SON DAKİKA
Hava Durumu

#Deprem

Porsuk Haber Ajansı - Deprem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Deprem haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Halkın İhtiyaçlarını Görmezden Gelemezsiniz! Haber

Halkın İhtiyaçlarını Görmezden Gelemezsiniz!

Deva Partisi Eskişehir İl Başkanı Resul Ertürk düzenlendiği basın toplantısında Eskişehir’de yaşanan güvenlik sorunları ve deprem riski ile ilgili açıklamalarda bulundu. İl Başkanı Ertürk yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Değerli basın mensupları öncelikle hoş geldiniz. Bugünkü basın açıklamamıza katılımınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 86. Seneyi devriyesinde, saygı, minnet ve özlemle anıyorum. İdeallerini ilkelerini yaşatmak için var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Eskişehir halkının önem verdiği her konuda Siyasal gündemi oluşturacak açıklamalar yapmak önceliğimiz olacak. Eskişehir’imizin sorunlarını ve çözüm önerilerimizi sunarak Eskişehir siyasetinde farklı bir muhalefet örneği ortaya koymak istiyoruz . Bugün ülkemizde son dönemde yapılan alışılmışın dışındaki siyasi açıklamalar, özellikle beklenmedik kişilerden beklenmedik çağrılar önemli bir gündem teşkil etmekte ancak halkımızın gündemi; akşam yemeğinde yenilecek yemek, okulda öğrencilerin alıp alamayacağının muamma olduğu simit çay, ay sonu ödemelerin nasıl yapılacağı derdidir. Ekonomik şartların gün geçtikçe ağırlaşması ise maalesef çok daha kötü bir hayat tarzı yaşanmasına sebep olmaktadır. Asgari ücretin ülkemizde alternatif bir ücret olmaktan ziyade çoğu hanede ana gelir kaynağı olduğunu görüyoruz. Bu sebeple Ocak ayında asgari ücrette yapılacak zammın toplumun geniş bir kesimi için çok çok önemli olduğunu hatırlatıyoruz. Ocak ayında asgari ücrete yapılacak zammın halkımızı rahatlatacak düzeyde yapılması gerekmektedir. Milleti fakirleştirerek enflasyon düşmez. Asgari ücretin alım gücünün artırılması ise genel ekonomi politikalarının yanında ülkedeki adaletin eğitimin ve özgürlüklerin genişlemesine bağlı olduğunu iktidara hatırlatıyoruz, halkın ihtiyaçlarını görmezden gelemezsiniz Eskişehir’de son dönemde ulusal basına da yansıyan halkı tedirgin eden güvenlik problemlerinin ortaya çıkması endişe yaratmaktadır. Şehir merkezinde meydana gelen silahlı yaralamalı eylemler, Eskişehir halkını tedirgin etmektedir. Eskişehir’in özgürlükçü, kültürlü, yaşanılabilir şehir sıfatlarının kaybedilmemesi için belediyelerimize, şehirdeki tüm siyasi partilere, sivil toplum örgütleri ve güvenlik güçlerine büyük görev düşmektedir. Belediyelerimiz kültür sanat faaliyetlerinin yanında bu konulara da önem vermelidir. Belediyeler önceliğinde her mahallede farkındalık organizasyonlarının yapılması, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere şiddet mağdurlarının rehabilite edilerek sosyalleşme süreçlerinin kısaltılması gerekmektedir. Sivil toplum örgütlerinin yapacağı çalışmalara alan açılmalı destek verilmelidir. Şehrimizdeki en önemli sorunlardan bir diğeri deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olduğumuzdur deprem ülkemizin çok acı tecrübeler sahibi olduğu bir alandır. Eskişehir deprem riski yüksek bir coğrafi alanda yer almaktadır. Yarın çok geç olmadan şimdiden gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yakın tarihimizde yaşadığımız Kahramanmaraş, Hatay depremlerinin acısı hala yüreklerimizde taze durmaktadır. Eskişehir'de deprem riski yüksek olduğundan, il yönetimimizle bu soruna karşı alınabilecek bazı önlemlere kısaca değinmek istiyorum 1. *Yapısal Önlemler:*    - *Binaların Dayanıklılığı:* Mevcut binaların depreme dayanıklılığını kontrol etmek için performans analizleri yapılmalı. Eskişehir'de 1999 öncesi yapılmış binaların özellikle incelenmesi ve gerekirse güçlendirilmesi veya yeniden inşa edilmesi gerekebilir. Özellikle şehir merkezindeki binaların yaşı bir hayli fazladır. 2. *Kentsel Dönüşüm:*    - *Riskli Alanlar:* Özellikle Porsuk Çayı çevresindeki alüvyonlu zeminlerde bulunan bitişik nizam, yüksek katlı yapılar, kentsel dönüşüm projeleri ile yenilenmeli. Bu, yüksek risk altındaki bölgelerin güvenli hale getirilmesine yardımcı olur.    - *İmar Planları:* Deprem riski göz önünde bulundurularak, şehrin imar planları güncellenmeli, zemin etütleri yapılarak uygun yerlere yapılaşma izni verilmelidir. 3. *Eğitim ve Farkındalık:*    - *Halk Eğitimi:* Deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gerekenler hakkında halk eğitimi seferberlikleri başlatılmalı. Deprem tatbikatları ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli. Eğitimin bu alanda da çok önemli olduğunu hassasiyetle belirtmek isterim    - *Deprem Anında Alınacak Önlemler:* İnsanlara "Çök, Kapan, Tutun" gibi hayat kurtarıcı hareketler öğretilmeli. 4. *Acil Durum Planlaması:*    - *Toplanma Alanları:* Deprem sonrası güvenli toplanma alanları belirlenmeli ve bu alanlar korunmalıdır. Bu alanların ilanının sağlanması, halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir.    - *Acil Müdahale Ekipleri:* AFAD ve diğer afet müdahale ekipleri için sürekli hazırlık ve eğitim programları düzenlenmeli. Tatbikatlar düzenlenmelidir. 5. *Sigorta ve Yardım:*    - *DASK:* Binalar için Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) yaptırılması teşvik edilmeli, bu konuda bilinçlendirme yapılmalı.    - *Yardım Koordinasyonu:* Deprem sonrası yardım organizasyonları için Eskişehir Valiliği, Kızılay ve diğer kurumlar arasında etkili bir koordinasyon sağlanmalı. Yardım malzemelerinin toplanma ve dağıtım süreci düzenli hale getirilmeli. 6. *Teknoloji ve Bilimsel Araştırma:*    - *Deprem İzleme:* Eskişehir ve çevresindeki fay hatlarının aktif olarak izlenmesi için sismik izleme istasyonlarının sayısı artırılmalıdır.    - *Araştırma:* Deprem bilimi (sismoloji) üzerine daha fazla araştırma yapılmalı ve bu bilgiler kent planlamasına yansıtılmalı. Deprem çalıştaylarının şehrimizde düzenlenmesi için girişimlerde bulunulmalı. Üniversitelerimizdeki değerli akademisyenlerin görüşleri alınarak, sürece dahil edilmesi sağlanmalıdır. Eskişehir için deprem riskini azaltmanın yolu, bu tür önleyici ve hazırlayıcı adımların birleşik bir şekilde uygulanmasından geçmektedir. Bu, sadece yerel yönetimlerin değil, tüm toplumun katılımını ve bilinçlenmesini gerektirir. Bu noktada deprem bilincinin oluşması adına yürekten destek vereceğimizi ilan ediyoruz."

Şehrimizi Daha Güvenli Hale Getirmeye Hazır ve Kararlıyız Haber

Şehrimizi Daha Güvenli Hale Getirmeye Hazır ve Kararlıyız

Kütahya Belediyesi ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Kütahya Temsilciliği iş birliğiyle düzenlenen, ünlü jeolog Prof. Dr. Naci Görür’ün bilgi birikimini vatandaşlarla paylaştığı “Kütahya’nın Depremselliği ve Deprem Dirençli Kütahya” konferansı, Kütahya Belediye Başkanı Eyüp Kahveci’nin katılımıyla gerçekleştirildi. Hezar Dinari Kültür Merkezi’nde, afet yönetimi ve depremsellik konularında yüksek bir bilinç oluşturmak üzere düzenlenen konferansta konuşan Belediye Başkanı Eyüp Kahveci, “Ülkemiz, bilhassa depremler başta olmak üzere doğal afetler konusunda riskli bir coğrafyada yer alıyor. Bu sebeple, afet yönetiminin her boyutuyla ele alınması ve gerekli tedbirlerin vakit kaybetmeden hayata geçirilmesi hepimizin önceliği olmalı” dedi. “Şehrimizi Daha Güvenli Hale Getirmeye Hazır ve Kararlıyız” Kütahya Belediyesi tarafından afet yönetimi anlayışının kapsamlı ve bilimsel bir yaklaşımla şekillendirildiğinin altını çizen Belediye Başkanı Kahveci, “Bütünleşik Afet Yönetimi kapsamında, afetlerin her aşamasında aktif rol almayı bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bu çalışmalarımızı; İl Risk Azaltma Planı ve Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) çerçevesinde, tüm müdürlüklerimiz, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içinde sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı. Belediye Başkanı Kahveci, geçmişten bugüne şehirde yaşanan depremlerle ilgili önemli bilgiler paylaşarak, “Hepimiz için tek bir mantıklı yol var; afetlere karşı bilinçli, eğitimli ve hazırlıklı bir toplum oluşturmak. Biz de bu doğrultuda şehrimizi daha güvenli hale getirmek için belediyemizin tüm imkanlarını seferber ederek dirençli bir Kütahya inşa etmeye hazır ve kararlıyız” şeklinde konuştu. Deprem Bilimci, Sedimantoloji ile Deniz Jeolojisi Uzmanı, değerli Bilim İnsanı Prof. Dr. Naci Görür, depremsellik ve afet yönetimi konusundaki bilgi ve birikimlerini vatandaşlarla paylaşarak, Kütahya’nın deprem potansiyeli ve alınması gereken tedbirler hakkında önemli uyarılarda bulundu ve vatandaşların sorularını yanıtladı.  

Deprem Farkındalığı Okulu Fark Yaratıyor Haber

Deprem Farkındalığı Okulu Fark Yaratıyor

TÜBİTAK Bilim ve Toplum Başkanlığı tarafından desteklenen “Deprem Farkındalığı Okulu” başlıklı TÜBİTAK 4004 Doğa ve Bilim Okulları projesinin ilk etabı başarıyla tamamlandı. Eskişehir Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü (YUBE) ile Çocuk ve Genç Eğitimi Uygulama Araştırma Birimi iş birliğiyle yürütülen projenin açılış toplantısı 16 Eylül 2024 Pazartesi günü Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsünde gerçekleştirildi. Açılış konuşmalarını YUBE Müdürü Prof. Dr. Alper Çabuk ve Proje yürütücüsü Prof. Dr. Sedef Dikmen’in yaptığı toplantıda, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü AR-GE Biriminden Dr. Funda Çıray Özkara, Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhami Çelik ve diğer katılımcılar söz alarak projenin başarı ile yürütülmesi konusunda temennide bulundular. Prof. Dr. Çabuk: “Ortaokul çağındaki çocuklar, afetlerin risklerini ve etkilerini azaltmada benzersiz öğrenme-öğretme becerilerine ve farklı bakış açılarına sahip” Açılış konuşmalarının ardından projenin amacı ve kapsamı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Saye Nihan Çabuk, ortaokul çağındaki çocukların afetlerin risklerini ve etkilerini azaltmada benzersiz öğrenme-öğretme becerilerine ve farklı bakış açılarına sahip olduklarının altını çizdi. Bu yaş grubundaki çocukların depremler ile ilgili farkındalığı artırmada yetişkinlere göre daha hızlı refleks gösterdiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Çabuk, “Bu nedenle, eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanı sıra deprem farkındalıklarını artıracak destekleyici eğitimler planlamak gerekmektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında, çocukların zihinlerinde doğru deprem algısı oluşturarak, bilinç düzeylerini artıracak farkındalık çalışmaları yapmak ve onları bilinçlendirerek deprem sonrası güvenli bir ortam için neler yapılabileceği konusunda da hazırlamak son derece önemlidir” dedi Proje kapsamında deprem farkındalığı kazandırılmak için yoğun uygulamalar gerçekleştiriliyor İki farklı etkinlik döneminde yürütülecek olan projede olası bir deprem fenomeni esnasında bilgi eksikliğinden kaynaklanan korku ve panik gibi tepkilerin en aza indirgenerek bireylerin süreci sağlıklı bir şekilde yönetebilmesi yönünde beceriler kazandırılması hedefleniyor.  İçerisinde öğretmen eğitimin de yer aldığı proje kapsamında, hedef kitle olarak seçilen 7. sınıf ortaokul öğrencilerine; sınıf ortamı dışında depremin ne olduğu, nasıl oluştuğu, hangi kayıplara yol açabileceği ve depremden kaynaklanan zararlardan korunmak için neler yapılabileceğine ilişkin laboratuvar ve saha çalışmalarını da içeren etkinlikler ışığında bilgi aktarılıyor. Birinci dönem etkinlikleri 16-18 Eylül 2024 tarihlerinde Eskişehir Suzan Gürcanlı Ortaokulu 7. sınıf öğrencilerinin katılımıyla tamamlan projenin ikinci dönem etkinlikleri 14-16 Ekim 2024 tarihleri arasında Şehit Mutlu Yıldırım Ortaokulu 7. Sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilecek.

ESO'dan Eskişehir İçin Önemli Adım Haber

ESO'dan Eskişehir İçin Önemli Adım

Eskişehir Sanayi Odası, sanayi ekosisteminin geleceği ve dayanıklılığı için çok önemli bir çalışmayı başlattı. Eskişehir Sanayi Odası tarafından Eskişehir Teknik Üniversitesi'nin desteği ve belediyeler, kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum örgütlerinin katılımıyla depreme ve doğal afetlere hazırlık için stratejiler geliştirilecek. Bu kapsamda, “Eskişehir Sanayi Ekosistemi, Paydaşları ve İlişkili Tüm Bileşenleri için Dirençlilik Eylem Planı ve Strateji Belgesi” çalışmasının ilk toplantısı çalıştay şeklinde ESO’da gerçekleştirildi. İşbirliğinde Hazırlanacak Çalıştayın açılışında konuşan ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, Eskişehir Sanayi Ekosistemi için hazırlanan Dirençlilik Eylem Planı ve Strateji Belgesi’nin, belediyeler, kamu kurumları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle hazırlanacağını belirterek, “Bu belge, sanayi yapılarımızın sadece fiziksel değil, aynı zamanda iş sürekliliği açısından da dayanıklı hale gelmesini sağlayacak. Deprem ve diğer doğal afetler karşısında daha dirençli bir sanayi yapısına sahip olmak, hem insan hayatını korumak hem de üretim süreçlerimizin kesintisiz devamını sağlamak için hayati önem taşıyor” dedi. Sorumluluklarımız Var 6 Şubat depremlerinin, ülkemizin son yüzyıldaki en büyük felaketlerinden biri olarak hafızalara kazındığını vurgulayan ESO Başkanı Kesikbaş, bu felaketlerin ardından sanayi tesislerinde yaşanan büyük maddi zararlar ve iş kesintilerinin, afetlere karşı daha güçlü ve dayanıklı yapılar oluşturmanın önemini bir kez daha gösterdiğinin altını çizdi. Eskişehir için çok değerli bir çalışmaya şehrin önemli aktörleri ile birlikte imza atmak arzusunda olduklarını ifade eden ESO Başkanı Kesikbaş, “Dirençlilik Eylem Planı ve Strateji Belgesi’ni belirttiğimiz gibi kurumlarımızın iş birliğinde hazırlayacağız. Eskişehir sanayi ekosisteminin en önemli aktörü olan Eskişehir Sanayi Odası olarak, 1.500 üyemizin ve 90.000’i aşkın çalışanımızın refahı ve uygun koşullar altında yaşamlarını sürdürmeleri önceliklerimiz arasındadır. Eskişehir Sanayi Odası üyeleri, oluşturdukları istihdam ile bugün Eskişehir’de her üç aileden birinin geçimine katkı sağlamaktadır. Eskişehir sanayisi, 9 milyar dolara yakın toplam ciro ve 4,5 milyar dolar ihracat rakamına ulaşmış durumdadır. Gayrisafi yurtiçi hasılanın %44’ü sanayi sektöründen oluşmaktadır. Bu durum, topluma dönük bir sivil toplum örgütü olma vizyonunu omuzlarında taşıyan Eskişehir Sanayi Odası’na ayrı bir sorumluluk yüklemektedir” dedi. ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş’ın yaptığı açılış konuşmasının ardından, çalıştay şeklinde yapılan toplantının yönetimini Eskişehir Teknik Üniversitesi adına proje ekip lideri Prof. Dr. Alper Çabuk üstlendi. Çalıştayda katılımcılar fikirlerini ve önerilerini açıklama ve tartışma fırsatı buldu.

TBB'den Deprem Bölgesinde Durum Raporu Haber

TBB'den Deprem Bölgesinde Durum Raporu

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin de encümen üyesi olduğu Türkiye Belediyeler Birliği deprem bölgeleri için bir rapor yayınladı. 6 Şubat depreminden etkilenen illerde araştırma yapan Deprem Bölgesi Araştırma Komisyonu üyeleri kapsamlı bir rapor hazırladı. Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), 6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elâzığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde yıkımlara ve 50 bin 783 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan depremlerin 18’nci ayında mevcut duruma ilişkin kapsamlı bir rapor yayımladı. Rapor, TBB ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başkanlığında toplanan ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin de katıldığı, 27 Haziran'da gerçekleştirilen Birliğin ilk encümen toplantısında, Deprem Bölgesi Araştırma Komisyonu kurulması kararı üzerine hazırlandı.   TBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şengül Altan Arslan başkanlığında oluşturulan Deprem Çalışma Grubu, 5 Ağustos'ta başladığı saha ziyaretlerinde Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Malatya’da yerel yöneticiler, illerdeki ilgili kamu kurumlarının temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, meslek örgütleri, depremzede vatandaşlar ile şehrin diğer paydaşlarıyla görüşmeler yaparak çalıştaylar gerçekleştirdi. TBB Deprem Çalışma Grubu'nun hazırladığı rapora, TBB’nin Adıyaman’da yaptığı Encümen toplantısında son şekli verildi. 18 AY SONRA DEPREM BÖLGESİNDE DURUM RAPORU: BELEDİYELERİN GÜÇLENDİRİLMESİ ULUSAL ÖNCELİK “Deprem bölgesindeki belediyelerin güçlendirilmesi ve daha etkin çalışmasının sağlanması ulusal bir öncelik olarak karşımıza çıkmaktadır. 6 Şubat 2023 depremlerinin yol açtığı yıkım ve zararların acil bir şekilde iyileştirilmesi ve afetzede şehirlerde daha iyi bir geleceğin inşa edilmesi büyük önem taşımaktadır.” BELEDİYELER DEPREMZEDE KURUMLAR “Birer kamu kurumu olarak belediyelerin de depremden olumsuz etkilendiği bina, insan gücü ve ekipman gibi kayıpların yaşandığı belirlenmiştir. Belediyelerin kurumsal ve mali açıdan güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu sağlanmadan belediyelerin kendi yetki ve kaynakları ile sorumluluklarını sağlıklı şekilde yerine getirmesi mümkün olmayacaktır.” BELEDİYELER TASARRUF GENELGESİNDEN MUAF TUTULMALI “Depremden etkilenen belediyeler ile depremden doğrudan etkilenmemiş belediyelerin deprem bölgesine yapacağı harcamalar Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin kapsamı dışına çıkarılmalıdır.” BELEDİYELER ARASI İŞBİRLİĞİ GÜÇLENDİRİLMELİ “Depremzede belediyelerden oluşan bir komisyon kurularak etkin iş birliği ve iletişim sağlanmalıdır. TBB, belediyeler arasında iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması ve iş birliklerinin artırılması amacıyla kardeş kent ilişkilerinin kurulması ve dayanışmanın sağlanmasına öncülük görevi üstlenecektir.” SEÇİLMİŞ TÜM BAŞKANLAR EŞİTTİR “Seçilmiş tüm belediye başkanları eşit bir şekilde değerlendirilmeli ve bu belediyelere yönelik adil bir politika üretilmelidir. Partiler üstü bir yaklaşım benimsenmeli ve etkin bir diyalog kurulmalıdır. Ötekileştirici politikaların terk edilip kucaklayıcı bir siyasi anlayışın benimsenmesi şehrin iyileşme sürecini hızlandıracaktır.” 

Deprem ve Benzeri Afetler Kaderimiz Olmamalıdır Haber

Deprem ve Benzeri Afetler Kaderimiz Olmamalıdır

Milliyetçi Hareket Partisi Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi Mustafa Enes Süzen 17 Ağustos depreminin yıldönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.  Süzen yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''Yaşadığımız coğrafya tercihimizdir, deprem ve benzeri afetler kaderimiz olmamalıdır. 1999 Marmara ve Düzce depremlerinden ve daha sonra meydana gelen depremlerden eksikliklerimizi ve ihmallerimizi gidermediysek kaderimiz olarak gerçekleşecektir. Eskişehir deprem bölgesinden oldukça uzak olmasına rağmen 5 bina yıkılmış, 33 hemşerimiz de vefat etmiştir. Günlük yaşamını geçirdiğin her alan ulaşım, cadde, sokak, binalar afetlere (Deprem, sel, yangın) karşı planladıysa, can ve mal güvenliği altında, herkesin imrendiği çağdaş bir şehirde yaşamanın mutluluğunu hissedersin. Bilim adamlarının tespitine göre şehrimizi son 100 yıllık geçmişi göz önüne alındığında Eskişehir fay hattında 2030 yılına kadar ki süreçte 6,4 büyüklüğünde bir deprem beklenmektedir. Prof. Dr. M. Haluk Çelik başkanlığındaki heyetle yapılan çalışmada, İlimiz Cumhuriye Mahallesinde, olası bir depremde meydana gelebilecek tahmini hasar, 34 bina hafif, 123 bina orta, 117 bina ağır, 139 bina da çok ağır hasarlı yıkılma riski çok yüksek olabileceği tespit edilmiştir. Eskişehir şehir merkezi alüvyon ve zayıf zemin olduğundan depremden etkilenme şiddeti daha yüksek olacaktır. Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm ilçe belediyelerince 2000 yılı öncesi yapılarda risk taraması yapılarak gerekli işlemlerin bir an evvel başlatılması, sorumlu diğer kurumlarda konunun takipçileri olması önem arz etmektedir. Ülkemizde yaşanan deprem, sel, yangın afetlerinde hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet kalanlara sabır dilerim.''

Alınmayan Tedbirler, Yeni Bir Felaketin Habercisidir! Haber

Alınmayan Tedbirler, Yeni Bir Felaketin Habercisidir!

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu tarafından,17 Ağustos Marmara Depreminin yıl dönümü nedeniyle bir basın açıklaması yapıldı. Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Şube Başkanı Orkun Kılıç şu ifadelere yer verdi; ''Tarihimizin en büyük afetlerinden biri olan Büyük Marmara Depreminin üzerinden çeyrek asır geçti. Gölcük merkezli 7,4 büyüklüğündeki deprem başta Marmara bölgesi olmak üzere tüm Türkiye`yi derinden etkilemiştir. Yalnızca can ve mal kayıpları itibariyle değil meydana geldiği bölgenin, sanayinin ve nüfusun yoğunlaştığı bir coğrafya olması dolayısıyla depremin ekonomik ve siyasal sonuçları da ağır olmuştur. Tüm ülkeyi sarsan bu afetin ardından depremlere yönelik konular kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılmış, depremlere yaklaşımın yalnızca afet sonrası müdahale ve yara sarma faaliyetleriyle sınırlı tutulamayacağı, depremlere hazırlık çalışmalarının enine boyuna değerlendirilerek kalıcı çözümler üretilmesi gerektiği konusunda bir konsensus oluşmuştur. Nitekim devam eden süreçte birçok kamu kurum ve kuruluşu, üniversiteler ve meslek odalarınca depreme yönelik hazırlık, güvenli ve sağlıklı kentleşme konularında bilimsel-teknik çalışmalar yapılmış, raporlar hazırlanmış, eylem planları oluşturulmuştur. Gelgelelim afete hazırlık konusunda yürütülen tartışmalar zamanla gündemden çıkmış, yapılan onca bilimsel- teknik çalışma ise kurumların tozlu raflarında unutulmaya terk edilmiştir. Oysa başta Odamız deprem gerçeğinin unutulmaması, gerekli tedbirlerin alınması için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini ısrarla hatırlatmaya, kamuoyunda farkındalık oluşturmaya çalışmış, yetkili kurumları ise harekete geçmeye çağırmıştır. Büyük Marmara Depreminin 25. yılında her yıl olduğu gibi bir kez daha uyarmaya devam ediyoruz. Peki bizler, 17 Ağustos 1999’dan bu yana yapılması gerekenleri defalarca seslendirirken, yetkili makamlarda bulunanlar, yerel ve merkezi yöneticiler ne yaptı? Bu sorunun cevabını görmek için bu 25 yılda yaşanan diğer depremlerin yıkıcı sonuçlarına bakmak yeterli olacaktır. 1 Mayıs 2003 Bingöl Depremi, 23 Ekim-9 Kasım 2011 Van Depremleri, 24 Ocak 2020 Elazığ Sivrice Depremi, 30 Ekim 2020 İzmir Depreminde binlerce kişi hayatını kaybetti, binlerce yapı yerle bir olurken kentlerin altyapıları çöktü, haftalar, hatta aylarca deprem bölgelerinde yaşam normale dönemedi. Görüldüğü gibi, bizler her 17 Ağustos’ta ülkemizin yapı stoku, yapı üretim ve denetim süreci başta olmak üzere depreme hazırlık konusundaki uyarılarımızı ne kadar vurgulasak da alınmayan tedbirler, görmezden gelinen deprem gerçeği sonucu can ve mal kayıpları yaşanmaya devam etmiştir. Orta ölçekli sayılabilecek depremlerde bile can kayıplarının ve bina hasarlarının bu kadar büyük olması adeta 6 Şubat Depremleri öncesi bir uyarı niteliği taşımıştır. Ancak ne yazık ki bu uyarıların da dikkate alınmaması, afet yönetiminin siyasi şova dönüştürülmesi, deprem gerçeği bahane edilerek kentsel dönüşüm uygulamalarının kentlerin değerli arsalarında rantsal dönüşüme alet edilmesinin en acı sonucu 6 Şubat 2023 Depremlerinde görülmüştür. Yapı Stokumuz Alarm Veriyor Depremlere hazırlık çalışmalarının başında yapı stokunun iyileştirilmesi gelmektedir. Oysa ülkemizde yapı stokunun durumu tam anlamıyla belirsizlik içindedir. Öyle ki Türkiye’de yapı stokunun sayısı, bunların ne kadarının riskli olduğu bile tam anlamıyla bilinmemektedir. TBMM`nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye`de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. Yine TBMM'nin Kahramanmaraş Depremleri sonrası kurduğu Araştırma Komisyonunun 6 Şubat Depremlerine ilişkin hazırladığı Mayıs 2023 tarihli raporuna göre son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapının Kentsel Dönüşüm uygulanarak yenilenmesi sağlanmıştır. Telaffuz edilen riskli yapı tahminlerinin yanında, 238 bin oldukça yetersiz kalmıştır. İstanbul ili geneli için de benzer belirsizlik söz konusudur. İstanbul'da 6 milyon civarında konutun yaklaşık 600 binin çok riskli olduğu ifade edilmektedir. Bakanlığın açıklamalarına göre 2012 yılından bu yana İstanbul'da yaklaşık 800 bin bağımsız bölümün dönüşümü tamamlanmıştır. İstanbul’da acil dönüşmesi gereken 600 bin bağımsız bölüm başta olmak üzere toplamda 1,5 milyon konutun 5 yıl içerisinde dönüştürüleceği Bakanlığın açıklamalarında vadedilmektedir. 12 yılda 800 bin konut dönüştürülmüşken 5 yılda 1,5 milyon konutun nasıl dönüştürüleceği merak konusudur. Deprem Konutlarında Hedefin Yalnızca Yüzde 12’si Tamamlandı İktidarın yaptığı açıklamalarda ifade ettiği sayısal verilerin büyük oranda halkı yanıltmaya yönelik olduğu görülmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart 2023’te yaptığı açıklamada 319 bini 1 yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konutun depremzedelere teslim edileceğini duyurmuştur. Oysa Temmuz 2024 itibariyle TOKİ’nin verilerine göre 11 ilde projesi yüzde 90’ın üzerinde tamamlanmış olan konut sayısı yalnızca 38.229’dur. Yani bir yılda tamamlanacağı iddia edilen 319 bin konutun ancak yüzde 12’si tamamlanma aşamasına gelmiştir. İl Projesi yüzde 90’ın üzerinde tamamlanan konut sayısı Adana 2196 Adıyaman 1769 Diyarbakır 3221 Elazığ 2374 Gaziantep 10082 Hatay 3340 Kahramanmaraş 7549 Kilis 756 Malatya 5351 Osmaniye 694 Şanlıurfa 897 *Kaynak: TOKİ Son 20 yılda 700 bin civarında konut inşa eden TOKİ’nin bu kadar kısa sürede söz verilen bu hedefe nasıl ulaşabileceği ise tam bir muammadır. 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve 11 ili etkileyen büyük depremin yarattığı konut üretimi ihtiyacının yanı sıra, Meclis Raporunda ifade edildiği üzere ülke genelinde 6-7 milyon riskli yapının dönüştürülmesi gerekmektedir. Mevcut yapı stokunun durumunun iyileştirilmesi için Büyük Marmara Depreminden bu yana geçen 25 yıl adeta boşuna harcanmıştır. Yapılarımızın büyük çoğunluğu olası bir büyük depremde yıkılmayı beklemektedir. Yapı Üretim Süreci Düzenlenmelidir Afetlerde oluşan yapı hasarlarının önemli bir kısmı yapı üretim sürecindeki hatalardan kaynaklanmaktadır. Güvenli yapı üretim sürecinin olmazsa olmazı ise şantiye şefliği görevinin eksiksiz olarak yerine getirilmesidir. Halkın can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren yapı üretim sürecinin anahtar pozisyonunda olan şantiye şefinin, taşıdığı sorumluluk ve şantiye alanında yüklendiği görevin kapsamı dikkate alındığında şantiyeden hiç ayrılmaması gerekirken, mevzuatın izin verdiği haliyle 4 ayrı işin şantiye şefliğini yapma şansı yoktur. Üstelik ilgili mevzuata göre, yapım işinin tek ruhsata bağlı veya toplu yapı niteliğinde olması halinde yapı inşaat alanı sınırı uygulanmamaktadır. Bir deprem coğrafyası olan ülkemizde şantiye şefliği, 1500 m² üstü bütün işlerde tam zamanlı olarak yapılmalıdır. Açıkça ifade etmek gerekirse Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı güvenli yapılaşma ve halk sağlığının korunması amacıyla değil, daha fazla rant ve kâr elde etmek isteyen müteahhit şirketlerinin arzularına göre hareket etmiş, mühendislik hizmetlerini yasal prosedürü tamamlamak amacıyla yalnızca bir imzaya indirgemiştir. Yapı Denetimi Sistemi Değişmelidir 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri de yapı denetimi süreçlerine ilişkin endişeler olmuştur. Nitekim bu endişe hiç de yersiz değildir. 2001 yılında çıkarılan 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunla denetim hizmetinin kamusal niteliği yok sayılarak denetim hizmeti ticarileştirilmiştir. Öyle ki 2019 yılına kadar müteahhitlerin kendi denetim şirketlerini belirlediği bir sistem yürürlükte olmuş ve 18 yıl boyunca müteahhitler kendi yaptıkları yapıların denetimini kendi seçtikleri ve ücretini ödedikleri denetçilerle yürütmüştür. Yapı denetim sisteminde yapılan düzenlemelerle; 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yapı denetiminde e-dağıtım sistemine geçilerek, hangi yapıda, hangi yapı denetim kuruluşunun görev alacağının elektronik ortamda bakanlık tarafından belirleneceği bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, yapı denetim kuruluşunun müteahhit ile olan ilişkisinin kesilmesi doğrultusunda kısmen olumlu bir gelişme sağlamıştır. Ne var ki denetimin bağımsızlaştırılarak yapı kalitesinin artırılmasını amaçlayan düzenleme yeni sorunları da beraberinde getirmiştir. Özellikle bu düzenlemeden sonra şantiye sahalarında yapı denetimi görevini icra eden mühendislere yönelik şiddet olayları artmış, sözlü ve fiziki şiddet olayları tırmanışa geçmiştir. Meslektaşlarımızın görevlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirmesinin engellenmesi ve şantiyelerde şiddete uğramasına karşı önlem alınması gerekmektedir. Meslektaşlarımızın şantiye sahalarında verdiği hizmet kamusal niteliktedir. Şantiyelerde denetim ve yönetim görevini yürüten meslektaşlarımız kamu görevlisi niteliğinde sayılmalı, can güvenliklerinin sağlanması da bizzat kamu gücünün sorumluluğunda olmalıdır. Yetkin Mühendislik ve Belgelendirme İnşaat Mühendisliği içinde birçok alt disiplini barındıran, lisans eğitimi sonrasında da meslek içi eğitim ve uygulama tecrübesi gerektiren bir meslek alanıdır. Oysa bugün 4 yıllık mühendislik lisans programını tamamlayan bir mühendis neredeyse sınırsız imza yetkisiyle sektörde faaliyet yürütebilmektedir. İnşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın can ve mal güvenliğinin korunması, yapı üretim süreçlerinin denetlenebilmesi, ülke kaynakların etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla, dünyada çeşitli biçimlerde örnekleri bulunan “Yetkin Mühendislik” sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bunun uygulanmasını sağlayabilecek kurum ise tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 6235 sayılı kanun ile görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiş meslek kuruluşlarıdır. İnşaat mühendisliği meslek uygulamaları ve inşaat mühendislerinin yetkinlik/yeterlilik belgelendirmesinin İnşaat Mühendisleri Odasının yetkisi dışında gerçekleşmesi hukuken ve mantıken yanlıştır. Sonuç olarak; Marmara Depreminin üzerinden geçen 25 yılda alınmayan tedbirlerin bedelini son olarak yaşadığımız 6 Şubat Depremlerinde acı bir şekilde ödedik. Aradan geçen bunca zamandan sonra 6 Şubat Depremlerinin hemen ardından benzer konular tekrar tartışıldı, kentlerimizin afetlere karşı hazırlıksızlığı tüm çevrelerce açık bir şekilde görüldü. Toplumun beklenen afetlere karşı endişeleri, yerel ve merkezi yöneticilerden beklentileri özellikle son yerel seçimlerde açık bir şekilde görüldü. Siyasi partilerin yerel seçim sürecinde yürüttükleri kampanyalarda afetlere karşı hazırlık önemli bir yer tutarken, bugüne kadar alınmamış tedbirlerin 6 Şubat Depremlerinde ortaya çıkardığı yıkım, seçim sonuçlarını etkileyen başlıca konulardan biri oldu. Ancak ne yazık ki bu son felaket de şimdiden gündemden çıkmış görünmektedir. Oysa önlem almak için kaybedilecek tek bir günümüz bile yoktur. Depremin 25. yılında hayatını kaybeden yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, Odamızın yapı stokunun tespiti, yapı üretimi, denetimi, kentsel dönüşüm ve mühendislik hizmetlerinin belgelendirilmesi konuları başta olmak üzere bugüne kadar yaptığı açıklamalarda, kurumlara ilettiği raporlarda ifade edilen çözüm önerilerinin bir an önce hayata geçirilmesi ve meslek odalarının bu sürece dahil edilmesi gerektiğini önemle vurguluyoruz.''

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.