SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kuraklık

Porsuk Haber Ajansı - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kuraklık Nedeniyle Hububat Ekimleri Yapılamıyor! Haber

Kuraklık Nedeniyle Hububat Ekimleri Yapılamıyor!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, iklim değişikliğinin tarımsal üretime etkilerini yaptığı basın açıklamasında değerlendirdi. “İklim değişikliği, yağış rejiminde değişikliğe, doğal afetlere, sıcaklık artışına ve kuraklığa neden oluyor. Dolayısıyla iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en fazla tarım sektörü hissediyor” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Tarımsal aktiviteler iklim şartlarına doğrudan bağlıdır. İklim değişikliği; kalite ve verim düşüklüğüne, üretim maliyetlerinin artmasına, daha sıcak ve az yağışlı iklim koşullarına, meteorolojik olaylarda artışa, bitki hastalık ve zararlılarında artışa, ekolojik alanlarda kaymaya, bitkisel çeşitliliğin azalmasına ve kültürel işlemlerde sorunlara neden oluyor. Kısacası iklim değişikliği, dünyada nüfusun artmasıyla beraber sağlıklı gıdaya ve suya ulaşımı zorlaştırıyor.”  “İklim değişikliği en çok su kaynaklarını olumsuz etkiliyor” “İklim değişikliğinin en önemli etkisinin su döngüsü üzerinde olacağı ve 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı yaşayacağını bilimsel çalışmalar ortaya koyuyor. Ülkemizde 98 Milyar metreküp yerüstü, 14 Milyar metreküp yeraltı suyu olmak üzere toplam 112 milyar metreküp kullanılabilir su miktarı bulunuyor. Bu miktarın 44 milyar metreküpü tarımda, 13 milyar metreküpü sanayi ve içme-kullanma olarak kullanılıyor. Yani kullandığımız suyun yüzde 77’si tarımda kullanılıyor. Yıllık kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı ise bin 302 metreküptür. Bu durum bizlere su zengini bir ülke olmadığımız ve hatta su stresi altında olan ülke konumunda olduğumuzu gösteriyor. İklim değişiklinin etkileri bu miktarın azaltılması gerektiğini bize söylüyor. Bu söyleme kulaklarımızı kapatırsak gelecekte bir damla suya hasret kalacağız. Her geçen yıl nüfus artışının etkisiyle kişi başına düşen kullanılabilir su miktarımız azalıyor. Ekonomik sulanabilir arazi varlığımız 8.5 milyon hektar iken sulamaya açılan arazi miktarımız 7,1 milyon hektardır. Ülke genelinde sulamaya açılan alanlarda sulama oranı yüzde 68 ve sulama randımanı yüzde 51’dir. Diğer taraftan bitkisel üretim esnasında 1 kilogram buğday üretebilmek için bin 800 litre, aynı miktarda soya için 2 bin 100 litre, çeltik için ise 2 bin 500 litre su kullanılıyor. Bu miktarlar göz önünde bulundurulduğunda su kaynaklarının sürdürülebilir yönetilmesi gerekliliği daha fazla önem arz ediyor. Sulamada yatırımların bitirilmemesi ve etkinliğin sağlanamaması bir diğer yapısal sorunlarımızın başında geliyor. Sürdürülebilir bir tarımsal üretimde su olmazsa olmazdır. Halen 1,4 milyon hektar alanda sulama altyapısı tamamlanmadı. Sulamaya açılacak her metrekare tarım arazisi ülkemizin menfaatine olacaktır. Hükümetin sulama yatırımlarına yönelik çalışmalarını destekliyoruz. Diğer taraftan gölet, baraj gibi sulama yatırımlarına ağırlık vererek maliyetleri her geçen gün artan ve kâr oranı düşük kalan özellikle küçük işletme sahibi çiftçilerimizin tarımsal sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekiyor. Ülke genelinde sulamaya açılan alanlarda sulama oranı yüzde 68 ve sulama randımanı yüzde 51’dir. Sulama randımanı düşüktür. Kaynaktan tarlaya gelene kadar önemli bir kısmı kaybediyoruz. Sulama kanallarının önemli bir kısmı eskimiştir ve açık sistemdir. Sulama kanallarının yenilenmesi ve kapalı sisteme geçilmesi şarttır. Ayrıca bitkide verim kaybına ve toprakta tuzlanmaya neden olan vahşi sulama yöntemlerini bırakmalıyız. Bu tür sulama hem sulama maliyetini artırıyor hem de yarar getirmiyor. Üreticilerimizin suyu bilinçli kullanması için çiftçilerimize gerekli eğitimler verilmeli ve dekarda kullanılacak su miktarı belirlenerek gereğinden fazla su kullanımının önüne geçilmedir. Burada tarla içi modern sulama sistemlerini yapma görevi üreticilerimizdedir. Ancak artan maliyetler karşısında çiftçilerimizin zorluk çekmesi modern sulama sistemlerine geçişini zorlaştırıyor. Bunun için çiftçilerimize su tasarrufu sağlayan modern sulama sistemlerini kurabilmeleri için teşvik ve krediler artırılmalıdır. ”  “İklim değişikliğinin ortaya çıkardığı sorunlardan bir diğeri ise kuraklıktır” “Küresel iklim değişikliğinin sonucu olarak dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık afetinin sıklığını ve şiddetini artırıyor. Birçok doğal afetin aksine kuraklık yavaş gelişim gösterebilmekte, çok geniş bölgelerde ve hatta kimi zaman bir ülkenin tümünde ciddi ekonomik, çevresel ve sosyal etkilere sebep olabilmektedir. Ayrıca tarımın yerüstü ve yeraltı su kaynaklarına olan bağımlılığı nedeniyle kuraklık, tarımsal ekonominin birçok sektörünü etkileyen karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle tarımda su vazgeçilmezdir. Diğer taraftan kuraklık tüm iklim kuşaklarında görülür ancak alanın kuraklığa karşı hassasiyeti ve etkilerinin derecesi bir bölgeden diğerine oldukça büyük farklılıklar gösterebiliyor. Ülkemizin küresel ölçekte yarı kurak bir iklim kuşağında bulunması kuraklığın hassasiyetini artırıyor. Kuraklığın tarıma etkilerini 2007, 2008, 2014 ve 2021 yıllarında ülkemizde yaşadık. Bitkilerin çıkış̧ ve gelişme döneminde ihtiyaç duydukları suyun toprakta bulunamaması nedeniyle söz konusu yıllarda hem verimde hem de kalitede ciddi sorunlar yaşandı. O yıllarda kuraklık sonucu tarımsal üretim önemli ölçüde etkilendi ve birçok üreticinin yanı sıra ülke ekonomisi de oldukça zarar gördü. Kuraklık, tarımsal ürünlerin verimliliğini etkilediği gibi gelir seviyesi daha fazla ürünlerin ekiminden de çiftçilerimizi uzaklaştırdı. Ayrıca iklim değişikliğinin etkisiyle son yıllarda ekim-dikim ve hasat tarihlerinde kaymalar da görülüyor. Bu sezon da ürün ve bölge bazlı değişmekle birlikte başta buğday ve arpada ekim tarihi 1 ay kadar ileri kaydı.  “Ekim ayı yağışları Karadeniz bölgesi hariç diğer bölgelerde düştü” “Kuraklık nedeniyle hububat ekimleri yapılamıyor”  “Geride bıraktığımız yaz mevsiminde yağışlar normaline göre yüzde 9, geçen yıl yağışlarına göre yüzde 30 azalma gösterdi. Ekim ayı yağışları ise normaline göre yüzde 46, geçen yıl göre de yüzde 27 oranında azaldı. Türkiye genelinde ekim ayı yağışları son 6 yıldır normalinin altında gerçekleşiyor. Yağışlar Ege Bölgesinde son 40 yılın, Marmara Bölgesi’nde ise son 23 yılın en düşük seviyesine indi. Bölgelere göre incelendiğinde ise yağışlar normaline göre Ege Bölgesinde yüzde 95, Akdeniz Bölgesinde yüzde 90, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüzde 87, Marmara Bölgesinde yüzde 81, İç Anadolu Bölgesinde yüzde 74 ve Doğu Anadolu Bölgesinde yüzde 37 azalma gösterdi. Buna karşın sadece Karadeniz Bölgesinde yüzde 31 oranında arttı. 2023 yılının Ekim ayında yağışlar normaline göre yüzde 26 oranında azaldı. Buğday ve arpada ekim dönemi ileri tarihlere kaydı. Bu sezon da bölgelere göre değişmekle birlikte yağışların ekim ayında istenilen seviyede olmaması ve bazı bölgelerde çok geç gelmesi nedeniyle ekilişler 20 gün ile 1 ay kadar ileri kaydı. Kuraklık nedeni ile birçok çiftçimiz hububat ekimi yapamadı.”  “Tarım teknolojisi ileri ülkelerde bile, tarımsal üretimin temel sorunlarından biri kuraklıktır” “Dünya Meteoroloji Örgütü verilerine göre dünyanın yaklaşık yüzde 35'i kurak, yarı kurak ve kuru-nemli bölgelerden oluşuyor. Tarım teknolojisi ileri ülkelerde bile kuraklık tarımsal üretimin temel sorunudur. Kurak ve yarı kurak bölgelerde yağış azlığı, yağış̧ rejimlerinin düzensizliği ve kaynaklarının kıt olması gibi faktörler tarımın temel sorunları arasında yer alıyor. Dolayısıyla su azlığı ve yağış yetersizliğinden doğan kuraklığın etkilerini azaltmak için kurak ve yarı kurak bölgeleri tarıma kazandırmak amacıyla, ya sulama faaliyetleri geliştirilmeli ya da kuru tarım metodu yaygınlaştırılmalıdır. Artan dünya nüfusuyla birlikte tarımsal üretimdeki mevcut verim nüfusun gıda ihtiyacını karşılamada yetersiz kalacaktır. Bu nedenle yapılması gerekenin birim alandan daha fazla verim almak olduğu aşikârdır. Bunun için de sürdürülebilir su politikaları özellikle su stresi yaşayan ülkemizde her daim ön planda tutulmalıdır. Diğer taraftan ülkemizde 23,9 milyon hektar olan tarım arazisinin yüzde 28,5’inde üretilen ve stratejik öneme sahip olan buğday ekim alanının yüzde 74,5’inin kuru tarım alanı olduğu gerçeği kuraklığın tarımsal üretimimize etkisinin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Dünya nüfusu her yıl Türkiye nüfusu kadar yani ortalama yüzde 1,1 oranında artıyor. Dolayısıyla tarımsal üretim artmak zorundadır. Bu artış tarımda sürdürülebilirliği sağlamak açısından en az kaynak ve girdi tüketimiyle, düşük maliyetlerle, doğaya en az zararla gerçekleştirilmelidir. Bunun için alışıla gelmiş üretim tekniklerinden uzaklaşarak modern üretim teknolojilerine geçilmesi ve bunlara uygun araçların kullanılması gereklidir. Ülke olarak bizler de modern uygulamalara geçiş için hazırlıklı olmalıyız. Ülkemiz, sahip olduğu iklim, toprak, su ve biyoçeşitlilik potansiyeli dikkate alındığında küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini asgari düzeye indirecek çözümleri de içerisinde barındırıyor. Alınan ve alınacak önlemler; su, toprak ve biyoçeşitlilik gibi doğal kaynakların korunması, sürdürülebilir ve etkin kullanımına yönelik olmak zorundadır. Bu nedenle tarım ve gıda sektörü her zaman en stratejik sektörlerden biridir. Bu sektörü sürdürülebilir kılmak ise önemli ölçüde, iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirecek uygulamalara, doğal kaynaklarımızın sürdürülebilir kullanımına ve yönetimine bağlıdır.”

Sakaryabaşı Kurumasın, Çifteler Çöl Olmasın! Haber

Sakaryabaşı Kurumasın, Çifteler Çöl Olmasın!

Eskişehir'in Çifteler ilçesinde yer alan ve Sakarya Nehrinin ilk doğum yeri olan Sakaryabaşı kaynağı bir süredir kuraklık ile mücadele veriyor. Çifteler'in ve hatta Eskişehir'in en önemli temiz su kaynaklarından biri olan Sakaryabaşı'nda yaşanan kuraklık vatandaşları tedirgin etmeye devam ediyor. Sakaryabaşı'nda yaşanan su çekilmesi ve kuraklık hadisesi bir süredir şehir kamuoyunun gündeminden düşmüyor. Konu ile ilgili medya organlarında birçok haber çıkmasına, sosyal medya kanallarında birçok içerik paylaşılmasına karşın Sakaryabaşı suyunun kontrolünü elinde bulunduran Devlet Su İşleri'nden henüz, herhangi bir nitelikli açıklama gelmemiş durumda. Sakaryabaşı'ndaki büyük ve küçük havuzlardan oluşan rekreasyon alanını geçmişte olduğu gibi tam kapasite ile faaliyete geçirmek isteyen Çifteler Belediyesi yaşanan bu duruma tepkili. Çifteler Belediye Başkanı Zehra Konakcı konu ile ilgili, "Çiftelerliler ve Çifteler Belediyesi olarak, ilçemizin can damarı olan Sakaryabaşı suyunun kuraklık tehdidi altında olmasından dolayı oldukça rahatsızız. Buradaki mesele Çifteler Belediyesi'nin yalnızca rekreasyon havuzlarını doldurmak ve ilçe turizmini ne pahasına olursa olsun canlandırmak değil. Elbette birincil arzularımız arasında Sakaryabaşı havuzlarını doldurmak ve ilçe turizmini canlandırmak var. Ancak bunu yapmadan önce de sorunun ana kaynağına inmek ve sorunun çözümlerini bulmak istiyoruz. Maalesef Sakaryabaşı'ndaki sorun havuzları doldurmanın çok ötesinde. Bugün kış aylarına geçmemize rağmen Sakaryabaşı'ndaki su seviyesi istediğimiz gibi değil. Bu ilçemiz için büyük endişe kaynağı. Sakaryabaşı'ndaki temel sorunlar tarımda suyun yanlış kullanımı, yaşanan iklim krizleri ve suyun yanlış yönetimi. Sakaryabaşı suyu bu nedenlerle ciddi bir manipülasyon altında. Öncelikle bu sorunun çözüme kavuşturulması için çalışmaların başlaması gerekiyor. Bu konuda sorumlu olan kurum DSİ'ye bir resmi yazı yazdık. Sorunun nasıl çözülebileceğini sorduk ama yanıt alamadık. İlçemize Devlet Su İşleri Bölge Müdürü geldi, durumu yerinde inceledi fakat bu inceleme sonrasında da DSİ çözüme yönelik herhangi bir adım atmadı. Sakaryabaşı kaynağında suyun yönetimi DSİ'ye aittir. Çifteler Belediyesi'nin suyun yönetiminde bir yetkisi yoktur. Bu sebeple, Sakaryabaşı kurtarılacaksa öncelikle DSİ'nin olumlu bir adım atması gerekmektedir. Yine, Sakaryabaşı kaynağındaki kuraklığa çözüm arayışında bölgedeki tarım ürünü deseninin değişmesi gerekiyorsa bu alanda da sorumluluk Tarım ve Orman Bakanlığı ile DSİ'ye aittir. İlgili kurumlar somut bir adım atacak mı? Yoksa atmayacak mı? Artık bunu bilmek istiyoruz. Sakaryabaşı'nın kurtarılması için atılacak tüm somut ve olumlu adımlara en ciddi desteği vereceğimizden de kimsenin şüphesi olmasın. Sakaryabaşı kurumasın, Çifteler çöl olmasın!" açıklamasında bulundu.

100 Milyondan Fazla İnsan İklim Mültecisi Olabilir Haber

100 Milyondan Fazla İnsan İklim Mültecisi Olabilir

“Bir Damla Su, Geleceğin Umudu” sloganıyla bu yıl ilki yapılan ‘Manisa Su Çalıştayı’ başladı. Manisa’da sürdürülebilir bir çevre, iklim değişikliğinde su yönetimi, su kaynaklarının verimli kullanılmasını hedefleyen çalıştayda, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek,  su sorununa vurgu yaptı. Zeyrek, “100 milyondan fazla insanın iklim mültecisi olabileceğini, su savaşlarının başlayabileceğini, insanlık tarihini gördüğü en büyük yıkımın yaşanabileceği uyarısını yapmak zorundayız” dedi. Manisa’daki su sorunları başta olmak üzere Gediz Havzası’nda, Havza Yönetim Planının başarılı şekilde uygulanması amacıyla düzenlenen ‘Manisa Su Çalıştayı’ başladı. “Bir Damla Su, Geleceğin Umudu” sloganıyla Manisa Büyükşehir Belediyesi, Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü birlikteliğinde bu yıl ilki yapılan çalıştay 2 gün sürecek. Çalıştaya, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Salihli Belediye Başkanı Mazlum Nurlu, Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, Kula Belediye Başkanı Hikmet Dönmez, Kula Belediye Başkanvekili Semra Gündüz, Vali Yardımcısı Mustafa Özkaynak, CHP İl Başkanı İlksen Özalper, MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Burak Deste, Manisa Eski Milletvekili Muzaffer Yurttaş, Yunusemre Kaymakamı Atilla Kantay, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcıları, daire başkanları, ilgili kurumların müdürleri ve amirleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Başkan Zeyrek, “Önümüzdeki 10 yılda susuzluktan dolayı göçler olabilir” Su konusunun hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, “Hayatımızda suyun olmadığını varsayalım. Ya da, günlük sadece 50 litre su ile yaşamak zorunda kaldığımızı, bu sorunları çözemediğinde günlük 25 litre suyla yaşamak zorunda kalan insanlardan olduğumuzu düşündüğümüzde inanın ki uykularımız kaçıyor. Önümüzdeki on yıl içerisinde susuzluktan kaynaklı göçlerin olacağı, dünyada su savaşlarına doğru gittiğimiz günler maalesef kapımızda. 100 milyondan fazla insanın iklim mültecisi olabileceği, su savaşlarının başlayabileceği, insanlık tarihinin gördüğü en büyük yıkımın yaşanabileceği uyarısını yapmak zorundayız. Su konusunda herhangi bir önlem almazsak yakın tarihte dünyamızda yaşayacağımız sorunlardan bir tanesi olduğunu asla ve asla göz ardı edemeyiz. 20 yıl önceye kadar Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı yılda 4000 metreküptü. Şuan 1500 metreküpe kadar düşmüş durumda! 10 yıl, 20, 30 yıllık süreçte Güney Afrika’nın yaşadığı bu sorunu biz de Türkiye olarak yaşayabiliriz. Bunu görmezden asla ve asla gelemeyiz” dedi. Zeyrek, “Gediz ovası kuraklık ile karşı karşıya” Başkan Zeyrek, su sorununa yaptığı vurgusunda, “Ülkemizin en bereketli toprakları olarak bilinen, ne ekersen yetişir diye övündüğümüz Gediz ovası kuraklıkla karşı karşıya. 15-20 yıl önce 10-15 metrede, kazma vurduğumuzda çıkan su, artık yerin derinliklerine, 250-300 metrelere kadar inmiş durumda. Manisa’mda maalesef suyumuzu sondajlarla elde ediyoruz. Başka bir yolumuz ve yöntemimiz yok. Ama sondajla su elde etmek, sondaj sayısını arttırmak maalesef bu soruna bir çözüm değil. Çünkü yerinde ve doğru ekin haritasını oluşturamamak, su kaynaklarına ve yer altı su haritasına göre tarımımızı belirleyememek yarınlarımıza yaptığımız en büyük ihanetlerdendir” dedi. Seçim vaadi olan 2 ton suyu 1 lira yaptığını hatırlatan Başkan Zeyrek, vatandaşların yaptığı vahşi sulamada ülkenin günde güne kuraklığa doğru gittiğini söyledi. Zeyrek, “Su bizim yarınlarımıza bırakacağımız en büyük miraslarımızdan biridir. Bu mirasımıza sahip çıkmamız lazım. Tıpkı ormanlarımıza sahip çıktığımız gibi suyun da değerini ve önemini burada bulunan herkes biliyor. Bunu vatandaşlarımıza anlatmak, suyumuza sahip çıkmak ve yarınlarımıza iletmemiz gerekiyor” diye konuştu. Su kıtlığının önlenmesinde alınabilecek önlemleri sıralayan Başkan Zeyrek, “Başta yağmur suyu hasadı olmak üzere, su geri dönüşümünü bir an önce hayata geçirmeliyiz. Bu çalıştayımızı da bundan dolayı çok önemsiyorum. Aramızda çok değerli hocalarımız var. Hocalarımızın bize bu konuda ışık tutacağını öngörüyorum. Biz de Manisa Büyükşehir Belediyesi ve MASKİ Genel Müdürlüğü olarak hocalarımızla bundan sonraki süreçte suyumuza sahip çıkma adına birlikte adım atacağımızı belirtmek istiyorum. Ve şarkıda söylediği gibi; Bir şey yapmalı!!! Çünkü bu konuyu görmezden gelemeyiz. Ben yarınlarıma, kendi evlatlarıma ve Manisa’mdaki tüm evlatlara bırakacağım bir su programı olması gerektiğini biliyorum. Bunu sizlerle başaracağımızı biliyorum. Burada alınacak kararların da uygulanması noktasında ben Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak söz veriyorum. Sizlerle birlikte yarınlarımıza artı 1 damla suyu hep birlikte bırakalım” dedi. Manisa’nın su sorunlarına değindi Manisa’daki su sorunlarına değinen MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, suyun hayatın kaynağı ve tüm canlılar için vazgeçilmez olduğunu söyledi. İklim değişikliği, yanlış su yönetiminin birçok kentte su kıtlığına yol açtığını söyleyen Postacı, “Su kaynaklarının kirlenmesi, su israfı, su yönetiminde merkeziyetçilik sorunları var. Kentteki su sorunlarına çözüm üretmek için yok yönlü bir yaklaşım benimsemeliyiz. Su kaynaklarının korunması ve etkin kullanımı, akıllı su yönetim sistemleri, katılımcı su yönetimi ve iklim değişikliğine uyum gerekmektedir. Sonuç olarak, kentimizdeki su sorunları, sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve çevresel bir sorundur. Bu sorunların çözümü için tüm paydaşların işbirliği içinde çalışması ve sürdürülebilir çözümlere yönelik ortak bir vizyon oluşturulması gerekmektedir” dedi. Çalıştay’da konuşmacılar söz aldı Yapılan protokol açılış konuşmalarının ardından çalıştayın moderatörlüğünü yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin Erdem Görgün, çalıştayın tanıtımı, amacı ve özellikleri hakkında bilgilendirme yaptı. Görgün’ün ardından Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Havza Yönetimi Dairesi 3. Bölge Havza Planları Çalışma Grubu Sorumlusu Gökçen Gökdereli, Gediz Havzası ve yeraltı sularıyla ilgili bilgileri paylaştı. Gediz Havzası için 3360 adet tedbir önerilerini ve maliyetleri hakkında bilgiler verdi. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Stratej ve Bütçe Uzmanı Dr. Tülay Morsünbül Parmaksız ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Çevre ve Şehircilik Uzmanı Ahmet Doğan ‘Su Yönetimine Kamunun Bakışı’ konusunda, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Azize Ayol, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bedri Kurtuluş, Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sevim Seda Yamaç, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Burak Büyükcivelek ise ‘Su Yönetimi İçin Akademi Ne Diyor’ konusunda bilgiler verdi. Başkan Zeyrek’ten kurumlara ortak çağrı Verilen öğle arasında çalıştayın ilk bölümünü değerlendiren Başkan Zeyrek, Manisa’da ilk defa su çalıştayı düzenlendiğini ve bunu kendisinin çok önemsediğini söyledi. Zeyrek, “31 Mart’taki değişimde artık Manisa Büyükşehir Belediyesi bilime inanan ve bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda adım atan bir belediye haline geldi. Su yarınlara bırakacağımız en büyük emanetlerden bir tanesi. Su yoksa yaşam da yok. Manisa’mdaki su kıtlığını artık görmezden gelemezdik. Ülkemizin birçok yerinden gelen akademisyenlerin öncülüğünde hazırladığımız bir çalıştay. Yarın da bir çalıştay bildirgesi olacak” dedi. “Ben gerekli tüm adımları atacağım” Başkan Zeyrek, benzer çalıştayların daha önce yapıldığını ancak hepsinin rafa kalktığını söyledi. “Ben bu çalıştayın eyleme dönebilmesi için gerekli her türlü adımı atacağım” diyen Başkan Zeyrek, tüm kurumlara paydaş olması çağrısında bulundu. Başkan Zeyrek, “Başta Valiliğimiz, Çevre Şehircilik il Müdürlüğümüz ve ilgili olan bütün kamu kurumları ile birlikte hareket etmek istediğimiz belirtmek istiyorum. Su bizim yarınlara bırakacağımız bir şeydir. Bir tek kurumun veya şahsın önderliğinde yapılacak olan bir şey değildir. Bu bildirgenin sonuçlarını ben şehrin önderlerine tek tek kendim gidip anlatacağım. Bu konuda çözüm noktasında paydaş olmalarını talep edeceğim. Bugünkü çalıştayımızda protokolümüzün birçok üyesi eksikti. İşleri vardır, programları uymamıştır anlayışla karşılıyorum. Ama bundan sonraki eyleme dönüm noktasında bizimle birlikte olmalarını talep ediyorum. Eğer ki birlikte hareket etme kültürünü oluşturamazsak bu çalıştayların hepsi sonuçsuz kalıyor. Biz yarınlarımıza bırakacağımız suyu, temiz bir Gediz’i hedefleyen bir belediyeyiz. Bu koltuklar gelip geçidir. Bizden sonra gelecek olan kişilere bırakacağımız bir altyapı çalışması olmasını düşünüyorum. Bu konuda emin adımlarla yürüyoruz. Biz temiz bir Gediz, musluklardan akan içilebilir bir temiz suyu hayal ediyoruz. Manisa’mızın su konusunda da sorunlarını çözüm noktasında ilime ve bilime önem veriyoruz” diye konuştu. “OSB’ler konusunda çağrıda bulundu” Bazı OSB’lerde arıtma tesislerinin olmadığını söyleyen Başkan Zeyrek, tesislerin yapımı konusunda kendileriyle görüşme yapacaklarını söyledi. Zeyrek, “Benim şöyle bir çağrım var. İçerisinde Valiliğimizin, çevre müdürlüğümüzün ve belediyemizin oluşturduğu ortak bir insan kaynağı havuzu yapalım. Denetimleri, bu havuzdan oluşan denetmenler ile kişilerin isimlerine, şirketlerin isimlerine bakmaksızın herkese eşit bir şekilde uygulamaya koyalım. Bu çağrı ile bu denetimleri hayata geçirebilirsek, kimse siyaset gütmeden, başkasının tanıdığını ortaya koymadan Gediz’in temizliği konusunda el birliği yapacağımızın bilincindeyim. Bu konuda ilk adımı atan Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak biz olacağız. Umarım ki diğer kurumlarımız da aynı düşünce ve görüşte olur. Bu doğrultuda da yarınlarımıza bırakacağımız tertemiz bir Gediz olacaktır” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.