SON DAKİKA
Hava Durumu

#Şemsi Bayraktar

Porsuk Haber Ajansı - Şemsi Bayraktar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Şemsi Bayraktar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yaşanan Doğal Afetler ve Bayram Öncesi Talepler Fiyatları Etkiledi Haber

Yaşanan Doğal Afetler ve Bayram Öncesi Talepler Fiyatları Etkiledi

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ramazan sonu ve Mart ayı üretici market fiyatları ile girdi maliyetlerindeki değişimleri yaptığı basın açıklamasıyla değerlendirdi. “Ramazan sonu ve Mart ayında üretici market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 208 ile kuru fasulyede görüldü” diyen Bayraktar, yapılan araştırmayı paylaştı; “Kuru fasulyedeki fiyat farkını yüzde 206,8 ile nohut, yüzde 202,5 ile kuru kayısı, yüzde 186 ile kırmızı mercimek, yüzde 174,6 ile yeşil mercimek takip etti. Kuru fasulye ve nohut 3,1 kat, kuru kayısı 3 kat, kırmızı mercimek 2,9 kat, yeşil mercimek 2,7 kat fazlaya satıldı. Üreticide 33 lira 29 kuruş olan kuru fasulye 102 lira 53 kuruşa, 31 lira 56 kuruş olan nohut 96 lira 82 kuruşa, 150 lira olan kuru kayısı, 453 lira 70 kuruşa, 22 lira 94 kuruş olan kırmızı mercimek 65 lira 61 kuruşa, 29 lira 33 kuruş olan yeşil mercimek 80 lira 53 kuruşa markette satıldı. Mart ayında fiyatı en fazla artan ürün markette ve üreticide limon olurken, fiyatı en fazla düşen ürün markette maydanoz, üreticide beyaz lahana oldu.” Market fiyatları “Mart ayında markette 39 ürünün 30’unda fiyat artışı, 9’unda fiyat azalışı görüldü. Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 53,7 ile limon oldu. Limondaki fiyat artışını yüzde 38,8 ile patates, yüzde 19,8 ile elma, yüzde 19,5 ile sivri biber takip etti. Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 8 ile maydanoz oldu. Maydanozdaki fiyat düşüşünü yüzde 6,7 ile ıspanak, yüzde 5,9 ile marul ve kuru incir izledi.” Üretici fiyatları “Mart ayında üreticide 31 ürününün 14’ünde fiyat artışı olurken, 9’unda fiyat düşüşü görüldü. 8 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 23,4 ile beyaz lahanada görüldü. Beyaz lahanadaki fiyat düşüşünü yüzde 13,9 ile maydanoz, yüzde 12,6 ile kuru soğan, yüzde 10,3 ile domates izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 68,3 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 28,3 ile patates, yüzde 20 ile Antep fıstığı, yüzde 16,7 ile yeşil soğan takip etti.” “Yaşanan doğal afetler ve bayram öncesi oluşan talep fiyatları etkiledi” “Yaşanan doğal afetler ve bayram öncesi oluşan talep, bazı ürünlerin fiyatlarını etkiledi. Geçtiğimiz günlerde yaşanan don sebebiyle narenciye bahçeleri dondan zarar gördü. Piyasadaki ürünün azalmasıyla da sezon boyunca düşük seyreden limon fiyatları arttı. Çukurova bölgesinde yaşanan don sebebiyle erkenci çeşitlerde yüzde 50-60 oranında, geçci patateste yüzde 30-35 oranında zarar olduğu tahmin ediliyor. Yaşanan don, hasat süresini de geciktirdiğinden yıl boyunca fiyat düşüklüğü yaşanan patateste fiyat artışı yaşandı. Ramazan Bayramı nedeniyle talepte yaşanan artış Antep fıstığı fiyatlarının yükselmesine sebep oldu. Yeşil soğan ve ıspanakta kar yağışı sebebiyle seralar yıkıldı, ürünler açıkta kalarak bozuldu. Arz azaldığı için de fiyatlar yükseldi. Bafra bölgesinde kışlık sebzelerde geçtiğimiz aylarda yaşanan sel ve kar yağışı nedeniyle çoğu üründe bozulmalar yaşandı. Bu durum alım gücü düşen üreticilerimizin beyaz lahana, maydanoz ve marulu düşük fiyata satmasına sebep oldu. Kuru soğanda Çukurova Bölgesinde yaşanan don sebebiyle hasadın gecikmesi ve ticari anlaşmalarla gelen kuru soğan ithalatları sebebiyle arzdaki artış fiyatları düşürdü.” Mart ayı ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler “Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Mart ayında, Şubat ayına göre, amonyum nitrat gübresi yüzde 3,7, üre gübresi yüzde 1,9, amonyum sülfat gübresi yüzde 1,5, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 1, DAP gübresi yüzde 0,3 oranında arttı. Geçen yılın Mart ayına göre son bir yılda, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 34,6, DAP gübresi yüzde 33,9, üre gübresi yüzde 32,3, amonyum nitrat gübresi yüzde 28,9, amonyum sülfat gübresi yüzde 25,8 oranında arttı. Mart ayında şubat ayına göre besi yemi yüzde 1,8, süt yemi yüzde 1,7, son bir yılda süt yemi yüzde 24,9, besi yemi ise yüzde 24,8 oranında arttı. İlaç fiyatları yıllık yüzde 14,9 oranında arttı. Elektrik fiyatları son bir yılda yüzde 30,4 oranında arttı. Mazot fiyatı son bir yılda yüzde 11,1 oranında artarken, geçen aya göre yüzde 2,3 oranında düşüş oldu.”

Desteklemeler Bir An Önce Çiftçilerimizin Eline Geçmelidir Haber

Desteklemeler Bir An Önce Çiftçilerimizin Eline Geçmelidir

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçilerin prim destek ödemelerine ilişkin taleplerini yaptığı basın açıklamasıyla değerlendirdi. “Çiftçilerimizin 2024 yılına ait prim destek ödemeleri bazı illerde ödendi, bazı illerde halen ödemeler yapılmadı. Ödenmeyen illerdeki çiftçilerimizden bu konuda Birliğimize ulaşan büyük bir talep var. Destek ödemeleri bir an önce tamamlanmalıdır” vurgusu yapan Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Henüz ödenmesine başlanmayan gübre ve mazot destek ödemeleri de en kısa sürede çiftçilerimize ödenmelidir. Türkiye’nin tarımda güçlü bir geleceğe sahip olabilmesi, üreticilerimizin desteklenmesiyle mümkündür. Çiftçilerimiz desteklendiği sürece, üretimi sürdürecek, bu sayede sofralarımız bereketlenmeye devam edecektir.” “Üretim ancak yeterli destek mekanizmalarıyla sürdürülebilir” “Tarım, sadece gıda üretimiyle sınırlı olmayan, aynı zamanda ekonomik büyümeyi destekleyen, kırsal kalkınmayı sağlayan ve milyonlarca insanın geçim kaynağını oluşturan stratejik bir sektördür. Ülkemizin her geçen gün artan nüfusunu besleyebilmek, gıda arz güvenliğini sağlamak ve tarımsal üretimi sürdürülebilir kılmak için tarım sektörüne verilen destekler hayati önem taşıyor. Çiftçilerimiz, iklim değişikliği, doğal afetler, artan girdi maliyetleri ve piyasa dalgalanmalarına rağmen üretmeye devam ediyor. Üreticilerimizin bu mücadelesi, ancak yeterli destek mekanizmalarıyla sürdürülebilir.” “Destekler zamanında ve yeterli olmalıdır” “Tarım sektörüne verilen destekler, yalnızca üreticilerimizin refahını değil, aynı zamanda tüketicilerimizin sağlıklı ve uygun fiyatlı gıdaya erişimini de güvence altına alıyor. Mevcut destekleme sisteminde, ödemelerin yıl içine yayılarak parça parça ve farklı tarihlerde yapılması çiftçilerimizin, zaten yeterli olmayan ekonomik gücünü olumsuz etkiliyor. Gübre, mazot ve prim destekleri başta olmak üzere sertifikalı tohum, fide, fidan gibi tüm destek kalemleri farklı zamanlarda ödeniyor. Çiftçilerimiz, artan girdi maliyetleri karşısında desteklere en fazla ihtiyaç duyduğu dönemde destek ödemelerinin tamamlanmaması nedeniyle ekonomik sıkıntı yaşıyor. Tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması ve gıda tedarik zincirinin sekteye uğramaması için destekler zamanında ve toplu olarak ödenmelidir.”

Kahverengi Kokarca Kışlaklarda Öldürülmeli Haber

Kahverengi Kokarca Kışlaklarda Öldürülmeli

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kahverengi kokarca ile kışlaklarda mücadelenin önemini gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla değerlendirdi. Kahverengi kokarcanın, Karadeniz ve Marmara bölgemizde 300 bitkisel ürüne zarar verdiğini söyleyen Bayraktar, “Fındık başta olmak üzere, tüm bitkisel ürünlerimizin korunabilmesi için kahverengi kokarca ile topyekûn mücadele hız kesmeden devam etmelidir.” dedi. Bayraktar, değerlendirmesine şöyle devam etti; “Karadeniz ve Marmara bölgelerimizde bütün ürünler tehdit altında” “Karadeniz Bölgesi ve Marmara'da başta fındık olmak üzere 300'den fazla tarım ürününe zarar veren kahverengi kokarca, özellikle kış aylarında terk edilmiş binalar, ahırlar ve depolarda barınmaktadır. Hava sıcaklıkları arttığında, zararlı bu alanlardan tarım alanlarına yayılmaya başlar. Bu durumun önüne geçmek ve zararlının yayılmasını engellemek için, hiçbir ara vermeden eksiksiz mücadele edilmesi büyük önem taşımaktadır.” “Birlikte mücadeleye devam edilmeli” “Kahverengi Kokarca ile etkin mücadele için halk sağlığı ilaçlamaları ve mekanik yok etme yöntemleri önerilmektedir. Ancak toplu mücadelede karşılaşılan bazı zorluklar bulunmaktadır. Bunlar arasında, tarım alanları dışında kışlayan zararlının kontrol altına alınmasının güç olması, bölgede ikamet etmeyen bazı çiftçilerin etkili mücadeleyi katılmaması, doğal düşman böcek üretiminin yeni başlaması ve bu üretimin tüm bölgeye yayılamaması, ayrıca kimyasal mücadelede kullanılan ilaçların yüksek fiyatları ve coğrafi koşullar nedeniyle uygulama güçlükleri yer almaktadır. Bu sebeplerle, kahverengi kokarca istilasının fındık üretiminde büyük kayıplara yol açmaması için, Valilik koordinasyonunda Tarım ve Orman Bakanlığı, Belediyeler ve tarımla ilgili tüm kurumların birlikte hareket ederek toplu kimyasal mücadele yürütmesi büyük bir önem taşımaktadır.” “Devam eden mücadeleye hız verilmeli” “Ziraat odalarımız ile Tarım ve Orman Bakanlığı ortaklığında yürütülen "Kahverengi Kokarca Eylem Planı" kapsamında, çiftçi eğitimi, tuzak asımı, doğal düşman böcek üretimi ve mekanik mücadele yöntemleriyle istilanın yayılmasını engellemeye çalışmaktadır. Mücadelenin daha etkin ve kapsamlı hale gelmesi için yetkili kurumlar ve paydaşların ortak hareket etmesi büyük önem taşımaktadır. Evlerde, terk edilmiş binalarda, ahırlarda ve depolarda halk sağlığı ilaçlamaları ve mekanik yok etme yöntemlerinin uygulanması konusunda ise belediyelere ve muhtarlıklara büyük sorumluluk düşmektedir. Havaların ısınmasıyla bu zararlı tarım alanlarına yayılmaktadır. Çok zamanımız kalmadı, bu süreçte kışlak mücadelesini hızlandırmalıyız. Fındık başta olmak üzere, tüm bitkisel ürünlerimizin korunabilmesi için kahverengi kokarca ile topyekûn mücadele hız kesmeden devam etmelidir.”

Doğal Afetler Tarımsal Üretimi Tehdit Ediyor! Haber

Doğal Afetler Tarımsal Üretimi Tehdit Ediyor!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım sektöründe yaşanan doğal afetler ve alınması gereken önlemleri yaptığı basın açıklamasıyla değerlendirdi. İlkbahar yağışlarının kritik eşik olduğuna dikkat çeken Bayraktar, tarımsal kuraklık riskinin kapıda olduğunu söyledi. Şubat ayı sonunda yaşanan don afetinin etkilerinin gün yüzüne çıkmaya başladığını belirten Şemsi Bayraktar, “Çiftçilerimizin zararlarının karşılanması ve banka kredilerinin faizsiz olarak ertelenmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na resmi yazılarımızı ilettik” dedi. Bayraktar açıklamasına şu şekilde devam etti; “Tarımsal üretimi tehdit eden birçok unsur olsa da, üretimimize en çok zarar veren, doğal afetler oluyor. Bu afetlerin en başında ise kuraklık yer alıyor. Ülkemiz, 2008, 2014 ve 2021 yıllarında ciddi kuraklıklarla karşı karşıya kaldı, bu durum hem üreticilerimizin gelirlerini hem de gıda arzını tehdit etti. Daha da endişe verici olan ise doğal afetlerin sayısındaki artıştır. 2011 yılında 324 olan doğal afet sayısı, 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 4 katına çıkarak 1257’ye ulaştı.” “Son 24 yılın en düşük ocak ayı yağışı görüldü” “2024-2025 tarımsal üretim sezonu başladı, kışlık tahıllar ve bazı baklagillerin ekimi yapıldı. Ancak sezonun daha başında olmamıza rağmen yağışların yetersiz olması, bazı bölgelerimizde kuraklık riskini gündeme getiriyor. Ocak ayında Türkiye genelinde yağışlar, mevsim normallerine göre yüzde 62, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 69 azaldı. 2025 yılı Ocak ayında ise son 24 yılın en düşük yağışı kaydedildi. Bölgesel olarak incelediğimizde durum daha da çarpıcıdır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yağışlar, mevsim normallerine göre yüzde 94 azaldı. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 88, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 76, İç Anadolu Bölgesi’nde yüzde 70, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 36, Ege Bölgesi’nde yüzde 32 ve Marmara Bölgesi’nde yüzde 20 oranında azalma görüldü. Ayrıca, tarım yılının başladığı 1 Ekim 2024’ten 29 Ocak 2025’e kadar olan süreçte, yağışlar normaline göre yüzde 28, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 40 azaldı. Tarımsal kuraklık riskini artıran bir diğer faktör ise sıcaklıklardır. Ocak ayı sıcaklık normali 2,9 santigrat derece olmasına rağmen, 2025 yılı Ocak ayında ortalama sıcaklık 5,5 santigrat dereceye yükseldi ve mevsim normallerinin 2,6 derece üzerinde seyretti. Bazı barajlarımızda da su seviyesinin halen yeterli olmadığı gözleniyor, bu durum üreticilerimiz için önemli riskler oluşturuyor. Sulama imkânlarının azalması, ekili alanlarda verim düşüklüğüne neden olabilir.” “İlkbahar aylarında yeteri kadar yağış gelmezse tarımsal kuraklık ile karşı karşıya kalınma ihtimali var” “Şu an içinde bulunduğumuz meteorolojik kuraklık, tarımsal kuraklık için de ciddi bir uyarıdır Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tarımsal kuraklık riski ortaya çıkmıştır. Bu bölge, ülkemiz için stratejik öneme sahip bir tarımsal üretim merkezidir. Ülkemizdeki buğday üretiminin yüzde 22’si, arpa üretiminin ise yüzde 13’ü burada gerçekleştiriliyor. Böylesine kritik bir bölgede yaşanacak kuraklık, çiftçilerimizin gelirlerini büyük ölçüde düşürecek ve ülkemizin gıda arz güvenliğini tehdit edecektir. Sadece Güneydoğu Anadolu değil, ülkemizin diğer bölgelerinde de yer yer kuraklık riski gözlemleniyor. Üstelik yağışlardaki düzensizlik ve yüksek sıcaklıklar, yalnızca kuraklık değil, aynı zamanda bitki hastalıklarının artmasına ve zararlıların çoğalmasına da sebep oluyor. Bundan sonraki süreçte, ilkbahar yağışları kritik bir eşik olarak karşımızda duruyor. Eğer bu aylarda da yeterli yağış gelmezse, tarımsal kuraklık ile karşı karşıya kalma ihtimalimiz oldukça yüksektir. “Yaşadığımız don olayları tarımsal üretimi etkiledi” “Tarımsal üretimi etkileyen tek doğal afet elbette kuraklık değildir. 23 Şubat gecesi başlayan ve sonraki günlerde de devam eden don afeti, Adana, Mersin ve Hatay başta olmak üzere birçok ilimizde üreticilerimize zarar verdi. Şeftali, nektarin, kayısı, erik, patates, soğan, karpuz, muz, avokado, narenciye ve birçok sebze ürünü bu don afetinden etkilendi. Bölgedeki Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, çiftçilerimiz don zararı ile ilgili beyanlarını il, ilçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine ilettiler. Yetkililerin yerinde tespit çalışmaları devam ediyor ve bu tespitlerin bir an önce tamamlanması gerekiyor. Don afetinden zarar gören bölgemiz, ülkemiz tarımsal üretimi açısından kritik öneme sahiptir. Üstelik bundan yalnızca iki yıl önce, yine Şubat ayında, bu bölge büyük bir deprem felaketi yaşadı. Depremin yaraları tam olarak sarılmadan yaşanan bu afet, çiftçilerimiz için yeni bir darbe oldu. Şubat ayı üretici-market fiyat çalışmamızda, don afetinin fiyatlara etkisini de net bir şekilde gördük. Narenciye, patates, kabak ve patlıcan fiyatları don sebebiyle yükseldi. Önümüzdeki günlerde, don zararına dair tespitler tamamlandığında fiyatlardaki bu yükseliş daha da belirgin hale gelecektir. Özellikle narenciye başta olmak üzere çok yıllık bitkiler, sadece bu yılın ürünleri açısından değil, ağaçların kendisi açısından da büyük zarar gördü. Ağaçların kuruma noktasına gelmesi nedeniyle, derin budama yapılması gerekecektir, bu da çiftçilerimiz için büyük bir maliyet anlamına geliyor. Birliğimiz, yaşanan bu afetin ardından çiftçilerimizin zararlarının karşılanması ve banka kredilerinin faizsiz olarak ertelenmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na resmi yazılarını iletti. Yaşadığımız doğal afetler, tarımsal üretimin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımızdadır. Bu yüzden üreticilerimizi desteklemek, doğal afetlere karşı önlemleri artırmak ve tarımsal sürdürülebilirliği sağlamak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Unutmayalım ki çiftçimizin emeği, yarınımızın bereketidir.”

Don Afetinden Zarar Gören Üreticilerin Kredi Borçları Ertelenmelidir Haber

Don Afetinden Zarar Gören Üreticilerin Kredi Borçları Ertelenmelidir

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım alanlarını etkileyen don afetini, Ramazan ayı öncesinde geçtiğimiz yıla göre bu yılın fiyat değişimlerini, Şubat ayı üretici ve market fiyatları ile girdi maliyetlerindeki değişimleri yaptığı basın açıklamasında değerlendirdi. “Don afetinden zarar gören üreticilerimizi kaybetmemek adına, bölgedeki üreticilerin kredi borçları faizsiz ertelenmelidir” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Doğal afetlerden en çok zarar gören her zaman tarım sektörü olmuştur. Geçtiğimiz günlerde de Adana, Mersin ve Hatay başta olmak üzere Akdeniz’deki birçok ilimizde don afeti meydana gelmiş ve tarımsal üretimi etkilemiştir. Don afeti; şeftalide, kayısıda, erikte, patateste, karpuzda, narenciyenin hasat edilmeyen bir kısmı ile kabak, patlıcan, biber, salatalık gibi bazı sebzelerde zarar oluşturmuştur. Bu afet sebebiyle zarar gören tüm çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Hasar tespit komisyonları zarar gören sahalarda incelemelerde bulunmaya başladı. Doğal afet sonrası hasar tespit aşamasında birçok sorun çıkmakta ve çiftçilerimizin zararı olduğundan daha düşük gösterilebilmektedir. Aynı şeylerin yaşanmaması adına çiftçilerimizin zararı hakkaniyetli bir şekilde belirlenmelidir. Don afetinden zarar gören bölge ülkemiz tarımsal üretimi için önemlidir.  Yine 2 yıl önce şubat ayında bu bölge depremin merkezindeydi. Henüz depremin yaraları tam olarak sarılmadan yaşanan bu afet bölgedeki çiftçilerimize ve ülke tarımına büyük zarar verir. Kesin raporlar çıkmasa da yüzde 100’lere varan hasar oranlarının olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla don afetinden zarar gören üreticilerimizi kaybetmemek adına bölgedeki üreticilerimizin kredi borçları faizsiz ertelenmelidir. Ayrıca yetkili kurumlar harekete geçerek üreticilerimizin bu zararını telafi edici yardımlar yapmalıdır. Don afeti yalnızca üreticiyi değil tüketiciyi de etkileyecektir. Zarar gören bölgelerde hem açıkta hem de örtü altında meyve-sebze üretilmektedir. Bu olayın Ramazan ayıyla birlikte hali hazırda yüksek olan gıda fiyatlarını artırmasından endişelenmekteyiz.” Ramazan ayı öncesi fiyat değişimleri “Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesindeki fiyatlara baktığımızda, bu yıl markette 39 ürünün 36’sında fiyat artışı, 2’sinde fiyat düşüşü olurken 1 ürünün fiyatı değişmedi. Markette en fazla fiyat artışı yüzde 160,2 ile beyaz lahanada görüldü. Beyaz lahanadaki fiyat artışını yüzde 94,1 ile kabak, yüzde 80,9 ile limon, yüzde 62,5 ile yumurta izledi. Markette fiyatı düşen ürünler ise yüzde 18,1 ile patates ve yüzde 1,5 ile karnabahar oldu. Geçtiğimiz yılın Ramazan öncesine göre bu sene tüketicilerimiz marketten beyaz lahanayı 2,6 kat, kabağı 1,9 kat, limonu 1,8 kat ve yumurtayı 1,6 kat fazlaya alarak tüketmek zorunda kalacaklar. Geçen yıl ile bu yılın Ramazan ayı öncesine göre üreticide 31 ürünün 26’sında fiyat artışı, 4’ünde fiyat düşüşü görülürken 1 üründe fiyat değişimi yaşanmadı. Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 27,8 ile zeytinyağında görüldü. Zeytinyağındaki fiyat düşüşünü yüzde 16,7 ile kuru kayısı, yüzde 14,9 ile patates, yüzde 3,8 ile fındık izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 594,4 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 201,6 ile kabak, yüzde 184,2 ile beyaz lahana, yüzde 141,4 ile salatalık izledi.” Şubat ayı üretici market fiyat değişimi “Şubat ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 217 ile kuru fasulyede görüldü. Kuru fasulyedeki fiyat farkını yüzde 207,4 ile havuç, yüzde 197,9 ile kuru kayısı, yüzde 196,6 ile Antep fıstığı takip etti. Kuru fasulye 3,2 kat, havuç 3,1 kat, kuru kayısı ve Antep fıstığı 3 kat fazlaya markette satıldı. Üreticide 33 lira 29 kuruş olan kuru fasulye 105 lira 54 kuruşa, 13 lira olan havuç 39 lira 96 kuruşa, 150 lira olan kuru kayısı 446 lira 80 kuruşa, 250 lira olan Antep fıstığı 741 lira 48 kuruşa markette satıldı.” Market fiyatları “Şubat ayında markette 41 ürünün 33’ünde fiyat artışı, 7’sinde fiyat azalışı görülürken 1 üründe fiyat değişimi yaşanmadı. Şubat ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 35,8 ile patlıcan oldu. Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 30 ile havuç, yüzde 27,3 ile portakal, yüzde 19,4 ile kabak izledi. Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 20,4 ile karnabahar oldu. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 13 ile yeşil soğan, yüzde 11,1 ile marul, yüzde 10,6 ile pırasa ve beyaz lahana izledi.” Üretici fiyatları “Şubat ayında üreticide 33 ürünün 18’inde fiyat artışı olurken, 7’sinde fiyat düşüşü görüldü. 8 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 21,9 ile karnabaharda görüldü. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 6,5 ıspanak, yüzde 5 ile marul, yüzde 4,3 ile beyaz lahana izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 275 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 163,2 ile patates, yüzde 82,7 ile kabak, yüzde 77,3 ile kuru soğan takip etti.” Üretici fiyat değişimlerinin nedenleri “Limon’un dallarda azalması nedeniyle hasadı da azaldı. Diğer taraftan yaşanan don olayı narenciye çiçek ve sürgünlerin yanmasına, zarar görmesine sebep oldu. Gelecek yıl ürün rekoltesinde de azalma olacağı tahmin ediliyor. Patateste Çukurova bölgesinde nisan sonu gibi hasat edilmesi planlanan ürünlerde dondan dolayı yüzde yüze yakın hasar olması bekleniyor. Nevşehir, Niğde ve ödemiş illerinde Çukurova bölgesinde yaşanan don ve soğuk hava sebebiyle ürün fiyatları yükseldi. Kabaktaki ve patlıcandaki üretici fiyat artışının sebebi son günlerde meydana gelen don afetine ek olarak talepte yaşanan artıştır. Kuru soğanda sezon sonu geldi depolarda 1 aylık ürün kaldı. Depolarda hem ürün azaldı hem de çürümelerden dolayı zayiatlar oluştu. Bu sebeplerle ürün fiyatı yükseldi. Mandalinanın yüzde 90’nı hasat edildiği için ürün azaldığından fiyatlar yükseldi. Portakal hasadı da sona yaklaştı, geçci portakal hasadı devam ediyor. Don ve soğuk hava fiyatları yükseltti. Narenciye hasadı Çukurova bölgesinde don sebebiyle durdu. Dona karşı önlem alan rüzgar pervaneleri olan ve dondan etkilenmeyen bahçelerde hasat yapılabiliyor. Samsun bölgesinde yoğun yağan kar yağışı sebebiyle kışlık sebzelerde bozulmalar meydana geldi buda üretici fiyat düşüşüne sebep oldu.” Şubat ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler “Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Şubat ayında, Ocak ayına göre 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 2,7, amonyum nitrat gübresi yüzde 0,9, DAP gübresi yüzde 0,7 oranında artmıştır. Buna karşın amonyum sülfat gübresi yüzde 1,2 ve ÜRE gübresi yüzde 0,3 oranında azalmıştır. Geçen yılın Şubat ayına göre son bir yılda DAP gübresi yüzde 33,4, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 29,9, amonyum sülfat gübresi yüzde 28,8, amonyum nitrat gübresi yüzde 25,6 ve ÜRE gübresi yüzde 25,4 oranında arttı. Şubat ayında Ocak ayına göre süt yemi yüzde 2,6, besi yemi yüzde 1,9 oranında artarken son bir yılda süt yemi yüzde 24,8, besi yemi yüzde 24,1 oranında arttı. Mazot fiyatları son bir ayda yüzde 1,5, son bir yılda ise yüzde 13,9 oranında arttı. İlaç fiyatları aylık yüzde 6,4, yıllık yüzde 33,3 oranında, elektrik fiyatları ise yıllık yüzde 30,4 oranında arttı. Mübarek Ramazan ayının İslam âlemi ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını, sağlık, huzur, bolluk ve bereket getirmesini diliyorum.”

Baklagillerde Üretim Tüketimi Karşılamıyor! Haber

Baklagillerde Üretim Tüketimi Karşılamıyor!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü’nü yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi. “Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasında yer alan baklagiller protein, vitamin, mineral ve lif yönünden zengin bir ürün grubu olması nedeniyle önemi her geçen yıl daha da artan vazgeçilmez ürünlerimizdir” vurgusu yapan Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Ülkemizde yetiştirilen 7 çeşit yemeklik baklagil arasında en fazla üretilenler nohut, kuru fasulye ve mercimek olup baklagillerin her biri ayrı besin değerlerine sahiptir. Fastfood ve hazır gıda tüketiminin arttığı son yıllarda doktorlar ve diyetisyenler tarafından da baklagiller sıklıkla öneriliyor. Ayrıca baklagiller, topraktaki organik madde birikimine yardımcı olmaları ve toprak yapısını düzeltmeleri nedeniyle ekim nöbetinde sıklıkla tercih ediliyor. Bu durum baklagillerin tarımsal üretimdeki önemini artırıyor. Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler tarafından 2016 yılı ‘Uluslararası Bakliyat Yılı’ olarak ilan edildi ve takip eden süreçte her yıl 10 Şubat gününün ‘Dünya Bakliyat Günü’ olması kararlaştırıldı.” “1990’dan bu yana baklagil ekim alanı yüzde 56,6, üretimi ise yüzde 33,2 oranında düştü” “Ülkemizde baklagil üretimi ülke geneline yayılmış olsa da Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nin güneyinde yoğunlaşıyor. Genel olarak, kırmızı mercimek Güneydoğu’da, yeşil mercimek İç Anadolu’da, bakla Ege ve Güney Marmara’da, nohut ve kuru fasulye ise birçok bölgemizde yetiştiriliyor. Toplam yemeklik baklagil üretiminin, yüzde 42,7’sini nohut, yüzde 30,1’ini kırmızı mercimek, yüzde 20,7’sini kuru fasulye, yüzde 5,3’ünü yeşil mercimek oluşturuyor. Geri kalan yüzde 1,1’ini ise diğer bakliyatlar oluşturuyor. Ülkemizde 1990 yılında toplam 20,3 milyon dekar olan baklagil ekim alanı bugüne geldiğimizde 8,7 milyon dekara geriledi. Yani ekim alanlarımızda yüzde 56,6 oranında azalma yaşandı. Aynı şekilde üretimde de yüzde 33,2 oranında bir gerileme gerçekleşti.”  “Baklagillerde üretim tüketimi karşılamıyor” “2016 yılının Uluslararası bakliyat yılı ilan edilmesinin ardından 2016 yılı ile 2024 yılları arasında yapılan çalışmalar ve üreticilerimizin çabasıyla bakliyat üretimimiz yüzde 24,5 oranında artarak toplam 1 milyon 345 bin tona çıktı. Bu artışa rağmen nohut dışında en çok ürettiğimiz baklagillerde arz açığımız devam ediyor. İstatistikler yeşil mercimekte yüzde 39,8, kırmızı mercimekte yüzde 14,1, kuru fasulyede ise yüzde 8,6 oranında açığımız olduğunu gösteriyor.” “Baklagilde ithalatçı olmamız kabul edilemez” “Son 10 yılda kuru fasulye, nohut ve mercimekte ithalat miktarı 379 bin 869 tondan yüzde 55 oranında artarak 587 bin 500 tona çıktı. İthalat değeri ise yüzde 28 oranında artarak 321 milyon dolardan 412 milyon 200 bin dolara yükseldi. Böylelikle son on yılda toplamda 5 milyon 44 bin ton ithalata karşılık 3 milyar 629 milyon dolar para ödedik. En önemli protein kaynaklarından baklagilde ithalatçı olmamız kabul edilemez. İnsanımızın protein ihtiyacının karşılamasında önemli bir yere sahip olan baklagillerin üretimini artırmak zorundayız. Halkımızın sağlıklı beslenmesi için temel gıda ürünlerinde üretim artırılmalı, ithalattan vazgeçilmelidir. Son yaptığımız çalışmada baklagillerde üretici ile tüketici arasındaki makasın çok açık olduğu görülüyor. Üreticide 23 lira olan kırmızı mercimek markette 60 liraya, 31 buçuk lira olan nohut 89 liraya, 33 lira olan kuru fasulye 98 liraya, 29 lira olan yeşil mercimek 72 liraya satılıyor. Kırmızı et fiyatlarının yüksekliği ve tüketicinin alım gücünün düştüğü günümüzde protein ihtiyacının yeterince karşılanması bakımından üreticilerimizde ucuz olan bu ürünleri tüketicilerimizin pahalı yemesinin izahı yoktur.” “Marketlerde tavan fiyat uygulanmalıdır” “Bu gibi temel gıda ürünlerinde marketlerde tavan fiyat uygulanmalıdır. Baklagil üretimini artırmaya yönelik teşvikler artırılmalı, üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkı makul seviyelere çekilmelidir. Hasat dönemine yakın ithalat yapılarak piyasa dengesi bozulmamalıdır. Üreticilerimizin memnun olacağı bir fiyat politikası oluşturulmalıdır. Üreticilerimizin üretimini sürdürebilmesi için yetkililerin bu sorunları görmezden gelmemesi ve yerli üretimi destekleyici politikalar geliştirmesi gerekiyor. Bu vesile ile Dünya Bakliyat Günü’nü kutluyor, emeğiyle bakliyat üretimimize değer katan çiftçilerimize teşekkür ediyorum.”

Üretici - Market Arasında En Fazla Fiyat Farkı Limon'da Haber

Üretici - Market Arasında En Fazla Fiyat Farkı Limon'da

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ocak ayında üretici ile market arasında yaşanan fiyat farklılıklarını ve aylık-yıllık girdi fiyat değişimlerini yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi. “Ocak ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 597,4 ile limonda görüldü” diyen Bayraktar, verileri paylaştı; “Limondaki fiyat farkını yüzde 379,9 ile patates, yüzde 267,2 ile mandalina, yüzde 215,4 ile kuru kayısı, yüzde 193,6 ile kuru fasulye ve yüzde 186,8 ile kuru incir takip etti. Limon 7 kat, patates 4,8 kat, mandalina 3,7 kat, kuru kayısı 3,2 kat, kuru fasulye ve kuru incir 2,9 kat fazlaya satıldı. Üreticide 4 lira olan limon 27 lira 90 kuruşa, 3 lira 80 kuruş olan patates 18 lira 24 kuruşa, 11 lira 50 kuruş olan mandalina 42 lira 22 kuruşa, 140 lira olan kuru kayısı 441 lira 61 kuruşa ve 33 lira 29 kuruş olan kuru fasulye 97 lira 73 kuruşa markette satıldı. Ocak ayında markette en fazla fiyatı artan ürün yüzde 14,9 ile kuru fasulye, üreticide ise yüzde 25,8 ile portakal olurken, fiyatı en fazla düşen ürün markette yüzde 26,8 ile patlıcan, üreticide yüzde 46,8 ile karnabahar oldu.” Market fiyatları “Ocak ayında markette 41 ürünün 23’ünde fiyat artışı görülürken 18 üründe fiyat düşüşü görüldü. Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 14,9 ile kuru fasulye oldu. Kuru fasulyedeki fiyat artışını yüzde 12 ile kırmızı mercimek, yüzde 10,7 ile sivri biber, yüzde 10,7 ile kuru kayısı izledi. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 26,8 ile patlıcan oldu. Patlıcandaki fiyat düşüşünü yüzde 23 ile karnabahar, yüzde 20,3 ile marul, yüzde 17,1 ile havuç takip etti.” Üretici Fiyatları “Ocak ayında üreticide 33 ürünün 12’sinde fiyat artışı görülürken 14’ünde fiyat düşüşü görüldü. 7 üründe ise fiyat değişimi yaşanmadı. Üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 46,8 ile karnabaharda görüldü. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 45,4 ile limon ve yüzde 29,5 ile patlıcan, yüzde 28,1 ile mandalina izledi. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 25,8 ile portakalda görüldü. Portakaldaki fiyat artışını yüzde 22,7 ile havuç, yüzde 15,5 ile maydanoz, yüzde 13,2 sivri biber takip etti.” Üretici fiyat değişimlerinin nedenleri “Karnabaharda erkenci, orta ve geçci çeşitler havaların iyi seyretmesiyle hepsinin aynı dönemde hasat edilmesiyle ürün fazlalığından kaynaklı fiyatta düşüş yaşandı. Havaların sıcak gitmesi sebebiyle birim alandan alınan verimin artması; patlıcan rekoltesini artırdı, bu da üreticilerimizin fiyatlarının gerilemesine sebep oldu. Yeşil sebzelerde (ıspanak, marul, yeşil soğan, pırasa) talepteki azalmadan kaynaklı fiyat düşüklüğü yaşandı. Limonda dalında alım satım durgun olduğu için çiftçilerimiz mağdur olurken, yeterli talebin olmaması da fiyatları düşürdü. Mandalinada sezon sonuna yaklaşıldığı için ve diğer narenciye ürünleri gibi bekletilemediğinden dolayı fiyatı düştü. Portakal ve havuçta talebin artmasından dolayı fiyat yükseldi.” Ocak ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler “Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Ocak ayında, Aralık ayına göre ÜRE ve amonyum nitrat gübresi yüzde 10, amonyum sülfat gübresi yüzde 6,3, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 5,6 ve DAP gübresi yüzde 3,5 oranında arttı. Geçen yılın Ocak ayına göre ÜRE gübresi yüzde 35,3, amonyum sülfat gübresi yüzde 34,4, DAP gübresi yüzde 32,9, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 29,1 ve amonyum nitrat gübresi yüzde 25,3 oranında arttı. Ocak ayında bir önceki aya göre besi yemi yüzde 3,6, süt yemi ise yüzde 3,4 oranında arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre süt yemi yüzde 24,6, besi yemi ise yüzde 24,2 oranında arttı. Son bir yılda elektrik fiyatı yüzde 30,4, tarım ilacı fiyatı yüzde 30,2, mazot fiyatı ise yüzde 13,3 oranında arttı.”

Gübre Fiyatları Son Bir Ayda Yüzde 10 Arttı! Haber

Gübre Fiyatları Son Bir Ayda Yüzde 10 Arttı!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımsal girdi fiyatlarında yaşanan artışın üreticilere etkisini yaptığı basın açıklamasıyla değerlendirdi. “Sofralarımızdan 3 öğün gıda eksik olmasın diye, kar kış, sıcak soğuk demeden çalışan ve üreten çiftçilerimizin girdi maliyetleri sürekli artıyor” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Tarımsal girdi fiyatlarının sürekli olarak artması üreticilerimizin maliyetini artırırken, bu durum doğrudan gıda fiyatlarına da yansıyor. Üreticilerimiz buğday ve arpa gibi kışlık hububatlarda üst gübreleme hazırlığındadırlar. Çiftçilerimizin üst gübre olarak en çok kullandığı gübreler olan ÜRE ve amonyum nitrat gübresi yalnızca son bir ayda yüzde 10 oranında arttı. Yine taban gübrelemesinde en çok tercih edilen gübrelerden DAP gübresinin fiyatı bir önceki aya göre yüzde 3,8, 20.20.0 kompoze gübresinin fiyatı ise yüzde 5,2 oranında artış gösterdi. Hayvancılıkta kullanılan besi yemi fiyatı son bir ayda yüzde 3,5 oranında artarken süt yemi fiyatı ise yüzde 3,2 yükseldi. Diğer tarımsal girdilere baktığımızda ise son bir yılda elektrikte yüzde 30,4, tarım ilacında yüzde 34,3, tohumda yüzde 40’lara, sulama ücretlerinde ise yüzde 100’lere varan oranda artış yaşandı. Tarımsal işletmelerin en önemli girdi kalemlerinin fiyatlarında meydana gelen bu değişkenlik ve öngörülemezlik Türk çiftçisini zora sokuyor. Girdi fiyatlarına gelen her zam doğrudan gıda fiyatlarını, yani tüketicilerimizi de etkiliyor. Tarımsal girdiler ülkemizin gıda güvencesi ile doğrudan ilgilidir. Bu sebeple, girdi piyasalarında yaşanan fiyat hareketleri, ilgili kurumlarca sıkı denetlenmelidir. Alım fiyatları belirlenirken artan maliyetler dikkate alınmalı ve üreticilerimizin mağduriyeti önlenmelidir.”

Patateste Üretim Arttı, Fiyatlar Düştü, Üretici Zorda! Haber

Patateste Üretim Arttı, Fiyatlar Düştü, Üretici Zorda!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2024 yılı ve Aralık ayı üretici market fiyatları ile girdi fiyatlarında yaşanan değişimleri yaptığı basın açıklamasında değerlendirdi. Üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarını her yıl olduğu gibi bu yıl da Ülkemizin dört bir yanından Ziraat Odaları aracılığıyla alınan veriler doğrultusunda değerlendirdiklerini belirten Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Yaptığımız değerlendirmeler sonucunda; 2024 yılında markette takip edilen 41 ürünün 40’ında fiyat artışı, 1 üründe fiyat azalışı oldu. 2024 yılında, fiyatı en fazla artan ürün markette beyaz lahana, üreticide mandalina, fiyatı en fazla düşen ürün markette ve üreticide patates oldu. Geçen yıla göre bu yıl markette en fazla fiyat artışı yüzde 179,1 ile beyaz lahana da görüldü. Beyaz lahanadaki fiyat artışını, yüzde 135 ile mandalina, yüzde 115,2 ile patlıcan ve pırasa, yüzde 98,5 ile limon izledi. Geçen yıla göre bu yıl markette fiyatı en fazla düşen ürün ise yüzde 16 ile patates oldu. 2024 yılında, üreticide takip edilen 33 ürünün 29’unda fiyatlar artarken, 4 üründe fiyat düşüşü yaşandı. Geçen yıla göre bu yıl, üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 276,5 ile mandalinada görüldü. Mandalinadaki fiyat artışını yüzde 270,4 ile karnabahar, yüzde 166,2 ile beyaz lahana, yüzde 153 ile pırasa izledi. Geçen yıla göre bu yıl, üreticide en fazla fiyat düşüşü yüzde 59,8 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 20,7 ile zeytinyağı, yüzde 9,4 ile Antep fıstığı, yüzde 3,6 ile kuru kayısıda görüldü. Bu yıl patates üretiminde yüzde 21,1 oranında artış görüldü. Bu üretim artışı özellikle patateste yıllık bazda üretici fiyatlarının geçen senenin altında kalmasına neden oldu. Zeytinyağı, Antep fıstığı ve kuru kayısıda ürün arzında artış yaşandı ve fiyatlar geçen senenin altına düştü.” Aralık ayı üretici-market fiyat değişimi “Aralık ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 312,3 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat farkını, yüzde 300,8 ile patates, yüzde 270 ile portakal, yüzde 237,2 ile havuç takip etti. Limon 4,1 kat, patates 4 kat, portakal 3,7 kat, havuç 3,4 kat fazlaya markette satıldı. Üreticide 7 lira olan limon 30 liraya, 4 lira olan patates 18 liraya, 10 lira olan portakal 37 liraya, 11 lira olan havuç 37 liraya satıldı Aralık ayında fiyatı en fazla artan ürün; markette beyaz lahana, üreticide patlıcan olurken, fiyatı en fazla düşen ürün; markette karnabahar, üreticide patates oldu.” Market Fiyatları “Aralık ayında markette 41 ürünün 24’ünde fiyat artışı, 17’sinde fiyat azalışı görüldü. Aralık ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 75,6 ile beyaz lahana oldu. Beyaz lahanadaki fiyat artışını yüzde 43 ile patlıcan, yüzde 30,2 ile yeşil soğan ve yüzde 16,6 ile marul takip etti. Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 35,5 ile karnabahar oldu. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 13,6 ile domates, yüzde 7,6 ile sivribiber, yüzde 6,3 ile kabak izledi.” Üretici Fiyatları “Aralık ayında üreticide 33 ürününün 15’inde fiyat artışı olurken, 9’unda fiyat düşüşü görüldü. 9 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Aralık ayında üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 27,9 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 25,3 ile portakal, yüzde 11,2 ile limon ve yüzde 11,1 ile mandalina izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 89,2 ile patlıcanda görüldü. Patlıcandaki fiyat artışını yüzde 44,5 ile yeşil soğan, yüzde 42,3 ile beyaz lahana, yüzde 31,6 ile karnabahar takip etti.” Üretici fiyat değişiminin nedenleri “Üreticide patlıcan fiyatındaki artışın sebebi ürün arzındaki azalmadır. Arzın düşmesi ve talebin artması üreticide yeşil soğan, beyaz lahana ve karnabaharda da fiyatların yükselmesine sebep oldu. Sera üretiminde kış döneminde birim alandan alınan verimin azalması, kışlık sebzelerde geçen yıl üretici fiyatlarının düşük olması ve maliyetlerinin de yükselmesi üretim alanlarını daralttı. Seracılığın yoğun olarak yapıldığı kıyı şeritlerimizde ve kışlık sebzelerin yoğun ekilişlerinin olduğu bölgelerde meydana gelen doğal afetler üretimi olumsuz etkileyerek üretici fiyatlarının artmasına sebep oldu. Patateste bu yıl rekoltenin yüksek olmasından kaynaklanan arzdaki artış fiyatların düşmesine neden oldu. Ödemiş patatesinde hasat başladı. Ancak tüccar ürün alımı yapmıyor. Nevşehir ve Niğde’de de durum aynı olunca patates üreticilerimiz bu yıl rekoltenin yüksek olması sebebiyle ellerindeki patatesin bozulmadan devlet tarafından alınmasını istiyor. Tarım Kredi ve Toprak Mahsulleri Ofisinin devreye girerek, doğrudan üreticiden alım yapması sağlanmalıdır. Kuru soğanda üreticilerimiz ürününü satacak alıcı bulamıyor. Alım satımın olmaması nedeniyle fiyatlar geriliyor. Limon, portakal ve mandalinada erkenci çeşitlerin yanı sıra yeni sezonla birlikte depoluk ürünün çıkmasıyla üretici fiyatları düşüş gösterdi. Halen limonda talebin az olması nedeniyle üreticilerimiz ürününü satmakta zorlandığı için erkenci çeşitler dalında kaldı.” Aralık ayı aylık ve yıllık girdi fiyatlarında yaşanan değişimler “Ziraat Odalarımız aracılığıyla girdi piyasalarından aldığımız fiyat verilerine göre; Aralık ayında, Kasım ayına göre amonyum nitrat yüzde 12,3, ÜRE gübresi yüzde 9,2, DAP gübresi yüzde 2,7, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 2,6, amonyum sülfat gübresi yüzde 1,8 oranında arttı. Geçen yılın Aralık ayına göre son bir yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 35,2, DAP gübresi yüzde 29, ÜRE gübresi yüzde 28,6, amonyum nitrat yüzde 27,7, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 19,5 oranında arttı. Aralık ayında Kasım ayına göre süt yemi yüzde 1,8, besi yemi yüzde 1,6, son bir yılda süt yemi yüzde 26,1, besi yemi ise yüzde 25,5 oranında arttı. Tarım ilacı fiyatları geçen aya göre yüzde 6,8 oranında artarken, yıllık yüzde 34,3 oranında artış gösterdi. Elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 30,4 oranında arttı. Mazot fiyatları aylık yüzde 0,5 oranında azalış gösterirken, yıllık bazda yüzde 18 oranında arttı.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.