3 Mart Devrim Yasalarımız 101 Yaşında!
ADD Eskişehir Şubesi, ÇYDD Eskişehir Şubesi ve Eğitim - İş Eskişehir Şubesi tarafından 3 Mart Devrim Yasalarının Kabulünün yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yapıldı.
Valilik Meydanı’nda yapılan basın açıklamasına Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Eskişehir Şube Başkanı Sevgi Akmen, Eğitim - İş Eskişehir Şube Başkanı Fadime Arslan ile dernek ve sendika üyeleri katılım sağladı.
ADD Eskişehir Şubesi, ÇYDD Eskişehir Şubesi ve Eğitim - İş Eskişehir Şubesi adına yapılan açıklamayı ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci yaparken şu ifadelere yer verdi;
"1 Kasım 1922’de Saltanatın Kaldırılması ve 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetin İlanı ve devrimlerin hemen ardından 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen 3 Temel Devrim Yasası, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Laik Hukuk Devleti” niteliğini belirleyen ilk adımdır.
Bu 3 yasa; Şeriye, Evkaf ve Erkanı Harbiye Vekâletlerinin kaldırılarak yerlerine Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Genel Kurmay Başkanlığını kuran 429 sayılı Yasa, çok başlı eğitime son veren 430 sayılı Tevhidi Tedrisat (Eğitim Birliği) Yasası ve Halifeliği kaldıran 431 sayılı yasadır.
3 Mart yasaları ile başlayan Aydınlanma Devrimi; Şeriye mahkemelerini kaldıran, devlet yönetiminde şeriat hükümlerini yasaklayıp evrensel hukuk kurallarını getiren ve çağdaş yargı sistemini kuran 8 Nisan 1924 tarih ve 469 sayılı “Mehakimi Şeriyenin İlgasına ve Mehakimin Teşkilatına Ait Ahkâmı Muaddil Kanun”, Tekke ve Zaviyeleri kapatıp Tarikatları yasaklayan 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı kanun, 17 Şubat 1926’da kabul edilen 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer Devrim Kanunları ile tamamlanmış, böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri “Laik, Demokratik ve Sosyal Hukuk Devleti” olarak kesinleştirilmiştir.
Anayasanın 174. maddesi ile korunmalarına karşın bu 3 temel devrim yasası geldiğimiz noktada büyük bir tehdit altındadır. Anayasa ve yasalara uyarak ülkeyi yönetme sorumluluğu olan kimi iktidar mensupları din kurallarını hayatın merkezine yerleştirmekten söz etmekte, şeriat çağrılarına örtülü destek vermekte, TBMM kürsüsünde hilafet istekleri dillendirilmekte, Anayasa pek çok durumda bizzat uymak, uygulamak ve uygulatmak zorunda olanlar tarafından çiğnenmektedir.
Halifeliği kaldıran 431 sayılı yasa (469 ve 677 sayılı yasalar da) yürürlüktedir ama tarikat ve cemaatler devlet kadrolarında, okullarda, toplumda cirit atmakta, vergisiz, denetimsiz holdingleşmelerine sessiz kalınmakta, sokaklardaki, hatta adliye koridorlarındaki şeriat - hilafet seslenişleri takipsiz bırakılmaktadır.
429 sayılı yasa ile kurulan, ilk başkanı Milli Mücadele kahramanı Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın günümüzde kuruluş amaç ve ilkelerinden ne denli uzaklaştığı da ortadadır. Vakıf adı altında yasaların arkasından dolanan ve Laik Cumhuriyetin altını oyan tarikat – cemaat örgütlenmelerini engelleyeceğine destek olmaktadır.
Cumhuriyet Eğitim Devrimi’nin temelini oluşturan 430 sayılı Eğitim Birliği (Tevhidi Tedrisat) Yasası ne yazık ki artık sadece kâğıt üzerindedir. Bu yasa; eğitimi çok başlılıktan, çok dillilikten ve hedefsizlikten kurtarmak, milli nitelikte ve tek otorite (Milli Eğitim Bakanlığı) altında yürütülmesini sağlamak, çağdaş, laik ve bilimsel eğitimle “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmek amacı ile çıkarıldı. Zira Cumhuriyet kurulduğunda Devlet okulları yanında, medreseler, misyoner okulları ve daha adı, amacı bilinmeyen sayısız sözde eğitim kurumunun faaliyet gösterdiği karmakarışık bir eğitim sistemi (!) vardı. Böyle bir sistemle toplumun nitelikli eğitim alması, uygar dünyada yer bulması elbette mümkün değildi. Yasa bu içler acısı tabloyu hızla değiştirdi. Değiştirdikçe de başta tarikatlar olmak üzere bütün emperyalist işbirlikçilerini, Cumhuriyet düşmanlarını, misyonerleri ve devletlerini karşısında buldu.
Karşı Devrim güçleri her fırsatta Laik Eğitimi yok etmek, eskiye dönmek için eyleme geçtiler ve dünyaya örnek olan başarılara imza atan Kemalist Cumhuriyet’in önünü kesmek istediler. 4+4+4 tuzağı ile 11 yıl kesintisiz temel eğitim ortadan kaldırıldı. Köy okullarımız, Yatılı İlköğretim Bölge Okullarımız kapatıldı. Eğitimde fırsat eşitliği bitirildi. Gençlerimizin % 72’si yurt dışına gitme uğraşında. Çocuklarımız Türkçe okuduğunu anlamada 72 ülke arasında 54. sırada. PİSA değerlendirmelerinde çok gerilerdeyiz. Yandaşlara akademik unvan dağıtan sözde üniversitelerimiz var.
Sınıflarda maket mezarlarımız, sokaklarda icazet kutlayan hafızlarımız, kindar ve dindar nesiller yetiştiren müfredatımız, Diyanet Akademimiz, ÇEDES ve benzeri projelerimiz, tarikatlarla yapılan protokollerimiz var. Tabii sorarsanız Tevhidi Tedrisat Yasamız yürürlükte ve Bakanlığın adı da hâlâ Milli Eğitim Bakanlığı!!!
Atatürk’ün “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür bağımsız, şanlı yüksek bir topluluk halinde yaşatır, ya da esaret ve sefalete terk eder.” sözleriyle yaşamsal önemine işaret ettiği Bilimsel Eğitim Sistemi yeniden hayat bulmadan, Aydınlanma Devrimleri yeniden devletin temeline yerleştirilmeden, Türkiye Cumhuriyeti kuruluş ayarlarına dönmeden sorunlarımızı aşamayacağımız artık anlaşılmalıdır.
Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eğitim ve Bilim İş görenleri Sendikası;
Cumhuriyetin 102. ve 3 Mart Devrim Yasalarının 101. yılında bu olumsuz gidişe son vermek için tek çözümün bir an önce Atatürk’ün akıl ve bilim yoluna girmek olduğu inancı ve milletimizle birlikte Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşma kararlılığı ile Gençliğe Hitabeden aldığı güçle görevinin başındadır.
Saygılarımızla."