SON DAKİKA
Hava Durumu

#Emek Partisi

Porsuk Haber Ajansı - Emek Partisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Emek Partisi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

MESEM Programı Amasız ve Fakatsız, Derhal İptal Edilmelidir Haber

MESEM Programı Amasız ve Fakatsız, Derhal İptal Edilmelidir

Emek Partisi ve Emek Gençliği tarafından kısa adı MESEM olan Mesleki Eğitim Merkezleri raporu ile ilgili olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan açıklamada MESEM Programı ile ilgili rapor sonuçları paylaşılırken programın da iptali için çağrıda bulunuldu.Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; ''Bugün Emek Partisi ve Emek Gençliği olarak hazırladığımız Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) raporunun sonuçlarını sizlerle paylaşmak için buradayız. Bu rapor, eğitim hakkının nasıl yok edildiğini, eğitimin sistematik olarak ticarileştirilip sermayenin çıkarlarına hizmet eden bir yapıya dönüştürüldüğünü, çocukların MESEM eliyle nasıl ucuz emek gücü olarak sömürüldüğünü gözler önüne seriyor. 2002’den bu yana sürdürülen eğitim politikalarıyla gençler, beceri geliştirmekten uzak ve bilim dışı içeriklerle kuşatılmış, kapitalistlerin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamaya hizmet eden bir eğitim anlayışına mahkûm edilmiştir. MESEM programı da çocuk emeğinin sömürülmesini “yasal” bir eğitim programıyla meşrulaştırarak her yaştan öğrenciyi ağır çalışma koşullarına sürüklüyor. Adeta "eti de kemiği de sizin" denilerek, çocukların sağlıkları, çocuklukları ve gençlikleri sermayenin kâr hırsına feda ediliyor. MESEM programı, küçük ve orta ölçekli işletmelerden Türkiye’nin en büyük sermaye gruplarına kadar geniş bir kesimin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için yürürlüğe konulmuştur. Haftanın 4 günü işyerinde, sadece 1 günü okulda teorik eğitim alan öğrenciler, düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Hatta patronların çoğu bu mevzuata uymuyor, MESEM öğrencileri pek çok işletmede haftanın 6 günü, 7 günü çalıştırılıyor. Ücretlerin işsizlik sigortası fonundan karşılanması ise bu programı sermaye için “bedava iş gücü” haline getiriyor. Emekçi aileler, ekonomik zorunluluklar nedeniyle ve mesleki gelecek beklentisiyle çocuklarını bu programa yönlendirmek zorunda kaldığını ifade ediyor. MESEM’lerde çalışan çocuk işçilerle yapılan görüşmeler ve sahadan elde edilen verilerle hazırlanan bu rapor, tek adam rejiminin eğitim politikalarına karşı parasız, bilimsel ve demokratik eğitimi savunan kesimlere aynı zamanda bir mücadele çağrısıdır. Raporumuzda MESEM’lerin en temel sorunlarını ortaya koyuyoruz: Alınmayan işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri, denetimsizlik, sermayeye aktarılan kaynaklar, yolsuzluklar ve usulsüzlükler. Görünüşte ışıltılı bir eğitim modeli olarak sunulan MESEM’ler, aslında okul yönetimlerine ve öğretmenlere MEB tarafından yapılan baskılarla öğrencilere zorla dayatılıyor ve özendiriliyor. Öğrenciler, okul yönetimleri ve öğretmenler aracılığıyla kendilerine “Üniversite okuyanlar da işsiz” denilerek “MESEM’e gidin” çağrısı yapıldığını söylüyor. Raporumuz MESEM’lerde yaşanan üç temel sorunu öne çıkarıyor. Son 11 yılda en az 754 çocuk işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023 yılında ise MESEM kapsamında çalışan 9 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Bu çocukları iş cinayetlerine sürükleyen koşullar gün gibi ortadadır; uzun çalışma saatleri, yetersiz güvenlik önlemleri ve patron baskısı... MESEM öğrencilerin mesai saatleri çoğu zaman ihlal ediliyor, patronların keyfi kararlarına göre çalıştırılıyorlar, tatil ve dinlenme hakları dahi gasp ediliyor. Ayrıca, bugün MESEM öğrencilerinin büyük bir kısmı, meslek edinmekten ziyade, ailelerinin geçimine katkıda bulunmak zorunda kaldığı için bu programa kaydoluyor. Aldıkları ücret ise ne kendilerinin ne de ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Kendi ilgi alanlarına yönelmekten, sosyal-kültürel ihtiyaçlarını karşılama imkanlarından yoksun bırakılmış öğrenciler için insanlık dışı koşullarına rağmen MESEM’ler “tek çare” olarak görülüyor. MESEM programının “mesleki eğitim” iddiası, bakanlığın yalanlarının aksine bir iddiadan ibarettir. Bu programın mesleki eğitimle hiçbir ilgisi yoktur! Öğrenciler, işyerlerinde fiilen bir işçi gibi çalıştırılıyor ve mesleki eğitimden koparılıyor. Eğitimcilerin desteğinden yoksun, iş kazalarına maruz kalıyor ve hatta fiziksel şiddet, dayak ve taciz gibi sorunlarla karşılaşıyorlar. Raporumuz, çocukların ve gençlerin en ağır, aşağılayıcı ve güvencesiz yaşam koşullarına nasıl sürüklendiğini birçok yönüyle gözler önüne seriyor. Bu nedenle, çocuk emeği sömürüsüne karşı her yaştan işçi, emekçi, aydın, akademisyen ve eğitim emekçilerine bu çağ-dışı programa karşı mücadelede birleşme çağrısı yapıyoruz. Çocuklarımızın, sıra arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin geleceğini sermayenin insafına bırakmayacağız! MESEM programı tek adam yönetimi ve temsilcisi olduğu sermaye sınıfının mesleki eğitime yönelik politikalarının geldiği aşamanın en somut göstergesidir. Mesleki eğitim, iktidar ve sermaye ortaklığında oyuncak edilmiş, sermaye örgütlerinin emri ve isteği neyse ona göre şekillenmiştir. Şimdi, bu mesleki eğitim politikaları ortaokullara doğru genişletiliyor, Milli Eğitim Bakanlığı, meslek liseleri bünyesinde “mesleki ortaokullar” ve “zanaat atölyeleri”nin açılacağını müjdeliyor! MESEM programı başta olmak üzere mesleki eğitime yönelik her karar, sermaye örgütlerinin “sömürü cenneti Türkiye” hayalinin adım adım hayata geçirilmesinin aracı haline getiriliyor. Biz Emek Gençliği ve Emek Partisi olarak, gençleri ve çocukları bu sömürü düzenine mahkûm eden programa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Çağrımız nettir: MESEM programı amasız ve fakatsız, derhal iptal edilmelidir. Öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecek uygulama ve bilim odaklı, nitelikli mesleki eğitim sağlanmalıdır. Öğrencilerin örgün eğitime devamını sağlamak için gerekli adımlar atılmalı ve her yurttaşın en temel hakkı olan eğitime erişimini güvence altına almak amacıyla, ihtiyacı olan tüm öğrencilere burs desteği verilmelidir.''

Darbeler ve Darbeciler Devrini İşçiler ve Emekçiler Sonlandıracak! Haber

Darbeler ve Darbeciler Devrini İşçiler ve Emekçiler Sonlandıracak!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Aleyna Ceren Kökoğlu 12 Eylül darbesinin yıldönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. EMEP İl başkanı Kökoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıldönümünde yine siyasilerden darbe karşıtı söylevler dinleyeceğiz. Demokrasi adına kimseye söz bırakmayan sermaye politikacıları darbeleri kınarken askeri vesayete son vermekle övünürler. Oysa emekçilere, halklara ve özgürlüklere karşı yapılmış darbelerin siyasi mirasçıları olarak düzenin devamında rol oynamaya devam ederler, askeri bürokrasiyi yanlarına alarak siyasi rakiplerini alt etmeye girişirler. 12 Eylül darbesinin ülkeye yaşattıkları, yarattığı koşullar ile günümüzde AKP yönetimindeki iktidar blokunun halkımıza dayattığı düzen arasında benzerlikler bulmamız mümkündür. 12 Eylül “kardeş kavgasına son verme” adı altında sermaye egemenliğinin yönetim krizini çözmek ve işçi sınıfına, halklara ekonomik siyasi saldırı programını hayata geçirmek üzere askeri cunta iş başına geçmiştir. Darbeciler ülkeye yüzleri gülen bir sermaye sınıfı, örgütsüz bırakılmış ve ezilmiş emekçi halklar, ülkeyi dikensiz gül bahçesi kıvamında yönetecekleri bir yasaklar Anayasası “armağan” etmiştir. Erdal Eren’in de aralarında olduğu çok sayıda devrimci, 12 Eylül faşist cuntasının ardından idam edildi. Darbeyi yapan ordu güçleri, sermayenin egemenliğindeki piyasanın hizmetinde, adı 24 Ocak kararları olarak bilinen bir programı dizginsiz hayata geçirmiştir. 1986 yılının sonlarına değin işçileri ezerek, örgütlerini dağıtarak süren bu düzen, başlayan hak grevleriyle birlikte emekçiler üzerindeki otoritesini kaybetmiştir. 12 Eylül yetiştirmesi günümüz siyasetçileri yeniden “sivil anayasa yapma” sözlerini ağızlarından düşürmüyor. Tıpkı yıllardır ettikleri “enflasyonu tek haneye düşürme” sözleri gibi. Bugünün tek adam rejiminin mimarı; bir darbe girişiminden OHAL koşullarında referandum ile meşruiyeti tartışılır bir anayasa değişikliği ile halka karşı darbe yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik-beka söylemini eksik etmeksizin saldırı ve kriz politikalarını halka dayatarak ayakta kalmaya çalışıyor. En tepeden, ittifak güçlerini ve ordu komutanlarını yanına alarak Malazgirt’te edilen sözlerden, devamında edilen imam hatip konuşmalarından okulların açıldığı bugünlerde çocuklarımıza verilen ilk derslere değin verilen mesajlar savaş, düşmanlık, şehitlik üzerine. AKP iktidarının dinci, piyasacı, militarist karakteri çocuklarımıza aşılanmaya çalışılıyor. Hayli sıkışmış iktidar, halk tepkisi ayyuka çıkmışken, kutuplaşma ve kriz siyasetinden medet umarak geçmişte orduyu darbe yapmak üzere göreve çağıran MHP gibi ortaklarının işaretiyle kılıçlı yemin eden teğmenlerden sözde darbe girişimi çıkartmaya çalışıyor. Ordu iktidar klikleri arasındaki kavgalardan ve halkın hoşnutsuzluğundan etkilense de esas niteliği sermaye sınıfının egemenliğindeki devlet hizmetinde, bir NATO gücü olarak iktidar siyasetinin ve programının arkasında, şiddetli savunucusu konumundadır. Nitekim nerede ekmeği ve hakları için direnen bir işçi emekçi; emeği ve ürettiklerinin karşılığını talep eden üretici; çevre ve yaşam hakları için direnen köylü varsa karşılarında yağmacı ve soyguncu, halkı aşağılayan, vergi hırsızları holdinglerin çıkarlarını koruyan bir asker gücü olmaktadır. Ülkemizin gerçeği budur. 12 Eylül’ün gerçek nedeni 24 Ocak kararlarının işlevini bugün IMF destekli Erdoğan-Şimşek imzalı OVP uygulamalarında yaşıyoruz; acımasız sömürü, vahşi çalışma ve yaşam koşulları, ağırlaştırılmış esnek çalışma, işsizlik, hayat pahalılığı, vergi adaletsizliği eşliğinde devlet eliyle yürütülen soygun ve yağma düzeni. Elbette bu kara düzenin mimarı ve yürütücüsü, bütün zenginlikleri kendi kontrolüne alan, denetlenemeyen, halkın seçtiklerini görevden alarak kayyım atayan, yasalar ve yargı operasyonlarıyla muhalefetini susturan, yarattıkları gündemlerle her gün halka ayar verme peşindeki tek adam yönetimidir. 12 Eylül darbecilerinin yürüttüğü program ve siyasetin bunalttığı emekçiler sonunda ayağa kalktılar ve yasakları tanımadılar, hak mücadelesine giriştiler, iktidar devirdiler, “zenginleri sevenlerin” dönemini kapattılar. Toplumlar mücadelesi dünyada ve ülkemizde de farklı olmayacaktır. Halkı her gün darbe yaparcasına yönetenler, her geçen gün daha da yoksullaştıranlar, yokluk ve yasaklar dönemi kapandı diyerek yalan söyleyenlerin devri de bitecektir. İşte o zaman gerçek demokrasi, gerçek bağımsızlık, gerçek halk yönetiminin yolları da açılacak, darbecilerin devri gerçekten kapanacaktır. İşçi sınıfı tarihi bunu göstermiştir.''

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Gücümüz Birliğimiz! Haber

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Gücümüz Birliğimiz!

Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Aleyna Ceren Kökoğlu son günlerde üst üste meydana gelen kadına yönelik şiddet olaylarına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. İl başkanı Kökoğlu yazılı yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi; ''Ağustos ayının ilk iki haftasında en az 18 kadın öldürüldü. Geçtiğimiz hafta sadece bir günde 3 kadın, boşanmaya çalıştığı, evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. İktidarın sürekli tekrar ettiği “şiddete sıfır tolerans” sözlerinin ve “kadına yönelik şiddet azaldı” iddiasının gerçekliği yansıtmadığı her yeni kadın cinayetinde, kadına yönelik şiddete yapılan her ihmalde bir kere daha ortaya çıkıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden tek adamın imzasıyla çıkılan yıl 2021’de toplam 280 kadın cinayeti işlenmişken 2022’de bu sayı 334’e, 2023’te ise 315’e çıktı. 2024’ün ilk 7 ayında ise en az 249 kadın cinayeti gerçekleşti. Kadına yönelik şiddetin boyutlarının da cezasızlığın da arttığı bu noktaya adım adım gelindi. Geçtiğimiz günlerde AKP, kuruluşunun 23. yılını kutladı. 22 yıllık AKP iktidarının kadınlara ilişkin yaptıklarının karnesi ise şunlarla dolu: emeği ucuzlaştırma, güvencesizleştirme, yoksullaştırma, kamusal hizmete erişimin önünü kesme, bakım yükünü kadınların sırtına yükleme, kadınları ve çocukları şiddetten koruyan yasalara saldırma, şiddeti önleme mekanizmalarını etkin çalıştırmama, kadına yönelik şiddette ihmali olan kamu personellerini şiddete, cinayete açık hale getirme ve korumasız bırakma... Yaptıkları yapacaklarının teminatı. ŞİDDETİ ÖNLEYECEK TÜM MEKANİZMALAR HEDEFTE! 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, etkin uygulanmıyor; hatta kanun doğrudan cemaat ve tarikatlar tarafından hedef alınıyor, iktidarın bir pazarlık malzemesine dönüştürülüyor. Kadınları şiddete karşı koruyan tüm kanunlar ve politikalar “aile birliğini bozuyor” denilerek hedefe alınıyor. Medeni Kanun sil baştan kadının eşitsiz, şiddete açık bir hale daha çok getirilmesinin önünü açacak şekilde değiştirilmek isteniyor. Kadınlar boşanmak istedikleri için öldürülürken boşanmaları engellemek, kadınları şiddet dolu evliliklere mahkûm edecek aile arabuluculuğu iktidar sözcülerinin dilinden düşmüyor. Şiddetle burun buruna kalan kadınlar koruma kararı aldırmak için kendisini hırpalarken iktidarın kolluk kuvvetlerinden mahkemelerine kadar şiddet görmezden geliniyor. Kadınlar şiddetle, öldürülme tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarında şikâyetleri hakkında “kovuşturmaya yer yoktur” kararları veriliyor, verilen koruma kararlarının uygulanmaması ise kadınların ölümlerine sebep oluyor. Asgari ücretin açlık sınırının altında kalması, kadınların kayıt dışı çalıştırılmasının yaygınlaşması, esnek çalışmanın teşviki, yeteri düzeyde sığınma evinin olmaması gibi faktörler; kendisi, çocukları için güvenli bir yaşam kurmak isteyen kadınların önüne koyulan engellerden. HAKLARIMIZ VE HAYATLARIMIZ İÇİN MÜCADELEYE! Bunların karşısında bir araya gelen kadınlar ise gerek bir sokak röportajında özgürlük istediği için, gerek bir grevde onurlu çalışma koşulları talep ettiği için, gerek şiddeti körükleyecek politikalara karşı çıktığı için tek adam iktidarı ve onun kolluk kuvvetlerini karşısında buluyor. Kadına yönelik şiddetin önünü açan, önleyici mekanizmaların etkin çalışmasını engelleyen, kadınların kazanılmış haklarını hedefe koyan tek adam iktidarına karşı gücümüz birliğimiz!   Sığınma evlerinin sayısı artırılsın, şiddete uğrayan kadınlar tam güvenceye alınsın.   Cezasızlık politikaları son bulsun, faillere caydırıcı cezalar verilsin.   6284 sayılı Kanun etkin uygulansın.''

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.