SON DAKİKA
Hava Durumu

#Sinema

Porsuk Haber Ajansı - Sinema haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sinema haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

EFF 22’nci Kez Sinemaseverlerle Buluşmaya Hazırlanıyor Haber

EFF 22’nci Kez Sinemaseverlerle Buluşmaya Hazırlanıyor

Türkiye’nin üniversite kimliği taşıyan tek uluslararası uzun metraj film festivali olan Eskişehir Uluslararası Film Festivali, bu yıl 23-31 Mayıs tarihlerinde 22’nci kez sinemaseverlerle buluşacak. Anadolu Üniversitesi tarafından düzenlenen festival, uzun ve kısa metraj yerli ve yabancı filmlerden oluşan zengin bir seçkiyle izleyicilere unutulmaz bir sinema deneyimi sunacak.  Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenecek Eskişehir Uluslararası Film Festivali, başlangıcından bu yana film ekipleriyle gösterim sonrası söyleşileri ve ustalardan sinema dersleri ile sinema öğrencilerine ve sinema alanında kendini geliştirmek isteyen herkese fırsat yaratmayı amaçlıyor. Bu yıl festival kapsamında, her yıl farklı bir festivalde dönüşümlü olarak gerçekleştirilen ScreenFest Film Festivali Sempozyumu’na da 27-28 Mayıs 2025 tarihlerinde Anadolu Üniversitesi ev sahipliği yapacak. Bu önemli sempozyum, sinema dünyasının farklı alanlarından akademisyen ve uzmanları bir araya getirerek, sektöre dair önemli tartışmalara zemin hazırlayacak. Prof. Dr. Hakan Savaş anısına özel yarışma 22’nci EFF’de her yıl düzenlenen Sinema Kültürüne Katkı Yarışması bu yıl da gerçekleştirilecek. Sinema alanında en iyi kitap ve makalelerin ödüllendirildiği yarışma kısa süre önce hayatını kaybeden Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Savaş’ın adına düzenlenecek. Son başvuru tarihi 9 Mayıs Eskişehir Uluslararası Film Festivali kapsamında düzenlenen Hakan Savaş Sinema Kültürüne Katkı Yarışması, Türkiye’de sinema kültürünün gelişimine katkıda bulunmak ve sinemanın düşünsel boyutunu zenginleştirmek amacıyla hayata geçirildi. Sinema alanında çalışan düşünür, yazar ve akademisyenlere açık olan yarışmada, sinema üzerine araştırma, inceleme ve değerlendirme yazıları içeren eserler değerlendirilecek. En İyi Sinema Kitabı kategorisinde 15.000 TL, En İyi Sinema Makalesi kategorisinde ise 10.000 TL ödül verilecek. Yarışmanın jüri üyeleri arasında Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Kılınç, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lale Kabadayı, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Uçar İlbuğa, İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Gürata ve şair Haydar Ergülen yer alıyor. Başvuruların 9 Mayıs 2025 tarihine kadar yapılabileceği yarışma ile ilgili bilgilere ve başvuru koşullarına eskfilmfest.org adresinden ulaşılabilir.

Eskişehir Bağımsız Kısa Film Festivali Sinemaseverlerle Buluşuyor Haber

Eskişehir Bağımsız Kısa Film Festivali Sinemaseverlerle Buluşuyor

Odunpazarı Belediyesi ve Eskişehir Sinema Derneği iş birliğiyle düzenlenen Eskişehir Bağımsız Kısa Film Festivali, 3-4 Mayıs 2025 tarihlerinde sinemaseverlerle buluşacak. Festival, bağımsız film yapımcılarını desteklemek ve Eskişehir’in kültürel mirasını sinema ile buluşturmak amacıyla gerçekleştiriliyor. Bağımsız sinemanın önemli buluşma noktalarından biri olmayı hedefleyen festivalde, 20 dakikayı aşmayan kurmaca kısa filmler yarışacak. Son başvuru tarihi 28 Mart 2025 olarak belirlenen festivale, yönetmenler www.eskisehirsinemadernegi.com adresinden başvurabilecek. Festivalde kısa film gösterimlerinin yanı sıra, atölyeler, söyleşiler ve paneller gibi birçok etkinlik de sinemaseverleri bekliyor. Eskişehir Bağımsız Kısa Film Festivali, sinema sanatına özgün bakış açıları kazandıran yönetmenleri ve izleyicileri bir araya getirecek. JÜRİ KADROSU AÇIKLANDI Festivalin jüri başkanlığını ünlü yönetmen Özcan Alper üstlenirken, jüri kadrosunda oyuncu Didem Balçın, görüntü yönetmeni Meryem Yavuz, sinema yazarı Murat Tolga Şen, Topkapı Üniversitesi doktorantı Abdül Süsler, Beykent Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ulaş Işıklar, Anadolu Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Meltem Cemiloğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Karaahmet ile müzisyen Mazlum Çimen yer alıyor. Alanında uzman isimlerden oluşan jüri, yarışmaya katılacak filmleri değerlendirerek kazananları belirleyecek. ESKİŞEHİR SİNEMA DERNEĞİ VE FESTİVALİN ÖNEMİ Eskişehir Sinema Derneği, sinema sanatını Eskişehir’in kültürel dokusuyla buluşturmayı amaçlayan bir sivil toplum kuruluşu olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Dernek, sinemayı daha geniş kitlelere ulaştırmak için çeşitli festivaller, atölyeler ve tematik etkinlikler düzenliyor. Bu yıl ilk kez düzenlenecek olan Eskişehir Bağımsız Kısa Film Festivali, genç yönetmenlere kendilerini ifade etme fırsatı sunarken, Eskişehir’i bağımsız sinema alanında önemli bir merkez haline getirmeyi hedefliyor. Festival, sinemanın sanatsal ve toplumsal gücünü vurgulayan özgün hikâyeleri izleyiciyle buluşturacak. Festival hakkında detaylı bilgi almak ve başvuru yapmak için www.eskisehirsinemadernegi.com adresi ziyaret edilebilir.

Sinemaseverler Engelsiz Filmler Festivali'nde Buluştu Haber

Sinemaseverler Engelsiz Filmler Festivali'nde Buluştu

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği Engelsiz Filmler Festivali, Paribu Cineverse Espark’ta ücretsiz olarak sinemaseverlerle buluştu.   Puruli Kültür Sanat tarafından düzenlenen ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği, “Engelsiz Filmler Festivali” 12-13 Ekim tarihlerinde Eskişehir’de sinemaseverler ile buluştu. 17 filmlik bir seçkiyle Paribu Cineverse Espark’ta gerçekleşen etkinliğin programında Ulusal Uzun Film Yarışması ve Kısa Film Yarışması’nda ödül alan filmlerin yanı sıra Eskişehir’de ilk kez izleyici karşısına çıkan yapımlar da yer aldı. Hayal Ortağım uygulaması ile görme engelliler için sesli betimleme, işitme engelliler için ayrıntılı alt yazı ile yapılan gösterimler, erişilebilir bir salonda yapıldı. Festival engel grupları için erişilebilir bir festival olmanın yanı sıra, ücretsiz gerçekleştirildiği için herkesin kültür sanata erişimini de destekledi. Engelsiz Filmler Festivali’nin bu yıl konuğu “Kıyıda” filmi ile Eskişehirli yönetmen Büşra Bilginer oldu. Eskişehir’de olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Bilginer, “Engelsiz Filmler Festivali’nde olmak birçok festival gibi çok özel ama bizde çok ayrı yeri var. Sinemanın ulaşılabilir olması çok değerli. Ankara Engelsiz Filmler Festivali’nden sonra memleketim olan Eskişehir’de gösterim alması beni çok mutlu etti. Böyle değerli festivallerin artması da bizim için çok değerli.” dedi. Film gösteriminin ardından işaret dili tercümanı Çiğdem Öztop’un çevirisiyle, seyirci ile söyleşi yapan genç yönetmen Bilginer, izleyicilerin sorularını yanıtladı.

Altın Portakallar Sahiplerini Buldu Haber

Altın Portakallar Sahiplerini Buldu

Sinema sektörünü ve seyircileri büyük bir coşkuyla buluşturan 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali unutulmaz bir geceyle sona erdi. Gecenin galibi; "Ayşe" ve "Mukadderat" oldu. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nce gerçekleştirilen 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali; sinemacılar, seyirciler ve tüm katılımcılara film, hayal ve umut dolu bir hafta bırakarak veda etti. Gecede; Nadim Güç'ün yönettiği "Mukadderat" En İyi Film, yönetmenliğini üstlendiği "Ayşe" ile Necmi Sancak ise En İyi Yönetmen ödüllerinin sahibi oldu. Ayrıca "Mukadderat"; En İyi Kadın Oyuncu (Nur Sürer) ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Osman Sonant) ödüllerini de kazandı. "Ayşe" ise En İyi Yönetmen Altın Portakalı'nın yanı sıra geceden En İyi İlk Film, En İyi Kadın Oyuncu (Binnur Kaya) ve Film-Yön En İyi Yönetmen ödülleriyle döndü.   Cam Piramit'te başarılı oyuncu Şebnem Dönmez'in sunuculuğundaki ödül töreni, oyuncular Serkan Keskin ve Taner Ölmez'in kurduğu Barabar Grubu'nun konseriyle başladı. Altın Portakal'la geçen bir haftanın görüntüleri izlendikten sonra sahneye gelen, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve festival başkanı Muhittin Böcek festivalin gerçekleşmesi için emek veren herkese teşekkür etti ve bu yılki festivalden ilk müjdeyi paylaştı: Böcek, "Bu yıl festivalimizde ilk kez gerçekleştirilen Sinema Çalıştayı'nda sektörün tüm paydaşlarıyla bir karar aldık. Sinema Eser Sahipleri Federasyonu'yla yaptığımız görüşme neticesinde festivalde gösterilen tüm filmlerin telif haklarını ödeyeceğiz" dedi. 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali için de 7 Kasım 2025 tarihini veren Böcek, sözlerini "Yaşasın sinema, yaşasın Altın Portakal! Sevgiyle, cumhuriyetle, Atatürk'le kalın" diye noktaladı. Gecenin ilk ödülü olan aynı zamanda festivalde ilk kez gerçekleştirilen Öğrenci Filmleri Yarışması'nın ödüllerini, yönetmen Handan İpekçi, yapımcı Aycan Çetin ve Sinema ve Televizyon Eserleri Meslek Birliği (SETEM) Başkanı Mehmet Güleryüz'den oluşan jüri sahiplerine verdi. Öğrenci Filmleri Jüri Özel Ödülü "Döngü" ile Kastamonu Üniversitesi'nden Ramazan Yakut'un olurken En İyi Film ödülünü, "Sistem" ile Maltepe Üniversitesi'nden Abdülhalim Erez kazandı. Oyuncu-yönetmen Derya Durmaz ile yönetmenler Pınar Göktaş ve Erdem Tepegöz'den oluşan Ulusal Kısa Film Jürisi ise Ece Dizdar'ın yönettiği "Mükemmel"i, Jüri Özel Ödülü, Cansu Bayrak'ın yönettiği "Neredeyse Kesinlikle Yanlış"ı ise En İyi Kısa Film ödülüyle ödüllendirdi. Dizdar, anne ve babasına adadığı ödülünü alırken şöyle konuştu: "Meslekteki 23. yılımda yazıp yönettiğim ilk filmle Altın Portakal almak asla aklıma gelmezdi. Baba, ben Altın Portakal aldım!" Bayrak ise "Bugüne kadar sansüre direnmiş herkesi saygıyla selamlıyorum. Haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu. Yönetmen- akademisyen Nurdan Tümbek ile yönetmenler Jale İncekol ve Ahmet Yeşiltepe'den oluşan Ulusal Belgesel Film Jürisi ise Jüri Özel ödülüne, Ali Kemal Pasiner'in yönettiği "Bedri Rahmi Eyüboğlu: Toprağın Sırrına Erenler"i, En İyi Belgesel ödülüne ise Fatma Karakuş Kaçmaz'ın yönettiği "Kadranı Olmayan Saat"i layık gördü. Bu yıl 18 ülkeden 12 filmin yarıştığı Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması'nın sonuçları ise İranlı sinemacı Mahmud Kalhari başkanlığında yönetmen Ayşe Polat, İtalyan senarist- yazar Ludovica Rampoldi, sinema eleştirmeni Selin Gürel ve görüntü yönetmeni Mehmet Aksın'dan oluşan jüri tarafından açıklandı. Yönettiği "Şahit" (Witness) filmiyle Jüri Özel Ödülü'nü kazanan Nadir Seivar, ödülünü, "Bu ödül benim değil; İran'da soğaka çıkan, bin 500'ü öldürülen, genç kızlarındır. Bende emanet, bir gün İran özgürlüğüne kavuşunca onlara vereceğim" sözleriyle aldı. Filmin yapımcılarından Emre Oskay da "Bir film çok zor şartlar altında, polisten gizli olarak çekildi" dedi. Uluslararası Jüri; "Şişli Kız" (The Girl Eith The Needle) filmindeki rolüyle Vic Carmen Sonne'yi En İyi Kadın Oyuncu, "Köpek Hırsızı" (The Dog Thief) filmiyle Franklin Aro Huasco'yu, En İyi Erkek Oyuncu, yine "Köpek Hırsızı" (The Dog Thief) ile Vinko Tomicic'i En İyi Yönetmen seçti. Uluslararası Yarışma En İyi Film ödülünün sahibi ise Ana Guevera ve Leticia Jorge'nin birlikte yönettiği "Beni Sakın Bırakma" (Don't You Let Me Go) oldu. Altın Portakallar "Ayşe" ve "Mukadderat"ın 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Nadim Güç'ün yönettiği "Mukadderat", En İyi Film seçilirken En İyi Yönetmen Ödülü'nün sahibi, "Ayşe" ile Necmi Sancak oldu.  Oyuncu Hatice Aslan'ın sunduğu Cahide Sonku Ödülü'nün sahibi, "Gülizar" filmiyle Yağmur Ergül oldu. Törene katılamayan Ergül adına ödülü, Elif  Kararslan aldı. Ulusal Jüri Başkanı Ferzan Özpetek'in açıkladığı En İyi Senaryo Ödülü ise "Evcilik" filmiyle Ümit Ünal'ın oldu. Ünal, "Bir senaryoya inanan yüzlerce insan lazım hayata geçmesi için. Başta Nejat olmak üzere bana inanan herkese teşekkür ederim" diye konuştu.   "Balinanın Bilgisi" ile En İyi Müzik Ödülü'nü kazanan Serkan Polat, Özgür Alper ve Pınar Bayrak ise ödüllerini, Ulusal Jüri üyesi, müzisyen Mercan Dede'nin elinden aldı. "Sanatın, sinemanın, medyanın baskı ve sansürden kurtulduğu ve arkadaşımız, belgeselci Çiğdem Mater'le buluşacağımız günlere" diyen, Ulusal Jüri üyesi akademisyen- sinema yazarı Melis Behlil, En İyi Kurgu Ödülü'nü, "Fidan" filmindeki çalışmasıyla Melike Kasaplar'a sundu. Gecede En İyi Sanat Yönetimi ödülü ise "Gülizar" ile Meral Aktan'ın oldu. Törene katılamayan Aktan'ın ödülünü, filmin yapımcısı Murat Yaşar Bayrak aldı. En İyi Görüntü Yönetmeni ödülünün sahibi ise "Balinanın Bilgisi" ile Murat Has oldu. "Evcilik" filmindeki performansıyla Nejat İşler, En İyi Erkek Oyuncu seçilirken, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü, "Ayşe" filmindeki rolüyle Binnur Kaya ve "Mukadderat" filmindeki rolüyle Nur Sürer paylaştı. Teşekkür konuşmasında "Bu ödülü, çoğunlukla değersizleştirilmek istenen, 40 yıl önce Paris'te yaşamını yitiren en ustamız Yılmaz Güney içn alıyorum" diyen Sürer, sözlerini, "Kadınlardan, çocuklardan, hayvanlardan, ağaçlardan elinizi çekin!"  diyerek noktaladı. Binnur Kaya ise şöyle konuştu: "Nur Sürer gibi hayranı olduğum bir sanatçıyla bu ödülü paylaşmak onore edici. Hayatını sevdiklerine adayan ve hayatını göz göre göre kaybeden tüm kadınlar adına almak isterim bu ödülü. Kadınlar bağırdı, ses çıkardı, sokaklara çıktı; bunlar duyuldu, görüldü. Kadınlar yapmaları gerekeni yaptı, şimdi eyleme geçme zamanı. Yapılması gerekenleri, yapması gerekenlerden bekliyoruz acil olarak!" Ödül sahibi iki oyuncu, sözlerini ise birlikte "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" diye noktaladı.    "Fidan" filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü, yönetmen Cengiz Bozkurt'tan alan Ayça Bingöl, "Samimi söylüyorum; ödülü hiç beklemiyordum" derken tüm ekibe teşekkür etti ve konuşmasını, "Kızlarım Aylin ve Leyla, size el sallıyorum" diyerek bitirdi. "Mukadderat" filmiyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu seçilen Osman Sonant da "Bu ödülü, yaşamak ve var olmak için mücadele eden kadınlara armağan ediyorum" diye konuştu.   Behlül Dal İlk Film Ödülü, Mehmet Aslantuğ tarafından "Ayşe" filminin yönetmeni Necmi Sancak'a verildi.  Necmi Sancak, Ulusal Jüri başkanı Ferzan Özpetek'in elinden de En İyi Yönetmen ödülünü aldı. Sancak, "İlk filmle bu ödülü hem de Ferzan Özpetek'in elinden almak çok anlamlı benim için" dedi.   Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü'ne layık görülen "Gülizar" filminin yönetmeni Belkıs Bayrak, teşekkür konuşmasında şunları söyledi: "Filmde cinsel taciz sonrası yaşanan bir travmayı ele alıyoruz. Bu ödülü; kendi alanına sahip çıkmaya çalışan, çaresiz bir öğreti altında susmayan ülkemin kadınları ve dünyada mücadele veren bütün kadınlara adamak istiyorum" Geceden En İyi Film Ödülü'yle ayrılan yönetmen Nadim Güç, ödülü almak üzere sahneye küçük kızıyla çıktı ve ilk olarak onunla birlikte tüm kız çocuklarının, dünkü, Dünya Kız Çocukları Günü'nü kutladı. Güç, "Bu hikayenin bana ulaşmasını sağlayan Erdi Işık'a çok teşekkür ederim. Bütün ekibe çok teşekkür ederim. Üretmeye devam edeceğiz" derken senarist Erdi Işık da "Bu filmdeki karakterler annemi, ablamı temsil ediyor. Bu ödülü, başta annem ve ablam olmak üzere, el alem ne der demeden mücadelesine devam eden tüm güçlü kadınlara ithaf ediyorum" diye konuştu.   61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ödülleri   - En İyi Film: Mukadderat (Yapımcı: Rodi Kayım, Erdi Işık Yönetmen: Nadim Güç) - Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü: Gülizar (Belkıs Bayrak) - Behlül Dal En İyi İlk Film Ödülü: Ayşe (Necmi Sancak) - En İyi Yönetmen: Necmi Sancak (Ayşe) - Cahide Sonku Ödülü: Yağmur Ergül (Gülizar) - En İyi Senaryo: Ümit Ünal (Evcilik) - En İyi Görüntü Yönetmeni: Murat Has (Balinanın Bilgisi) - En İyi Müzik: Serkan Polat, Özgür Alper, Pınar Bayrak (Balinanın Bilgisi) - En İyi Kurgu: Melike Kasaplar (Fidan) - En İyi Sanat Yönetmeni: Meral Aktan (Gülizar) - En İyi Kadın Oyuncu: Binnur Kaya (Ayşe) & Nur Sürer (Mukadderat) - En İyi Erkek Oyuncu: Nejat İşler (Evcilik) - En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl (Fidan) - En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Osman Sonant (Mukadderat) - Film- Yön En İyi Yönetmen Ödülü: Necmi Sancak (Ayşe) - Uluslararası Yarışma Jüri Özel Ödülü: Şahit (Yön: Nadir Saeivar) - Uluslararası Yarışma En İyi Kadın Oyuncu: Vic Carmen Sonne (Şişli Kız/ The Girl Eith The Needle) - Uluslararası Yarışma En İyi Erkek Oyuncu: Franklin Aro Huasco (Köpek Hırsızı/ The Dog Thief) - Uluslararası Yarışma En İyi Yönetmen: Vinko Tomicic (Köpek Hırsızı/ The Dog Thief - Uluslararası Yarışma En İyi Film: Beni Sakın Bırakma (Don't You Let Me Go) - En İyi Kısa Film: Neredeyse Kesinlikle Yanlış (Cansu Baydar) - Kısa Film Jüri Özel Ödülü: Mükemmel (Ece Dizdar) - En İyi Belgesel: Kadranı Olmayan Saat (Fatma Karakuş Kaçmaz) - Belgesel Jüri Özel Ödülü: Bedri Rahmi Eyüboğlu-Toprağın Sırrına Erenler (Ali Kemal Pasiner) - En İyi Öğrenci Filmi: Sistem (Abdülhalim Erez/ Maltepe Üniversitesi) - Öğrenci Filmi Jüri Özel Ödülü: Döngü (Ramazan Yakut/ Kastamonu Üniversitesi)

Mehmet Aslantuğ: “Ülkenin İklimi Enerjimizi Çalıyor” Haber

Mehmet Aslantuğ: “Ülkenin İklimi Enerjimizi Çalıyor”

Hem sinema perdesinde hem televizyon ekranlarında haklı bir yer edinmiş olan usta oyuncu Mehmet Aslantuğ, Antalya Film Forum kapsamında bir ustalık dersi verdi. Sinema yazarı Burak Göral’la söyleşen Aslantuğ’un, birikiminden damıttıkları, sinemaya gönül veren herkes için bir pusulaydı. 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında bugün başlayan Antalya Film Forum (AFF), sektörel buluşmalar ve yeni projelere destek programlarının yanı sıra çok özel misafirleri de ağırlıyor. Onlardan biri, bugün sinema yazarı Burak Göral’la birlikte ustalık dersine katılan, efsane oyuncu Mehmet Aslantuğ oldu. 1985’ten itibaren sinema filmleri ve televizyon dizilerinde rol alan Aslantuğ’un unutulmaz işleri arasında “Kapıları Açmak” (Osman Sınav), “Yengeç Sepeti”, “Bir Kadının Anatomisi” (Yavuz Özkan), “Akrebin Yolculuğu” (Ömer Kavur), TRT dizileri “Belene”, “İz Peşinde”, “Kurtuluş”, özel televizyon dizileri “İz Peşinde”, “Sıcak Saatler”, “Bir İstanbul Masalı”, “Hanımın Çiftliği” gibi yapımlar var. Aslantuğ; “Kapıları Açmak”, “Yalancı” ve “Yengeç Sepeti” filmleriyle Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu ödüllerinin de sahibi oldu. “Filmografi tek değer değildir” Ustalık dersi, Burak Göral’ın “90’lar ve 2000’lerde çok aktif kariyeri olan biriydiniz. Sonra bu aktiflikte işler çıkmadı. Oysa ben 2009’da siz bir de film yönetince çok sevinmiştim; hem oyuncu hem yönetmen, artık bizim de bir Kevin Costner’ımız var diye, ama devamı gelmedi. Bunun sebepleri nedir?” sorusuyla başladı. Aslantuğ, bunun gerekçesini şöyle açıkladı: “2002’de İstanbul Film Festivali’nde jüri üyesiydim. O dönem Atilla Dorsay aynı soruyu sormuştu. 90’larda sinemayla aktör olarak daha çok bir aradayken sonra özel televizyonculuk işleriyle uğraşıp sinemadan uzaklaşan bir aktör için üzülüyorum, demişti. Ama ben çok öyle düşünmüyorum aslında. Daha çok şey denebilir; Turgut Yasalar’ın da ya da başka arkadaşlarımızın da son 15 yıl içinde ‘eyvah’ dediğim filmleri var. Filmografiyi 6 film daha yukarıda tutabilirsin 3’er yıl arayla. Hatalı kararların da olabilir. Demek istiyorum ki filmografi, biricik kıymetli diye açıklamaktan imtina ederim. Hiç öyle bakmadım. “Mutfaktan bağımsız bir aktörlük performansı düşünmek saçmalık” Üniversitede tiyatroyla birlikte 78 kuşağı olarak biz, 68 kuşağının dertlendiği yerden, sadece siyasi olarak değil, sanatta da onların dilinden etkilendik. Aktör olarak işin mutfağıyla ilişkinin birkaç bileşeni var. Ben şahsen aktörlüğün; senaryonun, yönetmenin, başkaca kıymetlerin içinde mutlaka bir değer ifade ettiğine net inanan biriyim. Bundan bağımsız bir performansı düşünmek saçmalık. Yani yönetmenin anlam yaratma becerisi ve oradaki aralıkların tanzimi, tahkimi, o meziyetin ortaya çıkaracağı şey; aktörü yaratan bir şey. Aktör, yaşı ne olursa olsun, kendini bırakırsa o hamur tadında kıymete, oradan bir yere çıkabilir. Aynı oyuncu, aynı dönemde a birikimi yönetmeni projesiyle bir şeydir, b’de hiçbir şey olabilir. Kendi deneyiminin nöbetini tutar muhakkak fakat orada anlam yaratma derinliğindeki balansı kaybedebilir, tek başına kimse oraya yetmez. 68 kuşağı, orayı temsil eden yönetmenlerin biraz piskolojide, sosyolojide, felsefede dertlendiği teknik yanları; görüntü yönetimine ve başka meziyetlere bıraktığı ve kendilerini orada çoğaltmış yönetmenlerin dünyası, önemliydi. Orayı kademe kademe kaybediyoruz kanısındayım. Dolayısıyla bu 40 yıla yaklaşan süreçte mesela “Kapıları Açmak”, Mustafa Kutlu’nun eseriydi, o daha muhafazakâr iklimin yazarı gibi görünüyor, Osman Sınav’ın rejisiydi. Osman Sınav bence sonra televizyonda açtığı serüvenin dışında bir hassasiyette, bir sinema-tv öğrencisi olarak Lütfü Akadların, Metin Erksanların mirasını taşıyacak yetenekte, duyarlılıkta kendi kuşağının yönetmenlerinden biri. Şahsen aktörlüğün, özellikle bu coğrafyada, bir derdi üstlenebileceğini düşünürüm fakat mutfağın toplam kıymeti, ifadesi ve bereketi ne ise aktörlükle biricik ilişkinin kolay kolay tatmin etmediğine de inandım hep. Proje bazlı mümkün olabilir; Ömer Kavur’la buluşursunuz, okuldur; başka bir şey olabilir. Yavuz Özkan, Yusuf Kurçenli; kendi içinde bir şeydir. Mesela biz “Sıcak Saatler”i 1996’da Attila İlhan’ın da olduğu masada edebiyatçı Ahmet Yurdakul’la beraber hazırladık. Ülkenin mahalle dizilerine eşiklendiği bir dönemde biz derin devlete girdik mesela. Yine veranda, Kanlıca, mahalle temaslarını bir dizi öyküsü içine koyarken daha geride içerik olarak zenginlik verecek işleri bir özel televizyonda yapabiliriz, duygusunda nöbet tutmaya çalıştık. “Yeni dönem yönetmenleri yalnız” Aslantuğ, Göral’ın “Okul yönetmenler diye bahsettiğiniz isimlere son dönemlerde rastlayamadığınız için mi acaba daha az görünür oldunuz?” şeklindeki sorusuna “Bazıları teknik zorunluluk; yani o ara televizyona kontratın varsa o, bir takvim sorunu yaşatıyor. Söylediğin gerekçenin de bir payı var” cevabını verdi. Göral’ın “Artık o yönetmenler yok mu?” sorusunun cevabını ise şu sözlerle açıkladı: “Şu son 3-5 yıl başkaca yoğunluklar tercih etmediğim süreçlerin içinde buldum kendimi ve dolayısıyla bir parça uzak kaldım. Adana’da jüriyken de mesela seçkinin muhataplarını, filmografilerini geri dönüp tarama ihtiyacı hissettim; yönetmenleri tek tek tanımadığım için. Şimdi oraları kapatmak gerektiğini düşünüyorum kendi adıma. Ben kıymete inanıyorum; Atilla beye onu söyleme ihtiyacı hissetmiştim. Bir dönem “Kartallar Yüksek Uçar”, “Yarın Artık Bugündür”, “Sekiz Sütuna Manşet” gibi işler yapıldı, ¡Attila İlhan senaryolarını izledi bu ülke! Kamyonların arkasında ‘kartallar yüksek uçar’ yazıyordu! Şimdi televizyonda, dramalarda bu derinlik yok. Aktör olarak konuşmuyorum sadece; mutfakta da derdi olan biri olarak. Adana’da da seçkinin bir yarısında psikolojik sorunları, cinsiyetten bağımsız önemli travmaları fona koysa da süreyi bereketli yönetmek ve anlam yaratmada geriye düşmüş işler izliyoruz. Oysa bunlar film olmuş ve seçkiye kalmışlar; onların mümkünse onunun da birbiriyle çok iyi rekabet edebilmesini çok arzu ederim. Burayı rehabilite etmek, burada herkesin birbirine adım atmasını sağlamak, usta çırak ilişkisinde de bir öğretinin, bir deneyimin işlerliğinin olduğunu hatırlatmak gerek. O bir değerdir, orayı reddetmek de bir metot haline gelmemeli. Yalnız kalıyorlar. Yalnız kalmanın etkilerini de filmin bütününde görüyorsun” “Ülkenin iklimi enerjimizi çalıyor” Aslantuğ’un açıklamalarına “Herkes biraz kendi içinde üretimini yapıyor. Belki o kuşaktan sonra şimdiki ustalar kuşağı biraz gönülsüz mü acaba aktarmak konusunda?” şeklinde yorum yapan Göral’ı, oyuncu şöyle tamamladı: “Bu enerjiyi ülkenin ikliminin çaldığını biliyoruz. Ekonomik ikliminin, hak ve özgürlükler konusundaki anlamsız sınavların, güvenlik başlıklı biricik hale gelen ve başkaca da hiçbir şey yokmuş gibi gereğinden fazla büyütülerek bürokrasi ve siyaseti teslim alan dil, enerjimizi çalıyor” “Bizim kuşak da bazen tahammül edilmez filmler yaptı” Göral’ın “Genel olarak hikaye anlatıcılığımız mı bozuldu?” sorusuna, “O bozuldu. Hikaye anlatıcılığı kesin tetikleyen bir sebep, orada katmanlara ihtiyaç var” cevabını veren Aslantuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aktörü belirleyen, yönetmenin dünyasıdır. Ben farklı disiplinlerle çoğalmanın, sosyal bilimlerden beslenmenin, biraz fonda başka derinliklerde deneyimlenmenin, usta çırak ilişkisinin oradan da beslenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bizim köprü konumunda olanların geçmişinde eksiklikleri var. Bazen başka bileşenleri unuttular, bazen sadece bir derdimiz var, onu söyleyelim derken tahammül edilmez filmler de ortaya çıktı”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.