SON DAKİKA
Hava Durumu

#Film

Porsuk Haber Ajansı - Film haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Film haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Altın Portakallar Sahiplerini Buldu Haber

Altın Portakallar Sahiplerini Buldu

Sinema sektörünü ve seyircileri büyük bir coşkuyla buluşturan 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali unutulmaz bir geceyle sona erdi. Gecenin galibi; "Ayşe" ve "Mukadderat" oldu. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nce gerçekleştirilen 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali; sinemacılar, seyirciler ve tüm katılımcılara film, hayal ve umut dolu bir hafta bırakarak veda etti. Gecede; Nadim Güç'ün yönettiği "Mukadderat" En İyi Film, yönetmenliğini üstlendiği "Ayşe" ile Necmi Sancak ise En İyi Yönetmen ödüllerinin sahibi oldu. Ayrıca "Mukadderat"; En İyi Kadın Oyuncu (Nur Sürer) ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Osman Sonant) ödüllerini de kazandı. "Ayşe" ise En İyi Yönetmen Altın Portakalı'nın yanı sıra geceden En İyi İlk Film, En İyi Kadın Oyuncu (Binnur Kaya) ve Film-Yön En İyi Yönetmen ödülleriyle döndü.   Cam Piramit'te başarılı oyuncu Şebnem Dönmez'in sunuculuğundaki ödül töreni, oyuncular Serkan Keskin ve Taner Ölmez'in kurduğu Barabar Grubu'nun konseriyle başladı. Altın Portakal'la geçen bir haftanın görüntüleri izlendikten sonra sahneye gelen, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve festival başkanı Muhittin Böcek festivalin gerçekleşmesi için emek veren herkese teşekkür etti ve bu yılki festivalden ilk müjdeyi paylaştı: Böcek, "Bu yıl festivalimizde ilk kez gerçekleştirilen Sinema Çalıştayı'nda sektörün tüm paydaşlarıyla bir karar aldık. Sinema Eser Sahipleri Federasyonu'yla yaptığımız görüşme neticesinde festivalde gösterilen tüm filmlerin telif haklarını ödeyeceğiz" dedi. 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali için de 7 Kasım 2025 tarihini veren Böcek, sözlerini "Yaşasın sinema, yaşasın Altın Portakal! Sevgiyle, cumhuriyetle, Atatürk'le kalın" diye noktaladı. Gecenin ilk ödülü olan aynı zamanda festivalde ilk kez gerçekleştirilen Öğrenci Filmleri Yarışması'nın ödüllerini, yönetmen Handan İpekçi, yapımcı Aycan Çetin ve Sinema ve Televizyon Eserleri Meslek Birliği (SETEM) Başkanı Mehmet Güleryüz'den oluşan jüri sahiplerine verdi. Öğrenci Filmleri Jüri Özel Ödülü "Döngü" ile Kastamonu Üniversitesi'nden Ramazan Yakut'un olurken En İyi Film ödülünü, "Sistem" ile Maltepe Üniversitesi'nden Abdülhalim Erez kazandı. Oyuncu-yönetmen Derya Durmaz ile yönetmenler Pınar Göktaş ve Erdem Tepegöz'den oluşan Ulusal Kısa Film Jürisi ise Ece Dizdar'ın yönettiği "Mükemmel"i, Jüri Özel Ödülü, Cansu Bayrak'ın yönettiği "Neredeyse Kesinlikle Yanlış"ı ise En İyi Kısa Film ödülüyle ödüllendirdi. Dizdar, anne ve babasına adadığı ödülünü alırken şöyle konuştu: "Meslekteki 23. yılımda yazıp yönettiğim ilk filmle Altın Portakal almak asla aklıma gelmezdi. Baba, ben Altın Portakal aldım!" Bayrak ise "Bugüne kadar sansüre direnmiş herkesi saygıyla selamlıyorum. Haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu. Yönetmen- akademisyen Nurdan Tümbek ile yönetmenler Jale İncekol ve Ahmet Yeşiltepe'den oluşan Ulusal Belgesel Film Jürisi ise Jüri Özel ödülüne, Ali Kemal Pasiner'in yönettiği "Bedri Rahmi Eyüboğlu: Toprağın Sırrına Erenler"i, En İyi Belgesel ödülüne ise Fatma Karakuş Kaçmaz'ın yönettiği "Kadranı Olmayan Saat"i layık gördü. Bu yıl 18 ülkeden 12 filmin yarıştığı Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması'nın sonuçları ise İranlı sinemacı Mahmud Kalhari başkanlığında yönetmen Ayşe Polat, İtalyan senarist- yazar Ludovica Rampoldi, sinema eleştirmeni Selin Gürel ve görüntü yönetmeni Mehmet Aksın'dan oluşan jüri tarafından açıklandı. Yönettiği "Şahit" (Witness) filmiyle Jüri Özel Ödülü'nü kazanan Nadir Seivar, ödülünü, "Bu ödül benim değil; İran'da soğaka çıkan, bin 500'ü öldürülen, genç kızlarındır. Bende emanet, bir gün İran özgürlüğüne kavuşunca onlara vereceğim" sözleriyle aldı. Filmin yapımcılarından Emre Oskay da "Bir film çok zor şartlar altında, polisten gizli olarak çekildi" dedi. Uluslararası Jüri; "Şişli Kız" (The Girl Eith The Needle) filmindeki rolüyle Vic Carmen Sonne'yi En İyi Kadın Oyuncu, "Köpek Hırsızı" (The Dog Thief) filmiyle Franklin Aro Huasco'yu, En İyi Erkek Oyuncu, yine "Köpek Hırsızı" (The Dog Thief) ile Vinko Tomicic'i En İyi Yönetmen seçti. Uluslararası Yarışma En İyi Film ödülünün sahibi ise Ana Guevera ve Leticia Jorge'nin birlikte yönettiği "Beni Sakın Bırakma" (Don't You Let Me Go) oldu. Altın Portakallar "Ayşe" ve "Mukadderat"ın 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Nadim Güç'ün yönettiği "Mukadderat", En İyi Film seçilirken En İyi Yönetmen Ödülü'nün sahibi, "Ayşe" ile Necmi Sancak oldu.  Oyuncu Hatice Aslan'ın sunduğu Cahide Sonku Ödülü'nün sahibi, "Gülizar" filmiyle Yağmur Ergül oldu. Törene katılamayan Ergül adına ödülü, Elif  Kararslan aldı. Ulusal Jüri Başkanı Ferzan Özpetek'in açıkladığı En İyi Senaryo Ödülü ise "Evcilik" filmiyle Ümit Ünal'ın oldu. Ünal, "Bir senaryoya inanan yüzlerce insan lazım hayata geçmesi için. Başta Nejat olmak üzere bana inanan herkese teşekkür ederim" diye konuştu.   "Balinanın Bilgisi" ile En İyi Müzik Ödülü'nü kazanan Serkan Polat, Özgür Alper ve Pınar Bayrak ise ödüllerini, Ulusal Jüri üyesi, müzisyen Mercan Dede'nin elinden aldı. "Sanatın, sinemanın, medyanın baskı ve sansürden kurtulduğu ve arkadaşımız, belgeselci Çiğdem Mater'le buluşacağımız günlere" diyen, Ulusal Jüri üyesi akademisyen- sinema yazarı Melis Behlil, En İyi Kurgu Ödülü'nü, "Fidan" filmindeki çalışmasıyla Melike Kasaplar'a sundu. Gecede En İyi Sanat Yönetimi ödülü ise "Gülizar" ile Meral Aktan'ın oldu. Törene katılamayan Aktan'ın ödülünü, filmin yapımcısı Murat Yaşar Bayrak aldı. En İyi Görüntü Yönetmeni ödülünün sahibi ise "Balinanın Bilgisi" ile Murat Has oldu. "Evcilik" filmindeki performansıyla Nejat İşler, En İyi Erkek Oyuncu seçilirken, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü, "Ayşe" filmindeki rolüyle Binnur Kaya ve "Mukadderat" filmindeki rolüyle Nur Sürer paylaştı. Teşekkür konuşmasında "Bu ödülü, çoğunlukla değersizleştirilmek istenen, 40 yıl önce Paris'te yaşamını yitiren en ustamız Yılmaz Güney içn alıyorum" diyen Sürer, sözlerini, "Kadınlardan, çocuklardan, hayvanlardan, ağaçlardan elinizi çekin!"  diyerek noktaladı. Binnur Kaya ise şöyle konuştu: "Nur Sürer gibi hayranı olduğum bir sanatçıyla bu ödülü paylaşmak onore edici. Hayatını sevdiklerine adayan ve hayatını göz göre göre kaybeden tüm kadınlar adına almak isterim bu ödülü. Kadınlar bağırdı, ses çıkardı, sokaklara çıktı; bunlar duyuldu, görüldü. Kadınlar yapmaları gerekeni yaptı, şimdi eyleme geçme zamanı. Yapılması gerekenleri, yapması gerekenlerden bekliyoruz acil olarak!" Ödül sahibi iki oyuncu, sözlerini ise birlikte "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" diye noktaladı.    "Fidan" filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü, yönetmen Cengiz Bozkurt'tan alan Ayça Bingöl, "Samimi söylüyorum; ödülü hiç beklemiyordum" derken tüm ekibe teşekkür etti ve konuşmasını, "Kızlarım Aylin ve Leyla, size el sallıyorum" diyerek bitirdi. "Mukadderat" filmiyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu seçilen Osman Sonant da "Bu ödülü, yaşamak ve var olmak için mücadele eden kadınlara armağan ediyorum" diye konuştu.   Behlül Dal İlk Film Ödülü, Mehmet Aslantuğ tarafından "Ayşe" filminin yönetmeni Necmi Sancak'a verildi.  Necmi Sancak, Ulusal Jüri başkanı Ferzan Özpetek'in elinden de En İyi Yönetmen ödülünü aldı. Sancak, "İlk filmle bu ödülü hem de Ferzan Özpetek'in elinden almak çok anlamlı benim için" dedi.   Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü'ne layık görülen "Gülizar" filminin yönetmeni Belkıs Bayrak, teşekkür konuşmasında şunları söyledi: "Filmde cinsel taciz sonrası yaşanan bir travmayı ele alıyoruz. Bu ödülü; kendi alanına sahip çıkmaya çalışan, çaresiz bir öğreti altında susmayan ülkemin kadınları ve dünyada mücadele veren bütün kadınlara adamak istiyorum" Geceden En İyi Film Ödülü'yle ayrılan yönetmen Nadim Güç, ödülü almak üzere sahneye küçük kızıyla çıktı ve ilk olarak onunla birlikte tüm kız çocuklarının, dünkü, Dünya Kız Çocukları Günü'nü kutladı. Güç, "Bu hikayenin bana ulaşmasını sağlayan Erdi Işık'a çok teşekkür ederim. Bütün ekibe çok teşekkür ederim. Üretmeye devam edeceğiz" derken senarist Erdi Işık da "Bu filmdeki karakterler annemi, ablamı temsil ediyor. Bu ödülü, başta annem ve ablam olmak üzere, el alem ne der demeden mücadelesine devam eden tüm güçlü kadınlara ithaf ediyorum" diye konuştu.   61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ödülleri   - En İyi Film: Mukadderat (Yapımcı: Rodi Kayım, Erdi Işık Yönetmen: Nadim Güç) - Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü: Gülizar (Belkıs Bayrak) - Behlül Dal En İyi İlk Film Ödülü: Ayşe (Necmi Sancak) - En İyi Yönetmen: Necmi Sancak (Ayşe) - Cahide Sonku Ödülü: Yağmur Ergül (Gülizar) - En İyi Senaryo: Ümit Ünal (Evcilik) - En İyi Görüntü Yönetmeni: Murat Has (Balinanın Bilgisi) - En İyi Müzik: Serkan Polat, Özgür Alper, Pınar Bayrak (Balinanın Bilgisi) - En İyi Kurgu: Melike Kasaplar (Fidan) - En İyi Sanat Yönetmeni: Meral Aktan (Gülizar) - En İyi Kadın Oyuncu: Binnur Kaya (Ayşe) & Nur Sürer (Mukadderat) - En İyi Erkek Oyuncu: Nejat İşler (Evcilik) - En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl (Fidan) - En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Osman Sonant (Mukadderat) - Film- Yön En İyi Yönetmen Ödülü: Necmi Sancak (Ayşe) - Uluslararası Yarışma Jüri Özel Ödülü: Şahit (Yön: Nadir Saeivar) - Uluslararası Yarışma En İyi Kadın Oyuncu: Vic Carmen Sonne (Şişli Kız/ The Girl Eith The Needle) - Uluslararası Yarışma En İyi Erkek Oyuncu: Franklin Aro Huasco (Köpek Hırsızı/ The Dog Thief) - Uluslararası Yarışma En İyi Yönetmen: Vinko Tomicic (Köpek Hırsızı/ The Dog Thief - Uluslararası Yarışma En İyi Film: Beni Sakın Bırakma (Don't You Let Me Go) - En İyi Kısa Film: Neredeyse Kesinlikle Yanlış (Cansu Baydar) - Kısa Film Jüri Özel Ödülü: Mükemmel (Ece Dizdar) - En İyi Belgesel: Kadranı Olmayan Saat (Fatma Karakuş Kaçmaz) - Belgesel Jüri Özel Ödülü: Bedri Rahmi Eyüboğlu-Toprağın Sırrına Erenler (Ali Kemal Pasiner) - En İyi Öğrenci Filmi: Sistem (Abdülhalim Erez/ Maltepe Üniversitesi) - Öğrenci Filmi Jüri Özel Ödülü: Döngü (Ramazan Yakut/ Kastamonu Üniversitesi)

Mehmet Aslantuğ: “Ülkenin İklimi Enerjimizi Çalıyor” Haber

Mehmet Aslantuğ: “Ülkenin İklimi Enerjimizi Çalıyor”

Hem sinema perdesinde hem televizyon ekranlarında haklı bir yer edinmiş olan usta oyuncu Mehmet Aslantuğ, Antalya Film Forum kapsamında bir ustalık dersi verdi. Sinema yazarı Burak Göral’la söyleşen Aslantuğ’un, birikiminden damıttıkları, sinemaya gönül veren herkes için bir pusulaydı. 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında bugün başlayan Antalya Film Forum (AFF), sektörel buluşmalar ve yeni projelere destek programlarının yanı sıra çok özel misafirleri de ağırlıyor. Onlardan biri, bugün sinema yazarı Burak Göral’la birlikte ustalık dersine katılan, efsane oyuncu Mehmet Aslantuğ oldu. 1985’ten itibaren sinema filmleri ve televizyon dizilerinde rol alan Aslantuğ’un unutulmaz işleri arasında “Kapıları Açmak” (Osman Sınav), “Yengeç Sepeti”, “Bir Kadının Anatomisi” (Yavuz Özkan), “Akrebin Yolculuğu” (Ömer Kavur), TRT dizileri “Belene”, “İz Peşinde”, “Kurtuluş”, özel televizyon dizileri “İz Peşinde”, “Sıcak Saatler”, “Bir İstanbul Masalı”, “Hanımın Çiftliği” gibi yapımlar var. Aslantuğ; “Kapıları Açmak”, “Yalancı” ve “Yengeç Sepeti” filmleriyle Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu ödüllerinin de sahibi oldu. “Filmografi tek değer değildir” Ustalık dersi, Burak Göral’ın “90’lar ve 2000’lerde çok aktif kariyeri olan biriydiniz. Sonra bu aktiflikte işler çıkmadı. Oysa ben 2009’da siz bir de film yönetince çok sevinmiştim; hem oyuncu hem yönetmen, artık bizim de bir Kevin Costner’ımız var diye, ama devamı gelmedi. Bunun sebepleri nedir?” sorusuyla başladı. Aslantuğ, bunun gerekçesini şöyle açıkladı: “2002’de İstanbul Film Festivali’nde jüri üyesiydim. O dönem Atilla Dorsay aynı soruyu sormuştu. 90’larda sinemayla aktör olarak daha çok bir aradayken sonra özel televizyonculuk işleriyle uğraşıp sinemadan uzaklaşan bir aktör için üzülüyorum, demişti. Ama ben çok öyle düşünmüyorum aslında. Daha çok şey denebilir; Turgut Yasalar’ın da ya da başka arkadaşlarımızın da son 15 yıl içinde ‘eyvah’ dediğim filmleri var. Filmografiyi 6 film daha yukarıda tutabilirsin 3’er yıl arayla. Hatalı kararların da olabilir. Demek istiyorum ki filmografi, biricik kıymetli diye açıklamaktan imtina ederim. Hiç öyle bakmadım. “Mutfaktan bağımsız bir aktörlük performansı düşünmek saçmalık” Üniversitede tiyatroyla birlikte 78 kuşağı olarak biz, 68 kuşağının dertlendiği yerden, sadece siyasi olarak değil, sanatta da onların dilinden etkilendik. Aktör olarak işin mutfağıyla ilişkinin birkaç bileşeni var. Ben şahsen aktörlüğün; senaryonun, yönetmenin, başkaca kıymetlerin içinde mutlaka bir değer ifade ettiğine net inanan biriyim. Bundan bağımsız bir performansı düşünmek saçmalık. Yani yönetmenin anlam yaratma becerisi ve oradaki aralıkların tanzimi, tahkimi, o meziyetin ortaya çıkaracağı şey; aktörü yaratan bir şey. Aktör, yaşı ne olursa olsun, kendini bırakırsa o hamur tadında kıymete, oradan bir yere çıkabilir. Aynı oyuncu, aynı dönemde a birikimi yönetmeni projesiyle bir şeydir, b’de hiçbir şey olabilir. Kendi deneyiminin nöbetini tutar muhakkak fakat orada anlam yaratma derinliğindeki balansı kaybedebilir, tek başına kimse oraya yetmez. 68 kuşağı, orayı temsil eden yönetmenlerin biraz piskolojide, sosyolojide, felsefede dertlendiği teknik yanları; görüntü yönetimine ve başka meziyetlere bıraktığı ve kendilerini orada çoğaltmış yönetmenlerin dünyası, önemliydi. Orayı kademe kademe kaybediyoruz kanısındayım. Dolayısıyla bu 40 yıla yaklaşan süreçte mesela “Kapıları Açmak”, Mustafa Kutlu’nun eseriydi, o daha muhafazakâr iklimin yazarı gibi görünüyor, Osman Sınav’ın rejisiydi. Osman Sınav bence sonra televizyonda açtığı serüvenin dışında bir hassasiyette, bir sinema-tv öğrencisi olarak Lütfü Akadların, Metin Erksanların mirasını taşıyacak yetenekte, duyarlılıkta kendi kuşağının yönetmenlerinden biri. Şahsen aktörlüğün, özellikle bu coğrafyada, bir derdi üstlenebileceğini düşünürüm fakat mutfağın toplam kıymeti, ifadesi ve bereketi ne ise aktörlükle biricik ilişkinin kolay kolay tatmin etmediğine de inandım hep. Proje bazlı mümkün olabilir; Ömer Kavur’la buluşursunuz, okuldur; başka bir şey olabilir. Yavuz Özkan, Yusuf Kurçenli; kendi içinde bir şeydir. Mesela biz “Sıcak Saatler”i 1996’da Attila İlhan’ın da olduğu masada edebiyatçı Ahmet Yurdakul’la beraber hazırladık. Ülkenin mahalle dizilerine eşiklendiği bir dönemde biz derin devlete girdik mesela. Yine veranda, Kanlıca, mahalle temaslarını bir dizi öyküsü içine koyarken daha geride içerik olarak zenginlik verecek işleri bir özel televizyonda yapabiliriz, duygusunda nöbet tutmaya çalıştık. “Yeni dönem yönetmenleri yalnız” Aslantuğ, Göral’ın “Okul yönetmenler diye bahsettiğiniz isimlere son dönemlerde rastlayamadığınız için mi acaba daha az görünür oldunuz?” şeklindeki sorusuna “Bazıları teknik zorunluluk; yani o ara televizyona kontratın varsa o, bir takvim sorunu yaşatıyor. Söylediğin gerekçenin de bir payı var” cevabını verdi. Göral’ın “Artık o yönetmenler yok mu?” sorusunun cevabını ise şu sözlerle açıkladı: “Şu son 3-5 yıl başkaca yoğunluklar tercih etmediğim süreçlerin içinde buldum kendimi ve dolayısıyla bir parça uzak kaldım. Adana’da jüriyken de mesela seçkinin muhataplarını, filmografilerini geri dönüp tarama ihtiyacı hissettim; yönetmenleri tek tek tanımadığım için. Şimdi oraları kapatmak gerektiğini düşünüyorum kendi adıma. Ben kıymete inanıyorum; Atilla beye onu söyleme ihtiyacı hissetmiştim. Bir dönem “Kartallar Yüksek Uçar”, “Yarın Artık Bugündür”, “Sekiz Sütuna Manşet” gibi işler yapıldı, ¡Attila İlhan senaryolarını izledi bu ülke! Kamyonların arkasında ‘kartallar yüksek uçar’ yazıyordu! Şimdi televizyonda, dramalarda bu derinlik yok. Aktör olarak konuşmuyorum sadece; mutfakta da derdi olan biri olarak. Adana’da da seçkinin bir yarısında psikolojik sorunları, cinsiyetten bağımsız önemli travmaları fona koysa da süreyi bereketli yönetmek ve anlam yaratmada geriye düşmüş işler izliyoruz. Oysa bunlar film olmuş ve seçkiye kalmışlar; onların mümkünse onunun da birbiriyle çok iyi rekabet edebilmesini çok arzu ederim. Burayı rehabilite etmek, burada herkesin birbirine adım atmasını sağlamak, usta çırak ilişkisinde de bir öğretinin, bir deneyimin işlerliğinin olduğunu hatırlatmak gerek. O bir değerdir, orayı reddetmek de bir metot haline gelmemeli. Yalnız kalıyorlar. Yalnız kalmanın etkilerini de filmin bütününde görüyorsun” “Ülkenin iklimi enerjimizi çalıyor” Aslantuğ’un açıklamalarına “Herkes biraz kendi içinde üretimini yapıyor. Belki o kuşaktan sonra şimdiki ustalar kuşağı biraz gönülsüz mü acaba aktarmak konusunda?” şeklinde yorum yapan Göral’ı, oyuncu şöyle tamamladı: “Bu enerjiyi ülkenin ikliminin çaldığını biliyoruz. Ekonomik ikliminin, hak ve özgürlükler konusundaki anlamsız sınavların, güvenlik başlıklı biricik hale gelen ve başkaca da hiçbir şey yokmuş gibi gereğinden fazla büyütülerek bürokrasi ve siyaseti teslim alan dil, enerjimizi çalıyor” “Bizim kuşak da bazen tahammül edilmez filmler yaptı” Göral’ın “Genel olarak hikaye anlatıcılığımız mı bozuldu?” sorusuna, “O bozuldu. Hikaye anlatıcılığı kesin tetikleyen bir sebep, orada katmanlara ihtiyaç var” cevabını veren Aslantuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aktörü belirleyen, yönetmenin dünyasıdır. Ben farklı disiplinlerle çoğalmanın, sosyal bilimlerden beslenmenin, biraz fonda başka derinliklerde deneyimlenmenin, usta çırak ilişkisinin oradan da beslenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bizim köprü konumunda olanların geçmişinde eksiklikleri var. Bazen başka bileşenleri unuttular, bazen sadece bir derdimiz var, onu söyleyelim derken tahammül edilmez filmler de ortaya çıktı”

61.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Başladı Haber

61.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Başladı

12 Ekim’e kadar sürecek sinema coşkusu başladı; 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, coşku dolu bir açılış töreniyle sinemaseverleri ve Antalyalılar’ı selamladı. “Hikâyemiz Birlikte” diyen festival; bir hafta boyunca farklı etkinliklerle şehrin dört bir yanında sinemanın bütün renklerini yansıtacak. Türkiye’nin en köklü sinema şenliği, ışığını beyazperdeye en çok yakıştıran şehirde, Antalya’da bir kez daha sinema ruhunu ateşledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, 5 Ekim Cuma günü, geleneksel kortejle başladı. Sinema ve televizyon dünyasının sevilen isimleri, Antalya sokaklarında seyircilerinin sevgi ve hayranlık dolu coşkusuyla karşılandı. Korteje katılan sanatçılar arasında oyuncular Salih Güney, Cihat Tamer, Gülsen Tuncer, Mehmet Özgür, Şahnaz Çakıralp, Kaan Çakır, Burak Serdar Şanal, yönetmen Engin Ayça ve Ulusal Uzun Metraj Jüri üyelerinden müzisyen Mercan Dede de vardı.  Türkiye ve dünya sinemasının önde gelen isimlerini, sinema heyecanıyla dolu genç yetenekleri ve beyazperdede kaybolmayı her şeye tercih eden sinemaseverleri bir araya getiren gece; kırmızı halı töreninin ardından, oyuncu Serhat Kılıç’ın sahne gösterisiyle başladı. Quentin Tarantino’nun meşhur Pulp Fiction filmiyle bütünleşen şarkısı eşliğinde sahneye gelen Kılıç, şarkının, Mısır’dan Türkiye’ye, Türkiye’den Amerika’ya ve nihayet Hollywood’dan bütün dünyaya ulaşan yolculuğunu anlatıp “İşte sinema bu kadar büyülü, bu kadar güçlü” diye konuştu.  Festivalde yeni bir gelenek: Onursal Nişan Kılıç’ın gösterisinin ardından sahneye gelen, gecenin sunucusu, başarılı oyuncu Sedef Avcı; konukları, “Ülkemizin, sinema sanatını onurlandıran Türkiye’nin ilk festivali, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılış gecesine hoş geldiniz” diye selamladı. Avcı ilk olarak, festivalde bu yıldan itibaren gerçekleştirilecek yeni bir uygulamayı duyurdu. Ulusal Uzun Metraj Jüri Başkanı yönetmen Ferzan Özpetek’in armağan ettiği, bundan böyle her yıl festivalin açılış ve kapanışı, bir sanatçı tarafından gerçekleştirilecek. Avcı, festivallerin ‘farkındalık’ işlevine dikkat çekmeyi amaçlayan bu uygulamanın bir de sembolü olacağını ise “Tıpkı İsmail Dümbüllü’nün kavuğu gibi, Altın Portakal’a ait bu onur objesi de her yıl bir sanatçıdan diğerine devredilecek” sözleriyle müjdeledi.  URART tarafından tasarlanan Onursal Nişan’ı bu yılki sahibi, oyuncu Saadet Işıl Aksoy’a; URART Yönetim Kurulu Başkanı ve Kreatif Direktörü Erol Sağmanlı ile Ulusal Jüri Başkanı Ferzan Özpetek birlikte sundu. Özpetek, “Festivalin bir yüzü olması çok önemli. Bunu Venedik, Cannes ve Berlin yapıyordu, şimdi biz de yapıyoruz” şeklinde konuştu.  Aksoy ise Onursal Nişan’ı hakkında konuşmadan önce ülke gündemindeki kadın cinayetlerinden bahsetmeden geçemeyeceğini belirtti. “Yaşanan kadın cinayetleri karşısında inanılmaz bir acıyla bu sahnedeyim. Belki biraz sert ama ülkemizin gerçeği bu. Katledilen kızkardeşlerimizi saygıyla anıyorum ve hepimiz için adalet diliyorum” diyen Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Daha önce festivale seçilen filmlerin oyuncusu ya da jüri üyesi olarak yollarımızın kesiştiği 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ev sahibi sanatçısı olmak benim için büyük bir onur. Büyük bir onur, çünkü bundan böyle her yıl bir başka sanatçı arkadaşımın üstleneceği bu ‘gerçek rol’le sinemanın özgürleşmesi için, konuşan bir sinema için, hafızalarımızın görsel kaydı olan bir sinema için farkındalık yaratmış olacağız. Bu nedenle 60’sı yapılamayan Altın Portakal için de, bizlerden çok sonra 160.’sı yapılacak olan gelecek festivaller için de 61. festivalde buluşabiliyor olmak çok önemli. Festivale gelen ve emeği geçen herkes bu nedenle çok kıymetli. Bu birliktelik için çok teşekkür ediyorum.  Çünkü ‘hikayemiz birlikte’; bir araya gelirsek hikayelerimizi paylaşabiliriz. Bir araya gelirsek sorunlarımızı konuşabiliriz. Daha da önemlisi, sevgili Ferzan Özpetek’in söylediği gibi, birlikte olursak genç sinemacılara, pırıl pırıl yeni yeteneklere ve onların filmlerine yol açabiliriz. Festival için özel olarak tasarlanmış bu değerli nişanı, özgür bir sinemanın sembolü olarak, gelecek yılki sanatçı arkadaşıma yine bu sahnede devredene kadar onurla taşıyacağım. Bu duygu ve inançla bu yılki festivali açıyorum ve hepinize çok güzel bir festival haftası diliyorum” Aksoy’un ardından sahneye gelen Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Festival Başkanı Muhittin Böcek, sinemayla ilgisinin çocuk yaşta başladığını, bu yüzden Altın Portakal’ın, kendisi için öneminin çok farklı olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Altın Portakal’ın mutlaka bir çoğumuzun hayatında bıraktığı bir izi, hatırası vardır. 15 yaşında kazandığım ikramiye ile aldığım sinema makinasıyla Antalya’da film oynatırdım. Okuldan dönerken yaptığım anonslarla filmi duyurur, akşam da film gösterimi yapardım. Bu anonsu, heyecanı, izleyicilerin coşkusunu unutamam. O yıllarda sinema makinesinin yansıttığı ışık hâlâ hayatımı aydınlatıyor. Altın Portakal benim için sinema makinesiyle gerçeğe dönen o hayaldir, at arabasıyla gelip izlediğim kortejdir, Yeşilçam’dır, çocukluğumuzdur, gençliğimizdir, inanmaktır, başarmaktır. Hayatımızın ta kendisidir.  2019’da seçim sürecinde Altın Portakal özüne dönecek sözünü vermiştim, şimdi sözümü tutmanın mutluluğunu yaşıyorum. Geçtiğimiz yıl yerel seçim nedeniyle siyasete alet edilmesi hepimizi derinden üzdü ama yaşanan talihsizlikleri, kırgınlıkları geride bıraktık. Üzerimize düşen ne varsa yapmaya kararlıydık. Bu mücadelede bize destek olan sinema emekçileri, basın ve halkımıza çok teşekkür ederim.  1964 yılında bugünün adımlarını atan, festivalin mimarı Dr. Avni Tolunay başta olmak üzere, aramızdan ayrılan belediye başkanları ve sanatçıları rahmete anıyor, onlara ve geçmiş dönemde görev yapan tüm belediye başkanlarına teşekkürü borç bilirim. Sinemanın en köklü fesitvallerinden birine ev sahipliği yapmanın gurur ve onurunu yaşıyoruz” Böcek, sözlerini; “Hepinizin huzurunda altını çizerek söylüyorum; artık yeter! Çocuk tacizlerinin olmadığı, kadınların katledilmediği, hayvanların zulme uğramadığı güzel günler görmeyi diliyorum. Yaşasın sinema, yaşasın Altın Portakal! Sevgiyle kalın, cumhuriyetle kalın, Atatürk’le kalın” diye noktaladı.   Törende konukları selamlayan Antalya Valisi Hulusi Şahin de Türk sinemasının ve son zamanlarda Türk yapımı dizilerin, Türkiye’yi hem yurt içinde hem de yurt dışında başarıyla yansıttığına dikkat çekerek şöyle konuştu:  “Gençlik yıllarımızda kaçar kaçar sinemaya giderdik. Festival mottosundaki gibi, o hikayelerde kendimizi bulurduk. Türk sineması yakın tarihimizin bir özetidir. Uluslararası platformda da hikayemizi çok başarılı şekilde anlatmaya devam ediyouz, bu büyük sanatkârlar sayesinde. Yeşilçam’da köyden kente göç, feodalite gibi sorunlar yansırdı mesela. Kibar Feyzo ve Züğürt Ağa, aklıma ilk gelen örnekler; farklı taraflardan ‘ağa’ meselesini ele alan. 2000’lerde de bunu yapıyor Türk sineması; Bir Zamanlar Anadolu’da filmini izledim. Küçük ilçelerde yıllarca çalıtım ben, kendimi o filmin içinden çıkmış gibi hissettim. Bunlar büyük başarıdır. Sinema, kültürün kilometre taşıdır, korunmalıdır.  Pandemi döneminde gördüğümüz gibi, sinemanın, mutlaka desteğe ihtiyacı var.  Bu festivaller işte bu yüzden çok önemli. Dizi sektörüne de teşekkür ederim; sayelerinde dünyada Türkçe moda oldu, herkes Türkçe öğreniyor”  Onur Ödülleri; Erdal Özyağcılar, Selçuk Yöntem, Şerif Sezer, Müjdat Gezen ve Işıl Yücesoy’a Şahin, konuşmasının ardından Böcek ile festivalin ilk Onur Ödülü’nü, usta sanatçı Erdal Özyağcılar’a takdim etti. Ödülünü alan Özyağcılar; “Bu gece benim için çok önemli. Bu gece, bana; Erdal, iyi ki oyuncu olmuşsun, dedirtti. 55 yıllık sanat emeğimi taçlandırdınız. Bir daha dünyaya gelsem yine bu topraklarda yine bu mesleği yapardım. Bana bu ödülü verenler; salonda, dışarıda, beni sevenler, bu gece bana huzur, onur ve umut armağan ettiniz” diye konuştu.  Gecede usta oyuncu Selçuk Yöntem ise Onur Ödülü’nü, festival kapsamında bir ustalık sınıfı da verecek olan, başarılı oyuncu Mehmet Aslantuğ’un elinden aldı. Yöntem, ödülünü alırken “Festivale yıllarca katıldım ama bu gecenin gururu ve mutluluğu başka! Ödülü değerli arkadaşımdan almak ayrı bir sürpriz ve gurur oldu. Yaşasın sanat!” diye konuştu.  Bir diğer Onur Ödülü sahibi, usta oyuncu Şerif Sezer’in ödülünü ise müzisyen kimliğiyle öne çıksa da kariyerine aslında oyunculukla başlamış olan Emre Altuğ sundu. Altuğ, ödül öcesi Sezer’i şu sözlerle anlattı:  “Yıllar içinde izlediğimde ona hayranlığım katlanarak arttı. O kadar artmış ki iki senedir de birlikte oynama imkanı buldum. Onu tanıdıktan sonra hem mesleğine bağlılığına hem insanlığına hem kalbine hayran oldum. O benim canım!” Usta oyuncu Şerif Sezer de ödülünü “Bu yolculuğumda benim hayatıma dokunan, bana bu güzel kadın rollerini emanet eden bütün yönetmenlerime, yapımcılarıma çok teşekkür ederim. Bir teşekkür de sinemamızın isimsiz kahramanlarına, sinema emekçilerine olsun. Yaşasın sinema, yaşasın Altın Portakal!” sözleriyle aldı.  Bu yılın Onur Ödülü sahibi oyuncularından, sağlık sorunları sebebiyle törene katılamayan, Müjdat Gezen ise geceye bir video mesajı gönderdi. “Gelemediğim için beni bağışlayın” diyen Gezen, “Beni layık gördüğünüz bu ödüle çok teşekkür ediyorum. Mutlu günlerde görüşmeyi umuyorum” diye konuştu.  Oyunculuğunun yanı sıra müzisyen ve prodüktör kimlikleriyle da tanınan usta oyuncu Işıl Yücesoy ise ödülünü, televizyon tarihinde haklı bir yer edinmiş, Çağan Irmak imzalı “Çemberimde Gül Oya” dizisinde birlikte çalıştıkları meslektaşı Tuba Büyüküstün’den aldı. Büyüküstün, usta oyuncuya ödülünü şu sözlerle takdim etti:  “Işıl ablayla iki işte çalıştım. İnsanın içindeki en güzel şeyi görür, oraya sarılır ve siz, orayı büyütmeniz gerektiğini ister istemez anlarsınız.  Bu ükede bir kadın oyuncu olarak bu ödülü sana vermekten gurur duyuyorum. Her şey için teşekkür ederim”  Ödülü “Müthiş bir gece... Sevgimle, saygımla hepinize teker teker merhaba” sözleriyle alan Yücesoy da önce Büyüküstün’den bahsetti: “Çemberimde Gül Oya’da oynarken bir baktım; gencecik bir kız karşımda! Sanki bir su... Kimsin sen? dedim. O gün anladım kim olduğunu. O da kim olduğunu size çok güzel ispat etti” Yücesoy daha sonra teşekkürünü şu sözlerle ifade etti: “Aranızda olmak ne kadar büyük bir keyif; anlatatam! Bana bu şerefli, saygın ödülü lütfeden Sayın Ferzan Özpetek ve jüriye, inatla ‘ben bu işi yaparım’ diyerek ortaya çıkan Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e milyonlarca teşekkür ederim. Eğer bana izin verirlerse ben esas size teşekkür etmek istiyorum; salonda ve dışarıda, 55 yıldır elimi tutan, gözüme bakan size! Hepinizin önünde sevgi, saygı ve minetle eğiliyorum”  Başarı Ödülleri; Farah Zeynep Abdullah ve Aras Bulut İynemli’nin Açılış töreninde genç ve başarılı oyuncuları motive etme amacıyla sunulan Başarı Ödülleri de sahiplerini buldu. Bu yıl Aras Bulut İynemli ve Farah Zeynep Abdullah’ın layık görüldüğü Başarı Ödülleri’nin ilkini; 1974’te “Bedrana” filmiyle Altın Portakal kazanan oyuncu Perihan Savaş, Aras Bulut İynemli’ye verdi. “Şükür kavuşturana” diyerek sahneye gelen Savaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Geçen yıl çok üzüldük ama bu yıl başkanın bütün gayretleriyle, yardım olmadan düzenlenen bu festival için herkese teşekkür ederim. Aras Bulut İynemli’yi ilk gördüğüm zaman gözlerinde müthiş bir ışık vardı. Çok iyi bir oyuncu olacak, dedim. Çünkü hırslı, işine aşık, mütevazı, bir karaktere hazırlanırken kendini eve kapayıp kimseyle görüşmeyen biri” Ödülünü almak üzere sahneye gelen İynemli ise teşekkür konuşmasında “Burada olmaktan gerçekten gurur duyuyorum. Ödül almak çok büyük onur ama Perihan Savaş’tan almak daha anlamlı. Onun nezdinde mesleğimin bütün ustalarının önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.   Farah Zeynep Abdullah ise ödülünü, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar’dan ve oyuncu Işıl Yücesoy’dan aldı. Yücesoy’un, “Ah o ne kadar titizdir, saygılıdır, liyakatlidir; adı da Farah’tır. Allah bu çocukların sırtına hep başarı rüzgarı versin” sözleriyle sahneye gelen Abdullah, ödülüne teşekkür ederken “Konuşma hazırlamıştım ama beynim almadı, gündem çok kötü. Ben bu ödülü, izninizle erkekçiliğin ve erkekliğin egemen olduğu bu düzende var olmaya çalışan, konuşmaktan korkmayan, yorulan ama pes etmeyen kadınlar için almak istiyorum” diye konuştu.  Ödüllerin ardından tekrar sahneye gelen Serhat Kılıç’la Aras Bulut İynemli’nin spontane performansı ise gecenin parlak anlarından biri oldu. 

31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali Başlıyor Haber

31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali Başlıyor

Türkiye’nin en köklü film festivallerinden Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, bu yıl 31. yaşını kutlayacak ve 23-29 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek. 22 ülkeden 125 yönetmenin toplam 117 filmini sinemaseverlerle buluşturacak festivalde tüm gösterimler ve etkinlikler ücretsiz gerçekleşecek. Festivalin bu yılki Yaşam Boyu Başarı Ödülü Polonyalı usta yönetmen Jerzy Skolimowski’nin olurken; Onur Ödülleri sinema ve tiyatro oyuncuları Demet Akbağ ile Uğur Polat’a, Orhan Kemal Onur Ödülü de sinemamızın üç emekçisine, Muzaffer Hiçdurmaz, Güler Ökten ve Mazlum Kiper’e verilecek. Jüri başkanlığını Nuri Bilge Ceylan’ın yapacağı festivalin yarışmalı bölümlerinde toplamda 3 Milyon 310 Bin TL değerinde para ödülü verilirken, Ulusal Uzun Film Yarışması’nda finale kalan 11 filmden 10’u Türkiye’de ilk kez seyirciyle buluşurken, 5’i de dünya prömiyerini festivalde yapacak. Polonya’dan Fransa’ya, Somali’den Küba’ya, dünya sinemasının en yeni ve klasikleşmiş örneklerinin gösterileceği 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, özel gösterimler, sergiler ve etkinliklerle bir hafta boyunca Adana’da festival coşkusu yaşatacak. Adana Büyükşehir Belediyesi ve Festival Onursal Başkanı Zeydan Karalar’ın evsahipliğinde düzenlenecek 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, 23-29 Eylül 2024 tarihleri arasında Adana’da gerçekleşecek. Tüm gösterimlerin ve etkinliklerin ücretsiz gerçekleşeceği festivalde, 22 ülkeden, 125 yönetmenin toplam 117 filmi sinemaseverlerle buluşacak. Açılış Töreni Merkez Park’ta 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Açılış Töreni saat 20:00’de Merkez Park’ta başlayacak. Volkan Severcan’ın sunacağı gecede, Yaşam Boyu Başarı Ödülü ile Orhan Kemal Emek Ödülleri sahiplerini bulacak. Gecenin kapanışında ise Türkçe pop müziğin unutulmaz ismi Nilüfer de bir konser verecek. Polonyalı ustaya Yaşam Boyu Başarı Ödülü 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün bu yılki sahibi, sinemaya getirdiği yenilikçi bakış ve sanatsal cesareti nedeniyle Polonyalı usta yönetmen Jerzy Skolimowski’nin olacak. Açılış töreninde ödülünü alacak usta yönetmen ayrıca, festival kapsamında seyirciyle buluşacak son filmi “Aİ”nin (EO, 2022) gösterimine, filmin hem senaristi hem de yapımcısı olan Ewa Piaskowska ile birlikte katılacak. Demet Akbağ ve Uğur Polat’a Onur Ödülü  Sinemamıza verdikleri emeğin yanı sıra başarılarını onurlandırmak adına sunulan Onur Ödülleri bu yıl; “Neredesin Firuze”, “Organize İşler”,  “Vizontele”, “Eyyvah Eyvah”, “O… Çocukları”, “Kurtuluş Son Durak”, “Hükümet Kadın”, “Kış Uykusu” filmleriyle tanıdığımız, 40 yılı aşkın süren oyunculuk kariyerinde sinemamızın unutulmaz güçlü kadın karakterlerine incelikle hayat vermiş oyuncu Demet Akbağ’a ve 1988’de “Sis” ile başlayan sinema kariyerinde “Suyun Öte Yanı”, “Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri”, “Karşılaşma”, “Salkım Hanımın Taneleri”, “Filler ve Çimen”, “Sis ve Gece”, “Devrim Arabaları” ve “Anadolu Leoparı”nın da aralarında olduğu klasikleşmiş birçok filmdeki tutkulu ve cesur oyunculuğuyla hafızalarımıza kazınmış usta aktör Uğur Polat’a verilecek. Üç sinema emekçisine Orhan Kemal Emek Ödülü Roman ve öyküleri sinemamıza ilhâm olmuş Adanalı yazar Orhan Kemal’in anısını yaşatmak ve sinemamıza kattıkları emek ve eserler adına sinema emekçilerine verilen Orhan Kemal Emek Ödülleri, yönetmen, genel koordinatör, yönetmen yardımcısı, senarist, görüntü yardımcısı ve oyuncu yönetmeni Muzaffer Hiçdurmaz’a, oyuncu Güler Ökten’e ve oyuncu, tiyatro yönetmeni ve seslendirme sanatçısı Mazlum Kiper’e verilecek. Sinemamıza yaklaşık 3,5 milyon TL destek Sinemamızda özgün ve özgür eserlerin yaratılmasına destek bu yıl da Adana Altın Koza Film Festivali’nden geliyor. Yarışmalarda toplamda 3 Milyon 310 Bin TL değerinde para ödülünün verileceği festivalde, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın En İyi Film Ödülü 1 Milyon 500 Bin TL değerinde olacak.  Jüri başkanı Nuri Bilge Ceylan Festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda jüri başkanlığını, İlk uzun filmi “Kasaba” ile Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney Jüri Ödülü’nü kazanmış, “Üç Maymun” (2008), “Bir Zamanlar Anadolu’da” (2011), “Kış Uykusu” (2014) ve en son, Cannes’dan En İyi Kadın Oyuncu Ödülü ile dönen “Kuru Otlar Üstüne” (2023) filmleriyle adını uluslararası başarılara taşımış yönetmen, senarist, yapımcı ve fotoğraf sanatçısı Nuri Bilge Ceylan yapacak. Jüride ise yine birbirinden değerli isimler yer alacak: Oyuncu ve yönetmen Mehmet Aslantuğ, oyuncu Serenay Sarıkaya, yazar ve senarist Nermin Yıldırım, yönetmen ve senarist Mustafa Kara, kurgucu Ayris Alptekin ile yazar, film eleştirmeni, küratör Müge Turan, yılın en iyi filmini birlikte seçecekler. Uzun Metraj Film Yarışması’nda 11 film 16 kategoride Altın Koza Ödülleri’nin sahiplerini bulacak Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yarışacak 11 film, Feride Çiçekoğlu, Janet Barış ve Mehmet Açar’dan oluşan seçici kurulun değerlendirmesi sonucu belirlendi. Bu yıl ana jüri karşısına, Vuslat Saraçoğlu’nun “Bildiğiniz Gibi Değil”, Erkan Tahhuşoğlu’nun “Döngü”, Türker Süer’in “Gecenin Kıyısı”, Hikmet Kerem Özcan’ın “Hakkı”, Murat Fıratoğlu’nun “Hemme'nin Öldüğü Günlerden Biri”, Burak Çevik’in “Hiçbir Şey Yerinde Değil”, Ceylan Özgün Özçelik’in “On Saniye”, Doğuş Algün’ün “Ölü Mevsim”, Zeynep Köprülü’nün “Su Yüzü”, Orhan İnce’nin “Umut” (Hêvî) ve Gürcan Keltek’in “Yeni Şafak Solarken” adlı filmleri çıkacak ve sinemaseverlere Altın Koza heyecanı yaşatacaklar. 8 belgesel yarışacak Türkiye’den yılın önemli belgesellerini bir araya getirecek Belgesel Film Yarışması’na bu yıl 65 başvuru oldu. Oyuncu Burçin Yalçın, yönetmen ve yazar Korkut Akın ile yönetmen ve yazar Necla Algan’dan oluşan ön jüri; Haydar Demirtaş’ın “Ağaçtan Umutlar”, Fatin Kanat ile Önder İnce’nin “Bizim İsmail”, Özlem Mengilibörü ile Can Mengilibörü’nün “Laf Aramızda Engürü Kahve”, Bahar Bektaş’ın “Sürgün Asla Bitmez”, Nefin Dinç’in “Şarap Rengi Deniz”, Aylin Kuryel ile Raşel Meseri’nin “Şehir Ve Mesih”, Mediha Güzelgün’ün “Üçüncü Gurbet” ve İlkay Nişancı’nın “Zamanın Kıyısında Sınav” adlı filmlerini finalist olarak belirledi. Yönetmen Eylem Kaftan, yönetmen, senarist ve yapımcı Hakkı Kurtuluş ile yönetmen Serdar Kökçeoğlu’dan oluşan jüri tarafından değerlendirilecek bu 8 filmden biri 150 bin TL değerindeki En İyi Film Ödülü’nü alırken, bir filme de 75 bin TL’lik Jüri Özel Ödülü verilecek. 3 yarışma, 51 kısa film Kısa filme verdiği özen ve değeri bu yıl da sürdüren festivalin Uluslararası Kısa Film Yarışması, Öğrenci Kısa Film Yarışması ve Adana Kısa Film Yarışması’nda toplam 51 kısa film, jüri karşısına çıkacak. 51 ülkeden 535 filmin başvuru yaptığı ve akademisyen Kıvanç Türkgeldi, akademisyen Ece Vitrinel ve akademisyen Zehra Yiğit’in ön jüriliğinde gerçekleşen Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda bu yıl, ABD, Almanya, İran, Pakistan, Rusya, Ürdün, Türkiye ve Yunanistan’dan toplam 20 film yarışacak. Oyuncu Elit Andaç Çam, yönetmen Najwa Najjar ve yönetmen Nehir Tuna’nın jüriliğinde gerçekleşecek yarışmada; Nasrin Mohammadpour’un “21 Weeks Later”, Abdullah Khan’ın “A Clay Horse”, Dina Naser’in “Amplified”, Murat Çetinkaya’nın “Bir Aile”, Jan Bitzer’in “Bye Bear”, Tuvana Simin Günay’ın “Dank”, Umut Şilan Oğurlu’nun “Dilan Hakkında Konuşmalıyız”, Deniz Cengiz’in “Escapism”, Ömer Ferhat Özmen’in “Eksi Bir”, Onur Güler’in “Hangi Gece Büyüdüysem” (The Surrogate Girl), Çağıl Bocut’un “Her Gün Biraz Daha Kolay” (Everyday It Gets a Little Easier), Manuel Del Valle’nin “In The Fold”, Hasan Ete’nin “İyi Ölüm”, Oleg Rytov’un “Kostya, Not Now!”, Neritan Zinxhiria’nın “Light of Light”, Atakan Yılmaz’ın “Merhaba Anne, Benim, Lou Lou”, Yakup Tekintangaç’ın “Morî”, İlayda İşeri’nin “Oyunbozan”, Efe Can Yıldız’ın “Recce” ve Şirin Bahar Demirel’in “Zarafet ve Şiddet Arasında” adlı filmleri yarışacak. Yarışmada filmlerden biri 50 bin TL değerindeki En İyi Film Ödülü’nü alırken, bir filme de 25 bin TL değerindeki Jüri Özel Ödülü verilecek. Türkiye’nin farklı illerinden üniversite öğrencilerinin başvuruları sonucu gerçekleşen Öğrenci Kısa Film Yarışması’na bu yıl 201 başvuru gerçekleşti ve Arzu Görgülü, Özgür İpek ve Seher Şeylan’ın ön jüriliğinde yapılan değerlendirme sonucu toplam 26 film finalist olarak belirlendi. Kurmaca kategorisinde, İsmail Hakkı Koçak’ın “220”, Veysel Ayvazoğlu’nun “Dosta Yakışır Bir Davranış”, Emir Akarslan’ın “Dönüş Yolu”, Muhammed Aktaş’ın “Erva”, Yaşar Güney Yurdakul’un “Kötü Bir Gün”, Sarp Uzunoğlu’nun “Öteki Melodiler”, Karis Deniz Kara’nın “Posa”, Ahmed Said Ağaoğlu’nun “Searching for a Surgeon”, Ali Efe Benli’nin “Sırtımdaki Yük Bir Cesetten Daha Ağır” ve Ahmad Adamov’un “Son Rektefe” adlı kısa filmler yer alırken; Belgesel kategorisinde, Özgür Nuri Çiçek’in “Bir Sinefilin Dramı”, Furkan Aydın’ın “DEQ”, Yusuf İslam Ölmez’in “Following The Light: Zaz”, Yağmur Canpolat ile  Berna Oduncu’nun “In My Early Twenties”, İclal Yiğitoğlu’nun “Karameşeli” ve Şeyma Menevşe’nin “Yazgülü” adlı kısa belgeselleri gösterilecek. Yarışmanın Deneysel kategorisinde Mustafa Güneşoğlu’nun “Genetik Sanatı”, Dilay Şengül’ün “Güzel leş”, İbrahim Karahasan’ın “Meçhul”, Ayşenur Ateş’in “Taş” ve Berkay Olgun’un “The Lunatic of Étretat” adlı filmleri; Canlandırma kategorisinde ise Selin Toprak’ın “Cinematic Dream”, Dilsu Atalay’ın “Derlemek, Dolaşmak”, Birdal Deniz Çakmak ile Mehmet Emir Doğan’ın “Orphan”, Enes Kılıç’ın “Sans Terre” ve Sabahattin Kunter Çalışkan ile Berke Tolungüç’ün “Surfeit” adlı filmleri yarışacak.  Oyuncu Bülent Emrah Parlak, görüntü yönetmeni Meryem Yavuz ve yönetmen Tufan Taştan’ın jüriliğinde yapılacak yarışmada, her kategoride bir filme 30 bin TL değerindeki En İyi Film Ödülü verilecek. Adana’da çekilmiş kısa filmlerin yarıştığı ve müzisyen Canset Özge Can, sinema yazarı ve akademisyen Rıza Oylum ile yönetmen ve akademisyen Serdar Sabuncu jüriliğinde yapılacak Adana Kısa Film Yarışması’nda ise Mert Kartal’ın “Bize En Uzak Hayat”, Cem Güzel’in “Hayallerim ve Kavgam”, Muhammed Fatih Taş’ın “Portakal Çiçeği ve Salsa”, Ömer Özdoğan’ın “Sırada Kim Var?” ve Muhittin Yüceli’nin “Zamanın Ustası” adlı kısaları yer alıyor. Yarışmadaki bir film 10 bin TL değerindeki En İyi Film Ödülü’nün sahibi olacak. Edebiyatın doğduğu topraklara saygı Bu yıl ilki yapılacak ve Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Muzaffer İzgü gibi usta yazarların doğduğu topraklara saygı niteliği taşıyan Edebiyat Uyarlaması Uzun Metraj Senaryo Yarışması, edebiyatımızın önemli eserlerinin sinemaya uyarlanmasını teşvik ederek, yapımcı ve yaratıcıların yeni filmler üretmesine maddi ve manevi katkı sunmayı amaçlıyor. 53 projenin başvurduğu yarışmada 7 senaryo finalist olarak belirledi: Şükran Yiğit’in aynı adlı kendi romanından uyarladığı “Burası Radyo Şarampol”, Berrin Kırımlıoğlu’nun “Elsa’nın Sevdiği Biri” adlı öyküsünden Çiğdem Sezgin ve Gül Gürsoy’un senaryosunu yazdığı “Elveda Mona Lisa”, Nisa Yıldırım’ın aynı adlı kendi romanından uyarladığı “Epidemik Eros: Paşa Gönül İsyanı”, Faruk Duman’ın aynı adlı romanından Ramin Matin’in senaryosunu yazdığı “Köpekler İçin Gece Müziği”, Aydın Orak’ın aynı adlı kendi öyküsünden uyarladığı “Ölü Arının İğnesi”, Hakan Bıçakçı’nın aynı adlı romanından Barış Kefeli, Hakan Bıçakçı ve Nükhet Taneri’nin senaryosunu yazdığı “Uyku Sersemi” ve Faruk Duman’ın aynı adlı romanından Murat Saraçoğlu’nun senaryosunu yazdığı “ve Bir Pars Hüzünle Kaybolur”. Yapımcı Anna Maria Aslanoğlu, yazar Mine Söğüt ve yönetmen Seren Yüce’nin ana jüriliğinde gerçekleşecek yarışmada, bir projeye 100 bin TL tutarındaki En İyi Uyarlama Senaryo Ödülü, bir projeye de 50 bin TL tutarındaki Jüri Özel Ödülü verilecek. Dünyanın filmi Adana’da Yılın ödüllü filmlerinin yanı sıra özel seçkilere yer verecek Dünya Sineması bölümünde bu yıl toplam 21 film gösterilecek. Cannes, Berlin, Locarno gibi dünya festivallerinin 2024 programlarından 11 filmi buluşturacak Festivallerden seçkisinde, Francis Ford Coppola’nın “Megalopolis”, Mohammad Rasoulof’un “Kutsal İncirin Tohumu” (The Seed of the Sacred Fig), Adam Elliot’ın “Bir Salyangozun Anıları” (Memoir Of A Snail), Boris Lojkine’nin “Süleyman’ın Hikâyesi” (The Story of Souleymane), Emanuel Pârvu’nun “Dünyanın Sonuna Üç Kilometre” (Three Kilometers To The End Of The World), Payal Kapadia’nın “Aydınlık Hayallerimiz” (All We Imagine As Light), Tato Kotetishvili’nin “Kutsal Enerji” (Holy Electricity), Mo Harawe’nin “Cennetin Kıyısındaki Köy” (The Village Next To Paradise), Agathe Riedinger’in “Vahşi Elmas” (Wild Diamond), Basel Adra, Hamdan Ballal, Yuval Abraham ve Rachel Szor’un “Gidecek Yer Yok” (No Other Land, 2024) ve Farahnaz Sharifi’nin “Çalınan Gezegenim”(My Stolen Planet, 2024) adlı filmleri Adana’da ilk kez seyirciyle buluşacak. Dünya Sineması’nın bu yılki Özel Gösterim programında, Sovyet yönetmen Mikhail Kalatozov’un 1964 yapımı başyapıtı “Ben Küba” (I Am Cuba), 60. yılına özel gösterimi ile festivalde olacak. 1959’daki Küba Devrimi öncesinde geçen dört farklı hikâye üzerinden bir ulusun halk devrimine giden coşkulu yolculuğuna tanıklık eden film, Carlos Fariñas’ın etkileyici müzikleri ve Sergei Urusevsky’nin sinemanın teknik sınırlarını zorlayan devrimci kamerasıyla da efsanevi sayılıyor. 90’larda ABD’li yönetmenler Martin Scorsese ve Francis Ford Coppola’nın girişimleriyle sinema tarihinin en büyük keşiflerinden birine dönüşen film, festivalde 4K kalitesindeki restore kopyasıyla gösterilecek. Polonya Büyükelçiliği ve Gezici Festival’in ortaklığında hazırlanan “Polonya, Şimdi” adlı seçkide, festivalin bu yılki Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahibi usta yönetmen Jerzy Skolimowski’nin Cannes’da Jüri Büyük Ödülü ve En İyi Özgün Müzik Ödülü’nün yanı sıra toplam 31 ödülün sahibi son başyapıtı “Aİ” (EO), Anna Jadowska’nın Tribeca Film Festivali’nden En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan draması“Çatıdaki Kadın” (Woman On The Roof), Grzegorz Dębowski’nin Polonya Film Festivali’nde Yılın Çıkış Yapan yönetmeni seçildiği ilk uzun filmi “Değersiz Bir Hayat” (Next To Nothing), Robert Glinski’nin Polonya kökenli ilk Papa olacak Karol Wojtyła’yı 20 yıl boyunca izlemiş gizli servis görevlisi Budny’nin psikolojik portresini çizen gerilimi “Gölge Adam” (Strawman) ve DK Welchman ile Hugh Welchman’nın Polonya Film Festivali’nden Seyirci Ödülü ile dönen sıradışı canlandırması “Köylüler” (The Peasants) gösterilecek.  Dünya Sineması bölümünün bir diğer seçkisi “Chris Marker ile Devri Âlem” adını taşıyor ve ‘deneme film’in (essay film) öncülerinden ve yazıdan filme, fotoğraftan video ve dijital görüntüye uzanan çeşitlilikte malzemeler kullanarak melez bir sinema dili inşa etmiş Fransız yönetmen, yazar ve multidisipliner sanatçı Chris Marker’ın filmlerini bir araya getiriyor. Seçkide, Marker’ın egzotizmi ve propaganda dilini muzip biçimsel oyunlarla ele aldığı seyahat günlüğü “Sibirya’dan Mektup” (Lettre de Sibérie, 1957), “12 Maymun”a da ilhâm olmuş distopik bilimkurgusu “Dalgakıran” (La Jetée, 1962), çok katmanlı anlatı inşasıyla sinema tarihinin en özgün filmlerinden biri olarak gösterilen şiirsel ve meditatif film denemesi “Güneşsiz” (Sans Soleil, 1983) ve bellek, gerçeklik ve sanal dünya arasındaki sınırları bulanıklaştıran kurmaca belgeseli “Level Five” (1997), restore edilmiş kopyalarıyla Adana seyircisiyle buluşacak. Özel Gösterimler Festivalin yarışma dışı özel gösterimleri de olacak.  Erden Kıral’ın Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı ve FIPRESCI ödüllerini alan ve Türkiye’de uzun yıllar yasaklı kalmış 1983 yapımı klasiği “Hakkâri’de Bir Mevsim”, Sinematek ile ortaklaşa bir gösterimde seyirciyle buluşacak. Film, yakın zamanda kaybettiğimiz yazar Ferit Edgü ve oyuncu Genco Erkal’ın anısına gösterilecek ve restore edilmiş kopyasıyla perdede olacak.  Özel Gösterimler’in uzun film programında, Mete Gümürhan’ın “Birlikte” (2023), Selin Öksüzoğlu’nun “Görüşürüz Kaplumbağa” (2024), Tunahan Kurt’un “Karganın Uykusu” (2023), Nehir Tuna’nın “Yurt” (2023) ve Çukurova Altın Koza Film Akademisi’nin konuklarından Tolga Karaçelik’in 2017 yapımı ödüllü filmi “Kelebekler”, yönetmenlerin de katılımıyla gösterilecek. Programda ayrıca, Ümit Kıvanç’ın Türkiye’nin siyasal ve toplumsal tarihinde derin bir kırılma yaratan Madımak Katliamı’nı konu alan “Çok Kötü Bir Şey Oldu” (2024), Ömer Leventoğlu’nun afetlerin hemen ardından toplum olarak gösterilen refleksleri ve dayanışma etkinliklerini mercek altına alan “Dayanışma Zamanları” (2024), Esin Özalp Öztürk’ün Ankara’nın Evren ilçesindeki mevsimlik işçileri konu alan “Işığın Hasadı” (2024), Zeynep Bayraktutan ile Gökhan Kasapoğlu’nun Tunç Başaran’ın özel hayatını ve filmlerini konu alan “Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir” (2023), Ahmet Kılıç’ın Süryani Hristiyan Hah (Anıtlı) köyünde yaşayan Benyamin Aydın’ı odağına alan “Şahit” (2023), Derviş Zaim’in Kıbrıs’ta yoksul ve parçalanmış bir ailede yetişmiş ve çocukluğundan itibaren hırsızlığa meyletmiş “Şeytan” lakaplı Mustafa Serttaş’ın hikâyesini konu alan “Tavuri” (2023) ve Vedat Atasoy’un Marmara Deniz’nde bulunan pinaları korumak amacıyla uğraşan Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın çabalarını izlediği “Umut Pina” (2024) adlı belgeseller de yer alıyor. Çukurova Altın Koza Film Akademisi 3 yaşında Bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek Çukurova Altın Koza Film Akademisi, 25 üniversiteden 100’e yakın sinema öğrencisi ve akademisyeni Adana’da buluşturacak. Koordinatörlüğünü, aynı zamanda festival danışmanı da olan Öğr. Gör. Akın Kılıç’ın üstlendiği Çukurova Altın Koza Film Akademisi programında bu yıl, “SETEM Telif Hakları ve Destek Başvuruları”, “MUBI ile Dijital Platformlar ve Bağımsız Sinema Üzerine”, Görüntü Yönetmenleri Derneği’nden Deniz Eyüboğlu Aydın, Ece Latifaoğlu, Meryem Yavuz, Neslihan Siligür ve Zeynep Seçil’in konuşmacı olacağı “Türkiye Sinemasında Görüntü Yönetmeni Kadınlar”, Damla Kırkali, Ekin Gündüz Özdemirci ve Doç. Dr. Özge Nilay Erbalaban’ın konuşmacı olacağı “Sinema Ekosistemlerinde Sürdürülebilirlik ve Ekosinema”, Doç. Hakan Erkılıç’ın moderatörlüğünde yapılacak ve Cemal Okan, Doç Dr. Ece Vitrinel ve Yamaç Okur’un konuşmacı olacağı “95' sonrası Türkiye Sinemasında Yapımcılık”, Gökhan Mutlay ve alanın uzman konukları ile "Sinema ve Yapay Zeka” başlıklı oturumlar ve Kurgucular Dayanışması (KUDA) ile “Öğrencilikten Kurguculuk Kariyerine Yolculuk” adlı panel gerçekleşecek.  Program kapsamında ayrıca, “Gişe Memuru” (2011), “Sarmaşık” (2015), Sundance Film Festivali'nde Dünya Sineması Büyük Ödülü’nü alan  “Kelebekler” (2018) ve bu yıl prömiyerini yaptığı Tribeca Film Festivali’nde Seyirci Ödülü kazanan “Bir Seri Katili Yazmaya Karar veren Bir Yazarın Sığ Hikayesi” (2024) filmlerinin yönetmeni Tolga Karaçelik’in deneyimlerini paylaşacağı bir sinema sohbeti de gerçekleşecek. Yazlık Sinemalar nostaljisine devam Festivalin gelenekselleşen ve 2 Eylül’de start alan Yazlık Sinemalar programı, Adanalılara yazlık sinema nostaljisi yaşatıyor. Festival haftasında da devam edecek  program, sinemamızın son dönem başarılı komedi filmlerini Adana’nın ilçe ve mahallelerine taşıyor. Bu yıl 7 ilçede gerçekleşen ve ayrıca, Defne (Hatay), Kilis, Nizip (Gaziantep), Pazarcık (Kahramanmaraş), Adıyaman, Arguvan (Malatya), Malatya ve Osmaniye gibi deprem bölgesi il ve ilçelere de ulaşan Yazlık Sinemalar programında, Sırrı Süreyya Önder ile Muharrem Gülmez’in birlikte yönettikleri “Beynelmilel” (2006), Nihat Durak’ın “Mutlu Aile Defteri” (2013), Caner Özyurtlu’nun yönettiği “Yok Artık 1” (2015) ve “Yok Artık 2” (2016), Murat Şeker’in yönettiği “Görevimiz Tatil” (2018) ve “Aşk Mevsimi” (2023) ile Çağan Irmak’ın yönettiği “Nadide Hayat” (2015) adlı filmler yer alıyor. Gösterimler festival boyunca, Atatürk Parkı, Sarıçam Atatürk Parkı, Aski Spor Salonu ve Yüreğir Kültür Merkezi Yanı olmak üzere 4 ayrı noktada devam edecek. Çocuklara Özel Festivalin çocuk izleyicilere özel gerçekleştirdiği gösterimlerde, Huida Lin’in “Ayı Kardeşler: Dünya’ya Dönüş” (Boonie Bears: Back to Earth, 2023), Ali Samadi Ahadi ile Markus Dietrich’in yönettiği “Bıcırıklar: Yeni Yuvamız” (The Muckles: The Quest for a New Home, 2022), Philippe Duchene ile Cuvelier Jean Baptiste’in yönettiği “İkizler Takımı” (Zak ve Wowo, la légende de Lendarys, 2024), Laurent Bru, Yannick Moulin ile Benoît Somville’in birlikte yönettiği “Orman Çetesi: Dünya Turu” (The Jungle Bunch: World Tour, 2023) ve Karsten Kiilerich’in “Uçan Halı ve Kayıp Elmas” (Up and Away, 2018) adlı filmleri yer alıyor. Etkinlikler Bu yıl Adanalı usta sinemacı Yılmaz Güney’in 40. ölüm yıldönümüne özel bir sergi de gerçekleşecek. Tahir Yüksel’in arşivinden derlenen ve Yılmaz Güney’in bilinmeyen birçok fotoğrafının da yer alacağı “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin” başlıklı sergi, 23 Eylül Pazartesi günü saat 18:00’de Çır Çır Fabrikası Sergi Salonu’nda açılacak ve festival boyunca ücretsiz gezilebilecek. Festivalin bir diğer sergisi de, Vadullah Taş’ın arşivinden oluşan “Edebiyattan Sinemaya 1960 – 1990 yılları Lobi ve Fotoğraflar” olacak. Sergi, 25 Eylül Çarşamba günü saat 16:00’da ABB Şehir Tiyatrosu Sergi Salonu’nda açılacak. Yaşar Kemal’in “Ortadirek” romanı ve “Kapı” şiirinden derlenerek hazırlanan okuma tiyatrosu “Her Tepeden Bir Gün Doğar”, 24 Eylül Salı akşamı saat 19:00’da ABB Tiyatro Salonu’nda gerçekleşecek. Adana Altın Koza Film Festivali ve Yaşar Kemal Vakfı’nın ortaklığında hazırlanan ve Berfin Zenderlioğlu’nun yönettiği oyunda Nazan Kesal ile İsmail Hacıoğlu rol alıyor. Nebil Özgentürk ve Oğuz Makal’ın konuşmacı olacağı “Belgesel Yolculukları” başlıklı sohbet 25 Eylül Çarşamba günü ABB Tiyatro Salonu’nda yapılacak. Saat 16:30’da başlayacak etkinliğin öncesinde, Nebil Özgentürk’ün yönettiği “Nâzım” (2019) ve “MADELET, Rüzgâra Karşı Zorlu ve Cesur Bir Yürüyüşün Öyküsü” (2023) adlı belgeseller gösterilecek. Kapanış ve Büyük Ödül Töreni 28 Eylül’de 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Kapanış ve Büyük Ödül Töreni 28 Eylül Cumartesi akşamı Çukurova Üniversitesi Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Saat 20:00’de Kırmızı Halı ile başlayacak ve 20:30’dan itibaren ödüllerin sunumuna geçilecek gecede, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Ulusal Belgesel Film Yarışması, Uluslararası Kısa Film Yarışması, Öğrenci Kısa Film Yarışması, Adana Kısa Film Yarışması ve Edebiyat Uyarlaması Uzun Metraj Senaryo Yarışması kategorilerinin kazananları belli olacak. Festival coşkusu 23 Eylül'de başlıyor 23-29 Eylül 2024 tarihleri arasında Adana Büyükşehir Belediyesi ve Festival Onursal Başkanı Zeydan Karalar’ın evsahipliğinde düzenlenecek 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Menderes Samancılar’ın başkanlığındaki Yürütme Kurulu Üyeleri Nebil Özgentürk, İsmail Timuçin, Hüseyin Orhan, Gökhan Mutlay ve Mahmut Göğebakan’dan oluşuyor. Festivalin sanat yönetmenliğini Mehmet Açar üstlenirken, program direktörlüğünü Esin Küçüktepepınar, Dünya Sineması bölümünü de İzlem Oktay yürütüyor. 31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali ile ilgili gelişmeleri festivalin sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.