iyi ki var, inşallah hep hayatımızda var olur. Eksiğimizi tamamlayan bir gıda yardımı yollamış. Yalnız un değil, her şeyimizi gönderiyor. Ben 27 senedir bu köydeyim, yollarımız çok berbattı. Yollarımız da çok güzel oldu” dedi. Büyükşehir ekiplerinin teslim ettiği un ile hemen hamur yoğurmaya başlayan Figen Denli de börekten ekmeğe kadar çok çeşitli yiyecekleri pişirdiklerini kaydederek, “Vahap Bey’in, bize çok yardımları oluyor, çok teşekkür ediyoruz. Bu un çok kaliteli, çok güzel bir un. Çok da memnunuz. Yardımlarının da devamını diliyoruz” diye konuştu. Eşinin vefatının ardından küçük bir alanda çiftçilik yaparak 3 çocuğunu okutmaya çalıştığını söyleyen Güldane Büyükgökçe, “Destekler hoşuma gitti. Muhtarımıza ihtiyaçlarımızı söylüyoruz. Onun aracılığıyla bize böyle yardımlar geliyor” dedi. Desteklerin devamını beklediklerini söyleyen Büyükgökçe, “Büyükşehir Belediye Başkanımıza teşekkür ediyorum. Elini üzerimizden çekmesin” sözlerine yer verdi.

Çiftçi, 8 Liraya Sattığı Buğdayın Tohumunu 21 Liraya Alıyor Haber

Çiftçi, 8 Liraya Sattığı Buğdayın Tohumunu 21 Liraya Alıyor

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, "Çiftçinin traktörü, tarlası var ama üretimden bir kazanç elde edemiyor. Buna rağmen tarlasını ekmek zorunda." dedi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2025 yılında çiftçilere verilmesi gereken milli gelirin yüzde birinin yaklaşık 635 milyar TL olduğunu vurgulayarak, "İktidarın bu desteğe ayırdığı bütçe sadece 135 milyar lira. 2006 yılında yürürlüğe giren Tarım Kanunu’na göre çiftçiye milli gelirin yüzde biri destek olarak verilmeliydi, fakat iki yılda verilmesi gereken miktar eksik kaldı ve çiftçiye ulaştırılmayan destek iki yılda 800 milyar lirayı bulmuş durumda." dedi. Gürer, çiftçilere verilen desteğin yetersiz olduğunu da söyledi. "ÇİFTÇİ NE EKTİYSE ZARAR ETTİ" Bu yıl üretim yapmalarına rağmen çiftçilerin kazanç elde edemediğini belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tohumluk buğday fiyatlarına dikkat çekerek, "Buğdayı TMO, alım fiyatı olarak 9.250 liradan aldı. Şu anda tohumun tonunu 21.000 TL’ye alıyorlar. Taban gübre olarak kullanılan DAP gübresi ise 23 bin lirayı aşmış durumda. Bayi geliş fiyatları peşin olarak, 10.01.2024 tarihinde: •             Amonyum Sülfat: 7.200 TL •             Granül Üre: 14.000 TL •             Prill Üre: 14.000 TL •             18.46.0 (DAP): 18.400 TL •             15.15.15: 13.600 TL. Kasım ayı itibarıyla gübre fiyatları değişti: •             %46 Granül Üre: 15.250 TL, •             DAP 18-46-0: 23.500 TL, •             NPK 15-15-15 (5SO3): 14.750 TL, •             %21 Amonyum Sülfat: 8.250 TL. Bu fiyatlarla gübre bayiye geliyor, çiftçi bu fiyatlardan daha pahalıya almak zorunda kalıyor. Üstelik piyasaya sahte gübre sürülmeye başladı ve bu durum mağdur çiftçileri zor durumda bırakıyor." dedi. Gürer, çiftçinin artan maliyetlere rağmen üretime devam etmek zorunda olduğunu, ancak yeterli destek sağlanmadığını ifade etti. "ÇİFTÇİLER MİLLİ GELİRİN YÜZDE BİRİNİ TALEP EDİYOR" Ömer Fethi Gürer, "2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’na göre milli gelirin yüzde biri çiftçiye verilecekti. Çiftçi, şu anda bu kanunun uygulanmasını ve milli gelirden 635 milyar liranın kendilerine verilmesini istiyor." Gürer, mazot desteğinin de yetersiz olduğunu belirterek, çiftçilerin mazotta ödedikleri ÖTV ve KDV’nin aldıkları desteğin dört katına denk geldiğini ve devlete geri ödediklerini söyledi. "İktidar 20 milyar mazot desteği veriyor ancak çiftçiden 45 milyar lira ÖTV ve KDV vergisi topluyor. Bu nasıl destek?" diyen Gürer, çiftçilerin banka ve piyasa borçlarının her geçen ay arttığını ve borçla tarım yapabildiklerini belirtti. "Çiftçiler Endişeli: Ürün Satılabilecek mi?" Gürer, çiftçilerin endişeli olduğuna dikkat çekerek, "Çiftçiler bu yıl ekime başladılar ama büyük bir kaygı içerisindeler. Acaba ürün alınabilecek mi, ürünümüz satılabilecek mi?" diye konuştu. Geçen yıl tüccara 8 bin liraya sattıkları buğdayın tohumunu bu yıl 21 bin liraya aldıklarını hatırlatan Gürer, maliyetlerin bu derece artmasının üreticiyi zor durumda bıraktığını belirtti.

TMO Buğdayı Toprağa Gömdü İddiası Doğru Değildir Haber

TMO Buğdayı Toprağa Gömdü İddiası Doğru Değildir

Ulusal Hububat Konseyi tarafından son günlerde kamuoyunda gündeme gelen TMO tarafından buğdayın toprağa gömüldüğü iddialarına ilişkin açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Kamuoyunu meşgul edip, bilgi kirliliğine neden olan Konseyimizin tematik alanında yer alan hububatın açıkta depolaması ile ilgili bilgilendirme zarureti oluşmuştur. Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan “TMO, buğdayı toprağa gömdü” iddiası doğru değildir. Tarihinin en büyük alımını yaparak, çiftçimizin yanında olduğunu gösteren TMO, alımlarını kapalı depolarda, lisanslı depolarda, bu depoların yeterli olmaması halinde açık yığınlarda depolamaktadır. Anadolu insanının kadim kültüründe asırlardır uyguladığı, toprak altı buğday depolama yöntemi, TMO tarafından modern tekniklerle sistematize edilerek gerekli olduğunda başvurduğu bir depolama yöntemi olup, hububat ürünleri için uygun bir depolama yöntemidir.  Buğday ve arpa gibi hububat ürünleri hasat sonrası düşük nem  (%8-12) içerikleri ve besin kompozisyonunun uygunluğu sebebiyle bir kayba uğramadan toprak altında depolanabilmektir. Kaldı ki TMO yılların tecrübesi ve bilimsel verilerin ışığında, bunu daha teknik hale getirmiştir. Sıkışmış zemin üzerine yığılan hububatın üzeri, saman, toprak yanında polietilen malzeme ile de örtülerek, kayıplar minimize edilmektedir. Böylece binde 5’lerle ifade edilecek kayıplar, doğal kabul edilmektedir. Milyonlarca ton nitelikli depoya sahip TMO, zorunluluk durumunda bu yola başvurarak, çiftçimizin taleplerini karşılama yoluna gitmekte, mağduriyetini önlemektedir. Kaldı ki, kapasitesi her geçen gün artan Lisanslı depolarda 12 milyon ton ürün depolama kapasitesine ulaşılmıştır. Tüm bu gerçekler ışığında konunun saptırılması ve spekülatif alana çekilmesi üzüntüyle karşılanmıştır."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.