SON DAKİKA
Hava Durumu

#Su

Porsuk Haber Ajansı - Su haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Su haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kanalın Üstü Kapatılsın, Artık Canlar Yanmasın Haber

Kanalın Üstü Kapatılsın, Artık Canlar Yanmasın

Saadet Partisi Tepebaşı İlçe Başkanlığı tarafından Yeşiltepe Mahallesinde bulunan kanalın üzerinin kapatılması ile ilgili olarak bir basın açıklaması yapıldı. Saadet Partisi Tepebaşı İlçe Başkanı Muhammed Ali Köse tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; "Yeşiltepe ve Sütlüce Mahallelerimizin kıymetli sakinleri, Değerli Eskişehirliler, İki mahallemizi ayıran bir sulama kanalımız var. Bu kanal tarımsal sulama için oldukça önemlidir. Suyun ve tarımın ne kadar değerli bir hazine olduğunu anlamanın çok ötesinde olduğumuz günler yaşıyoruz. Yaşamımızı sürdürmenin en temel yapı taşıdır Su. Öyle ki sağlık, ekonomi, hijyen, imalat gibi pek çok sahada suyun önemini görüyoruz. Özetle “Su Hayattır!”. Allah’ın eşsiz ve benzersiz bir nimetidir su. Ancak yaşamın olduğu yerlerde, suyun kontrol altına alınması yani ıslah edilmesi gerekir! Özellikle şehirlerde, vatandaşlarımızın yoğun olarak ikamet ettiği bölgelerde suyun ıslah edilmesi olmazsa olmazdır. Aksi takdirde hayat olan su, hayatımızın sonuna neden olabilir. Kaldı ki, bu ve benzer acı hadiseleri yaşadık. Evlatlar yitti, babalar gitti. Kim bilir duymadığımız ne canlar yandı! Tüm bu acı hadiselere rağmen maalesef ciddi bir tedbir alınmadı. “Su akar yolunu bulur” rahatlığı ile hareket edilmeye devam ediliyor. Kanalın kendisi değil, kanalın üstü mutlaka ama mutlaka kapatılmalıdır! Uluönder Mahallesi’nden Sakintepe Mahallesi’ne kadar olan kısım tamamen kapansın demiyoruz. Akarbaşı Mahallesi’nde olduğu gibi çevresini birinci derecen etkileyecek olan kısımların üstü kapatılmalıdır. Fizibilite çalışması yapılmalı ve vatandaşlarımıza derin bir nefes aldırılmalıdır. Kanalın üstü neden kapatılmalıdır? Evvela, çocuklarımız için hayati bir tehlike söz konusudur. Çocuklarla birlikte yetişkinler içinde tehlikeli olabilmektedir. Kanal etrafına asılacak levhalarla veya tel örgülerle yaşanabilecek olumsuzlukları engelleyemezsiniz. Bunlar sadece hukuki sorumluluktan korur ama vicdan mahkemesinden koruyamaz. Hayatın kendi olan su, hayatlara mal olmasın. Kanallar “Katil” olarak anılmasın istiyoruz. İnsana verdiğimiz değer ve yaşama duyduğumuz saygı kanalın üstünün kapatılması için tek başına yeterlidir. Kanalın ıslah edilmemesi sonucu yosun, kanal altı çamurlanma gibi doğal ama bizim için olumsuz olaylar yaşanmaktadır. Suyun çoğu zaman durgun olması nedeni ile kanala dökülen atıklar çamur ve yosunlara takılıyor. Bu durumda nahoş, berbat bir kokuya sebep oluyor. Bu civarda yaşayan sakinlerin suçu nedir? Allah korusun birisi kanala düşse çamura ve yosunlara takılsa bırakın kurtulmasını cesedini bulmak bile zorlaşır. Yazık günah değil mi? Kanalın üstü kapatılarak kokuyu en aza indirmek veya kokudan tamamen kurtulmak mümkündür. Kanal ıslah edilse de edilmese de zaman zaman durgunlaşması sonrasında başta sinek olmak üzere ciddi bir haşere problemi söz konusudur. Zamanında ve etkili bir ilaçlama yapılmazsa kanala yakın bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın sağlığı ve yaşam kaliteleri olumsuz etkilenmektedir. Bulaşıcı hastalık ve salgın gibi durumlarda özellikle yaşlı ve çocuklar açık hedef haline gelmektedir. Kanalın üstünün kapanması haşerelerin üremesini ve yuvalanması ciddi oranda azaltacaktır. Böylece halk sağlığı korunacak, sağlık giderleri ve haşere ilaçlama maliyetleri azaltılacaktır. Her ne kadar son yıllarda şiddetli yağışlar görmüyor olsak da ileri ki yıllarda yaşanabilecek olan şiddetli yağışlarda kanalın taşmayacağının bir garantisi yoktur. Bu kanala yakın bölgelerdeki evler ve hane halkları için büyük sıkıntılara neden olabilir. Allah korusun böyle bir taşkında yaşanabilecek maddi ve manevi kayıpların önlemek adına şimdiden kanalın üstünün kapatılması şarttır. Üstünün kapatılmasını talep ettiğimiz kanal, Şehrimizin güzide eğitim kurumlarından olan Anadolu Üniversitesi’ni çevreleyerek Yeşiltepe ve Sütlüce sınırına geliyor. Üniversite çevresi belki hoş görünüyor olabilir. Ama mahalle sınırından geçen kanalın görüntüsü, bir Avrupa şehri olmakla övündüğümüz şehrimizin vizyon ve imajına hiç yakışmıyor. Bu kısımların üstü kapatılarak Şehrimizin vitrinine katkı sağlanmasını talep ediyoruz. Değerli basın mensupları, Kıymetli Eskişehirliler! Tüm bunlarla birlikte Ülkece çok zor günlerden geçiyoruz. Başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda krizler yaşıyoruz. Dolayısıyla “Kanalın Üstü Kapansın” haklı talebimiz, bu krizler ve tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek kabul edilmeyebilir. Bu durumu kısmen anlamak mümkün. Ancak bu talep karşılanmadığı müddetçe canların yanmaya devam edeceği unutulmamalıdır. Maliyet bahane edilerek ertelenmesi halinde de hatırlatmak isterim ki, bu enflasyon ortamında maliyetler her geçen gün artmaya devam edecektir. Emin olunuz ki, bu kanalın üstü eninde sonunda kapatılacaktır. Bugün birkaç milyona mal edilecek bir proje ileriki yıllarda çok daha pahalıya mal olacaktır. İleride ortaya çıkabilecek olan yüksek maliyetin hesabını kim verecek? Milletimizin emeğine yazık değil mi? Ekonomik ve bürokratik sorunları aşmak adına Bakanlık, Müdürlük ve Belediye bir araya gelmeli ve kanalın üstü kapatılmalıdır. Dediğimiz gibi Uluönder’den Sakintepe’ye kadar kapatılsın demiyoruz! Yahut kanal tamamen kapatılsın da demiyoruz. İnsan hayatını maddi ve manevi olarak birinci dereceden etkileyecek olan kısımların üstünün kapatılmasını talep ediyoruz."

Şebeke Suyu Kokuyor, Belediyemiz Bakıyor Haber

Şebeke Suyu Kokuyor, Belediyemiz Bakıyor

Eskişehir'de çeşmeden akan suda koku sorununu değerlendiren Tüketiciyi Destekleme Derneği(TÜKDES) Genel Başkanı Süleyman Bakal; ''Çeşmeden akan suda az gittik uz gittik dere tepe düz gittik aktif karbon uygulamasını arttırmaya karar verdik.'' dedi. Genel Başkan Süleyman Bakal konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''Sağlıklı İçme Suyu Sağlanacak:Porsuk Çayı ile ilgili çok önemli bir sorun da bu suyun, evlerimizdeki musluklarımızdan akan su olarak, nitrattan arındırılmamış ve içilemez sertlikte olmasıdır.Bu konu hemşerilerimiz için hayati önem taşımaktadır. Nitratın kimyasal yolla arıtımına ilişkin dünyada herhangi bir örneğe de rastlanmamıştır. Kaldı ki, kimyasal madde ithalatı yaparak suyun arıtılması ve sertliğinin azaltılması yoluna gidilirse, suyun maliyeti artar ve bu da size yüksek fiyat olarak yansır. Bu nedenle, nitratsız suyun Sakaryabaşı’ndan, İnönü’deki kuyular ya da Kütahya’da Azot Tesisleri ötesinden borularla getirilmesi projesine vakit geçirmeden başlanacaktır. Diğer alternatiflerden birisi Çağlan tarafından DSİ’ye yaptırılacak büyük bir gölette kar sularını toplamaktır. Diğeri ise kentin Batı tarafındaki zengin artezyen sularını şebekeye dahil etmektir. Bu konuların etüt ve projelerine hızla başlanacaktır. Ayrıca yabancı şişe suları yerine Kalabak suyunun şişelenip, satılması sağlanacaktır.''Eskişehir Büyükşehir Belediyesi-1999 Yerel Seçim vaatlerinden... Tüketiciyi Destekleme Derneği (TÜKDES)Genel Başkanı Süleyman Bakal:“şebeke suyu kokuyor, Belediyemiz bakıyor…” ''Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik aktif karbon uygulamasını arttırdık... Tarımsal sulama için baraj kapaklarının açılmasıyla suyun daha hızlı gelerek havalanma süresinin kısalması geçici kokuya sebep olmuştur.Bu çerçevede ESKİ Genel Müdürlüğümüzce aktif karbon uygulaması artırılarak koku giderimi çalışması yapılmaktadır. Kurumumuza ait akredite laboratuarımızda şehrin her noktasından alınan su numunelerinin analizi düzenli olarak yapılarak takip edilmektedir. Çeşmeden akan suyun kullanılmasında herhangi bir sakınca bulunmamakta olup, en kısa süre de koku maruziyeti giderilmiş olacaktır.''Eskişehir Büyükşehir Belediyesi -Su Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) koku açıklaması-12.09.2024 1999 yılında Eskişehir Büyükşehir Belediye(EBB) Başkanlığını kazanan ,kesintisiz bir şekilde EBB yönetmeye devam eden; mevcut EBB yönetiminin çeşmeden akan suda bulunduğu nokta: Sağlıklı içme suyu vaadinden,''Çeşmeden akan suyun kullanılmasında herhangi bir sakınca bulunmadığı'' açıklamasıdır. Çeşmeden akan suda müzmin koku maruziyetinin kalıcı çözümü;havzaya giren su miktar ve kalitesinin arttırılması,şebeke kayıp/kaçak oranının azaltılmasıdır.''

Bakan Yumaklı: Su Stresi Altında Olan Bir Ülkeyiz Haber

Bakan Yumaklı: Su Stresi Altında Olan Bir Ülkeyiz

Bir dizi toplantıya katılmak ve ziyaretlerde bulunmak üzere Konya'ya giden Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, programı kapsamında açıklamalarda bulundu. Ülkenin gıda arz güvenliği başta olmak üzere, üretimi daha iyi seviyelere getirmek için tarımda sessiz devrimler gerçekleştirildiğini belirten Bakan Yumaklı "Türkiye'mizin bundan sonraki on yıllarına etki edecek, bundan sonraki nesillerin çok daha iyi üretim yapmasına sebep olacak; verimli, kaliteli, sürdürülebilir tarımsal üretimler için gece gündüz çabalamaya devam ediyoruz. 40 yıldır konuşulan tarımda üretim planlamasını 2024'ün 1 Eylül'ü itibarıyla hayata geçirmiş olduk. 2024 yılı tarımsal ihracat rakamının 35 milyar dolara doğru gittiğini de buradan belirtmek istiyorum. Tarımsal üretim desteklemeleri artık 3 yıllığına ve üretim sezonu başlamadan önce açıklanmış oldu. Bu da yine ilk olarak yapılanlardan biri. Desteklerin nakdi olarak verilmesi uygulamasını da tekrar yürürlüğe soktuk. En önemlisi de gençlerimizin ve kadınların üretimin içinde olmasını sağlamak adına birçok pozitif ayrımcılık yaptık" diye konuştu. "ŞEKER PANCARI ALIM FİYATLARI AÇIKLANIYOR" Konyalı çiftçilerin şeker pancarı alım fiyatına ilişkin beklentisine de dikkati çeken Yumaklı, "İnşallah önümüzdeki hafta içinde şeker pancarı fiyatlarıyla alakalı bundan önce olduğu gibi bütün hesaplarımızı kılı kırk yararak belirleyip açıklamış olacağız." ifadesini kullandı. "SU STRESİ ALTINDA OLAN BİR ÜLKEYİZ" Suyun hayati öneme sahip olduğuna dikkati çeken Yumaklı "Elimizdeki suyu kullanmakla alakalı eğer yapılması gerekenleri yapmazsak çok değil, sadece 5-6 sene sonra bugünkünden çok daha farklı ve istemeyeceğimiz sonuçları görebiliriz. Sulama konusundaki davranış biçimlerimizden bahsediyorum. Bir tarafta vahşi sulama, bir tarafta damla sulama. Devlet damla sulama yatırımlarının yarısını üreticilerimize veriyor. Sulama kanallarını, kapalı sulama sistemlerine çevirmek için bütçesinin büyük bir kısmını harcamaya devam ediyor. Belediyelerimizin kayıp kaçak konusunda ulusal su kurulu başta olmak üzere çok yoğun çalışmalar var. Sanayimizin kullandığı gri su dediğimiz suyu arıtarak tekrar üretim proseslerinde bir daha bir daha kullanılması da yine suyun yönetiminin en önemli unsurlarından bir tanesi. 1313 metreküplük kişi başına düşen suyla su stresi altında olan bir ülkeyiz. Eğer suyumuzu yönetmezsek 1000 metreküpün altına düştüğünde kategori olarak su fakiri olan ülkeler arasına girmemiz işten bile değil. Yani su konusu çok önemli" değerlendirmesinde bulundu. Konya programı kapsamında ilde faaliyet gösteren tarım sektörü temsilcileri ile bir araya gelen Bakan Yumaklı, ayrıca kentteki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile de bir toplantı gerçekleştirdi.

Süt Sudan Ucuz! Haber

Süt Sudan Ucuz!

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin çeşitli ilçelerinde hayvancılıkla uğraşan besiciler ile görüştü. Küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerin sorunlar artığını belirten Gürer, maliyet artışlarının hayvancılığı sıkıntıya soktuğuna dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, “1 ila 10 hayvanı olan ve çiftçilik yapmayanların artık ahırı boşaldı. Orta ölçekli işletme dediğimiz yerlerde de yem fiyatlarından dolayı hayvancılık yapanlar, bu işin sürdürülebilir olmadığını söylüyorlar. Özellikle de yem ve faizdeki artış, hayvancılığı doğrudan etkilemiş durumda.” diye konuştu. Besici Süleyman Demirtaş’ta çiftçilik yapmadan hayvancılık yapan ayakta kalamaz “ diye konuştu. Yarım litre ambalajlı su 10 liradan satılırken 1 litre çiğ süt 12 liradan alınması besiciyi bitirip bu işi yapma demektir” dedi.  TÜİK’E GÖRE DE BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞINDA AZALMA DEVAM EDİYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TÜİK’in yayınladığı 2024 yılı son büyükbaş hayvan sayısı istatistiğinde, Haziran ayında 16 milyon 555 bin baş büyükbaş hayvan varlığı açıklandığına dikkat çekti. Gürer, “Sığır sayısı Haziran 2024 ayı sonu itibarıyla, bir önceki yılın Aralık (2023) ayına göre yüzde 0,2 azalarak 16 milyon 396 bin başa düştüğü görülüyor. İddialı başlanan ve sayısal artış sağlanması hedeflenen manda sayısı ise yüzde 2 azalarak 159 bin baş olarak gerçekleşmiş bulunuyor. TÜİK verilerine göre, 2020 yılından beri ithalata rağmen büyükbaş hayvan varlığı azalmaya devam ediyor. TÜİK Hayvansal Üretim İstatistikleri’ne göre, Haziran 2020’de büyükbaş hayvan sayısı 18 milyon 615 bin baş olarak açıklanmıştı; sığır sayısı 18 milyon 426 bin baş, manda sayısı ise 189 bin baş olarak belirtilmişti. Bu durumda, 4 yılda ithalata rağmen yaklaşık 2 milyon civarında sığır varlığının eridiği görülüyor. Bu durum, daha çok ithalata kapı aralıyor. Son iki yıla baktığımızda, 2023 yılında 818 bin 17 büyükbaş ithal edilip, 1 milyar 163 milyon 367 bin 341 dolar yurt dışına ödenmiş. 2024 yılının ilk 7 ayında ise 214 bin 391 büyükbaş ithal edilerek, 402 milyon 274 bin 737 dolar yurt dışına ödendi. Hayvancılıkta yönetilememe sorununun bedeli, rafta son satıcıya artan et ve süt fiyatları ile et ve sütten mamul ürünlerin fiyatlarına zam olarak yansırken, besici de bu işi giderine göre gelir olmadığı için bırakıyor.” diye konuştu. BESİCİ SÜLEYMAN DEMİRBAŞ: "YEM FİYATLARI KATLANDI, FAİZLERDE BELİMİZİ BÜKTÜ" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e sorunlarını anlatan besici Süleyman Demirbaş, 2017-2018 yıllarında başladıkları hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülemez bir noktaya geldiğini belirtti. Artan maliyetler ve kredi faizlerindeki yükselişin hayvancılık sektörüne büyük darbe vurduğunu dile getiren Demirbaş, işletmesinde yaşadığı süreci şöyle anlattı: “2017-2018 yılları arasında başladık ve aile şirketiyiz. 105 ile 120 arası hayvanla başladık.  Sayı 400’e kadar süreçte çıktı. İlk başladığımızda, 2018 yılında, maliyetlerimiz gayet normaldi. Yemin torbası 50 liraydı. Bugün bir torba yem 600 ile 620 lira arasında. Hatta geçen hafta da yem fiyatlarına zam söz konusu oldu. Maliyetlerimiz çok yükseldi. Buna ek olarak kredi faizleri de yükselmeye başladı. Yem olsun, hayvancılık kredilerindeki faizler olsun, %5'ten %26'lara çıktı. Mecburen bankadan kredi kullanıyoruz. Kredi kullanmadan bir işletme yürümez. Faizler yükseldiği için bu da bizim maliyetlerimize yansıyor.” Demirbaş, süt ve et üretimi yaptıklarını, yem maliyetlerinin ise maliyetlerinin %70’ini oluşturduğunu belirterek, “Biz süt hayvancılığı yapıyoruz, damızlığımızı yetiştiriyoruz, erkek danalarımızı besliyoruz. Burada hem et, hem süt üretimi yapıyoruz. Günlük bir hayvan 10-12 kilo arasında süt yemi tüketiyor. Kaba yem olarak da silajlık mısırı, yoncayı, samanı 30 kiloya tekabül ediyor. Çiftçilik de yapıyoruz; kaba yemimizi kendimiz yetiştiriyoruz. Silajımızı, yoncamızı, samanımızı kendimiz üretiyoruz. Çiftçilik yapmayan işletmeler asla sürdüremezler. Bugün batıyordur zaten o işletmeler. Bizimkisi de bu şartlarda çok çok bir yıl, iki yıl daha gider. Kesime giden çok sayıda hayvan var. Geçen yıllarda 485 hayvanımız varken şu an 350'ye düştük. Biz de satıyoruz. Üretmeden ziyade gerilemeye gidiyoruz. Yılda  80-100 hayvan artışımız olması gerekirken düşüşe geçiyoruz. “diye konuştu. “TATİLİMİZ YOK” Besici Demirtaş “Biz aile şirketiyiz, hepimiz buradayız. Düğünümüz, derneğimiz yok, hafta sonumuz yok, tatilimiz yok. Tamamen buradayız, tüm gelirimizi hayvancılıktan temin ediyoruz. Şu anda başa baş gidiyoruz ama maliyetlerimizin %70'ini yem oluşturuyor, geri kalan %30 diğer masraflara gidiyor. Bize şu anda hiçbir şey kalmıyor. Bu yıl sonuna kadar görünen o ki yem fiyatlarına %40 daha zam gelecek gibi gözüküyor. Elektriğimize %40 zam geldi. Mazota sürekli zam geliyor. Anlayamadık yani ne olduğunu. Bir ay önce hasatta satılamayan arpa, buğday şu anda zamlanmış. Bu kimin deposuna gitti de hemen zam geldi? Buğday çiftçinin elindeyken neden para etmedi? Sanayiciye geçti mi, bu para ediyor. Veteriner giderlerimiz de arttı. Veteriner diyor ki ‘Benim aracımın yakıtı ikiye katladı.’ Geçen yıl 100 liraya aldığımız ilaç, bu yıl 200 lira olmuş. Onun da bir geçimi var, o da iki katına çıktı.” dedi. GÜRER: "HAYVAN İTHAL ETMEK YERİNE YERLİ ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı ve ithal hayvan politikalarının uzun vadede ülke hayvancılığına zarar verdiğini belirterek, “Besicilik yapılıyor ama gelir sağlayamaması durumunda işletme daralmayı düşünüyor. Bu yıl da belli miktarda hayvanını satmak zorunda kalmış. Özünde bu tür işletmelerin ayakta kalması gerekiyor. Daha fazla dışa bağımlı, ithalata yönelik hayvan getirmek yerine yerli üreticiyi desteklemek gerekli. Çünkü 1 milyon 300 binin üzerinde ithal hayvan getirildi. Türkiye ithal etmemeli. Kendi üreticisini, süt inekçiliğini geliştirerek süreci götürmeli. Eğer süt fiyatları artarsa, sütten mamul ürünlerin fiyatı da artar diye bir baskılama yapılıyor. Oysa şu anda çiğ süt üretiminde küçük işletmeler 12 liraya, büyük işletmeler ise Ulusal Süt Konseyi'nin belirlediği 14 lira 65 kuruştan sütünü veriyor. Ama rafa gidip bakıyorsunuz, 40 liradan süt satılıyor. Şimdi bir sakızın 35 TL olduğu bir yerde, 1 litre sütün 14 lira 65 kuruş olarak Ulusal Süt Konseyi’nin belirlemesi akıl alacak iş değil.” şeklinde konuştu. DEMİRBAŞ: "FABRİKALAR BİZİ TEHDİT EDİYOR, ÜRETİMİMİZİ AZALTMAMIZI İSTİYORLAR" Üretici Süleyman Demirbaş ise fabrikaların üreticileri tehdit ettiğini, fazla süt almayacaklarını belirterek üreticiyi baskı altında tuttuklarını söyledi. Demirbaş bu durumu şu ifadelerle dile getirdi: “Yarım litrelik bir su alıyorsun, ne kadar diyorsun? 10 lira. Gülüyor insan. Ben 1 litrelik sütü 14 liraya satıyorum, yarım litre suyu 10 liraya alıyorum. Fabrikalar şu anda bizleri tehdit altında tutuyor. Diyor ki ‘Fazla sütünüzü almayacağız.’ Biz de diyoruz ki ‘Üretimimiz artıyor, ne yapabiliriz?’ Diyor ki ‘Azaltacaksınız, o zaman hayvanlarımızı mı kestirelim?’ ‘Evet, hayvanlarınızı kestirin’ diyorlar.” diye konuştu.

100 Milyondan Fazla İnsan İklim Mültecisi Olabilir Haber

100 Milyondan Fazla İnsan İklim Mültecisi Olabilir

“Bir Damla Su, Geleceğin Umudu” sloganıyla bu yıl ilki yapılan ‘Manisa Su Çalıştayı’ başladı. Manisa’da sürdürülebilir bir çevre, iklim değişikliğinde su yönetimi, su kaynaklarının verimli kullanılmasını hedefleyen çalıştayda, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek,  su sorununa vurgu yaptı. Zeyrek, “100 milyondan fazla insanın iklim mültecisi olabileceğini, su savaşlarının başlayabileceğini, insanlık tarihini gördüğü en büyük yıkımın yaşanabileceği uyarısını yapmak zorundayız” dedi. Manisa’daki su sorunları başta olmak üzere Gediz Havzası’nda, Havza Yönetim Planının başarılı şekilde uygulanması amacıyla düzenlenen ‘Manisa Su Çalıştayı’ başladı. “Bir Damla Su, Geleceğin Umudu” sloganıyla Manisa Büyükşehir Belediyesi, Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü birlikteliğinde bu yıl ilki yapılan çalıştay 2 gün sürecek. Çalıştaya, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Salihli Belediye Başkanı Mazlum Nurlu, Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, Kula Belediye Başkanı Hikmet Dönmez, Kula Belediye Başkanvekili Semra Gündüz, Vali Yardımcısı Mustafa Özkaynak, CHP İl Başkanı İlksen Özalper, MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Burak Deste, Manisa Eski Milletvekili Muzaffer Yurttaş, Yunusemre Kaymakamı Atilla Kantay, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcıları, daire başkanları, ilgili kurumların müdürleri ve amirleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Başkan Zeyrek, “Önümüzdeki 10 yılda susuzluktan dolayı göçler olabilir” Su konusunun hayati öneme sahip olduğunu söyleyen Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, “Hayatımızda suyun olmadığını varsayalım. Ya da, günlük sadece 50 litre su ile yaşamak zorunda kaldığımızı, bu sorunları çözemediğinde günlük 25 litre suyla yaşamak zorunda kalan insanlardan olduğumuzu düşündüğümüzde inanın ki uykularımız kaçıyor. Önümüzdeki on yıl içerisinde susuzluktan kaynaklı göçlerin olacağı, dünyada su savaşlarına doğru gittiğimiz günler maalesef kapımızda. 100 milyondan fazla insanın iklim mültecisi olabileceği, su savaşlarının başlayabileceği, insanlık tarihinin gördüğü en büyük yıkımın yaşanabileceği uyarısını yapmak zorundayız. Su konusunda herhangi bir önlem almazsak yakın tarihte dünyamızda yaşayacağımız sorunlardan bir tanesi olduğunu asla ve asla göz ardı edemeyiz. 20 yıl önceye kadar Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı yılda 4000 metreküptü. Şuan 1500 metreküpe kadar düşmüş durumda! 10 yıl, 20, 30 yıllık süreçte Güney Afrika’nın yaşadığı bu sorunu biz de Türkiye olarak yaşayabiliriz. Bunu görmezden asla ve asla gelemeyiz” dedi. Zeyrek, “Gediz ovası kuraklık ile karşı karşıya” Başkan Zeyrek, su sorununa yaptığı vurgusunda, “Ülkemizin en bereketli toprakları olarak bilinen, ne ekersen yetişir diye övündüğümüz Gediz ovası kuraklıkla karşı karşıya. 15-20 yıl önce 10-15 metrede, kazma vurduğumuzda çıkan su, artık yerin derinliklerine, 250-300 metrelere kadar inmiş durumda. Manisa’mda maalesef suyumuzu sondajlarla elde ediyoruz. Başka bir yolumuz ve yöntemimiz yok. Ama sondajla su elde etmek, sondaj sayısını arttırmak maalesef bu soruna bir çözüm değil. Çünkü yerinde ve doğru ekin haritasını oluşturamamak, su kaynaklarına ve yer altı su haritasına göre tarımımızı belirleyememek yarınlarımıza yaptığımız en büyük ihanetlerdendir” dedi. Seçim vaadi olan 2 ton suyu 1 lira yaptığını hatırlatan Başkan Zeyrek, vatandaşların yaptığı vahşi sulamada ülkenin günde güne kuraklığa doğru gittiğini söyledi. Zeyrek, “Su bizim yarınlarımıza bırakacağımız en büyük miraslarımızdan biridir. Bu mirasımıza sahip çıkmamız lazım. Tıpkı ormanlarımıza sahip çıktığımız gibi suyun da değerini ve önemini burada bulunan herkes biliyor. Bunu vatandaşlarımıza anlatmak, suyumuza sahip çıkmak ve yarınlarımıza iletmemiz gerekiyor” diye konuştu. Su kıtlığının önlenmesinde alınabilecek önlemleri sıralayan Başkan Zeyrek, “Başta yağmur suyu hasadı olmak üzere, su geri dönüşümünü bir an önce hayata geçirmeliyiz. Bu çalıştayımızı da bundan dolayı çok önemsiyorum. Aramızda çok değerli hocalarımız var. Hocalarımızın bize bu konuda ışık tutacağını öngörüyorum. Biz de Manisa Büyükşehir Belediyesi ve MASKİ Genel Müdürlüğü olarak hocalarımızla bundan sonraki süreçte suyumuza sahip çıkma adına birlikte adım atacağımızı belirtmek istiyorum. Ve şarkıda söylediği gibi; Bir şey yapmalı!!! Çünkü bu konuyu görmezden gelemeyiz. Ben yarınlarıma, kendi evlatlarıma ve Manisa’mdaki tüm evlatlara bırakacağım bir su programı olması gerektiğini biliyorum. Bunu sizlerle başaracağımızı biliyorum. Burada alınacak kararların da uygulanması noktasında ben Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak söz veriyorum. Sizlerle birlikte yarınlarımıza artı 1 damla suyu hep birlikte bırakalım” dedi. Manisa’nın su sorunlarına değindi Manisa’daki su sorunlarına değinen MASKİ Genel Müdürü Talat Postacı, suyun hayatın kaynağı ve tüm canlılar için vazgeçilmez olduğunu söyledi. İklim değişikliği, yanlış su yönetiminin birçok kentte su kıtlığına yol açtığını söyleyen Postacı, “Su kaynaklarının kirlenmesi, su israfı, su yönetiminde merkeziyetçilik sorunları var. Kentteki su sorunlarına çözüm üretmek için yok yönlü bir yaklaşım benimsemeliyiz. Su kaynaklarının korunması ve etkin kullanımı, akıllı su yönetim sistemleri, katılımcı su yönetimi ve iklim değişikliğine uyum gerekmektedir. Sonuç olarak, kentimizdeki su sorunları, sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve çevresel bir sorundur. Bu sorunların çözümü için tüm paydaşların işbirliği içinde çalışması ve sürdürülebilir çözümlere yönelik ortak bir vizyon oluşturulması gerekmektedir” dedi. Çalıştay’da konuşmacılar söz aldı Yapılan protokol açılış konuşmalarının ardından çalıştayın moderatörlüğünü yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin Erdem Görgün, çalıştayın tanıtımı, amacı ve özellikleri hakkında bilgilendirme yaptı. Görgün’ün ardından Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Havza Yönetimi Dairesi 3. Bölge Havza Planları Çalışma Grubu Sorumlusu Gökçen Gökdereli, Gediz Havzası ve yeraltı sularıyla ilgili bilgileri paylaştı. Gediz Havzası için 3360 adet tedbir önerilerini ve maliyetleri hakkında bilgiler verdi. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Stratej ve Bütçe Uzmanı Dr. Tülay Morsünbül Parmaksız ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Çevre ve Şehircilik Uzmanı Ahmet Doğan ‘Su Yönetimine Kamunun Bakışı’ konusunda, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Azize Ayol, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bedri Kurtuluş, Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sevim Seda Yamaç, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Burak Büyükcivelek ise ‘Su Yönetimi İçin Akademi Ne Diyor’ konusunda bilgiler verdi. Başkan Zeyrek’ten kurumlara ortak çağrı Verilen öğle arasında çalıştayın ilk bölümünü değerlendiren Başkan Zeyrek, Manisa’da ilk defa su çalıştayı düzenlendiğini ve bunu kendisinin çok önemsediğini söyledi. Zeyrek, “31 Mart’taki değişimde artık Manisa Büyükşehir Belediyesi bilime inanan ve bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda adım atan bir belediye haline geldi. Su yarınlara bırakacağımız en büyük emanetlerden bir tanesi. Su yoksa yaşam da yok. Manisa’mdaki su kıtlığını artık görmezden gelemezdik. Ülkemizin birçok yerinden gelen akademisyenlerin öncülüğünde hazırladığımız bir çalıştay. Yarın da bir çalıştay bildirgesi olacak” dedi. “Ben gerekli tüm adımları atacağım” Başkan Zeyrek, benzer çalıştayların daha önce yapıldığını ancak hepsinin rafa kalktığını söyledi. “Ben bu çalıştayın eyleme dönebilmesi için gerekli her türlü adımı atacağım” diyen Başkan Zeyrek, tüm kurumlara paydaş olması çağrısında bulundu. Başkan Zeyrek, “Başta Valiliğimiz, Çevre Şehircilik il Müdürlüğümüz ve ilgili olan bütün kamu kurumları ile birlikte hareket etmek istediğimiz belirtmek istiyorum. Su bizim yarınlara bırakacağımız bir şeydir. Bir tek kurumun veya şahsın önderliğinde yapılacak olan bir şey değildir. Bu bildirgenin sonuçlarını ben şehrin önderlerine tek tek kendim gidip anlatacağım. Bu konuda çözüm noktasında paydaş olmalarını talep edeceğim. Bugünkü çalıştayımızda protokolümüzün birçok üyesi eksikti. İşleri vardır, programları uymamıştır anlayışla karşılıyorum. Ama bundan sonraki eyleme dönüm noktasında bizimle birlikte olmalarını talep ediyorum. Eğer ki birlikte hareket etme kültürünü oluşturamazsak bu çalıştayların hepsi sonuçsuz kalıyor. Biz yarınlarımıza bırakacağımız suyu, temiz bir Gediz’i hedefleyen bir belediyeyiz. Bu koltuklar gelip geçidir. Bizden sonra gelecek olan kişilere bırakacağımız bir altyapı çalışması olmasını düşünüyorum. Bu konuda emin adımlarla yürüyoruz. Biz temiz bir Gediz, musluklardan akan içilebilir bir temiz suyu hayal ediyoruz. Manisa’mızın su konusunda da sorunlarını çözüm noktasında ilime ve bilime önem veriyoruz” diye konuştu. “OSB’ler konusunda çağrıda bulundu” Bazı OSB’lerde arıtma tesislerinin olmadığını söyleyen Başkan Zeyrek, tesislerin yapımı konusunda kendileriyle görüşme yapacaklarını söyledi. Zeyrek, “Benim şöyle bir çağrım var. İçerisinde Valiliğimizin, çevre müdürlüğümüzün ve belediyemizin oluşturduğu ortak bir insan kaynağı havuzu yapalım. Denetimleri, bu havuzdan oluşan denetmenler ile kişilerin isimlerine, şirketlerin isimlerine bakmaksızın herkese eşit bir şekilde uygulamaya koyalım. Bu çağrı ile bu denetimleri hayata geçirebilirsek, kimse siyaset gütmeden, başkasının tanıdığını ortaya koymadan Gediz’in temizliği konusunda el birliği yapacağımızın bilincindeyim. Bu konuda ilk adımı atan Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak biz olacağız. Umarım ki diğer kurumlarımız da aynı düşünce ve görüşte olur. Bu doğrultuda da yarınlarımıza bırakacağımız tertemiz bir Gediz olacaktır” dedi.

Manisa'da Su 1 Lira, Ekmek 5 Lira Oldu Haber

Manisa'da Su 1 Lira, Ekmek 5 Lira Oldu

Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal belediyecilik anlayışıyla hayata geçirdiği Halk Ekmek projesi başlıyor. Pilot bölge olarak Yunusemre’de başlayacak olan proje ilerleyen zamanlarda 17 ilçeye yayılacak. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, “Önümüzdeki haftadan itibaren söz verdiğimiz gibi su 1 lira, ekmek 5 lira. Su 1 lira oldu ekmek de 5 lira oluyor” dedi. Manisa Büyükşehir Belediyesi, sosyal belediyecilik uygulamalarına bir yenisini daha ekleyerek vatandaşlara uygun fiyatla ekmek sunacak. Halkın yararına olan projeleri hayata geçiren Manisa Büyükşehir Belediyesi, Yunusemre Belediyesi ile yapılan protokol ile Yunusemre ilçesinde Halk Ekmek satışına başlayacak. Pilot bölge olarak Yunusemre ilçesinde başlayacak olan Halk Ekmek projesi daha sonra 17 ilçeye yayılarak devam edecek. Halk Ekmek, Kent Lokantası’nın ardından Halk Mandırası gelecek Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban ile Halk Ekmek projesi için protokol imzaladı. Halk Ekmeği de önümüzdeki haftadan itibaren hayata geçireceklerini belirten Başkan Zeyrek, “Söz verdiğimiz gibi su 1 lira, ekmek 5 lira. Su 1 lira oldu, ekmek de 5 lira oluyor. Bunu da vatandaşımıza sağlıkla sunacağız” dedi. Başkan Zeyrek, şöyle konuştu; “İlk olarak Yunusemre Belediyemizde pilot bölgemizde başlayacağız. Sonrasında 17 ilçemizde de halk ekmeği sağlıklı, aynı lezzetle ve çok uygun fiyata vatandaşımıza sunmuş olacağız. Sosyal belediyeciliğin olmazsa olmazıdır Halk Ekmek, sonrasında da Kent Lokantası’nı en hızlı şekilde hayata geçireceğiz. Az önce de Semih Balaban ile yaptığımız bir diğer protokol ile de artık halkın mandırası Halk Mandıra da hayata geçiyor. Yunusemre Belediyesi’nin tesislerinde Büyükşehir Belediyesi’nin üretimiyle birlikte vatandaşımıza süt ürünlerini en ekonomik, en lezzetli, en sağlıklı şekilde başkanımla birlikte sunacağız.” Balaban, “Büfelerin devirlerini yaptık” Başlayacak olan proje için devirleri gerçekleştirdiklerini belirten Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, “Bugün güzel bir protokole imza atmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Başkanımız sözünü tutuyor. Halk Ekmek her yerde olacak dedi ve Yunusemre’yi pilot bölge seçti. Kendisine teşekkür ediyorum. Çok iyi işler yapıyor ve yapmaya da devam edecek. Biz de Yunusemre Belediyesi olarak Büyükşehir Belediyesi’nin bu hizmetinden dolayı Halk Ekmek üretiminden satışından çekiliyoruz. Büfelerimizi zevkle Büyükşehir Belediye Başkanımıza devrediyoruz. Bundan sonra da her konuda onun destekçisi olacağız. Kendisi de bize destek oluyor. Ben Ferdi Zeyrek başkanıma güzel, halkçı hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bize verdiği katkılardan dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu.  

Türkiye En Fazla Su Kıtlığı Riski Taşıyan 25 Ülke arasında Haber

Türkiye En Fazla Su Kıtlığı Riski Taşıyan 25 Ülke arasında

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ankara'da  gerçekleştirilen Ulusal Su Kurulu'nun ikinci toplantısına katıldı. Bakan Yumaklı toplantıda yaptığı konuşmada küresel iklim değişikliğinin en çok su kaynaklarını tehdit ettiğine dikkat çekerek, sahip olunan kaynakları doğa dostu teknolojiler geliştirerek doğru yönetmenin zorunluluk olduğunu söyledi. Bakan Yumaklı, Dünya Kaynakları Enstitüsünün 2023 yılı değerlendirmelerine göre ülkenin en fazla su kıtlığı riski taşıyan 25 ülke arasında sayıldığını vurguladı. "Suda sıfır kayıp" ilkesiyle yola çıktıklarını belirten Yumaklı, su kaynaklarını ulusal bilinçle korumak ve yönetmek üzere başlattıkları "Su Verimliliği Seferberliği"ni emin adımlarla sürdürdüklerini ifade etti. Yürütülen çalışmalarla suyu merkeze alan tarımsal üretim planlamasıyla gıda arz güvencesini garanti altına almayı hedeflediklerini aktaran Yumaklı, "Bitkisel üretim odağında planlı üretim uygulamalarını eylül ayından itibaren yürürlüğe koymuş olacağız. Bakanlık olarak, tarımda israfı ve kayıpları önleyerek tarımsal verimliliği artıracak sulama otomasyonu yatırımlarını ülke geneline yaymak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Altyapısı uygun bölgelerde, yapay zeka destekli sulama otomasyonu çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ülke olarak su kaynaklarımızın akılcı ve bütüncül bir yaklaşımla yönetilmesi amacıyla, havza ölçekli yönetim yaklaşımını benimsiyoruz. Toplantıda Sakarya Havzası Nehir Havza Yönetim Planı ile Marmara Havzası Taşkın Yönetim Planı'nın onaylanmasını ele alıyoruz. Taşkın Tahmini ve Erken Uyarı Sistemi'ni (TATUS) taşkın riski yüksek havzalarda kurmaya devam ediyoruz, sistemin iyileştirilmesi ve 2028 yılında ülkemizin tamamında kurulması için çalışmalarımız sürüyor." değerlendirmesinde bulundu. "İÇME SUYU SİSTEMLERİNDE KAYIPLARI DÜŞÜRMEYİ AMAÇLIYORUZ" Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı hazırladıklarını aktaran Yumaklı, 2030 ve 2050 yıllarına yönelik sektörel ve bireysel su verimliliği hedeflerini belirlediklerini söyledi. Bakan Yumaklı, temel verimlilik uygulamalarına yönelik eylem planlarını oluşturduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Bu kapsamda kişi başı 150 litre olan ortalama günlük su tüketimimizi 2030'a kadar 120 litreye, 2050'ye kadar ise 100 litrenin altına düşürmeyi hedefliyoruz. İçme suyu sistemlerinde ortalama yüzde 32 olan su kaybını, 2030'da yüzde 25'e ve 2050'de ise yüzde 10'a düşürmeyi amaçlıyoruz. Mevcutta yüzde 50 civarında olan tarımsal sulama randımanının, 2030'da yüzde 60, 2050'de yüzde 65'e yükseltilmesini hedefliyoruz. Endüstriyel üretimde 2030'a kadar yüzde 30, 2050'ye kadar ise yüzde 50 su kazanımı hedefliyoruz. Bu amaçlar doğrultusunda, paydaşlarımızın işbirliğiyle uygulamaya geçirilen eylem planlarımızdaki gerçekleşmeleri titizlikle takip ediyoruz." Hazırlanan Su ve Taşkın kanunları taslaklarının yasalaşmasıyla, su kaynaklarının bütüncül bir yaklaşımla yönetilmesi için önemli mesafe almış olacaklarına işaret eden Yumaklı, bu düzenlemelerle, sürdürülebilir su politikasının temel prensipleri için yeni bir çerçeve çizileceğini ve kurumlar arasındaki yetki çakışmalarının ortadan kaldırılacağını ifade etti. Taşkın ve kuraklık risklerinin yönetiminin, afete dönüşmeden önce gerçekleştirilmesini amaçladıklarını ifade eden Bakan Yumaklı, sözlerini şöyle tamamladı: "Su, bütün sektörleri ilgilendiren bir konudur. Bu sebeple, ülkemizde ve Avrupa Birliği üyeleri de dahil olmak üzere birçok ülkede su yönetimi karar mekanizmaları üst düzeyli kurullar marifetiyle yürütülmektedir. Bu anlayışın ülkemizde vücut bulmuş hali, Ulusal Su Kuruludur. Kurul marifetiyle, su yönetimi stratejilerimizi sürekli güncelleyeceğiz ve geliştireceğiz. Kurulumuz, su kaynaklarımızın daha akılcı, etkin ve sürdürülebilir şekilde değerlendirilmesi için en yetkin karar alma yapısına haizdir. Bugün burada, bunun bilinciyle, su yönetimi konusunda attığımız adımları değerlendirirken, gelecekte atılacak adımları da tartışacak ve yeni kararlar alacağız."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.