SON DAKİKA
Hava Durumu

#İklim Değişikliği

Porsuk Haber Ajansı - İklim Değişikliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İklim Değişikliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sivrihisar'da İklim Değişikliği Anlatıldı Haber

Sivrihisar'da İklim Değişikliği Anlatıldı

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, çevre bilincini artırmak ve sürdürülebilir bir gelecek için farkındalık oluşturmak amacıyla Sivrihisar’da Eskişehir Meslek Edindirme ve Eğitim Kursları (ESMEK) bünyesindeki kadın kursiyerlere yönelik “İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Yaşam” eğitimi düzenledi. Eğitimde iklim değişikliği, suyun verimli kullanımı, atık yönetimi ve kompost yapımı konuları ele alındı. Kadın kursiyerlere, iklim değişikliğinin nedenleri, etkileri ve su kaynaklarının korunmasına yönelik uygulanabilecek yöntemler hakkında bilgiler verildi. Atık yönetimi ve kompost yapımı bölümlerinde ise geri dönüşüm süreçleri, atıkların doğru ayrıştırılması ve organik atıkların komposta dönüştürülmesi konuları detaylandırıldı. Örnekler ile sürdürülebilir tüketim alışkanlıkları konusunda bilgilendirme yapıldı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı personeli, kadınların çevre bilinci kazanmasının toplumsal dönüşüm açısından önemli olduğuna dikkat çekerek, iklim değişikliğiyle mücadelede bireysel ve toplumsal sorumlulukların altını çizdi. Bu kapsamda, benzer eğitimlerin farklı ilçelerde de devam edeceği belirtildi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, doğa dostu uygulamaları teşvik eden projeler geliştirmeye ve çevre bilincini artırmaya yönelik çalışmalarını sürdürmeye devam edecek.

İklim Değişikliği ve Afet Yönetimi Anlatıldı Haber

İklim Değişikliği ve Afet Yönetimi Anlatıldı

Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenen “2025 İklim Akademi Eğitimleri- 1” kapsamında “İklim Değişikliği ve Afet Yönetimi” konusu ele alındı. Tepebaşı Belediyesi, iklim değişikliği ve afet yönetimi konusunda bilinçli bir Tepebaşı inşa etmek üzere gerçekleştirdiği çalışmalarına devam ediyor. Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda düzenlenen eğitime, Tepebaşı Belediye Başkan Yardımcısı Suat Yalnızoğlu’nun yanı sıra Eskişehir Teknik Üniversitesi Yer Bilimleri ve Deprem Mühendisliği’nden öğretim üyeleri Doç. Dr. Muammer Tün ve Doç. Dr. Emrah Pekkan, Tepebaşı Arama Kurtarma (TAK) Ekibi, iklim sözcüleri ile ilgililer katıldı. Eğitimde; Doç. Dr. Muammer Tün “İklim Değişikliği ve Afet Yönetim Süreçleri”, Doç. Dr. Emrah Pekkan ise “Obrukların Oluşumunu Etkileyen Mekanizmalar” konularını ele aldı. Tepebaşı Arama Kurtarma (TAK) Ekibi de, “Afet Farkındalık, Temel ve Uygulamalı İlkyardım” hususunda katılımcılara bilgiler aktardı. Eğitim, Tepebaşı Belediye Başkan Yardımcısı Suat Yalnızoğlu’nun, Tün ve Pekkan’a katkılarından dolayı teşekkür plaketi vermesiyle sona erdi. Öte yandan Tepebaşı Belediyesi yetkilileri, iklim değişikliğiyle mücadelede bilinçli bireyler yetiştirmek, sürdürülebilir bir çevre için adım atmak ve toplumsal farkındalık sağlamak amacıyla çalışmaların süreceğini bildirdi.

Kadınlara Özel İklim Değişikliği Film Gösterimi Haber

Kadınlara Özel İklim Değişikliği Film Gösterimi

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında, Odunpazarı Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü tarafından düzenlenen etkinlikte, iklim değişikliğinin etkilerine dikkat çekmek amacıyla kadınlarla kısa film gösterimi gerçekleştirildi. Etkinlikte, iklim değişikliğinin en büyük tanığının kadınlar olduğu vurgulandı. Küresel ısınma ve buna bağlı gelişen iklim değişikliği, sadece ülkeleri değil, evlerimizi ve sofralarımızı da etkiliyor. Kuraklık ve gıda krizinin kapımızda olduğuna dikkat çekilen etkinlikte, evin temel direği olan kadınların, bu küresel sorunun en yakın tanıkları olduğu ifade edildi. Pazarda sebze-meyve fiyatlarını gören, ekmek yapmak için aldığı unun neden pahalı olduğunu sorgulayan kadınlar, iklim değişikliğinin doğrudan etkilerini yaşıyor. Tarım ürünlerindeki verim düşüklüğü, suyun verimsiz kullanımı, aşırı tüketim ve enerji kaynaklarının yanlış kullanımı gibi birçok faktör, dünyanın kapasitesini aşmamıza neden oldu. Kadınların iklim değişikliğine karşı neler yapabileceği üzerine farkındalık oluşturmayı amaçlayan etkinlikte, "İyi Uykular", "Vahşi", "Sona Doğru", "Cansuyu" ve "Taze Süt" isimli kısa filmler gösterildi. Film gösteriminin ardından "İyi Uykular" kısa filminin yönetmeni Sezgin Sönmez ile bir söyleşi gerçekleştirildi. Yönetmen, filmine dair detayları ve iklim değişikliğiyle ilgili farkındalık yaratmanın önemini katılımcılarla paylaştı. Etkinliğe Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt da katıldı. Başkan Kurt, yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin herkesin sorumluluğunda olan bir konu olduğunu belirterek, kadınların bu mücadeledeki rolüne vurgu yaptı. Kadınların, sürdürülebilir bir dünya için bilinçli tüketim alışkanlıkları edinmelerinin önemini dile getirdi.

İklim Sözcülerinin Sayısı 85'e Ulaştı Haber

İklim Sözcülerinin Sayısı 85'e Ulaştı

Tepebaşı Belediyesi’nin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında hayata geçirdiği “Tepebaşı İklim Sözcüleri” programı, başarılı çalışmalara devam ederken, yeni katılan 34 gönüllü ile Tepebaşı İklim Sözcüsü sayısı 85’e ulaştı. İnsan ve çevre odaklı hizmet anlayışı sayesinde Çevrenin Oscar’ı olarak da bilinen Uluslararası Energy Globe Ödülü’nü Türkiye’ye ilk defa getiren Tepebaşı Belediyesi, sürdürülebilir ve iklim dostu bir Tepebaşı inşa etmek için çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. İklim için bilinçli bir Tepebaşı ve daha güçlü bir ses haline gelmek için başlatılan Tepebaşı İklim Sözcüleri Programı’yla iklim değişikliği konusunda kamuoyunda bilgi ve kapasitenin artırılması, savunuculuk çalışmaları yapılması amaçlanıyor. Programa katılan gönüllüler, aldıkları eğitimler ve katıldıkları atölye çalışmalarının ardından Tepebaşı İklim Sözcüsü olarak gerek kırsalda gerekse kent merkezinde birçok etkinliğe katıldı. Programa katılan ve 2024 yılı akademi eğitimlerini tamamlayan Tepebaşı İklim Sözcülerine, sertifikaları takdim edildi. Tepebaşı Belediyesi Meclis Salonu’nda düzenlenen etkinlikte yıl boyunca yapılan çalışmaları anlatan video gösterimi gerçekleştirildi. Ayrıca iklim sözcüleri programına katılan 34 yeni iklim sözcüsüne de program tanıtımı gerçekleştirildi. Öte yandan insanlığın ortak sorunu olan iklim krizinde yol gösterebilir bilgi, beceri ve kararlılığa sahip, iklim krizi ve çevre konularına duyarlı, öğrenmeye ve öğrendiklerini paylaşmaya istekli 34 yeni gönüllünün programa katılımıyla Tepebaşı İklim Sözcüsü sayısı 85’e ulaştı.

İklim Krizi Tarımı Vuruyor, İktidar Seyrediyor! Haber

İklim Krizi Tarımı Vuruyor, İktidar Seyrediyor!

AKP milletvekillerinin imzasını taşıyan Türkiye'nin ilk "İklim Kanunu Teklifi", TBMM Başkanlığı’na sunulurken CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, Çevre Komisyonu’nda görüşülen kanunla ilgili “AKP’nin Meclis’e sunduğu İklim Kanunu Teklifi, çiftçiyi, üreticiyi, tarımı ve gıda güvencesini yok sayan bir anlayışın ürünüdür. İklim Kanunu ülkenin kaynaklarının sömürülmesinin yasası olacak” dedi. Venezuela Devlet Başkanı Chavez’in uluslararası bir iklim kongresindeki konuşmasını hatırlatan Sarıbal, “Eğer küresel ısınma sizin banka kriziniz olsaydı, yirmi dört saatte çözerdiniz. İklim krizi denen temel mesele aslında sizin yönetim, rejim sorununuzdur. Eğer rejimi değiştirmiyorsanız, sorunları da çözemezsiniz. İklim Kanunu taslağında ‘sermaye’ kelimesi tam 21 defa geçerken, doğa ve ekoloji gibi ifadeler sadece 5 kez kullanılıyor. Kanun taslağında karbon piyasası, emisyon ticaret sistemi ve piyasa kelimelerinin sıklığı dikkat çekiyor. Ancak çevre, emek, sağlık ve iklim adaleti gibi temalar bu kanunda geçmiyor. Kanun, küresel kapitalizmle uyum sağlamak amacıyla çıkarılmaktadır. Yani aslında içinde kullandığınız kelimeler kanunun da içeriğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Sermaye sıkıntıda, ülke kapitalizmi sıkıntıda, küresel kapitalizme yeniden uyum sağlayabilmek, rekabet edebilmek, bu rekabeti kara dönüştürebilmek için acilen böyle bir kanuna ihtiyacımız var demişler. Bu kanunun direkt zenginlerin rekabet etmesi, kar etmesi için bu ülkenin kaynaklarının başka bir şekilde sömürülmesinin aracı olacak” açıklamasını yaptı. TARIM YOK SAYILDI Kanun teklifinin Meclis’e sunulmadan önce Tarım Komisyonu’nda değerlendirilmemesini büyük bir eksiklik olarak nitelendiren Sarıbal, şunları söyledi: “İklim değişikliği sadece çevre meselesi değildir; aynı zamanda gıda üretimi, su kaynakları ve çiftçilerin geçim mücadelesiyle doğrudan bağlantılıdır. Ancak bu teklif hazırlanırken çiftçilerin, üreticilerin, tarım uzmanlarının, ziraat mühendislerinin, meslek odalarının görüşleri alınmamış; Tarım Komisyonu sürecin dışında bırakılmıştır. Bu kabul edilemez!” Milletvekili Orhan Sarıbal, yıllardır uygulanan yanlış politikalar nedeniyle çiftçilerin yoksulluğa sürüklendiğini ve şimdi de bu teklifle tarıma ve doğaya büyük bir darbe vurulacağını belirtirken; “İklim krizi tarımı vuruyor, iktidar seyrediyor. Kuraklık büyüyor, su kaynaklarımız azalıyor, gıda fiyatları yükseliyor. Ancak iktidarın çıkardığı her düzenleme şirketleri zengin ediyor. Bugüne kadar yapılan her yanlış düzenleme toprağımızın çoraklaşmasına, sularımızın ticarileşmesine, ormanlarımızın yok edilmesine neden oldu. Bu iklim değil, karbon emisyonu ticareti kanunudur. Ticari kaygılarla yürütülen her yasal değişiklik, şirketlere yarıyor, dereler kurutuluyor, tarım arazileri yok ediliyor; ormanlarımızı ağaçsızlaştırıyor, soluduğumuz havayı kirletiyor. Bu kanun teklifinin geri çekilmesi şarttır! Eğer gerçekten bir İklim Kanunu çıkarılacaksa, bu kanun sermaye gruplarının değil, halkın, üreticinin, çiftçinin, bilim insanlarının söz sahibi olduğu bir süreçle hazırlanmalıdır” diye konuştu.

İklim Değişikliği Gıda Arz Sorunu Yaratacak! Haber

İklim Değişikliği Gıda Arz Sorunu Yaratacak!

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer İklim Değişikliği Kanun Teklifi'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülmeye başlamasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. İklim Değişikliği Kanun Teklifinin TBMM'de görüşülmesine başlandı. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuşmasında iklim değişikliğinin gıda arz sorunu yaratacağını söyledi. CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman Köyişleri Komisyon üyesi Ömer Fethi Gürer: “Bugünün siyasetçileri geleceğin ya kurtarıcıları ya da katili olacaklardır. Tarih yapılanı ve verilen kararları sürekli taşır; bedenen yok olmak, vicdanen insanların yargılanmasını sonlandırmaz. İklim değişikliğiyle oluşacak süreç daha çok kâr ve kazanca değil, daha iyi yaşama entegre edilmelidir. Kızılderilileri 'Vatan yaratıyoruz.' diye yok eden kafa, 'Dünyada demokrasi var.' diye diye getirdiği uygulamalarla ne yazık ki dünyanın geleceğini sorunlu hâle taşımıştır.” dedi. Gürer: “Kapitalizmin acımasız uygulaması serbest piyasa ekonomisi 1980'lerden sonra yoğunlaşmıştır. O süreç, çevremizi ve doğamızı katleden en önemli süreçtir. Bu sürecin sonunda geldiğimiz nokta, sorunların katlandığı bir sürecin varlığını yaratmıştır. İklim değişikliğinin başlıca nedeni, kapitalist sömürü düzeniyle oluşan açgözlü, doymak bilmeyen, kontrolsüz kâr hırsıyla oluşan anlayışın yarattığı gerçeklerdir,” dedi. CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer:“Küresel iklim değişikliği, dünyanın geleceğini olumsuz etkileyecek boyutlarda değişimleri de beraberinde getirmektedir. Yüksek sıcaklıkların, başta tarım olmak üzere çalışma yaşamı dâhil her kesimi doğrudan etkilemesi beklenmektedir. Bölgesel göçler de bunun bir parçası olacaktır. Daha fazla ısınma; öngörülmeyen bir küresel su döngüsü yaratılması, yıkıcı seller, aşırı deniz seviyesi olayları, orman yangınları, yoğun fırtınalar, kum fırtınaları, ani hava değişimleri, yaşamı sorunlu kılacaktır. Dirençli ve yaşanabilir bir gelecek, her olumsuzluğa rağmen yine de olasıdır. İklim değişikliği bugünden gıda güvenliğini de etkilemektedir. Aşırı sıcaklıkların beraberinde ölümleri getirmesi, ruh sağlığını bozması, yeni hastalıkların ortaya çıkmasının yanında su güvenliğinden başlayarak oluşabilecek sorunlara bugünden çözüm aranması dahi önemlidir. İnsan kaynaklı küresel ısınmanın sınırlandırılması için net sıfır karbon emisyonu gerekiyor. Arazimizi, ormanları ve ekosistemi korumak, iyileştirmek; su kaynaklarını doğru planlamak; kuraklığa, depreme, olası felaketlere, hortuma ve ani oluşumlara karşı duyarlı politikalar geliştirmekle olasıdır,” dedi. Ömer Fethi Gürer: “ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü), küresel ısınma artışının tam zamanlı iş eşdeğeri kayba neden olacağını ve toplam çalışma saatlerinin yüzde 2,2'sini yüksek sıcaklık nedeniyle kaybedeceğini öngörüyor. Hiç şüphesiz, sürecin doğru yönetilmesinde şeffaflık, etkin yönetim, katılım, liyakat, hesap verebilirlik, adalet, hukuka uygunluk, insan haklarına saygı, yerinde yönetim, güçlü sivil toplum, iyi yönetişim ve sürdürülebilirlik önemli olacaktır.” İklim değişikliğiyle mücadele ederken uygulanan azaltım, uyum politikaları ve sürdürülebilir kalkınma eylemlerinin yanı sıra adaletin ve istihdamın sağlanması, insan mağduriyetini önlemek için alınan önlemler ve adil bir geçiş de önemlidir. Maden talancısı, orman yağmacısı, baca gazından verilen değerlerin üstünde olmamasını zorunlu kılmasına rağmen bunları görmezden gelenler, havayı kirletenler, atık suyu bertaraf etmek yerine sisteme verenler bu sürecin farklı failleridir,” dedi. Gürer, “Dünya Bankasının 2018 tarihli İklime Hazırlanmak adlı raporunda, 2050 yılına kadar iklim değişikliğine bağlı olarak Sahra Altı Afrika'da 143 milyon insanın göç edeceği yer almaktadır. Bunun da Türkiye'ye etkileri mutlak surette olacaktır. Göç bölgesi kapsamında olan ülkemizde aynı zamanda iklim değişimleri ülke içinde de göçlerin tetiklenmesine yol açacaktır. Mevcut işlerin sürekli hâle getirilmesi, güvenli ve güvenceli geleceğe giden tek yol; bu bağlamda, işçi haklarının güçlendirilmesi ve bu anlamda da çevre bozulması, yoksul kesimlerin olumsuz etkilenmesinin önüne geçilmesidir. İklim değişikliği, geçim kaynaklarında kayıplara ve sosyal düzensizliklere de neden olacaktır. Zorla yerinden edilme ve göçler artacak, sanayinin gelişmesi, ucuz işçi görülen kırsal çiftçinin tamamen toprağından koparılmasına yol açacaktır. Yoksul ve sosyal güvenceden yoksun kesimlerin çevre felaketlerinden en çok etkilenecek kesimlerdir. Aynı zamanda afet yardımlarından da nispeten faydalanabilen bu kesimler, iklim değişikliğinin yaratacağı sorunlarda en acı süreci yaşayacak olanlardır. İklim değişikliğinin kadınlar üzerinde de olumsuz etkisi olacağını ifade etmek gerekir. Adil geçiş, sürdürülebilirliğin ekonomik, çevresel ve soyutsal boyutlarıyla bağlantılı çok sayıda politik alanın birlikte değerlendirilmesi ihtiyacıdır. ILO, dokuz politika alanının mutlaka inceleme ihtiyacını vurguluyor: makroekonomik büyüme politikaları, endüstriyel ve sektörel politikalar, kurumsal politikalar, beceri geliştirme ihtiyacı, iş güvenliği ve sağlığı, sosyal koruma politikaları, aktif iş gücü anayasası politikaları, insan hakları ve tabii en önemlisi de sosyal diyalog. İklim değişikliği; hava sıcaklıklarında ve yağışlarda artışlar, çeşitli sağlık sorunları, biyolojik çeşitliliğin bozulması, seller, yangınlar, göçler, habitat ve ekonomik kayıplar ile yaşamı tehdit etmektedir,” diye konuştu. Ömer Fethi Gürer, “Bilim insanlarının araştırmalarına göre 1 ve 2 derecelik bir ısı artışı öngörülüyor. Bu ısı artışı, daha çok canlı türünün yok olacağının, buzulların daha hızlı eriyeceğinin, okyanus seviyesinin daha fazla yükseleceğinin ve yerleşim alanlarının sorunlu hâle geleceğinin işaretidir. Kritik eşik 2 dereceyi aşarsa, gıda, su ve barınma ihtiyacı ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Zenginler daha fazla kirletiyor, yoksullar da bunun bedelini daha ağır ödüyor. Kısa vadeli ve güvencesiz sözleşmeler kısıtlanmalı, insana yaraşır ücret ve iş eğitimi güvence altına alınmalı, toplu pazarlık kapsamı alanları genişletilmeli, örgütlü toplumun önünde engeller kaldırılmalı, organik tarım iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ve çiftçilerimizi korumak için geliştirilmelidir. Ülkemizde organik tarımla ilgili yapılan çalışmalarda 78 bine kadar çıkan çiftçi sayısı daha sonraki süreçte 52 bine hatta 42 bine kadar -bakanların yanıtlarında- düşmüş bulunmaktadır. Verimliliği artıran ve atık yönetimine katkıda bulunan döngüsel ekonomi tesisi için bütüncül yaklaşımlar önemlidir. 2023-2025 yıllarına ilişkin Orta Vadeli Program'da yer alan 21 madde, "Yeşil Dönüşüm" başlığı altında tanımlandı. Alışılagelmiş iş yapış şekilleri, zararlı arazi yönetimi, fosil yakıt, maden çıkarma, kömür, petrol ve doğal gaz altyapısının sürekli genişlemesi, iyi planlanmadığı takdirde Türkiye'nin geleceği açısından da sorunların derinleşeceğini gösteriyor. Özellikle madenlerle ilgili orman kesimi, bu süreçte en önemli dayanak noktası olan alanların yok edilmesini beraberinde getiriyor. Her ne kadar Türkiye'de orman alanlarının arttığı belirtilse de kayıp ormanların drone'larla tespitinden öte, Türkiye'de doğru dürüst bir orman alanı artmadığı gibi azalması da devam ediyor. Aşırı sıcaklar yüzünden oluşabilecek süreçte balıkçılık türlerinin yüzde 10'unun kaybedileceği, nesli tükenmiş türlerin yüzde 20'ye erişeceği, yağış rejimi öngörülen değişim, hava sıcaklığı nedeniyle toprak erozyonlarının artacağı ve Akdeniz Bölgesi'nde tarım alanlarının yüzde 30'unun tehdit altında olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu yüzde 30'luk tehdit alanının Türkiye'nin önemli ölçüde sebzesini, meyvesini ve üretimini sağlayan bir bölge olduğu unutulmamalı.” dedi. CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer, “Türkiye'nin bu yönde de yapacakları düzenlemelerde bu sürece doğru bakması gerekir.” dedi. Gürer, “Son günlerde oluşan don olayı dahi Türkiye'nin bu anlamda ne kadar eksik noktada olduğunun göstergesi. Çünkü işlenmiş gıdayı, dondurulmuş gıdayı, katma değerli ürünü ya da iyi depolamayla elde edilen ürünleri daha fazla zincir kopmadan kullanabilme olanağı varken, bunlardan mahrum olmanın ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlar gıdayı da problemli kılmakta ve arz güvenliği sorunu yaratmakta. Bu işin ileriki aşamasında da problemlerin daha da derinleşeceği görülüyor. Bu anlamda, iklim değişikliğinin uluslararası tedarik zincirinde de problem yaratacağı net. Yurt dışından ithal edilen ürünlerin, bu anlamda geleceğimiz açısından arz güvenliği sorunu yaratacağının görülmesi ve bu ithalatçı kafadan vazgeçilerek Türkiye'nin kendi kendine yetebilir bir noktaya getirilmesi şarttır. Ayrıca olası sorun olan bölgelerin dışında en azından iklim değişikliğiyle ortaya çıkabilecek olumsuzluklara karşı yapılanmanın daha iyi gerçekleştirilmesi gerekmektedir. İthal ürünün gelişi, ihraç ürünün gidişi soruna dönüşebilir. Türkiye'nin ihracatta sağladığı özellikle gıdayla ilgili gelirin, bu süreç doğru yönetilmediğinde düşeceğini unutmamak gerekir. Şunu görmekte fayda var: Bugün don gerçekleşen Akdeniz Bölgesi, narenciye üretiminin olduğu önemli bir bölge. Muz dâhil farklı ürünlerin bu bölgeden yurt dışına gittiği düşünüldüğünde, yapılmış bağlantıların dahi bu süreçten olumsuz etkileneceğini bugünden saptamak yararlı olacaktır.” diye konuştu. Gürer, “Kaynakların verimli kullanımı, doğa dostu üretim ve sağlıklı, doğal gıdanın sürdürülebilir biçimde geliştirilmesinin önü açılmalı. Biyolojik çeşitlilik ve sağlığın korunmasına yönelik çalışmalara ağırlık verilmelidir. Artan sıcaklıkların gıda üretimini etkilemeye devam edeceği, özellikle tahıl fiyatlarının dünyada da yükseleceği bugünden görülerek -hatta son yıllarda da bu sorunu yaşıyoruz- önlemler alınmalıdır. Tarım sistemlerinin iklim değişikliğine uyumlu hâle getirilmesi için çalışmalar yapılması gerekmektedir. Üretimin artırılması ve ekosistemin korunması bu anlamda şarttır. İklim krizi yalnızca sel, yangın ve aşırı iklim olaylarının oluşumunu yaratmıyor. Bunun yanı sıra, belirttiğim gibi, hem göçleri hem gıdadaki arz sorununu tetikliyor. Bugün dünyada bu yolla bazı düzenlemeleri gündeme alanlar, mevcut sistemde kendi sömürü anlayışlarını ortadan kaldıracak uygulamaları geliştirmiyorlar. Örneğin, hayvancılık konusunda -bu konu çok tartışıldığı için belirteyim- bizim gibi ülkelere yaptırımcı olmaya çalışıyorlar. Ancak dünyada tarımda en önde olan, dünyaya ürün veren Hindistan, Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya gibi ülkeler, Türkiye’ye ya da Türkiye gibi ülkelere verdikleri akılları kendileri uygulamıyorlar. Çünkü burada bir yapay etin, Birleşmiş Milletler’in öngörüsüne göre, 2030 yılında yüzde 10’a ulaşacağı belirtiliyor. Yani ticaretleşen tarımla ortaya çıkan tablo, bu kesimleri tümden yok ederek kazançlarını artırmaya yönelik bir sömürü anlayışını beraberinde tetikliyor. Dünyada ilaç ya da gübre gibi belli ürünlerde, belli aile gruplarının kontrolünde olan ve onların verdikleriyle dünya tarımının şekillendiği bir süreç dikkate alındığında, birileri daha çok kazanmayı amaçlarken, başkalarının kendi alanlarındaki varlıklarını daraltmayı hedefliyorlar. Buna karşı da dikkatli olunması gerekiyor. Farklı ülkelerin dünyadaki bu felaketleri ve olumsuzlukları tanımladığı süreçte, bizim gibi ülkelere yaptırımcı; kendileri ise bu işin kaymağını yiyici konuma geliyorlar. Sistemi bu yönüyle iyi takip etmek gerekiyor. Gıda zincirinde her halkanın, iklim değişikliği, kuraklık ve ekonomik krizler tarafından daha fazla tehdit edildiğini görmek gerekiyor. Bu kanun da bu konuda çok bir düzenleme içermiyor. Ancak satır arasında, örneğin cezalandırmalarda, yarın salınımı arttı diye hayvancılık yapan birine ceza kesilmeyeceğinin garantisi yok. Çünkü burada bir tanımlama yer almadığı için, buna benzer uygulamaların yaşanma ihtimalinin olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca şunu da söylemekte yarar var, arkadaşlar: Örneğin, bir şeker pancarı, kendinden sonra ekilen ürüne yüzde 20 oranında verim artışı sağlarken, aynı zamanda salınım açısından da en faydalı ürünlerden biri. Fotosentez sonucu havaya verdiği oksijen miktarı, 6 kişinin bir yıllık ihtiyacını karşılayabiliyor. Bize akıl verenler, 'Siz bu şeker pancarını üretmekten vazgeçin de bunun yerine nişasta bazlı şurup üretin,' diyor. Nişasta bazlı şurupla elde edilen ürünlerin dünya üzerindeki değerlerine baktığınızda, şeker pancarına kıyasla çok daha fazla çevresel olumsuz etkisi olduğunu görüyorsunuz. Bu bize dayatılan, aslında onların kendi kazançlarını artıran modellerden oluşuyor. Bu süreçte gençlerin bu işe katkısı ve katılımını artırmak da bir ihtiyaç. Çünkü geleceğin o gençlerin düşünsel yapılarıyla kurulacağı unutulmamalıdır.” dedi.

Türkiye'nin İlk Haber

Türkiye'nin İlk "İklim Kanunu" Geliyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TBMM’ye sunulan Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu” teklifi ile ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Türkiye’nin ‘İlk İklim Kanunu’ iklim değişikliği ile mücadelemize yeni bir soluk getirecek” mesajını verdi. 20 madde, 2 geçici madde ve 3 farklı kanunda değişiklik içeren kanun tekliği ile İklim Değişikliği Başkanlığı’nın görev ve sorumlulukları belirlendi. Ekonominin, şehirlerin, tarım ve gıda başta olmak üzere kritik sektörlerin iklim krizinden en az etkilenmesi için yapılacak düzenlemeleri içeren kanun teklifi ile yerel ve ulusal eylem planlarının hazırlanması sağlanacak.  Sektörlerin uluslararası rekabet gücünün artırılması için daha temiz ve daha verimli bir üretim süreci yasal güvenceye alınacak. Türkiye Yeşil Taksonomisi kurulacak, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması devreye alınacak. Okullarda yeşil teknoloji müfredata girecek. Geçen hafta TBMM Başkanlığı’na sunulan Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu” teklifi ile iklim değişikliğiyle mücadelede genel ilkeler belirlendi. Sosyal medya hesabından kanun teklifinin içeriğine ilişkin paylaşım yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Türkiye’nin ‘İlk İklim Kanunu’ iklim değişikliği ile mücadelemize yeni bir soluk getirecek” dedi. Teklife göre, eşitlik, iklim adaleti, ihtiyatlılık, katılım, entegrasyon, sürdürülebilirlik, şeffaflık, adil geçiş ve ilerleme yaklaşımları esas alınacak. Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, kamu yararı gözetilerek alınacak tedbirlere ve düzenlemelere süresinde uymakla ve bunları uygulamakla yükümlü olacak. Teklif ile ekonominin iklim bazlı olumsuz sonuçlara dirençli hale getirilmesi sağlanacak. Sektörlerin uluslararası rekabet gücünün artırılması için daha temiz ve daha verimli bir üretim süreci yasal güvenceye alınacak. Kanun teklifi yalnızca sanayi sektörlerini değil; şehirleri, tarımı, hayvancılığı ve yeşil alanları da koruyan bir yaklaşımla hazırlandı. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAŞKANLIĞI’NIN SORUMLULUKLARI Teklifte İklim Değişikliği Başkanlığı’nın görev ve sorumlulukları netleştirildi. Kurumlar arası koordinasyon, faaliyetler ve standartlar başkanlıkça belirlenecek. Başkanlık, sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum faaliyetlerine ilişkin ilerlemeleri izleyecek. Karbon fiyatlandırmasına ilişkin piyasaya dayalı mekanizmaları düzenlemek de Başkanlığın yetkisinde olacak. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), Başkanlık tarafından kurulacak ve bu kapsamda tahsisatların dağıtımı yapılacak. ULUSAL VE YEREL EYLEM PLANLARI HAZIRLANACAK Ulusal Katkı Beyanı, net sıfır emisyon hedefi ile İklim Değişikliği Başkanlığı’nın yayımladığı strateji ve eylem planları doğrultusunda sera gazı emisyonları azaltılacak. Strateji ve eylem planları dönemsel olarak ulusal ölçekte hazırlanacak, uygulanacak ve uygulanması izlenecek. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İL KOORDİNASYON KURULLARI KURULACAK Her ilde vali başkanlığında, ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri ile yerel yönetimlerin temsilcilerinden oluşan İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacak. Kurulun çalışma usul ve esasları Bakanlıkça belirlenecek. Yerel İklim Değişikliği Eylem Planları, en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar hazırlanacak. Bakanlık bu süreyi bir yıla kadar uzatabilecek. YEREL PLANLAR VALİ BAŞKANLIĞINDA HAZIRLANACAK Yerel iklim değişikliği eylem planları; sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum amacıyla her ilin bütüncül bir planı olacak şekilde vali koordinasyonunda; büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi, ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla hazırlanacak veya hazırlatılacak. Karara bağlanmak üzere İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’na sunulacak. Sektörel etkilenebilirlik ve risk analizleri; strateji ve eylem planlarına esas teşkil etmek üzere iklim modelleri kullanılarak dönemsel olarak Başkanlık tarafından hazırlanacak ve güncellenecek. TÜRKİYE YEŞİL TAKSONOMİSİ KURULACAK İklim Değişikliği Başkanlığı, ulusal, sektörel ve tematik raporlar hazırlayacak. Finansal kaynakları yönlendirmeyi kolaylaştırmak üzere iklim değişikliği teşvik mekanizmaları geliştirecek ve Türkiye Yeşil Taksonomisi’ni kurup yürütecek. Döngüsel ekonomi hedefleri ve sıfır atık uygulamaları çerçevesinde ürünlerin yeniden kullanımı, atıkların yan ürün, alternatif ham madde olarak kullanılması ve geri dönüşüm, geri kazanım ile elde edilen ürünlerin zorunlu kullanım oranları belirlenecek. SINIRDA KARBON DÜZENLEME MEKANİZMASI Türkiye Gümrük Bölgesinde ithal edilen malların gömülü sera gazı emisyonlarını ele almak için Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kurulabilecek. SKDM'ye ilişkin raporlama, kapsam, içerik, usul ve esaslar ilgili bakanlıklarla koordineli olarak Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecek. TEMİZ TEKNOLOJİNİN KULLANIMI YAYGINLAŞTIRILACAK İlgili kurum ve kuruluşlarca hazırlanan planlama ve uygulama araçlarında teknolojik öz yeterlilik kapasitesinin artırılması öncelikli hedef olarak belirlenerek temiz teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması esas olacak. Başkanlık; karbon yakalama ve depolama teknolojileri, hidrojen teknolojisi gibi iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik yeni teknolojik gelişmelerin takibi ile bu alanlardaki projelerin geliştirilmesi için ilgili kurumlarla işbirliği yapmaya, kurumların bu alanlarda çalışmalar yapmasını yönlendirmeye ve ilgili kurumlarla koordinasyon yapmaya yetkili olacak. Başkanlığa bağlı ilgili kurumlarla koordineli olarak enstitüler ile araştırma ve uygulama merkezleri kurulabilecek. OKUL MÜFREDATLARINA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE YEŞİL DÖNÜŞÜM EKLENECEK Kamuoyu farkındalığının artırılması ve toplumun iklim değişikliğinin etkileri konusunda duyarlı hale getirilmesi için eğitim ve bilinçlendirme programları düzenlenecek.  Tüm eğitim düzeylerinde müfredat ve öğretim programlarının güncellenmesi ve yeşil iş gücünün yetiştirilmesi için gerekli çalışmalar ilgili bakanlıklarla koordineli olarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu’nca yapılacak. Uygulamaların usul ve esasları, Bakanlık görüşü alınarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından belirlenecek. AFETLERE KARŞI ERKEN UYARI SİSTEMLERİ VE GIDA GÜVENLİĞİ İklim değişikliğine dirençli ürün deseni ile gıda güvenliğinin sağlanması için doğal kaynakların, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin koruma kullanma dengesini gözetecek doğa temelli çözümler ile iklim değişikliğine dirençli uygulamalar yaygınlaştırılacak. İklim değişikliğine bağlı afetlerin neden olduğu kayıp ve zararların azaltılması amacıyla risk değerlendirme, izleme, bilgilendirme ve erken uyarı sistemleri; bütünleşik afet yönetimi esas alınarak geliştirilecek. SU YÖNETİMİ VE ARAZİ TAHRİBATININ DENGELENMESİ SAĞLANACAK Net sıfır emisyon hedefinin sağlanmasına yönelik emisyonların dengelenmesi için orman, tarım, mera ve sulak alanlarda karbon yutağı kayıplarını engellemek üzere ilgili kurum ve kuruluşlar tedbirler alacak. İklim değişikliğinin etkilerine karşı su kaynaklarının etkin yönetimi sağlanacak. Denizel ve karasal korunan alanların niteliği ve oranı yükseltilecek. EYLEM PLANLARI, 31 ARALIK 2027'YE KADAR HAZIRLANACAK. Kanun teklifinde belirtilen uygulama ve planlama araçlarına ilişkin hazırlama ve uyarlama yükümlülükleri ilgili kurum ve kuruluşlarca en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar yerine getirilecek. Cumhurbaşkanı, bu süreyi bir yıla kadar uzatmaya yetkili olacak.

Eko-Okullar Çevre Çocuk Meclisinde İklim Değişikliği Anlatıldı Haber

Eko-Okullar Çevre Çocuk Meclisinde İklim Değişikliği Anlatıldı

Tepebaşı Belediyesi’nin paydaşı olduğu uluslararası çevre eğitim programı Eko-Okullar Çevre Çocuk Meclisi 2024-2025 yılı 2. Çalıştayı gerçekleşti. Tepebaşı Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün paydaşı olduğu Uluslararası Çevre Eğitim Programı Eko-Okullar Projesi kapsamında çalışmalar devam ediyor. Eko-Okullar Çevre Çocuk Meclisi 2024-2025 yılı 2. Çalıştayı da program dahilindeki okullardaki öğrenci, öğretmen ve yöneticiler, Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi Başkanı Canan Adlım, Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu, TMMOB’ye bağlı Ziraat Odası Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder ile Tepebaşı Belediyesi yetkililerinin katılımı ile gerçekleşti. Tepebaşı Belediye Meclis Salonunda düzenlenen toplantıda Çevre Çocuk Meclisi Başkanı Ada Değirmencioğlu açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Eskişehir Eko-Okullar İl Koordinatörü Nadir Erdem de yaptığı açılış konuşmasında, “Biz Eko Okullar ve çevre bilincine sahip eğitimciler, çevreciler aslında önemsediğimiz en önemli konu siz çocukların geleceği. Sürdürülebilir bir yaşam içerisinde sizlerin temiz, sağlıklı ve çevresel birçok tehditlerden uzak yaşanabilir bir dünyada yaşamınızı, gençlik ve yetişkinlik yıllarında devam etmesini istiyoruz” dedi. Sunum gerçekleştirildi Çevre Çocuk Meclisi 2. Çalıştayı’nın teması küresel ısınma, iklim değişikliği bunlara bağlı olarak su kıtlığı, tarım ve hayvancılık konusunda oluşan tehditler ile ilgili çocuklara sunum gerçekleştirildi. Tepebaşı Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü yetkilileri tarafından çocuklara, küresel ısınma, iklim değişikliği ve bunlara neden olan etkenler hakkında bilgi verildi. Ardından ise TMMOB’a bağlı Ziraat Odası Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin, tarım-hayvancılık ve su kıtlığı üzerindeki olumsuz etkileri ve çözüm önerileri konulu sunumunu gerçekleştirdi. Çalıştayın sonunda ise Eskişehir Kent Konseyi Çevre Sağlık Grubu tarafından tiyatral drama gösterisi yapıldı. Çalıştay dilek ve temenniler ile sona erdi.

İklim Değişikliğine Karşı Güçlü Eskişehir Projesi Hayata Geçiyor Haber

İklim Değişikliğine Karşı Güçlü Eskişehir Projesi Hayata Geçiyor

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yürütülen "Türkiye’de Demokratik Yerel Yönetişimin Geliştirilmesi İçin Sivil Katılımın Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve TEMA Vakfı iş birliğinde "İklim Değişikliğine Karşı Güçlü Eskişehir Projesi" hayata geçiyor. Proje ile Eskişehir’in iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı daha dirençli hale gelmesi hedefleniyor. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve UNDP tarafından yürütülen Sivil Katılım Projesi kapsamında sağlanan hibeyle desteklenen proje, doğa temelli çözümler ve iklim risk haritaları geliştirerek Eskişehir’in iklim değişikliğine karşı uyum kapasitesini artırmayı amaçlıyor. 12 ay sürecek proje, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili İnci Şentuna, TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Eylem Tuncaelli, Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe, Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu, belediye bürokratları, çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen tanıtım toplantısında kamuoyuna duyuruldu. Yerel yönetimler ve STK’larla daha dirençli bir kent hedefi Toplumda iklim farkındalığını artırmayı hedefleyen proje kapsamında, iklim değişikliğine bağlı afetlerin risk haritaları oluşturulacak ve bu haritalar dijital platformlarda paylaşılacak. Yerel yönetimlere yönelik iklim değişikliği uyum ve azaltım stratejileri geliştirilecek; bu stratejiler karar vericilere rehberlik edecek belgelerle desteklenecek. Halkın iklim değişikliği konusunda bilgi alabileceği ve çeşitli etkinliklere katılabileceği bir İklim Eylem Merkezi kurulacak. Ayrıca konuya yönelik anketler yapılacak ve yerel sivil toplum kuruluşları (STK), mahalle meclisleri ve kent konseyleriyle toplantılar gerçekleştirilecek. Yerel yönetim ve STK çalışanlarına yönelik Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Teknolojileri kullanımıyla ilgili teknik eğitimler verilecek. "İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine dirençli bir örnek kent: Eskişehir" Eskişehir’i iklim değişikliğiyle mücadelede örnek bir kent haline getirmeyi amaçlayan proje, aynı zamanda STK’lar ve kamu kuruluşları arasındaki diyalog ve iş birliğini güçlendirmeyi; Türkiye'de gönüllülük kültürüne ilişkin yasal çerçeveyi yerel ve ulusal düzeyde desteklemeyi hedefliyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili İnci Şentuna, toplantıda yaptığı konuşmada, projenin Eskişehir için önemli bir fırsat sunduğunu belirterek yerel yönetimlerin iklim politikalarının güçlendirilmesindeki kritik rolüne dikkat çekti. Şentuna, "Yerel yönetimlerin iklim politikalarındaki rolü çok önemli. 12 ay sürecek projeyle Eskişehir’i iklim değişikliğiyle mücadelede örnek bir kent haline getirmeyi hedefliyoruz. Ancak, iklim değişikliğinin oluşturduğu sorunlara karşı topyekûn mücadele etmek gerekiyor. Toplumun bu mücadelede yer alması için de bu başlangıç, yeni ufuklar açacak. Eskişehir’in farkındalık konusunda özel bir şehir olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu proje ile yine fark yaratacağız. Şehrimize hayırlı olsun." dedi. "İklim değişikliğiyle mücadelede toplumun aktif katılımı şart" TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Eylem Tuncaelli ise proje kapsamında, toplumun tüm kesimlerinin iklim değişikliğiyle mücadeleye aktif katılımını sağlayarak bu alandaki iş birliğini teşvik edeceklerini belirtti. Tuncaelli, "İklim değişikliğiyle mücadele artık yalnızca hükümetlerin veya bilim insanlarının meselesi değil. Toplumun her kesiminin bu sürece dâhil olması gerekiyor. Halkın karar alma mekanizmalarına etkin katılımı olmadan, çözüme etki edecek bir dönüşüm sağlamak mümkün değil. Bu projeyle Eskişehir’de yaşayan herkesin iklim değişikliğiyle mücadelede küçük ya da büyük bir katkı sağlabileceğine inanıyoruz. Unutmamalıyız ki küçük değişimler, büyük dönüşümlerin başlangıcıdır." şeklinde konuştu.  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.