SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gıda

Porsuk Haber Ajansı - Gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tarladan Kent Lokantasına Uzanan Yolculuk Haber

Tarladan Kent Lokantasına Uzanan Yolculuk

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, mülkiyeti belediyeye ait tarım arazilerinde tohum ekimine başladı. Akpınar mahallesinde bulunan 345 bin metrekarelik araziye makarnalık buğday ve Karahüyük mahallesinde 105 bin metrekarelik araziye nohut ekimi yapan Büyükşehir Belediyesi ekipleri, buradan elde edilecek ürünleri Kent Lokantası’nda yemeklerde kullanacak. Büyükşehir Belediyesi’nin Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı aracılığıyla tarım ve hayvancılıkta üretime destek amaçlı hayata geçirdiği çok sayıda proje ile kırsalda üretim artarken, desteklerle birlikte tarlalar ve ağıllar boş kalmadı. Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilen, Akpınar, Karahüyük, Türkmentokat ve Yusuflar mahallelerinde bulunan toplamda 725 bin metrekarelik arazide ekipler, kışlık tohum ekimlerine başladı. Akpınar mahallesinde 345 bin metrekarelik araziye makarnalık buğday ekilirken, Karahüyük mahallesinde 105 bin metrekarelik alana ise Şubat ayında nohut ekimi gerçekleştirilecek. Buradan elde edilecek ürünleri Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete açılan Kent Lokantası’nda verilen yemeklerde kullanacak. Yusuflar mahallesinde 100 bin metrekarelik alana ve Türkmentokat mahallesinde bulunan 175 bin metrekarelik araziye yulaf, macar fiği ve adi fiğ ekimleri yapıldı. Hasattan elde edilen ürünler 2025 yılında hayvan üreticilerine yem olarak verilecek. Ayrıca dünyada yaşanan iklim değişikliğine de dikkat çeken Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, 725 bin metrekarelik tarım arazilerinde kuru tarım (dry farming) uygulamaları gerçekleştiriyor. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, “Büyükşehir Belediyesi olarak kırsal kalkınmaya her zaman büyük önem verdik. Kırsal kalkınmayı güçlendirirsek şehrimizde dengeli kalkınma modelini ortaya koyabiliriz ve şehrimiz dengeli büyür. Yaşanan ekonomik zorluklar üreticimizin de belini büküyor. Artan mazot ve gübre fiyatlarıyla üreticimiz zorluk yaşıyor. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan hemşehrilerimize destek olmak için birçok projeyi hayata geçirdik. Belediyemize ait arazilerde yaptığımız ekimle buradan buğday (bulgur) ve nohut elde edeceğiz. Bu ürünleri Eylül ayında hizmete açtığımız Kent Lokantası’nda pişen yemeklerimizde kullanacağız. Üreten, ürettiğini de her zaman hemşehrilerle paylaşan bir belediye olarak bu projede çalışan tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Kent lokantamızdan hizmet alan hemşehrilerimize de afiyet olsun diyorum.” diye konuştu. İklim krizine dikkat çeken ve kuru tarım uygulamalarını son derece önemsediklerini söyleyen Başkan Ünlüce, “Şehrimizde, ülkemizde ve dünyada ciddi bir su sıkıntısıyla karşı karşıyayız. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için su kullanımına dikkat etmeliyiz. Her fırsatta vurguladığımız kuru tarım uygulamalarını Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak hayata geçiriyoruz. Susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımız bu çağda 725 bin metrekarelik alanda ürettiğimiz hububatlarda su kullanmadık. Kuru tarım uygulamalarını daha da yaygınlaşması için her zaman öncü olmaya hazırız.” ifadelerini kullandı.

Zabıta Tarihi Geçmiş Ürünlere El Koydu Haber

Zabıta Tarihi Geçmiş Ürünlere El Koydu

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri, gıda satışı yapan iş yerlerine sıkı denetim gerçekleştirdi. Zabıta ekipleri, ünlü zincir marketlerde tarihi geçmiş ve halk sağlığını tehdit eden birçok ürünü imha edilmek üzere el koyarken, iş yerlerine de cezai işlem uyguladı. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı, kentte denetimlerine aralıksız devam ediyor. Marketlerde rutin olarak yaptığı etiket kontrollerini sıklaştıran ekipler, hijyenik şartlar, fiyat etiketleri, raf düzeni ve satılan ürünlerin son kullanma tarihi denetimlerini de sürdürüyor. Marketlerde denetim yapan ekipler, zincir marketlere yönelik gerçekleştirdiği denetimlerde çok sayıda tarihi geçmiş ürün tespit etti. Ekipler, denetimler kapsamında süt, tavuk, peynir, yoğurt, yufka, sosis gibi tarihi geçmiş birçok ürünü imha etmek üzere el koyarken, iş yerlerine de halk sağlığını tehdit ettikleri gerekçesiyle cezai işlem uyguladı. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı ekipleri, gıda güvenliği ve hijyenik koşulların sağlanması için yürüttüğü bu tür denetimlerin devam edeceğini belirterek, “Halk sağlığını korumak ve tüketiciyi bilinçlendirmek amacıyla denetimlerimiz aralıksız devam ediyor. Vatandaşlarımız son kullanma tarihlerini mutlaka kontrol etmelidir. Raf ömrü geçen ürünlerle ilgili Alo Zabıta 153 ve Alo Gıda 174 ihbar hatlarına bildirmeniz büyük önem arz etmektedir. Sağlıklı ve güvenli gıda tüketimi için herkesin dikkatli olması büyük önem taşıyor.” açıklamasında bulundu.

Başkan Yavaş: ''Üreticiden Tüketiciye Ağ Kuracağız'' Haber

Başkan Yavaş: ''Üreticiden Tüketiciye Ağ Kuracağız''

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 16 Ekim Dünya Gıda Günü kapsamında düzenlenen “Yerel Yönetimlerde Gıda Güvenliği ve Sürdürülebilir Tarım” başlıklı konferansa ev sahipliği yaptı. Gıdaya erişimin önemine dikkat çekerek, yerel yönetimlerin tarım politikalarındaki rolünü vurgulayan Yavaş, “İlkokulda bize öğretilen en önemli şey, kendi kendine yeten ender ülkelerden biri olduğumuzdu. Hemen tarım teşviklerine başladık ve Ankara’da 37-38 bin çiftçiyle temasa geçtik. Tohum yardımı yaptık, alım garantisi verdik. Sonra tüccar daha pahalı fiyat verdi, belediye alacak diye. Bu şekilde başladığımız hikâye büyük bir başarıyla devam ediyor” dedi.  Ankara Büyükşehir Belediyesi, CHP Tarım ve Ormancılık Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı işbirliğiyle “Yerel Yönetimlerde Gıda Güvenliği ve Sürdürülebilir Tarım” başlıklı konferansa ev sahipliği yaptı. Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ev sahipliğinde ABB Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, milletvekilleri ve belediye bürokratları katıldı. Sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği alanında yeni projelerin geliştirilmesinin amaçlandığı konferansın açılış konuşmasını yapan Mansur Yavaş, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün 1945 yılında kuruluşunu anmak amacıyla kutlanan Dünya Gıda Günü’nün 2024 temasının, “Gıda Hakkı” olarak belirlendiğini söyleyerek, “Bu temayla gıdaya erişimin önemi vurgulanarak, daha iyi bir yaşam ve gelecek için farkındalık yaratılması hedefleniyor” diye konuştu. “ÇİFTÇİYE ALIM GARANTİSİ VERDİK” 2019’da göreve geldiklerinde Ankara’daki tarım arazilerinin yüzde 97’sinin atıl durumda olduğunu tespit ettiklerini belirten Yavaş, tarım politikalarındaki olumsuz gelişmeler ve köy okullarının kapatılması gibi nedenlerle insanların tarımı bıraktığını söyledi. Yavaş, “Bu insanlar çok iyi yaptıkları tarım üretmeyi bırakıp, geldiler kentlere asgari ücretle çocuklarına iş aramaya başladılar. Dolayısıyla biz de birçok tarım ürününü dışardan ithal etmeye başladık. Oysa ilkokulda bize öğretilen en önemli şey dünyada kendi kendine yeten ender ülkelerden biri olarak ülkemizden bahsederdik. Dolayısıyla hemen tarım teşviklerine başladık ve Ankara’da yaşayan 37-38 bin Tarım Bakanlığı’nın sistemine kayıtlı çiftçiyle temasa geçerek, bunların içerisinde 17 biniyle direkt temasa geçtik. Bunlara tohum yardımı yapmaya başladık ve alım garantisi verdik. Alım garantisiyle ürettiler. Daha sonra tüccar bunlara daha pahalı fiyat verdi belediye alacak diye. Dolayısıyla bu şekilde başladığımız hikâye büyük bir başarı ile devam ediyor” dedi. “ÜRETİCİDEN TÜKETİCİYE AĞ KURACAĞIZ” Ankara Büyükşehir Belediyesinin uydu destekli KIRBİS sistemiyle çiftçilerin üretim faaliyetlerini takip ettiğini belirten Yavaş, belediyenin 50 milyon sebze fidesi dağıttığını ve bu sayede pazarlardaki domates ve biber arzının yüzde 80’ini karşıladıklarını ifade etti. Yavaş, üretici ve tüketiciyi doğrudan buluşturacak bir ağ kurma hedefinden de söz ederek şunları söyledi: “CHP’li belediyeler olarak, üreticiden tüketiciye direkt intikal edecek şekilde bu ağı da kuracağız. Ankara’da biz sadece Kırsal Kalkınma Kooperatiflerinden, Kadın Kooperatiflerinden, yerel ürünlerden 1 milyar liralık alım yaptık, şu anda Türkiye’nin her yerinden, özellikle deprem bölgesinde kurulan kooperatiflerden teklifler geliyor, bunu da Başkent Marketler yoluyla Ankara halkına ulaştırıyoruz.” Stratejik ürünlere özellikle desteklerinin devam ettiğini bildiren Yavaş, “15 bin ton buğday, 3 bin ton arpa tohumluğu, 450 bin dönüm arazinin ekilişini sağladık. Ekmeksek ne olur, Ukrayna’ya mahkûm oluyoruz veya savaş oluyor ve yine başkasının eline bakıyoruz. Stratejik bir ürün olduğu için bu desteklerimiz aynen devam ediyor. En önemlisi giderlerden biri de mazottu. Şu ana kadar 242 milyon lira mazot yardımı yaptık. Ücretsiz toprak analizi yapıyoruz, biz yapıyoruz, gezici bir şekilde bu analizleri yapıyoruz” diye konuştu. “ÜRETİCİLERE YAPTIĞIMIZ DESTEKLER 1 MİLYAR LİRAYI AŞTI” Yavaş, belediye olarak 2 milyon 400 bin adet bakteri gübresi üreterek üreticilerin kullanımına sunduklarını, Ankara Keçisi dağıtımları yaptıklarını ve 3 bin ücretsiz suni tohumlama gerçekleştirdiklerini belirtti. Türkiye’nin en büyük Tarım Kampüsü ve Rekreasyon Alanı olan BAKAP projesi ile geleceğe kalıcı bir miras bırakmayı hedeflediklerini ifade eden Yavaş, tüm vatandaşları bu projeye davet etti. Yavaş, tarımsal desteklerin bununla sınırlı kalmadığını belirterek, “3 bin ton mısır silajını, 5 bin balya kaba yemi, 2 bin torba arpa kırmasını, 45 ton saman balyasını küçük aile işletmelerine ulaştırdık. Ankara genelinde tam 103 bin dönümü sulamaya açtık. 29 Ekim’de 2 yeni modern sulama tesisini açıyoruz. 36 tane gölet temizlendi. 19 tane de yeni gölet yaptık. Ankara’nın dağlarına, tepelerine ve hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimize 10 bin oluk dağıttık” diye konuştu. Arıcılık ve balıkçılığa yönelik desteklerin de sürdüğünü ifade eden Yavaş, üreticilere yaptıkları desteklerin 1 milyar lirayı aştığını açıkladı. ÖZEL: “KENDİNİZE YETECEK TARIMINIZ YOKSA AÇSINIZ, SEFİLSİNİZ” CHP Genel Başkanı Özgür Özel de konuşmasında şunları kaydetti: “Ankara’da hem Ankara Büyükşehir Belediyesinin hem de on dört Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu hizmetler, destekler, üretimler, katkılar her türlü övgünün üzerinde. Gıda güvenliği gıda erişim garantisi iki önemli kavram. İstediğiniz kadar dolarınız altınınız olsun eğer kendinize yetecek tarımınız yoksa açsınız, sefilsiniz demektir. BAKAP projesi çok çarpıcı bir proje. BAKAP projesiyle çiftlik yapıldı. Orada arıcılık, tarım, eğitim, üretim ve Ar-Ge yapılıyor. Ayrıca tarım turizmi yapılıyor. Çocuklarıyla birlikte aileler geliyor tarımı yakından görüyor. Biz kendi kendine yeten ülke ve tarımda olmak için yeniden adımlar atmalıyız. Mansur Başkan çiftçiye alım garantisi verdiği için üretici ürünü almak isteyene fiyatı kendisi ödüyor. Bu yüzden kooperatifleşme ve yerel yönetimlerin alım garantili ekim projeleri son derece kıymetli. Büyükşehir Belediyesinin kendi gübresini üretip çiftçiye dağıtan projesini önemsediğimizi söylemek isteriz.” CHP Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem ise “Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak kırsal kalkınmaya yönelik toplu çalışmalar yapmanın sözünü veriyoruz. Yerel yönetimlerimiz de bu doğrultuda önemi çalışmalar yürütmektedir. CHP’li belediyelerimiz kırsal kalkınmayı teşvik ederek halkımızın gıda güvenliğine katkıda bulunmaktadır. Bu vesileyle halkımıza tarımsal üretimde, kırsal kalkınmada katkı sağlayan tüm belediye başkanlarımıza şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

CHP'li Gürer: ''Raftaki Ürün Tarlanın 3 - 4 Katı'' Haber

CHP'li Gürer: ''Raftaki Ürün Tarlanın 3 - 4 Katı''

CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman, Köyişleri Komisyonu üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında üretici sorunlarına değindi. Gürer, üreticilerin bu yıl tüm ürettiği ürünlerde zarar ettiğini, piyasanın tüccarın eline bırakıldığını, iktidarın süreci seyrettiğini belirterek gelecek yıl ürün deseni değişiklikleri olabileceğini ve bunun da raf fiyatlarına olumsuz yansıyacağını söyledi. CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer, üreticinin zarar ettiğini ve özellikle et ve süt ile mamulleri, sebze ve meyve gibi gıda ürünlerinin tüketime bağlı olarak sürekli gündemde olduğunu ifade etti. Bu kere çerezlik ürünlerde üretici durumu, raf fiyatları ve ithalat ile ilgili verileri açıklayarak, “Bu bağlamda çerezlik ürünlerde üreticinin zarar etmesine rağmen tüketicinin nasıl soyulduğunu göstereceğim,” dedi. GİRDİLER ARTTI Tarımda tohum, ilaç, gübre, mazot, tarla kirası, işçilik, sulama gideri ve ekipman giderlerinin arttığını belirten Ömer Fethi Gürer, TÜİK verilerine göre bir yılda genelde %41 girdi fiyatları artarken tohum ve dikim materyalinde yıllık artışın %59,53 olarak açıklandığını söyledi. Çiftçi kredi borçları 749 milyar liraya ulaştı. Üretim yapmak güçleşse de çiftçi üretmeye devam etti; bu yıl ise zararda. YER FISTIĞI PİŞMAN ETTİ CHP’li Vekil Ömer Fethi Gürer, marketten aldığı Mısır ülkesinden ithal kabuklu yer fıstığını bir kap içine dökerek bu yılki süreci anlattı. Gürer, “Yer fıstığı çerez ve yağ olarak insan sağlığında, küspesi ise hayvan yemi olarak kullanılıyor. Ülkemizde yıllara göre üretim değişiyor. Geçtiğimiz yıl 185 bin ton yetiştirildi, bu yıl %30 üretim artışı tahmin edildi. Çiftçi hasada başladığında bir önceki yılın altında tüccar fiyat verdi. 2023 yılı üretici satış fiyatı 60 TL iken, 2024 yılı üretici satış fiyatı 30 TL’ye düştü. Üretici zarar etti, iktidar sürece müdahil olmadı, kamu üreticinin yanında durmadı. Tüccar fiyatı baskıladı ve yarı yarıya fiyat düştü. Bazı ürünlerde olduğu gibi üretim fazlalığı gibi yansıtıldı. Çiftçi borçlu hasat yapıp borç ödeyecek. Bu nedenle küçük çiftçi ürünü olduğu an satmaya mecbur. Ülke genelinde borçsuz çiftçi yok gibi. Zararın neresinden dönersem kâr umudu ile tüccara mahkûm ürününü sattı. Ürün tüccara geçince de fiyatlar arttı. Ürün bu yıl daha çok yetişti denilerek piyasa arz talep dengesi için masal anlatılsa da ithalat durmadı. 2023 yılında yer fıstığı ithalatı 27 bin 942 ton oldu ve 47 milyon dolar yurt dışına ödendi. 2024 yılında ise ilk 8 ayda ithalat 16 bin 552 ton oldu ve 30 milyon 961 dolar yurt dışına ödendi. İthalatta amaç piyasayı dengelemek ve tüketiciye daha uygun fiyatla ürün almak olarak anlatılır. Üç harfli markette dün gittim, ithal yer fıstığı soyulmamış halde aldım. Yarım kilo Mısır ülkesinden ithal edilmiş kabuklu yer fıstığına 74.50 kuruş ödedim. İthal kabuklu yer fıstığının kilosu 149 liradan satılıyor. 200 gram ambalajda 37.50 kuruş olan tuzlu yer fıstığının kilosu ise 187 TL’den satılıyor. Yerli kabuklu yer fıstığı pazarda 129 liradan başlayarak fiyat farklı yerlerde katlayarak artıyor. Üreticide geçen yıl dönümün maliyeti 10 bin lira iken, bu yıl dönüm maliyeti 18 bin lira oldu, ürün tarlada fiyatı yarı yarıya düştü, vatandaşa bu yansımadı, fiyat arttı. İthal yer fıstığının dahi rafta kilosunun 149 liradan satılması, çiftçiye nasıl darbe vurulduğu ve tüketicinin nasıl soyulduğunun göstergesidir. Bu fiyatta piyasadaki en uygun fiyat, üretici ile vatandaşın hayrına bir düzenleme yapmayan iktidar, ithale devam ederek raf fiyat artışına seyirci oluyor,” dedi. AYÇİÇEĞİNDE DE DURUM FARKSIZ CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, paketli ve açık getirdiği çerezlik ay çekirdeğini de bir kap içine dökerek ayçiçeğindeki durumu anlattı. Gürer, “Ay çekirdeği de ülkemizde yağlık ve çerezlik olarak üretilir. Bu yıl özellikle yağlık ayçiçeği kuraklık nedeniyle rekolte düştü. Ülkemiz ayçiçeği tohumu ve ham yağında net ithalatçı konumdadır. Üretim alanları genişletilip üründe artış sağlansa da açık devam etmektedir. Çerezlik ay çekirdeği ise Orta Anadolu’da önemli ölçüde yetiştirilmektedir. Aksaray ilimiz bu bağlamda önemli üretim alanlarındandır. Geçen yıl Aksaray’da çiftçi kilosunu 50 TL’ye kadar tarladan sattı. Bu yıl ise Aksaray’da 30 liradan başlayan ilk hasat dönemi, 15 liraya kadar ürün içeriğine göre fiyat düştü. Depolama olanağı küçük çiftçide olmadığı için tüccar yine piyasayı belirleyen oldu ve çiftçi, bir yıl önceki girdilere göre de zarar etti,” dedi." TARIM KREDİ'DE AÇIK ÇEREZLİK KİLOSU 99 LİRA CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, en uygun fiyatla ürün satan Tarım Kredi Market'te dahi dökme ay çekirdeği fiyatının 99 lira olduğunu ve ambalajlı üründe fiyatın katlandığını belirtti. Gürer, "Tarım Kredi Kooperatifinde marketinden dökme bir kilo çerezlik ay çekirdeği kilosu 99 liradan aldım. Tarım Kredi Kooperatif Market'ten yarım kilo ambalajlı ay çekirdeği 62 liradan aldım. Kilosu 124 liraya geliyor. Tarlada 30 lira olan ürün rafta 4 kat fiyatla satılıyor. Ambalaj ve işçilik dışında yapılan bir şey yok, ürün dökme 99 lira iken ambalajda 124 liraya çıkması kiloda 24 lira fiyat artışı var ve piyasadaki en uygun fiyat da bu rakamlar. Farklı marketlerde 129 TL’den başlayarak 300 TL'ye kadar fiyat değişkenliği gösteriyor. Genelde dar gelirliler için sohbet ortamlarında, izlencelerde ay çekirdeği çerez olarak çokça tüketilirdi. Vatandaşın, özellikle dar gelirlilerin tükettiği bir ay çekirdeği dahi raf fiyatı tarlanın 3-4 katı fiyat artışı var. Ayrıca çerezlik ay çekirdekte de ithalat durmuyor. 2023 yılında 19 bin 186 ton yurt dışından ithal çerezlik ay çekirdeği getirildi, 35 milyon 72 bin dolar ödendi. 2024 yılında ise ilk 8 ayda 17 bin ton çerezlik ay çekirdeği ithal edildi, 30 milyon 741 bin dolar yurt dışına ödendi. İthal ay çekirdeği, yerli üründen daha yüksek fiyatla ithal edildi. Bizim çiftçimiz değil, yabancı ülke çiftçisini destekleyen bir iktidarımız var. Çerezlik ay çekirdeğinde de bu yıl üretici zarar etti. Depolayamadığı için tüccara mahkum oldu, ancak rafta fiyatlar düşmedi." diye konuştu. YAĞLIK AY ÇİÇEKTE ÜRETİCİ MUTSUZ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yağlık ayçiçek tohumu ve ham yağda net ithalatçı olduğumuzu belirtti. Gürer, "Yağlık ayçiçeğinde de üretici kazanmadı. Kuraklık nedeniyle ürün kaybı da yaşandı. 2023 yılında ülkemiz ayçiçek tohumu olarak ithalatımız 755 bin 367 ton oldu ve 435 milyon 300 bin dolar yurt dışına ödendi. 2024 yılında ise ilk 8 ayda 200 bin 49 ton ithalat yapılıp, 110 milyon 680 bin dolar yurt dışına ödendi. 2023 yılında 1 milyon 254 ton ayçiçek ham yağ ithal edildi, 1 milyar 303 milyon 905 bin dolar yurt dışına gitti. 2024 yılında ilk 8 ayda 806 bin 322 ton ayçiçek ham yağ ithal edildi, 732 milyon 934 bin dolar yurt dışına ödendi. Ülkemizin yıllık tüketimi de 2 milyon 300 bin ton civarında; damak tadımıza en uygun ve yaygın tüketimi var. Fiyat artışı rafta devam etse de üretici kazanmıyor." dedi. ÇİFTÇİ KAZANMIYOR VATANDAŞ TARLAYA GÖRE ARTAN FİYATLA ÜRÜN ALAMIYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuşmasını şöyle tamamladı: “Görüldüğü üzere, iki çerezlik ürünümüzü dikkate aldığımızda üretici zarar ettiği için gelecek yıl muhtemelen başka bir ürün desenine yönelecek. Bu yıldan daha az gelecek yıl ürünün olma olasılığı var. Bu neyi getirecek? Piyasanın arz talep dengesi bozulduğu için fiyatlarda oynamayı getirecek. Bizim üreticiyi korumamız gerekirken burada zarar etmeyen kesim aracılar ve ürünü rafta satanlar. Oysa esas sahip çıkılması gereken, bunu üretenlerdir. Onlar üretmezse yurt dışından da uygun fiyatlı ürün bulunamıyor. Önemli olan, yerli üreticinin korunması ve desteklenmesidir. İlacına, tohumuna, gübresine, sulama suyuna, mazotuna ve tarla kirasına gelen artışların dışında, kullandığı ekipmanların yedek parçası dahil, farklı giderlerde önemli bir artış varken, bir yıl öncesine göre daha düşük olan fiyatıyla ürün satmak durumunda kalan çiftçi giderek tarımdan uzaklaşıyor. Ama raftaki üründe, çiftçiden alınan en az 3-4 kat fiyatlandırılarak satılıyor. Bu şekilde de vatandaş ciddi olarak soyuluyor. Düzenlemeyi yapması gerekli olan iktidar süreci seyrediyor. Bu yıl tüccara bırakılan piyasa, çiftçinin önemli ölçüde mağdur olmasına yol açtı ve çok sayıda çiftçi zarar etti. O nedenle, özellikle kasım ayı ile ödemeli çeklerin de ödenememesi halinde çiftçilerin tarlası ya da haczedilebilecek varlıkları haczedilecek. Daha önce kanun teklifi verip, tüm borçların tarım kesiminde 2027 yılına kadar ertelenmesini ve faizlerinin silinmesini talep ettim. Eğer Türkiye'de tarım biterse, İthal ile getirilebilecek ürünün fiyatı ürettiğimizden aşağı olmayacağı gibi, gıdada sorun yaşarız. Çerezlik ürünlerde dahi 3-4 kat üreten değil, satan kazanıyorsa burada bir sorun var demektir. Onun için de bu süreci siyasi iktidarın doğru öngörüp bu konuda önlemler alması lazım. Kamu alıma girmeli, kamu alım fiyatı bir yerde geçmiş dönemlerde olup da kaldırılan taban fiyatı noktasına yeniden taşınmalı ve gübre, yem gibi tarımın önemli giderleri sübvanse edilmelidir. Mazotta ÖTV ve KDV kaldırılmalı, üretenlere sahip çıkılmalı. Önce üretene sahip çıkacağız, aracılık sistemini düzenleyeceğiz. Raftaki ürünü tüketicinin mağdur olmayacağı bir noktaya taşıyacağız ki bu işlerin sürdürülebilirliği olsun, hem de üreten de tüketen de sorun yaşamasın.” dedi.

Küresel İklim Değişikliği Tarımı Olumsuz Etkiliyor Haber

Küresel İklim Değişikliği Tarımı Olumsuz Etkiliyor

CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım Orman Köyişleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, küresel iklim değişikliğinin bu yıl üretimde etkilerinin görüldüğünü ve bazı bölgelerde bir aya yakın mevsim sapmalarının üretim ve satış üzerinde sorunlar yarattığını söyledi. Gürer, “Erkenci ürünlerin hasatı sürerken, kışlık ürünlerin yetişmesi dengeleri bozdu. İlaç mücadelesinden verim kaybına kadar olumsuzluklar yaşandı. Ürün pazarda varlığı artmadı, bu da fiyatların tarlada düşük kalmasına yol açtı” dedi. TARIMDA RİSKLER ARTIYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarımda küresel iklim değişikliğinin yarattığı sorunların, yeni hastalıkların ve zararlıların ortaya çıkmasının yanında sürecin doğru yönetilememesi ile de ilgili olduğunu belirtti. Gürer, “Akdeniz sineği, beyaz sinek, domates güvesi, süne, kahverengi kokarca gibi üretici başına bela olan zararlılar, bu yılda üretimin kalitesinde soruna yol açtı. Akdeniz sineği, Niğde’de dahi önemli ürün kayıplarına yol açtı. Tuzak tabir edilen mücadele yöntemi dışında etkili bir tarım ilacı olmaması, bu zararlının başta şeftali olmak üzere çok farklı ürünlerde dalda ürünü tüketmesine neden oluyor. Bu zararlılar, mevsim etkisi ile varlığı artarken, farklı biçimde dönüşüm gösteren zararlılarla tarım, bu bağlamda izlenmesi gereken boyutta sorunlar yaşıyor. Süreç, maliyetin yükselmesine de neden oluyor.” dedi. ZARARLILAR VE ÜRETİM KAYBI CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizde tarımda AR-GE çalışmalarının istenen düzeyde olmadığını da belirtti ve “Bu bağlamda yapılması gereken çok iş var,” dedi. Gürer, “Genel olarak tarla ve bahçe bitkileri, önemli ölçüde açık alanda sürdürülmektedir. Bu nedenle her türlü dış etkene açık üretim sağlanmaktadır. Mevsim değişiklikleri verim ve üretim üzerinde büyük etkilere sahiptir. Üretimde kuru tarım alanları dışında sulanabilir alanlarda önemli verim farkı da görülmektedir. Tarımsal üretimde kuraklık, ciddi ürün kayıplarına yol açmaktadır. Dolu, sel, aşırı rüzgar, ani hava ısınmaları, sıcak rüzgar, don gibi faktörler verime önemli ölçüde etki etmektedir. Bu sürece, bu yıl havaların iyi gitmesi ile erken olgunlaşma eklenmiş ve bir aya yakın mevsim öne gelmesi ile sorunlar katlanmıştır. Nemin aşırı düşmesi, yüksek sıcaklık, kuraklığa bağlı üretim sorunları yanında ilaçlama ve gübreleme ile hasat takvimi bozulması sorunları artırmıştır. Bitkisel üretimdeki farklı zararlı ve hastalıkların da bu süreçte sapmasının yarattığı olumsuzluklar, çiftçinin sırtına yük olarak kalmıştır.” dedi. SUYA DİKKAT CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarıma yönelik yeni düzenleme ve planlamaların ihtiyaç olduğunu belirtti. Gürer, “AKP iktidarları döneminde tarımın yapısal sorunları arttı. Tarım arazileri azalırken, çiftçi sayısı düştü. Küresel iklim değişikliğine karşı çiftçi bilinçlenmesi sağlanmadığı gibi yeterli önlemler alınmadı. Düşük alım politikası ile çiftçinin ürün değer bulması sağlanmadı. Çiftçi refahı gözetilmedi. Mevsim değişikliği ile ortaya çıkan sorunlara duyarlı politikalar geliştirilmedi. Yapılan çalışmalar yetersiz kaldı. Suyun üretimde çok önemli bir yeri var. Su kaynakları tüketiliyor. Sularda kirlenmeler izlenmekle yetinildi. Yer altı suları çekiliyor. Modern sulama yöntemlerinin hızla artırılması da şart. Su seviyesi ve debiler, doğal koşullardaki olumsuzlukların etkisi altında. Kullanıma bağlı yanlış sulama yöntemleri de devam ediyor. Salma sulama bitirilmeli, modern yağmurlama ve damlama gibi daha az su kaybı, daha çok verime hızla geçiş sağlanmalıdır. Dış kaynaklara bağlı su kirlenmeleri önüne geçip, yağmur sularından daha çok fayda sağlayacak uygulamalar da geliştirilmelidir.” diye konuştu. ÇİFTÇİNİN İŞİ ZOR CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçinin işinin giderek zorlaştığını belirtti. “Üretim öncesi, üretim süreci ve üretim sonrası ile ilgili kapsayıcı ve geniş çalışmalarla çözümcü bir yaklaşım yaratılabilir. İktidar, sorunları ciddi biçimde önce irdeleyip, sonra planlayarak aşma noktasında olmalıdır. Zararlıların yarattığı kayıplar, mevsim değişikliği ile ortaya çıkan olumsuz durumlar, üretimi sorunlu kıldığı gibi verim ve çiftçi için büyük gelir kaybı yaratmaktadır. Bunun olumsuz yansıması, raftaki ürün fiyatlarının artması ile tüketiciye olmaktadır. Ayrıca ürün arz açığı ile ithal ürüne yönelmekte, ülke kaynaklarının tüketilmesine neden olmaktadır.” dedi. BAKANLIK NE YAPIYOR CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, tarımsal kuraklığın izlenmesi ve Türkiye'deki tarımsal araştırma merkezlerinin sayısı hakkında da soru önergesi verdi. Gürer, Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi (TARBİL) kapsamında kaç tarımsal meteoroloji istasyonunun bulunduğunu ve son 8 yılda açılan araştırma merkezi sayısını Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'ya sordu. ÖMER FETHİ GÜRER’İN SORU ÖNERGESİ Ömer Fethi Gürer'in Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya yönelttiği soru önergesi şu soruları içerdi: “Tarımsal kuraklığın daha etkin olarak izlenmesi için TARBİL kapsamında çalışan tarımsal meteoroloji istasyonu sayısı kaçtır? Günümüzde kullanımda olan araştırma merkezi sayısı ve son 8 yılda açılan araştırma merkezi sayısı kaçtır?” TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI’NIN CEVABI Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Gürer’in soru önergesine verdiği yanıtta şunları kaydetti: “Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi (TARBİL) kapsamında yurt genelinde bulunan tarımsal fenolojik ve meteorolojik gözlem istasyonu sayısı 440'tır. TÜBİTAK-TÜSSİDE ile yapılmakta olan ortak çalışma ile yeni geliştirme ve bakım çalışmaları planlanacaktır.” dedi. TARBİL SİSTEMİ İLE KURAKLIK İZLENİYOR Bakan Yumaklı, Türkiye genelinde 440 tarımsal meteoroloji istasyonu bulunduğunu belirterek, kuraklık ve diğer tarımsal olayların bu istasyonlar aracılığıyla izlendiğini ifade etti. Ayrıca, TÜBİTAK-TÜSSİDE ile yürütülen iş birliği çerçevesinde yeni geliştirme ve bakım çalışmalarının planlandığını dile getirdi. Gürer, bakanlığın bu bağlamda çalışmaları artırarak sorunların ardından değil, önünden giden politikalar ve planlamalara ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Ne Yediğimizi, Ne İçtiğimizi Denetlemek İktidarın Görevidir Haber

Ne Yediğimizi, Ne İçtiğimizi Denetlemek İktidarın Görevidir

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından geçen hafta açıklanan taklit ve tağşiş listesine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Toplantıda, özellikle domuz etinin kebaba, köfteye ve lahmacuna karıştırılması konusunun toplumda büyük yankı bulduğuna dikkat çekti. DENETİM YETERSİZLİĞİ VE GIDA GÜVENLİĞİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Bakanlığın açıklamasının değerli olduğunu, ancak taklit tağşiş yapanların üzerine şiddetle gidilmesi gerektiğinin altını çizdi. "Vatandaş, ödediği ücretin karşılığında tükettiği ürünün taklit ve tağşiş olmamasını, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın denetimleri sayesinde bir güvence olarak görüyor." diyen Gürer, geçmişte belediyelere verilen yetkilerin Tarım ve Orman Bakanlığı’na devredilmesi sonrasında, bu konudaki kadroların yetersiz kaldığını belirtti. "Düzenli ve sürekli denetlenebilen yerler dışında kontrol dışı üretimin olduğu da bir gerçek." diyerek daha sıkı denetimlere ihtiyaç olduğunu vurguladı. PORTÖR MUAYENESİ VE GIDA ÜRETİMİ CHP’li Gürer, kamuoyunun dikkatine sunduğu bir diğer önemli konu ise gıda üretimi ve gıda güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler oldu. 1930 yılında çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na göre gıda üretimi ve tüketim noktalarında çalışanlar için zorunlu olan portör muayenesi ve akciğer filmi uygulamalarının, 2011 yılında çıkarılan kanun ve 2013 yılında çıkarılan yönetmeliklerle kaldırıldığını hatırlattı. Sağlık Bakanlığı’nın, portör muayenesi ve tetkiklerin artık yapılmayacağına dair açıklama yaptığını belirten Gürer, bu durumun işletmelere bırakıldığını ifade etti. "Bugün gıda işletmelerinde, otel ve benzeri kuruluşlarda çalışan yabancı uyruklu kişilerin önemli bir kısmı kayıt dışı çalışıyor," diyen Gürer, bu kişilerin sağlık denetimlerinin yapılıp yapılmadığını sorguladı. "Eğer bu denetimler yapılmıyorsa, pandemi sürecinde yaşanan gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, toplu hastalıklara neden olabilecek salgın hastalıkların kapısı açık tutuluyor demektir." diyerek uyarıda bulundu. Gürer, gıda güvenliğini sağlamak adına, bu işletmelerde çalışanların mutlaka yeniden portör muayenesi ve akciğer filmi çekiminin sağlanması gerektiğini savundu. "Belediyeler de bu konuda tekrar yetkilendirilmelidir." şeklinde konuşarak, gıda güvenliğine dair gerekli adımların atılması çağrısında bulundu. KANUNDA DEĞİŞİKLİK CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, basın toplantısında önceki ve mevcut düzenlemeler arasındaki önemli farklara dikkat çekti. Gürer, “Eski haliyle Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, gıda ile ilgili iş yapanların üç ayda bir muayene ettirilmesini ve sıhhi rapor almasını zorunlu kılıyordu. Ayrıca, frengi, sarı verem, cüzam gibi bulaşıcı hastalıklara sahip olanlar ile halkın nefretini uyandıran cilt hastalığına sahip olanların meslek icra etmesine izin verilmemekteydi. Bu, gıda güvenliği açısından önemli bir önlem olarak değerlendiriliyordu. Yeni düzenlemede ise, gıda üretim ve satış yerleri ile toplu tüketim yerlerinde çalışanların hijyen eğitimi alması gerektiği vurgulanıyor. İş yeri sahipleri ve işletenleri, çalışanlara gerekli hijyen eğitimlerini vermekle yükümlüdür. Ayrıca, bulaşıcı hastalığı olduğu belgelenenler ve rahatsız edici açık yarası veya cilt hastalığı bulunanlar, hastalıklarının iyileştiğine dair rapor alana kadar bu iş yerlerinde çalışamazlar. Çalışanların, hastalıkları hakkında işverene bilgi verme yükümlülüğü de bulunmaktadır." Ömer Fethi Gürer, bu düzenlemenin sağlık açısından ciddi bir risk oluşturduğunu belirtirken, özellikle yabancı uyruklu çalışanların büyük bir kısmının kayıt dışı olması nedeniyle denetimlerin yetersiz kaldığına dikkat çekti. Eski düzenlemenin sağlık güvenliğini sağlamada daha etkili olduğu vurgulanırken, yeni düzenlemenin uygulamada ne derece etkili olacağı sorgulanmaktadır. Gürer, sağlık ve gıda güvenliği konusunda bu tür düzenlemelerin artırılması ve yapılan düzenlemenin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, gıda işletmelerindeki denetimlerin güçlendirilmesi gerektiğine dair çağrıda bulundu. GIDA GÜVENLİĞİ İÇİN PORTÖR MUAYENELERİ YENİDEN UYGULANMALI CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, portör testi ve akciğer filmi üç ayda bir zorunlu kılınması gerektiğini, hijyen şartlarında üretimin sorunlu olduğunu, yabancı uyruklular dahil kayıt dışının arttığını, gıda işletmeleri ve yemek tüketilen iş yerlerinde çalışanlarda bu muayenelerin olası salgın hastalıkların önüne geçilmesini sağlayacağını ifade etti. Ülkemize gelen göçmenlerin gıda işletmelerinde ve turizm sektöründe çalışmasının sağlık denetimlerini zorunlu kıldığını dile getiren Gürer, "Ekonomik sorunlar ve yokluk, hastalıkların gıda için de bir gerekçesi olmamalıdır." diye konuştu. YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ Gürer, 1930 yılında yürürlüğe giren, ancak 2011 yılında kaldırılan portör muayenesi uygulamalarının yeniden getirilmesi gerektiğini vurguladı. CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer: "Gıda, milli güvenlik kadar önemlidir. Savaşların yaygınlaştığı, kuraklığın oluştuğu, mevsimsel değişimlerin yaşandığı bu süreçte üretimle ilgili sorunların yanı sıra tüketim ile ilgili sorunların da ortaya çıktığı görülmektedir. Bunun bir nedeni de ülkemize gelen 10 milyon civarındaki göçün gıda işletmelerinde, restoranlarda, turizm işletmelerinde çalışıyor olmasıdır. Bu kişilerin sağlıkları, orada tüketici olan herkesi ilgilendiriyor. Ekonomik anlamdaki sorunların yanı sıra göçle gelenlerin bedensel anlamda sağlık durumları, tetkik edilmesi gereken bir ihtiyaçtır. Yokluk ve yoksulluk da hastalıkların bir gerekçesi olarak tanımlanabilir. Onun için muayeneleri bir ihtiyaçtır. Bu nedenle, bir an önce içinde bulunduğumuz koşullar dikkate alınarak çalışılan alan gıdaya yönelikse, üretimde çalışanlara yeniden 1930 yılında yürürlükte olan uygulama tekrar getirilmelidir. Sağlıklı bir ürün aldığınızı varsayarak ya da sağlıklı bir ürün size sunulduğunu düşünerek, hiç ummadığınız bir biçimde kendi paranızla bir hastalığı da satın alma olasılığı yüksektir. Fırın gibi, lokanta gibi, restoran gibi umuma açık insanların üretimin içinde olduğu yerler mutlaka düzenlemeler gerektirir. 'Ne olacak?' dememeli; sorun oluşmadan bu süreci doğru yönetmek gerekir." dedi.

Büyükşehir'den Biber Üreticisine Destek Haber

Büyükşehir'den Biber Üreticisine Destek

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, “Haydi Tarladan Sofraya” projesiyle, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı biber üreticilerinin ürünlerini doğrudan satın alarak hem çiftçilerin emeğinin karşılığını almasına hem de tüketicilere uygun fiyatlı, kaliteli ürünler sunulmasına katkı sağlıyor. Proje kapsamında ÇKS’ye kayıtlı olup kuru biber üretimi yaptığına dair resmi belge sahibi çiftçiler, ilçe tarımdan edindikleri ÇKS kayıt belgeleri ve kimlikleriyle ilk başvuru sürecini tamamlıyor. Ardından çiftçilerin üretim sahasından elde edilen iki torba numune depo alanına götürülüyor. Burada bir torba ürün kalitesini analiz etmek için laboratuvar bölümüne veriliyor. Bir diğeri ise şahit numune olarak depo alanındaki yetkililerde tutuluyor. Laboratuvar sonuçlarına göre, ürünlerin kalite standartlarını karşılaması halinde çiftçilere biberlerini teslim etmeleri için bilgi veriliyor. Ürünlerin standartlara uygun olmaması durumunda ise alım süreci durduruluyor. Son olarak çiftçiler, ürünlerini İslahiye’deki depo alanına getiriyor. Burada kuru biberler kantarda tartılarak teslim alınıyor. Teslim esnasında kimlik, kimlik fotokopisi ve ikametgâh belgesi gibi ek evraklar da isteniyor. Depoya getirilen kuru biberler, şahit numunelerle karşılaştırılarak aynı kalitede olup olmadığı tespit ediliyor. Kalitenin onaylanmasının ardından satış işlemi gerçekleştiriliyor. Alım sürecinden sonra kuru biberlerin bozulmaması için gerekli ilaçlama işlemleri de yapılıyor. BİBER ÜRETİCİSİ ŞENTÜRK: BÜYÜKŞEHİR, ÇİFTÇİLERE NEFES OLDU Nurdağı Torunlar Kırsal Mahallesi’nde çiftçilik yapan Serhat Şentürk, çiftçiler olarak projenin devamının gelmesini beklediklerini belirterek, “Çiftçiler, tüccarın eline düştüğü zaman biber rezil oluyor. Bu projenin daha kapsamlı gelişmesi lazım. Önceden çiftçinin mahsulünü satma sıkıntısı oluyordu. Para etmiyor. Tüccarın eline gittiği zaman mal ölüyordu. Ama Büyükşehir Belediyesi alınca çiftçi biraz nefes aldı. Faydası oldu. Sürekli olması lazım. Maddi olarak çiftçi rahatladı. Kendi mahsulümüzün burada değerlenmesi lazım. Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin’e ve ekibine teşekkür ederim bu projeden dolayı. Haksızlık yapılmıyor. Gereken yapılıyor. Kimseye taviz verilmiyor” diye konuştu. ÇİFTÇİ GÜNEŞ: FATMA ŞAHİN ÇİFTÇİNİN YANINDA İslahiye’de çiftçilikle geçimini sağlayan biber üreticisi ve aynı zamanda Yesemek Kırsal Mahallesi Muhtarı Mustafa Güneş, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin biber üreticilerine yönelik bu girişimin eşsiz bir hareket olduğunu vurgulayarak, “Fatma Şahin çiftçinin yanında. Fidesinden tutun mazotuna, gübresine. Bir çiftçi olarak kendisine çok teşekkür ederim. Çiftçinin yükü biraz olsun hafifledi. Projenin devamını diliyoruz” ifadelerini kullandı.

Küresel Gıda Sorununa Balıkesir Büyükşehir'den Destek Haber

Küresel Gıda Sorununa Balıkesir Büyükşehir'den Destek

Milano Belediye Başkanı Giuseppe Sala tarafından yönetilen, 2015 yılında kurulan ve içeriğini 46 şehrin belirlediği Milano Kentsel Gıda Politikası Paktı’na (MUFPP) üye olan Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, herkese sağlıklı ve erişilebilir gıda sağlamak amacıyla kolları sıvadı. Dünyanın dört bir yanından 100’ün üzerinde katılım gösteren imzacı şehirlerle birlikte Ekim 2015’te kurulan Milano Kentsel Gıda Politikası Paktı’nda (MUFPP) artık Balıkesir Büyükşehir Belediyesi de yer alıyor. 46 şehirden oluşan bir grubun iş birliği içinde içeriği belirlenen ve Belediye Başkanları Uluslararası Paktı olarak bilinen Milano Kentsel Politika Paktı (MUFPP) Milano Belediye Başkanı tarafından yönetiliyor. Sosyal belediyecilik kapsamında pakta başvurusunu ilk kez 21 Ağustos’ta gerçekleştiren Balıkesir Büyükşehir Belediyesi 5 Ekim’de MUFPP’e kabul onayını aldı. İLK ULUSLARARASI PROTOKOL Belediye başkanlarının; herkese sağlıklı ve erişilebilir gıda sağlamak, biyoçeşitliliği korumak ve gıda israfıyla mücadele etmek için sürdürülebilir gıda sistemleri geliştirmeyi taahhüt ettikleri ilk uluslararası protokol olan MUFPP, 200’den fazla şehir tarafından imzalandı. Tüm şehirlerin katılımına açık olan MUFPP, her geçen gün kendini geliştirmeyi hedefliyor. Küresel anlamda ortak sorunları ele alan paktta, kendi gıda stratejilerini geliştiren şehirler olduğu gibi bu stratejiler üstünde çalışan şehirler de bulunuyor.  6 ANA BAŞLIKTAN OLUŞUYOR MUFPP, genel çerçevede; Yönetişim (Governance), Sürdürülebilir Diyetler ve Beslenme (Sustainable Diets and Nutrition), Sosyal ve Ekonomik Eşitlik (Social and Economic Equity), Gıda Üretimi (Food Production), Gıda Temini ve Dağıtımı (Food Supply and Distribution), Gıda İsrafı (Food Waste) olmak üzere 6 ana başlıktan oluşuyor. KENTSEL GIDA POLİTİKASI PAKTI TAAHHÜTLERİ Her yıl şehirlerden en iyi uygulamaları toplamak ve paylaşmak için Milano Paktı Ödüllerini düzenleyen MUFPP’e üye olan şehirlerin yerine getirmesi gereken taahhütler bulunuyor. Kapsayıcı, dirençli, güvenli ve çeşitli, insan haklarına dayalı bir çerçevede tüm insanlara sağlıklı ve uygun fiyatlı gıda sağlayan, israfı en aza indiren ve iklim değişikliğine uyum sağlarken ve etkilerini azaltırken biyolojik çeşitliliği koruyan sürdürülebilir gıda sistemleri geliştirmek için çalışmak bu taahhütleri içeriyor. Bunların yanı sıra; kentsel gıda politikası hususlarını gıda tedariki ve dağıtımı, sosyal koruma, beslenme, eşitlik, gıda üretimi, eğitim, gıda güvenliği ve atık azaltma gibi sosyal, ekonomik ve çevresel politikalara, programlara ve girişimlere entegre etmek için çalışarak belediye ve toplum düzeylerinde departmanlar arası ve sektörler arası koordinasyonu teşvik etmek. Belediyenin gıda ile ilgili politika ve programları ile ilgili ulus-altı, ulusal, bölgesel ve uluslararası politika ve süreçler arasında tutarlılık aramak. Gıda sistemindeki tüm sektörleri (komşu makamlar, teknik ve akademik kuruluşlar, sivil toplum, küçük ölçekli üreticiler ve özel sektör dâhil olmak üzere) gıda ile ilgili tüm politikaların, programların ve girişimlerin formüle edilmesi, uygulanması ve değerlendirilmesine dâhil edilmesi. Eşitlikçi, dayanıklı ve sürdürülebilir gıda sistemlerinin kurulmasını teşvik etmek amacıyla mevcut kentsel politikaları, planları ve yönetmelikleri gözden geçirmek ve değiştirmek. Eylem çerçevesini kentsel gıda sisteminin gelişimini ele almak için bir başlangıç noktası olarak kullanmak ve gelişmeleri katılımcı kentler, ulusal hükümetler ve uluslararası kuruluşlarla uygun olduğunda paylaşmak. Diğer şehirleri gıda politikası eylemlerimize katılmaya teşvik etmek. Maddeleri de taahhüttün içeriğinde bulunuyor. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, aynı zamanda bu taahhütlerle birlikte sağlıklı, adil ve sürdürülebilir gıda üretimi için onarıcı tarım yöntemlerinin yaygınlaştırılmasını da hedefliyor. Onarıcı tarım, toprak sağlığını gözeterek dirençli ekosistemler oluşmasına olanak tanıyor. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, MUFPP ile tarımsal ve hayvansal ürünlerin üretiminde, onarıcı tarım yöntemleri ile toprağın sağlığını iyileştirerek daha besleyici ve güvenli gıdaların yetiştirilmesi için katkıda bulunacak.

Reis Gıda Haber

Reis Gıda "Türkiye’nin Kahramanları" Ödülüne Layık Görüldü

Güvenilir Ürün Platformu’nun düzenlediği 3. Uluslararası Güvenilir Ürün Zirvesi, 8 Ekim 2024 tarihinde İstanbul Florya Crowne Plaza’da gerçekleştirildi. Yerel üretimi destekleyen girişimcileri bir araya getiren zirvede, "Türkiye’nin Kahramanları" temasıyla ülke üretimine katkı sağlayan markalar ve isimler ödüllendirildi. Bu yılki ödül töreninde Reis Gıda, sürdürülebilir tarım projeleri ve yerel üreticilere sağladığı değerli katkılar ile dikkat çekerek "Türkiye’nin Kahramanları" ödülüne layık görüldü. Reis Gıda, 2020 yılında başlattığı Bakliyat Köyleri projesiyle tarım sektöründe önemli bir fark yarattı. Yerel üreticilerin gelir seviyesini artırmayı ve sürdürülebilir tarımı teşvik etmeyi amaçlayan bu proje, İyi Tarım Uygulamaları ve Sözleşmeli Üretim modeliyle yürütülüyor. Bu sistem, sertifikalı tohum kullanımını teşvik ederek hem tarımın sürdürülebilirliğini sağlıyor hem de yerel üreticilerin güçlenmesine büyük katkı sağlıyor. Kadın Çiftçiler ve Genç Üreticilerle Büyüyen Proje Reis Bakliyat Köyleri projesi, özellikle kadın üreticiler ve genç çiftçilerle birlikte genişleyerek Türkiye genelinde yaygınlaştı. Ülkenin bakliyat üretimini arttırmayı amaçlayan proje hem yerel ekonomiyi canlandırıyor hem de üreticilerin tarımsal verimliliğini artırıyor. Atatürk'ün tarımın ve çiftçinin önemine vurgu yaptığı "Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür" sözüne değinen Mehmet Reis, ödül töreninde yaptığı konuşmada ödülünü çiftçilere olan minnettarlığını ifade ederek şu sözleri sarf etti: “Toprağı işleyen ve hasat ederek sofralarımıza nimetleri getiren çiftçilerimizin yoğun emeğini takdir etmek adına bu ödülü tüm üreticilerimiz adına alıyorum.” dedi. Reis, konuşmasında çiftçilerin Türkiye’nin gerçek kahramanları olduğunu vurgulayarak, “Çiftçilerimiz sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de şekillendiriyor. Her bir çiftçi, emekleriyle toprağı bereketlendiren, ülkemizin tarımsal gücünü ve sürdürülebilir üretimini destekleyen, bu gücü daha da ileriye taşıyan birer yapı taşıdır. Bu nedenle, onların emeği yalnızca bir başarı hikayesi değil, gelecek nesillere bırakacağımız mirasın teminatıdır” dedi. Ayrıca, her yıl 15 Ekim’de kutlanan Kadın Çiftçiler Günü’nü anımsatarak, kadın çiftçilerin tarımsal üretimdeki ve kırsal kalkınmadaki rolüne dikkat çekti. Reis Gıda, 2020 yılında kadın çiftçilerle başlattığı Bakliyat Köyleri projesini her yıl genişleterek büyüttü. 2024 yılı itibarıyla Ordu’nun Akkuş ilçesinde başlatılan şeker fasulyesi üretimi, kadın emeğinin daha da görünür hale gelmesine katkı sağladı. Mehmet Reis, projeyle ilgili yaptığı açıklamada, “Kadınlar, tarımın her aşamasında büyük bir sorumluluk üstleniyor ve üretim süreçlerinde önemli bir rol oynuyorlar. Kadın çiftçilerin emeği, sadece bugünün üretimine değil, aynı zamanda tarımın sürdürülebilirliğine ve geleceğine de katkı sağlıyor.'' dedi. Geleceği Besleyen Marka Reis Gıda, 2021 yılında da Güvenilir Ürün Zirvesi’nde "Geleceği Besle" mottosuyla "Geleceği Besleyecek" markalar arasında yer alarak ödüllendirilmişti. Marka, güvenilir gıdaya erişimi artırmak ve dünya genelinde kalite, lezzet ve sağlık odaklı ürünlerini daha geniş kitlelerle buluşturmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. 43 yılı aşkın süredir sektördeki tecrübesiyle Reis Gıda, kalite ve güveni her zaman ön planda tutuyor. Tüketicilerine her zaman en yüksek standartlarda ürünler sunmayı hedefleyen marka, hem yurt içinde hem de uluslararası pazarlarda güvenilir bir isim olmayı başardı. 43 Yıllık Güven ve Kalite Reis Gıda, tarladan sofraya uzanan tüm üretim süreçlerinde kaliteyi ve lezzeti her zaman en üst seviyede tutarak, tüketicilerine değişmeyen bir deneyim sunuyor. Yerli tohumların korunması ve tarımsal biyoçeşitliliğin sürdürülmesi konusundaki sorumluluğunun bilincinde olan Reis Gıda, sağlıklı bir geleceğe katkıda bulunmayı da temel hedefleri arasında görüyor. Yerel üretimi destekleyen projeleriyle Türkiye’nin kahramanlarını ortaya çıkaran Reis Gıda, gelecekte de sürdürülebilirlik ve kalite odaklı büyüme stratejisiyle yoluna kararlılıkla devam edecek.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.