SON DAKİKA
Hava Durumu

#Siyaset

Porsuk Haber Ajansı - Siyaset haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Siyaset haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Siyasetin Ritmi Bozulursa, Ülkenin Kalbi Durur Haber

Siyasetin Ritmi Bozulursa, Ülkenin Kalbi Durur

AHPADİ Derneği tarafından son günlerde yaşanan gelişmeler ve yaşanan yargı baskılarına ilişkin bir basın toplantısı düzenlendi.  AHPADİ Dernek Başkanı Mehmet Ektaş tarafından düzenlenen basın toplantısında şu ifadelere yer verildi; "Basınımızın değerli temsilcileri, Saygıdeğer Eskişehirliler; 1982 Anayasasında, eşitlik ilkesini düzenleyen  10. Maddeye göre: "Herkes, kanun önünde eşittir. Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıf imtiyaz sahibi değildir. Anayasanın bu maddesi gereği, suç şüphesi altında bulunan herkes soruşturulabilir ve yargılanabilir. Ancak; Anayasamızın 38. maddesinde “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” şeklinde ifade edilen masumiyet karinesi de, savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde dahi sınırlandırılamayan mutlak bir temel hak olarak yer almaktadır. O halde, Anayasanın 10. Maddesi, yargılama süreçlerinde Anayasanın 38. Maddesini zedelemeyecek bir anlayışla uygulanmalıdır, bunu gerçekleştirecek ise yargının kendisidir. Siyaset, toplumun atar damarıdır. Bernard Crick’in tanımlamasıyla “Siyaset, farklı çıkarlar arasında bölünmüş toplumların, şiddet içermeyen özgür tartışma yoluyla yönetilmesidir”. “Siyasetin ritmi bozulursa, Ülkenin kalbi durur“ Atatürk 1 Kasım 1930 tarihinde “Siyaset sahasında karşılıklı faaliyetin feyizli gelişmeleri ancak vatandaşlar arasında düşmanlık meydana gelmesine mahal verilmemesiyle temin olunabilir.” diyerek her konuda olduğu gibi siyasetin nasıl yapılması gerektiği konusunda da bize yol göstermiş, siyasetin özellikle kutuplaşmaya meydan vermeyecek usul, dil ve yöntemlerle yapılması gerektiğini işaret etmiştir. Ancak Ülkemizde siyasetin dili ve uygulamaları kutuplaşmayı teşvik etmeye, kutuplaşmaktan beslenmeye devam ediyor. Bu sağlıksız siyaset ortamı, bir yandan da lekelenmeme hakkını ihlal ediyor. Masumiyet karinesinin yansımalarından biri olan "lekelenmeme hakkı"; suç şüphesi nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin bu işlemlerden dolayı onur, şeref ve haysiyetinin zarar görmemesi, toplum içindeki saygınlığının zedelenmemesi, hakkında henüz kesin hüküm verilmemiş kişinin masumiyetine zarar verecek, kişiyi toplum nezdinde mahkûm edecek her türlü söz, yayın, haber gibi davranışlardan kaçınmadır. Bu hakka saygı, tüm yurttaşlar yönünden önemli ise de özellikle siyasi yönden öne çıkan kişiler yönünden daha fazla özen gösterilmesi gereken bir haktır. Çünkü ve ne yazık ki siyasi rekabet, sadece hizmet ve proje yarışı üzerinden değil rakibini kirletmek üzerinden de şekillenmektedir. Hukuk ve yargı, buna izin vermemeli, kendini de araçsallaştırmamalıdır. Kamuoyunun yakın tanıdığı bazı kişilerin çocuklarının denkliği olmayan yabancı Üniversitelerden Ülkemizdeki Üniversitelere geçişlerine İdare Mahkemelerinin kesinleşmiş kararlarıyla kazanılmış hak kavramıyla meşruluk kazandırılırken yıllar önce verilmiş bir diplomanın iptali, PKK terör örgütünün liderine “önder” tanımlamasıyla saygınlık kazandırılıp, Türk Milletini Şeyh Sait, Seyit Rıza ile tehdit edenlerle kucaklaşanlar, silahlı terör örgütüne yardımdan hapis cezasına çarptırılmış belediye başkanını terörist başının ulağı yapanlar, ayakta karşılayanlar alkışlanırken İstanbul Belediye Başkanına terör örgütüne yardım suçlamasıyla  gelen gözaltı kararları, toplumun büyük bir bölümünün vicdanında siyasi bir hamle olarak değerlendirilmiştir. Son yaşanan olaylar,  siyasi iktidarın seçimle yenemeyeceğini anladığı rakibini yargı yoluyla safdışı bırakmaya çalıştığı yönünde ciddi suçlamalara dönüşmüştür ve bu tartışmaların toplumda büyük bir oranla alıcısı bulunmaktadır. Bu tartışmalar, zaten örselenmiş siyasetin yanında yargı ve diğer devlet kurumlarına olan güveni de zedelemektedir, milli iradeye saygının ortadan kalkacağı, millet egemenliği ilkesinin rafa kaldırılacağı kaygılarını derinleştirmektedir. “Kendilerine bir milletin talihi bırakılmış olan adamlar, milletin kuvvet ve kudretini, yalnız ve ancak yine milletin hakiki ve elde edilebilir menfaatları yolunda kullanmakla mükellef olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar” demişti Atatürk. Atatürk’ün işaret ettiği üzere; Hırsa değil akla, Kuvvete değil hukuka ihtiyacımız var. Kavgaya değil, barışa, Tartışmaya değil istişareye ihtiyacımız var. Ancak, siyasetçilerimiz Atatürk’ün çizdiği çerçeveden uzaklaştıkca, siyasetin nefes alanı daralıyor, ritmi bozuluyor. Bataklığa dönmüş bu siyaset ortamında, Ülkemiz hızla uçuruma doğru sürükleniyor. Çıkış yolu bellidir. Yargı alanında; hukuki güvenlik, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerinin eksiksiz uygulanması, Ülkemizdeki siyasetin kendi alanında rolünü ve görevini yapabilmesine ve gelişmesine hizmet edecektir. Siyaset alanında; kucaklaşmalar, saygı ve sevgi dili birliğimize hizmet edecektir. Bir an önce, ortak akla, sağduyuya ve millet iradesine gitmeye ihtiyaç vardır. İktidarından muhalefetine siyasetin tüm aktörlerini, Türk Milletinin çıkar ve ortak ülküsü etrafında; diyalog,  istişare ve  işbirliğine davet ediyoruz. Türkiye için, Türk Milleti için Atatürk’te birleşelim."

CHP’li Süllü: Haber

CHP’li Süllü: "Barınma Yok, Reklam Var!"

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, “Bir Oluruz” başlığıyla bugün bazı gazete ve televizyon kanallarına tam sayfa ilan verilmesini Meclis gündemine taşıdı. Süllü, “Depremlerin ikinci yılında halen 649 bin depremzede vatandaşımız konteynerlerde yaşarken, kamu kaynaklarını iktidarın kendine yakın gördüğü medya kuruluşlarına yönlendirilmeye devam ediliyor” dedi. 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçmesine karşın, deprem bölgesinde yaşayan vatandaşların hâlâ barınma, sağlık, eğitim ve temel yaşam koşullarıyla ilgili ciddi sıkıntılar çektiğine vurgu yapan Süllü, “Depremin ikinci yıldönümünde, Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, TOKİ, Emlak Konut ve AFAD gibi kamu kurumları, ‘Bir Oluruz’ başlığıyla gazetelere ve televizyon kanallarına ilan verdi. Ancak bu ilanlar, kamu vicdanında derin yaralar açtı. Deprem bölgelerindeki barınma sorunu çözülemezken, temiz suya erişim, eğitim ve sağlık hizmetlerindeki yetersizlikler sürerken, bu ilanlara ayrılan bütçenin doğrudan depremzedeler için kullanılması gerektiği açıktır” dedi. 649 Bin Kişi Hâlâ Konteynerde Yaşıyor! AFAD’ın raporuna göre, aradan geçen iki yıla karşın 649 bin 632 vatandaşın hâlâ konteynerlerde yaşam mücadelesi verdiğine dikkat çeken Süllü, “Depremzedeler, iktidarın verdiği sözleri tutmasını beklerken, kamu kaynaklarının iktidarın desteklediği medya organlarına akıtılması kabul edilemez” dedi. Hangi Kanallara, Ne Kadar Ödeme Yapıldı? Süllü, kamu kaynaklarının hangi medya organlarına ve hangi kriterlere göre aktarıldığını sorgulayan soru önergesiyle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a, “Bir Oluruz” başlıklı ilanlar hangi gazetelere ve televizyon kanallarına verildi?” ve “İlan verilecek medya organları belirlenirken hangi kriterler dikkate alındı?” diye sordu. Deprem paraları iktidarın propaganda araçlarına mı aktarıldı? Her bir gazete ve televizyon kanalı için ne kadar ödeme yapıldığını soran Süllü, “Bu bedel hangi kamu kurumu tarafından karşılanmıştır?” dedi. Düşük tirajlı gazetelere tam sayfa ilan verilirken, muhalif görülen medya kuruluşlarının dışlanmasının gerekçesini sorgulayan Süllü, “Deprem bölgesinde hâlâ temel ihtiyaçlara erişimde büyük eksiklikler varken, kamu kaynaklarının iktidarın yakın medya kuruluşlarına aktarılması nasıl açıklanabilir? Depremzedeler, verilen sözlerin tutulmasını, hak ettikleri desteğin sağlanmasını bekliyor. Kamu kaynaklarının, ihtiyacı olan vatandaşlar yerine iktidarın propaganda araçlarına aktarılması, hem vicdanları sarsmakta hem de toplumsal dayanışma duygusunu zedelemektedir” ifadelerini kullandı.

Yaşananlar Demokrasiye ve Hukuk Devleti İlkelerine Zarar Veriyor Haber

Yaşananlar Demokrasiye ve Hukuk Devleti İlkelerine Zarar Veriyor

İYİ Parti Eskişehir İl Başkanlığı tarafından siyasetçilere yönelik başlatılan soruşturma ve gözaltı süreçleri ile ilgili bir açıklama yapıldı. İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Kıymetli dava arkadaşlarım ve değerli basın mensupları; İfade özgürlüğü, demokrasinin ve insan haklarının temel taşlarından biridir. Her birey, düşüncelerini özgürce ifade edebilme hakkına sahiptir ve bu hak, yalnızca bir insan hakkı değil, aynı zamanda bir toplumun gelişimi ve ilerlemesi için vazgeçilmezdir. Son dönemde, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik artan baskılar ve sansür uygulamaları, hepimizi derin bir endişeye sevk etmektedir. Medyanın susturulması, eleştirel düşüncenin engellenmesi ve halkın bilgiye erişiminin kısıtlanması, özgür bir toplumun ruhuna aykırıdır. Unutulmamalıdır ki özgürlüğü, sadece popüler ya da herkesin hemfikir olduğu görüşler için değil, aynı zamanda farklı, eleştirel ve muhalif görüşler için de geçerlidir. Basın ve medya, toplumun vicdanıdır. Gazetecilerin özgürce çalışabilmesi, vatandaşların doğru ve tarafsız bilgi alabilmesi için gereklidir. Bu bağlamda, ifade özgürlüğünü kısıtlayan her türlü girişimin karşısında olduğumuzu ve bu hakka sahip çıkmaya kararlı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Halkın sesi olan medya susturulamaz, eleştirel düşünce bastırılamaz. Tüm yetkilileri, anayasal güvence altındaki ifade özgürlüğüne saygı göstermeye ve bu özgürlüğü koruma sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz Türkiye’nin demokratik değerlerini korumak için tüm siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve vatandaşlarımızı bu tür baskılara karşı ortak bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Son dönemde yaşanan olaylar, demokrasiye ve hukuk devleti ilkelerine zarar veren bir tabloyu gözler önüne sermektedir. Genel başkanımız, liderimiz Sayın Müsavat Dervişoğlu’na yönelik tehditler, tehdit edenlere karşı hiç bir işlem yapılmamış olması, milletin oylarıyla seçilmiş Belediye başkanlarına yapılan uygulamalar, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları Başkanına karşı yapılan gözaltı süreci, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın gözaltına alınması  ve Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın gözaltına alınması, ifade ve siyaset özgürlüğüne yönelik ciddi bir saldırıdır. Bu tür baskı ve yıldırma girişimleri, demokratik bir toplumda asla kabul edilemez. Şiddet ve tehdit, demokratik diyalogun yerini alamaz. Türkiye, herkesin görüşlerini özgürce ifade edebildiği, siyasi faaliyetlerini güven içinde yürütebildiği bir hukuk devleti olmalıdır. Biz hiçbir kişiyi özel olarak savunmuyoruz. Biz Hukuk Devleti ve Demokrasiyi Savunuyoruz! Şiddete, Baskıya ve Hukuksuzluğa Karşı Birlikteyiz İfade özgürlüğü engellenemez! Demokrasi, özgür düşünce ile güçlenir. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet! Yaşasın Büyük Türk Milleti!"                                                                    

İmamoğlu: Vazifemizi En Üst Seviyede Yerine Getirmeye Hazırız Haber

İmamoğlu: Vazifemizi En Üst Seviyede Yerine Getirmeye Hazırız

TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara’da düzenlenen encümen toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. TBB olarak, savaşı ve yıkımı yaşayan Suriye şehirlerine bir heyet gönderme kararı aldıklarını kamuoyu ile paylaşan İmamoğlu, “İlk aşamada Şam'a gerçekleştirilmesi öngörülen ziyaret sırasında, Türkiye'deki geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin gönüllü ve onurlu şekilde geriye dönüş ihtiyaçlarının karşılanması için, yerel yönetimler arasında iş birliği mekanizmalarının geliştirilmesi ve bu doğrultuda somut adımların planlanması da hedeflenmektedir.  TBB üzerinden, şehirlerimizin Suriyeli belediyelere verecekleri kapsamlı desteğin, farklı etnik ve inanç gruplarından oluşan Suriye halkının eksiksiz tamamının barış, huzur ve refah içinde yaşamasına önemli katkı sağlayacağına yürekten inanıyoruz. Yine Birliğimiz olarak, Suriye'nin yeniden ayağa kalkma sürecinde hem ülkemiz hem de komşumuz Suriye için elimizden gelen desteği yapmaya ve yerel yönetimler olarak, vazifemizi en üst seviyede yerine getirmeye de hazırız” dedi. İmamoğlu, süreci, Dışişleri Bakanlığı ve Şam Büyükelçiliği ile eşgüdüm içerisinde yürüttüklerini kaydetti. Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Encümeni, TBB ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığında Ankara’da bir araya gelerek, Birliğin faaliyetlerini ve ülke gündemini değerlendirdi. Birlik hizmet binasında yapılan toplantıya; Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan, Artvin Belediye Başkanı Bilgehan Erdem, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritlioğlu Sengel ve Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı katıldı. İmamoğlu, toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. “ADİL OLMAYAN DAĞITIM MEKANİZMASINI ADİL BİR ZEMİNE OTURTMA KONUSUNDA ÖZENLİ DAVRANIYORUZ” Konuşmasının başında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 105. yıldönümünü kutlayan İmamoğlu, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Yerelin gücüyle milletin sorunlarına çözüm bulma gayreti içerisinde olmayı amaçladıklarını belirten İmamoğlu, “Başta belediyelerimizin temel sorunları olmak üzere, ne yazık ki hükümet tarafından yaratılan suni sorunları da ele aldığımız bir toplantı yaptık. Rutin gündemlerimizle birlikte, TBB olarak, geçmişten bugüne yapılan araç ve iş makinesi desteği geleneğini sürdürüyoruz. Elbette bu konuda, ne yazık ki geçtiğimiz dönem içerisinde bir bölümünde yaşanan, adil olmayan dağıtım mekanizmasını belli veriler üzerinden adil bir zemine oturtma konusunda özenli davranıyoruz. Daha önce de deprem bölgesi illerimize 89 araç ve iş makinesi desteği yapmıştık. Bugün de encümenimizde, yeni araç ve iş makinesi hibelerini görüştük” dedi. “ÜLKE DEMOKRASİMİZE GÖLGE DÜŞÜREN KAYYUM ATAMALARIYLA 2024 YILINI NOKTALIYORUZ” 31 Mart 2024 yerel seçimleriyle birlikte, yerel yönetimlerde bir değişimin yaşandığına vurgu yapan İmamoğlu, “Ne yazık ki, 31 Mart 2024 yerel seçim sonuçlarının ardından, özellikle muhalefet partilerine ait belediyelerin hükümet tarafından hedef yapıldığını görüyoruz. Farklı konularda, farklı mevzularda bir kısım ayrımcılığın devam ettiğini görüyoruz. Kimi zaman siyasi ve ekonomik operasyon girişimleri yaşandı bu kısa 8 aylık dönemde. Kimi zaman yıllardır belediyelerin hizmet verdiği alanlar ya da bir şekilde gelir elde ettiği alanların, hemen bu seçimden sonra geri alınması ya da müdahale edilmesi gibi uygulamalar… Bunları yaşadığımız 2024 yılına da seçimi yaşadığımız gibi veda ediyoruz. Maalesef, yine ülke demokrasimize gölge düşüren kayyım atamalarıyla 2024 yılını noktalıyoruz. Ne yazık ki, SGK başta olmak üzere, birtakım belediyelerin borçları bahane edilerek, belediyelerin elini kollarını bağlama çabalarına tanık oluyoruz” diye konuştu. “MERKEZİ İKTİDARIN YERELDE ANA MUHALEFET GÖREVİNİ SİNDİREMEMESİ, DEMOKRASİYE GÖLGE DÜŞÜRMEKTEDİR” Merkezi iktidarın yerelde muhalefet pozisyonuna geçtiğinin altını çizen İmamoğlu, “Bu, milletin iradesidir. Buna saygı duymak, demokrasinin temel kuralıdır. Bir nevi ana muhalefet görevini sindirememesi meselesi, demokrasiye gölge düşürmektedir. Ve bu yönüyle de belediyelere yönelik, tam anlamıyla fütursuzca saldırıları harekete geçirmeleri, hepimizi üzmektedir, canımızı sıkmaktadır. Halbuki şöyle bakılması gerekir: Milletimiz, 2023 yılında sizi iktidar yaptı. 2024 seçimlerinde de başka bir partiyi iktidar yaptı. Demokrasiyi sindirmek zorundasınız. Çünkü burası, 27 Aralık'ta Mustafa Kemal Atatürk'ün geldiği, başkenti Ankara olan Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Ve temel dayanağı, laik bir hukuk devleti olmak ve aynı zamanda demokrasiyi güçlendirmektir. Bu manada yapılan bu uygulamalar, bu prensiplerin hiçbirine uymamaktadır. Siyasi olarak kayyumlar, ekonomik olarak da SGK prim borçlarının bu saldırıda araç olarak kullanılmasını ve kullanılmaya devam edildiğini görüyorum. Ve gerçekten memleketimizin işte tam da böylesi bir demokrasi ülkesi, hukuk ülkesi olması prensibine ters düştüğünü, gölge düşürdüğünü de ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı. “ADALETSİZLİĞE BİR ÖRNEK: İBB’NİN BİR ÖNCEKİ AY ÖDENEĞİNDEN, HABERSİZCE 1,1 MİLYAR LİRA PARA KESİLDİ” Türkiye’deki tüm belediyelerin SGK prim borçlarının, SGK’nın gelir kalemlerinin yüzde 2,7’sine denk düştüğü bilgisini paylaşan İmamoğlu, şunları söyledi: “Hükümet, neredeyse bütün işleriyle ilgili sıkıntılarını, belediyelerin SGK borçlarına bağlar duruma geldi. Yani neredeyse, asgari ücreti niye düşük açıkladı diye yarın sorsalar, bunu bile belediyelerin SGK borçlarına bağlayacak kadar gündem ve mevzu ediyorlar. Bunun dillerinden düşürmemeleri de çok can sıkıcı. Farklı üsluplarla, işte ‘belediyeleri silkeleme’ kavramı, efendime söyleyeyim hesapsız, kitapsız bir üslupla, belediyelere her ay gelen bütçe ödemelerinin kesintiye uğratılması, belediyelerin mallarına haciz koyulması ve bu anlamda ciddi bir adaletsizlik uygulamaları silsilesi. Hedefe konan ve kesinti haczi yağmuruna tutulan bazı belediyelerle ilgili birtakım farklı uygulamaları sizlerle paylaşmak isterim. Mesela, adaletsizliğe bir örnek: İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir önceki ay ödeneğinden, habersizce 1,1 milyar lira para kesildi. Buna benzer kesintiler, başka belediyelerimizde de söz konusu  ya da bir başka İstanbul'daki ilçe belediyesine, CHP’li bir belediyeye -ki aralarında tarihi eserler de var- gayrimenkullerine hızlıca haciz konuldu.” AK PARTİLİ BELEDİYEYE YAPILAN “SGK BORCU JESTİNİ” ANLATTI “İzmir'de bir belediyeye bu süreçte pozitif ayrımcılık uygulandı. Yine muhalefet belediyelerine, başta CHP’li belediyeler olmak üzere, aman vermeyen hükümet, İzmir'de bir belediyeye hazineye olan borçlarını kapatmak için ilginç bir metot uyguladı. Metot hayli ilginç. Maliye Hazinesi, kendisine ait çok büyük bir araziyi Menemen Belediyesine hibe olarak verdi. Sonra da bu borçlarına karşılık Hazinenin hibe ettiği araziyi satarak, borçlarını ödeme olarak geriye verme konusunda bir girişimi başlattı. Açıkçası merkezi idarenin, hükümetin bir ilçe belediyesine borçlarını ödemesi konusunda bu anlamlı jestten rahatsız değiliz. Rahatsız olduğumuz, bu jestin benzerlerinin bu kadarını da beklemiyoruz yani. Çok daha düşük bir anlayışla bile diğer belediyelere de yaklaşsalar, bu sorunların tamamını şu anda istese, el ele verse, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Şehircilik Bakanlığı el ele verse, Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı bizimle oturup konuşsa, bu sorunların tamamını çözeriz ve hiç kimse böylesi bir çözümden de zarar görmez. Biz, TBB olarak, bu jestlerin partizanlıktan uzak bir şekilde yapılmasını arzu ediyoruz. Tüm belediyelere eşit bir şekilde uygulanmasını arzu ediyoruz.” “‘SİLKELEME’ ÖNERİLERİ YA DA NEREDEYSE ‘ÇÖKÜN BELEDİYELERİN ÜSTÜNE’ DİYECEK KADAR BİRTAKIM TARİFLERİN YAPILMASI…” Belediyelerin de anayasal zeminde devlet kurumları olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Yani o kuruma ver, bu kuruma verme anlayışı olabilir mi? Bu çok kötü bir bakış açısı. TBB olarak, bu konularla ilgili nasıl bir uygulama yapılmalı önerilerimizi de bu yaz sonunda birçok bakanlığa yazılı olarak zaten gönderdik. Nasıl uzlaşılabilir; belediyelerle nasıl uzun vadeli bir uzlaşıyla borçların ödemesinin dengesi sağlanabilir şeklinde. Ama ne yazık ki bu partizan uygulamalar ve belediyelere dönük bu sıkıştırmalar, ‘silkeleme’ önerileri ya da neredeyse ‘çökün belediyelerin üstüne’ diyecek kadar birtakım tariflerin yapılması, devletin en üst mercileri tarafından böyle bir dil kullanılması çok üzüntü vericidir” dedi. KAYYUM TEPKİSİ: “UMARIM 2025 YILINDA, ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ HAK ETTİĞİ GERÇEK DEMOKRATİK DEĞERLERE KAVUŞUR” Son dönemde yaşanan kayyum uygulamalarını da gündemlerinden düşürmediklerini belirten İmamoğlu, “Kayyum uygulamalarını kesinlikle reddeder ve kınarken, özellikle CHP’li Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Profesör Doktor Ahmet Özer’in, seçilmiş bir belediye başkanı olarak, yeni yıla ailesinden, Esenyurtlulardan uzak bir şekilde haksızca cezaevine girmesinden ötürü duyduğum üzüntüyü de özellikle belirtmek isterim. Umarım 2025 yılında, ülkemiz ve milletimiz hak ettiği gerçek demokratik değerlere kavuşur. Herkese adalet, elbette gerekli. Haksız ve hukuksuz yargılamalar, haksız ve hukuksuz bir biçimde hapis yatan herkesin yeni yıla girerken, bir dilek olarak özgürlüğe kavuşmasını, 2025’in herkese adil bir dünya, adil bir memleket, adil bir ortam, adil bir şekilde yaşanan şehirlerin oluşmasına vesile olmasını elbette diliyorum” şeklinde konuştu. “YENİ DÖNEMDE, İNŞALLAH İSTİKRAR VE BARIŞIN HAKİM OLDUĞU BİR SURİYE'Yİ GÖRMEK…” Türkiye’nin güney sınırında yaşanan gelişmelerin de toplantıda ele alındığını kaydeden İmamoğlu, TBB’nin Suriye’ye yönelik yaklaşımını şu sözlerle özetledi: “Ülkesini terk etmek zorunda kalmış, çoğu da Türkiye'de yaşayan 10 milyonun üzerinde sığınmacıyı, işkence odalarında ve birtakım zindanlarda ölüme terk edilmiş binlerce masum insanın olduğunu, yokluğun, yoksulluğun ve zulme maruz bırakılmış milyonlarca Suriyelinin olduğunu hem gördük hem yaşadık hem tespit ettik. Suriye iç savaşı, aynı zamanda farklı etkilerle de bizim hayatımızı çok yönlü, negatif etkiliyor. Yoğun sığınmacının ülkemizde bulunmasının dışında, sınırımızda artan terör faaliyetleri ve bölgeden ülkemize yönelik terör ihracının artışı da bizim için çok önemli tehditler oluşturmuş durumda. Ülkemiz, sınır dışındaki operasyonlarımızda ne yazık ki evlatlarını şehit verdi. Bunun yanında yine sığınmacı meselesinin ülkemizde çok büyük bir külfete mal olduğunu, yine hükümetin temsilcileri ifade etti, etmeye de devam ediyor. Bu sebeple iç savaşın umut ediyoruz ki bitmesi, ülkemiz için çok hayırlı olacaktır. Yeni dönemde, inşallah istikrar ve barışın hakim olduğu bir Suriye'yi görmek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bakışıdır, milletinin bakışıdır. Suriye'de oluşacak olan olumlu durum çok değerlidir.” “SIĞINMACILARIN EVLERİNE GERİ DÖNÜŞÜ İÇİN SORUMLULUKTAN KAÇMAYACAĞIZ” “Biz de TBB olarak, bu süreçte hem ülkemizin güvenliği hem ülkemizde yaşayan sığınmacıların evlerine geri dönüşü için sorumluluktan kaçmayacağımızı ve mutlaka sorumluluk alacağımızı ortak kararla belirttik, beyan ediyoruz. Suriye'de şehirlerin acil ihtiyaçlarının karşılanması, ekonomik ve sosyal altyapının yeniden inşası ve yerel yönetimlerin kapasite geliştirme süreçlerinin desteklenmesi, öncelikli konularımızdan birisidir. Ülkemizde, tüm belediyelerin doğal üyesi olduğu TBB’nin görevleri arasında, yurt içi ve yurt dışında belediyeleri temsil etmek, belediyeciliğin ve yerel hizmetlerin gelişmesine yardımcı olmak için kardeş şehir ilişkilerinin gelişmesine destek olmak da yer almaktadır. Bu yönüyle, kardeş şehir ilişkilerinin en önemli aşamalarından biri de mutlak güçlü bir dayanışmadır. Beş bölgeden çoğu büyükşehir olan belediyelerimizin, Şam başta olmak üzere Halep, Lazkiye, Hama, Hasekiye gibi Suriye'nin önemli şehirleriyle kardeş şehir ilişkileri bulunduğunu bilmekteyiz. Türkiye-Suriye belediyeleri arası, iç savaş nedeniyle kesintiye uğrayan ilişkilerinin yeniden tesisi ve sürdürülebilir bir zeminde yürütülmesinin koşullarını, Suriyeli yetkililerle çalışmak istiyoruz.” “TBB ÜZERİNDEN, ŞEHİRLERİMİZİN SURİYELİ BELEDİYELERE VERECEKLERİ KAPSAMLI DESTEĞİN…” “Bu çerçevede, TBB olarak, başta Şam olmak üzere, Suriye'deki şehirlerin ihtiyaçlarını yerinde tespit etmek, iki ülke belediyeleri arasındaki iş birliğini yeniden tesis etmek ve sürdürülebilir bir zemine oturtmak, Birliğimiz belediyelerin desteğini koordine etmek amacıyla da bir TBB heyetinin, en kısa zamanda Suriye'yi ziyaret etmesini hep birlikte kararlaştırdık. İlk aşamada Şam'a gerçekleştirilmesi öngörülen ziyaret sırasında, Türkiye'deki geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin gönüllü ve onurlu şekilde geriye dönüş ihtiyaçlarının karşılanması için, yerel yönetimler arasında iş birliği mekanizmalarının geliştirilmesi ve bu doğrultuda somut adımların planlanması da hedeflenmektedir. TBB üzerinden, şehirlerimizin Suriyeli belediyelere verecekleri kapsamlı desteğin, farklı etnik ve inanç gruplarından oluşan Suriye halkının eksiksiz tamamının barış, huzur ve refah içinde yaşamasına önemli katkı sağlayacağına yürekten inanıyoruz. Yine birliğimiz olarak, Suriye'nin yeniden ayağa kalkma sürecinde hem ülkemiz hem de komşumuz Suriye için elimizden gelen desteği yapmaya ve yerel yönetimler olarak, vazifemizi en üst seviyede yerine getirmeye de hazırız.” “DIŞİŞLERİ BAKANLIĞIMIZ VE ŞAM BÜYÜKELÇİLİĞİMİZ İLE EŞ GÜDÜM İÇERİSİNDE HAREKET EDİYORUZ” “Bu ilk ziyaretimizin gerçekleştirilmesi için, Dışişleri Bakanlığımız ve Şam Büyükelçiliğimiz ile hafta başından beri yürüttüğümüz diplomasi çerçevesinde, eş güdüm içerisinde hareket ediyoruz. Bu anlamda destek olan ve yön veren bakanlığımıza da buradan teşekkür etmek isterim. Umarım kısa zamanda bu girişimimiz olumlu sonuçlanır ve heyetlerimiz, güvenle Şam'a gider ve Şam'da yapacağı tespitler ve bulacağı karşılık mekanizmalarıyla birlikte, başta büyük şehirlerimiz olmak üzere ve yine başta o bölgede geçmişten bugüne gelen kardeş şehir diplomasisini yürüten şehirlerimiz olmak üzere, en etkin şekliyle sıkı bir koordinasyonu sağlayarak, şehirlerimizin Suriye'de ciddi katkılarını, başta oraya gelecek olan sığınmacıların çocukları, kadınları, gençlerini hedef alacak, güçlü hizmet deneyimlerini aktarmak üzere yola çıkmayı sağlarız.” GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI İmamoğlu, değerlendirme konuşmasının ardından, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun bu sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu: Asgari ücret, 22 bin 104 TL olarak açıklandı. Sayın Genel Başkan Özgür Özel de CHP'li belediyelerde asgari ücretin 30 bin TL uygulanacağını açıkladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ek olarak, asgari ücret açıklandıktan sonra attığınız tweette de belediyelerde sosyal yardımların ciddi oranda artışa gideceğini açıkladınız. Bu konuda neler yapılacak? “İSTANBUL’DA SOSYAL YARDIM TALEBİ OLAN AİLE SAYISI 1 MİLYON 700 BİNE ÇIKTI” “Zaten bu asgari ücret konusunda, bugüne kadar da -özellikle CHP’li belediyeler adına söyleyebilirim ki- ciddi anlamda bu asgari ücretin üstünde bir rakamla uygulamayı sürdüren belediyelerimiz var. Mutlak bu anlamda da bu söylenen seviyenin üzerindeki bir uygulamayı, belediyelerimiz harekete geçirecektir. Bunda geri kalacak bir belediyemiz olduğunu düşünmüyorum. Asgari ücretin, o rakamın da üstünde olacağını şimdiden görebiliyorum. Tabii yine sosyal yardım meselesi, sadece bugüne dair açıklanan asgari ücretle ilgili değil. Daha önce de rakamları vermiştim. 2024 yılının Ekim ayına kadar olan bölümünde, bizden sosyal yardım talebi olan aile sayısı, 1 milyon 700 bine çıktı. İstanbul için konuşuyorum. Bir önceki yıl bu yaklaşık 800 bin civarındaydı. Yani zaten iki katına artmış bir 2024 yılını geçiriyoruz. Bu mevcut durum da bunun daha da büyüyeceğini öngörüyoruz. Ve sadece sosyal yardımın bilindik modelleriyle de hareket etmiyoruz aslında. Her ilin, her ilçenin, her büyükşehirin kendine has birtakım çalışmalarıyla, çok yönlü, kendi yöresinin uygun koşullarını ya da tespitleri yaptığı taleplere dönük çalışmalarını da yürütüyor.” “DAYANIŞMACI VE HALKÇI BELEDİYECİLİĞİ UYGULADIK, UYGULAMAYA DEVAM EDECEĞİZ” “2019’dan bu yana yaptığımız tespitlerde, en az 4 katına, 5 katına, ki bizde artık 6-7 katına kadar çıkan bir sosyal yardım bütçesini yönetiyoruz İstanbul'da ve diğer belediyelerimizin olduğu yerlerde. Bu da aslında ülkemizin, önceki döneme göre, 2019’dan bu yana, çok yönlü bir yoksullaşma ve ekonomik zorlukların yaşandığı bir ülke pozisyonunu tarifliyor. Bir yanıyla, aslında biz de belediyeler olarak, sosyal yardım bütçelerimizi büyüterek, bugünün zor koşullarında vatandaşımıza, bütçemizin kalemlerinde olmayacak derecede, olmayan işleri de yaparak, daha büyük destek sunma gayretini ortaya koyan, sorumluluk alan belediyeciliği, dayanışmacı ve halkçı belediyeciliği uyguladık, uygulamaya devam edeceğiz.” CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN SUÇLAMALARI VE AYŞE ATEŞ ZİYARETİ SORULDU SGK borçlarıyla ilgili Cumhurbaşkanı'nın bazı açıklamaları olmuştu. “Tıpış tıpış ödeyecekler. İş başka mevzulara gelince şahin kesiliyorlar, ama borç ödemeye gelince de güvercin kesiliyorlar. Milletin hakkını, yetimin hakkını size konserlerde, şarap turlarında yedirmeyiz” dedi. Bir de görüşmenizden önce Sayın Ayşe Ateş buradaydı, ziyaret etti. Onun da bir adalet arayışı var. Neler söylersiniz? “SÖYLEDİĞİ İFTİRA İFADELERİNİN HİÇBİRİSİ BİZİM ÜZERİMİZE YAPIŞMAZ” “Sayın Cumhurbaşkanı'nın ruh halinde ya da zihninde, bir sert cümle söyleyecekse, aklından hemen İstanbul'un geçmesi ve oradan, ‘İstanbul'a buradan da nasıl bir gönderme yaparım’ diye düşünmesi çok manidar. Bunu yaşıyoruz 6 senedir. Tabii söylediği iftira ifadelerinin hiçbirisi, bizim üzerimize yapışmaz. Biz, olimpiyatlara yol yürüyen bir şehiriz. Çok güçlü çalışmalar yapıyoruz. 2036’da ev sahibi olmak istiyoruz. 2027 Avrupa Oyunları’nın diplomasisini yürütüyoruz. Bu kapsamda yapılan, daha önce yapılmayacak, yapılmamış olduğu kadar, güçlü ve önemli diplomatik girişimlerin daha güçlüsünü yaparak, geçirdiğimiz o ortamları, bu şekilde ifade etmesi çok can sıkıcı, üzücü. Ama alıştık. Halbuki biz, daha dün, ülkemizin Spor Bakanı'yla, o yaptığımız diplomatik görüşmelerin sonucunda elde ettiğimiz Avrupa Oyunları’nın ya da 2036’ya birlikte çalışabilmenin yol ve yöntemlerini konuştuk. Bence doğru olan bu. Doğru olmayanı da Sayın Cumhurbaşkanı'nın ifadeleri. Devlet, devleti silkelemez yani. Devlet, kendi kurumunu silkelemez. Devlet, kendi kurumunun bir konusunda üzerine çökmez. Yardımcı olur, el verir, birlikte oturur, konuşur, çözüm bulurlar. K aldı ki zaten güvercin de bizim, şahin de bizim yani.” “AYŞE HANIM’LA YÜZ YÜZE GÖRÜŞMEK NASİP OLMAMIŞTI” “Ayşe Hanım'la daha önce birçok kez telefonda görüşmüştük. Daha önce rahmetli eşinin ailesini Bursa’da ziyaret etmiştim. Daha sonra yüz yüze görüşmek nasip olmamıştı. Birkaç kez niyet etmiştik ama gerçekleşememişti. Malumunuz, gerçekten çok derin bir adaletsizlik yaşar durumda kendisi. Sonsuz desteğimizi kendisine, bu geciken yüz yüze buluşmamızda ifade ettim. Şahsi olarak, her yönüyle yanında olduğumuzu kendisine ifade ettim. Beni ziyarete çok sevgili iki kızını da getirmiş olması elbette beni çok mutlu etti. Ben de sevgili kızlarına ve kendisine kitaplarımızdan hediye ettim. Hoş bir sohbet, Ankara sohbeti yaptık. Daha sonra da yine buluşmak dileğiyle vedalaştık. En kısa zamanda da güzel kızlarımızı İstanbul'da misafir etmek istediğimi kendisiyle paylaştım.”

Yapay Zekanın Siyasete Etkileri Konuşuldu Haber

Yapay Zekanın Siyasete Etkileri Konuşuldu

Tepebaşı Belediyesi ve Kamu Teknoloji Platformu iş birliği ile “Yapay Zekanın Politikaya Etkileri: Yeni Siyaset” paneli düzenlendi. Panelde Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Pınar Uzun Okakın da konuşma yaptı. Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda gerçekleşen panele Tepebaşı belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Pınar Uzun Okakın, CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü, CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Selvinaz Durur, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, Baro Başkanı Av. Barış Günaydın, Beylikova Belediye Başkanı Hakan Karabacak, Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Pınar Uzun Okakın ve Yazar-İletişimci Ümit Alan’ın konuşmacı olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü ise Kamu Teknoloji Platformu Başkanı Çağrı Işıklıoğlu yaptı. Panelde, yapay zekanın kamu kurumlarında kullanımı, yapay zekanın politikaya etkileri, kamusal hizmetlerde ve politika üretiminde yapay zekanın önemi ve etkisi konuşuldu. Panel öncesinde bir sunum gerçekleştiren Kamu Teknoloji Platformu Başkanı Işıklıoğlu, yapay zekanın 1943-1956 yıllarında hayatımıza girdiğini söyleyerek filmlerden örnekler sundu. “Yeni uygulamalar koymak istiyoruz” Panelde CHP’nin veriye dayalı politika ürettiğinden bahseden CHP Genel Başkan Yardımcısı Pınar Uzun Okakın, “Etkinliği düzenleyenlere, Eskişehir’de ileri teknolojiyi konuşur hale getiren yerel yöneticilerimize teşekkür ediyorum. Yapay zeka günümüzde çok fazla yer kaplıyor. Sadece dijital demokratik katılım uygulamasında kalmayarak ortaya yeni uygulamalar koymaya çalışıyoruz. CHP olarak yapay zekanın bilgi yönetiminden, siyasi katılım faaliyetleri kapsamında faydalanmak istiyoruz. Bunu yaparken de üyelerimizin gizlilik esasına dikkat ederek çalışıyoruz. Eskişehir özelinde ve özellikle Tepebaşı’nda akıllı şehirlerin, teknolojik gelişmelerin, sanatın veriler ışığında ve küresel ölçekte yapılan çalışmaların ne kadar öne çıktığını biliyorum. Ben Ahmet Başkanımız nezdinde tüm ekip arkadaşlarınıza da teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “Dikkat çekmediğin sürece gençler görmüyor” Yazar-İletişimci Ümit Alan ise yapay zeka teknolojilerinin sosyal medya etkilerini anlattı. Alan, “Sosyal medya algoritmalarının olmasının nedeni insanların dikkatini çekmek. Sosyal medya 7 saniyede insanların dikkat çekeceği bir şey göstermiyorsa bu platform başarısızdır” dedi. Alan’ın ardından Tepebaşı Belediyesi’nin teknolojik gelişmeler ışığında hayata geçirdiği projelerin yer aldığı tanıtım videosu gösterildi. Vatandaşa dokunan projeler Ardından söz alan Başkan Ataç, Tepebaşı Belediyesi’nin birinci nesil Türkiye'deki ilk ve tek akıllı şehir projesi olan Remourban’ın, Melih Savaş Yaşam Köyü’nde hayata geçirilişini ve projeyle Türkiye’ye ilk kez kazandırılan ödüllerden söz etti. Başkan Ataç ayrıca vatandaşa dokunan projelerden de bahsederek, “Çocuk Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniğinde yaklaşık 74 bin çocuğa elimiz değmiş. Burada bizim hedeflediğimiz koruyucu hekimlik. Bunu çocuğa öğretirseniz çocuk korunmasını iyi bilir. Bunun gibi sağlık konusunda projeler hayata geçirdik. Mesela Alzheimer hastaları için konukevi açtık. Burada hasta yakınları annesini babasını bırakıyor ama hastalar burada sosyalleşerek daha nitelikli bir hayat sürüyor. Belde Evleri açtık. Bu yıl 23’üncü yaşını kutluyoruz. Burada amacımız kadınlarımızı evlerinden çıkıp sosyalleşmesini sağlamak. Burada aldıkları kurslarla kadınlarımız sosyalleşmelerinin yanında ekonomilerine de katkı sunabiliyor” dedi. Katılımcı belediye Tepebaşı Belediyesi’nde vatandaş ile ortak karar alma süreçlerinde sosyal medyayı da kullandıklarını belirten Başkan Ataç, “Vatandaşlarımıza web sayfamız ve sosyal medya aracılığı ile ulaşabiliyoruz. Eskişehir Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda Cumhuriyetin 100’üncü yılına hitaben bir anıt yaptık. O anıtın ismini sosyal medyadan Eskişehirlilere sorduk. ‘Sonsuz Cumhuriyet Anıtı’ ismini vatandaşımız belirledi. Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nın ismini de aynı şekilde Eskişehirlilerle belirledik” ifadelerini kullandı. Panel sonunda Başkan Ataç, katılımcılara Tepebaşı Belediyesi Geri Dönüşüm Atölyesi’nde atık kağıtlardan üretilen teşekkür belgelerini takdim etti.

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı 2024 Yılını Değerlendirdi Haber

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı 2024 Yılını Değerlendirdi

İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen haftalık basın toplantısında 2024 yılı değerlendirildi. İYİ Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Gürol Yer yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi; "İYİ Parti Odunpazarı İlçe Teşkilatı Haftalık Basın açıklamamıza Hoş geldiniz. "2024 Yılını tamamlamak üzereyiz sizler ile süreç içinde öncelik Eskişehir, Odunpazarı ve Hemşehrilerimiz ile konularda, sıkıntılarda, taleplerde ve muhatap çağrılarıyla ilgili defalarca bir araya geldik. Buradan bir özetleme ile bitirmek üzere olduğumuz yılı kısa kısa değerlendirmek istiyoruz. Öncelik olarak siyasal iktidarın yüksek tondan ilk ağızdan sözü olan 2024 Emekliler Yılı tanımlaması ve vaadi çok defalar açıklamalarımızda esas konu oldu. 2024 bitiyor ve tüm söylem ile eylemlerin sonucunda yıl bitmeden emeklilerin bittiğini görüyor, gözlemliyoruz. Uçan bir ekonominin yükseklere çıkarıp bir anda boşluğa bıraktığı Emeklilerimiz 2024 yılının kendi yılları olması sebebiyle 2024 Yılının Kaybedenleri olmuştur. Eskişehir’imizde bizimde bundan 1 yıl önce gündeme getirdiğimiz Bademlik Ormanında yüzlerce ağacın Millet Ormanı yapılacak diye katledilip Eskişehir Orman Müdürlüğü tabiriyle Alandan Uzaklaştırılmasıyla başlayan süreç. Atalan Alpagut Bölgemizde “Türk Milletini çok seven bir adamın” şirketine tahsis edilen alanda aranacak Altın Madeni test tahlil aşamasında yüzlerce ağacın kesilmesi, Son günlerde Ankara Yolunda İmişehir paralelinden başlayıp nedendir bilinmez uzun bir alanda yine yüzlerce ağacın kesilmesi. Ağaç Kesmeyi seven siyasal hareketin bürokrasisinin 2024 Ağaç Katliamı Yılı olmuştur. Her gün sokaktayız Köprübaşında, Hamamyolu’nda, Doktorlar Caddesinde SMA’lı çocuklarımız için açılan stand, düzenlenen kermes ve yürek yakan ebeveyn çığlıklarını duymayanlar ve evlatlarının gözlerinin önünde eriyip gitmelerinin verdiği acıyla sebep olanlar sayesinde 2024 SMA Hastası Çocuklarımız İçin Sahipsizlik Yılı olmuştur. Her gün yada gün aşırı kazalarının olduğu 90 km’lik Seyitgazi Yoluna kurulan ve 2 Kamyon ile 1 Kepçenin olduğu yol yapım şantiyesi Eskişehir için 2024 Yılının Yatırımı olmuştur. Denetlenmeyen, denetlenemeyen, umursanmayan, üzerine hiç çalışılmayan hem şehir içi hem şehir kenarı güzergahlarına hiçbir şey yapılmamasından dolayı 2024 Yılı Trafiği İşlemeyen Şehir Eskişehir olmuştur. Dönem başı öğrenci velilerinden Deli Dumrul usulüyle alınan astronomik kayıt paraları, devamında yaşanılan hijyen ve çözülemeyen yardımcı personel sorunu sebepleri ve bu durumlara gıkı dahi çıkmayan, ortalarda görünmeyen Müdürü ile Eskişehir Milli Eğitimi 2024 Yılının Kurumu olmaya rakipsiz olarak hak kazanmıştır. Mülakatlarda hakkı yenen, ihtiyaç olmasına rağmen atanmayan Sağlıkçı ve Öğretmen adaylarımız ise 2024 Yılının Mağdurları olmuşlardır. Yılan hikayesinin ötesinde bir hikayeye dönen Kurtuluş Kapalı Pazar yeri esnaflarının hak sahipliği durumu ve devamında kendilerine tahsis edilen İmarsokak pazarındaki yaşadıkları mağduriyetler ve seslerini duymayan muhatap belediyeler sebebiyle Pazarcı Esnafımız 2024 Yılının Esnafları olmuşlardır. Üyeleri günlük ekonomik şartlar ve ağır, haksız uygulamalar altında yanıp tutuşurken, çaresizliği yaşarken alakasız konularda açıklama yapıp, Siyaset ve Siyasetçi kovalayan, Siyasi rozet peşinde gezen Esnaf Temsilcileri 2024 Yılının En Tezat Sivil Toplumcusu olmuşlardır. Devamında Türk Ordusunun temel taşı Astsubaylarımızın Emeklilik haklarını aramalarını, Terörle mücadelede yaralanıp Gazi Sayılamayan Kahramanlarımızı, Emeklilikte 1 gün ile 17-20 Yıl kaybeden Emeklilikte Adalet arayan Emekçileri,  Sendikal haklarını savundukları için işten atılan, Siyasi İktidarın Emniyet müdürüyle, Müftüsüyle üzerlerine gitmesine rağmen mücadele ve onurlu duruşlarında taviz vermeyen Polonez işçilerini 2024 Yılının Mücadelesi kabul ediyoruz ve buradan Eskişehir’den Odunpazarı’nda saygı ile, muhabbet ile tüm kutsal emek ve çevre, insan hakkı mücadelelerini selamlıyoruz. Mezuniyetlerini kutlarken geleneksel ritüellerini yapan ama siyasi sebeplerle Askerlikten ihraç ile karşı karşıya kalan Gazi Mustafa Kemalin Evlatları Teğmenlerimiz 2024 Yılının Kahramanlarıdır diyoruz. Değerli Arkadaşlar bu saydıklarımız sürecin bir kesitinin özetidir. Dün nasılsa, Bugün nasılsa, Yarında aynısı olacak. Olumluluklar, olumsuzluklar yaşanacak biz İYİ’ler olarak her mücadelede, her hak aramasında, her doğruyu dillendirip yanlış ile yalanı ve talanı eleştirmede olacağız. Bir milim geri adım atmadan, baş eğmeden, susmadan ve samimiyetle yüreğimizle her süreçte bulunacağız diyoruz. Büyük Türk Milletine, Hemşehrilerimize güzel bir yıl ve bu yılda sağlık, bereket, gönül huzuru temenni ediyoruz. Sizleri de aynı duygularla selamlıyor, Katılımıza teşekkür ediyoruz."

Emekli Maaşları En Az 20 Bin TL’ye Çıkarılmalıdır! Haber

Emekli Maaşları En Az 20 Bin TL’ye Çıkarılmalıdır!

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Alperen Ocakları Vakfı'nın Eskişehir İl Şube Binası’nda düzenlenen toplantıda basın mensuplarıyla bir araya geldi. Toplantıda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Genel Başkan Destici sosyal politikalar, ekonomi, terörle mücadele ve uluslararası gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkan Mustafa Destici, sözlerine Pençe-Kilit Operasyon Bölgesi’nde şehit düşen Uzman Çavuş Eren Kızıldağ’a rahmet dileyerek başladı. Destici; “Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet, ruhu şad olsun. Pençe-Kilit Operasyon Bölgesi’nde ve diğer operasyon bölgelerinde kahramanca mücadele eden Mehmetçiklerimizin, polisimizin ve güvenlik korucularımızın Rabbim yar ve yardımcısı olsun.” dedi. “3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde engelsiz bir dünya hayal ediyoruz.” Genel Başkan Destici, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla engelli vatandaşlara yönelik duyarlılığı artıracak mesajlar verdi. “Engelsiz bir dünya, engelsiz şehirler hazırlamak bizim en temel görevlerimizden biridir. Partimiz, kurulduğu günden bu yana engelli vatandaşlarımızın yanında olmuştur. Rahmetli Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun girişimiyle engellilere yönelik ‘özürlü’ ifadesi 2008 yılında kanun teklifiyle kaldırılmış ve yerini ‘engelli’ tanımı almıştır.” dedi. Genel Başkan Destici, Sivas başta olmak üzere belediyelerde engelli vatandaşlar için hayata geçirilen projelere değinerek şunları söyledi: “Geçtiğimiz hafta Sivas’taydık. Sivas’ta büyük bir millet bahçemizin açılışını gerçekleştirdik ve engelli vatandaşlarımız için yapılan özel projeleri inceledik. Hollanda’daki Nizam-ı Alem Derneği’nin bağışladığı 100 adet engelli aracı ve çeşitli tıbbi malzemeleri vatandaşlarımıza ulaştırdık. Ancak engelli vatandaşlarımızın hak ettiği yaşam kalitesine ulaşabilmesi için hâlâ alınması gereken çok yol var.” ifadelerini kullandı. “Asgari ücret enflasyonun altında kalmamalıdır.” Genel Başkan Mustafa Destici, enflasyon rakamlarının açıklanmasının ardından asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılacak düzenlemelerle ilgili görüşlerini aktardı: “Asgari ücret kesinlikle yıl sonu gerçekleşecek enflasyon oranının altında olmamalıdır. Biz, bu rakamın en az yüzde 50 artırılarak 25 bin TL’nin üzerine çıkarılmasını öneriyoruz. Ayrıca emeklilerimiz için de benzer bir yaklaşım sergilenmeli, Temmuz 2023’te yaşanan hak kayıpları telafi edilmelidir. Emekli maaşları, enflasyon farkı eklenerek en az 20 bin TL’ye çıkarılmalıdır.” dedi. Genel Başkan Destici özellikle düşük maaşlı emeklilerin yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekerek, “Hayat pahalılığı karşısında dar gelirli vatandaşlarımızın alım gücü korunmalıdır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın felsefesine uygun hareket etmeliyiz. Onun için bizim hem Cumhur İttifakı olarak hem hükümet hem Türkiye Büyük Millet Meclisi hem bütün siyasetçiler olarak bu dar gelirli kesimi öncelemeliyiz.” ifadelerini kullandı. “Asgari Hane Geçim Rakamı Tespit Komisyonu kurulmalıdır.” Genel Başkan Destici partinin sosyal devlet anlayışına uygun çözüm önerilerinden biri olan “Asgari Hane Geçim Rakamı Tespit Komisyonu” projesini hatırlatarak, şunları söyledi: “Hanelerin gelir düzeyine göre sosyal yardımlar yeniden düzenlenmelidir. Devlet, yüksek gelirliler yerine düşük gelirli vatandaşlarımıza öncelik tanımalıdır. Örneğin, 900 milyar TL’yi bulan doğal gaz ve elektrik sübvansiyonlarının büyük bir kısmı, geliri yüksek olan kesimlere gidiyor. Bunun yerine, gelir düzeyine göre kademeli bir sistemle bu kaynak, düşük gelirli ailelere ve emeklilere yönlendirilmelidir.” dedi. Bu önerilerimizin dikkate alındığını ve Enerji Bakanının ‘elektrik ve doğal gazın fiyatlarını tüketime göre belirlendiğini’ açıkladığını ifade eden Genel Başkan Destici, “Biz gelire, hane gelirine göre bu yapılsın istiyoruz. O da bir aşamadır, onu da takdir ediyoruz. Yani çok tüketenden çok, az tüketenden az alınması. Bunu da takdir ediyoruz. Ama bunun en doğrusu ve en adaletli olanı bize göre hane gelirine göre belirlenmelidir. Ve asla geliri yüksek olanların kullandığı elektrik ve doğal gazı devlet sübvanse etmemelidir. Oraya harcanan para burada düşük maaş alan emekliye, asgari ücretliye ve diğer düşük maaş alan, geliri düşük olan kesimlere aktarılmalıdır.” diye konuştu. “Terörle müzakere olmaz, mücadele edilir.” Terörle mücadele konusundaki kararlılığı vurgulayan Genel Başkan Destici, partinin bu konudaki tavrının net olduğunu ifade etti: “Terörle ve teröristle müzakere olmaz, mücadele edilir. Sadece silahlı terör unsurları değil, terör örgütlerini destekleyen, onları finanse eden her yapı topyekûn mücadeleyle bertaraf edilmelidir. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin varlığını güçlendirmesi ve terör tehdidine karşı kararlılıkla hareket etmesi şarttır. Suriye bizim için bir ibret vakasıdır. Bu coğrafyadaki bütün ülkeler istisnasız her an her türlü emperyalist saldırıyla karşı karşıya kalabilirler. Biz şu anda fiili, askeri bir saldırıyla karşı karşıya değiliz. Ama kırk yıldır emperyalistler terör örgütleri aracılığıyla Türkiye’ye savaş açmış vaziyetteler.” dedi. “Suriye’de Türkiye’nin varlığı güçlenmelidir.” Genel Başkan Destici Suriye’deki son gelişmelere dair açıklamalarda bulunarak, Türkiye’nin sınır güvenliğinin önemine dikkat çekti: “Esed rejimi muhalifleri tarafından Halep’in hem rejim hem de PKK/PYD unsurlarından temizlenmiş olduğunu belirten Genel Başkan Destici, “Nasıl ki İran ve Rusya kendi çıkarları doğrultusunda sonuna kadar Esed rejiminin yanında duruyorsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti de zalim Esed rejimiyle mücadele eden hain PKK/PYD/YPG terör örgütüyle savaşan güçlerin yanında durur. İran açıklama yapıyor: ‘Türkiye askerlerini çeksin içeriye karışmasın’ diyor. Bize bunu söylerken kendisi Irak sınırından Haşdi Şabi güçlerini Suriye’ye sokuyor. Bizim Suriye’yle sınır birliğimiz var. Bizi tehdit eden bir terör örgütü var. Tam tersine Türkiye bu gelişmeler ışığında Suriye’deki varlığını artırmalıdır.” dedi. “Caydırıcılık açısından nükleer silah Türkiye için olmazsa olmazdır.” Genel Başkan Destici, “900 kilometrelik sınır hattımızda terör tehdidiyle karşı karşıyayız. Türkiye, 30 kilometrelik derinlikte güvenli bölgeler oluşturma hedefine ulaşmalıdır. Suriye’nin demokratikleşmesi, iç barışını sağlaması ve toprak bütünlüğünü koruması için Türkiye gereken her adımı atmalıdır. Türkiye burada hazırlıklıdır elbette ama daha da hazırlıklı olmalıdır. Savunma sanayine vurgumuz bundan dolayıdır. Türkiye inşallah kendi uçağını yapmak üzeredir. Kendi tankını, kendi füzelerini ama bütün bunların yanında Türkiye nükleer silaha da sahip olmalıdır. En önemlisi de caydırıcılık açısından bu Türkiye için olmazsa olmazdır.” ifadelerine yer verdi. Genel Başkan Destici açıklamasına şöyle devam etti: “Esed Rejimi’nin değişmesini ve demokratik bir Suriye istiyoruz. Demokratik bir Suriye’nin yanında elbette ki iç barışını sağlamış bir Suriye istiyoruz. Toprak bütünlüğünü koruyabilirse elbette buna saygı duyarız. Ama Suriye’nin toprak bütünlüğünü Suriye kendisi koruyamazsa ya da uluslararası kuruluşlar Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyamazsa elbette ki Türkiye’de kendi üzerine düşeni yapar ve yapmak zorundadır. Bugüne kadar yapmış olduğu harekatlarla elde ettiği alanlarda varlığını sürdürür.” Esed rejimi muhaliflerinin bir başarı kazanmış görünmesinin nihai bir sonuç olmadığını ifade eden Genel Başkan Destici, “Temkinli olmalıyız. Çünkü daha önce bir IŞİD süreci yaşandı ve biz bunu gördük. Arkasından Amerika’nın nasıl bir oyunu çıkacağını Batı’nın nasıl bir oyun oynadığını zaman bize gösterecektir. Onun için hem temkinli olmalıyız hem dikkatli olmalıyız hem de bütün gücümüzle sahada olmalı ve çıkarlarımızı önceleyerek her türlü harekatı, girişimi yapmalıyız. Kime destek vermemiz gerekiyorsa da hiç kimseden çekinmeden ne Amerika’sından ne Rusya’sından ne İran’ından çekinmeden başta Türkmenler olmak üzere bizimle hareket eden bütün grupları da sonuna kadar desteklemeliyiz.” şeklinde konuştu. “Alperen Ocakları Vakfımıza ve belediye çalışmalarımıza başarılar diliyorum.” Genel Başkan Mustafa Destici, toplantının düzenlendiği Alperen Ocakları Vakfı Eskişehir İl Şubesi’nin yeni binasının hayırlı olmasını dileyerek sözlerini şöyle tamamladı: “Belediyelerimiz, engelli vatandaşlarımız ve dar gelirli kesimler için önemli projelere imza atıyor. Eskişehir’de partimizin varlığını, ocağımızın varlığını sürdürdükleri için her türlü emekleri, gayretleri için teşekkür ediyorum.” 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.