SON DAKİKA
Hava Durumu

#Süt

Porsuk Haber Ajansı - Süt haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Süt haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Büyükşehir Belediyesi Süt Soğutma Tankı Desteği Verdi Haber

Büyükşehir Belediyesi Süt Soğutma Tankı Desteği Verdi

Bursa’da servis taşımacılığı işini bırakarak Ordu’daki köyüne yerleşen 36 yaşındaki Mehmet Kazan, hayvancılığa başladı. Zamanla hayvan sayısını 33’e çıkaran Kazan, bu sayede süt üretimini arttırdı. Ordu Büyükşehir Belediyesinin süt soğutma tankı desteği ile sütün ömrünü uzatan ve sağlıklı koşullarda biriktiren Kazan, bu sayede değerinde ve kaliteli süt satarak kazancını katladı. Ordu Büyükşehir Belediyesi tarım ve hayvancılık projeleri ile kente yeni bir soluk kazandırırken mevcut işletmelere de desteklerini sürdürüyor. Özellikle çiğ süt altyapısını geliştirmeye yönelik yeniliklere imza atan Büyükşehir Belediyesi sütün kalitesini ve pazar değerini artırmak içinde üreticilere desteklerini sürdürüyor. BÜYÜKŞEHİRDEKİ İŞİNİ BIRAKTI HAYVANCILIĞA BAŞLADI Uzun yıllar Bursa’da servis taşımacılığı işi yapan Mehmet Kazan, buradaki işini bırakarak Ordu’nun Perşembe ilçesine bağlı Ortatepe Mahallesindeki köyüne yerleşti. Burada 3 inek ile hayvancılığa başlayan Kazan, her geçen gün işlerini büyüterek 33 hayvana ulaştı. Özellikle süt üretimine ağırlık veren Kazan, bu hususta artan sütü koruma noktasında sorunlar yaşadı. SÜT SOĞUTMA TANKI DESTEĞİ EN ÖNEMLİ YARDIMCISI OLDU Bunun üzerine Ordu Büyükşehir Belediyesi’ne başvuran Kazan’a, sütünü daha uzun süreler koruyabileceği ev tip süt soğutma tankı desteği verildi. Süt soğutma tankı ile sütünü koruma altına alan ve kendi satışını yapan Kazan, hem sütün israf olmasını önledi hem de değerinde süt satarak gelirlerini arttırmış oldu. KAZAN: “SÜTÜMÜZÜ SAĞLIKLI KOŞULLARDA SAKLAYARAK DEĞERİNDE SATIYORUZ” Büyükşehir Belediyesinin süt soğutma tankı desteğinin işlerini kolaylaştırdığını aktaran Mehmet Kazan, destekler dolayısıyla teşekkür etti. Sütü sağlıklı bir şekilde biriktirmede süt soğutma tankının önemine vurgu yapan Kazan, “Bursa’da büyük bir firmada servis taşımacılığı yapıyordum. Buradaki işimi bırakarak köyüme yerleştim ve hayvancılığa başladım. 3 inek ile başladığım bu işi her geçen yıl büyüterek 33 hayvana ulaştım. 10 ineğimiz hali hazırda süt veriyor. Sütün muhafaza edilmesi konusunda sıkıntılarım vardı. Bu hususta Ordu Büyükşehir Belediyesine başvurdum. Büyükşehir Belediyemiz de bize destek oldu ve süt soğutma tankı desteği verdi. Şimdi sütümü biriktiriyorum ve belirli günlerde kendi aracım ile satışını yapıyorum. Belediyemize desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum” dedi.

Üreten Ordu'nun Üreten Kadını Haber

Üreten Ordu'nun Üreten Kadını

Ordu’da yaşayan 41 yaşındaki Emine Mutlu 1 inek ile başladığı hayvancılıkta sayıyı 20’lere çıkardı. Eşinin uzun yol şoförü olması sebebiyle çalışmalarını tek başına yürüten, tek başına olması ve zamanın kısıtlı olmasından dolayı da sütün muhafaza edilmesi konusunda sorunlar yaşayan Emine Mutlu’nun en büyük destekçisi Ordu Büyükşehir Belediyesi oldu. Ordu Büyükşehir Belediyesi tarım ve hayvancılık projeleri ile kente yeni bir soluk kazandırdı. Yeni projeleri hayata geçirmenin yanı sıra mevcut işletmelere de desteklerini sürdüren Büyükşehir Belediyesi üreticilerin en önemli destekçisi olmaya devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi bu doğrultuda çiğ süt altyapısını geliştirerek, sütün kalitesini ve pazar değerini artırmak içinde desteklerini sürdürüyor. DESTEKLER ÜRETİMİ ARTTIRDI Ordu’nun Altınordu ilçesinde yaşayan 41 yaşındaki Emine Mutlu’da bu desteklerden faydalanan üreticilerden bir tanesi oldu. 5 yıl önce 1 inek ile hayvancılığa başlayan ve başladıktan sonra hayvancılığı sevmeye başlayan Mutlu, her geçen yıl hayvan sayısını arttırarak 20’lere kadar ulaştı. İnek sayısının artması ile süt üretimini de arttıran Emine Mutlu, sütün muhafaza edilmesi konusunda aksaklıklar yaşadı. SÜTÜN MUHAFAZASI BÜYÜKŞEHİRDEN Bu konuda Büyükşehir Belediyesi devreye girerek Mutlu’ya 200 litrelik ev tipi süt soğutma tankı desteği verdi. Bu sayede sütünün koruma altına alan Emine Mutlu, sütünü değerinde satarak aile ekonomisine önemli katkı vermeye başladı. ÜRETİCİ MUTLU: “SÜT TANKLARI KURTARICIMIZ OLDU” Hayvancılığı severek yaptığını kaydeden ve Büyükşehir Belediyesinin destekleriyle daha da güçlendiğini aktaran Emine Mutlu, üretmeye devam edeceğinin altını çizdi. Ordu Büyükşehir Belediyesinin destek verdiği süt tankının kurtarıcıları olduğunu belirten ve sütü sağlıklı bir şekilde sakladıklarını ifade eden Mutlu şöyle konuştu: “Bu işe eşimin isteği ile 5 yıl önce başladık. İlk zamanlar ben çok tercih etmiyordum ama sonradan sevmeye başladım. 1 inek ile başladık, şimdi sayımız arttı. Onlar benim çocuğum gibi oldular artık severek yapıyorum. Bu işleri yaparken sütü muhafaza altında tutmak bizi çok zorluyordu. Büyükşehir Belediyemizde bu hususta bize yardımcı oldu süt tankı desteğinde bulundular. Birkaç gün sütümüzü çok rahatlıkla bu tanklarda saklayabiliyoruz. Bizim gerçekten kurtarıcımız oldu. Artık müşterilerimize sütümüzü rahat bir şekilde sunabiliyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Mehmet Hilmi Güler’e desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.”

Manisa Büyükşehir’den Süt Üreticilerine Büyük Destek Haber

Manisa Büyükşehir’den Süt Üreticilerine Büyük Destek

Manisa Büyükşehir Belediyesi ile Salihli Yılmaz Süt Üreticileri Kooperatifi, süt üreticilerini desteklemek için işbirliği protokolü imzaladı. Süt üreticilerini kalkındırmak istediklerini söyleyen Başkan Ferdi Zeyrek, “Amacımız üreticinin her zaman yanında olmak, bu ekonomik koşullarda ayakta kalmalarını sağlamak” ifadelerini kullandı. Manisa Büyükşehir Belediyesi, süt üreticilerinin kalkındırılması ve bölgeyi hayvancılık konusunda teşvik etmek amacıyla Salihli Yılmaz Süt Üreticileri Kooperatifi ile işbirliği protokolü imzaladı. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek ile Kooperatif Başkanı Kudret Gergin’in imza altına aldığı protokol ile süt üreticileri kalkındırılacak, bölge hayvancılığa teşvik edilecek. Kurulacak olan ‘Halk Mandıra’ ile de elde edilen sütler, günlük süt, yoğurt ve peynir olarak uygun fiyatla Manisalılara sunulacak. Başkan Zeyrek; “Bu protokol örnek teşkil edecek” Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, amaçlarının süt üreticilerini kalkındırmak ve bölgeyi hayvancılık konusunda teşvik etmek olduğunu söyledi. Başkan Zeyrek, “Bununla birlikte sizin kooperatifinizle yaptığımız bu protokol bir örnek teşkil edecektir. Bundan sonra Manisa’mda belirlediğimiz bölgelerde hayvancılığı geliştirebilmek adına piyasanın çok çok üzerinde bir fiyattan sütlerinizin alım garantisi bizdedir. Bu elde ettiğimiz sütlerle birlikte halkımıza ‘Halk Mandıra’ aracılığıyla içilebilir günlük süt, yoğurt ve peynir olarak uygun fiyatta sağlıklı ürünler sunma hedefindeyiz. Bizim amacımız üreticinin her zaman yanında olmak, bu ekonomik koşullarda ayakta kalmalarını sağlamaktır. Bu yüzden imzaladığımız bu protokolü çok önemsiyoruz” ifadelerini kullandı. Kooperatif Başkanı Gergin; “Üreticilerin durumunu biliyorsunuz” Salihli Yılmaz Süt Üreticileri Kooperatifi Başkanı Kudret Gergin ise “Biz de hizmet etmekten mutluluk duyarız. Üreticilerin durumunu zaten biliyorsunuz, zor durumdayız. Biz de elimizden geleni en temiz şekilde üretip sizlere sunacağız. Protokolümüz hayırlı olsun” diye konuştu.

Süt Sudan Ucuz! Haber

Süt Sudan Ucuz!

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin çeşitli ilçelerinde hayvancılıkla uğraşan besiciler ile görüştü. Küçük ve orta ölçekli hayvancılık işletmelerin sorunlar artığını belirten Gürer, maliyet artışlarının hayvancılığı sıkıntıya soktuğuna dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, “1 ila 10 hayvanı olan ve çiftçilik yapmayanların artık ahırı boşaldı. Orta ölçekli işletme dediğimiz yerlerde de yem fiyatlarından dolayı hayvancılık yapanlar, bu işin sürdürülebilir olmadığını söylüyorlar. Özellikle de yem ve faizdeki artış, hayvancılığı doğrudan etkilemiş durumda.” diye konuştu. Besici Süleyman Demirtaş’ta çiftçilik yapmadan hayvancılık yapan ayakta kalamaz “ diye konuştu. Yarım litre ambalajlı su 10 liradan satılırken 1 litre çiğ süt 12 liradan alınması besiciyi bitirip bu işi yapma demektir” dedi.  TÜİK’E GÖRE DE BÜYÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞINDA AZALMA DEVAM EDİYOR CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TÜİK’in yayınladığı 2024 yılı son büyükbaş hayvan sayısı istatistiğinde, Haziran ayında 16 milyon 555 bin baş büyükbaş hayvan varlığı açıklandığına dikkat çekti. Gürer, “Sığır sayısı Haziran 2024 ayı sonu itibarıyla, bir önceki yılın Aralık (2023) ayına göre yüzde 0,2 azalarak 16 milyon 396 bin başa düştüğü görülüyor. İddialı başlanan ve sayısal artış sağlanması hedeflenen manda sayısı ise yüzde 2 azalarak 159 bin baş olarak gerçekleşmiş bulunuyor. TÜİK verilerine göre, 2020 yılından beri ithalata rağmen büyükbaş hayvan varlığı azalmaya devam ediyor. TÜİK Hayvansal Üretim İstatistikleri’ne göre, Haziran 2020’de büyükbaş hayvan sayısı 18 milyon 615 bin baş olarak açıklanmıştı; sığır sayısı 18 milyon 426 bin baş, manda sayısı ise 189 bin baş olarak belirtilmişti. Bu durumda, 4 yılda ithalata rağmen yaklaşık 2 milyon civarında sığır varlığının eridiği görülüyor. Bu durum, daha çok ithalata kapı aralıyor. Son iki yıla baktığımızda, 2023 yılında 818 bin 17 büyükbaş ithal edilip, 1 milyar 163 milyon 367 bin 341 dolar yurt dışına ödenmiş. 2024 yılının ilk 7 ayında ise 214 bin 391 büyükbaş ithal edilerek, 402 milyon 274 bin 737 dolar yurt dışına ödendi. Hayvancılıkta yönetilememe sorununun bedeli, rafta son satıcıya artan et ve süt fiyatları ile et ve sütten mamul ürünlerin fiyatlarına zam olarak yansırken, besici de bu işi giderine göre gelir olmadığı için bırakıyor.” diye konuştu. BESİCİ SÜLEYMAN DEMİRBAŞ: "YEM FİYATLARI KATLANDI, FAİZLERDE BELİMİZİ BÜKTÜ" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e sorunlarını anlatan besici Süleyman Demirbaş, 2017-2018 yıllarında başladıkları hayvancılık faaliyetlerinin sürdürülemez bir noktaya geldiğini belirtti. Artan maliyetler ve kredi faizlerindeki yükselişin hayvancılık sektörüne büyük darbe vurduğunu dile getiren Demirbaş, işletmesinde yaşadığı süreci şöyle anlattı: “2017-2018 yılları arasında başladık ve aile şirketiyiz. 105 ile 120 arası hayvanla başladık.  Sayı 400’e kadar süreçte çıktı. İlk başladığımızda, 2018 yılında, maliyetlerimiz gayet normaldi. Yemin torbası 50 liraydı. Bugün bir torba yem 600 ile 620 lira arasında. Hatta geçen hafta da yem fiyatlarına zam söz konusu oldu. Maliyetlerimiz çok yükseldi. Buna ek olarak kredi faizleri de yükselmeye başladı. Yem olsun, hayvancılık kredilerindeki faizler olsun, %5'ten %26'lara çıktı. Mecburen bankadan kredi kullanıyoruz. Kredi kullanmadan bir işletme yürümez. Faizler yükseldiği için bu da bizim maliyetlerimize yansıyor.” Demirbaş, süt ve et üretimi yaptıklarını, yem maliyetlerinin ise maliyetlerinin %70’ini oluşturduğunu belirterek, “Biz süt hayvancılığı yapıyoruz, damızlığımızı yetiştiriyoruz, erkek danalarımızı besliyoruz. Burada hem et, hem süt üretimi yapıyoruz. Günlük bir hayvan 10-12 kilo arasında süt yemi tüketiyor. Kaba yem olarak da silajlık mısırı, yoncayı, samanı 30 kiloya tekabül ediyor. Çiftçilik de yapıyoruz; kaba yemimizi kendimiz yetiştiriyoruz. Silajımızı, yoncamızı, samanımızı kendimiz üretiyoruz. Çiftçilik yapmayan işletmeler asla sürdüremezler. Bugün batıyordur zaten o işletmeler. Bizimkisi de bu şartlarda çok çok bir yıl, iki yıl daha gider. Kesime giden çok sayıda hayvan var. Geçen yıllarda 485 hayvanımız varken şu an 350'ye düştük. Biz de satıyoruz. Üretmeden ziyade gerilemeye gidiyoruz. Yılda  80-100 hayvan artışımız olması gerekirken düşüşe geçiyoruz. “diye konuştu. “TATİLİMİZ YOK” Besici Demirtaş “Biz aile şirketiyiz, hepimiz buradayız. Düğünümüz, derneğimiz yok, hafta sonumuz yok, tatilimiz yok. Tamamen buradayız, tüm gelirimizi hayvancılıktan temin ediyoruz. Şu anda başa baş gidiyoruz ama maliyetlerimizin %70'ini yem oluşturuyor, geri kalan %30 diğer masraflara gidiyor. Bize şu anda hiçbir şey kalmıyor. Bu yıl sonuna kadar görünen o ki yem fiyatlarına %40 daha zam gelecek gibi gözüküyor. Elektriğimize %40 zam geldi. Mazota sürekli zam geliyor. Anlayamadık yani ne olduğunu. Bir ay önce hasatta satılamayan arpa, buğday şu anda zamlanmış. Bu kimin deposuna gitti de hemen zam geldi? Buğday çiftçinin elindeyken neden para etmedi? Sanayiciye geçti mi, bu para ediyor. Veteriner giderlerimiz de arttı. Veteriner diyor ki ‘Benim aracımın yakıtı ikiye katladı.’ Geçen yıl 100 liraya aldığımız ilaç, bu yıl 200 lira olmuş. Onun da bir geçimi var, o da iki katına çıktı.” dedi. GÜRER: "HAYVAN İTHAL ETMEK YERİNE YERLİ ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı ve ithal hayvan politikalarının uzun vadede ülke hayvancılığına zarar verdiğini belirterek, “Besicilik yapılıyor ama gelir sağlayamaması durumunda işletme daralmayı düşünüyor. Bu yıl da belli miktarda hayvanını satmak zorunda kalmış. Özünde bu tür işletmelerin ayakta kalması gerekiyor. Daha fazla dışa bağımlı, ithalata yönelik hayvan getirmek yerine yerli üreticiyi desteklemek gerekli. Çünkü 1 milyon 300 binin üzerinde ithal hayvan getirildi. Türkiye ithal etmemeli. Kendi üreticisini, süt inekçiliğini geliştirerek süreci götürmeli. Eğer süt fiyatları artarsa, sütten mamul ürünlerin fiyatı da artar diye bir baskılama yapılıyor. Oysa şu anda çiğ süt üretiminde küçük işletmeler 12 liraya, büyük işletmeler ise Ulusal Süt Konseyi'nin belirlediği 14 lira 65 kuruştan sütünü veriyor. Ama rafa gidip bakıyorsunuz, 40 liradan süt satılıyor. Şimdi bir sakızın 35 TL olduğu bir yerde, 1 litre sütün 14 lira 65 kuruş olarak Ulusal Süt Konseyi’nin belirlemesi akıl alacak iş değil.” şeklinde konuştu. DEMİRBAŞ: "FABRİKALAR BİZİ TEHDİT EDİYOR, ÜRETİMİMİZİ AZALTMAMIZI İSTİYORLAR" Üretici Süleyman Demirbaş ise fabrikaların üreticileri tehdit ettiğini, fazla süt almayacaklarını belirterek üreticiyi baskı altında tuttuklarını söyledi. Demirbaş bu durumu şu ifadelerle dile getirdi: “Yarım litrelik bir su alıyorsun, ne kadar diyorsun? 10 lira. Gülüyor insan. Ben 1 litrelik sütü 14 liraya satıyorum, yarım litre suyu 10 liraya alıyorum. Fabrikalar şu anda bizleri tehdit altında tutuyor. Diyor ki ‘Fazla sütünüzü almayacağız.’ Biz de diyoruz ki ‘Üretimimiz artıyor, ne yapabiliriz?’ Diyor ki ‘Azaltacaksınız, o zaman hayvanlarımızı mı kestirelim?’ ‘Evet, hayvanlarınızı kestirin’ diyorlar.” diye konuştu.

Vatandaş Ete de Süte de Hasret! Haber

Vatandaş Ete de Süte de Hasret!

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Gazi Küçükaslan ile çoban ve küçükbaş hayvan yetiştiricisi Emre Tınaz’dan ette ve sütte yaşanan sıkıntıları dinledi. İktidarın süt krizinde üreticileri de tüketicileri de mağdur ettiğini söyleyen Süllü, “Gübre, yem ve mazot, enerji geçen yıla göre, yüzde 50 zamlanırken geçen sene 10 lira olan sütün bu yıl 13 lira olması, üreticiye zarar ettiriyor. Yanlış politikalarla hayvancılık bitirilirken besicinin ürünü para etmiyor; ama tüketici de pahalı et ve süt ürünlerini tüketemez oldu ” dedi. “BESİCİ PERİŞAN” Süllü’nün ziyaret ettiği, Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Gazi Küçükaslan, “Sektörde çok büyük sıkıntı var. Maliyetler çok arttı. 2022’de 17 liraya mazot mu alınır diye dert yanıyorduk; şimdi, 46 liraya alıyoruz. Geçen sene sütü 10 liraya satıyorduk bu sene 13 lira, ama, her şeye yüzde 50 zam geldi. Ancak, süte zam gelmedi. Bu nasıl bir sistem anlamadık. Üretici artık damızlıklarını, ineklerini kestiriyor. Hayvancılık bitiyor. Yılsonunda üreticinin yüzde 50’si batar” diyerek dert yandı. Girdi maliyetlerindeki yüksek enflasyon karşısında, Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklanan 13 liranın süt üreticisi için zarar anlamına geldiğini söyleyen Süllü, maliyetleri karşılamak için damızlıkların ve ineklerin kesiminin gıda geleceği açısından büyük bir tehdit olduğunu vurguladı. “YAKINDA ET ve SÜT BULAMAYACAĞIZ” Kesime gidenin hayvanlar değil aslında geleceğimiz olduğunu söyleyen Süllü, “Vatandaş, raflarda kırmızı et ve süt ile ürünlerini zaten alamazken, yakında onları da bulamayacağız. Bugün sofralarımızın vazgeçilmezi beyaz peynirin en ucuzu bile 150 lirayı geçmiş 400 liraya bile peynir var. En ucuz kaşar peyniri, tereyağı et fiyatı ile eşdeğer. Sucuk, pastırma ise sofralarda lüks oldu. Üretici kazanmıyor; tüketici alamıyor.” dedi. “KOYUNLARIMI SATMAMAK İÇİN EVİMİ SATTIM, DAHA NEYİMİZİ SATACAĞIZ” Süllü’nün görüştüğü çoban ve küçükbaş hayvan yetiştiricisi Emre Tınaz, “Artık milletin canına yetti. Hayvan ithalatının sonlandırılması gerekiyor. Son 6 ayda 360 milyon dolar para verilmiş canlı hayvana. Her geçen gün kötüye gidiyor. Evimi sattım, koyunlarımı satmamak için. Borçlarımız çok. Ben bu işe gönül verdim. 20 yılım heba oldu. Daha neyimizi satacağız? Üreticiyiz biz, siyasetle alakamız yok ama, artık son noktadayız. Bizi cezalandırıyorlar resmen. Millet ise ete ve süte muhtaç olacak. Eğer biz batmazsak birkaç yıla kadar insanlar randevu ile kuzu isteyecek bizden.” dedi. “ENFLASYON, ÜRETİCİ SIRTINDAN DÜŞMEZ” AKP iktidarının gıda enflasyonunu üretici sırtından baskılamak üzere izlediği yanlış politikanın işe yaramadığını belirten Süllü, “Girdi maliyetleri altında açıkladığı fiyatla üretici zarar ediyor ama süt ve süt ürünleri raflarda el yakıyor. Et fiyatlarını güya düşürmek için ithal hayvan getirtiliyor, birileri aradan para kazanıyor, yabancı besici besleniyor; bizim besicilerimiz borç içinde hayvancılıktan uzaklaşıyor. Peki, vatandaş ucuz et yiyebiliyor mu? Nerede? Et ve et ürünleri ulaşılamaz oldu. Bedeli hem üretici hem tüketici ödüyor.” dedi. “Sağlıklı bir toplum için gerekli olan iyi gıdadan yoksun bir nesil yetişiyor” diyerek gıda geleceğinin büyük bir tehdit altında olduğunu vurgulayan Süllü, hayvancılık sektörü için, izlenen yanlış politikalardan dönülerek acilen önlem alınması çağrısında bulundu.

Başkan Bozbey: “Günde 45 Bin Öğrenciye Süt Dağıtacağız” Haber

Başkan Bozbey: “Günde 45 Bin Öğrenciye Süt Dağıtacağız”

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, halkın sağlıklı bir yaşam sürmesi adına çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyerek, “Bursa’da bir ilk olarak devlet okullarında okuyan birinci sınıf öğrencilerine bu yıl süt dağıtımına başlıyoruz. Günde yaklaşık 45 bin civarında öğrencimize süt dağıtmış olacağız” dedi. Bursa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Halk Sağlığı ve Sağlıklı Yaşam Şube Müdürlüğü tarafından ‘3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası' dolayısıyla ‘Sağlıklı Yaşam, ‘Anne Bebek Sağlığı, ‘Çocuk Sağlığı, ‘Ruh Sağlığı, ‘Sokak Hayvanları ve Halk Sağlığı, ‘Yaşlı Sağlığı Günü’ etkinlikleri düzenlendi. Bir hafta boyunca kentin farklı noktalarında yapılan programlarda, alanında uzman isimler tarafından vatandaşlara faydalı bilgiler aktarıldı. Dolu dolu hazırlanan Halk Sağlığı Haftası' etkinliklerin son durağı, Cumhuriyet Caddesi’ndeki ‘Bursa Sağlığına Yürüyor’ temalı yürüyüş oldu. Bando eşliğinde yapılan yürüyüşe yoğun ilgi gösteren Bursalılar, ellerin taşıdıkları dövizlerle halk sağlığının önemine dikkat çekti. Yürüyüşün son bulduğu Hanlar Bölgesi Meydanı’nda katılımcılar için ilk yardım piyesi, egzersiz gösterimi ve heimlich manevrası anlatımı yapıldı. Alanda kurulan stantlarda ise genel sağlık bilgilendirmeleri, sağlık taramaları, diyetisyen eşliğinde sağlıklı beslenme tavsiyeleri, vücut kitle endeksi ölçümü, tansiyon ölçümü, CO (karbonmonoksit) ölçümü, sigara bırakma bilgilendirmesi, BBB Evde Bakım Hizmetleri tanıtımı ve GADEM tanıtımı yapıldı. “Halk sağlığına büyük önem verdik” Hanlar Bölgesi Meydanı’ndaki programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi bürokratları, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Kurulan stantları gezerek sağlık personelinden çalışmaları hakkında bilgi alan Başkan Mustafa Bozbey, bu dönem sağlık başta olmak üzere Bursalıların yararına olan birçok konuda çalışmalar yapacaklarını söyledi. Hayattaki en değerli servetin sağlık olduğunu belirten Başkan Bozbey, “Sağlık, yaşamın en temel unsurudur. Değerini ise ne yazık ki kaybettiğimizde anlıyoruz. Toplum sağlığını korumak ve iyileştirmek hepimizin sorumluluğudur. Kent yöneticisi olarak geçmiş dönemde de halk sağlığına büyük önem verdik. Gebe takiplerinden yaşlı takiplerine ve çocuklara süt dağıtımına kadar birçok projeyi Nilüfer’de uyguladık. Bu çalışmaları Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak daha geniş biçimde ele alıyoruz” dedi. Günde 45 bin öğrenciye süt dağıtımı Halkın sağlıklı bir şekilde yaşam sürmesi adına çalışmaları sürdürdüklerini anlatan Başkan Bozbey, “Bursa’da bir ilk olarak devlet okullarında okuyan birinci sınıf öğrencilerine bu yıl süt dağıtımına başlıyoruz. Hazırlıklarımızı tamamladık. Günde yaklaşık 45 bin civarında öğrencimize süt dağıtmış olacağız. Yılda da 1 milyon civarında süt dağıtmış olacağız” diye konuştu. “Gülümseyen bir Bursa için çalışıyoruz” Daha önce çalışma yaptıkları çevre, hava, gürültü ve elektromanyetik alan kirliliği üzerine de çalışmaları sürdüreceklerini dile getiren Başkan Bozbey, “Bursa’nın havasının kirli olduğunu, derelerinin kirli olduğunu her yerde söylemeye çalışıyorum. Gerektiğinde Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak kirletenleri kamuoyuyla paylaşmak bizim sorumluluğumuzdur. Biz soluduğumuz havanın, ürünlerimizin sulandığı derelerin temiz olmasını istiyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak tüm Türkiye’ye örnek olacak olan halk sağlığı projelerimizi bir bir yaşama geçirip örnek bir kurum olmayı hedefliyoruz. Bursamızın sorunlarını biliyoruz. Gülümseyen bir Bursa için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Halk Sağlığı Haftası kapsamında bir hafta boyunca düzenlenen etkinliklerde emeği geçenlere ve katılım gösterenlere teşekkür ediyorum. Herkese sağlıklı bir yaşam diliyorum” dedi. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Türkkan, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bir hafta boyunca dolu dolu etkinlikler yaparak Halk Sağlığı Haftası’nı kutladığını dile getirerek emeği geçenlere teşekkür etti. Konuşmalarının ardından yürüyüşe katılanlara sertifika takdim edildi.

Gürer: “Hayvancılıkta Tehlike Çanları Çalıyor” Haber

Gürer: “Hayvancılıkta Tehlike Çanları Çalıyor”

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, süt politikalarındaki yanlış uygulamaların süt ineklerinin kesimine ve hayvan varlığında kayıplara neden olduğunu belirtti.  Gürer, süt fiyatlarındaki düşüklüğün üreticiyi zor durumda bıraktığını vurgulayarak, üreticilerin maliyet artışlarına rağmen çiğ süt fiyatlarının sabit kalmasından hatta düşmesinden şikayetçi olduğunu belirtti. Hayvancılıkla uğraşan Nevzat Genişyürek ise sektördeki yapısal sorunlara dikkat çekerek, tarım ve hayvancılık politikalarının kökten ele alınması gerektiğini söyledi. Genişyürek, maliyetler karşısında süt üreticilerinin zor durumda olduğunu ve bu durumun ülkenin gelecekteki gıda güvenliğini tehlikeye atacağını dile getirdi. GÜRER, SÜT ÜRETİCİLERİNİN SIKINTILARINI DİLE GETİRDİ CHP Niğde Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de süt üreticilerinin karşı karşıya kaldığı büyük krizi gündeme taşıdı. Gürer, son 5 yılda Türkiye’nin hayvan varlığında 10 milyona yakın bir kayıp yaşandığını belirterek, süt ineklerinin kesilmesine yol açan yanlış yönetim politikalarının bu kaybı derinleştirdiğini ifade etti. Gürer, “Yalnızca geçen yıldan bugüne kadar 1 milyon 200 bin  üzerinde hayvan ithal edildi. İthalat durmuyor ama sütte yanlış uygulamalar yeniden krize dönüşme noktasında” dedi. Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği 14 lira 65 kuruşluk fiyatın üreticiyi kurtarmadığını, bazı bölgelerde ise halen 12 liradan süt alındığını belirterek, süt inekçiliği yapan üreticilerin durumunu yerinde inceledi. ÜRETİCİ NEVZAT GENİŞYÜREK: "SORUNLARIMIZ ÇOK DERİN" Hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, süt üreticilerinin yaşadığı sorunları dile getirirken, bu sorunların sadece yüzeysel olmadığını, derin ve yapısal olduğunu vurguladı. Genişyürek, “Süt verdiğimiz firmalar doğru düzgün (kazanç sağlayacak kadar) bize süt parası ödemiyor. Reyona gidiyoruz, tam yağlı diye kreması bile alınmış sütlerin fiyatı 45 lira, ama biz 15 liraya süt satacağız diye debeleniyoruz. Eğer ki bir ülke üreticisine sahip çıkarsa büyür. Hollanda'nın bile bugün farklı yerlere gelme sebebi, gayri safi milli hasıladan ayrılan payın bize göre kat kat fazla olması. %28 ve %29'a tekabül eden bir oran olduğu söyleniyor.” dedi. Artan maliyetler karşısında süt fiyatlarının artmadığını, bunun yanı sıra et fiyatlarının da gerilediğini belirten Genişyürek, üreticilere yeterli destek verilmediğini ifade etti. "YEMLE SÜTÜ ENDEKSLESİNLER, BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUZ" 2011 yılında 1 litre sütten aldığı yem miktarını bugün de alabilmeyi isteyen Nevzat Genişyürek, destek taleplerinin ötesinde adil bir fiyat politikası talep etti. “Ben destek falan istemiyorum. Bunu bir kaldıralım ortadan. Bana ne verecek biliyor musunuz? 1 litre sütün bir buçuk kilo yem alabilmesi lazım. Bana, 2011 yılında verdiğim sütüm ne kadar yem alıyorsa, şu anki fiyat endeksi bunu versin, başka bir şey istemiyorum. Biz çiftçilik yaparak ayakta kalıyoruz. Ben ufak tefek çerçici gibi o paralara ihtiyacım yok, istemiyorum.” diye konuştu. "ÜRETİCİYE SAHİP ÇIKILMAZSA BU ÜLKE BÜYÜYEMEZ" Nevzat Genişyürek, Türkiye’nin tarım ve hayvancılık politikalarının bireysel çıkarlar doğrultusunda yönetildiğini belirterek, “Hayvancılıkta ve tarım sektöründe bireysel çıkarlara göre yönetiliyoruz, çünkü adamlar küçük küçük menfaatleri ile bizim işletmemize dokunuşlarıyla bu ülkenin tarım ve hayvancılık politikasını yönettiğini düşünüyorlar. Aslında bu, duvara toslama diye bir tabir var ya, biz şu an komple oraya gidiyoruz. Eğer ki bir ülke üreticisine sahip çıkarsa büyür. Örneğin, şimdi ben Trakya'ya gidiyorum; istediğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyorum. Mustafa Kemal Paşa'ya gidip, istediğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyordum ya da İzmir'e gittiğim zaman bu düveleri alıp gelebiliyordum. Ben şu anda buralardan düve alamadığım için ithalatçı oldum.” dedi. Türkiye’nin düve ithalatına bağımlı hale geldiğini, ancak bu ithalatın da sürdürülebilir olmadığını vurguladı. Genişyürek, “Şu anda biz Danimarka'dan, Avusturya'dan, Çekya'dan, Almanya'dan düve ithal ediyoruz. Peki, yarın bu ülkeler düve vermeyi durdurursa, iş piyasasını nasıl regüle edeceksiniz?” diyerek, bu durumun yaratacağı risklere dikkat çekti. TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR Nevzat Genişyürek, geçmişte de bugün olduğu gibi benzer krizlerin yaşandığını hatırlatarak, süt fiyatlarının o dönemde de üreticiye yeterli kazanç sağlamadığını söyledi. Bu nedenle birçok işletme sahibi, süt ineklerini kesime göndermek zorunda kaldı. Bunun sonucunda ise piyasada büyük bir açık oluştu ve et fiyatları hızla yükseldi. Genişyürek, bu absürt piyasanın o dönem hiçbir şekilde çözülemediğini ve etkili bir müdahale yapılamadığını belirtti. SÜT SEKTÖRÜNDEKİ KRİZ DERİNLEŞİYOR Hayvancılık sektörü, özellikle süt üreticileri, maliyet artışları ve krizler nedeniyle büyük zorluklar yaşıyor. Süt üreticisi Nevzat Genişyürek, Türkiye'de süt üretiminin ve hayvancılığın karşı karşıya olduğu derin sorunları detaylandırdı. Holstein ve Simental ırklarına sahip olan işletmesinde hayvan başına , ortalama 27-28 litre süt alındığını belirten Genişyürek, her bir hayvanın günlük özel 9 kilo yem tükettiğini, yaz aylarında ise bu miktarın 7-8 kilo aralığında olduğunu ifade etti. Yem çeşitliliği arasında yonca, by-pass, premix, soda, soya, beyaz saman ve silaj yer aldığını, tüm bu maliyetlerin toplamda büyük bir yük oluşturduğunu söyledi. SABİT VE DEĞİŞKEN MALİYETLER Besici Nevzat Genişyürek, aşı ve veteriner giderleri gibi sabit maliyetlerin bu hesaplamaların dışında tutulduğunu, bu nedenle toplam maliyetlerin çok daha yüksek olduğunu vurguladı. Bir düve öldüğünde, canlı başına 150.000 lira gibi büyük bir kayıp yaşandığını belirtti. "Bir düve, akşam girip sabaha karşı doğum yaparken kısmi felce yakalanabiliyor. Bu durumda veterinerin bile hayatta tutma oranı %50'nin altında” dedi. Buzağı ölümlerinin eskisi kadar yaşanmadığını ancak mevcut durumun çok tehlikeli bir noktaya gittiğini ifade etti. PİYASA REGÜLASYONU VE ÜRETİCİLERİN MAĞDURİYETİ Hayvancılık yapan Genişyürek, iç piyasada süt fiyatlarının regüle edilmesine rağmen, gidişatın tehlikeli bir noktaya geldiğini ve üreticilerin yaşadığı mağduriyetin tüm ülkeyi etkileyeceğini söyledi. “Makas açılacak, bunu yetkililerin bilmesini, görmesini istiyorum. Üreticilerin mağduriyeti sonucunda Türkiye Cumhuriyeti sancısını çekecek. Yetkililerin bireysel çıkarlar yerine ülkenin yapısal sorunlarına müdahale etmelerini bekliyoruz” şeklinde konuştu. “HAYVANCILIKLA İLGİLİ POLİTİKALAR DOĞRU KOORDİNE EDİLİRSE SORUNLAR AZALIR" CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, tarım ve hayvancılık sektörlerinde yaşanan sorunların giderek derinleştiğine dikkat çekti. Ömer Fethi Gürer, "Tarımda ve hayvancılıkta ciddi sorunlar var. Geçmişe kıyasla problemler önemli ölçüde arttı. Türkiye'de hayvancılık politikaları doğru şekilde koordine edilirse, üreticilerimizin belirttiği gibi, sorunlar azalır ve ithalata bile gerek kalmaz, kendi kendimize yeter hale geliriz. Yapılması gerekenler her ortamda dile getiriliyor." dedi. Gürer, mevcut durumu örnek vererek, "Şu an görüldüğü gibi, hayvanlar ahırda ve sağıma giren yaklaşık 70 hayvan bulunuyor. Bir o kadar da gebe düve var. Eğer bu yatırımı bugün yapacak olsanız, yapamazsınız." şeklinde konuşması üzerine hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, "Mümkün değil vekilim. Nerede? Ayrıca, sen bu sektöre girer misin diye sor vekilim. Adam alıyor, satıyor. Şurada mısır tarlasından çıkıyorsun, geliyorsun, hayvan burada doğum yapıyor. Gidiyorsun, burada hayvanlar itişiyor. Bir sürü sorunla karşılaşıyorsun. Buzağı hastalanıyor, serum takıyorsun. 24 saat senin enerjini emiyor. Bu kadar uğraşacağıma, paramı faize mi yatırırım, alıp mı satarsın? Ne yaparsan yap, bizden daha fazla kazanacağın kesin." şeklinde konuştu. KENDİ KENDİNE YETERLİ HALE GELİNMELİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım ve hayvancılığın stratejik önemi üzerine vurgu yaparak, bu sektörlerin ülkenin geleceği için kritik olduğunu belirtti. CHPli vekil Ömer Fethi Gürer, "Gıda, stratejik anlamda bir ülkenin geleceğidir. Tarım olmazsa, ülke ilerleyen aşamalarda dışa bağımlı hale gelir ve bu durum sömürgeleşmeye yol açar. Üretmeyen toplumlar, kendilerine dayatılanlarla yaşamlarını sürdürmek zorunda kalır." dedi. Gürer, tarım sektöründeki sorunların yalnızca üreticilerin deneyimlerinden öğrenilerek çözülebileceğine dikkat çekti. "Yetkililere sesleniyoruz: Sonucu bugünden belli olan yanlışı yapmayın. 4 yıl önce yapılan yanlış, bugün ithalatı getirdi. Avrupa'da hayvan varlığında birinci olduğumuzu söylemek yeterli değil. Uygulamanın sürekliliği önemlidir. Eğer üretici hayvanlarını bakabiliyor, yem sorununu aşabiliyorsa ve bu sürdürülebilir ise, bu işi yapıyor. Aksi takdirde, üreticilerimiz, 'Bu işe başladığımda böyle olacağını bilseydim, sürdürmezdim,' diyorlar." şeklinde konuştu. Gürer, kırsalda küçük aile tipi işletmelerin önemine dikkat çekerek, "Büyük işletmeler muhakkak olacak, ama küçük işletmeler büyük işletmelerin en büyük destekçisi. Küçük aile tipi işletmeler olumsuzluklarda bizi ayakta tutacak." dedi. Ayrıca, küçük aile tipi işletmelerde üretim yapan çiğ süt üreticilerinin uzun süre depolama imkanlarının bulunmadığını ve bu nedenle sanayiciye satmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Gürer, Türkiye'nin markalaşarak bu işletmelerin ürettikleri ürünleri katma değer yaratarak pazarlayabileceğini vurguladı ve "Müteşebbis işinden para kazanırsa, işini büyütür ve bu, Türkiye’ye yeni bir katma değerli ürün kazandırır. Büyüttüğü iş yeni bir aş, yeni bir iş demektir. Türkiye’ye yeni bir KATMA DEĞERLİ ÜRÜNÜN KAZANDIRILMASI DEMEKTİR." ŞEKLİNDE KONUŞTU. HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDEKİ YAPISAL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Hayvancılık yapan Nevzat Genişyürek, sektördeki sorunların yapısal olduğunu ve bu sorunlara köklü bir müdahale gerektiğini belirtti. Genişyürek, “Bizdeki sorunlar yapısal sorunlar. Bu sorunları gerçekten ülkemizi seviyorsak, bu sorunlara ciddi anlamda el atılmalı, sorunlara kökten müdahale edilmeli. Suni dokunuşların asla bizim sektöre bir faydası yok. Bunu herkes bilsin, kimse kimseyi kandırmasın. Gelin, sorunları kökten ele alalım.” dedi. Genişyürek, süt maliyetleri ve fiyatları arasındaki dengesizliğe de dikkat çekti. “Şu anda sütün maliyeti ile süt fiyatı kafa kafaya geliyor, ama bu işin içinde değişken maliyetler var. Bir düve öldüğü zaman benim değişken maliyetim artıyor. Adam bana maliyetimi 13 lira çıkarıyor. 'Yoncan var, mazotum var, işçin var' diyor. Bunları katıyorum, sana 13 lira maliyet çıkarıyorum, güzel. Ama benim içeride canlı hayvanım var. Hadi bir tane öldü, onu ne yapacağız? Ya da buzağım öldü, o da bir değişken maliyet. Niye bunu göz ardı ediyorsunuz? Değişken maliyeti hiç görmeden sabit maliyetimle 13 lira ile 14 lira arasında maliyet çıkarıyorlar.” şeklinde konuştu. Genişyürek, silaj ve yonca üretimini kendilerinin sağladığını ifade etti. “Şu anda silajımızı kendimiz yetiştiriyoruz, yoncamızı kendimiz yetiştiriyoruz. Diğer endüstri bitkilerine girmiyoruz, onlara girsek zaten onları üreten üreticinin hali de bizden kötü. Yine biz bir döngü sağlıyoruz; silajıyla, yoncasıyla bir döngü sağlıyoruz. Onların durumu bizden daha kötü. Şu an kavun, karpuz, patates gibi tarladaki ürünler... Hepimiz biliyoruz, hepimiz duyuyoruz. Şu an, inan, onların durumu bizden daha kötü.” diyerek mevcut sorunlara vurgu yaptı.

Yumaklı: Haber

Yumaklı: "Günlük 1000 Tonluk Sütü Biz Piyasadan Çekeceğiz''

Bir dizi inceleme ve ziyaretlerde bulunmak üzere Denizli'ye giden Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, programı kapsamında Acıpayam ilçesindeki Tarım Kredi Süt Ürünleri AŞ'yi ziyaret etti. Bakan Yumaklı burada yaptığı açıklamada Türkiye'nin 21,5 milyon ton süt üretimi olduğunu, bunun yüzde 50'sinin sanayiye gittiğini ifade ederek, sanayi tesislerinin bu sütten daha fazla pay alarak, daha fazla süt ve süt ürünlerinin üretilmesiyle birlikte hem içerideki ihtiyacı karşılamasını hem de ihracatla ilgili hedeflere ulaşmayı istediklerini dile getirdi. Tarım Kredi Kooperatiflerinin bu şekilde Türkiye genelinde 4 fabrikası olduğunu belirten Yumaklı, bu sayıyı artırmak için planların devam ettiğini söyledi. Son dönemde Türkiye'de süt konusunda birtakım gelişmeler olduğunu, bunları çok yakından takip ettiklerini vurgulayan Yumaklı, şöyle konuştu: "Hem sanayiyle hem de üreticiyle çok yoğun bir temas içindeyiz. Maalesef ki son dönemde, özellikle son 2-3 haftalık dönemde bazı sanayi tesislerinin özellikle geriye dönük faturaları düzenleyerek üreticinin gelirini azaltma yönünde ya da fiyatları düşürme yönünde birtakım faaliyetlerde olduğunu tespit ettik. Ticaret Bakanlığı'mız ile bunları çok yakından takip ediyoruz. Bizim üreticinin sütünü değerinde alarak bunu tüketiciye en uygun şartlarda ulaşmasını sağlayan sanayi kuruluşlarıyla ilgili hiçbir olumsuz görüşümüz yok. Ancak fırsattan istifade ederek, ortamı sadece kendi ulaşmak istedikleri menfaatlerine doğru evirmek isteyenlere karşı çok yoğun bir şekilde inceleme süreci başlatmış bulunuyoruz. Özellikle rekabet koşullarına da uygun olmayan şekilde bir araya gelerek üreticinin elinden değerinin altında ürün almakla ilgili bazı oluşumların da olduğunu tespit ettik, hem biz hem de Ticaret Bakanlığı'mız. Ticaret Bakanlığı'mız da bu yönüyle bunları araştırmaya ve incelemeye başlamış durumda." Bakanlık olarak, bu dönemde hem sıcaklıkların artması hem de üretimin çok olması sebebiyle oluşan süt fazlasını üreticiyi de korumak adına bir regülasyonla çözme yolunda geçen haftadan itibaren bir adım attıklarını dile getiren Yumaklı, "Yaklaşık 1000 tonluk günlük sütü biz piyasadan çekeceğiz. Eğer gerekiyorsa bu rakamı da fazlalaştıracağız. Sene sonuna kadar da bu regülasyona devam edeceğiz." dedi. Bu adımın regülasyon amaçlı olduğunu vurgulayan Bakan Yumaklı, "Üreticinin elinde ürünün kalmamasını sağlamak için yapıyoruz. Bunu kötüye kullanmak isteyen kuruluşları da buradan ikaz ediyorum tekraren; bu regülasyon amaçlı bizim yapmış olduğumuz süt tozuna çevirme işlemini, üreticinin elinden daha da ucuza almak için farklı bir yönüyle kullanmak isteyenlerin kesinlikle bu yola tevessül etmemelerini özellikle ikaz etmek istiyorum." ifadesini kullandı. "GEREKEN NE İSE HER İKİ BAKANLIK OLARAK DA YAPTIRIMLARI YAPACAĞIZ" Türkiye'de süt üretiminin her geçen gün arttığını belirten Bakan Yumaklı, şunları kaydetti: "Bizim istediğimiz şu, üretici kendi maliyetlerinin üzerine makul bir karla sürdürülebilir, verimli, kaliteli bir üretim yapmak adına bu üretimine devam edecek. Sanayimiz de bu ürünleri kullanacak, yurt içindeki ihtiyacı karşıladıktan sonra yurt dışındaki rekabete kendisini açmış olacak. Bu yolda da hem üreticilerimizin hem de sanayicilerimizin yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum. Üreticinin üretmiş olduğu ürünlerle alakalı fiyat düşümlerini görüyoruz. Bunun bir de tersi yönü var işin daha da ilginç tarafı. Maalesef üreticinin elinde alınan bu ürünlerin ödeme vadelerinin aslında perakende kanununa göre 30 gün içinde yapılması gerekirken bunun 4-5 aylara çıktığını da görüyoruz. Bütün bunların hepsi hem bizim hem de Ticaret Bakanlığı'mızın incelemesi altında. Gereken ne ise her iki bakanlık olarak da yaptırımları yapacağız. Amacımız, sanayi tarafını, üretim tarafını mağdur etmeden belli bir stabilizasyonda gitmesini sağlamak. Üretimin istediğimiz ölçüde hem yurt içi ihtiyaçları karşılayacak hem de yurt dışı rekabete açılacak hale gelmesinin tek yolu hem üreticinin hem de bunu işleyen sanayicinin kar etmesidir, hem de tüketicinin uygun fiyatta ürüne kavuşmasıdır." Fındık alım fiyatlarıyla ilgili de konuşan Bakan Yumaklı, fındığın çok önemli bir ihracat kalemi olduğunu, fiyatın hem yurt dışı rekabet hem de yurt içindeki maliyetler gözetilerek açıklandığını sözlerine ekledi.

Süt Fiyatına Büyük Darbe Haber

Süt Fiyatına Büyük Darbe

S.S Eskişehir Bölgesi Hayvancılık Kooperatifleri Birliği - HAYKOOP Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Bilir, süt fiyatlarında yaşanan düşüş ve üreticilerin yaşadığı sorunları dile getirirken çözüm önerilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. HAYKOOP Başkanı Bilir yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; ''Türkiye'nin süt piyasası, son aylarda önemli değişimler yaşıyor. Temmuz ayından itibaren sanayicilerin süt fiyatlarını geri çekmeleri, üreticilerin mağduriyetine yol açarken, çiğ süt üretim maliyetlerinin artması küçük aile işletmelerinin kapanmasına neden oluyor. Temmuz ayından itibaren, Türkiye'deki süt sanayicileri, çiğ süt fiyatlarını geri çekmeye başlamışlardır. Çiğ süt fiyatlarının sanayiciler tarafından düşürülmesi, üreticileri mağdur etmiştir. Süt üretim maliyetlerinin yüksekliği karşısında fiyatların azaltılması, üreticilerin zor durumda kalmasına neden olmuştur. Bu durum, hayvancılık sektöründe ciddi sıkıntılara yol açmıştır. Üreticiler, yüksek maliyetler nedeniyle süt üretimini devam ettirmekte zorlanmaktadır. Sanayicilerin bu kararı, süt arzının azalmasına ve piyasada dengesizliklere yol açma riski taşımaktadır. Artan girdi maliyetleri, çiğ süt üretimini zorlaştırmaktadır. Yem, enerji, işçilik ve diğer girdilerin fiyatlarındaki yükselişler, üreticilerin kar marjlarını daraltmakta ve sürdürülebilirliklerini tehlikeye sokmaktadır. Özellikle küçük aile işletmeleri, bu yüksek maliyetlere katlanmakta zorlanmakta ve kapanma riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Hükümet desteklerinin yetersiz kalması, küçük aile işletmelerinin zorlu koşullara karşı daha dayanıksız hale gelmesine neden olmaktadır. Süt piyasasında yaşanan fiyat dalgalanmaları, üreticiler ve tüketiciler için belirsizlik yaratmaktadır. Üreticiler, gelirlerinin istikrarsız olması nedeniyle planlama yapmakta zorlanırken, tüketiciler ise ürün fiyatlarındaki dalgalanmalardan etkilenmektedir. Sanayicilerin fiyat geri çekmesi, arz-talep dengesini bozmakta ve piyasadaki dalgalanmalara neden olmaktadır. Bu durum, hem üreticileri hem de tüketicileri olumsuz etkilemektedir. Süt piyasasındaki dengesizliklerin çözümü için, politika yapıcıların ve sektör temsilcilerinin işbirliği içinde çalışması gerekmektedir. Hükümetin, süt ve et fiyatlarındaki düşüşe karşı sessiz kalması, birçok kesim tarafından eleştirilmektedir. Üreticilerin sorunlarına hızlı ve etkin çözümler sunulmaması, sektörün geleceği için endişe yaratmaktadır. Hükümetin, süt ve hayvancılık sektörünü destekleyici politikalar uygulaması beklenmektedir. Çözüm Önerileri  1 Fiyat Güvencesi ; Çiğ süt fiyatlarının belirlenmesinde, üretici ve tüketici menfaatlerini gözeten bir fiyat dengeleme mekanizması oluşturulmalıdır. Bu, sürdürülebilir bir süt sektörü için önemlidir 2 Desteklerin Artırılması ; Hükümet tarafından, süt üreticilerine yönelik desteklerin artırılması, küçük aile işletmelerinin ayakta kalmasına yardımcı olacaktır. 3 Sektörel İşbirliği Süt üreticileri, sanayiciler ve politika yapıcılar arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi, piyasa dengesizliklerinin giderilmesine katkı sağlayacaktır. Bu çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi, üreticilerin, sanayicilerin ve tüketicilerin yararına olacaktır. Süt sektörünün daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması beklenmektedir.''

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.