SON DAKİKA
Hava Durumu

#Erhan Adem

Porsuk Haber Ajansı - Erhan Adem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erhan Adem haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Brezilya'dan Donuk Et İthalatına Tepki Haber

Brezilya'dan Donuk Et İthalatına Tepki

CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türkiye’nin sığır eti üretiminde Avrupa birincisi olduğunu söylerken Brezilya’dan donuk et ithal edilmesine tepki gösterdi. Adem, hükümetin tarım ve hayvancılık politikalarının tamamen rant odaklı olduğunu belirterek yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, sığır eti üretiminde Avrupa’da birinci sırada olduğunu iddia eden bir iktidar tarafından yönetiliyor. Peki, bu birincilik neye yarıyor? Eğer gerçekten Avrupa’nın en büyük üreticisi bizsek, neden Brezilya’dan 10 bin ton donuk et ithal ediyoruz? Çünkü iktidarın söylediği rakamlar, vatandaşın yaşadığı gerçeklerle örtüşmüyor. Üreticiyi perişan ettiler, hayvancılığı bitme noktasına getirdiler. Sonra da ‘çözüm’ diye ithalat kapısını açıyorlar. Asıl sorun şu ki, bu hükümet ne üreticinin sesini duyuyor ne de tüketicinin sofrasındaki yangını görüyor. Siz, bu ülkenin hayvancılığını desteklemek yerine sürekli ithalat yapan bir anlayışla, bu krizi yönetemezsiniz! Üreticiyi desteklemek yerine dışarıdan et ithal eden kafa hangi sorunu çözebilir? Çünkü sizin kafanız memleket meselelerine değil, rant meselelerine çalışıyor! Gerçekten derdiniz bu ülkeyi birinci yapmak olsaydı, hiçbir şey yapmasanız daha iyi olurdu. Bu ülke zaten üretir, zaten güçlüdür. Ama siz ne yapıyorsunuz? Üreticiyi desteklemek yerine ithalata sarılıyorsunuz. Üreticinin elindeki hayvanı ucuza almak için baskı yapıp sonra da dışarıdan donuk et getirerek piyasayı altüst ediyorsunuz. İthalatla fiyatları baskılamaya çalışıyorsunuz ama bu, yerli üreticiyi tamamen yok etmekten başka bir işe yaramaz. Üretici küstü mü, bir daha kazanamazsınız! Bugün Brezilya’dan ithalat yaparak günü kurtarıyorsunuz ama yarın bu ülkenin çiftçisi, besicisi hayvancılığı bırakınca ne yapacaksınız? Türkiye’de et fiyatlarının yükselmesi, üreticinin değil, sizin yanlış politikalarınızın sonucudur. Siz, hayvancılıkla ilgili hiçbir yapısal reform yapmadınız, üretim maliyetlerini düşürmediniz, yem fiyatlarını kontrol altına almadınız. Çiftçi mazot, yem, elektrik faturasıyla boğuşurken, siz ithalatı çözüm gibi sunuyorsunuz. 10 bin ton donuk et ithalatı, bu ülkenin hayvancılığına vurulmuş yeni bir darbedir! Et ve Süt Kurumu’nun ithalata yönelmesi, üreticinin değil, aracının, komisyoncunun, ithalatçının cebini doldurur. Türkiye kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıktıysa bunun sorumlusu sizsiniz. Bugün yerli üretici, ithal edilen ucuz et karşısında zarar ederken, yarın üretimi tamamen bırakacak. O zaman et bulamayınca ne yapacaksınız? Daha mı fazla ithalat yapacaksınız? Ülkenin kaderini Brezilya’daki, Arjantin’deki, Uruguay’daki çiftçiye mi teslim edeceksiniz? Rant düzeninizi değiştirmek, üreticiyi tekrar ayağa kaldırmak için mücadelemizi sürdüreceğiz!”

Bu Milletin Çiftçisini Daha Fazla Oyalamayın! Haber

Bu Milletin Çiftçisini Daha Fazla Oyalamayın!

CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Çiftçiye verilmesi gereken destek ödemeleri hâlâ yapılmadı. Bazı illerde çiftçilerin hesaplarına yatırılırken, birçok ilde üreticiler hâlâ bekliyor. Peki, soruyoruz: Bu para çiftçinin hakkı değil mi? Kimin parasını kime vermiyorsunuz?” dedi. Erhan Adem konuya dair yaptığı yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bu destekler bir lütuf değil, Anayasa’nın güvence altına aldığı bir haktır. Çiftçimiz, alın teriyle üretiyor, toprağı işliyor, soframıza ekmek götürüyor. Ama karşılığında ne alıyor? Geciken ödemeler, artan maliyetler, verilen sözlerin tutulmaması! Bugün çiftçi, tarlaya mazot koyamıyor, gübre alamıyor, elektrik faturasını ödeyemiyor. Peki, bu üretici nasıl ayakta kalacak? Tarımı desteklemeyen bir ülke, açlığa mahkûm değil midir? Tarım Bakanına soruyoruz: Destek ödemelerini neden zamanında yapmıyorsunuz? Çiftçiye verilmeyen bu paralar nerede bekletiliyor? Türkiye’nin gıda güvenliğini umursamıyor musunuz? Gübre, mazot, prim, tohum… Çiftçinin ihtiyacı olan destekler parça parça ve gecikmeli olarak ödeniyor. Oysa tarım, planlı ve öngörülebilir bir sektör olmak zorundadır. Çiftçi, desteğini ne zaman alacağını bilmeli ki üretimini buna göre yapsın! Ama hükümet, üreticiyi belirsizliğe sürüklüyor. Buradan sesleniyoruz: Bu milletin çiftçisini daha fazla oyalamayın! Tarımsal destekleri derhal, eksiksiz ve toplu olarak ödeyin! Çiftçiye reva gördüğünüz bu sistemsizlik, yalnızca üreticiyi değil, sofradaki ekmeği de tehdit ediyor. Bu ülkenin çiftçisi, hakkını almak için beklemek zorunda değildir! İnsanlar ekmek parası için gecesini gündüzüne katarken, onların emeğiyle oynayanlara karşı sessiz kalacak değiliz. Tarım bitirilirse, bunun bedelini hepimiz öderiz! Çiftçiyi yok sayanlar, gün gelecek gıda krizi kapıya dayandığında bunun sorumluluğundan kaçamayacaklar. Bugün ödenmeyen desteklerin yarın soframızdan eksilen ekmek olduğunu unutmayın.”

Türkiye Tarımsal Kuraklığa Teslim Ediliyor! Haber

Türkiye Tarımsal Kuraklığa Teslim Ediliyor!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, tarımda suyun doğru yönetilmediğini, plansızlığın Türkiye’yi büyük bir tarımsal felakete sürüklediğini söyledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Aydın Valiliği’nin 2025 yılı havza bazlı su dağıtım kararı, Türkiye’nin tarımsal üretimde ne kadar büyük bir krizin içine sürüklendiğinin en somut etkisini olarak karşımızda duruyor. Bugün Aydın’da, Büyük Menderes Havzası’nda, çiftçilere tarım alanlarının yalnızca yarısını sulayabilecekleri, diğer yarısında kuru tarım yapmaları gerektiği tebliğ ediliyor. Çiftçiler, plansızlığın bedelini emekleriyle, ekmekleriyle ödüyor. Oysa bu karar, bir gecede alınmadı. Kuraklık göz göre göre geldi, ama yetkililer seyretmekten başka hiçbir şey yapmadı!” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, tarımda yönetememe krizinin artık su gibi berrak bir şekilde gözler önünde olduğunu belirterek, suyun doğru yönetilmediğini, plansızlığın Türkiye’yi büyük bir tarımsal felakete sürüklediğini söyledi. Büyük Menderes Havzası’nda pamuk ekimi yapacak çiftçiye, mısır ekecek üreticiye, yonca eken hayvancıya “su yok, başınızın çaresine bakın” denildiğini ifade eden Adem, çiftçinin zaten zor durumda olduğunu, su sorununun ise tarımsal üretimi tamamen bitirme noktasına getirdiğini dile getirdi. Erhan Adem konuya dair yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bu sadece Aydın’ın değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerin yaşadığı ortak bir felaketin adıdır. Antalya’da yer altı su seviyeleri hızla düşüyor, obruk tehlikesi artıyor. Çukurova’da çiftçilere resmi yazıyla ekim yapmamaları söyleniyor. Adıyaman’da, Konya’da, Denizli’de, Edirne’de üretici her geçen gün toprağına daha az su verebiliyor. Ama bu gerçekler karşısında iktidarın çözümü sadece ‘desteklemeleri azaltmak, suyu kısıtlamak ve çiftçiyi çaresiz bırakmak’ oluyor. Sorunu sadece iklim değişikliğiyle açıklamak kolaycılıktır. Asıl mesele, suyun yönetilememesi, plansızlık ve yanlış tarım politikalarıdır. Su, bugün değil, yıllardır azalıyor. Büyük Menderes Havzası, Gediz, Konya Kapalı Havzası, Çukurova, Trakya ve Türkiye’nin dört bir yanında çiftçiler sürekli uyarılarda bulundu. Ama bu ülkeyi yönetenler çiftçiyi değil, karbon ticaretini ve rantı düşündü! Büyük Menderes’te bugün uygulanan su kısıtlaması, yarın Türkiye’nin diğer tüm havzalarına yayılacak. Tarımsal üretim, hayvancılık ve gıda güvenliği ciddi şekilde tehdit altında. Üreticiye “su yok, ekim yapmayın” diyenlerin, 5-10 yıl içinde gıda krizini nasıl yöneteceğini merak ediyoruz! Bugün çözüm bulmayanlar, yarın halkı ithal gıdaya mahkum edecekler. Bu felaketin önüne geçmek için vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir: 1.Havza bazlı su yönetiminde basınçlı sulama sistemine geçiş zorunlu hale getirilmelidir. Damla sulama yapan çiftçilere özel teşvikler sağlanmalı, su tasarrufu yapan üreticiler ödüllendirilmelidir. 2.Kuraklık yönetimi değil, risk yönetimi yapılmalıdır. Her yıl sezon başında değil, sezon bitmeden gelecek yılın üretim planlaması yapılmalıdır. 3.Planlı üretim modeli çiftçiye uygun hale getirilmelidir. Çiftçinin ÇKS kayıtlarıyla planladığı üretim desteklenmeli, su planlaması buna göre yapılmalıdır. 4.Tarım ve su politikaları rant odaklı değil, üretici odaklı olmalıdır. Su krizi, karbon ticareti üzerinden çözülmez, ancak sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla yönetilebilir. 5.Kuraklıkla mücadelede merkezi hükümet, yerel yönetimlerle işbirliği içinde olmalıdır. Sulama birlikleri, çiftçi örgütleri ve uzmanlarla ortak bir strateji geliştirilmelidir. İktidarın tarımsal üretimi plansızlığa mahkum eden, çiftçiyi suya hasret bırakan, karbon ticaretiyle tarım alanlarını sermayeye teslim eden politikalarına karşı üreticilerle birlikte mücadele edeceğiz! Bugün Aydın’da su kıtlığı var, yarın soframızda ekmek kıtlığı olacak. Susuz kalan tarım, aç kalan Türkiye demektir hükümet derhal su yönetimi konusunda gerçekçi bir eylem planı açıklamalıdır.

Çiftçi Üretmezse Türkiye Kaybeder! Haber

Çiftçi Üretmezse Türkiye Kaybeder!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Konya’nın Karapınar ilçesinde çiftçiler ve besicilerle bir araya gelerek tarım ve hayvancılık sektöründeki sorunları yerinde inceledi. Üreticilerin girdi maliyetleri karşısında ezildiğini, süt ve et fiyatlarındaki adaletsizliğin sürdürülemez olduğunu vurgulayan Adem, Tarım ve Orman Bakanlığına çağrıda bulunarak, “İthalat yerine üreticiyi destekleyen politikalar hayata geçirilmeli. Çiftçi üretmezse, Türkiye kaybeder” dedi. Üretici Kazanamıyor, Tarım Bitme Noktasında CHP heyeti, Karapınar’daki ziyaretleri kapsamında Ziraat Odası Başkanı Durmuş Öner ile bir araya gelerek bölgedeki üreticilerin yaşadığı sıkıntıları dinledi. Çiftçilerin yüksek maliyetler ve düşük alım fiyatları nedeniyle üretim yapamaz hale geldiğini belirten Erhan Adem, şu ifadeleri kullandı: “Karapınar’dayız. Süt üreticileriyle, besicilerle, çiftçilerle görüştük. Manzara içler acısı. Çiftçimiz yem, gübre, mazot, elektrik gibi temel giderler karşısında adeta boğuluyor. Buna rağmen ürettiği sütü ve eti hak ettiği değerde satamıyor. Ulusal Süt Konseyi’nin açıkladığı fiyatlar uygulanmıyor, üreticinin eline çok daha düşük rakamlar geçiyor. Besicilik yapanlar da benzer bir çıkmazın içinde. Girdi maliyetleri her geçen gün artarken, hayvanlarını zararına satmak zorunda kalıyorlar. Çoğu üretici artık hayvancılığı bırakma noktasına geldi. Bu şartlarda çiftçinin dayanacak gücü kalmadı.” “Bakanlık Sahaya İnsin, Çiftçinin Halini Görsün” Üreticilerin en büyük sorunlarından birinin de tarımsal sulama olduğunu belirten Adem, Karapınar ve Konya Ovası’nda yaşanan su krizinin üretimi ciddi şekilde tehdit ettiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Çiftçimiz suyu 100-150 metre derinlikten çekmek zorunda kalıyor. Artan elektrik fiyatlarıyla birlikte bu durum üreticiyi daha da zora sokuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri, çiftçinin gerçek sorunlarını görmek için özel toplantı odalarından çıkıp sahaya inmeli. Sorunları yerinde görüp çözüm üretmeliler. Öncelikle tarımsal ürün ve et ithalatı durdurulmalı, yerli üreticiye destek verilmelidir. Çiftçiye uygun maliyetli girdi desteği sağlanmalı, üreticinin kazanç elde edebileceği adil bir piyasa düzeni oluşturulmalıdır. Eğer bu adımlar atılmazsa, çiftçi üretimi bırakacak ve ülkemiz gıda krizine sürüklenecektir. Çiftçinin ayakta kalması için acil önlemler alınması gerekiyor. Üreticiyi yok sayan bir tarım politikası sürdürülemez.”

Çiftçi Gübre Kullanamazsa Gıda Enflasyonu Daha da Artacak! Haber

Çiftçi Gübre Kullanamazsa Gıda Enflasyonu Daha da Artacak!

CHP Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Gölge Bakanı Erhan Adem, “yeniden tırmanışa geçen gübre fiyatlarının tarımsal üretim üzerindeki etkisine dikkat çekerek, “Gübre fiyatları yükseliyor. Gübre olmadan verimli tarım yapmak neredeyse imkânsızdır; eksik gübreleme doğrudan rekolteyi, dolayısıyla ürün arzını azaltır. Arz düşerse, gıda fiyatları yükselir ve bu da halkın sofrasına yansır. Ancak görüyoruz ki bu durum yetkililerin umurunda değil.” dedi. Erhan Adem, konuya dair yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Son bir ayda gübre fiyatlarındaki yükseliş dikkat çekici. Üre gübresinin fiyatı bir ayda yüzde 9,2 artarak 811 TL’den 885 TL’ye çıkarken, DAP gübresinde de yüzde 6,1’lik bir zam yaşandı. Bir ay önce 1245 TL olan DAP gübresinin çuval fiyatı bugün 1325 TL’ye ulaştı. Gübre fiyatlarındaki bu artış, çiftçinin gübre kullanma şansını neredeyse tamamen ortadan kaldırdı. Gübresiz yapılan ekimler ise rekolte kaybına neden olacak. Bu durum, sadece çiftçiyi değil, tarladan sofraya kadar tüm gıda zincirini etkiliyor. Eksik gübreleme, başta tahıllar ve baklagiller olmak üzere birçok temel üründe ciddi verim kayıplarına yol açar. Toprağın besin dengesinin bozulması, uzun vadede tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini tehdit eder. Bu da ithalata bağımlılığı artırır. İthalat bağımlılığı, döviz kurlarındaki artışlarla birlikte hem tüketici fiyatlarını hem de tarımsal girdilerin maliyetlerini daha da artırır. Yani gübre krizini çözemezsek, ekonomideki döngüsel krizleri de çözmek mümkün olmayacak. Ne yazık ki bu krizin temelinde yanlış tarım politikaları yatıyor. İktidarın gübre destekleme politikalarındaki yetersizlik, çiftçiyi yalnız bırakmış durumda. Gübre fiyatları artarken, çiftçiye verilen destek yetersiz kalıyor. Çiftçiler, gübre fiyatlarının yükselmesiyle birlikte ya üretimden vazgeçmek zorunda kalıyor ya da üretim maliyetlerini karşılamak için borçlanıyor. Bu da kırsal kesimde yoksulluğu artırıyor ve ülkemizin tarımsal üretim kapasitesini giderek zayıflatıyor. Hükümetin, gübre fiyatlarındaki artışı frenleyecek önlemler alması gerekiyor. Gübrede KDV’nin sıfırlanması, sübvansiyonların artırılması ve üreticilere doğrudan destek verilmesi bu önlemler arasında yer almalı. Ayrıca, yerli gübre üretimini teşvik eden politikalar geliştirilerek dışa bağımlılığın azaltılması hedeflenmelidir. Türkiye’nin tarımsal potansiyelini harekete geçirmek ve halkın temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için zaman kaybetmeden doğru adımlar atılmalıdır. Gıda enflasyonu, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir krizdir. Bu krizi önlemenin yolu, çiftçiyi desteklemekten ve tarım politikalarını ivedilikle yeniden düzenlemekten geçmektedir. Türkiye’nin tarımsal potansiyelini harekete geçirmek ve halkın temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için zaman kaybetmeden doğru adımlar atılmalıdır.”

Tarım Kredi Kooperatifleri Çiftçinin Hakkını Gasp Ediyor! Haber

Tarım Kredi Kooperatifleri Çiftçinin Hakkını Gasp Ediyor!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçilere destek olma amacından uzaklaşıp ticari bir işletme gibi çalıştığını ve çiftçilerin haklarını yok saydığını belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bu konuda derhal adım atmaya çağırdı. Adem, “Tarım Kredi Kooperatifleri, kuruluş amacı çiftçiyi desteklemek, uygun maliyetlerle girdi sağlamasını ve ürünlerini kârlı şekilde pazarlamasını sağlamak olan bir kuruluştur. Ancak son yıllarda bu kurum, çiftçinin yanında olmak yerine, piyasadaki ticari aktörler gibi davranmaya başlamış; çiftçilerin alın teri üzerinden bir ticaret mekanizmasına dönüşmüştür” dedi. Erhan Adem, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Türkiye tarımı hızla uçuruma sürüklenirken, çiftçinin bel bağladığı en önemli kuruluş olan Tarım Kredi Kooperatifleri amacından tamamen uzaklaşmış, çiftçi kuruluşu olmaktan çıkıp birilerinin ticari rant merkezi haline gelmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu duruma müdahale etme gücünü kaybettiği açıkça ortadadır. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vahim tabloya kayıtsız kalamazsınız. Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçinin alın terini yok eden bir yapıya dönüşmüştür ve devletin en üst mercilerinin bu konuda derhal adım atması zorunludur. Geçtiğimiz günlerde gizli kapaklı açıklanan 2023 yılı Tarım Kredi Kooperatifleri faaliyet raporu, bu vahim dönüşümü net bir şekilde ortaya koymaktadır. Raporun detayları, çiftçinin hakkının nasıl gasp edildiğini ve bu durumun sürdürülemez olduğunu gözler önüne sermektedir: Rapora göre: 130 milyar liralık öz kaynağın yalnızca 31 milyar lirası çiftçiye kredi olarak kullandırılmıştır. Geriye kalan kaynakların nerelere harcandığı bilinmemektedir. Ziraat Bankası ve piyasadan alınan 80 milyar lira kredinin yalnızca %37’si çiftçiye yansıtılmıştır. Bu kredilerin geri kalanı çiftçi dışındaki harcamalara aktarılmıştır. Çiftçilere uygun maliyetli girdi sağlamakta zorlanan Tarım Kredi, gübre satışlarında da ciddi bir düşüş yaşamıştır. Gübre satışları bir yılda 1,6 milyon tondan 1,5 milyon tona düşmüştür. Bu rakamlar, Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçinin sorunlarına çözüm üretmek yerine kâr odaklı bir yapıya dönüştüğünü açıkça göstermektedir. Faaliyet raporu, Tarım Kredi Kooperatiflerinin stratejik ürünlerdeki alımlarının çarpıcı biçimde azaldığını ortaya koymaktadır: Buğday alımı %44 oranında düşmüştür. Arpa alımı %58, mercimek %13, nohut %13 oranında azalmıştır. Yemlik buğday alımı, 40 bin tondan yalnızca 1.300 tona gerilemiştir. Zeytin alımı %81, zeytinyağı alımı ise %77 oranında düşmüştür. Bu tablo, çiftçinin emeğine değer verilmediğini ve Tarım Kredi’nin çiftçi dostu bir kurum olmaktan tamamen uzaklaştığını göstermektedir. Tarım Kredi Kooperatifleri ’ne üye olan çiftçi sayısındaki azalma da bu yapıya olan güvenin eridiğini kanıtlamaktadır. 2022 yılında 396 bin olan ortak sayısı, 2023 yılında 383 bine düşmüştür. Bir yılda 12.660 çiftçi, Tarım Kredi’den ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu rakamlar, çiftçinin artık bu kurumdan bir destek bulamadığını ve başka yollar aramak zorunda kaldığını açıkça göstermektedir. Tarım Kredi Kooperatif Marketleri, çiftçiden doğrudan alım yaparak tüketiciye uygun fiyatlarla ürün sunma amacıyla kurulmuştu. Ancak bugün bu marketler, çiftçiden doğrudan alım yapmamaktadır ve tüketiciye ucuz ürün sunamamaktadır. Çiftçinin emeği ve hakkı üzerine oynanan bir oyun vardır. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrımızdır: Tarım Kredi Kooperatiflerinin bu sürdürülemez yapısına müdahale edilmelidir. Çiftçinin hakkını ve emeğini korumak devletin sorumluluğudur. Bunun için: 1.Devlet Denetleme Kurulu derhal devreye sokulmalı ve kurumun tüm mali yapısı detaylı bir şekilde incelenmelidir. 2.Hukuki ve idari soruşturma başlatılarak çiftçinin hakkını gasp edenler yargı önüne çıkarılmalıdır. 3.Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçiye destek olma amacına uygun şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. 4.Kooperatiflerin yönetimi, çiftçinin yararını önceleyen bir anlayışla şekillendirilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı, çevrenizdekilerin bu tabloyu size anlatmaktan kaçındığını biliyoruz. Ancak gerçekler ortadadır: Çiftçinin emeği, alın teri yok sayılmaktadır. Tarım Kredi Kooperatifleri, üretimden koparak ticari bir işletme haline gelmiştir. Faaliyet raporları, mali tablolardaki oyunlarla gizlenmeye çalışılmaktadır. Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçi ve üretimle bağı kopmuştur. Bu yapının yeniden ayağa kalkması ve çiftçiye hizmet eder hale gelmesi için devletin en üst düzeyde müdahalesi gereklidir. Sayın Cumhurbaşkanı, çiftçinin hakkını savunmak için vakit kaybetmeden adım atmalısınız. Bu yalnızca çiftçinin değil, 85 milyonun gıda güvenliği meselesidir.” dedi.

Millet Et ve Tavuk Yiyemiyor, Yoksulluk Artıyor! Haber

Millet Et ve Tavuk Yiyemiyor, Yoksulluk Artıyor!

CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılına ilişkin Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistiklerini değerlendirdi. Adem, yoksulluğun artışını ve vatandaşların temel gıda ürünlerine dahi erişememesini belirterek, iktidarı milletin sefaletini görmezden gelmekle suçladı. “TÜİK bile itiraf etmek zorunda kaldı; vatandaş eti bırakın, ekmeğe muhtaç hale getirildi” ifadelerini kullanan Adem, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:  “TÜİK’in açıkladığı 2024 Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik buhranı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Yoksulluk oranı yüzde 13,6’ya yükseldi ve bu, yalnızca TÜİK’in makyajlanmış rakamlarına yansıyan gerçeklik. Daha çarpıcı olan ise, TÜİK verilerine göre medyan gelirin yüzde 60’ının altında gelire sahip 16 milyon 739 bin vatandaşımızın yoksul olduğunun kabul edilmesidir. Dahası, fertlerin yüzde 39,3’ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamıyor. Gelirin yüzde 60’ının altında kalan hanelerde bu oran yüzde 68,4’e yükseliyor. Yani, neredeyse her 10 kişiden 7’si ete hasret! Siz ithal eti eşinize dostunuza pay ederken, vatandaşın evinde çorba kaynamaz hale geldi. Daha da vahimi, yüzde 15,1’i evinin ısınma ihtiyacını bile karşılayamadığını söylüyor. Kışı nasıl geçirecek bu insanlar? TÜİK’in açıkladığı verilere göre, vatandaşın yüzde 26,8’i beklenmedik harcamalarını karşılayacak durumda değil. İnsanlar, bırakın lüksü, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Ekmek fiyatları almış başını giderken, yoksulluğun en yüksek olduğu iller arasında Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir’in yer alması tesadüf mü? Hayır, bu, uyguladığınız ekonomik politikaların iflasının açık kanıtıdır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileri bile artık örtbas edemediği bu yoksulluk tablosunu, ekonomik güven endeksi gibi makyajlanmış rakamlarla gizlemeye çalışıyorsunuz. Ancak şunu bilin ki, gerçekler gizlenemez: İnsanlar eti bırakın, ekmek bulamıyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, yoksulluğu bitirmek, halkımızı insanca yaşam koşullarına kavuşturmak ve tarım politikalarından ekonomiye uzanan geniş kapsamlı reformlarla bu karanlık tabloyu ortadan kaldırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Milletimize sözümüzdür: Türkiye’yi bu sefalet düzeninden kurtaracağız!” 

Hani Çiftçinin Traktörü Haczedilemeyecekti? Haber

Hani Çiftçinin Traktörü Haczedilemeyecekti?

Cumhuriyet Halk Partisi Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, çiftçilerin tarımsal üretim için en temel araçları olan traktörlerin haczedilmesine yönelik uygulamalara tepki gösterdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Adem yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu; “Çiftçilerimiz, bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçları, artan girdi maliyetleri ve düşük ürün fiyatları nedeniyle kar edemez hale gelmiştir. Her yeni güne borç baskısı ve haciz korkusuyla uyanan çiftçiler, artık tarım sektöründe kalma mücadelelerini de kaybetme noktasındadır. Tarımın kalbinde yer alan traktörlerin haczedilmesi, çiftçilerimizi adeta üretimi bırakmaya zorlamakta ve tarımsal sürdürülebilirliği yok etmektedir. Bilindiğiı üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesi açıkça belirtmektedir: Çiftçinin tarımsal faaliyetlerini sürdürmek için kullandığı tek traktörü haczedilemez. Bu yasal güvenceye rağmen, Adalet Bakanlığı’nın kullandığı UYAP sistemindeki boşluklar nedeniyle alacaklı vekilleri ve avukatlar, çiftçilerin traktörlerine haciz koymaktadır. Çiftçilerin bu haksızlıklara karşı hukuki haklarını arayabilecek maddi gücü olmadığı gerçeği göz ardı edilmekte, onlar kaderine terk edilmektedir. Adalet Bakanlığı’nın 2024 yılı için belirlediği satış giderleri tarifesi çiftçilerimiz açısından tam bir adaletsizlik tablosudur. Traktör ve iş makineleri için 20.500 TL, kamyonet ve minibüs gibi araçlar için 16.000 TL, taşınmaz mallar için ise 25.000 TL gibi yüksek satış masrafları belirlenmiştir. Bu rakamlar, hem borçluyu hem de alacaklıyı mağdur etmektedir. Borcunu ödeyemeyen çiftçiler bu masraflar yüzünden borçlarının iki katına ulaşan ek maliyetlerle karşılaşmakta, adeta sistemli bir şekilde tarımdan koparılmaktadır. Bu giderler, çiftçilerin borcunu ödemesine değil, borcun daha da büyümesine yol açmaktadır. Çiftçinin traktörüne haciz konulması gibi uygulamalar, üretim araçlarını ellerinden alarak çiftçiyi üretimden koparmaktadır. Bu durum yalnızca çiftçiyi değil, ülkenin gıda güvencesini ve tarımsal sürdürülebilirliğini de tehdit etmektedir. Artık şu gerçek görülmelidir: Üretimden kopan her çiftçi, daha yüksek gıda ithalatı ve dışa bağımlılık anlamına gelir. İktidar, çiftçilerimizi koruyacak düzenlemeler yapmak yerine onları bitirmeye ant içmiş bir politika izlemektedir. Adalet Bakanlığı’na çağrımız nettir: 1.UYAP sisteminde alacaklı vekillerinin, çiftçinin tek traktörüne haciz koymasına izin veren boşluklar acilen kapatılmalıdır. 2- 2024 ve 2025 yılı için belirlenen satış giderleri çiftçilerin ekonomik gücü göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmelidir. 3.Çiftçilere hukuki süreçlerinde ücretsiz danışmanlık ve destek sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır. Bugün tarımda kullanılan traktör ve diğer ekipmanlar, yalnızca bir üretim aracı değil; aynı zamanda çiftçinin geleceğe olan umududur. Çiftçinin elinden traktörünü almak, yalnızca onun üretim yapmasını değil, ailesinin ve köyünün yaşamını da durdurmaktır. Gıda enflasyonunun yükseldiği, tarım ürünlerinin ithalat oranının arttığı bu dönemde, çiftçinin üretimde kalması teşvik edilmeli, ekonomik yükü hafifletilmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak çiftçilerimizin yanında olduğumuzu, onların haklarını savunmak için mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Çiftçinin traktörü, traktörüyle birlikte geleceği haczedilemez!”  

Et Fiyatlarının Geldiği Noktayı İthalat Politikaları Belirliyor Haber

Et Fiyatlarının Geldiği Noktayı İthalat Politikaları Belirliyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Et ve Süt Kurumu (ESK) ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın temel gıda fiyatlarındaki artışlara ilişkin yaptığı açıklamalara tepki gösterdi. Erhan Adem, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın fahiş fiyat artışlarına karşı denetim ve yaptırımlarla ilgili açıklamasını ibretle izliyoruz. Esnafı ve üreticiyi tehdit ederek piyasa düzenini sağlamayı düşünenler, önce aynaya bakmalıdır. Et ve Süt Kurumu’nun ithalat bağımlılığıyla yürüttüğü plansız politikalar yüzünden Türkiye’de artık bırakın eti, yoksulun sofrasındaki ciğer bile lüks tüketim haline gelmiştir. Adana Kasaplar Odası Başkanı’nın bugün yaptığı açıklamalar, et fiyatlarının nasıl bir çıkmaza sürüklendiğini açıkça gözler önüne sermektedir. Şu anda ciğerin kilosu 750 TL’dir. Şubat veya mart aylarında bin lirayı geçeceği ifade edilmektedir. Kasapların ve üreticilerin uyardığı bu durum, Türkiye’nin gıda güvenliğinin ne kadar büyük bir risk altında olduğunun göstergesidir. Et ve Süt Kurumu’nun 15 Ocak’a kadar 15 bin kesimlik hayvan temin edileceğini ve bunların PERDER üyesi marketlere, kasaplara, et sanayicisine dağıtılacağı iddia edilmektedir. Yetkililer, TİGEM çiftliklerinde daha önce ithal edilmiş 5 bin civarında kesimlik hayvan bulunduğunu, geri kalan 10 bin hayvan ise şu an itibariyle ortada olmadığını ifade etmekteler. Bu durumda şunu sormak gerekiyor: Geri kalan hayvanlar nerede? Tarım Bakanlığı olmayan eti, hayvanı varmış gibi göstererek kimi kandırmaya çalışıyor? ESK’nın 6 bin 800 başlık kasaplık hayvan ithal edildiği ve bu hayvanların daha yurda gelmeden firmalara satıldığı iddiası ortadayken, asıl denetim Tarım ve Ticaret Bakanlıklarından başlamalıdır. Tarım Bakanlığı, esnafı ve üreticiyi tehdit edeceğine, önce kendi ithalat bağımlılığı politikalarının bu ülkeyi ne hale getirdiğini görmelidir. Bakanlık yetkililerine soruyoruz: Ya ithal edilen bu gemiler karaya oturursa? Ya hayvanlar zamanında temin edilemezse? İthalat politikalarınız yüzünden tarımı bitirip ülkeyi tamamen dışa bağımlı hale getirdiniz. Et fiyatlarının bugün geldiği noktayı ithalat politikaları belirliyor. Bunun vebali sizin omuzlarınızdadır. Etin kilosunun 1.200 TL’ye ulaşacağı uyarıları yapılırken, bırakın eti, artık ciğer bile sofralardan kalkıyor. Milletin yoksul sofrası sizin plansız ve halktan kopuk politikalarınız yüzünden yok oldu. Sayın Bakan’a ve hükümete sesleniyoruz: Denetim yapacaksanız, önce kendi kurumlarınızı denetleyin. Milleti kandırmayı bırakın, halkın gıda güvenliğini ve geçim hakkını ciddiye alın. Plansız ithalat politikalarınızı ve üreticiyi yok eden uygulamalarınızı bir kenara bırakın. Tarımı ithalat bağımlılığından kurtarmadan fiyat artışlarının önüne geçemezsiniz. CHP olarak üreticimizin, esnafımızın ve halkımızın hakkını savunmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin üretim gücünü tekrar ayağa kaldırmak, vatandaşlarımızı adil ve erişilebilir gıda fiyatlarına kavuşturmak için mücadelemiz sürecektir.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.