SON DAKİKA
Hava Durumu

#Talat Yalaz

Porsuk Haber Ajansı - Talat Yalaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Talat Yalaz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CHP Bayramlaştı ve İmza Kampanyasını Başlattı Haber

CHP Bayramlaştı ve İmza Kampanyasını Başlattı

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından düzenlenen bayramlaşma programı ve imza kampanyasının başlangıcı il binası önünde törenle gerçekleştirildi. Bayramlaşma törenine, İl Başkanı Talat Yalaz, Milletvekili İbrahim Arslan, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Sivrihisar Belediye Başkanı Habil Dökmeci, İlçe Başkanları, İl ve İlçe Yöneticileri, Kadın ve Gençlik Kolları üyeleri ve partililer katılım sağladı. ''İçimizi acıtan bayramlardan birini yaşıyoruz'' diyen İl Başkanı Talat Yalaz, her zamankinden daha fazla birlikteliğe, berbaberliğe ve umuda ihtiyaç duyulan günlerden geçtiklerini ifade etti. Genel Merkezin talimatıyla tarihe geçecek bir imza kampanyasının başlatıldığını ifade eden İl Başkanı Yalaz, tüm Eskişehirlileri imza kampanyasına katılmaya davet etti. Vatanın, devletin ve memleketin sahipsiz olmadığını ifade eden Yalaz, ülkeyi bu zor ve kötü koşullardan kurtaracak olan ve içinde bulunan durumdan çıkaracak olanın yine milletin azim ve kararlığı olacağını söyledi. Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nu yanlarında, meydanlarda istediklerini söyleyen Yalaz, bundan sonraki bayramları da onunla kutlamak istediklerini söyledi. İmza kampanyası ile Eskişehir'de örnek bir çalışma yapılacağının altını çizen Yalaz imza kampanyası ile birlikte ayağa kalkacaklarını ve iktidar olana kadar oturmayacaklarını söyledi. İl Başkanı Talat Yalaz, Ekrem İmamoğlu için başlatılan imza kampanyasında ilk imzanın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından atılarak imza kampanyasının başlatılacağını söyledi. Törende bir konuşma yapan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, zor bir süreç yaşandığını ifade ederken, seçimi kazanmalarının üzerinden tam bir yıl geçtiğini söyledi. Bu günlerin geçtiğimiz yıl yaşanan ve büyük bir seçim zaferinin kazanılmasının ardından geldiğini ifade eden Ünlüce seçim zaferi ile kayyumların, tasarruf tedbirlerinin, belediyelere yönelik yaptırımların gündeme geldiğini söyledi. Korkmadıklarını, yılmadıklarını, mücadeleden vazgeçmeyeceklerini ifade eden Başkan Ünlüce, bu yaşananların sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve bir kişinin mücadelesi olmadığını ve bir demokrasi mücadelesi olduğunu söyledi. Ünlüce birlik ve beraberlik içerisinde başarıya ulaşacaklarının da altını çizdi. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt yaptığı konuşmada 31 mart zaferinin üzerinden bir yıl geçtiğini söylerken yeni bir zaferi kazanmanın başlangıcında olduklarını söyledi. 23 Mart'ta 15 milyon vatandaşın Ekrem İmamoğlu için imza verdiğini söyleyen Başkan Kurt bundan sonra kendilerine düşenin ise Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmak olduğunu ifade etti. Başkan Kurt yedi düvele karşı mücadele eden Kuvayi Milliyecilerin torunları olarak Recep Tayyip Erdoğan'a karşı her türlü mücadeleyi yapacaklarını söyledi. Direnişin her yerde, her alanda ve her koşulda sağlanmasını söyleyen Başkan Kurt bu gerçekleşmezse Ekrem İmamoğlu'nun tahliye olmasının mümkün olmadığını söyledi. Eskişehir'de üzerlerine düşen görevin imza kampanyasında kapı kapı gezerek 23 Mart'ta verilen oy oranının iki katı imza toplayacaklarını belirten Kurt, ''250 bin imzayı hep birlikte toplayalım bu konuda mücadeleye başlayalım'' dedi.   Törende bir konuşma yapan Milletvekili İbrahim Arslan, 19 mart tarihinde yaşananların demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğini söyledi. 19 Mart tarihinde yaşananların bir sivil darbe girişimi olduğunu ifade eden Arslan, 23 Mart'ta yapılan ön seçimde ise milyonlarca vatandaşın bu darbe girişimini püskürtmek üzere ayağa kalktığını söyledi. Tehlikenin çok büyük olduğunun altını çizen Arslan rejimin değiştirilmeye çalışıldığının ve herkesin sorumluluk duygusuyla ayağa kalkarak harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen yaptığı konuşmasında Ekrem İmamoğlu için başlatılan imza kampanyasında ilk imzayı atmanın hayatında ki en kıymetli imzalardan biri olacağını, büyük bir onurla ve gururla imzasını atacağını söyledi. Eskişehir'in Atatürkçü, laik ve Cumhuriyetçi bir şehir olarak yaratıldığını ve CHP iktidarında da tüm Türkiye'nin bu çizgide olacağını söyleyen Büyükerşen, ''Ne mutlu Atatürk'ün şehri Eskişehirliyim diyenlere'' dedi. 

Sandıktan Kaçmayın, Mertçe Mücadele Edin! Haber

Sandıktan Kaçmayın, Mertçe Mücadele Edin!

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanlığı tarafından sabah saatlerinde gözaltına alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek amacıyla basın açıklaması yapıldı. CHP Eskişehir İl Başkanlığı önünde yapılan açıklamaya, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr.  Yılmaz Büyükerşen, İlçe Başkanları, Belediye Başkanları, İl ve İlçe Yöneticileri, Kadın ve Gençlik Kolları Başkan ve üyeleri, Meclis üyeleri ve çok sayıda partili katılım sağladı. Basın açıklamasını yapan İl Başkanı Talat Yalaz şu ifadeleri kullandı; "Türkiye, halkın seçme ve seçilme hakkını, halkın iradesini ve seçtiklerini hedef alarak siyasi ömrünü uzatmaya çalışan Erdoğan iktidarının büyük siyasi saldırısıyla güne başladı. Erdoğan ve çevresindeki dar çıkar grubu halkın seçme ve seçilme hakkına açık bir darbe girişiminde bulunmuştur. Bu, millete topyekun bir saldırıdır.  Ülkemizde yapılan son seçimde halkın iradesiyle Cumhuriyet Halk Partimiz Türkiye’nin birinci partisi olmuştur. Milletin iradesiyle yükselen bu büyük güç, halkçı belediyecilik anlayışıyla, ön seçim kararlılığıyla, şeffaf ve adil yönetim ilkeleriyle iktidarın korkulu rüyası haline gelmiştir. Ve şimdi, seçimle kazanamayacaklarını anlayanlar, zorbalığa başvurmaktadır! Hedef alınan yalnızca Cumhuriyet Halk Partisi değil, milletin ta kendisidir. Erdoğan’ı sandıkta 4 kez yendiği için defalarca iktidarın saldırılarının hedefi olan Cumhurbaşkanı Ön Seçim Adayımız, Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve İstanbul’daki çalışma arkadaşları, belediye başkanlarımız, yol arkadaşlarımız, gazeteciler, fikir insanları, toplumun her kesiminden yurttaşlar bu sabah itibariyle gözaltına alınmıştır. BU BİR DARBEDİR! Milletin yerine karar vermek, halkın iradesinin yerine geçmek ya da ona engel olmak için güç kullanmak darbedir. Şu anda bir sonraki cumhurbaşkanını milletin belirlemesine engel olmak üzere bir güç devrededir. Bu güç, ülkeyi kendi iktidarı için rehin almak isteyen dar ve küçük bir çıkar grubudur. Bu güç bertaraf edilmezse, 86 milyon vatandaşımızın can ve mal güvenliği kalmayacak, ülkemiz felakete sürüklenecektir. Aynı şekilde, her türlü pervasızlığı kendine hak gören bu siyasi azınlık, bu sabah itibariyle Cumhuriyetimizin 100 yılı aşan temel ilkelerini ve işleyişini askıya almak ve çok partili demokrasi hayatımızı yok etmek için de harekete geçmiş durumdadır. Değerli yurttaşlarımız, Ekrem İmamoğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, adalet ve demokrasi talep eden herkesin ortak sesi, ortak nefesidir, ortak iradesidir. Bu mücadele, sadece Ekrem İmamoğlu’nun, sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin mücadelesi değildir! Bu, 86 milyonun geleceğine sahip çıkma mücadelesidir! Bugün de Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi ve 86 milyonluk büyük milletimiz bu darbenin karşısında sağlam ve dirayetli bir şekilde durmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidarın kumpaslarına dün boyun eğmediğimiz gibi bugün de boyun eğmiyoruz. Siyaseti iktidarın istediği sınırlarda yapmadık, yapmıyoruz. Ekrem İmamoğlu milletimize emanettir.  Esas güç millettir ve en sonunda mutlaka millet kazanacaktır... Hiç şüphe yok ki yine öyle olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak gücümüzü milletimizden ve Cumhuriyetimizden alıyoruz. Kararlıyız. Boyun eğmiyoruz. Milletin iktidarının müjdesini veriyoruz. Ülkeyi rehin almaya çalışanlara sesleniyoruz: Sandıktan kaçmayın! Mertçe mücadele edin! Ve buradan bütün milletimize sesleniyoruz, bütün Cumhuriyet sevdalılarını çağırıyoruz, 23 Mart’ta ön seçim sandıklarında buluşalım. Oylarımızla, irademizle, örgütlü gücümüzle, bu hukuksuzluğa dur diyelim! Her şey çok güzel olacak! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!"

Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’nun Omuzdaşı, Yoldaşı Olacağız Haber

Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’nun Omuzdaşı, Yoldaşı Olacağız

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Gençlik Kolları tarafından ilk kez düzenlenen Danışma Kurulu Toplantısı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Engin Orbey Sahnesinde düzenlendi. Düzenlenen Danışma Kurulu toplantısına CHP İl Başkanı Talat Yalaz, CHP Eskişehir İl Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Oğuzhan Demir, ADD Eskişehir Şube Başkanı Mehmet Avci, İlçe Gençlik Kolları Başkanları ile İl ve İlçe Gençlik Kolları üyeleri katılım sağladı.  Danışma Kurulu toplantısının açılış konuşmasını yapan CHP Eskişehir İl Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Oğuzhan Demir şu ifadeleri kullandı: “Bugün bu salonda bir ilki gerçekleştiriyoruz. Eskişehir’de, genç üyelerimizin katılımıyla ön seçim üzerine konuşmak, tartışmak ve ortak bir irade ortaya koymak için toplandık. Bu buluşma, yalnızca bir toplantı değil, demokrasiye, partimizin köklerine ve halkın iradesine sahip çıkma mücadelesidir. Ve bu mücadelede en büyük sorumluluk biz gençlerin omuzlarındadır. Bizler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin genç neferleri olarak, bu ülkenin aydınlık yarınları için mücadele ediyoruz. Unutmayalım ki CHP, sıradan bir siyasi parti değildir. CHP, Kuvayı Milliye’dir. CHP, emperyalizme karşı direnmiş, halkın bağrından kopmuş, Atatürk’ün bizlere emanet ettiği büyük bir devrim hareketidir. İşte bu yüzden, CHP’nin kaderi halkın kaderidir; CHP’nin geleceği ise Türkiye’nin geleceğidir. Şu anda tam da burada bizler bir ilki gerçekleştirirken inanın bana duygularıma hakim olmakta zorlanıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları tarihinde ilk kez Eskişehir'de bir danışma kurulu toplantısı gerçekleştiriyor. Bu gurur hepimizin arkadaşlar Bu gurur bu salonda bulunan tüm yoldaşlarımın Böylesine anlamlı bir toplantıda bizleri yalnız bırakmadığınız için hepinize çok teşekkür ediyorum. Bugün bu toplantıyı yaparken, ülkemizin içinde bulunduğu durum alenen ortada. Memlekette derin bir yoksulluk, adaletsizlik ve liyakatsizlik düzeni var. Gençler işsizlikle boğuşuyor, üniversite mezunu mühendisler asgari ücrete mahkûm ediliyor, tarikatlar devlet kurumlarını ele geçirmiş, KPSS'de 94 puan alıp mülakatta elenen genç arkadaşlarımız hayatına son veriyor. Halk en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Gençler geleceğini yurt dışında ararken, biz Cumhuriyet Halk Partililer burada kalıp bu düzeni değiştirmek için mücadele etmek zorundayız. Çünkü biz umudu başka ülkelerde değil, kendi ülkemizde büyüteceğiz. Çünkü bu ülke bizim ve biz ülkemizi karanlığa teslim etmeyeceğiz. Dostlar, memleket bir dönüm noktasına gelmiştir. Bizlerin üzerinde tarihi bir sorumluluk vardır. Partimizin almış olduğu bir önseçim kararı var, bunu biliyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Örgütleri olarak, partimizin aldığı bu kararı sırtımızda taşımak zorundayız. Ön seçim demokrasi adına hem ülkemiz hem de partimiz için çok önemli. Cumhuriyet Halk Partisi, cumhurbaşkanlığı gibi çok özel ve önemli bir görev için dahi ön seçime gidebiliyorsa milletvekilliği seçiminde, başkanlık seçimlerinde, meclis üyesi seçimlerinde de daimi bir şekilde ön seçime gidebilir. 23 Mart'ta ortaya koyulacak irade bunun işaretidir. Bu da Cumhuriyet Halk Partisi'nin demokrasiye olan sıkı inancının eseridir. Tek adam rejimine karşı başlattığımız yeniden demokratikleşme ve cumhuriyet değerlerine, özümüze yeniden dönüş hareketinin meşalesi 23 Mart'ta güçlü bir şekilde yakılacak. Bizler de Cumhuriyet Halk Partisi'nin evlatları olarak bu demokrasi şölenine ortak olmak ve adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'na destek olmak için sandıklara akın etmeliyiz, edeceğiz de. Hemen akabinde kırmızı yeleklerimizi giyecek ve sokak sokak, cadde cadde umudu örgütleyeceğiz. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nun her an omuzdaşı, yoldaşı olacağız. Terlediğinde alnının terini sileceğiz. Ve Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı seçtireceğiz yoldaşlar en ufak bir şüpheniz olmasın. Halkın iradesi Erdoğan'ın iradesinin ve kibirinin üzerindedir. Bunu tüm Türkiye'ye göstereceğiz arkadaşlar. Yaşasın demokrasi. Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi. Yaşasın ön seçim.” dedi. CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz toplantıda yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Bir danışma kurulunun toplantısının organize edilmesi sebebiyle İl Gençlik Kolları Başkanımızı ve yönetimini ayrıca kutluyorum. Bu çok kıymetli bir girişim. Az önce Eskişehir’de ilk defa yapıldığını da öğrendim. Bu nedenle tüm gençlik örgütlenmesini de ayrıca tebrik ediyorum. Üstelik çok anlamlı bir zamanda gerçekleşiyor. Çünkü önümüzde kritik bir süreç var. Bu sürecin ilk adımlarını hep birlikte atıyoruz. Bu süreç, ülkemizin içinde bulunduğu zor koşulların bizler için olduğu kadar toplumun tüm kesimleri için de bir erken seçimi zorunlu kıldığı bir dönemdir. 23 Mart’ta sadece Cumhurbaşkanı adayını belirlemekle kalmayacağız. Aynı zamanda sadece Cumhuriyet Halk Partililer için değil, tüm ülke adına bir erken seçim sürecinin fitilini ateşlemiş olacağız. Bu erken seçimi en çok arzulaması gereken kesim ise gençlerdir. Gençlerin düzenlediği bu danışma kurulunda ben özellikle memleket sorunlarından ziyade gençlerin geleceğe umutsuz bakmasından ve bu ön seçimin, ardından gerçekleşecek genel seçimin gençler için ne kadar kritik olduğundan bahsetmek istiyorum. Biz gençler, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve muasır medeniyetler seviyesini hedef gösterdiği Cumhuriyet’in mirasçılarıyız. Türkiye, 1929 Ekonomik Buhranı’nı en hafif atlatan ülkelerden biri olacak kadar kendi dinamikleriyle ekonomik olarak gelişmiş, halkı için refah sağlayabilmiş bir ülkeydi. Ancak bugün, ne yazık ki gençlerin umutsuzluk anlamında en kötü durumda olduğu ülkelerden birine dönüştü. Bunun temel nedeni kötü yönetimdir. Tek adam rejimi, ülkemizi bu hale getirmiştir. Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 yıllık iktidarının sonunda bu ülkeye verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. O göreve devam ettiği sürece ülkemiz daha da kötüye gidecek, gençlerimiz umutsuzluğa sürüklenecek, beyin göçü artarak devam edecektir. Bu yüzden önümüzde tarihi bir fırsat var. Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri olarak 23 Mart’ta bir Cumhurbaşkanı adayı belirleyeceğiz ve ardından onu Cumhurbaşkanı yapmak için birlikte mücadele edeceğiz. Bu süreçte özellikle gençlere büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Bir asır önce, Kurtuluş Savaşı’nda, Kuvayı Milliye ruhuyla genç vatanseverler mücadele etti ve bu ülkenin bağımsızlığını kazandı. Bugün de aynı ruhu yeniden canlandırmak zorundayız. Bugün buradan, gençlerin azim ve kararlılığından bu ruhun hâlihazırda içimizde yaşadığını görüyor ve sürecin başarıya ulaşacağına yürekten inanıyorum. 23 Mart’ta büyük bir sorumluluk üstleneceğiz. Tek bir adayımız var. Peki, neden ön seçime gidiyoruz? Çünkü biz sadece bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemiyoruz, aynı zamanda güçlü bir irade ortaya koyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ön seçim kararı almasından bu yana Ekrem İmamoğlu’na yönelik saldırıların arttığını görüyoruz. Onun yol arkadaşları tutuklanıyor, mesnetsiz davalar açılarak sindirilmeye çalışılıyor. Hatta 30 yıllık diploması bile sorgulanıyor. Peki, biz Cumhuriyet Halk Partililer, özellikle devrimci gençler olarak ne yapmalıyız? Ekrem Başkan’ın arkasında durmalıyız! 23 Mart’ta güçlü bir şekilde sandığa giderek ona sahip çıktığımızı göstermeliyiz. O gün, dosta güven, düşmana korku salacağız. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’ndan korkuyor. Ve biz de ona, bu korkunun boşuna olmadığını göstereceğiz. Bir milyon yedi yüz bin üyeye sahip bir partinin güçlü desteğiyle yola çıkan bir Cumhurbaşkanı adayının karşısında kimse duramaz. Hele ki bu bir milyon yedi yüz bin kişi, Kuvayı Milliye ruhunu içinde taşıyan vatanseverlerden oluşuyorsa! Hele ki bu dik duruş, ülkesine sahip çıkmaya kararlı siz değerli gençlerden geliyorsa! İşte bu yüzden, 23 Mart’ta güçlü bir katılım sağlamalı, sandıklara sahip çıkmalıyız. İl Gençlik Kolları Başkanımızın da söylediği gibi, o gün sandıkları patlatmalıyız. Eğer ön seçimlerin parti içi aday belirleme süreçlerinde etkili bir yöntem olmasını istiyorsak, öncelikle bu sürece sahip çıkmalıyız. 23 Mart’ta gençler olarak ayağa kalkacağız ve iktidar olana dek bir daha oturmayacağız.” dedi. CHP Odunpazarı İlçe Gençlik Kolları Başkanı Ali Eren Doğan ve Tepebaşı İlçe Gençlik Kolları Başkanı Berk Doğdu' da yaptıkları konuşmalarda haftasonu yapılacak olan ön seçim için gerekli hazırlıkları yaptıklarını ve Eskişehir'den yüksek bir oranda katılım sağlanması için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.

Eskişehir'den Açıköğretime Sahip Çıkma Çağrısı Yapıyoruz! Haber

Eskişehir'den Açıköğretime Sahip Çıkma Çağrısı Yapıyoruz!

CHP Genel Merkez Eğitim Takımı, Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş öncülüğünde Eskişehir’de ziyaretlerde bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanlığında,  İl Başkanı Talat Yalaz, Parti Meclisi Üyesi Prof. Dr. Armağan Erdoğan, Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; "Sayın basın mensupları, Bugün burada Parti Meclisi Üyemiz Prof. Dr. Armağan Erdoğan, Eskişehir Milletvekillerimiz Jale Nur Süllü, İbrahim Arslan ve Utku Çakırözer ile birlikte birbirinden değerli akademisyenimiz ve rektörümüzle bir araya geldik. Eskişehir, üniversite dendiğinde ülkemizde akla gelen ilk şehirlerden, Anadolu Üniversitesi ise açıköğretim denildiğinde aynı şekilde akla gelen ilk üniversitelerdendir. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi, 1982 yılında Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in "Duvarsız Üniversite" vizyonuyla kurulmuş, milyonlarca vatandaşımıza yükseköğrenim imkanı sunmuş, sadece Türkiye'nin değil dünyanın da en köklü ve saygın eğitim kurumlarından biridir. Ancak Türkiye’deki bütün kurumlarda olduğu gibi son yıllarda yaşanan gelişmeler, bu güzide kurumun siyasi müdahalelerle adım adım çöküşe sürüklendiğini göstermektedir. Ülkemizde yüksekeğitimde kapasite sorunlarının çözümünde, meslek eğitimi ve yaşam boyu eğitimde öncü bir kuruluş olan Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi; 22 lisans, 40 önlisans ve 14 kategoride 121 sertifika programı sunmaktaydı. Burası, açık ve uzaktan eğitim faaliyetlerini; 4 kıtada yaklaşık 40 ülkede, engellilerden hapishanelerdeki hükümlülere kadar, örgün eğitime devam edemeyen herkese kaliteli ve etkili bir şekilde, yer ve zamandan bağımsız olarak sürdürmekteydi. Ne yazık ki geçtiğimiz haftalarda Açıköğretim Fakültesi'nde çok farklı boyutlarda kasıtlı bir sorunlar yumağı oluşturulmaktadır. Açıköğretim felsefesi yerle bir edilmiştir, öğrenme yöntemleri, süreçleri malzemeleri güncellenmek ve yenilenmek yerine yok edilmiştir, Birikimli kadrolar dağıtılmıştır, Mali kaynakları üniversitenin gelişimi ve öğrenciler aktarılmak yerine merkezi bütçeye ve siyasi projelere aktarılmış, Açıköğretimin mülklerinin satışının yapılacağı duyulmaktadır. Yakın zamanda tüm anabilim dalları kapatılmış; Mühendislik, işletme, hukuk, iletişim, idari bilimler, güzel sanatlar, inşaat, sağlık vb. farklı alanlardan gelen öğretim üyeleri, kendilerine sorulmadan üniversitenin içindeki farklı birimlere kadrolarıyla aktarılmış, Sadece açık ve uzaktan öğrenme ile uygulamalı iletişim alanından doçent olan 27 öğretim üyesi ile bu büyük sistemin yönetilmesi istenmiştir. 19 Şubat 2025’te YÖK tarafından 2547 Sayılı Kanun'da yapılan değişiklik uyarınca, mevcut öğrencilerin statülerinin korunması şartıyla İktisat ve İşletme Fakülteleri kapatılarak, öğrenciler Açıköğretim Fakültesine, öğretim üyelerinin kadroları da üniversite içindeki farklı fakülte ve yüksek okullara aktarılmıştır. 359 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile merkezi açıköğretim hizmeti vermek üzere kurulan İşletme ve İktisat Fakülteleri, Açıköğretim hizmeti vermediği ve diplomaları eleştiri aldığı gerekçesiyle pasif duruma düşürülmüştür. Bu değişiklikler yapılırken dünyadaki hangi eğilim, yaklaşım ya da gelişmeye göre veya Türkiye’nin hangi sorun alanını düzeltmeye dönük olarak yapıldığı kamuoyu ile ve konunun muhatapları ile paylaşılmamıştır. İstifade edilmesi gerekirken bu birikimin dağıtılmasının bir mantığı yoktur. Zaman içinde elbette farklı kararlar alınabilir, iyileştirmeler yapılabilir, yapılmalıdır da. Ama bütün bunların bir kamu anlayışı içerisinde şeffaf ve hesap verebilir nitelikte yapılması gerekir. Oysa biz son yıllarda neyi görüyoruz? Siyasi ve liyakatsiz atamaların üniversitelere, YÖK’e de işlediğini görüyoruz. Siyasi atamalarla gelen liyakatsizlik ve kadrolaşma bilimin ilerlemesini engelliyor. Açıköğretim Fakültesi'nde yaşanan sorunların temelinde, liyakati değil siyaseti düşünerek yapılan rektör atamaları yatmaktadır. Üniversiteyi tanımayan, kültürünü, geleneğini, süreçlerini bilmeyen, yöneticilik tecrübesi olmayan liyakatsiz atamalarla üniversitede kadrolaşma artmış, akademik çalışma barışı ve ortamı bozulmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin ret kararına rağmen Cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler, kendilerine yakın rektör yardımcıları ve dekanları tercih ederek üniversiteleri kendi siyasi bahçeleri haline getirmişlerdir. Bu bir yandan akademik başarının düşmesine, bir yandan da üniversitedeki çalışma ortamlarının bozulmasına yol açmıştır. Sayın basın mensupları, Bugün burada, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde neler yapıldığını 3 başlıkta kamuoyu ile paylaşmak isteriz. Akademik kadro herhangi bir açıklama yapılmadan dağıtılmıştır.   Fakülte içindeki tüm anabilim dalları kapatılarak, "Açık ve Uzaktan Eğitim Bölümü" adı altında tek tipçi bir yapı dayatılmaktadır. Bu durum, farklı disiplinlerden gelen öğretim üyelerinin uzmanlık alanlarının göz ardı edilmesine ve akademik çeşitliliğin ortadan kaldırılmasına yol açmaktadır.  Fakülte bünyesindeki 155 akademisyenden sadece "Uzaktan Öğretim" alanında doktora yapmış olanların atanması kararlaştırılmış, diğer alanlardaki uzmanlar başka bölümlere gönderilmiştir. "Uygulamalı İletişim" ve "Eğitim İletişimi" gibi alanlarda doktora yapmış akademisyenlerin de atamaya dahil edilmesi, sürecin şeffaflıktan uzak ve keyfi bir şekilde yürütüldüğünü göstermiştir.  Akademisyenlerin görüşleri alınmadan, şeffaflık ve katılımcılıktan uzak bir şekilde yapılan bu atamalar, fakülte içinde büyük bir huzursuzluk ve belirsizlik yaratmıştır. Hangi akademisyenlerin fakültede kalıp hangilerinin transfer edileceği konusunda herhangi bir açıklama yapılmamış, akademisyenlerin kariyer planlamaları ve akademik çalışma huzurları olumsuz etkilenmiştir.  Akademisyenlerin başka fakültelere sürgün edilmesi, bu fakültelerdeki akademik kadro planlamasını alt üst etmekte, Dr. Öğr. Üyesi ve Doçent kadrolarında bulunan akademisyenlerin kariyer ilerlemelerinde gecikmelere yol açmakta, ders yükü, norm fazlası ve çeşitli yetersizlikleri ortaya çıkarmaktadır. Bu durum, fakülte ve üniversite genelinde bir domino etkisi yaratarak, akademik verimlilik ve kurumsal itibara zarar verebileceği endişesi doğurmaktadır. Bu yapılanlar aslında kurumsal özerkliğin yok edilmesidir.Fakültenin mali varlıkları elinden alınarak, siyasi çıkarlarla harcanmak istenmektedir. Bu durum mali özerkliği hiçe saymaktadır.  Ekonomiyi kötü yönetenler, bütün kurumları parti kurumu haline getirmekle kalmıyor mali kaynaklarına da el koyuyorlar. Açıköğretim Fakültesi'nin yıllar içinde biriktirdiği mali kaynaklar, siyasi amaçlar için harcanıyor. Öğrencilerden alınan öğretim ücretleri, fakültenin gelişimi yerine iktidarın siyasi projelerini gerçekleştirmek için başka yerlere aktarılmaktadır. 2014 yılında Türk Dünyası Vakfı'na yapılan 300 milyon liralık aktarma, bu durumun en çarpıcı örneğidir. Bu durum, fakültenin mali yapısını zayıflatmakta ve hizmet kalitesini düşürmektedir.  2014 yılında 1,5 milyar TL nakit rezervi ve yıllık 500 milyon TL geliri olan Açıköğretim Fakültesi, bugün mali krizle boğuşmaktadır.  Açıköğretim fakültesinin hizmetleri sonucu oluşan gelir fazlası 2010 yılından itibaren merkezi yönetimce alınması kanuna eklendi. Sonraki yıllarda da yine bütçe kanunlarında yer alan hükümlerle her yıl yaklaşık 250 Milyon TL. YÖK Başkanlığına aktarılmış. Ek 44. Madde ile de yıl içinde oluşacak gelir fazlalarının %80’i her üç ayda bir YÖK Başkanlığına aktarılması öngörülmüştür.  Döner sermaye gelirlerinin azalması nedeniyle üniversite, maaş ödeyememe sorunuyla karşı karşıyadır.Üniversitenin farklı şehirlerde sahip olduğu mülkleri satılmak istenmektedir.  2014 yılından itibaren Açıköğretim Sistemindeki öğrenci sayılarındaki düşüşler, sınav, vb. maliyetlerinin artması, kaynakların YÖK ve bazı vakıflara aktarılması nedeniyle üniversitenin ekonomik sorunlar yaşamasına, öğrenciden yıllık yaklaşık 5.000 TL öğretim gideri almasına rağmen kaliteli hizmet sunulamamasına yol açmıştır.  Üniversitenin mali sıkıntı gerekçesiyle açıköğretim bürolarını kapatarak gayrimenkulleri paraya çevirme 90'dan fazla binasını satışa çıkarmaya hazırlanması iddiası bulunmaktadır. Bunun gerekçesi yine kamuoyu ile paylaşılmamıştır.    Hazine, 1 Ağustos 2024 tarihi itibarıyla Tek Hesap sistemine geçmiştir. Buna göre, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında mevduat hesapları hazine adına açılan hesaplara aktarılmıştır. Bu nedenle, gayrimenkullerin satışından elde edilecek gelirler de hazineye gidecek ve üniversitenin nakit açıklarını kapatılmasına pek yaramayacaktır.  Üniversitenin yurt dışı eğitim hizmetlerinin Maarif Vakfı tarafından yerine getirileceği konuşulmaktadır, bu konu da ayrı bir tartışma konusudur. Peki biz CHP olarak açıköğretime nasıl bakıyoruz? Bize göre çağımızın ihtiyacı yeniliktir! Ancak bu yeniliğin doğru stratejilerle, iyi planlanmış, katılımcı ve şeffaf bir süreçle yürütülmesi gerekmektedir.   Küresel bilgi devriminin yaşandığı, bilginin hızla yaratıldığı ve yayıldığı, hatta hemen eskidiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu gelişme, değişim ve dönüşümler yaşamın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da çok etkili olmuş, ülkemizin değişen ve çeşitlenen eğitim ihtiyaçları da dijital teknolojilerin sunduğu zorluklar ve fırsatlar bağlamında, yüksekeğitimi, özelde de Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemini yenilemek, öğrencilerin taleplerine uygun hale getirmek dahası sistemi ulusal bir strateji olarak görmek zorunluluk haline gelmiştir.  Bu kapsamda; Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemini; açıklık, esneklik, uygun fiyatlılık, teknoloji destekli, yenilikçi, kaliteli ve akredite, öğrenmeyi öğreten, ihtiyaç temelli programlarla, yaşam boyu öğrenme ve mesleki ve kişisel gelişim olanakları sağlayan, erken çocukluluktan emekliliğe kadar, yaş, cinsiyet, ırk, inanç ve coğrafi konumdan bağımsız olarak herkesin erişimini sağlayan, toplumun ihtiyaçlarını karşılayan, ulusal ve uluslararası alanda tanınan ülkenin önde gelen Açık ve Çevrimiçi Üniversitesi haline getirmek gerekmektedir. Bu doğrultuda; Öncelikli olarak tüm paydaşların katıldığı bir arama konferansı ile dünyada birçok örnekte olduğu gibi, ülkemizde 2009 yılında diğer üniversitelerde (Atatürk, İstanbul ve Ankara) kurulmuş olan açık ve uzaktan öğrenme programlarını Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi bünyesinde birleştirmek Türkiye’nin Açıköğretim Üniversitesi haline getirmek, Açıköğretim Sistemini disiplinler arası, hibrit eğitim uygulamaları yapan bir sistem olarak yeniden tasarlanmak, Açıköğretim ders materyali üretiminde, öğrencinin kendi kendine öğreneceği çok kanallı, çoklu ortam öğretim/öğrenme yaklaşımını benimsenmesi, tabletlere/akıllı telefonlara kolayca indirilebilen, öğrenciler için özelleştirilmiş, ulusal ve uluslararası erişilebilirlik standartlarına uyan, çok dilli materyaller kullanmak, Sanal gerçeklik, yapay zeka, analitikler, büyük veri, bulut teknolojisi gibi yeni bilgi ve iletişim teknolojilerini Açıköğretim Sisteminde araçsallaştırılmış biçimde kullanarak, eğitim öğretim sisteminin bir ekosistem içinde dijitalleşmesi sağlamak gerekmektedir. Bugün Eskişehir’den açıköğretime sahip çıkma çağrısı yapıyoruz! Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi, sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda Türkiye'nin toplumsal hafızasının ve eğitimde fırsat eşitliğinin sembolüdür. Kamuoyunu, sivil toplum kuruluşlarını, öğrencileri, akademisyenleri ve eğitim camiasını bu hukuksuzluğa karşı seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu süreçte akademinin ve bilimin yanında durmaya devam edeceğiz. Çünkü, eğitimin her kademesinin nitelikli, fırsat eşitliğine dönük ve dünyaya açık bir yapıda olması, ülkemiz için çok önemlidir. Bu sebeplerle, parti programımızda bu yönde hedefler belirliyoruz. Bizim en büyük yatırımımız insana olan yatırımdır. Eğitimi yaşam boyu öğrenme anlayışıyla, teknolojiden faydalanarak ilgili tüm tarafların katılımıyla yeniden kurgulayacağız. Bu oldu bitti anlayışı, hesap vermeyen, şeffaf olmayan ve kamu kaynağını kendi ideolojik saplantılarına heba eden anlayışı hep birlikte bitireceğiz. Saygılarımızla."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.