SON DAKİKA
Hava Durumu

#İthalat

Porsuk Haber Ajansı - İthalat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İthalat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Brezilya'dan Donuk Et İthalatına Tepki Haber

Brezilya'dan Donuk Et İthalatına Tepki

CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türkiye’nin sığır eti üretiminde Avrupa birincisi olduğunu söylerken Brezilya’dan donuk et ithal edilmesine tepki gösterdi. Adem, hükümetin tarım ve hayvancılık politikalarının tamamen rant odaklı olduğunu belirterek yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, sığır eti üretiminde Avrupa’da birinci sırada olduğunu iddia eden bir iktidar tarafından yönetiliyor. Peki, bu birincilik neye yarıyor? Eğer gerçekten Avrupa’nın en büyük üreticisi bizsek, neden Brezilya’dan 10 bin ton donuk et ithal ediyoruz? Çünkü iktidarın söylediği rakamlar, vatandaşın yaşadığı gerçeklerle örtüşmüyor. Üreticiyi perişan ettiler, hayvancılığı bitme noktasına getirdiler. Sonra da ‘çözüm’ diye ithalat kapısını açıyorlar. Asıl sorun şu ki, bu hükümet ne üreticinin sesini duyuyor ne de tüketicinin sofrasındaki yangını görüyor. Siz, bu ülkenin hayvancılığını desteklemek yerine sürekli ithalat yapan bir anlayışla, bu krizi yönetemezsiniz! Üreticiyi desteklemek yerine dışarıdan et ithal eden kafa hangi sorunu çözebilir? Çünkü sizin kafanız memleket meselelerine değil, rant meselelerine çalışıyor! Gerçekten derdiniz bu ülkeyi birinci yapmak olsaydı, hiçbir şey yapmasanız daha iyi olurdu. Bu ülke zaten üretir, zaten güçlüdür. Ama siz ne yapıyorsunuz? Üreticiyi desteklemek yerine ithalata sarılıyorsunuz. Üreticinin elindeki hayvanı ucuza almak için baskı yapıp sonra da dışarıdan donuk et getirerek piyasayı altüst ediyorsunuz. İthalatla fiyatları baskılamaya çalışıyorsunuz ama bu, yerli üreticiyi tamamen yok etmekten başka bir işe yaramaz. Üretici küstü mü, bir daha kazanamazsınız! Bugün Brezilya’dan ithalat yaparak günü kurtarıyorsunuz ama yarın bu ülkenin çiftçisi, besicisi hayvancılığı bırakınca ne yapacaksınız? Türkiye’de et fiyatlarının yükselmesi, üreticinin değil, sizin yanlış politikalarınızın sonucudur. Siz, hayvancılıkla ilgili hiçbir yapısal reform yapmadınız, üretim maliyetlerini düşürmediniz, yem fiyatlarını kontrol altına almadınız. Çiftçi mazot, yem, elektrik faturasıyla boğuşurken, siz ithalatı çözüm gibi sunuyorsunuz. 10 bin ton donuk et ithalatı, bu ülkenin hayvancılığına vurulmuş yeni bir darbedir! Et ve Süt Kurumu’nun ithalata yönelmesi, üreticinin değil, aracının, komisyoncunun, ithalatçının cebini doldurur. Türkiye kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıktıysa bunun sorumlusu sizsiniz. Bugün yerli üretici, ithal edilen ucuz et karşısında zarar ederken, yarın üretimi tamamen bırakacak. O zaman et bulamayınca ne yapacaksınız? Daha mı fazla ithalat yapacaksınız? Ülkenin kaderini Brezilya’daki, Arjantin’deki, Uruguay’daki çiftçiye mi teslim edeceksiniz? Rant düzeninizi değiştirmek, üreticiyi tekrar ayağa kaldırmak için mücadelemizi sürdüreceğiz!”

Mısır ve Soyada Tüm Zamanların İthalat Rekoru Kırıldı! Haber

Mısır ve Soyada Tüm Zamanların İthalat Rekoru Kırıldı!

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2024 yılı bitkisel ürünler ithalat verilerini Meclis’te düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi. Türkiye’nin tarımsal üretimdeki gerilemesi, 2024 yılında ithalat rakamlarına da yansıdı. Mısır ve soyada tüm zamanların ithalat rekoru kırılırken, stratejik tarım ürünlerinde dışa bağımlılık katlanarak arttı. Türkiye’nin tarımda kendi kendine yeten bir ülke olmaktan hızla uzaklaştığını belirten Sarıbal, “İthalata bağımlılık arttıkça, küresel fiyat dalgalanmaları Türkiye’de gıda fiyatlarını daha da yukarı çekiyor. Saray rejiminin planı belli: Reel ücretleri baskılayarak talebi kısmak, uyguladıkları sözde dezenflasyon programının faturasını halkın sırtına yüklemek” dedi. 2024 yılında ithalat kalemlerinde en büyük artışın, yem sanayisinin temel girdileri olan soya ve mısırda yaşandığını kaydeden Sarıbal, “Soya ithalatı yüzde 30 artarak 3,8 milyon tona ulaştı. Bu ürün için ödenen bedel 1,8 milyar dolar oldu. Dane mısır ithalatında ise tüm zamanların rekoru kırıldı. 4,5 milyon tonluk ithalat karşılığında 1 milyar doların üzerinde ödeme yapıldı. Ayçiçeği yağı ithalatı 1,3 milyar dolara ulaştı, toplamda 1,4 milyon tonluk ürün ithal edildi. Pamuk ithalatı 1,5 milyar doları aşarken, küspeler için de 1,1 milyar dolar ödendi. 2024 yılı boyunca yağlı tohumlar, bitkisel yağlar ve küspeler ithalatına toplam 5,3 milyar dolar aktarıldı” diye konuştu. 22 YILDA 53 MİLYAR DOLAR AÇIK 2002’den itibaren ekonomik faaliyetlere göre tarımsal dış ticarette verilen açığın her yıl giderek büyüdüğünü,  birikimli olarak yapılan hesaplamalarla 22 yılda toplam 53 milyar dolarlık açık verildiğini açıklayan Sarıbal, “2024 yılında Genel Ticaret Sistemi kapsamında ihracat 261,9 milyon dolar, ithalat ise 344,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı 82,2 milyar dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 76,1 oldu. 2002’den itibaren ekonomik faaliyetlere göre tarımsal dış ticarette verilen açık her yıl giderek büyümektedir. Birikimli olarak yapılan hesaplamalar geçen 22 yılda toplam 53 milyar dolarlık açık verildiğini ortaya koymaktadır. 2002’den 2024’e kadar Standart Uluslararası Ticaret Sınıflamasına göre tarımsal ürün dış ticaretinde toplam 386 milyar dolarlık ihracata karşılık 372 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır. Yani 22 yılda toplam 13 milyar dolarlık net ihracat yapıldığı görülüyor. TÜRKİYE YEM SANAYİDE TAMAMEN İTHALATA BAĞIMLI Milletvekili Sarıbal, açıklamasında Türkiye’de tarımsal üretimin giderek azaldığını ve çiftçilerin üretimden çekildiğini belirterek, “Mazot, gübre, tohum ve ilaç fiyatları kontrolsüz şekilde artarken, çiftçiye verilen destekler yetersiz kalıyor. Türkiye kendi üreticisini desteklemek yerine yabancı tarım şirketlerini finanse eden bir modele teslim oldu. TÜİK’in Mart 2024’te yayımladığı Bitkisel Ürün Denge Tabloları, Türkiye’nin tarımsal üretimde ne kadar kırılgan hale geldiğini gözler önüne serdi. Buna göre, yurt içi üretimin iç talebi karşılama oranları arpada yüzde 90, ekmeklik buğday, mısır, kırmızı mercimekte yüzde 86, pirinçte yüzde 74, yeşil mercimekte yüzde 60, ayçiçeğinde yüzde 51, soyada yüzde 5 oldu. Özellikle soyada yalnızca yüzde 5’lik bir yeterlilik oranına sahip olunması, Türkiye’nin yem sanayisinde tamamen ithalata bağımlı hale geldiğini ortaya koyuyor. EN BÜYÜK İHRACAT KALEMİ MEYVE, SEBZE, BUĞDAY Sarıbal, Türkiye’nin tarımda bilinçli bir şekilde uluslararası işbölümüne teslim edildiğini söyledi. Bu modele göre gelişmiş ülkeler sermaye ve teknoloji yoğun tarım ürünlerinde uzmanlaşırken, azgelişmiş ülkeler ucuz işgücüyle meyve-sebze gibi emek yoğun ürünlerde yoğunlaşıyor. TÜİK verilerinin bu tabloyu doğruladığını belirten Sarıbal, 2024’te fındık ihracatı yüzde 41,4 artarak 2,6 milyar dolara ulaştı. Türkiye’nin en büyük gıda ihracat kalemleri meyve, sebze ve buğday unu oldu. Buna karşın, hububat, yağlı tohumlar ve pamuk gibi sermaye yoğun tarım ürünlerinde ithalata bağımlılık sürdü. Tarım politikalarımız küresel şirketlerin çıkarlarına göre belirleniyor. Türkiye’ye ucuz işgücüyle sebze ve meyve üretme rolü biçilmiş durumda. Ancak bu durum, uzun vadede tarımı yok oluşa sürüklüyor” dedi. GIDA ENFLASYONU ANCAK ÜRETİMLE ÇÖZÜLÜR Hükümetin gıda enflasyonunu düşürmek için ithalatı bir çözüm olarak sunduğunu belirten Sarıbal, bu anlayışın en büyük yanlış olduğunu ifade ederek; “Üretimi artırmadan, ithalatla gıda enflasyonunu çözemezsiniz. Çözüm, çiftçiyi desteklemek, üreticinin girdi maliyetlerini düşürmek ve tarımı yeniden canlandırmaktır. Türkiye’nin 2024 yılında tarımsal ithalata ödediği toplam 11,4 milyar dolar, yaklaşık 370 milyar TL, hükümetin tarıma ayırdığı destek bütçesinden 4 kat fazla. Bu tablo, tarımda uygulanan politikaların kimleri desteklediğini açıkça gösteriyor. Çiftçilere gerçekçi destekler verilmeli, girdi maliyetleri sübvanse edilmeli. İthalat yerine yerli üretimi teşvik eden politikalar uygulanmalı. Gıda egemenliği sağlanmalı, Türkiye’nin kendi üreticisini destekleyen bir modele geçilmeli” açıklamasını yaptı. 22 YILDA 98 MİLYAR DOLAR AÇIK 2024 yılı bütününde en önemli ithalat kalemleri olan hububat, baklagiller, yağlı tohumlar ve türevleri ile pamuk ve tütüne toplam 11,4 milyar dolar, 370 milyar lira ödendiğini kaydeden Sarıbal,  “TÜİK verilerine göre tarımsal hammaddeler başlığında yer alan ürünlerde 2003-2025 döneminde toplam 21 milyar dolarlık ihracata karşılık 119 milyar dolarlık hammadde ithalatı yapılmıştır. Diğer bir ifade ile 98 milyar dolarlık açık verilmiştir. 2024 yılının 12 aylık döneminde, ihracatta öne çıkan ürünler sıralamasında yüzde 41,4 artışla fındık ilk sırada yer aldı. 323 bin tonluk iç fındık ihracatından 2,6 milyar dolar döviz elde edildi. İkinci sıradaki buğday unu ihracatında buğday ithalatındaki kısıtlamalardan dolayı yüzde 21’lik düşüş yaşandı. Buğday unu ihracatı 1,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ayçiçeği yağı ihracatı da 1 milyar dolarlık değerle üçüncü sırada kendisine yer buldu. Ayçiçeği yağı ihracatında yüzde 3 düşüş yaşandı. Yılın 12 aylık döneminde en çok ithalatı gerçekleştirilen ürün, miktar bazında ithalatı yüzde 30 artan, 1,8 milyar dolar ile soya fasulyesi oldu. Soyada ithalat 3,8 milyon tona ulaştı. İkinci sıradaki pamukta ithalat önceki yıla göre yüzde 8’lik gerilemeye rağmen 1,5 milyar doları aştı. Geçen yıl tüm zamanların ithalat rekoru kırılan buğdayda TMO’nun depolarında biriken stokların eritilmesi amacıyla buğday ithalatında önce yasak, ardından kısıtlama getirildi. Bu nedenle ithalat yarı yarıya azaldı ve 1,4 milyar dolarda kaldı. 1,4 milyon tonu aşan ayçiçeği yağı ithalatına da 1,3 milyar dolar ödendi. 4,5 milyon tona yükselen dane mısır ithalatında ise tüm zamanların rekoru kırıldı; ödenen bedel 1 milyar doları aştı. İthalatta ürün grubu olarak en yüksek bedel yağlı tohum ve bitkisel yağlara gitmektedir. 2024 yılının 12 aylık döneminde yağlı tohumlar, bitkisel yağlar ve küspeler ithalatına toplam 5,3 milyar dolar ödenmiştir. 3 milyon tonu aşan küspe ithalatı için ise 1,1 milyar dolar ödenmiştir” dedi. İLİÇ EKOKIRIM SUÇUDUR, MURAT KURUM SORUMLUDUR Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde 13 Şubat 2024’te yaşanan faciadan bu yana bir yıl geçtiğini, ancak sorumluların hala hesap vermediğini kaydeden Sarıbal, Siyanürlü atık havuzlarının çökmesi sonucu 9 işçi göçük altında kaldı, tonlarca zehir doğaya karıştı. İliç’teki madenin riskleri uzun yıllardır bilim insanları ve çevre örgütleri tarafından dile getiriliyordu. 2010 yılında siyanürle altın üretimine başlayan şirket, kapasite artırımı yoluyla faaliyetini genişletirken, bölgedeki su kaynakları ve ekosistem üzerindeki yıkıcı etkiler göz ardı edildi. Türk Tabipleri Birliği, 2021’de yayımladığı raporda bölgedeki toprak, su ve bitki örneklerinde yüksek oranda arsenik tespit edildiğini açıklamıştı. Yerel halk ve çevre örgütleri, siyanürlü atık havuzlarının kapatılması ve projenin iptal edilmesi çağrısında bulundu. Ancak yetkililer, madenin faaliyetlerini genişletmeye devam etti. Olayın ardından kurulan TBMM Araştırma Komisyonu ve bilirkişi raporları, faciaya neden olan kapasite artışına izin veren yetkilileri işaret etti. Ancak soruşturma sürecinde bilirkişi heyeti değiştirildi, hazırlanan yeni raporla dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum aklandı. İliç ekokırım suçudur, Bakan Murat Kurum, sorumludur!” ifadelerini kullandı.

İktidar Hayvancılığı İthalat Girdabına Hapsetti! Haber

İktidar Hayvancılığı İthalat Girdabına Hapsetti!

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal hayvansal üretimde yaşanan sorunlarla ilgili açıklama yaptı. İktidarın ithalat politikalarıyla üreticiyi iflasa sürükleyerek Türkiye’yi süt ve et krizine mahkum ettiğini vurgulayan Milletvekili Sarıbal, “Hayvancılığın sürdürülebilirliği için hayati öneme sahip olan meralar bilinçsizce yok edildi. Üretim maliyetlerinin yüzde 70’i yem girdilerinden oluşurken, yem ithalatı patladı. Hayvancılık tekelleşti, küçük üretici yok edildi. Süt üreticileri anaç hayvanlarını kesime gönderdi, özellikle son iki yılda 1 milyondan fazla anaç hayvan kesildi. Türkiye’nin hayvan varlığı 2 yılda 4,4 milyon baş azaldı. Geldiğimiz durumda üretici satamıyor, tüketici pahalılıktan et ve süt alamıyor. İktidarın ithalat politikası hayvancılığı içinden çıkılamaz bir girdaba hapsetti” dedi. 2024’TE 1 MİLYAR 133 MİLYON DOLAR ÖDENDİ Küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerinin bitme noktasına getirildiğini vurgulayan Milletvekili Sarıbal, yem, enerji, ilaç, nakliye gibi maliyetlerinin sürekli arttığını, bu durumun hem üreticiye hem de tüketiciye olumsuz yansıdığını dile getirdi. Hayvan yetiştiriciliğinde büyük şirketlerin piyasanın büyük bir kısmını kontrol ettiğine dikkati çeken Sarıbal, “Bu tekelci yapı, üreticilerin fiyat belirlemede etkisiz kalmasına yol açmaktadır. Et ve Süt Kurumu, Ramazan ayı öncesinde 40 bin baş canlı hayvan ithal edecek, piyasaya karkas et sürülecek. Nisan 2010’dan bu yana canlı hayvan ve karkas et ithalatını sürdüren iktidar, son 15 yılda 12 milyar dolarlık ithalat yapmış olmasına rağmen ne et fiyatlarını düşürebildi ne de yerli üretimi koruyabildi. Talimatla ekonomiyi yönetmeye çalıştıkları gibi, talimatla et fiyatlarını düşürmeye çalışıyorlar. TÜİK tarafından açıklanan Hayvansal Üretim İstatistiklerine göre, 2023 yılında Türkiye’nin toplam hayvan varlığının önceki yıla göre 4,4 milyon baş azaldığını kaydeden Sarıbal, 2024 yılının Ocak-Kasım döneminde; 372 bin baş canlı hayvan ithalatına 644 milyon dolar dolar, 75 bin ton kırmızı et ithalatına 489 milyon dolar olmak üzere toplam 1 milyar 133 milyon dolar ödendi. Bunun adı ihanet değil de nedir” diye konuştu. KARMA YEM HAM MADDELERİNİN YÜZDE 45’İ İTHAL Hayvancılık sektöründe üretim maliyetlerinin yaklaşık yüzde 70’inin yem girdilerinden oluştuğunu vurgulayan Sarıbal, “Doğalçayır ve meraların azalması, ülke hayvancılığı açısından ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Meraların günümüzde ciddi bir azalma göstermesi, tarım politikalarında yanlış planlamaların ve bilinçsiz arazi kullanımının bir sonucudur. Mera ağırlıklı besleme olmadan, yem bitkisi üretimi ve fabrika yemine bağımlı bir sistemin uzun vadede sürdürülebilirliği zor. Nüfus artışı, köyden kente göç ve gelişen ekonomik koşullar hayvansal gıdaya olan talebi artırmakta; bu durum karma yem üretimine de yansımaktadır. Ancak karma yem üretiminde kullanılan yağlı tohum ve küspeleri ile bazı tahıllar ve yan ürünleri gibi ham maddelerin ithal edilmesi zorunludur. 2023 yılında üretilen yaklaşık 28 milyon tonluk karma yemin yaklaşık yüzde 45’i zorunlu olarak ithalat yoluyla tedarik edilmiştir” ifadelerini kullandı. SON İKİ YILDA 1 MİLYONDAN FAZLA ANAÇ HAYVAN KESİLDİ Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ sütte referans fiyatını litre başına 17 lira 15 kuruş olarak belirlediğini hatırlatan Sarıbal, AKP iktidarının süt fiyatlarını gıda enflasyonun önlenmesinde bir araç olarak kullandığını, üreticilerin sütünü maliyetinin altında bir fiyattan satma zorunluluğu getirdiğine dikkati çekti, “Bu durumda süt üreticileri anaç hayvanlarını kesime gönderirken  özellikle son iki yılda 1 milyondan fazla anaç hayvan kesime gitmiştir. Bunun yanı sıra ithalat politikası yerli hayvan varlığında düşüşe neden olmaktadır. TÜİK tarafından açıklanan Hayvansal Üretim İstatistiklerine göre, 2023 yılında Türkiye’nin toplam hayvan varlığı önceki yıla göre 4,4 milyon baş azalmıştır. Çiğ süt fiyatları baskılanarak gıda enflasyonu düşürülemez. Çiğ süt fiyatlarını düşük tutma politikalarından vazgeçilmeli, yem fiyatları sübvanse edilmelidir” dedi.

İthalat Patladı, Et Fiyatları Uçtu! Haber

İthalat Patladı, Et Fiyatları Uçtu!

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye'nin tarım sektöründe yaşanan ciddi sorunlara dikkat çekmek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bir basın toplantısı düzenledi. Gürer, hükümetin tarım politikalarını eleştirerek, sektördeki ekonomik daralma ve üretim kayıplarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Ömer Fethi Gürer,tarım ve hayvancılık politikalarına yönelik eleştirilerde bulundu. Hem üreticilerin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekti hem de Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın açıklamalarını değerlendirdi. BAKANLARIN 3 YILLIK HEDEFLERİ HEP AYNI AMA İTHALAT DEVAM EDİYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın Devlet Su İşleri'nde düzenlenen 2024 yılı değerlendirme ve 2025 yılı hedefler toplantısındaki açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gürer, “Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, Suriye'nin üretim ihtiyaçlarını tespit ederek destek olacaklarını ve 14 kişilik bir ekiple çalışmalarda bulunduklarını belirtti. Ayrıca eylem planı hazırladıklarını duyurdu. Tarımsal üretim konusunda, hem bitkisel üretimde hem de hayvansal üretimde ihtiyaçları tespit ederek mutlaka onların yanında olacaklarını ifade etti. Bakan, daha önceki bakanlar gibi Türkiye'deki hayvancılıkla ilgili sorunlar için 3 yıllık bir süre istedi. 3 yılın sonunda Türkiye'nin hayvan ithal etmeyeceğini belirtti. Ancak daha önceki süreçte de bakanlar benzer açıklamalar yapmış, fakat o süreler geldiğinde hayvan ithalatı devam etmiştir. Türkiye, 2010 yılından beri hayvan ithalatını durmadan sürdürmektedir.” dedi. BAKANLAR GİTTİ, İTHALAT DEVAM ETTİ CHP Milletvekili  Ömer Fethi Gürer, “Bakanlar, görevlerine geldiklerinde genelde 3 yıllık bir hedef açıklıyorlar. Ancak bakanların görev süreleri uzun olmuyor; bakanlar gidiyor, ithalat devam ediyor. Son iki yılda 1 milyon 200 bin baş hayvan ithal edildi. Canlı hayvan, et ve yem ithalatı bu iktidar döneminde adeta patladı. 2010-2024 yılları arasında, 11 milyar 357 milyon 207 bin dolar canlı hayvan ve et ithalatına ödeme yapıldı. İthalat başladığında etin kilosu 12 lirayken, karkas etin kilosu bugün kesimhanelerde 400 liraya, rafta ise bunun iki katına ulaştı. Bu yönde söylenenlerin gerçekleşmesi, uygulanan politikaların doğru seçilmesi ve oluşturulması ile alakalıdır. Bu anlamda yeterli olunmadığı geçmiş örneklerle görülmektedir. Bu sefer de yapılan açıklamada 3 yıllık hedef kondu. Bu hedefin tutturulması önemli.” diye konuştu.  GEÇMİŞTEKİ DENEYİMLERDE OLUMSUZ SONUÇLAR VARDI Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın daha önce Sudan, Nijer ve Venezuela ile tarım alanında anlaşmalar yaparak, TİGEM'i bu konuda yetkilendirdiğini ancak bu süreçlerin de beklenen başarıyı sağlayamadığını vurguladı.  Ömer Fethi Gürer, “Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, başka bir açıklamada İran ile tarımsal ilişkilerin geliştirileceğini söyledi. İran ile ilgili tarımsal ilişkiler 2016 yılında gelişmeye başlamıştı. Ancak, bu yeterli olmadı ki yeni bir süreç başlatılacağını belirtti. Gerçi Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bundan önceki deneyimlerinde de olumsuz sonuçlar görülmüştü. Örneğin, Sudan , Nijer ve Venezuela ile tarım konusunda anlaşmalar yapılmış, TİGEM bu konuda yetkili kılınmıştı. Ancak Sudan'da yapılan anlaşma iptal edilerek Sudan'dan geri dönülmek zorunda kalınmış, yapılan masraflar da yanımıza kâr kalmıştır. Keza, önceki bakanların Nijer ve Venezuela sevgisi, bu bakan için şimdilik yok. Komşu ülkelerle bu konuda çalışmalar yürütüleceği belirtiliyor. İran ve Suriye'nin tarım politikalarını birlikte oluşturma girişimi, Türkiye'nin sorunlarının görmezden gelinmesine neden olmamalıdır.” Dedi.  2025 YILI ZOR GEÇECEK CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 2025 yılının zor geçeceğini belirterek, “2025 yılının da 2024 yılı gibi zor geçeceği anlaşılıyor. Dünyada son aylarda emtia fiyatlarında önemli artışlar yaşanıyor. Ülkemiz yem ve gübrede dışa bağımlıdır. Bu nedenle, yurt dışındaki yem ve gübre fiyatlarındaki artış, ülkemizdeki yem ve gübre fiyatlarına aynen yansımaktadır ve yansıyacaktır. Son bir ayda özellikle gübre fiyatı ciddi anlamda arttı. Geçtiğimiz yılın son aylarında başlayan bu fiyat artışı devam ederse, çiftçilerin gübreyi yeterli ölçüde kullanabilmeleri olası değildir.” şeklinde konuştu. "FAHİŞ GEÇİŞ ÜCRETLERİ ÜRÜN FİYATLARINI ARTTIRIYOR" Gürer, Ankara-Niğde arasında bir otomobilin geçiş ücretinin 420 liradan 590 liraya çıktığını, gidiş gelişin ise 1.180 lirayı bulduğunu belirtti. 275 kilometrelik otoyolun fiyatının çok yüksek olduğunu ifade eden Gürer, aynı durumun kamyonlar için de geçerli olduğunu söyledi. Küçük bir kamyonun tek yön için 835, büyük kamyonun ise 1.035 liraya çıkarken, tırların geçiş ücreti 1.245 liraya yükseldi. Bu artışın, Adana'dan İstanbul'a kadar farklı güzergahları kullanacak olan araçlar için de geçerli olduğunu vurgulayan Gürer, yüksek geçiş ücretlerinin doğal olarak ürün fiyatlarında ciddi maliyet artışlarına yol açtığını belirtti. "GİRDİ MALİYETLERİ ÇİFTÇİYİ ZORLUYOR" Ömer Fethi Gürer, girdi maliyetlerinin sürekli arttığını ve bunun da çiftçilerin üretim yapabilmesini zorlaştırdığını ifade etti. Gürer"Gübre, tohum, tarım ilaçları, işçilik, tarla kirası, mazot, nakliye, elektrik, su, araç ekipman ve diğer giderlerdeki artış, çiftçilerin üretim yapabilmesini zorluyor," diye konuştu.Gürer, bu maliyet artışlarının tarımsal üretimi tehdit ettiğini vurguladı. "KURAKLIK, REKOLTEYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR" CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer, kuraklığın bu yılki tarım üretimini tehdit ettiğini belirtti. Birçok bölgede beklenen mevsim yağışlarının gerçekleşmediğini söyleyen Gürer, kuru tarım alanlarında rekolte kaybının kaçınılmaz olduğunu ifade etti. "Geçtiğimiz yıl hububat üretiminde yaşanan 3 milyon 200 bin tonluk düşüş, bu yıl da devam etme olasılığı yüksek," dedi. Bu durumun Türkiye'nin dışa bağımlılığını daha da artıracağına dikkat çeken Gürer, gıda fiyatlarının bu yıl da düşmek yerine artış göstereceğini öngördü. "SULAMA SORUNU VE SU KAYNAKLARI" Türkiye'nin sulama sorununun devam ettiğine de değinen Gürer, kuraklık nedeniyle su kaynaklarının hızla azaldığını belirtti. "Modern sulama yöntemleri yerine hala salma sulama yapılıyor. Yağmurlama ve damlama sulama sistemlerinin geliştirilmesi gerekiyor." dedi. İç Anadolu'da yeraltı sularının çekilmesi sonucu obruk oluşumlarının devam ettiğini ve göller ile derelerin kuruduğunu ifade eden Gürer, su konusunda Türkiye'nin hala etkin projeler geliştiremediğini belirtti. "TARIM POLİTİKALARI 2025 İÇİN RİSK OLUŞTURUYOR" Ömer Fethi Gürer,2025 yılının tarım sektörü için de zor geçeceğini belirterek, kuraklık, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve diğer olumsuz faktörlerin üretim kayıplarına ve fiyat artışlarına yol açacağını söyledi. "Emeklinin, asgari ücretlinin, dar gelirlinin rafta istediği ürünleri alabileceği fiyatların oluşması, bu yıl da hayal görünüyor." dedi. "TARIMDA SÜBVANSİYON UYGULAMALARI GEREKİYOR" CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanı'nın Suriye'deki üretim ihtiyaçlarını tespit ederken, Türkiye'nin mevcut durumunu daha kapsamlı bir şekilde ele alması gerektiğini belirtti. "Gübre ve yem gibi temel girdilerde sübvansiyon uygulanmalıdır. %50'sini Bakanlık, %50'sini çiftçi ve besici karşılamalıdır," önerisinde bulunan Gürer, ayrıca akaryakıt ve tarım kesimiyle ilgili özel düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade etti. Akaryakıtta tarım kesimi için verilen mazotta ÖTV ve KDV'nin kaldırılmasını talep etti. "Çiftçiye destek verirken üç katı vergi alınıyor." dedi. "GİRDİ MALİYETLERİNİN ARTIŞI VE DENETİM SORUNLARI" Ömer Fethi Gürer, pestisit ve aflatoksin gibi sağlık sorunlarının yanı sıra girdi maliyetlerindeki artışın da dikkate alınması gerektiğini belirtti. "Türkiye'nin ithal ettiği ürünlerin yeterince kontrol edilip edilmediği kamuoyuyla paylaşılmalıdır," diyerek, tarımda daha sıkı denetimlerin ve sürdürülebilir politikaların önemine vurgu yaptı.

Et ithalatı Hayvancılık Sektörünü Çöküşün Eşiğine Getirdi! Haber

Et ithalatı Hayvancılık Sektörünü Çöküşün Eşiğine Getirdi!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Et ithalatı sürdürülebilir değil” diyen Et ve Süt Kurumu (ESK) Genel Müdürü Mustafa Kayhan’a, “Bu politikanın bedelini kim ödeyecek? Bu saatten sonra yapacağınız tek şey, koltuklarınızı derhal bırakmaktır. Ülke tarımını bu hale getirenlerin yapacağı son katkı, istifa etmektir. Halk artık bu yanlış politikalarla yönetilmeyi hak etmiyor. Bir yandan bürokratlar ithalatın yanlışlığını itiraf ederken diğer yandan Cumhurbaşkanı ithalatı teşvik ediyor. Tarım ve hayvancılık, böylesine bir kaos ortamında sürdürülebilir olamaz” dedi. ESK Genel Müdürü Mustafa Kayhan, katıldığı bir zirvede, “İthal hayvan getirerek kısa vadede arzı artırabiliriz ancak bu kırsal kesimdeki üretimi küçültüyor. Uzun vadede bu yöntem sürdürülebilir değil. Yerli üretimi artırmaya ve iç pazarı desteklemeye odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı. CHP Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Kayhan’ın açıklamalarına tepki gösterdi. Adem’in konu hakkındaki yazılı açıklaması şöyle: “14 yıldır söylüyoruz. İthalatın çözüm olmadığını, dışa bağımlılığın tarım ve hayvancılığımızı çöküşe götürdüğünü, çiftçiyi ve üreticiyi desteklemeden hiçbir sorunun çözülemeyeceğini defalarca dile getirdik. Ancak sesimizi duymadılar. ESK Genel Müdürü’nün çıkıp da ithalatın yanlış olduğunu itiraf etmesi, hükümetin yıllardır izlediği politikaların iflas ettiğinin açık bir göstergesidir. Ama sormak gerekiyor: Bu gerçeği bugün fark ettiyseniz, Cumhurbaşkanı’na bunu nasıl anlatacaksınız? Daha birkaç hafta önce Sayın Cumhurbaşkanı, ithalat için talimat verdiğini açıklamadı mı? Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır? Hangi politikayı savunduğunuzun farkında mısınız? Kendi kendinizle çelişiyorsunuz. "Şimdi ‘İthalat çözüm değil’ diyorsunuz ama bu itiraf yıllardır tarım ve hayvancılığı yok eden politikalarınızı haklı çıkarmaz” İthalata dayalı bu yanlış politikalarla yıllardır tarım ve hayvancılığı dışa bağımlı hale getirdiniz. Üreticiyi desteklemek yerine ithalatı teşvik ettiniz, yerli üretimi yok ettiniz. Bugün geldiğiniz noktada, ithalatın çözüm olmadığını söylüyorsunuz. Peki ya bu yanlış politikalardan dolayı iflas eden çiftçilerin hesabını kim verecek? Çiftçinin tarlasını, hayvanını kaybetmesine neden olan kim? Halkın sofrasındaki etin, süt ürünlerinin fiyatını fahiş hale getiren bu yanlış politikaların bedelini kim ödeyecek? Şimdi çıkıp ‘İthalat çözüm değil’ diyorsunuz ama bu itiraf yıllardır tarım ve hayvancılığı yok eden politikalarınızı haklı çıkarmaz. "Bu geç kalınmış bir farkındalıktır” Bugün bu yanlış politikaların faturasını ödeyenler; iflas eden üreticiler, emeği sömürülen çiftçiler ve artan fiyatlarla boğuşan halktır. Yıllardır bu ülkenin çiftçisine, hayvancısına sırtınızı döndünüz, üreticiyi ayakta tutacak destekleri vermediniz, tarım politikalarını günübirlik kararlarla şekillendirdiniz. Çiftçi tarlasını ekemez hale gelirken hayvancılar yem fiyatlarından dolayı ahırlarını boşaltmak zorunda kaldı. Siz ise dışarıdan ithalat yaparak günü kurtarmaya çalıştınız. Bugün et fiyatları altından kalkılamaz seviyelerdeyken, besiciler iflas bayrağını çekmişken ithalatın çözüm olmadığını fark ediyorsunuz. Bu geç kalınmış bir farkındalıktır ve ülkeye ödettiğiniz bedellerin vicdani sorumluluğundan kaçamazsınız. "Et ithalatı, Türkiye’nin hayvancılık sektörünü de çöküşün eşiğine getirmiştir” Et ithalatı, sadece dışa bağımlılığı artırmakla kalmamış, Türkiye’nin hayvancılık sektörünü de çöküşün eşiğine getirmiştir. Milyonlarca küçük üretici, ithalat nedeniyle rekabet edememiş ve sektörden çekilmiştir. Bugün kırsalda işsizlik artmış, köyler boşalmış, hayvancılıkla uğraşan aileler borç sarmalına mahkum edilmiştir. Üreticiye verilen destekler yetersiz kalırken ithalat lobilerinin zenginleşmesine göz yumulmuştur. Bu bedel yalnızca ekonomik değildir, kırsal kesimdeki yoksulluğun artması, ülke tarımının stratejik değerini kaybetmesi ve gıda güvenliğimizin tehlikeye girmesi gibi uzun vadeli sorunlarla karşı karşıyayız. "Bu politikanın bedelini kim ödeyecek” Sayın Genel Müdür, ithalatla hiçbir yere varılamayacağını söylüyorsunuz, güzel. Ancak bu politikanın bedelini kim ödeyecek? Bu saatten sonra yapacağınız tek şey, koltuklarınızı derhal bırakmaktır. Ülke tarımını bu hale getirenlerin yapacağı son katkı, istifa etmektir. Tarımı bu kadar plansız, öngörüsüz bir şekilde yönetenlerin bu ülkeye vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Halk artık bu yanlış politikalarla yönetilmeyi hak etmiyor. İlk seçimde bu düzeni halk değiştirecektir. Bir yandan bürokratlar ithalatın yanlışlığını itiraf ederken diğer yandan Cumhurbaşkanı ithalatı teşvik ediyor. Tarım ve hayvancılık, böylesine bir kaos ortamında sürdürülebilir olamaz. Bu çelişkiler, ülke yönetiminin plansızlığını ve öngörüsüzlüğünü bir kez daha ortaya koyuyor. Biz CHP olarak çiftçiye ve üreticiye hak ettiği desteği verecek, bu dışa bağımlılığı tamamen bitirecek politikalarımızı hayata geçireceğiz. "CHP olarak Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki sorunlarını çözmek için kapsamlı bir planımız var” CHP olarak Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki sorunlarını çözmek için kapsamlı bir planımız var. Çiftçimize hak ettiği destekleri sağlayacak, mazot ve yem fiyatlarını sübvanse edecek, ithalata bağımlılığı sonlandıracak köklü politikalarımız hazır. Türkiye, tarım ve hayvancılıktaki potansiyelini yeniden harekete geçirecek güce sahiptir. Bu ülkenin bereketli toprakları ve çalışkan çiftçileri, doğru politikalarla yeniden ayağa kalkacaktır. Halkımızın sofrasına hak ettiği uygun fiyatlarla yerli ve kaliteli ürünlerin gelmesi için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.