SON DAKİKA
Hava Durumu

#Pestisit

Porsuk Haber Ajansı - Pestisit haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Pestisit haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gürer: Haber

Gürer: "Dünyada 385 Milyon Kişi Tarım Zehirlerinden Hastalanıyor"

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, pestisit ve aflatoksin nedeniyle ülkemize iade edilen ürünlerin yurt dışı imajımızı etkilediğini söyledi. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer: “Dünyada her yıl 385 milyon insan tarım zehirlerinden dolayı hastalanıyor. Ülkemizde tarım zehirleriyle ilgili konuşacağımız konu, tarım zehirlerinin ülkeye girişteki denetimsizlik, ruhsat verilirken gerekli incelemenin yapılmaması ve Avrupa Birliği’nde yasaklananların Türkiye'de satışına göz yumulmasıdır.” dedi. İthal Ürüne de Dikkat CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer: “Öyle bir ülkeyiz ki Türkiye'nin ihraç ettiği ürünlerde çıkan pestisit ya da aflatoksinle ilgili iadeler Türkiye'ye geliyor ama Türkiye'nin ithal ettiği ürünlerde de başka ülkelere gittiğinde ortaya çıkanlar nedense bizden çıkmıyor. Cevizde yeterliliğimiz yüzde 80. Cevizi Amerika Birleşik Devletleri'nden ithal ediyoruz. Bu cevizi aynı dönemde ithal eden Almanya ve Slovakya diyor ki: ‘Bunda aflatoksin çok.’ İade ediyor. Türkiye, nasılsa gelene de yeşil ışık, geçene de yeşil ışık yakıyor. Bademde yüzde 76,5 yeterliliğimiz var. O da ABD'den, Avustralya'dan, İspanya'dan geliyor. Onlara da Almanya, Hollanda bildirimde bulunuyor; diyor ki: ‘Bunlarda aflatoksin var.’ Bizde gene hiçbir şey yok. Ayçiçeğinde yüzde 51 yeterliliğimiz var. Bunu da Bulgaristan'dan ithal ediyoruz ama bizim gibi ithal eden Polonya diyor ki: ‘Bunda pestisit kalıntısı var.’ İade ediyor. Yani biz ithal ettiğimiz ürünleri yeterince denetlemiyoruz; gönderdiğimiz ürünlerde de ortaya çıkan sorunlar denetimsizlikten kaynaklanıyor.” diye konuştu. Dünya İki Yılda 10.000 Bildirim, Türkiye 851 Bildirim CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman, Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer: “İki yılda dünyada 10 bin bildirim olmuş. Avrupa Birliği Gıda ve Yem Hızlı Alarm Sistemi'ne yapılan bu bildirimlerde Türkiye'ye 851 bildirim yer alıyor. Türkiye’nin bu konuda karnesi bozuk. Birincisi, Avrupa'da kullanılan ilaç miktarından daha çok ülkemizde ilaç tüketiyoruz. İkincisi, bununla ilgili eğitim ve denetimler yeterli değil. Üçüncüsü, bu işin sorumlusu çiftçi değil, bununla ilgili ruhsatlandıranlar.” dedi. Gürer: “Dünyada bu ilaçların yüzde 70’i 5 aile tarafından üretiliyor. Üretilen ilaçların Avrupa Birliği’nde kabul bulmaması, Türkiye'nin de sonradan ona yasak koymasına rağmen bu sömürgeci anlayış, Afrika gibi ülkelerde de insanlara bu yasaklanması gereken ilaçları gönderiyor. Bununla ortaya çıkan büyük bir rant var. İşin özü ranta dayanıyor. Yoksa tarım zehri kullanılmadan artık tarımın sürdürülebilirliği kalmadı ama bunun atılma süreci, kullanılma miktarı, takibi Bakanlığın kontrolünde, denetiminde olmalı.” dedi. Laboratuvarlarda Sorun mu Var? CHP’li Gürer: “Nasıl bir laboratuvar anlayışımız var ki Türkiye'den gönderdiğimiz ürün diğer laboratuvardan iade olarak geliyor? Hani bazı değerlerde farklılık olabilir ama Avrupa Birliği uyum sürecinde ortaya çıkan veriler var. Daha önceki Bakan’a bir soru önergesi vermiştim. İlaç isimleriyle de var. Soru önergesine verdiği yanıtta diyor ki: ‘Avrupa Birliği’nde yasak olanların bazıları ülkemizde var. Bunlarla ilgili kontroller devam ediyor. Kontrollerin sonunda gerekli yasaklamalara gideceğiz.’ Ya, milleti öldürdükten sonra mı yasaklama olacak? Bununla ilgili veriler önemli, kriterler önemli, değerler önemli ve mevsim değişimleriyle ortaya çıkan farklı hastalıkların varlığında ilaçla ilgili yeni arayışlara da ihtiyaç olduğu bir süreçte tarım zehirleriyle ilgili Türkiye'nin adını kirletmeye ne hakkınız var? Onun için yeterli denetim yapılmalı, kontroller artırılmalı, eğitim dediğimiz olgu yaşama geçirilmeli ve bu soruna köklü çözüm bulunmalı.” dedi. Çok Zehir Kullanılıyor Gürer: “Türkiye'de kullanılan tarım zehrinin dekara oranı Avrupa'da 18 kilo iken Türkiye'de 27 kilo. Bu da bilinçli tarım yapılmadığından. Türkiye'deki büyük zincir marketlerin hepsi laboratuvar kurmalı, orada satılan ürünler daha rafa girmeden kontrol edilebilmeli. Deniyor ki: ‘6 bin ton geldi.’ Diyelim 6 bin ton geldi; o seriden Türkiye'de üretilen ürünleri biz tükettik, onlar tüketmedi, onlar iade etti, Türkiye'de tüketildi. Bu sorun, siyasi bir sorun olarak değil, insan yaşamını doğrudan ilgilendirdiği için her kesimin birlikte çözüm üretmesi gerektiği bir sorundur. Bunu farklı rakamlarla çarpıtmaya gerek yok. İşin gerçeği, Türkiye'de böyle bir sorun vardır ve çözüm birlikte üretilebilir.” diye sözlerini tamamladı."

Gürer: “Pestisit İle Her Yıl 385 Milyon Kişi Zarar Görüyor” Haber

Gürer: “Pestisit İle Her Yıl 385 Milyon Kişi Zarar Görüyor”

CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, pestisit ve aflatoksin içeren, yurt dışından iade edilen ürünler konusunda iktidarın sorumluluğuna dikkat çekti. Gürer, “Sorunu yazılı soru önergeleri, Meclis konuşmaları, Meclis araştırma önergeleri ve basın toplantıları ile sürekli gündeme getirdim” dedi. Gürer, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde, bir ürünün gümrükte belirlenen sınırların üzerinde pestisit veya aflatoksin içermesi durumunda, Avrupa Birliği Yem ve Gıda için Hızlı Alarm Sistemi'ne bildirim yapıldığını ifade etti. Bu sistem kapsamında her ülkenin daha sıkı denetim uyguladığını belirtti. Gürer, son iki yılda AB ülkelerinde 10.000 bildirimin pestisit ve aflatoksin içeren ürünler için yapıldığını vurgulayarak, “Bu bildirimin 853’ü Türkiye’den kaynaklanmıştır. Bu durum, ülkeyi yönetenlerin gerekli önlemleri alması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor” dedi. Tarım zehirlerinin insana, doğaya, toprağa, faydalı canlılara, suya ve havaya doğrudan zarar verdiğini belirten Gürer, “Tükettiğimiz gıda ile zehirlenmememizi sağlamak iktidarın görevidir” şeklinde konuştu. TARIMDA SORUNLAR BİR DEĞİL, BİN TANE “Tarımda sorunlar bir değil, bin tane” diyen Ömer Fethi Gürer, pestisit kalıntıları nedeniyle ihraç edilen ürünlerin geri dönmesinin ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekti. “2023-2024 yıllarında dünyada 10.044 bildirim olmuş ve bu bildirimlerden 853’ü Türkiye’den ihraç edilen ürünlerde tespit edilmiş. Bu durum, dikkatleri pestisit ve aflatoksin konusunda yurtiçindeki ürünlere çevirdi. Bu ürünler ile ülke ihracaatı sorunlu hale gelirken ürün israfı ve pazarı da sorun oluşturuyor. Ülkemizden giden ürün gibi ithal ürünlerde de gerekli denetim ve kontrol sağlanmalıdır ”ifadelerini kullandı. PESTİSİT KULLANIMINDA YETERSİZ ÖNLEMLER Sorunun çiftçilerden kaynaklanmadığını vurgulayan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, kullanılan pestisitlerin ruhsatlı ürünler olduğunu belirtti. “Ruhsatlandırılmış ilaçlarda yapılan incelemeler sonunda ortaya çıkan bu durum, ürün iadesini gerektiriyorsa, insan sağlığına zararlı olan bu ilaçların ruhsatlandırılmaması ve Türkiye'de satışına izin verilmemesi gerekir. Avrupa Birliği uyum yasaları sürecinde, 2006 yılından sonra Türkiye bu konuda hassasiyetini artırdı ve belli oranda pestisitin Türkiye'de yasaklanması sağlandı. Ama bu yeterli olmadı.Avrupa Birliği yem ve gıda için hızlı alarm sistemine takılan ürünlerimiz nedeniyle Türkiye, ihracatçı bir ülke olarak önümüzdeki süreçte sorunlar yaşayabilir. Bir ülkede ortaya çıkan pestisit kalıntısı, diğer ülkelerde de anında görülebiliyor ve Türkiye'nin gönderdiği ürünler gümrüklerden dönmeye başlıyor. Gümrüklerden dönen ürünlerin Türkiye'de tekrar incelendiği belirtiliyor.” dedi. Ömer Fethi Gürer, pestisit kalıntısı nedeniyle gümrüklerden dönen ürünlerin imha edildiği söylense de toplumun buna güvenmediğini ekledi: “Nedeni de şu: O gönderilen ürünün üretildiği alanlardaki ürünler, Türkiye pazarında satılabiliyor. Türkiye laboratuvarlarında bu ürünler inceleniyor, ancak gönderilen ürünün Türkiye'de piyasaya sürüldüğü iddiaları var. Zaman zaman bu iş için gönüllü olan takipçiler, yaptıkları kontrollerde pestisit kalıntılarını Türkiye'deki marketlerdeki bazı ürünlerde ortaya çıkıyor.” şeklinde konuştu. İNSAN SAĞLIĞI VE EKONOMİK KAYIPLAR Gürer, dünyada her yıl 385 milyon insanın pestisitlerden zehirlendiğini belirterek, Türkiye’de kullanılan 60.000 ton pestisitin hem sağlık hem de ekonomik açıdan ciddi sonuçlar doğurduğunu ifade etti: “Bu nedenle, tarım zehiri olarak kullanılan ve insan sağlığına zararlı olan ürünlerin kesinlikle yasaklanması ve sıkı takip edilmesi gerekiyor. Bu sorumluluk, Tarım ve Orman Bakanlığı'na düşüyor. Çiftçilerin eğitilmesi de bu konuda önemli bir adım.”diye konuştu. Avrupa ile kıyaslama yapan Gürer, Türkiye’de dekara 27 kilogram pestisit kullanılırken Avrupa’da bu oranın 18 kilograma kadar düştüğünü söyledi. Afrika ve Asya gibi kontrolsüz bölgelerde ise durumun daha vahim olduğuna işaret etti.Tarım zehiri kullanmadan üretim zorlaştı ancak ürün üzerinde kalıcı olmayan ve insana doğaya zararsız ilaçlar geliştirilmelidir “ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın çiftçileri eğitmesi ve pestisit kullanımını sıkı takip etmesi gerektiğini belirtti. “Bakanlık, çiftçilerin üretim sürecinde ne kadar pestisit kullanacağını yönlendirmeli ve hem iç hem de dış pazara verilen ürünleri sıkı denetim altına almalıdır” dedi. Zincir marketlerin kendi laboratuvarlarını kurmasının önemine değinen Gürer, ürünlerin hal ve market girişlerinde kontrol edilmesi gerektiğini söyledi. PESTİSİT KULLANIMI AZALTILMALI VE DENETİMLER GÜÇLENDİRİLMELİ CHP’li vekil Ömer Fethi Gürer, pestisitlerin sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, “Sayın Bakan’a Türkiye’de pestisit kullanımının azaltılması, biyolojik mücadele ve organik tarım konularında sorular yönelttim. Vermiş olduğu yanıt ise bu konuda takibin devam ettiği yönündeydi” dedi. Bakanın verdiği yanıta göre, taze meyve ve sebzelerde tavsiye dışı, yasaklı ve hatalı pestisit kullanımının önlenmesi amacıyla çeşitli denetimlerin yapıldığı belirtilmişti. PESTİSİTLERİN KALICILIĞINA DİKKAT EDİLMELİ Gürer, pestisitlerin denetimlerinin yeterli olmadığına dikkat çekerek, “. Türkiye’de ilk kez ruhsatlandırılacak bitki koruma ürünlerinin aktif maddeleri, Avrupa Birliği ve G8 ülkelerinden ruhsatlı olması şartı aranıyor. Ama bu yetmemeli, çünkü bu ruhsatlandırılan ürünlerde de sorun yaşanıyor. Onlar da tekrar incelenerek bilimsel olarak faydası ve zararı gözetilmeli; ürün üzerinde kalıcı olanlar mutlak suretle yasaklanmalı.” dedi. CHP’li vekil Gürer Bakan Yumaklı’nın açıklamalarında, Türkiye’nin tarım zehirleriyle ilgili denetimleri artırdığını ifade ettiğini ancak sorunun devamında yeni tedbirlerinde ihtiyaç olduğu görülüyor “ dedi. GÜRER’DEN ÖNEMLİ SORULAR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye'de pestisit kullanımının azaltılması, biyolojik mücadele yöntemlerinin teşviki ve halk sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılması konularında Tarım ve Orman Bakanlığı'na yazılı soru önergesi verdi. Önergesinde, genç çiftçilere özel eğitim ve teşvik programlarından, biyolojik mücadelede yerli üretim oranlarına kadar birçok konuyu gündeme taşıyan Gürer, hatalı pestisit kullanımı nedeniyle uygulanan yaptırımların caydırıcılığını ve pestisit kaynaklı sağlık sorunlarındaki değişimi sorguladı. Bu kapsamda, pestisit kullanımının denetim altına alınması ve çevre dostu üretim yöntemlerinin yaygınlaştırılması gerektiğine dikkat çekti. Bakan sorulara yazılı yanıt verdi. BİYOLOJİK MÜCADELE VE ORGANİK TARIM ÜZERİNE YATIRIM Bakan yazılı soru önergemize verdiği yanıtta;  “Steril böcek uygulamaları, doğa dostu pestisitler ve çevre dostu projeler gibi konularda çalışmalar üretilmekte olduğunu ve 2023 yılında bu projeler için toplam 14 milyar 691 milyon 949 bin TL bütçe ayrıldığını ifade ediyor. Ancak 2025 yılıyla ilgili bir rakam verilmemiş. Ayrıca, 2023 yılında Türkiye İklim Akılcı Rekabetçi Tarımsal Büyüme Projesi kapsamında 6750 dolarlık bütçenin 278.417 dolarının araştırma enstitülerine aktarıldığını belirtiyor. Hatalı pestisit kullanımı tespit edilen ürünlerin üreticilerine 5996 sayılı Kanun’a göre idari yaptırımlar uygulandığı, uygunsuzluk tespit edilenlere caydırıcılık için ek denetimlere tabi tutulduğu, pestisit kalıntılarının önlenmesi için denetim sıklıklarının artırıldığı ve ilave kontrol önlemlerinin alındığını belirtiyor.” dedi. SAĞLIK RİSKİ VE DENETİM YETERSİZLİKLERİ Tarımda kullanılan pestisitlerin çevreye ve doğaya zarar verdiğini söyleyen Ömer Fethi Gürer, “Pestisit ile ilgili yapılması gerekli olan, ruhsatına izin verilen ürünlerin ürün üzerindeki kalıcılığı dikkate alınarak, o ürünlerin Türkiye’de kullanımına ve satışına izin verilmemesidir. Sorun çiftçiden kaynaklanmıyor; sorun bunu dünyada üreten, 5 tane tekelleşmiş ve %70 tarım zehirine hâkim olan üretici firmadan kaynaklanıyor. Eğer bu pestisit insan sağlığı için zararlı ise o pestisitin satışı ve ülkeye girişi kesinlikle yasaklanmalıdır. Zararlı böcekler, zararlı hayvanlar ve kemirgenler gibi olmaması gereken ürünlerin zararları ile ilgili pestisit kullanılıyor ama bu pestisitin toprağa, suya, havaya, yani doğaya da zarar verdiği unutulmamalı. Sağlık açısından kullanılmaması olası olmayan pestisitlerin buna göre değerlendirilerek ülkemizde kullanımının yolu açılmalıdır.” şeklinde konuştu. Türkiye’de özellikle  tarım zararlılarla mücadelede kullanılan pestisitlerin, ürün üzerindeki kalıcılığının insan sağlığını tehdit ettiğini belirten Gürer, dünyada her yıl 385 milyon insanın bu zehirlerden etkilendiğini ve Türkiye’nin de bu riski göz ardı etmemesi gerektiğini vurguladı. Gürer, bu konuda daha ciddi tedbirlere ihtiyaç olduğunu ifade etti. DENETİMLER VE ÇİFTÇİ FARKINDALIĞI Bakan Yumaklı, pestisit kalıntılarının önlenmesi için bağ, bahçe, sera ve tarla gibi üretim alanlarında risk esasına dayalı denetimlerin sürdürüldüğünü, yıl boyunca çiftçilere verilen eğitimlerle farkındalık oluşturulduğunu belirtti. Bu kapsamda, çiftçilere doğru pestisit kullanımı öğretilerek yasaklı veya hatalı kullanımın önüne geçilmesi hedeflendiğini ifade etti. BİYOLOJİK MÜCADELEDE YERLİ ÜRETİM Türkiye'de biyolojik mücadele alanında dikkat çekici bir gelişme sağlandığını belirten Bakan Yumaklı, 2022 sonunda yerli olarak ruhsatlandırılan biyolojik mücadele etmeni sayısının 9 iken, 2024 itibarıyla bu sayının 22’ye çıktığını açıkladı. Toplamda 63 biyolojik mücadele etmeninin ruhsatlı olduğu, bunların 22’sinin yerli, 41’inin ithal olduğunu ifade etti. Ayrıca biyolojik mücadele etmenleri, tuzaklar, feromonlar ve atraktantlar için Avrupa Birliği veya G8 ülkelerindeki ruhsat şartının aranmadığı vurgulandı. AR-GE ÇALIŞMALARI VE AYRILAN BÜTÇE Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, pestisit kullanımını azaltmak ve çevre dostu ürünler elde etmek amacıyla araştırma enstitüleri ve özel sektör tarafından yürütülen Ar-Ge projelerine öncelik verdiğini belirtti. 2023 yılında biyolojik mücadele ve alternatif yöntemlerle ilgili projelere 14.691.949 TL bütçe ayrıldığını ve ayrıca "Türkiye İklim Akıllı ve Rekabetçi Tarımsal Büyüme Projesi" kapsamında araştırma enstitülerine 278.418 dolar aktarıldığını ifade etti. HATALI KULLANIMA YAPTIRIMLAR VE EK DENETİMLER Bakan Yumaklı tarafından hatalı pestisit kullanımı tespit edilen üreticilere 5996 sayılı Kanun kapsamında idari yaptırımlar uygulandığı ve bu üreticilerin 2 yıl boyunca ek denetimlere tabi tutulduğu ifade edildi. Ayrıca denetim sıklığının artırılarak ilave kontrol önlemlerinin alındığı belirtildi. Ancak, bu yaptırımların caydırıcılık oranının analiz edilip edilmediği veya tekrarlayan ihlallerin oranına dair detaylar verilmedi.

CHP'li Gürer: ''Dünyanın Başı Pestisitle Belada'' Haber

CHP'li Gürer: ''Dünyanın Başı Pestisitle Belada''

Gürer: “Dünyanın başı pestisitle belada. Türkiye’den gidene iade var da Türkiye’nin ithal ettiği ürünlerin hepsi temiz mi.? Dünyadaki ülkeler farklı ülkelerden gelen ürünlerde de iade yapıyor? Ya Türkiye?” CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye'nin tarım ürünlerinde yaşanan iade sorunlarına dikkat çekti. Gürer, pestisit kalıntıları ve ithal ürünlerdeki denetim eksikliklerine yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’ye ithal gelen ürünlerinde farklı ülkelerde sorunlar yaşadığına işaret ederek giden sorunlu da ithal gelenlerin hepsi temiz mi?” diye sordu. PESTİSİT UYARISI Tarımda kullanılan pestisitlerin insan sağlığına ve çevreye zararlarına da dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi  Gürer, "Böcekler, kemirgenler ve bitki hastalıklarıyla mücadele için kullanılan tarım zehirleri, suyun ve toprağın kirlenmesine yol açıyor, faydalı böceklerin ölümüne sebep oluyor. Avrupa Birliği geçiş sürecinde 250’ye yakın etken madde yasaklandı, ancak o dönemde bu maddelerin kullanımı bile insan sağlığında ciddi sorunlara yol açtı. Bugün hala ihracata gönderdiğimiz ürünlerde pestisit ve aflatoksin nedeniyle iadeler yaşanıyor. Bu sorun hem üreticimizi hem de ülkemizin itibarını zedeliyor. Ayrıca ithal ettiğimiz ürünlerde Dünyada sorun yaşanan ülkeler var. Ülkemizin ithal ettiği ürünlerde hiç mi sorun yok” dedi. "İTHAL ÜRÜNLERDE DENETİM EKSİKLİĞİMİ  VAR" Türkiye’nin ithal ettiği ürünlerle ilgili yeterli denetim yapılıp yapılmadığı sorgulayan  Ömer Fethi  Gürer, şu soruları gündeme getirdi: "Ülkemizden çıkış öncesi gönderilen ürünler laboratuvarlardan olumlu rapor alıyor ama yurt dışında iade ediliyor.Türkiye’ye ithal edilen ürünlerde aynı denetim hassasiyeti var mı? ABD’den gelen ceviz, fıstık gibi ürünlerde aflatoksin tespiti yapılıyor mu? Hindistan’dan gelen ürünlerde etilen oksit nedeniyle bir iade yaşandı mı? Bakanlık bu konuda açıklama yapmak zorunda." Dedi. "GIDA GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ” Gıda güvenliğinin önemine vurgu yapan Gürer, pestisitlerin yoğun kullanımı nedeniyle Türkiye’nin dünya ortalamasının üzerinde bir risk taşıdığını ifade ederek, "Dünyada dekara ortalama 18 kilogram tarım zehri atılırken, Türkiye’de bu miktar 27 kilogram. Bu, çiftçimizin maliyetlerini artırıyor ve çevreye büyük zarar veriyor. Ürünlerimiz yurt dışından iade ediliyorsa, bu laboratuvarların yetersizliği mi, denetim mekanizmalarındaki aksaklık mı? Hem çiftçimizi koruyacak hem de halk sağlığını güvence altına alacak önlemler bir an önce alınmalı." diye konuştu. İHRAÇ EDİLEN ÜRÜNLERDEKİ GERİ İADELER VAR MI? CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye’nin gıda güvenliği sorunlarını ve tarımda kullanılan pestisitlere ilişkin Tarım ve Orman Bakanlığı'na çeşitli soru önergeleri de verdiğini açıkladı.. Gürer, 6 Temmuz 2023 tarihinde Tarım Bakanlığı’na verdiği soru önergesinde, 2022 yılı itibarıyla pestisit kalıntısı nedeniyle ihracatının iptal edilerek Türkiye’ye geri gönderilen ürünlerle ilgili bilgi talep ettiğini söyledi. Bakanlıktan gelen yanıtta, söz konusu ürünlerin gümrükte numune alınarak yeniden denetimden geçirildiği ifade edilmiştir.“ denildiğini belirtti. Gürer, cevabın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bu iadelerin hala devam ettiğine dikkat çekerek, bu sorunun çözülmediğini vurguladı "Türk Gıda Kodeksi’ne uygun olmayan ürünlerin ülkeye girişine izin verilmediği belirtiliyor. Ancak, neden Türkiye’ye gönderilen bu ürünler geri iade ediliyor? İhraç edilen ürünlerdeki aynı sorunlar, yurtdışında yapılan denetimlerde ortaya çıkıyor. Bakanlık, bu konuda daha fazla şeffaflık göstermeli ve denetim mekanizmalarını güçlendirmelidir." dedi. NİTROFURAN MADDESİ VE YUMURTALAR Gürer, 24 Temmuz 2023 tarihinde Tarım Bakanlığı’na sunduğu bir diğer soru önergesinde, Tayvan’a ihraç edilen yumurtalarda tespit edilen nitrofuran maddesiyle ilgili olarak yapılan incelemenin sonuçlarını sordu. Ayrıca, nitrofuranın yumurta üretiminde kullanımının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini ve bu maddelerin kullanımını engellemek için alınan önlemleri de sorguladı. Yumurtaların üretiminde nitrofuranın tespit edilmesi durumunda yapılacak işlemlerle ilgili de bilgi talep eden Gürer, "Bu tür tehlikeli maddelerin kullanımı, gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Bakanlık, gıda güvenliği konusundaki hassasiyetini artırmalı ve bu tür maddelerin kullanımını tamamen engellemek için etkin bir politika geliştirmelidir." dedi. Bakanlık bu soruları ise yanıtsız bıraktı. PESTİSİT KULLANIMI VE GIDA GÜVENLİĞİ Gürer’in bir diğer soru önergesi ise pestisit kullanımına yönelik olduğunu belirti. 2022 yılından itibaren ülkemizde yıllık tarım ilacı tüketiminin ne kadar olduğunu soran Gürer, ayrıca farklı ülkelerde yasaklanan ancak Türkiye’de kullanımına devam edilen pestisitlerin olup olmadığını sordu. Bakanlık, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerde yasaklanan 217 aktif maddenin Türkiye’de de yasaklandığını belirtti. Ancak Gürer, bu yasakların uygulamada ne kadar etkin olduğunu da gündeme getirdi. "Türkiye’de tarım ilaçlarının kullanımının yüksekliği, çiftçiyi ekonomik olarak zorlamakta ve çevreye zarar vermektedir. Pestisitlerin neden olduğu kalıntıların tespit edilmesi, yalnızca Türkiye için değil, tüm dünya da gıda üretimi  içinde  büyük bir risk oluşturmaktadır." dedi. DENETİM EKSİKLİKLERİNE DİKKAT ÇEKİLDİ Gürer, Türkiye'de yapılan gıda güvenliği denetimlerinin etkinliğini de sorguladı. İhraç edilen ürünlerin geri iade edilmesinin ardından, aynı ürünlerin Türkiye pazarında da satışa sunulup sunulmadığını ve bu ürünlerle ilgili yapılan denetimlerin yetersiz olup olmadığını sorguladı. "Bakanlık, dışa satılan ürünlerle ilgili yapılan denetimlere ek olarak, iç pazar için de aynı sıkı denetim önlemlerini almalıdır. Çünkü bir ürün yurt dışından iade ediliyorsa, bu ürünün iç pazarda da sorun yaratma ihtimali yüksektir." dedi. PESTİSİT KALINTILARI VE İHRAÇ SORUNLARI CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanı’na 8 Ağustos 2023 tarihinde verdiği soru önergesinde, Türkiye menşeli meyve ve sebzelerdeki pestisit kaynaklı bildirimler üzerine önemli sorular yöneltti. Gürer, 2022 raporunda Türkiye menşeli meyve ve sebzelerde 430 bildirim yapıldığını, bu bildirimin 2023’ün ilk yarısında 103’e ulaştığını belirtti. Bildirimlerden 80 parti ürünün sınırda reddedilerek Türkiye'ye iade edildiğini ve neredeyse yarısının yasaklı pestisit aktif maddelerini içerdiğinin saptandığını ifade etti. Gürer, bu bağlamda Tarım Bakanlığı’na şu soruları sordu: Yasaklı Aktif Maddelerin Kullanımı: Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Resmî Gazete’de yasaklı ilan ettiği aktif maddelerin Türkiye’de kullanımı nasıl devam etmektedir? Denetim ve Önlemler: Gerekli önlemlerin alınmadığı, denetimlerin yeterli ve uygun şekilde yapılmadığı iddiaları vardır. Bu konuda ne gibi adımlar atılmaktadır? Piyasada Satış ve İmha Durumu: Yasaklı pestisitlerin piyasadan uygun şekilde toplatılmadığı ve hâlâ kullanıldığı iddiaları doğru mudur? Tarım Bakanı, 2023 yılı itibarıyla 2009 yılından bu yana 223 bitki koruma ürününün aktif maddesinin kullanımının yasaklandığını, ancak piyasada kalan ürünlerin ruhsat sahibi firmalarca toplatılarak imha edildiğini belirtti. Bakan, aynı zamanda Gıda ve Yemde Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) üzerinden bildirimlerin yapıldığını ve her bir bildirimin denetlendiğini ifade etti. Gürer, Bakanlığın açıklamalarına rağmen, konunun hala çözülmediğini belirterek şu ifadeleri kullandı: "Bakanlığın açıklamaları yeterli değil. Gerçekten bu ürünler piyasadan toplatılmakta ve imha edilmekte midir? Yapılan denetimler, önlenmesi gereken tekrarlayan sorunlara karşı gerçekten yeterli midir?" dedi. İHRAÇ ÜRÜNLERİ VE GERİ İADELER Gürer, Tarım Bakanlığı’na ayrıca Rusya'ya ihraç edilen ve geri iade edilen ürünlerle ilgili sorular sordu. İade Edilen Ürünlerin Sebebi ve Miktarı: Rusya’ya ihraç edilen ve geri iade edilen limon, mandalina, fıstık gibi ürünlerin iade gerekçesi nedir? İade edilen ürünlerin miktarı nedir? İade Edilen Ürünlerin Durumu: İade edilen ürünler imha edilmiş midir, yoksa başka bir pazarda satılmak üzere kullanılmaya devam edilmiş midir? Laboratuvar Testleri ve Geçerliliği: İhracat ürünleri, gümrüklerde laboratuvar muayenesinden geçiyor. Laboratuvar sonuçlarının doğruluğu veya geçerliliği konusunda herhangi bir inceleme yapılmış mıdır? Soruşturma Durumu: İade edilen ürünlerle ilgili bir soruşturma başlatılmış mıdır? Başlatıldıysa, bu soruşturmanın içeriği ve amacı nedir? PESTİSİT KULLANIMI VE HALK SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Gürer, ayrıca Türkiye’de pestisit kullanımını azaltmaya yönelik yapılan çalışmalar ve bu kullanımın halk sağlığı üzerindeki etkileri ile ilgili sorular da yöneltti: Türkiye’de pestisit kullanımını azaltmak amacıyla özellikle genç çiftçilere ve yeni girişimcilere yönelik bir eğitim veya teşvik programı düzenlenmiş midir? Bu programlardan faydalanan genç üretici sayısı nedir? Türkiye, biyolojik mücadele ve organik tarım için yerli pestisit geliştirme konusunda ne kadar ilerleme kaydetmiştir? 2023 yılında bu alanda yapılan Ar-Ge çalışmalarına ayrılan bütçe nedir? Pestisit kalıntılarının halk sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyen bilimsel çalışmalar yapılmış mıdır? Son yıllarda hastalık oranlarında herhangi bir değişiklik gözlemlenmiş midir? Hatalı pestisit kullanımı nedeniyle yakalanan üreticilere uygulanan yaptırımların caydırıcılık oranı nedir? Tekrarlayan ihlallerin oranı nedir ve bu konuda ek yaptırımlar planlanmakta mıdır? TİCARET BAKANI'NA VE TARIM VE ORMAN BAKANI’NA SORULAR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, gıda ve tarım ürünlerinin dış ticaretine dair soruları Ticaret ve Tarım ve Orman Bakanlarına yöneltti. Gürer, 8 Ağustos 2023 tarihinde verdiği soru önergesinde, özellikle yurt dışından Türkiye'ye iade edilen ürünler, pestisit kalıntıları ve GDO'lu ürünler konusunda şeffaflık talep etti. TİCARET BAKANIN YANITLAR YETERSİZ Ömer Fethi Gürer, Ticaret Bakanı’na verdiği yazılı soru önergesinde, yurt dışından Türkiye'ye iade edilen tarım ürünlerinin analiz sonuçları ve bu ürünlerin imha süreçlerine dair önemli sorular sormuştu. Ticaret Bakanı, verdiği yanıtta Tarım ve Orman Bakanlığı laboratuvarlarında yapılan denetimleri ve gümrükte gerçekleştirilen kontrolleri açıkladı. Bakan, Türkiye’nin gıda ve tarım ürünlerinde insan, hayvan ve bitki sağlığı alanında denetimler gerçekleştirdiğini, bu denetimlerin bakteriler, virüsler, pestisit kalıntıları, zirai zararlılar, aflatoksin ve GDO’yu kapsadığını belirtti. Gürer, "Türkiye'de GDO’lu ürünlerin satışı yasak olmasına rağmen, laboratuvar analiz sonuçlarının bu ürünlerin Türkiye'ye girebilme ihtimalini ortaya koyuyor. Bu durum, özellikle ithal edilen ürünlerde de bakteri, virüs, pestisit kalıntısı, zirai zararlı ve aflatoksin gibi sorunların yaşanabileceğini gösteriyor," dedi. İADE ÜRÜNLERİNİN DURUMU VE PATATESİN SEÇİMİ Gürer, Türkiye'ye gelen iade ürünlerin akıbetiyle ilgili de önemli bir soru gündeme getirdi: “Neden yalnızca patatesle ilgili imha görüntüleri paylaşıldı? Diğer ürünlerle ilgili neden bu tür bir şeffaflık gösterilmedi?” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tunus’a gönderilen 2.500 ton patateste bitki hastalığının görüldüğünü ve bu hastalığın Türkiye laboratuvarlarında tespit edilmemiş olmasının olasılık dışı olduğunu belirtti. Bu ürünlerin yurt dışına çıkışına kimlerin göz yumduğunu sorarak, imha edilmeden önce bu ürünlerin tespit edilip edilmediğini sorguladı. "Patatesin imha edilmesi gündeme gelirken, bu işlemin yalnızca patatesle sınırlı kalması dikkat çekicidir. Neden bu tür uygulamalar sadece patatesle ilgili yapıldı? Diğer ürünlerin durumu ne oldu?" diyerek soruları sıraladı. DEPOLARDA PATATES SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de patates üreticilerinin karşı karşıya olduğu depolama ve fiyat sorunlarını da gündeme taşıdı. Niğde’de yaklaşık 600.000 ton patatesin depolarda beklediğine dikkat çeken Gürer, bu patatesin depolarda çürümemesi için çözüm önerisinde bulundu. "Toprak Mahsulleri Ofisi ve Tarım Kredi Kooperatifi aracılığıyla patates alımı yapılabilir. Bu şekilde 25 liraya kadar yükselen patates fiyatları, 10 lira gibi uygun bir fiyata satılabilir," şeklinde öneriler sundu. Gürer, ayrıca patatesin depolarda çürümemesi için belirli bir alım fiyatının uygulanmasını ve bu fiyatın üreticiye zarar vermemesi gerektiğini ifade etti. "Patatesin maliyeti 6 lira. Bakanlık, 10 liraya satın aldığında, zarar etmeden hem vatandaşa ucuza patates sunabilir, hem de depolarda çürümenin önüne geçebilir." diyerek üreticiye destek verilmesi gerektiğinin altını çizdi. İADE ÜRÜNLERİN LABORATUVAR SONUÇLARI VE ŞEFFAFLIK TALEBİ Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı’na seslenerek, Türkiye'ye iade edilen ürünlerin laboratuvar analiz sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılmasını talep etti. "Yurt dışından gelen ürünlerin analiz sonuçları hakkında şeffaf bir şekilde bilgi verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sadece patatesin durumu hakkında açıklama yapılmakta, diğer ürünlerle ilgili ise hiçbir bilgi paylaşılmamaktadır." dedi. PATATES ÜRETİCİSİNİN ÇIĞLIĞI! CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de tarımsal üretimde yaşanan sorunları ve patates üreticilerinin karşı karşıya olduğu zorlukları gündeme taşıdı. Gürer, yaptığı açıklamada, çiftçilerin ürünlerini zararına bile satamadığını, depolarda bekleyen patateslerin çürümeye terk edilme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. "DEPOLAR DOLUP TAŞTI, ÇİFTÇİ ZARAR EDİYOR" Niğde’de patates üretiminin yoğun olduğu köylerde, çiftçilerin depolarını ağzına kadar patatesle doldurduğunu ifade eden Gürer, "Çiftçi, ürettiği patatesi 3 liradan bile satamıyor. Eğer bu ürünler önümüzdeki iki ay içinde satılmazsa çöp olacak. Hatta depolardan çıkarılması bile ek bir masraf doğuracak. Çiftçimiz emek veriyor, üretiyor, ancak emeğinin karşılığını alamıyor." dedi.

Türkiye'nin İmajı ve Halk Sağlığı Tehlikede Haber

Türkiye'nin İmajı ve Halk Sağlığı Tehlikede

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türkiye’de tarım sektörünün pestisit kullanımı ve denetim eksikliklerinden kaynaklanan sorunlarına dikkat çekti. Adem, yaptığı yazılı açıklamada, hem üreticilerin hem de tüketicilerin sağlığını tehdit eden ve ihracatta yaşanan sorunlarla Türkiye’nin tarımsal itibarını zedeleyen bu durumun temelinde yönetim eksikliğinin yattığını ifade etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem’in yazılı basın açıklaması şöyle: “Türkiye’nin tarım sektörü, yalnızca üreticiler için değil, tüketiciler ve ihracatçılar için de alarm veren bir noktaya gelmiştir. Pestisit kalıntıları nedeniyle ihraç edilen tarım ürünlerinin Avrupa kapısından dönmesi, ülkemizin tarımsal itibarını zedelediği gibi halk sağlığını da ciddi bir tehlikeye atmaktadır. Daha da vahimi, bu tablo sadece üreticinin veya ihracatçının hatası değildir. Ortada bir yönetim boşluğu vardır ve bu boşluğun sorumlusu, etkin bir tarım politikası ve çiftçiye rehberlik eden bir otoritenin eksikliğidir. Son yıllarda pestisit kalıntıları, Türkiye’den ihraç edilen yaş meyve-sebzelerde sıkça tespit edilmekte, birçok ürün geri dönmektedir. Ancak bu sadece ihracatı değil, iç piyasayı da tehdit eden bir sorundur. Türkiye’nin pestisit kullanımında dünya sıralamasında çok üstlerde yer almamasına rağmen, denetim eksikliği ve üretim süreçlerindeki plansızlık nedeniyle geri dönen ürünler, iç piyasaya sunuluyor ya da başka ülkelere satılıyor. Halk sağlığını tehlikeye atan bu döngü, yalnızca çiftçiyi değil, tüketiciyi ve ülkenin itibarını da ciddi şekilde etkilemektedir. Bugün Türkiye’de bir tarım bakanlığı var mı? Kâğıt üzerinde evet, ama sahada çiftçiye rehberlik eden bir tarım politikası olmadığı açıktır. Avrupa Birliği normlarına uygun mevzuatlar hazırlanmış olmasına rağmen, bunlar uygulanmamakta ve denetim mekanizmaları işlememektedir. Geri dönen ürünler konusunda hiçbir açıklama yapılmamakta, bu ürünlerin akıbeti tamamen belirsiz kalmaktadır. Bu sahipsizlik, hem ihracatçıyı maddi zarara uğratmakta hem de çiftçiyi destekten yoksun bırakmaktadır. Tarım sektöründeki bu plansızlık ve yönetim boşluğunun bedelini, üretici emeğinin karşılığını alamayarak, ihracatçı ürünleri geri döndüğü için zarar ederek ve tüketici güvenli gıdaya erişemediği için ödemektedir. Ancak bu tablo, çiftçinin ya da ihracatçının değil, denetim yapmayan ve mevzuatları uygulamayan yönetimin sorumluluğundadır. Türkiye, tarım sektöründe yeniden bir güven ortamı yaratmak istiyorsa, öncelikle aşağıdaki adımları atmalıdır:             1.Pestisit kullanımı ve ürün kalitesi üzerinde sıkı denetim mekanizmaları kurulmalıdır.             2.Geri dönen ürünlerin akıbeti ve pestisit kullanımı ile ilgili tüm veriler kamuoyuyla paylaşılmalıdır.             3.Çiftçilere pestisit kullanımı ve alternatif tarım yöntemleri hakkında rehberlik edilmelidir.             4.Avrupa Birliği standartlarına uygun üretim süreçleri için teşvik ve destek mekanizmaları kurulmalıdır. Bugün Türkiye tarımı, üreticiden tüketiciye kadar her alanda bir yönetim boşluğunun bedelini ödemektedir. Pestisit sorunu, bu sahipsizliğin en somut göstergesidir. Ülkemizin tarımsal itibarını korumak, halk sağlığını güvence altına almak ve üreticiyi desteklemek için gerçekçi, şeffaf ve uygulamaya geçecek bir tarım politikası zorunludur. Türkiye’nin tarımı, sadece bir ekonomik faaliyet değil, aynı zamanda milli bir güvenlik meselesidir. Bu anlayışla hareket edilmediği sürece, ne Avrupa kapısından dönen ürünlerin ne de tüketicinin güvenli gıdaya erişim sorunlarının önüne geçilemeyecektir.”.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.