SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gaziantep

Porsuk Haber Ajansı - Gaziantep haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gaziantep haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Barak Ovası Kuruyor, Çiftçi 20 Yıldır Su Bekliyor! Haber

Barak Ovası Kuruyor, Çiftçi 20 Yıldır Su Bekliyor!

Gaziantep’in Karkamış ve Nizip ilçelerinde tarım arazilerinin sulanması için yıllardır söz verilen Fırat Birecik Barajı’ndan gelecek su hala çiftçiye ulaşmazken, bölgenin ana sulama projelerinden biri olan P2 hattının tamamen sorunlu olduğunu belirten CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “P2 hattı ve Barak Ovası’nın sulanması acil bir ihtiyaçtır. Kapalı sistem sulamaya geçilmeden, suyun tarlaya ulaşması sağlanmadan bölgedeki tarımın ayakta kalması mümkün değil” dedi. CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, bölgede gerçekleştirdiği inceleme sonrasında, çiftçinin 20 yıldır su beklediğini ancak verilen sözlerin tutulmadığını söyledi. Türkiye’nin en önemli tarımsal üretim bölgelerinden biri olan Barak Ovası’nda başta antep fıstığı ve zeytin olmak üzere birçok ürünün su yetersizliği nedeniyle verim kaybı yaşadığını belirten Sarıbal, “Antep fıstığı yıllık 750-800 metreküp suya ihtiyaç duyan, bölgenin lokomotif ürünü. Ancak bırakın yeterli sulamayı, çiftçi kuraklıkla baş başa bırakılmış durumda” dedi. Bölgeyi yıllar içinde defalarca ziyaret ettiğini hatırlatan Sarıbal, sulama kanallarının 20 yıldır tamamlanmadığını ve açık kanal sisteminin su kaybını artırarak tarımı bitme noktasına getirdiğini vurguladı, “Her dönemde siyasetçiler buraya gelip söz veriyor. 2007’de bölgeden seçilen bugünün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten bugüne kadar aynı vaatler tekrarlandı. Ama gelinen noktada hala su yok” diye konuştu. ÇİFTÇİLER YAĞMUR DUASINA ÇIKIYOR Milletvekili Sarıbal, açık kanal sisteminin artık dünyada kullanılmadığını, kapalı sisteme geçilmesi gerektiğini belirterek, “Bu kanallardan gelen suyun sadece üçte biri kullanılabiliyor. Kayıplar, kaçaklar, buharlaşma nedeniyle suyun büyük kısmı boşa gidiyor. Çiftçi çaresizce su bekliyor, bazen de yağmur duasına çıkmaktan başka çare bulamıyor” dedi. “P2 HATTI DERHAL SUYA KAVUŞTURULMALI” Bölgenin ana sulama projelerinden biri olan P2 hattının tamamen sorunlu olduğunu belirten Sarıbal, “İktidar yetkilileri 2025’te bu kanallardan su verileceğini söylüyor ama ortada ne bir çalışma var ne de bir çaba. Çiftçinin suya şimdi ihtiyacı var, gelecek yıl değil” dedi. Türkiye’de kuraklığın ve su krizinin tarımı giderek daha büyük bir çıkmaza soktuğunu vurgulayan Sarıbal, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı ve Devlet Su İşleri’ni göreve çağırarak, “P2 hattı ve Barak Ovası’nın sulanması acil bir ihtiyaçtır. Kapalı sistem sulamaya geçilmeden, suyun tarlaya ulaşması sağlanmadan bölgedeki tarımın ayakta kalması mümkün değil” ifadelerini kullandı. Bölgedeki çiftçiler ise 20 yıldır süren belirsizliğin artık son bulmasını ve ürünlerini kurtaracak suyun derhal kendilerine ulaştırılmasını istiyor.

Çakırözer: “Her 100 Aileden 97’sinin Adalet Beklentisi Karşılanmadı!” Haber

Çakırözer: “Her 100 Aileden 97’sinin Adalet Beklentisi Karşılanmadı!”

Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından iki yıl geride kaldı. 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümünde Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri depremlerden etkilenen 11 ilde görevlendirilirken, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de Gaziantep’te görevlendirildi. Gaziantep’te 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü nedeniyle hayatını kaybedenler için düzenlenen sessiz yürüyüş ve anma programına katılan heyet, şehirde çeşitli ziyaretlerde bulundu. CHP heyeti ile deprem bölgesine giden Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “6 Şubat depremlerinde yitirdiğimiz tüm canlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Bu yitip giden canlar bir kader değil, bir cinayettir. Doğrudur deprem bir doğal afettir, ancak depremde bu kadar canı yitirmek, önlem almamak doğal değildir. Depremler sonrasında her 100 aileden 97’sinin adalet beklentisi karşılanmış değil. Her 3 sorumludan sadece 1’i savcının karşına çıkarılmış. Hiçbir kamu görevlisi yargı karşısına çıkarılmış değil.  Bu ‘kaderdir, doğal afettir’ deyip kimse bu sorumluluktan kurtulamaz” dedi. YAŞAMINI YİTİRENLER İÇİN SESSİZ YÜRÜYÜŞ… CHP milletvekilleri 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde depremden etkilenen 11 ilde görevlendirildi. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de depremin yıl dönümünde CHP Genel Başkan Yardımcıları Aylin Nazliaka ve Yankı Bağcıoğlu beraberindeki heyet ile Gaziantep’te görevlendirildi. Depremlerde yıkılan ve 134 kişinin yaşamını yitirdiği Şehitkamil ilçesinde Ayşe-Mehmet Polat Sitesi’ne yapılan sessiz yürüyüş ile saat 04.17’de anma programına katılan heyet, Ayşe-Mehmet Polat Sitesi’nin bulunduğu alana karanfiller bıraktı. “KADER DEĞİL, CİNAYET” CHP Gaziantep Milletvekilleri Hasan Öztürkmen ve Melih Meriç ile il örgütü öncülüğünde bölgede çeşitli ziyaretlerde bulunan heyet, CHP Gaziantep İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: “6 Şubat’ta Gaziantep’te yitirdiğimiz yaklaşık 4 bin deprem şehidimizi saygıyla anıyorum, ailelerine bir kez daha baş sağlığı diliyorum. Bu yitip giden canlar bir kader değil, bir cinayettir. Doğrudur deprem bir doğal afettir, ancak depremde bu kadar canı yitirmek doğal değildir. Hele de 20 yılda deprem vergisi altında, depreme karşı dayanıklı kentler yaratmak için 40 milyar dolar toplanmışken; çıkarılan 8 imar affında 26 milyar lira toplanmışken; topladığınız tüm bu paraları şehirleri dayanıklı hale getirmek yerine bir avuç rantiyeye, beşli çeteye aktardıysanız bu yaşadıklarımız afet değil, cinayettir!” “100 AİLEDEN 97’SİNİN ADALET BEKLENTİSİ KARŞILANMADI” Depremler sonrası açılan davalara ve yargılamalara dikkat çeken Çakırözer, “Depremler sonrasında her 100 aileden 97’sinin adalet beklentisi karşılanmış değil. Açılan davalar arasında tamamlanma oranı son derece düşük. Her 3 sorumludan sadece 1’i savcının karşına çıkarılmış. Hiçbir kamu görevlisi yargı karşısına çıkarılmış değil. Bu hesap verme, hesap sorma sürecinde hepimizin sorumluluğu vardır. Bu yargılama süreçlerinin peşini bırakmamız gerekiyor” dedi. “ÖNCELİĞİMİZ ŞEHİRLERİMİZİ DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRMEK” Depreme dayanıklı kentler oluşturulması konusunda herkese büyük sorumluluk düştüğünü belirten Çakırözer şunları söyledi: “Gaziantep’te merkezde ve ilçelerimizde hala konteyner kentlerde binlerce yurttaşımız yaşıyor. Burada da verilen sözlerin tutulmadığını görüyoruz. Deprem konutları konusunda şu ana kadar verilen sözlerin yüzde 50’si tamamlanmamış durumda. Bugüne kadar yapılmayan depreme dayanıklı kentler oluşturma konusunda da hepimize sorumluluk düşmekte. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcılarımız, Gölge Bakanlarımız hepimiz bu konuyu birinci öncelik sayıyoruz. Bu ‘kaderdir, doğal afettir’ deyip kimse bu sorumluluktan kurtulamaz. Bunun takibini yapmak hepimizin görevidir. Şehirlerimizin depreme dayanıklı hale getirilmesini hep birlikte takip etmemiz gerekir. 6 Şubat depremlerinde yitirdiğimiz tüm canlarımızı bir kez daha saygı ve rahmetle anıyor, Gaziantep’in de aralarında bulunduğu tüm deprem illerimize başsağlığı diliyorum.”

Nane Eleme ve Paketleme Tesisi Açıldı Haber

Nane Eleme ve Paketleme Tesisi Açıldı

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, GAP Bölge Kalkınma İdaresi ve Gaziantep İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğiyle hayata geçirilen Nane Eleme ve Paketleme Tesisi törenle açıldı. Türkiye’nin nane üretiminde lider şehirlerinden biri olan Gaziantep, bu tesisle birlikte tarım sektöründe katma değer sağlamayı ve çiftçilerin gelirini artırmayı hedefliyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin liderliğinde hayata geçirilen Nane Eleme ve Paketleme Tesisi’nin açılışı Karkamış ilçesi Elifoğlu Mahallesi’nde düzenlenen törenle yapıldı. Tesis hem bölge tarımına hem de uluslararası tanınırlığa katkı sağlayacak bir adım olarak dikkat çekiyor. TESİS GÜNLÜK 24 TON NANE İŞLEME KAPASİTESİNE SAHİP Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin liderliğinde hayata geçirilen proje hem bölge tarımına hem de uluslararası tanınırlığa katkı sağlayacak bir adım olarak dikkat çekiyor. Nane Eleme ve Paketleme Tesisi, Türkiye’de toplam nane üretiminin yüzde 80’i gerçekleştiren Gaziantep’te nanenin hijyenik koşullarda işlenip paketlenmesi sağlanarak ürünler ulusal ve uluslararası pazarlara sunulabilecek. Proje kapsamında ayrıca çiftçilere eğitim verilerek Elif Nane Yetiştiriciliği Pazarlama ve Satış Kooperatifi kuruldu. Tesiste, saatte bir ton, günlük 24 ton işleme kapasitesi bulunuyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ayrıca nane için coğrafi işaret çalışmalarına da başladı. Tesisin açılış törenine Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep Vali Yardımcısı Hüseyin Kaptan, AK Parti Gaziantep İl Başkan Yardımcısı Memik Terlemez, MHP İl Başkanı Mustafa Bozgeyik, Tarım ve Orman İl Müdürü Mehmet Karayılan, Karkamış Belediye Başkanı Mustafa Güzel, Elif Nane Yetiştiriciliği Pazarlama ve Satış Kooperatifi Başkanı Süleyman Özaslan ile nane üreticileri ve vatandaşlar katıldı. ŞAHİN: GAZİANTEP NANESİ DÜNYAYA ŞİFA OLACAK Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, törende yaptığı konuşmada, tarımsal üretimin önemine dikkat çekerek, nanenin Gaziantep için bir şifa kaynağı olduğunu vurguladı. Şahin, “Bugün burada sadece bir tesis değil, bir şifanın açılışını yapıyoruz. Nane sadece yemeklere lezzet katmakla kalmıyor, aynı zamanda sağlığımız için çok önemli bir ürün. Gaziantep nanesi, dünyaya sağlık ve şifa olarak ulaşacak” ifadelerini kullandı. Şahin ayrıca, Barak Ovası’nın sulama projesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yatırım programına alındığını belirterek, bölgedeki bereketin artacağına işaret eden konuşmasında tarımsal gelişmelerden de bahsetti: “Çocukken nane ile iyileştirdik. Her gün bir kanserle mücadele ediyoruz. Bu nane Türkiye’nin en önemli ovasında yetişiyor. Hem temiz yetişecek hem katma değer üretecek hem çiftçi kazanacak hem dünyaya şifa olarak dağıtacak. Nanenin yağını çıkaracağız. 15 Ocak itibariyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 22 yıldan beri bana söylediğiniz bir şey vardı. Barak ovasının sulanması, P2’nin yatırım programına alınması imzalanmıştır. Barak bir kültürdür, medeniyettir ama berekettir ya bereket. Bunu başaracağız. Elimiz çok güçlü. Bize düşen şey köprü olmak. Gönül köprüsü olmak.” KAPTAN: GAZİANTEP, TARIMSAL PROJELERLE BÖLGESEL KALKINMADA ÖNCÜ BİR ŞEHİR KONUMUNDA Törende konuşan Gaziantep Vali Yardımcısı Hüseyin Kaptan ise tesisin, çiftçilerin emeğinin değer bulmasını sağlayacağını söyledi. Kaptan, “Gaziantep, tarımsal projelerle bölgesel kalkınmada öncü bir şehir konumunda. Bu tesis, çiftçilerimizin ürünlerini değerlendirip daha fazla kazanç elde etmesine imkan sağlayacak” dedi. Diğer konuşmacılar arasında yer alan AK Parti Gaziantep İl Başkan Yardımcısı Memik Terlemez konuşmasında bölgedeki diğer gelişmelerde de hızla neticeler aldığını belirti. MHP İl Başkanı Mustafa Bozgeyik, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin kırsal kalkınmada rol model olduğunu ifade etti. Tarım İl Müdürü Mehmet Karayılan, tesiste üretilen nanenin uluslararası pazarlarda da tanınmasını hedeflediklerini belirtti. Karkamış Belediye Başkanı Mustafa Güzel Başkan Fatma Şahin’e teşekkürünü iletirken; Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Kenan Seçkin ise konuşmasında projenin detaylarına yer verdi. Kooperatif Başkanı Süleyman Özaslan çiftçilerin ürünlerini aracılar yerine doğrudan pazarlayabileceği bu tesisten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin liderliğinde hayata geçirilen bu proje hem bölge tarımına hem de uluslararası tanınırlığa katkı sağlayacak bir adım olarak dikkat çekiyor. Nane Eleme ve Paketleme Tesisi, Gaziantep’in tarımsal üretimdeki gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Hijyenik üretimden sofraya ulaşana kadar nane standartları korunarak tüketiciye ulaşacak ve şifa olmaya devam edecek. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin hizmete sunduğu Nane Eleme ve Paketleme Tesisi Türkiye’de toplam nane üretiminin yüzde 80’i gerçekleştiren Gaziantep’te sevinçle karşılandı. Proje ile nanenin hijyenik koşullarda işlenip paketlenmesi sağlanarak ürünler ulusal ve uluslararası pazarlara sunulabilecek. Proje kapsamında çiftçilere eğitim verilerek Elif Nane Yetiştiriciliği Pazarlama ve Satış Kooperatifi kuruldu. Tesiste, saatte bir ton, günlük 24 ton işleme kapasitesi bulunuyor.

Menengiç Kahvesi'ne Coğrafi İşaret Haber

Menengiç Kahvesi'ne Coğrafi İşaret

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin girişimleriyle Gaziantep Menengiç Kahvesi Avrupa Birliği (AB) Coğrafi İşaret tescili, Avrupa komisyonu tarafından onaylandı. Gaziantep mutfağına ait özel lezzetlerden birisi olan Menengiç Kahvesi, Türkiye’de coğrafi işaret tescilinin alınmasının ardından, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı’na bağlı Tarımsal Projeler, Coğrafi İşaretler ve Markalaşma Şube Müdürlüğü ve Ezogelin Kadın Kooperatifi’nin girişimleri ile Ezogelin Kadın Kooperatifi adına Avrupa Birliğinde de tescillendi. GAZİANTEP’İN AB TESCİLLİ ÜRÜN SAYISI 3’E ÇIKTI  Yöresel, doğal ve sağlıklı özellikleriyle ön plana çıkan Gaziantep’in kafein içermeyen ve aromatik lezzeti ile dikkat çeken Menengiç Kahvesinin ardından Antep Baklavası ve Araban Sarımsağı ile beraber Gaziantep’in AB Coğrafi İşaret tescili alan ürün sayısı 3’e çıktı. TESCİL BEKLEYEN LEZZETLERE BAŞVURULAR DEVAM EDECEK  Türkiye’de 106 Coğrafi coğrafi işaretli ürün ve 1 adet geleneksel ürün ile en fazla coğrafi işarete sahip olan il konumunda olan Gaziantep’te Nar Ekşisi, Lahmacun, Fıstık Ezmesi, Muska, Antep Fıstığı, Antep Bulguru, Koruk Ekşisi, Nizip Nanesi ürünlerinin AB tescilini bekliyor. Büyükşehir Belediyesi Coğrafi İşaretler ve Markalaşma Şube Müdürlüğü Gaziantep Mutfağına ait özel lezzetler Avrupa Birliği tescil çalışmaları için çalışmalara ve diğer kurumlarla iş birliğine devam ediyor. 

GastroAntep Şehir Ekonomisine Katkı Sağlıyor Haber

GastroAntep Şehir Ekonomisine Katkı Sağlıyor

Gaziantep esnafı, 14-22 Eylül tarihlerinde düzenlenen GastroANTEP Festivali’nin şehir ekonomisine büyük katkı sağladığını söyledi. Gaziantep Kültür Yolu Festivali kapsamında 50 farklı noktada 500 etkinlik düzenlendi. Hem yurt içinden hem de yurt dışından birçok ziyaretçiyi ağırlayan Gaziantep’te, esnafın genel görüşü, GastroANTEP Festivali’nin şehre ve işletmelere her yıl daha fazla katkı sağladığı yönünde oldu. “FESTİVAL, ŞEHRİN TANITIMINA BÜYÜK KATKI SAĞLADI” Bu kapsamda 1977 yılından bu yana hizmet sektöründe çalışan Ökkeş Özsabuncuoğlu, festivalin şehir tanıtımına büyük katkı sağladığını belirtti. Özsabuncuoğlu, “GastroANTEP Festivali sayesinde şehre gelen ziyaretçiler, el işçiliğimizi tanıyarak şehrin bilinirliğini artırdı. Uzun süredir emek verdiğimiz bu el işçiliğini tanıtma fırsatı bulduk. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in katkılarıyla çok başarılı bir festival geçirdik” dedi. “FESTİVAL İLE ŞEHRE GELEN MİSAFİRLERİN SAYISI ARTTI” Tarihi Tahmis Kahvesi’nin işletmecisi Mehmet Hilmi Bağcı ise Gaziantep’e gelen misafirlere hizmet etmenin gururunu yaşadıklarını belirterek, “Gaziantep, yeme- içmenin merkezidir. Festival ile şehre gelen misafirlerimizin sayısı arttı. Ünlü şefler ve gazeteciler Gaziantep’e geldi, gastronomi alanındaki başarımızı yerinde gördüler. Festivalin işletmelere büyük etkisi oldu, ziyaretçiler festival sonrası memnun ayrıldılar” diye konuştu. “BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, GAZİANTEP’İ MÜZELER ŞEHRİ HALİNE GETİRDİ” Bağcı, ziyaretçilerin festival kapsamında Kültür Yolu üzerindeki tarihi mekanları da gezdiğini belirtti. “Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep’i müzeler şehri haline getirdi. Ziyaretçiler hem şehri geziyor hem de yöresel lezzetleri tatma fırsatı buluyorlar. Müzelerin artması bizler için büyük bir değer” diye ekledi. Ayrıca Gaziantep’in ünlü menengiç kahvesinin coğrafi işaret tescili aldığını ve bu sayede kahveye olan talebin arttığını belirten Bağcı, festivallerin kente her zaman büyük katkı sağladığını vurguladı. “GASTROANTEP GAZİANTEP’İN REKLAMI!” Berberlik mesleğini sürdüren Veysel Yusufoğlu da GastroANTEP Festivali’nin Gaziantep’in tanıtımı açısından büyük bir fırsat olduğunu dile getirerek, “Bu festival, Gaziantep’in reklamıdır. Yerli ve yabancı turistler Gaziantep’te gördüklerini kendi şehirlerinde ve ülkelerinde anlatıyor. Bu sayede şehrin tanınırlığı artıyor” ifadesini kullandı. “FESTİVAL BOYUNCA YÖRESEL LEZZETLER GENİŞ KİTLELERE TANITILIYOR” Metanet Katmer’in işletme sahibi Bünyamin Babacan da festivalin esnaf için çok değerli olduğunu belirtti. Babacan, “Festival süresince yoğun bir turist akını yaşanıyor. Gaziantep’in yöresel lezzetleri bu sayede geniş kitlelere tanıtılıyor” şeklinde konuştu.

Gaziantep'te Gökyüzü Şenliği Haber

Gaziantep'te Gökyüzü Şenliği

Gaziantep’te bir ilk olan Yamaç Paraşütü Festivali, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle görkemli bir başlangıç yaptı. Gaziantep Valiliği, Türk Hava Kurumu, Türkiye Hava Sporları Federasyonu ve Gaziantep Sportif Havacılık Kulübü’nün iş birliğiyle düzenlenen festival, Nurdağı Sakçagözü bölgesinde gerçekleştiriliyor. Festival, Türkiye’nin dört bir yanından gelen 20 kulüpten toplam 110 yamaç paraşütü sporcusunun katılımıyla başladı. BÜYÜK DESTEK VE KATILIM Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, “Spor Şehri Gaziantep” sloganıyla sporun her alanına destek vererek bu festivali hayata geçirdi. Türkiye’nin farklı illerinden gelen yamaç paraşütü sporcuları, Gaziantep’in hava sporlarındaki potansiyelini değerlendirmek üzere bir araya geldi. Festivalin en dikkat çekici isimlerinden biri ise, dünya rekorunu 13 saat havada kalarak elinde bulunduran Kaderim Boyacı oldu. REKORTMEN KADERİM BOYACI'DAN ANLAMLI MESAJ Dünya Yamaç Paraşütü Havada Kalma Süresi Rekortmeni olan Kaderim Boyacı, festivalin açılışında yaptığı konuşmada, Gaziantep’in kendisi için çok özel bir yere sahip olduğunu belirtti. Boyacı, “Bu rekoru elde etmem Gaziantep’te aldığım eğitimle mümkün oldu. Fatma Şahin’in önderliğinde tarihte ilk kez Gaziantep’te yamaç paraşütü festivali düzenliyoruz. Bundan 5 yıl önce hikayemiz burada başladı. Yamaç paraşütü eğitimi aldıktan sonra, buranın büyük bir hazine olduğunu keşfettik. İlk Türkiye rekorları bu bölgede kırıldı ve bu potansiyelin geliştirilmesi için çalışmalar başlattık. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’yle yaptığımız iş birliği sayesinde bugün burada bu festivalin meyvelerini topluyoruz." ifadelerini kullandı. SPORSEVERLERE VE ZİYARETÇİLERE ÖZEL DENEYİM Boyacı, yamaç paraşütü festivalinin sadece bir uçuş etkinliği olmadığını, aynı zamanda geleceğin sporcularını yetiştirmek için bir fırsat sunduğunu dile getirdi. “Burada sadece pilotlar uçmuyor, aynı zamanda ziyaretçilere de bu deneyimi yaşatma şansı sunuyoruz. Herkesin bu spordan keyif almasını istiyoruz. Dünya rekoru kırdık ama bu festivalle yeni sporcular yetişecek, altyapısını hazırlıyoruz,” diye konuştu. FESTİVAL ETKİNLİKLERLE DEVAM EDİYOR  Festival, sporcuların ve ziyaretçilerin katılımıyla dolu dolu geçecek. Üç gün boyunca sürecek kamplı etkinlikler sırasında, profesyonel sporcular eşliğinde yamaç paraşütü deneyimi yaşamak isteyenler belirlenen ücret karşılığında uçuş yapabilecek. Festival, 22 Eylül’e kadar devam edecek ve Gaziantep’in spor turizmine katkıda bulunacak. Bu heyecan verici etkinlik, yamaç paraşütü sporuna ilgi duyan herkes için unutulmaz anlar vaat ediyor. Gaziantep’te ilk kez düzenlenen bu festival, aynı zamanda şehrin spor kültürünü daha da güçlendirmeyi hedefliyor.

Özel: ''Tarım Türkiye’de Stratejik ve Hayati Bir Sektör'' Haber

Özel: ''Tarım Türkiye’de Stratejik ve Hayati Bir Sektör''

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, yurdun dört bir yanında gerçekleştirdiği mitinglere, Gaziantep’te fıstık mitingi ile devam etti. Mitinge katılan on binlerce yurttaşı selamlayarak konuşmasına başlayan Özel, “Alnının terini fıstık tarlasında, biber tarlasında, alnının telini bağlarda toprağa damlatan, o topraktan bereket fışkırtan, o bereketle çoluğunun çocuğunun rızkını arayan, yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisinden başka bir şey olmayan güzel Gaziantep’in yiğit, mert, çalışkan insanları hepiniz hoş geldiniz. Burada sadece Gaziantep’ten değil Şanlıurfa'dan, Adıyaman’dan, Adana’dan, Osmaniye’den, Kilis’ten ve bölgemizin dört bir yanından bugüne kadar seslenip de haykırıp da sesini duyuramayanlar sesleri ulaşsa da sözlerine değer verilmeyenler bugün buraya, bundan sonrasını konuşmaya, bundan sonra ne olacaksa onu burada hep beraber haykırmaya geldiler. Hoş geldiniz, şeref verdiniz” dedi. Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “TARIM SEKTÖRÜ HAYATİ BİR SEKTÖR” “Tarım Türkiye’de stratejik ve bir o kadar da hayati bir sektör. Toprak vatanımız, tarım ekmeğimiz. Yıllarca bir tarım ülkesi olmakla, kendi kendine yeten az sayıda ülkeden biri olmakla övündük. Maalesef şu anda ithalata muhtaç olan, çiftçisi yok sayılan, kendi çiftçisine vermediği, aktarmadığı kaynakları yabancı ülkelere aktaran bir ülke konumuna geldik. 2003 yılında bu memlekette 2 milyon 800 bin çiftçi vardı. O günden bugüne nüfusumuz 20 milyon arttı. Beklerseniz ki çiftçi sayımız da 500 bin, 1 milyon artsın ama bugün 2 milyon 300 bin çiftçimiz var. 20 milyon nüfus artmış yarım milyon çiftçi kayıp. Ne oldu? Onlar yok oldular, iflas ettiler. Topraklarından koptular. Büyükşehirlerin gecekondularında büyük şehirlerde iş arayarak bulabildilerse bir asgari ücretle geçinmeye çalışarak yoksa gündelik işlerde çoluğunun çocuğunun ekmeğinin peşine koştular. Oysa böylesine bir tarım ülkesinde çiftçilerin çocuklarının da çiftçi olmasını, herkesin toprak sahibi olmak istemesini, geçimin oradan sağlanmasını beklersiniz. Yarım milyon çiftçi kayıp. Türkiye’de resmi rakamlar gösteriyor ki çiftçilerin yaş ortalaması 58’e dayanmış. Bu 20 yıl önce 30’lu yaşlardaydı. Yani bu iktidar çiftçiyi toprağından kopardı. Sadece belli bir yaşın üstündekiler gidip de başka yerde ekmek arayamayacaklar, mecburen çalışıyor. Ancak gençlerin hepsinin gönlü başka yerlerde. Bugün çiftçilik yapan 4 gençten 3 tanesi ‘Gelecek sene iş bulursam bir büyükşehre giderim’ diyorsa işte sorun buradadır.” “ÇARENİN ADI CUMHURİYET HALK PARTİSİ’DİR” “Lütfen bu meydanları bu Türkiye’nin dört bir yanında kendiliğinden ürünlerini yola dökenleri, sütünü dökenleri, fıstığını dökenleri, karpuzu yere vuranları, çayı yakanları, fındığı dökenleri görün. Bu tepkiyi görün. Bu tepki siyasi değil insani bir tepkidir, vicdani bir tepkidir. Tayyip Bey, Devlet Bey her fırsatta bir beka sorunu icat etmeye çalışıyorsunuz ya, ‘Efendim, o beka sorunudur, bu beka sorunudur.’ Siz gelmeden önce kendi kendine yetebilen bir ülke bugün buğdayı dahi ithal ediyorsa, bugün yem süt paritesi bırakın bir buçuğu, 0.9’lara gelmiş, canım süt veren inekler bıçak altına gidiyorsa, bugün fıstık üreticisi bırakın geçinmeyi, borçlarını ödeyemiyor, hacizle karşı karşıya kalıyorsa bu siyasi değildir, vicdani bir tepkidir, insani bir tepkidir. Yerel seçimlerden bu yana üreticilerin haykırışları, isyanları hep kulağımızda. Ben onları duyuyorum ama birileri duymuyor. Ben onları duyduğum gibi onların yanına gidiyorum, onları dinliyorum. Sorunu duyduğum gibi nasıl çözüleceğini anlatmaya çalışıyorum. ‘Sesimizi duyurun.’ Geçmişte çok söyledim, ‘Sizi duyuruyorum, sesinizi duyurmaya geldim’ diye. Yine sesimizi duyuracağım ama bu sefer sesinizi bu iktidara onun küçük ortağına değil, sesinizi bütün Türkiye’ye duyuracağız. Çünkü artık bu hükümetin bu ülkeye verecek hiçbir şeyi yoktur. Bu ülkede Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı yorgundur, tükenmiştir, çare üretememektedir. Derdinizin çaresi bu iktidarda değil, bu iktidarı değiştirmektedir. Elbette üzgünsünüz, kızgınsınız, umutsuzsunuz ama üzülmeyin. Elbette var bir çaresi, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir.” “ÜRETİCİ DE TÜKETİCİ DE MAĞDUR” “Bugün buradan başka meydanlarda duyduklarımızı da söyleyip yalnız olmadığınızı hatırlatmaya geldim. Rize, Tayyip Bey’in memleketi. 19 lira çayın maliyeti, 17 lira verdi fiyatı. Rizeliler isyandadır. Tekirdağ Hayrabolu’da buğday mitingi yaptık. Ancak isyan Konya’da da vardır, Osmaniye’de de vardır, Çukurova’da da vardır. Türkiye’nin dört bir yanında vardır. Geçen sene 8 lira 25 kuruş olan buğdaya bu sene 9 lira 25 kuruş fiyat vermişler, buğday üreticisinin adeta canına okumuşlardır. Giresun’a Fındık Mitingine gittim, ziraat odaları hesap kitap yapmışlar, ‘165 lira olmazsa fındık asla borçlar ödenmez’ dediler. Gittiğim gün fiyat açıkladılar, 135 lira verdiler. Orada da, ‘40 gün vade. Yok çeri, yok çöpü’ dediler. Bugün 135 lirayı arıyor fındık üreticisi, 115 liradan fındık işlem görmektedir. Burdur’a gittim, Burdur’da fasulye tarlasına girdim. Aynı bugün, fıstık bahçesine gittiğim gibi. Fasulye tarlasında şunu gördüm, taze fasulyenin kilosu 8 lira. Sordum, şaşırdım. Eşim son pazara çıktığında ‘100 lira’ diyordu. İstanbul’da 120 lira, Muğla’da 140 lira. Burdur’da 80 lira. Şurada tarlada fasulye 8 lira, burada pazarda 80 lira. Buradan buraya gelene kadar bir ürün 10 kat zamlanıyorsa bunu ne nakliyeyle, ne genel giderlerle ne başka bir şeyle asla izah edemeyiz. Üretici mağdur hakkını alamıyor, tüketici mağdur, o fiyatlara yiyemiyor. Arada birileri 72 lira para kazanıyor. Bu fıstıkta da böyle, çayda da böyle, fındıkta da böyle, fasulye de de böyle, üzüm de de böyle. Demek ki sorun nerede? Demek ki sorun sistemde, demek ki sorun iktidarda.” “ÇARE BU İKTİDARI DEĞİŞTİRMEKTEDİR” “Çare iktidara ricada bulunmakta değil, bu iktidarı değiştirmektedir, bu iktidarı değiştirmekte. Burası, bu bölge, sizler başta Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman bu bölge Türkiye’deki fıstık üretiminin dörtte üçünü, Antep fıstığı üretiminin yüzde 75’ini gerçekleştiriyor. Dünyadaki toplam üretimin yüzde 12’sini yapıyorsunuz. Ancak fıstık üretirken bu zorluğa sizler katlanıyorsunuz, fıstık üretmek zor iş emek ister, alın teri ister sabır ister. Bir fıstık bahçesinde bugün gittim, çıkışta gözleri de görmeyen bir amcam yolumu kesti. Dedi ki, ‘Tam verim için, tam 15-20 yıl bekliyorsun. Fıstık ağacı verime gelsin diye. Çocuğuna bakar gibi bakıyorsun. Bazen onun ilacından önce ağacın ilacını alıyorsun. Bazen kendin aç kalıyorsun, ağacı gübresiz bırakmıyorsun. Ama maalesef bu emeğin karşılığını almak için 20 yıl bekliyorsun. Sonra bir var yılı oluyor, bir yok yılı oluyor. Bu kadar emeğin, bu kadar masrafın sonunda çiftçi rahat etmek, rahat nefes almak istiyor. Ama bugün fıstık üreticisinin nefesini kesenler var. Bugün fıstık üreticisinin cebine göz dikenler var. Bugün Ziraat Odası başkanlarımla konuştum, üreticilerle konuştum. Fıstıkla ilgili kim varsa konuştum. Diyorlar ki, ‘Geçen sene fıstığın kilosu 110 liraydı. Ablam bana traktörün üstünden fıstık verdi. Bu fıstık, boz fıstık doğru mu? Bunun fiyatı geçen sene 110 liraydı. Doğru mu? Şimdi o günden bugüne kadar bütün her şeyin fiyatı iki kata, üç kata çıktı. Ben şimdi söyleyeyim, öyle yalan dolan yok. Sahte konuşmalar yok. İşte fıstık burada, işte millet televizyonlarının başında. Geçen sene gübrenin çuvalı bin 600 lirayken bu sene 3 bin liraya çıktı. Doğru mu? Geçen sene ilaç 340 lirayken bu sene 600 liraya çıktı. Doğru mu? Mazot 24 liradan 45 liraya çıktı. Doğru mu? Sulama maliyeti üç kat arttı. Doğru mu? Geçen yıl markette 350 liraya satılan fıstık, şimdi markette 600 liraya satılıyor. Doğru mu? Peki bütün masraflar iki üç kat artmış. Bu mübarek ürünün, bu sizlerin geçiminin ana maddesi, bu ürünün fiyatı geçen sene 115 lira da bu sene niye 90 lira, niye 95 lira? Bu akılla vicdanla, mantıkla izah edilebilir mi?” “YAZIKLAR OLSUN BU DÜZENE” “Buradan bu ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz. Bir avuç tüccarı korumayı bırakın, bir avuç tüccarı, aracıyı zengin etmeyi bırakın. Bu insanların emeğine göz dikmeyi bırakın. Fıstık üreticisini karınca gibi görüp ona tepeden bakıp onu ezmeyi bırakın, karıncanın kardeşi var o da Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Derdi sen çekeceksin, donu tepene sen yiyeceksin, yağmurda sen ıslanacaksın, rüzgarda sen titreyeceksin, çırpmayı sen yapacaksın, parayı başkası kazanacak. Yok öyle. Ama yazıklar olsun bu düzene, yazıklar olsun. Şimdi Tarım Bakanı; orada burada abuk subuk telefon konuşmaları yapmayı bırak, şundan haberin var mı? Geçen sene dört kilo fıstık satıp bir işçi yevmiyesi ödeniyordu. Bu sene 10 kilo fıstık satıp bir işçi yevmiyesi ödeniyor. Doğru mu? Buradan bir kez daha soruyorum, bütün Türkiye duysun. Geçen sene bir kilo fıstık dört litre mazot alıyordu. Bu sene iki litre mazot alıyor. Doğru mu? Böyle hesap olmaz olsun. Onun için burdayım, onun için sesinizi Tarım Bakanına, Devlet Beye. Tayyip Beye duyurmak için değil, duymuyorlar. Onlar garibanın, yoksulluğun, işçinin sesini değil onlar zenginlerin, yandaşların, varsılların gününü gün edenlerin sesini duyuyorlar. Sizin sesinizi biz duyuyoruz biz sizi çaresiz bırakmayacağız. Fıstık üreticisinin vardır bir çaresi. Onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi.” “SON DEĞİL İLK CUMHURBAŞKANI’NIN PEŞİNDEYİZ” “Yarın iktidarda olursak yapacaklarımı söyleyeceğim. Yani evet sorun var biliyoruz ve bu sorunu eleştiriyoruz. Öyle bir parti değiliz biz. Cumhuriyet Halk Partisi kuru kuruya eleştiren, her şeyi eleştiren, sadece eleştiren bir parti değildir. Cumhuriyet Halk Partisi bir sorun varsa sorunu gören, çözümü bilen, çözüm yollarını söyleyen partidir. Yarın iktidar olduğumuzda Toprak Mahsulleri Ofisi derhal nasıl Fiskobirlik kapandı veya Fiskobirlik o işlevini kaybetti TMO fındık alıyorsa, nasıl Manisa’da kuru üzüm alıyorsa, nasıl hububat alıyorsa TMO, Gaziantep’te, Siirt’te, Şanlıurfa’da, Adıyaman’da, Antep fıstığını almak durumundadır. TMO fıstık alacak. Fıstıkta derhal taban fiyat uygulamasına geçeceğiz, desteklemeler artırılacak, bir yıl sonra değil sezon öncesinde destekleme ödemeleri yapılacak. Eskiden Güneydoğu Birlik vardı doğru mu? Güneydoğu Birlik, AK Parti geldi 2002; 2004’te beline kazmayı vurdu. 2006’da ensesine bir tane daha vurdu, 2022’de tamamen kapattı. Bugünkü sıkıntı Güneydoğu Birliğin olmaması, onun piyasayı düzenleyici bir fiyat bir taban fiyat ilan etmemesi, Onun alım yaparak sizi diğer alım yapan belli tüccarların eline mahkum etmemesinden kaynaklanıyordu. Bu yüzden yeniden üretici birliklerini açmak, kooperatifleri açmak, sizleri bir ve bir arada tutmak, sizleri bu piyasanın ana aktörü yapmak boynumuzun borcudur. Artan sıcaklıklar fıstıkta verimi düşürüyor. Bugün gösterdiler, eskiden yüzde 5 boş çıkardı diyorlar. Şimdi yüzde 20, 25’e çıktı. Sulama zaruri hale geldi, fıstığın sınanabilmesi için gerekli projelerin hızla başlatılması lazımdır. Fıstığa katma değer kazandırmak fıstığın ihracatını artırmak, katma değerli ürünler olarak büyük gelir elde edecek şekilde fıstığı ihraç etmenin yollarını bulmak gerekmektedir. Üreticilerin, fıstık üreticilerinin banka borçları çoktur. Bankaya borcu alanlar bir elini kaldırsın. Bu borçların faizleri tamamen silinmeli, anapara yıllara bölünmelidir. Bunun başka yolu yoktur. Köylere icra araçları gelmekte, sarı taksilerden icra memurları inmekte, köylü milletin efendisi iken perişan hale getirilmektedir. Buradan açıkça söylüyorum, köylüye Çukurova’da ‘Al ananı da git’ diyen son cumhurbaşkanının değil, ‘Köylü milletimizin efendisidir’ diyen ilk cumhurbaşkanının peşindeyiz. İlk cumhurbaşkanının.” “SAHTE GÜNDEMİNİ PEŞİNE TAKILMAYACAĞIM” “Yine bu bölgede sadece fıstık değil kırmızı biber üreticileri de feryat ediyor. Onları da gördüm, onları da duydum. Geçen sene İslahiye’de tarlada 130 TL olan biber bu yıl 60 TL’ye alınıyor, alıcı bulamıyor. Bütün masraflar biraz önce konuştuğumuz gibi iki kat artmasına rağmen İslahiye yarı fiyatına kırmızı biber satmak zorunda kalıyor. Bu sorunun en önemli sebeplerinden bir tanesi de yurt dışından kırmızı biber ithalatına izin veren, bizim üreticimizi düşünmeyen anlayıştır. Bunun için Gaziantep’in fıstık üreticisinin, kırmızı biber üreticisinin ve Gaziantep’in üzüm üreticisinin sorunlarının çözümü onlardan yana iktidarın işbaşına gelmesinden başka çare görülmemektedir. Çiftçi yok sayılarak millet açlığa itiliyor. Bugün Türkiye’nin her tarafında çiftçiler ayaktadır. Bugün Türkiye’de tarım krizi vardır. Fiyatlar çiftçi için ucuz, tüketici için pahalıdır. Tarlada 10 TL olan ürün markette 100 liradır. Ama Tayyip Erdoğan, ‘Çiftçilerin sıkıntısı yok’ diyor. Bizi de çiftçilerin sorunlarını istismar etmekle suçluyor. Rahatsız oluyor. ‘Bunları konuşmayın’ diyor. Onun yerine kavga çıkarmak, tartışma yapmak, polemik yapmak ve gündemi saptırmak istiyor. Allah eksikliklerini göstermesin, kendilerine hükümetten görmeyen, muhalif olduğunu söyleyen bazıları da onların peşine takılıp olur olmaz gündemlerle başka şeyler konuşmak istiyor. Buradan hem Erdoğan’ı hem sayın Bahçeli'yi hem kendini muhalefetten görüp milletin derdini görmeyen sığ siyasi kavgalar isteyenleri uyarıyorum. Vallahi de yapmayacağım billahi de yapmayacağım. Sizin sahte gündeminizin peşine takılıp Antepli fıstıkçıyı yalnız bırakmayacağım.” “BEN MİLLETİN YANINDAYIM” “Benim derdim 12 bin 500 TL’ye geçinmek zorunda olan emeklidir. Benim derdim maaşına zam yapılmayıp enflasyona ezdirilen emekçidir. Benim derdim Rize'deki çaycı, Manisa’daki üzümcü, Antep’teki fıstıkçıdır. Çukurova‘daki pamukçu, Konya’daki buğday üreticisini, Tekirdağ’daki ayçiçeği üreticisini bırakıp sizin peşinize düşene yazıklar olsun. Ben milletin yanındayım. Bir de çıkmışlar efendim, ‘Gelin, Anayasa yapalım.’ Önce milletin anası ağlıyor, anası ağlıyor. Bu milletin sesini duy ondan sonra gel. Milletin sesini duymayanlar, mutfaktaki yangını söndürmeyenler, emekliye hakkını vermeyenler, fıstık üreticisini sömürenlerle ne konuşacak kelimemiz, yürüyecek yolumuz, yapılacak Anayasamız vardır. Bizim yolumuz Antepli fıstık üreticisinin, biber üreticisinin mutfağına evine çoluğunun çocuğunun ekmeğine giden yoldur. Benim yoldaşım sizlersiniz, sizinle birlikteyim.” “BİRBİRLERİNİ TEHDİT EDİYORLAR” “Bugün iktidar partisinin ve ortağının derdi birbirine hareket çekmek. Tavır yapmak. 17/25 diye bir tane takvim bulmuş, arkadan gösteriyor. Onu tehdit ediyor. Öbürü kararname çıkarırken öbürünü tehdit ediyor. Dostlar alışverişte görsün, birbirlerini yiyorlar. Ama milleti açlığa, yoksulluğa, sefalete, işsizliği terk ediyorlar. O yüzden kendinden başkasını düşünmeyenlere inat halkın partisi Cumhuriyet Halk Partisi diyor ki üzülmeyin, enseyi karartmayın, sakın korkmayın, hepinizin yanındayız. Vardır bunun bir çaresi, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi. Bugün burada yerel seçimlerden sonra ilk kez Gaziantep’teyim. Bir olan belediyemizi üçe çıkardık. Karkamış Belediye Başkanımızı Nizip’e yollarken, Karkamış’ı yeniden kazandık. Ayrıca 1920’deki büyük işgale direnişten alan, anacığının başındaki örtü indirilmeye çalışılırken Fransız askerine direnen, dipçiklerle öldürülen Mehmet Kamil’den adını alan bu Cumhuriyet kentini bu Cumhuriyet ilçesi Şehitkamil’i kazandık. Hepinize teşekkür ediyorum. 1989’da Büyükşehir olan Gaziantep’i iki dönem SHP, bir dönem CHP’den 15 yıl boyunca Celal Doğan yönetmişti. Bu büyükşehri Cumhuriyet Halk Partili bu büyükşehri sosyal demokrat bir belediye başkanının yönetmesi geçen seçimlerde içten bile değildi. Ama bu seferlik olmadı. Çok açık söylüyorum, kusur sizde değil bizdedir. Ve biz hep beraber bu kenti, adında gazi olan bu kenti cumhuriyet için çok önemli bu kenti büyük şehirleri ile ve tüm ilçeleri ile birlikte ilk seçimlerde kazanmaya and içiyoruz. Söz veriyoruz.” “HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ” “Her ne kadar seçimleri, seçim sonuçlarını Gaziantep için yeterli görmesem de Şehitkamil için bütün örgütümüzün şahsında Hasan Hurşit Yıldırım İlçe Başkanımıza, Karkamış’taki örgütümüzün şahsında Metin Göğebakan‘ı, Nizip örgütümüz adına Mehmet Murat Alagöz’ü tebrik ediyor, Nizip’te Ali Doğan’ın, Karkamış‘ta Mustafa Güzel’in, Şehitkamil‘de Umut Yılmaz’ın bundan sonra halk için bu güzel şehrin güzel insanları için var güçleriyle çalışacaklarına yürekten inanıyor, başarılar diliyor, genel başkanları olarak her daim arkalarında olduğumu ifade ediyorum. Şehitkamil’de geçtiğimiz günlerde ayağımı da kırmışım, televizyonda bakarken bir gördüm ki belediyenin bir dondurma karavanı var. Mahalle mahalle geziyor. İşte orada gördüm onu şimdi. O değil mi başkan? Çeksin orayı, pembe dondurma karavanı. Mahalle mahalle geziyor, yoksul çocuklara ücretsiz dondurma dağıtıyor. O gözlerindeki ışığı gördüm, o yüzlerdeki gülümsemeyi gördüm. Ve dedim ki iyi ki Cumhuriyet Halk Partisi var, iyi ki onun gencecik bir belediye başkanı Umut var, iyi ki gelecek için Umut var. Kent lokantaları açıyoruz, hızla artacak. Bugün kreşi açtım, devamı gelecek. Görülmedik 40 bin ton asfalt döktük, arkası durmadan devam edecek. 20 bin ihtiyaç sahibine koştuk, asla yalnız kalmayacaklar. Okullarında takdir teşekkür alanlara bisiklet hediye ettik, devam edecek. Ve buradan bütün Türkiye’ye söylüyorum ki bu zengin sevenler yerine yoksulu gözetenler, rantçılar yerine halkçılar ve bu milleti ayırıp bölüp kutuplaştırıp seçim kazanmak yerine bu milleti birleştirenler eninde sonunda başaracaklar, kazanacaklar. Biz kazanacağız, siz kazanacaksınız, Türkiye kazanacak. Onun için de diyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin ittifakı en büyük, en güçlü ittifaktır. Bu ittifak renklerini karşınızdaki ay yıldızlı al bayraktan alır. Bu ittifak, bu ülkeyi seven herkesin ittifakıdır. Bu ittifak, sosyal demokratların olduğu kadar milliyetçi demokratların, muhafazakar demokratların, Kürt demokratların, sol demokratların, bu ülkede yaşayan ve kendini demokrat olarak gören herkesin ittifakıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradan bir kez daha sesleniyoruz, Türkiye’nin bütün demokratları birleşin, yan yana durun, başınızda emeğinize sömüren alın terimizi sömüren sizin hakkınızı başkalarına yediren bu iktidardan kurtulun. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye ittifakında hep birlikte başaracağız.” “KİMSEYİ YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ” “Bugün Türkiye’nin dört bir tarafında yollara dökülen bütün çiftçilere sesleniyorum. Bundan sonra derdimiz sadece kendimize ait bir dert değildir. Bundan sonra fıstık üreticisi Mehmet abi, fındık bahçesindeki Zeynep ablanın, buğday üreticisi Mustafa kardeşimin, emekli Refika teyzemin asgari ücretli Musa kardeşimin, iş bulamayan Rabia kardeşimin can yoldaşıdır. Hep birlikte hepimizin derdini birlikte sahipleneceğiz. Hep birlikte sesimizi yükseltecek, hep birlikte mücadele edecek hep birlikte kazanacağız. Kimseyi arkada bırakmayacağız. Kimseyi yalnız bırakmayacağız. Buradan bütün Türkiye’ye, örneğin Rize’ye, Tekirdağ’a, Konya’ya, Kayseri’ye, Manisa’ya, Antalya’ya, Artvin’e, Urfa’ya sesimizi duyurmaya var mısınız? Bundan sonra birlikte, hep beraber halkın iktidarını kurana kadar mücadeleye var mıyız? Hep birlikte çalışmaya, hep birlikte kazanmaya, hep birlikte hakça bölüşmeye var mıyız? İşte bizim gücümüz burada. Bundan sonra Tayyip Bey’e ses duyurmaya çalışmak yok. Duymuyor. Duymadı, duymayacak. Biz gücümüzü kendimizden, biz gücümüzü fıstık bahçesine damlattığımız alın terinden, biz gücümüzü namusuyla çalıştırıp yetiştirdiğimiz çocuklarımızın geleceğinden, biz gücümüzü fabrikalardan, tarlalardan, biz gücümüzü sokaklardan ve halktan alıyoruz. Gücünüzü kullanmaya var mısınız? Mücadeleye var mısınız? Kazanmaya hazır mıyız? Hep beraber kazanacağız. Hep beraber kazanacağız. Biz kazanacağız, biz başaracağız. Bu meydandan Türkiye’nin bütün emekçilerine güçlü bir alkış istiyorum. Güçlü bir alkış. bütün emekçilere, emeklilere bir alkış. Bu ülkenin çiftçilerine bir alkış. Bütün mağdur ve mazlumlara bir alkış. Gaziantep’ten bu gazi kentten bütün Türkiye’ye söz veriyoruz. Bunlar duymadılar, duymuyorlar, duymayacaklar. Bu maaşlarla, bu fiyatlarla, bu yönetimle geçim olmuyor. Demek ki seçim olacak o seçimi biz kazanacağız, siz kazanacaksınız, Türkiye kazanacak. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ayaklarınıza, yüreklerinize sağlık. Evlatlarımıza, büyüklerimize sağlık. Hepinizi yürekten selamlıyorum. Hep birlikte başaracağız, hep beraber biz başaracağız. Sağ olun, var olun.”

Fiyat Verirsen Geçim Olur, Fiyat Vermezsen Seçim Olur! Haber

Fiyat Verirsen Geçim Olur, Fiyat Vermezsen Seçim Olur!

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Gaziantep’te Fıstık Mitingi öncesinde önünü kesen ve alım fiyatını protesto için çuvallarla fıstığı yere döken üreticilerin sorunlarını dinledi. Fıstık üreticilerine seslenen Özel, “‘Ben size sahip çıkacağım, sesinizi duyuracağım’ demiyorum. Siz benim sesimi duyun, sizi biz kurtaracağız, Cumhuriyet Halk Partisi kurtaracak. Söylüyorum bak Tayyip Erdoğan’a, bu fıstık için bir tedbir alırsan alırsın. Fiyat verirsen verirsin. Fiyat verirsen geçim olur, fiyat vermezsen seçim olur. Sen gideceksin, biz geleceğiz” dedi. Fıstık Mitingi için Gaziantep’e gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in önü üreticiler tarafından kesildi. Çuvallarca fıstığı yere döken üreticiler alım fiyatına tepki gösterdi. Özel’e sorunlarını anlatan bir fıstık üreticisi, “Şimdi üç-beş tane Antep’in içerisindeki tüccar ağızlarını birlemişler. Fiyatı indiriyorlar, kaldırıyorlar. Devlet de buna seyirci kalıyor. Şahinbey Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi şu anda fıstık alıyor ama almış olduğu fıstık, 250 lirayla 310 lira arasında 490 gram içi verirse alıyor. Yoksa şimdi orada fıstığı alıyor, analizler yapıyor, saat 4.30’a kadar bekliyorsun. 4.30’dan sonra diyor ki, ‘Almış olduğum fıstığın gidin Körkün’den paranızı alın’ diyor. Vatandaş orada da rezil” ifadelerini kullandı. Özel, “Şimdi bir şey söyleyeyim. Bugüne kadar ‘Ne yapmak lazım?’ sorusunun cevabını, ben soruyordum, siz söylüyordunuz. ‘Hükümetin sahip çıkması lazım’ falan. Ben sana ne yapmak lazım anlatacağım müsaadenle. Şimdi geçmişte burada Güneydoğu Birliği vardı, doğru mu? Bu birlik taban fiyat açıklıyordu, o fiyatın altına zaten kimse satmazdı. Tüccar da ne yapıyordu? O fiyatın üzerinde almaya çalışıyordu. Yani bu fiyat sizi koruyordu. Bu birlik sizin birliğinizdi. Türkiye’nin neresine bakarsan, TARİŞ’inden tut FİSKOBİRLİK’e kadar Güneydoğu Birliğine kadar bu birlikler Cumhuriyet Halk Partisi’nin zamanında ‘kooperatifleşme’ dediği, ‘çiftçiler birlikte davransın’ dediği dönemlerde kök salan, hep çiftçiye yarayan birlikler. AK Parti geldi, sizin Güneydoğu Birliğini 2006 yılında belini kırdı, 2022’de defin törenini yaptı, gömdü, kapattı tamamen. Şimdi bana diyorlar ki, ‘Bunda taban fiyat açıklansın.’ Kim alacak? Alacak kurum yok. Neden? Birlik kalmadı. Ben size söyleyeyim, bundan sonra yapılacak iş AK Parti’yi göndermek, size sahip çıkacak bir iktidar getirmektir. Biz yapacağız, biz. Bunlar yapmıyor. Bugüne kadar, ‘Söyleyelim de sesini duysunlar.’ Duymuyorlar, duysalar da yapmıyorlar. Neden? O beş tane tüccarın kölesi olmuş bunlar. Biz sizin köleniziz kardeşim. Biz geleceğiz, size sahip çıkacağız, birliklerinizi açacağız, kooperatifler kuracağız, taban fiyat vereceğiz. Bak, Toprak Mahsulleri Ofisi diye bir şey var. Hububat alıyor, buğday alıyor, sıkıştı mı bizim Ege’de üzüm alıyor. Niye bunu almıyor? Gelsin, bu da toprağın mahsulü değil mi? Gelsin, alsın, buna fiyat versin. Fındık alıyor FİSKOBİRLİK’ten sonra bu sene. Sizi tamamen sahipsiz bırakmışlar. Ama ben size şunu söyleyeceğim. ‘Ben size sahip çıkacağım, sesinizi duyuracağım’ demiyorum. Siz benim sesimi duyun, sizi biz kurtaracağız, Cumhuriyet Halk Partisi kurtaracak. Söylüyorum bak Tayyip Erdoğan’a, bu fıstık için bir tedbir alırsan alırsın. Fiyat verirsen verirsin. Fiyat verirsen geçim olur, fiyat vermezsen seçim olur. Sen gideceksin, biz geleceğiz” ifadesini kullandı. “BİZ SİZİN İŞLERİ ÇÖZERİZ, BAŞKA ÇARESİ YOK” Çiftçiler arasındaki bir süt üreticisi, “Sayın Genel Başkanım, 50 kiloluk yem 270 liraydı, süt 13 liraydı. Şimdi 550 lira yem, süt 9 lira. Geriye gitti, ileriye gitmedi. İşletmemi kapattım, bitirdim işi” sözleri üzerine Özel, “Bu sefer ne oluyor? Süt verecek hayvanlar kesime gidiyor. Bire bir buçuk değilse parite, hayvan gider kesime değil mi? Hiç olmazsa bir bire kadar bile bekliyorsun maliyeti diye. 1.1’in altına düştüğünde kesime gidiyor. Bu sefer ne yapıyorlar? Süt yok. Ne yapıyorlar? Süt yok, süt tozu ithal ediyorlar. Bu sefer hayvan kalmıyor, et ithal ediyorlar, kısır döngü oluyor. Ümit ediyorum bundan sonra sesinizi duymuyorlar, biz duyuyoruz. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’ni getirirseniz biz sizin işleri çözeriz başka çaresi yok” diye konuştu. “YURTDIŞINA SATACAĞIMIZ ÜRÜNÜ İTHAL ETMİŞLER” Oğuzeli ilçesinde kurutulmuş dolmalık ürettiğini kaydeden bir üretici, “Sayın Genel Başkanım, Oğuzeli’nde tüm Türkiye’ye, tüm dünyaya biz ihraç ediyoruz. Fakat geçen yıl 150 liraydı, yüzde 50 yüzde 100 maliyet artışı var ilaçta, işçi ücretinde. Fakat bunlarda yüzde 50 geriye gidiş var. 150 lira iken bu yıl 100 lira, 110 lira. Piyasada paranın yokluğundan geriye gidiyor. İşçi parasını bulamıyoruz, çok yüksek. Oğuzeli ilçemizde 1 milyar TL’ye yakın para getiriyor. İşçisi, satışı, şunu bunu… Fakat üretici olarak perişan durumdayız. Piyasada paranın yokluğu en büyük sorun” ifadelerini kullandı. CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun ise “İki gün önce de burada, İslahiye’de, biberi merkezi olan İslahiye’ye yurtdışından TIR’larla biber ithalatı yapıldığını gördük, hasat döneminde” dedi. Özel, “Bunu, yurtdışına satacağımız ürünü Türkiye’ye ithal etmişler. O da ne yapıyor? Piyasayı bozuyor, bu kardeşimizin işini bozuyor” yanıtını verdi. Hayvan besiciliğindeki soruna dikkat çeken bir vatandaşın, “Bir yaşındaki hayvan şu anda almaya kalksan 85 lira. Adam iki sene emek veriyor, kesiyor. 100 liraya kesiyor. Nasıl oluyor böyle?” sorusu üzerine, “Sütlük inek kesime gittiği için, kesildikten sonra hayvan popülasyonu azaldığı için dışarıdan ithalata izin veriyorlar böyle oluyor maalesef” değerlendirmesini yaptı. “SAĞDUYU İLE OLMUYOR, SOLDUYUYLA ÇÖZECEĞİZ” Bir üretici, “Ben fıstığın üretimi ile ilgili size iki dakikalık bir sunum yapmak istiyorum. Sizler çocuklarınızın nasıl iyi avukat olması için, nasıl iyi mühendis olması için, nasıl iyi doktor olması için emek harcıyorsunuz. 20 yıl ona emek verip onu yetiştirmeye çalışıyorsanız biz de bu Antep fıstığına en az 15 yıl çocuğa bakar gibi bakıyoruz. Bir ürün almadan, başka yerlerdeki kazançlarımızı çoluğumuza çocuğumuza harcayacağımız parayı getiriyoruz, ona harcıyoruz. 20 yıl sonra ürün almaya başlıyoruz. 20 yılda yetişen bir mahsulün değeri dört ayda yetişen bir kabak çekirdeği kadar da mı yoktur? Bir kabak çekirdeği Antep fıstığından daha pahalı. Girdilerimiz üç katına, dört katına çıktığı halde Antep fıstığı geçen seneki fiyata satılmıyor bile. Bunu tüccarlar, fıstık ticareti yapan vatandaşlar diyorlar ki ‘Fıstık üretimi çok olduğundan dolayı fiyat düşüyor.’ İhracatçı olan sanayici arkadaşlarımıza, sanayide ihracat yapan arkadaşlarımıza, fazla ihracat yapanlara plaket veriliyor. ‘Biz fıstık rekoltesi yüksek oldu’ diyerekten cezalandırılıyor muyuz? Bize ceza mı kesiliyor? Halbuki biz bu ülkeye katma değeri yüksek bir fıstık ürünü üretiyoruz. Gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Dişimizi tırnağımıza takıyoruz. Gecemiz gündüzümüz yok. 20 yıl emek veriyoruz sonunda da karşılığı bu mu olacak? Bizler fıstık ticareti yapan arkadaşlarımızdan sağduyu bekliyoruz. Şimdiye kadar bu çiftçilerin sayesinde zenginleştiler, mal mülk sahibi oldular, katlarda yatlarda geziyorlar, çoluklarını çocuklarını rahat içinde yaşatıyorlar. Bizleri de düşünsünler, bu sene az para kazansınlar azıcık, çiftçiye yardımcı olsunlar. Sizden de istirham ediyorum, bize sahip çıkınız” diye konuştu. Özel ise, “Bunlardan sağduyu bekleme. Bunlarda sağduyu yok. Zaten sağduyuyla da bu iş olmadı. Bizden bir solduyu bekle, sosyal demokratlar sahip çıkacak sana. Sağduyu ile olmuyor, solduyuyla çözeceğiz. Söz veriyorum” dedi. “SÖZ VERİYORUZ SAHİP ÇIKACAĞIZ” Özel’i traktör römorkunda karşılayan fıstık üreticisi kadın, “Ben bir çiftciyim, ben bir anayım. Benim babam beni bu yeşil altınla büyüttü. Biz de çocuklarımıza Gaziantep ve çevresi bütün köylerimiz olarak bununla çocuklarımıza eğitiyoruz. Efendim biz, bize sahip çıkmanızı istiyoruz. Sahip çıkılmıyor. Geçen yıl bu yeşil altın 500 liraydı, bu sene 250 lira” ifadelerini kullandı. Üreticinin elindeki fıstık dalını alan Özel, “Şimdi söz veriyoruz, sahip çıkacağız hiç merak etmeyin. Ben mitinge gideceğim senin sesini duyurmaya. Bunu da bana ver göstermeye, ‘Aslı abla verdi bunu’ diyeceğim. Bunu alıyorum, sesini duyurmaya gidiyorum” dedi.

Gaziantep Büyükşehir  Boz Kavlak Fıstığın Alımına Başladı Haber

Gaziantep Büyükşehir Boz Kavlak Fıstığın Alımına Başladı

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, boz kavlak fıstığın alımına başlandığını duyurarak, fıstığın stokçuların inisiyatifine bırakılmadığını, lisanlı depoculuk ile değerini koruduğunu belirtti. Şehir ekonomisinin önemli bir ürünü olan Antep fıstığının değerini koruması ve üreticinin maddi açıdan zarar görmemesi için Başkan Fatma Şahin’in müjdelediği baklavalık boz kavlak fıstığın Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirketler aracılığıyla alımına başlandı. Hasat öncesi ve hasat zamanı saha çalışmalarına bizzat katılarak çiftçilerin önerileri doğrultusunda büyükşehir belediyesinin başlattığı çalışma ile çiftçinin emeği korunacak. ALIMI YAPILAN FISTIKLAR LİSANLI DEPOLARDA KORUNACAK Gaziantep Ticaret Borsası ve İpekyolu Kalkınma Ajansı iş birliğinde kurulan Antep fıstığı Lisanslı Depoları’nı ziyaret eden Başkan Fatma Şahin, Büyükşehir Belediyesi tarafından alınan fıstıkların bu tesiste korunacağını belirtti. TESİS ÜRETİCİYE NAKLİYE, DEPO VE ANALİZ DESTEĞİ SAĞLIYOR Lisanslı depoculuk kapsamında alınan fıstıklar analizler yapılarak sağlıklı ve güvenli bir şekilde saklanıyor. Devlet garantisi altında hizmet veren tesis üreticilere nakliye, depo ve analiz destekleri sağlıyor. Türkiye’de fıstık alanında bir ilk olan tesisin özellikleri hakkında bilgi alan Başkan Şahin, “Ürünlerin hasat zamanı çiftçimizin elindeki fıstık alınıyor değer zamanı, çiftçi ne zaman isterse satılıyor. Hiçbir stokçunun inisiyatifine bırakılmıyor” diyerek planlamanın avantajlarından bahsetti. ŞAHİN: ÇİFTÇİLERİMİZ BİZİM YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMALARDAN ZİYADESİYLE MEMNUN Ziyaret sonrası yaptığı açıklamada aylardır fıstık üreticisi ile sahada çalıştıklarını ve ihtiyaçlar doğrultusunda destekleri belirlediklerini belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin şunları söyledi: “Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Şahinbey Belediyesi çiftçinin bugün de yanında ve elimizden geleni takım ruhu ve Gaziantep Modeli ile çalışıyoruz. Bunun sonunda çiftçinin zor şartlarda elde ettiği ürün değerini kaybetmeden değerini koruyor. Maliyetler düşüyor ve ücretsiz yapılan desteklerle çiftçimizin kar marjını arttırıyor ve fıstığın hak ettiği değere ulaşmasını sağlıyoruz. Bu mantıkla çalışmamızı tamamladık. Aylardır fıstık üreticimizle beraber sahada çalıştık. Onlar ne istiyorsa kararları aldık. Dün itibariyle boz kavlak fıstığı almaya başladık. Yüksek bir memnuniyetin olduğunu görüyoruz. Çiftçilerimiz bizim yaptığımız çalışmalardan ziyadesiyle memnun. Bu yıl var yılı bereket yılı. Sonunda fıstık üreticimiz emeğinin hakkını alacak. Alımlar devam edecek, lisanlı depoculuk sistemiyle çiftçimizi, köylümüzü korumuş olacağız. Bizim açımızdan baklavalık olan boz kavlak fıstığı almak çok önemli bir karardı.” “LİSANSLI DEPOCULUK ÇİFTÇİMİZİN ZOR ŞARTLARDA ELDE ETTİĞİ ÜRÜNÜ DEĞERİNDE SATABİLMESİNİ SAĞLIYOR” Konuşmasında lisanslı depoculuk faaliyetinin çiftçiye sağladığı avantajlar üzerinde duran Başkan Fatma Şahin, şu ifadeleri kullandı: “Yeni bir döneme geçtik. Yeni dönemde lisanslı depoculuk çok önemliydi. Antep fıstığı bizim yeşil altınımız. Banka ne ise lisanslı depoculukta bir banka sistemi görüyor. Çiftçimizin zor şartlarda elde ettiği ürünü değerinde satılmasını sağlıyor. Tarım Kredi Kooperatifi ile beraber çalışıldı. Bu modelde stopaj yok nakliye ve laboratuvar desteği var. Gelen her ürün analize tabii tutuluyor, randıman ortalamaları alınıyor. Bunların hepsi göz önünde tutularak fıstığın kalitesine göre fiyat belirleniyor. Çiftçimiz onay verdiğinde alınıyor, çuvallanıyor ve depolanıyor. Burada yıl boyunca altının bankada durması gibi çiftçimizin ihtiyacı olduğunda istediği zaman istediği şekilde malını alabiliyor. Bu sistemle fıstıkta şu anda yaşanan sorunları çözmek için büyük bir ilaç oldu.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.