SON DAKİKA
Hava Durumu

#Jale Nur Süllü

Porsuk Haber Ajansı - Jale Nur Süllü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Jale Nur Süllü haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CHP Milletvekili Süllü: ''Artık Bize Masal Anlatmayın!'' Haber

CHP Milletvekili Süllü: ''Artık Bize Masal Anlatmayın!''

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü Sarıcakaya'nın Bilal Habeşi Mahallesi'ndeki altın madeni projesi için verilen ÇED gerekli değildir kararına tepki gösterdi. CHP Milletvekili Süllü sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ''Eskişehirimiz ve ülkemiz maden çöplüğüne dönüşmesin'' dedi. Süllü yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''Güzel beldemiz Kaymaz'ı yıllardır yerle bir eden altın madeninin 3. Kapasite Artışı ile İlave Maden Atık Depolama Tesisi için Bakanlık tarafından verilen ÇED olumlu raporuna karşı Büyükşehir Belediyemizin kazandığı hukuk mücadelesine karşın Eskişehir'i mahvetme kararlılığında olanlar dur durak bilmiyor. Bir yanda Kaymaz için mücadele verirken, Alpagut Atalanteke, Tekeciler'de Cengiz Holding'in gerçekleştirmeyi düşündüğü Altın Madeni projesine direnirken, Sarıcakaya'nın Bilal Habeşi Mahallesi'ndeki altın madeni projesine ÇED Gerekli Değildir kararı verildiğini öğrendik. Kaymaz’daki altın madenciliği faaliyetleri, bölgemizin doğal varlıklarını ve vatandaşlarımızın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını tehdit ederken tehlike şimdi tüm şehrimize yayılacak. Bu tehlike şimdi daha da büyüyor. Eskişehir'de son 10 yılda 318 maden arama ve taşocağı faaliyetine ruhsat verildi. Başka illerden getirilecek cevherlerle milyonlarca metreküp zehirli atığın Eskişehir’e yığılması planlanıyor! Bu korkunç tablo yalnızca doğamızı değil, halkımızın sağlığını da ciddi riske atıyor. İktidarın doğayı hiçe sayan politikaları yüzünden, ülkemizin her köşesi gibi Eskişehir de vahşi madenciliğin acımasız pençesine terk ediliyor. Ormanlarımız, toprağımız, tatlı su kaynaklarımız; altın uğruna vahşi madenciliğe feda edilmemeli! Gelecek nesillere miras bırakacağımız şey zehir dolu atık havuzları değil, temiz ve yaşanabilir bir doğa olmalıdır!''

Çiftçinin Alınterine İhanet! Haber

Çiftçinin Alınterine İhanet!

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Cumhurbaşkanı Kararı ile mısır ithalatında yüzde 130 olan gümrük vergisinin yüzde 5’e düşürülmesine sert tepki gösterdi. Süllü, “Mısırda gümrük vergisini dibe çeken AKP, çiftçiyi, tarımı ve üretimi bitirme uygulamalarına devam ediyor. Çiftçinin üretmemesi, yandaş ithalatçı ve tüccarların daha fazla para kazanması için her yolu deniyor. Bu karar, çiftçiye, üreticiye, köylüye değil, ithalat lobilerine hizmet etmektedir.” dedi. AKP’den Çiftçiye Bir Darbe Daha Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, TMO'nun (Toprak Mahsulleri Ofisi) mısır alım fiyatını açıklamadan mısır ithalatının kapılarının açılmasına tepki gösterdi. Süllü, “Çiftçi can çekişirken, mısır ithalatında yüzde 130 olan gümrük vergisini yüzde 5’e düşüren Cumhurbaşkanı Kararı Resmî Gazete’de yayımlandı. 31 Aralık 2024’e kadar 1 milyon ton mısır ithal edilecek. ‘Yeter ki sen üret’ dedikleri çiftçinin alın terine ihanet edildi. Ürününü TMO’ların önünde bekleten mısır üreticisinin hali ne olacak?” diye sordu. “İthalat Lobilerine Hizmet Ediliyor” Süllü, kararın yerli üreticiyi değil, ithalat lobilerini desteklediğini belirterek, “Bu karar, çiftçiye, üreticiye, köylüye değil, ithalat lobilerine hizmet etmektedir. Mısır üreticileri kara kara düşünüyor, ellerindeki ürünlerini maliyetin altında satma endişesi yaşıyor. Eskişehirli mısır üreticileri geceden beri bize ulaşıp tepkilerini dile getiriyorlar. Şimdiden mısır alım fiyatlarında düşüş oldu” diye konuştu. “Yerli Üretim Tüketimi Karşılamıyor İtirafı” Ticaret Bakanlığı’nın, yerli üretimin tüketimi karşılamada yetersiz kaldığı gerekçesiyle gümrük vergisinin düşürüldüğünü savunduğunu hatırlatan Süllü, “Bir zamanlar tarım ülkesi olan Türkiye, artık yerli tüketimi karşılayamaz duruma düşürüldü. Peki, bu süreçte Tarım Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı ne yapıyordu? Yerli üretimin tüketimi karşılamamasının sorumlusu siyasi iktidar, Tarım Bakanlığı değil midir? Yerli üreticiyi değil de yabancı çiftçiyi, ithalat lobilerini desteklemenizdeki amacınız nedir?” diye sordu. “Paramız Olsa Da İthal Edecek Yiyecek Bulamayacağız” Süllü, bu politikaların Türkiye'yi büyük bir gıda krizine sürüklediğini ifade ederek, “Üretimden koparılan çiftçi sayısı her geçen yıl artıyor. Yerli üreticiyi korumak, üretimin devamını sağlamak için acilen bir planlama yapılması ve çiftçinin desteklenmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz” dedi.

Türkiye’nin AB Tam Üyelik Müzakerelerinde 19 Yıllık Hüsran Haber

Türkiye’nin AB Tam Üyelik Müzakerelerinde 19 Yıllık Hüsran

CHP Eskişehir Milletvekili, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkan Yardımcısı ve AB Uyum Komisyonu Üyesi Dr. Jale Nur Süllü, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlamasının 19. yıldönümü vesilesi ile yazılı basın açıklaması yaptı. Süllü yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasının üzerinden 19 yıl geçti. 1999 Helsinki Zirvesi’nde resmen adaylık statüsünün elde edilmesi ve 3 Ekim 2005 tarihinde katılım müzakerelerine başlanan süreç, Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca ulaştığı en önemli diplomatik hedeflerden birini gerçekleştirme potansiyeline sahipken 22 yıllık AKP iktidarlarının yanlış politikaları yüzünden adeta, heba edildi. Geçtiğimiz 19 yıl boyunca katılım sürecini tamamlamak için gerekli olan 35 Fasıldan sadece 16 Fasıl açıldı, yalnızca 1 Fasıl geçici olarak kapatılabildi. 2018 yılına gelindiğinde AKP’nin politikaları yüzünden üyelik müzakereleri tamamen donduruldu. Siyasi irade eksikliği nedeniyle Türkiye’nin haklı tezleri dahi, AB ülkelerine ve kurumsal yapılarına karşı savunulamadı. İlişkiler mülteci sorunu, vize serbestisi ve Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi gibi belirli alanlardaki kısa vadeli iş birliklerine indirgendi. Aday ülke statüsünden söz edilmezken üçüncü ülke, partner veya komşu ülke olarak atıf yapılan bir ülke durumuna savrulduk. AKP’nin Yanlış Tercihleri: Demokratik Gerileme Müzakerelerin Dondurulmasına Yol Açtı AKP, ilk yıllarında reform söylemleri ile AB yolunda ilerlerken, 2007’den sonra otoriterleşen yönetim anlayışıyla demokratik değerlerden sapılmasıyla AB kriterlerinden de uzaklaşılmasına neden oldu. Türkiye’nin AB sürecindeki en büyük engellerinden biri AKP’nin otoriter politikaları oldu. 2010 Anayasa değişiklikleri, Gezi Parkı protestolarına yönelik sert müdahaleler ve 2016 darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hâl uygulamaları, Türkiye’yi AB’nin temel değerlerinden uzaklaştırdı. Yargı bağımsızlığı zayıflarken, basın özgürlüğü üzerindeki baskılar artarak, Türkiye’nin AB standartlarına uyum sürecini ciddi şekilde zedeledi. Türk hükümeti ve mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını uygulamamasının anayasal düzeni zayıflattığı uyarısı raporlara yansır oldu. 2017 yılına gelindiğinde, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Genel Kurulu, Türkiye’nin 2004 yılında çıkarıldığı denetim sürecine yeniden alınmasına karar verdi. TBMM’nin oy birliğiyle kabul ettiği, ülkemiz adına uluslararası bir kazanım olan Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nden bir kişinin keyfi olarak verdiği kararla çıkıldı. Yolsuzluklar ve Ekonomik Gerileme Türkiye’yi AB’den Uzaklaştırdı AKP’nin ekonomik politikaları ve yolsuzluklarla mücadeledeki başarısızlığı, Türkiye’nin AB üyelik sürecine darbe vurdu. Yolsuzluk algısındaki artış, Türkiye’nin demokratikleşme sürecini olumsuz etkilerken, AB’nin bu konudaki eleştirileri görmezden gelindi. Aynı zamanda ekonomik reformların yetersizliği, Türkiye-AB ticari ilişkilerini de olumsuz yönde etkiledi. Göç Anlaşması ve Vize Çilesi: AKP’nin Yanlış Politikalarının Faturası 2015 yılındaki Suriyeli mülteciler krizi, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası oldu. AKP, mülteci krizini iç siyasette koz olarak kullanırken, vize serbestisi gibi önemli taahhütler yerine getirilmedi. Vize serbestisi hakkını elde etmek için yerine getirilmesi gereken 72 kriterden 6’sı sekiz yıldır tamamlanmadı. Vatandaşlarımız Schengen vizesi randevusu almak için dahi ciddi zorluklar ve mağduriyetler yaşarken AKP hükümeti ise, yabancı ülke vatandaşlarının ülkemize vizesiz, süresi geçmiş pasaportlar ve kimlik kartları ile giriş yapmalarına izin veren kararlar aldı. CHP’nin AB Vizyonu Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler, Türkiye’nin AB hedefini canlandırmak ve müzakere sürecini yeniden başlatmak için güçlü reformlar yapacağız. AKP’nin Türkiye’yi AB yolundan uzaklaştıran politikalarını geride bırakacak; demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve yolsuzlukla mücadelede köklü adımlar atarak Türkiye’yi yeniden AB ile uyumlu hale getireceğiz. Türkiye’nin hedefi ne BRİCS ne de Şanghay İşbirliği Örgütü değildir. CHP iktidarında, Türkiye’nin AB üyelik hedefi gerçek bir politika olarak ele alınacak ve bu süreç Türkiye’nin demokratik, ekonomik ve sosyal kalkınmasında yeni bir dönemin kapılarını aralayacaktır.''

CHP'li Vekillerden İl Emniyet Müdürü Yılmaz'a Ziyaret Haber

CHP'li Vekillerden İl Emniyet Müdürü Yılmaz'a Ziyaret

CHP Milletvekilleri Utku Çakırözer, Dr. Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü görevine atanan Tolga Yılmaz’ı makamında ziyaret ederek, başarılar diledi. Ziyarette gerçekleştirilen görüşmelerde CHP Eskişehir Milletvekilleri ve İl Emniyet Müdürü Tolga Yılmaz Eskişehir’in güvenli şehir olma özelliğini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da korumaya devam edeceğine dikkat çektiler. Milletvekilleri geçtiğimiz günlerde İstanbul Ümraniye’de görevi sırasında şehit edilen polis memuru Şeyda Yılmaz için İl Emniyet Müdürü Yılmaz ve emniyet mensuplarına baş sağlığı dileklerini de ilettiler. ŞEHİT POLİS İÇİN BAŞSAĞLIĞI…   CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Dr. Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü görevine atanan Tolga Yılmaz’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. CHP’li Milletvekilleri şehrin yeni Emniyet Müdürü Tolga Yılmaz’a görevinde başarılar dilerken, İstanbul Ümraniye’de görevi başında şehit olan polis memuru Şeyda Yılmaz için baş sağlığı mesajlarını da iletti. “ESKİŞEHİR GÜVENLİ ŞEHİR OLMAYA DEVAM EDECEK” Ziyarette hem CHP’li Çakırözer, Süllü ve Arslan hem de İl Emniyet Müdürü Yılmaz, Eskişehir’in bugüne kadar koruduğu güvenli şehir olma özelliğini bundan sonra da korumaya devam edeceğine olan inançlarını dile getirdiler. CHP Milletvekilleri emniyet güçlerinin Türkiye’nin dört bir yanında asayişin sağlanması ve demokratik düzenin korunması için büyük öneme sahip olduğuna dikkat çekerken, “Emniyet güçlerimiz Eskişehir’imizde ve şehirlerimizde asayişin sağlanması ve demokratik hukuk devletinin korunması için büyük öneme sahip. Özveriyle görevlerini yerine getiren tüm emniyet mensuplarımıza teşekkür ediyor, görevlerinde başarılar diliyoruz” mesajlarını verdi.

Tasarrufa Başlanacak Yer Eğitim Olmamalı! Haber

Tasarrufa Başlanacak Yer Eğitim Olmamalı!

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Eğitim Sen Şube Başkanı Özkan Demirkol ve Yönetim Kurulu ile bir araya gelerek eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla yaşanan sorunları dinledi. Öğrencilerin, velilerin ve öğretmenlerin yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Süllü, “Tasarruf tedbirleri kapsamında iktidarın, bu yıl da eğitimi gözden çıkartmasıyla yaşanan sorunların katlanarak arttığını görüyoruz.” dedi. EĞİTİMİN BEDELİ DE YİNE VATANDAŞIN SIRTINDA Süllü’nün ziyaret ettiği Eğitim Sen Şube Başkanı Özkan Demirkol, “Tasarruf tedbirleri kapsamında okullara ödenek tamamen kesildi. Ödenek olmadığı için personel yok, okullarda sorunlar çok, boyanmamış okullar, musluklar bozuk, bazı okullarda internet bile yok. Güçlendirme nedeniyle boşaltılan okullarda hiçbir çalışma yok, öğrenciler başka okullara taşındı sorunlar daha da katlandı. Velilerden temizlik, güvenlik için para topluyoruz. Sınıf temsilciliğini de kaldırdıkları için para toplama işi öğretmenlerin üzerine kaldı. Velilerle öğretmenler karşı karşıya kalıyor, ilerleyen süreçte büyük sorunların, tartışmaların yaşanacağını öngörüyoruz.” diyerek dert yandı. Okullarda özellikle temizlik ve güvenlik konusunun çok büyük bir sorun oluşturduğunu söyleyen Süllü, “Okullarda hijyenin ne derece önemli olduğunu bizzat gördüğümüz pandemi döneminin ardından yeni eğitim-öğretim döneminde yaşanan personel eksiliği nedeniyle temizlenemeyen okullar öğrencilerimizin sağlığı için ciddi tehdit oluştururken, güvenlik personeli eksikliği de hem velileri hem de öğrencileri tedirgin ediyor. 5’li çetelere vergi affı getirilerek borçları silinirken, konu tasarruf olduğunda ilk Milli Eğitim bütçesinden yapılıyor. Okullara ayrılmayan ödenek, geçim derdi ile mücadele eden vatandaşın sırtına yükleniyor. İktidar sorumlusu olduğu ekonomik krizin bedelini ‘tasarruf tedbiri’ adı altında yine vatandaşa ödetiyor.” dedi. ÇOCUKLAR OKULLARDA AÇ Eğitim Sen Şube Başkanı Özkan Demirkol, “Ülkenin yarısından fazla asgari ücret ile geçiniyor. Çocuklar sabah 8’de geliyor, akşam 5 buçuğa kadar okuldalar. 3 öğün yemek yemeleri lazım ama mümkün değil. Çocuklar okullarda aç.” dedi. Eğitimcilerin artık kendi sorunlarını bir kenara bırakarak çocukların ve okulların sorunu ile boğuştuğunu söyleyen Süllü, “Geçen sene kantinlerde 35 TL olan tost, bu yıl 75 liradan, su 11 liradan satılıyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz, velilerin bütçesini zorluyor. Her geçen gün alım gücü düşerken, çocuklarımız en temel beslenme ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geldi. Okullarda en az bir öğün yemek için ivedilikle bir çalışma yapılması gerekiyor” vurgusunu yaptı. MÜFREDAT LAİKLİK VE BİLİMSELLİKTEN UZAK Millî Eğitim Bakanlığı’nın müfredat değişikliği yaparak “Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini” değerlendiren Demirkol, “Müfredat değişikliklerinde bilim insanları, eğitimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınması gerekirken bu yıl, müfredat değişikliği hazırlıklarına eğitim alanında hiçbir örgütlü sendika dâhil edilmediği gibi, süreç açık ve şeffaf bir şekilde de yürütülmedi. Müfredat kimler, hangi komisyonlar, kurumlar tarafında yapıldı bilmiyoruz; ancak, içeriğine baktığımızda bütün ders kitaplarında ‘milli ve manevi değerlerin’ merkeze alınmış” dedi. Millî Eğitim Bakanlığının bilimselliği önceleyen anlayıştan giderek uzaklaştığını söyleyen Süllü, “Bakanlık laik ve bilimsel eğitimi geri plana atarak, ÇEDES gibi projelerle ve ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ adı altındaki yeni müfredatla adeta iktidarın siyasal ideolojisinin aktarıcısı konumuna gelmiştir. Bu nedenle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne karşı Türkiye’nin geleceğinin çağdaş, bilimsel ve nitelikli eğitimle şekillenmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. MESEM’LER ÇOCUK İŞÇİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇIYOR Bir başka önemli sorunun da MESEM’ler olduğunu belirten Özkan Demirkol, MESEM’ler yoluyla çocuk işçiliğinin önünün açıldığını, MESEM işçiliğinin çocuklara mobbing, şiddet, ağır çalışma koşulları gibi travma yaratacak bir çalışma ortamı yarattığını belirtti. Süllü ise “MESEM kapsamında çalıştırılan çocuklar, resmi kayıtlara göre 330’un üzerinde iş kazası geçirmiş. Sadece 2023-2024 eğitim-öğretim yılı içerisinde 10’dan fazla çocuğun hayatını kaybetmesi düşündürücü. Mesleki eğitim çok önemli, acilen Meslek Liseleri arttırılarak, eğitim niteliği arttırılarak ihtiyaç duyulan ara eleman yetiştirilmesine önem verilmeli.” diyerek mesleki eğitimin önemini vurguladı. Jale Nur Süllü, son dönemde eğitimin her kademesinde yaşanan öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin boğuşmak zorunda kaldığı sorunların giderilmesi için, Bakanlığa acilen çözüm bulunması çağrısında bulundu.

Alpu Ovası'nda Termik Santral Yeniden Gündemde Haber

Alpu Ovası'nda Termik Santral Yeniden Gündemde

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Eskişehir’in verimli tarım arazisi Alpu Ovası’nda termik santral için yeniden harekete geçilmesine sert tepki gösterdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi veren Süllü, ihalesi defalarca iptal edilen ve yargı kararlarıyla durdurulan projenin yeniden gündeme getirilmesinin, kabul edilemeyeceğini söyledi. Süllü, “Hükümet, hukuk devleti ilkesini yok sayarak Alpu Ovası’nı katletmenin yeniden peşine düştü.” dedi. “YARGI KARARLARI YOK SAYILIYOR!”  Süllü, Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne (EÜAŞ) bağlı Termik Santraller Daire Başkanlığı’nın koordinasyonunda termik santral çalışmalarının yeniden başlaması girişimi, “Duyarlı Eskişehirlilerin yerel yönetimler dayanışmasıyla direnişi ve hukuki mücadele ile kazanılan; Danıştay’ın da onadığı iptal kararına karşın, iktidarın hukukun üstünlüğü ve çevreyi koruma ilkesini hiçe sayan politikalarındaki çelişkileri bir kez daha gözler önüne seriyor” şeklinde konuştu. “TEHLİKE KAPIDA!” Termik santral projesinin, sadece tarımsal sit alanı olarak korunması gereken Alpu Ovası için değil,  Eskişehir için olduğu kadar,  tüm gezegen için sürdürülen iklim krizi ile mücadele açısından da tehdit olduğuna dikkat çeken Süllü, “Dünya genelinde kömürden çıkış ve termik santrallerin kapatılması ile Türkiye’nin 2053 yılı net sıfır emisyon hedefi varken,  termik santral girişimleri, hükümetin iklim krizi konusundaki samimiyetini de sorgulatıyor” dedi. “GELECĞİMİZİ HANGİ GEREKÇELERLE YOK ETMEK İSTİYORSUNUZ?”  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar’a yönelttiği soru önergesiyle, EÜAŞ’a bağlı Termik Santraller Daire Başkanlığı’nın koordinasyonunda termik santral için kurulacak Santral Yer Seçim Komisyonunun görev ve amaçlarının neler olduğunu soran Süllü, “2053 yılı net sıfır sera gazı salımı hedefiyle çelişen projede ısrar edilmesinin nedenleri nelerdir?” dedi. Yargı iptal kararlarına karşın,  binlerce dönüm tarım arazisinin yok edilmesi ile verimli Alpu Ovası’na termik santral kurulumunda nasıl bir kamu yararı olacağının yanıtlanması gerektiğini belirten Süllü,  eşsiz lüle taşı rezervlerinin bulunduğu bölgede kül depolama sahalarının Eskişehir ekonomisine ve kültürel mirasına telafisi mümkün olmayan etkileri hakkında bir çalışma yapılıp yapılmadığını da sordu. “PROJEDEN DERHAL VAZGEÇİN!” Hükümete çevreyi, tarımı ve Eskişehir’in geleceğini tehlikeye atacak projeden derhal vazgeçme çağrısında bulunan Süllü, Alpu Ovası’nın korunmasının, sadece Eskişehir’in değil, tüm Türkiye hatta tüm gezegenin geleceği için, hayati önemde olduğunu vurguladı.

CHP'li Süllü: TÜRASAŞ'taki Usulsüzlükleri Kim Örtbas Ediyor? Haber

CHP'li Süllü: TÜRASAŞ'taki Usulsüzlükleri Kim Örtbas Ediyor?

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğü’ndeki usulsüzlükler ve kamu zararlarına ilişkin iddiaları konu eden beş soru önergesine Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun verdiği yanıtlar ile kurumda süregelen sorunlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Süllü, hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük iddialarına ilişkin Bakanlığın yanıtlarının, gerçekleri gizleyerek üstünü örtmeye yönelik olduğunu söyleyerek tepki gösterdi. TÜRASAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığınca yürütülen soruşturmalardaki çarpık işleyişin, Bakanlığın tutumuna da yansıdığını vurgulayan Süllü, “TÜRASAŞ’ta sular durulmuyor; sürekli, yeni iddialar ortaya çıkıyor. Şimdi de bazı personellerin usulsüzce aldığı aile yardımlarının, inceleyen müfettişlerce sumen altı edildiği, dosyanın kapatıldığı konuşuluyor. Tüm bunlar olup biterken görevde olan Bölge Müdür Vekili görevden alındı derken bir duyduk ki; Ankara’da Genel Müdür Danışmanı olarak atanmış” diyerek olup bitenlerin kabul edilemez olduğunu söyledi. BAKANLIK, HIRSIZLIK ve USULSÜZLÜK KONUSUNDA SESSİZ Satınalma ve İhale Yönetmeliği hükümlerine aykırı olarak, ihale komisyonu ve sözleşme biriminin devre dışı bırakılması, yetki limitlerinin aşılması ve kamu zararının oluşması gibi, ciddi iddiaların açıklığa kavuşturulması için verdiği soru önergelerine Bakan Uraloğlu’nun TÜRASAŞ Genel Müdürlüğü hesaplarının Sayıştay ve bağımsız denetim kuruluşu tarafından denetlendiği yanıtı ile yetinmesine Süllü ciddi tepki gösterdi. Eskişehir Bölge Müdürlüğünde devlet milyonlarca lira zarara uğratılırken gerekli denetim ve soruşturmaların yapılmadığını belirten Süllü, hangi mevzuata göre alım yapıldığı bilinmeyen satın almaların, belirli firmalardan fatura karşılığında temin edildiği iddialarının da yanıtsız bırakıldığını söyledi. Adı bakır hırsızlığı ile anılan firmaya ne işler yaptırıldığı, TÜRASAŞ’a toplam ne kadar fatura kestiği sorusuna da yanıt alamayan Süllü, çalınan cer motorları içindeki parça ve bakır kabloların miktarı ve ekonomik değeri hakkında ise Bakanlığın sessiz kalmayı tercih ettiğini ifade etti.  TAŞERON ŞİRKET SORULARI YANITSIZ Bölge Müdürlüğünde taşeron şirketlerin faaliyetlerine ilişkin sorularına da yanıt alamayan Süllü, Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nde doğrudan satın alma usulüyle dışarıdan iş yaptırılan bazı şirketlerin idare tarafından kayırıldığına ve çıkar elde ettiğine yönelik iddiaların yanıtsız bırakılmasının dikkat çekici olduğunu ifade etti. GÖREVDEN ALINDI, GENEL MÜDÜR DANIŞMANLIĞI İLE ÖDÜLLENDİRİLDİ Tonlarca bakırın çaldırılması, satın almalardaki usulsüzlükleri gündeme getirmesi sonrasında, görevden alınan Eskişehir Bölge Müdür Vekilinin kamu zararından sorumlu tutulması gerekirken, adeta ödüllendirilerek Genel Müdür Danışmanı olarak atanmasının, Bölge Müdür yardımcısının apar topar emeklilik dilekçesi vermesinin, bambaşka soruları akla getirdiğini ifade eden Süllü , “ Kim ya da kimler, neden ve nasıl bazı kişileri koruyor? Kamu zararının üstü neden kapatılıyor? Usulsüz işlerin yürütüldüğü firmalarla ne tür ilişkiler var? Nasıl bir düzen kurulmuş” sorularını yöneltti. Kurumda 46 müfettiş kadrosu sorularının da Bakanlıkça cevaplandırılmayışını eleştiren Süllü, “Kurumda bunca müfettiş varken bunca usulsüzlüğün olup da sonuç çıkmaması nasıl olur? Usulsüzlük dosyalarının kabarıklığı basında da yer alan müfettişler kim tarafından korunuyor? Ya Teftiş Kurulu Başkanı ne yapıyor”  diyerek gerçekleşen tüm usulsüzlüklerde belli müfettişlerin görevlendirilmesi ve olup bitenlere göz yumularak dosyanın kapatılmasının, akıllara farklı ilişkileri getirdiğini dile getirdi. KAMU ZARARININ ÜSTÜ ÖRTÜLEMEZ Süllü, ayrıca TÜRASAŞ’ın merkez ve taşra teşkilatında görev yapan memur ve sözleşmeli personele 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında ödenen aile yardımlarında yapılan usulsüzlüklerle kamunun zarara uğratılmasında kurumun gerekli adımları atmadığını ileri sürdü. Süllü, çalışan eşlerini yıllarca kuruma beyan etmeyerek usulsüz aile yardımı aldıkları tespit edilen 73 personel hakkında soruşturma izni verilmemesi, inceleme için görevlendirilen müfettişlerin usulsüzlük saptamasına karşın, idari soruşturmanın başlatılmadığı yönündeki iddiaların açıklığa kavuşturulması gerektiğini söyledi. Müfettişler ve Teftiş Kurulu Başkanının Türk Ceza Kanunu’nun 279. Maddesi gereği, kamu görevlisinin suçu bildirmeme suçunu işlediklerinin farkında olup olmadığını sorgulayan Süllü, “üstüne üstlük bir de içeriği gizli bilgi ve veriler içeren bu bilgilerin paylaşılmaması için gönderilen yazı ile personel, adeta tehdit ediliyor” dedi. “Personel ise bu yetersiz, liyakatsiz, adil olmayan iş ve işlemlerden yorgun, bıkkın. İşini düzgün yapmasına karşın, bu haksızlıklar ile usulsüzlükleri dile getirdikleri için cezalandırıldığı ve tehdit edildiği, usulsüzlük yapanların ise kollanıp korunduğu bir ortamda iş barışı da tamamen bozulmuş.   Anlaşılan o ki; saygın bir müessese olması gereken müfettişlik kurumu da iyice yıpranmış; personel müfettişleri çakma olarak adlandırıyormuş. Nedeni ise devlet memurunun nüfuzu kötüye kullanma suçundan yargılanan liyakatsiz kişilerin müfettiş olarak atanmasıymış. Personel bankamatik memuru olduğunu söylediği bu çakma müfettişlere Teftiş Kurulu Başkanının adamına göre rapor tutturduğunu dillendiriyor” diyen Süllü, tarihi, güzide kuruluş TÜLOMSAŞ’ın getirildiği durumun, ülkede yönetsel sorunların küçük bir örneği olduğu ifade etti. Kamunun uğratıldığı tüm bu zararlarda, müfettişlerin idari ve adli işlem yapılmasına gerek duymaması, TÜRASAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın görev ve sorumlulukları çerçevesinde adım atmaması; Bakanlığın da buna göz yummasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Süllü, kul hakkına giren, koruyan kollayan her kim varsa yargı önünde hesap vermesi için, tüm sorumlulara çağrıda bulunarak takipçisi olacağını açıkladı.

Domates ve Domates Ürünlerinde Kriz Kapıda Haber

Domates ve Domates Ürünlerinde Kriz Kapıda

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, ürünlerini artan maliyetlerin çok altında satmak zorunda bırakılan ve emeklerinin karşılığını alamayan domates üreticilerini dinledi. Yaş Sebze ve Meyve Üreticileri Birliği Başkanı Yıldıran Kılıç’ı da ziyaret eden Süllü, “Ülkede, halinden memnun olan tek bir çiftçi bırakılmadı. Üretici maliyetler altında eziliyor. Tarladan, seralardan toplanan domates, maliyetinin yarısını bile karşılamıyorsa, dünyada en yüksek gıda enflasyonu bizim ülkemizdeyse bugünümüz ve geleceğimiz AKP eliyle tehlikeye atılmaktadır” dedi. TARIMI BİTİRMEYE KARARLI BİR İKTİDAR ÜLKEYİ YÖNETİYOR Mihalgazi’de seraları ziyaret eden Süllü, iktidarın politikasıyla çiftçi, ürününü maliyetinin altında satmaya mecbur bırakılırken, tüketicilere ürünlerin almakta zorlandığı fiyatlarla ulaştığını dile getirdi. Yıllardır zor durumdaki üretici için, bu yıl tablonun daha ağırlaştığını belirten Süllü, iktidarın tutarsız politikalarıyla Türkiye’nin dört bir yanında iktidara seslerini duyurmaya çalışan çiftçilerle birlikte, Eskişehir’deki domates üreticileri için de bıçağın kemiğe dayandığını söyledi. Süllü, “Eskiden çiftçi bir üründen zarar ediyorsa diğer bir üründen kâr ederek üretime devam ediyordu. Bu yıl ise çiftçi ne üretse zarar ediyor; ürünleri tarlada kalıyor. Sadece domates üreticisi değil, biber, kavun karpuz üreticisi de ürününü tarlada çürümeye terk ediyor” dedi. “MALİYETİN ALTINDA ZARAR” Süllü’nün görüştüğü üreticiler ise “35 liraya domatesin çimini alıyoruz. İlacıdır, gübresidir, naylonudur; 35 lira da öyle maliyeti oluyor. İşçilik de cabası. Maliyetin altında tarladan satış yapınca zarar büyük.” İlçedeki seraların çoğunun boş olduğunu ya da ürünlerin toplanmadığını gördüklerini belirten Süllü, en ucuz domatesin kilosunun 25, 35 lira olduğunu, marketlerde, manavda kilosunun 60, 70 liralara çıktığını, domates krizi ile kışın salça fiyatlarının da iyice artacağını ifade ederek, üreticinin zarar etmesinin tüketiciye de yansımasına değindi. ÜRETİCİYİ GÖRMEZDEN GELMENİN MALİYETİ AĞIR Süllü’nün ziyaret ettiği Yaş Sebze ve Meyve Üreticileri Birliği Başkanı Yıldıran Kılıç ise “Tarlada domates 7, 8 lira. Eylül’de ürün bollaşınca daha da düşer. Fiyat işçiliği ancak, kurtarıyor. Fide, ilaç, tohum, gübre hepsi büyük maliyet Küresel ısınma, susuzluk var. Virüs hastalıkları artıyor. Bu yıl, Eskişehir’de üretilen ürünlerin yüzde 60’ı tarlada kalacak. Üretici büyük sıkıntıda. Türkiye genelinde tarımda acilen bir planlamaya ihtiyaç var.” dedi. Tutarlı bir tarım politikası olmamasının, üreticiye de tüketiciye de maliyetinin ağır olduğunu vurgulayan Süllü, “İktidarının duymadığı çiftçimiz, sesini duyurmak için, traktörleriyle yollara düşmüş. Maliyeti karşılamayan ürünler, tarlada çürümeye bırakılmış; vatandaş ise raflarda ürünlere ulaşamıyor; beslenemiyor.” dedi. Süllü, iktidara, üreticilerin seslerini duyması ve acilen tarım konusunda gerekli adımları atması çağrısında bulundu.

CHP'li Süllü: TÜİK AK Parti’nin AB Karnesini Ortaya Çıkardı! Haber

CHP'li Süllü: TÜİK AK Parti’nin AB Karnesini Ortaya Çıkardı!

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılı ''Yaşam Memnuniyeti Araştırması'' sonuçları, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecine ilişkin toplumdaki desteğin AK Parti’nin iktidarı altında dramatik bir şekilde eridiğini gözler önüne seriyor. Araştırma sonucunu değerlendiren Eskişehir Milletvekili Süllü, “2004 yılında vatandaşların %70,2’si Türkiye’nin AB'ye üye olmasını desteklerken, 2023 yılında bu oran %47,9’a kadar düştü. Bu dramatik düşüş, AK Parti’nin dış politikadaki ve AB ile üyelik müzakerelerindeki tercihlerinin, başarısızlıklarının, yönetim anlayışının ve vatandaşa yaşam memnuniyeti sunamadığının en net göstergesidir” dedi. AK Parti’nin Otoriterleşmesi, Halkın AB Umudunu Yok Etti CHP Eskişehir Milletvekili ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkan Yardımcısı Jale Nur Süllü, bu sert düşüşün başlıca nedeninin AK Parti’nin Türkiye’yi hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasiden uzaklaştıran politikaları olduğunu vurguladı. ''AK Parti, 2002’de iktidara geldiğinde AB üyeliği için umut vaat eden bir tablo çizdi. Ancak sonrasında hukukun üstünlüğünü hiçe sayarak, yargıyı siyasallaştırarak, basın özgürlüğünü boğarak ve temel hakları çiğneyerek Türkiye’yi Avrupa değerlerinden kopardı. Kurucu üyesi olduğumuz, 2004’te çıktığımız Avrupa Konseyi’nin yeniden siyasi denetimine alındık. Üyelik müzakereleri donduruldu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmıyor, Anayasaya Mahkemesi kararları hiçe sayılıyor'' diyen Süllü, AK Parti’nin bu baskıcı rejimi altında, halkın AB üyeliğine olan inancının da yerle bir olduğunu belirtti. Kadınlar AK Parti’nin Ayrımcı Politikalarından Bıkmış Durumda Araştırma sonuçları, cinsiyetler arasındaki farkın da giderek büyüdüğünü gösteriyor. 2023 yılında erkeklerin %53,2’si Türkiye’nin AB’ye üye olmasını desteklerken, kadınlar arasında 2004 yılında yüzde 63 olan bu oran %42,6’ya kadar geriledi. Süllü, ''Kadınlar, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda en kapsamlı sözleşme olan ve TBMM’de oybirliğiyle kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir erkeğin bir gece yarısı imzasıyla çıkılmasından, kadın haklarının hiçe sayılmasından ve onları toplumsal yaşamdan dışlayan AK Parti politikalarından bıkmış durumda. AK Parti’nin bu ayrımcı zihniyeti, kadınların AB üyeliğinden bekledikleri umutları da söndürmüştür'' dedi. AK Parti’nin Politikaları, Yaşam Kalitesini Düşürdü TÜİK’in araştırma bulguları 2004 yılında Türkiye’nin AB üyeliğinin yaşamları üzerinde olumlu etkisi olacağını düşünen bireylerin oranı %55,5 iken, 2023 yılında bu oran %40,1’e kadar düştüğünü ortaya koymaktadır. Erkeklerin %45,2’si, kadınların ise sadece %35,2’si Türkiye’nin AB üyeliğinin yaşamları üzerinde olumlu etkisi olacağına inanıyor. Süllü, ''AK Parti’nin adaletsiz ve baskıcı politikaları, vatandaşlarımızın geleceğe dair umutlarını köreltmiş, yaşam kalitesini düşürmüştür. Halk, artık AK Parti’nin Türkiye’yi Avrupa standartlarından uzaklaştırdığını net bir şekilde görüyor'' diye konuştu. Gençlerin yüzde 46’sı mutsuz Eskiden Türkiye’den yurt dışına gençlerin okumaya gittiğini ve geri döndüğünü, çok azının yurt dışındaki şartları beğendiğini ve kaldığını ifade eden Süllü, “Bugün ise, TÜİK araştırmasının da ortaya koyduğu üzere, gençlerin yüzde 46’sı kendilerine sunulan yaşamdan mutlu değil. AK Parti’nin uyguladığı torpil düzeniyle mağdur ettiği, dışladığı gençlerin büyük çoğunluğu daha iyi bir gelecek için yurt dışında yaşamak istiyor. TÜİK’in dışındaki araştırma sonuçları da her 10 gençten 5’inin mutlu olmadığını, her 10 gençten 8’i torpilin yetenekten daha etkili olduğuna inandığını ortaya koyuyor. İktidarın belirli meslek gruplarına ve toplumsal gruplara yönelik bilinçli sürgün göçü politikasının başarılı olmasıyla da göç edenlerin sayısı artıyor. Kendileri ve aileleri için, güvenli ve iyi bir gelecek, mutlu bir yaşam görmeyen, Schengen vize çilesi çeken gençlerimiz çareyi yurt dışına arıyor. Gidenlerin yerine de Afganistan, Irak, Suriye, Pakistan, Arap coğrafyası ve Afrika’nın çeşitli ülkelerinden kendi zihniyetine yakın bulduğu potansiyel seçmenler dolduruluyor. Ülkenin demografik yapısı değiştiriliyor” dedi. Türkiye’yi Yeniden Avrupa’ya Yaklaştıracağız Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlardan çekip çıkarmak ve halkın mutluluğu için, Avrupa’nın bir parçası olan Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecini yeniden canlandırma konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Süllü, ''AK Parti’nin baskıcı rejimine karşı dimdik ayakta duruyor ve mücadele ediyoruz. Bir devlet politikası olması gereken Türkiye'nin AB’ye tam üyelik hedefinin kağıt üzerinde bırakılmasını kabul etmiyoruz. Türkiye’yi demokrasi, insan hakları ve özgürlükler temelinde yeniden inşa edecek ve AB üyesi yapacağız'' ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.