SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tbmm

Porsuk Haber Ajansı - Tbmm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tbmm haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eskişehir Halkı, Hukuksuzluklara Karşı Sessiz Kalmayacak! Haber

Eskişehir Halkı, Hukuksuzluklara Karşı Sessiz Kalmayacak!

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı Kaymaz Mahallesi’nde, TMSF bünyesindeki Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’nin mahkeme kararlarına rağmen hukuksuz bir şekilde devam eden projelerini Meclis gündemine taşıdı. Süllü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, Eskişehir 1. ve 2. İdare Mahkemeleri tarafından verilen yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarına rağmen altın madenciliği faaliyetlerinin sürdüğü iddialarını dile getirerek, bu durumun hukuk devleti ilkesini ve yargı kararlarının bağlayıcılığını hiçe saydığını belirtti. “YARGI KARARLARINA RAĞMEN HUKUKSUZLUK SÜRÜYOR” Süllü, TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesiyle, yargı kararlarını hiçe sayan faaliyetlerin sorumlularını ve Bakanlığın denetim mekanizmalarındaki eksiklikleri sorguladı. Kaymaz ve Sarıcakaya’da sürdürülen vahşi altın madenciliği projelerinin çevreye ve halk sağlığına yönelik ciddi tehditler oluşturduğunu belirten Süllü, “Yargı kararlarını yok sayarak faaliyetlerine devam eden şirketlere karşı Bakanlığın etkin denetim mekanizmalarını işletmesi ve halkın yaşam hakkını koruması bir zorunluluktur. Mahkemeler, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı davalar sonucunda projelere ilişkin yürütmeyi durdurma ve iptal kararları vermiştir. Ancak şirket, bu kararları yok sayarak projelerini sürdürmektedir. Eskişehir halkı, bu hukuksuzluklara karşı sessiz kalmayacaktır.” dedi. “BAKANLIK DENETİMLERİ NEDEN YETERSİZ?” Süllü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanının yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Eskişehir 1. İdare Mahkemesi’nin yürütmesini durdurduğu ve iptal ettiği 3. Atık Maden Depolama Tesisi projesinin inşasına kim veya kimler izin vermiştir? Yargı kararlarına rağmen, iptal edilen projeye ilişkin inşaat faaliyetleri neden denetlenmemiş ve durdurulmamıştır? Bu süreçte sorumlu idari makamlar hakkında herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır? Sarıcakaya Altın ve Gümüş Madeni projesine yönelik Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına karşın, faaliyetlerin devam ettiği yönündeki iddialar doğru mudur? Doğru ise bu hukuksuzluğun önlenmesi adına Bakanlığınızca ne tür adımlar atılmıştır? ÇED olumlu kararlarına ilişkin mahkemelerce alınan yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarına rağmen projelerin uygulanmaya devam etmesi, Bakanlığınızın denetim ve müdahale mekanizmalarında bir eksiklik olduğunu göstermekte midir?” şeklindeki sorularına Bakan Kurum’dan yanıt istedi.

Çiftçilere Ödenen Desteklerin 1.4 Trilyonu Eksik! Haber

Çiftçilere Ödenen Desteklerin 1.4 Trilyonu Eksik!

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Meclis’te yaptığı basın toplantısında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesini değerlendirdi. AKP’nin 22 yıllık iktidarında, üretmeyi ceza gibi gösterip ithalatı ödül gibi dayatarak tarımı çökerttiğini kaydeden Milletvekili Sarıbal, “‘Türkiye Yüzyılı’ diyerek süslenen ama gerçekte halkı borç yüzyılına sürükleyen 2025 yılı bütçesinin, AKP’nin 22 yıllık adaletsizliğinin ve israfının belgesi olduğunu söyledi. Bütçenin halkın refahını artıracak bir araç olmaktan çok, iktidarın lüksünü ve yanlış politikalarının bedelini halka ödetme aracı haline geldiğini vurgulayan Sarıbal, “2025 bütçesinde asgari ücretlinin, emeklinin ve çiftçinin payına yine yoksulluk düşüyor. Halk, enflasyonla mücadele ederken, iktidar israfın tadını çıkarıyor. Öyle bir noktadayız ki, topraklarımızı ekmek yerine ithal buğday, mısır, hatta saman almayı ‘ekonomik başarı’ diye yutturuyorlar! Yetiştirdiği mahsulün karşılığını alamayan çiftçi, toprağını terk ediyor. Artık şehirlerdeki ucuz işgücü ordusuna yeni üyeler kazandırıyorlar. 2002’de 26,6 milyon hektar olan ekili-dikili alan, 23,9 milyon hektara gerilemiş. Yani 2,6 milyon hektar tarım alanı yok olmuş. ‘Bunu nasıl başardınız?’ diye sorsanız, muhtemelen ‘Marketlerde bolluk var, ne güzel!’ diyecekler. Çünkü AKP için market raflarındaki ithal ürünlerin bolluğu tarımsal başarı zannediliyor” diye konuştu. ÇİFTÇİLERE ÖDENEN DESTEKLERİN 1,4 TRİLYONU EKSİK Tarımın GSYH’deki payının 2002’de yüzde 10,2 iken 2024 yılı sonunda ise yüzde 5,2’ye düşeceğini belirten Sarıbal, “Öte yandan 2002 yılında tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki payı yüzde 35 iken, bu oran 2024 yılının ilk yarısında ise yüzde 14,7’ye gerilemiştir. Çiftçilerin bankalara olan borçları Ekim 2023’te 551 milyar lira iken yetersiz desteklemeler nedeniyle yüzde 42,3 oranında artarak Ekim 2024’te 784 milyar liraya yükseldi. 2004-2024 yılları arasında çiftçilere verilen destekler 30 kat artarken, çiftçilerin bankalara olan borçları 147 kat artmıştır. Orta Vadeli Program’a göre 2025 yılı için öngörülen GSYH 61,5 trilyon lira olduğuna göre çiftçilere bunun yüzde 1’i olan 615,4 milyar lira destek verilmesi gerekmektedir” dedi. 2025 yılı Bütçe Kanunu’nda destekleme ödemelerinin 135 milyar lira olduğunu, çiftçilere eksik ödenen destek miktarının 480 milyar lirayı bulduğunu hatırlatan Sarıbal, 2007-2025 yılları arasında çiftçilere toplam 495 milyar lira destek ödenirken; eksik ödenen destek miktarının 1,4 trilyon liraya ulaştığını açıkladı. ÜRETİCİYİ DESTEKLEMEYEN YOL HARİTASI ET FİYATLARINI DÜŞÜRMEZ! 15 yılda toplam 11,8 milyar dolar harcanmasına rağmen kırmızı et fiyatlarının kontrol altına alınamadığını, fiyatların yoksul halkın ulaşılabileceği seviyelere düşürülemediğini kaydeden Sarıbal, Türkiye’nin 2025 yılı için 520 bin baş besilik sığır ithal etme kararı aldığını açıkladı. Avrupa’dan bu yoğunlukta ithal edecek hayvan bulmanın zor olduğuna dikkati çeken Sarıbal, “Belki birkaç yıl içerisinde ithalat zorunlu olarak bitecek. Yani kara göründü, paran varsa bile ithalat yapamayacaksın. Artık Türkiye’nin yerli kaynaklarını ciddi şekilde harekete geçirmesi; ciddi yol haritaları, gerçekçi üretim planları yapması; hayvan varlığını artırmak için yetiştiricileri desteklemesi gerekir. Oysa iktidar hayvancılığa ayrılan desteklerin toplam destekleme içindeki payını giderek azaltıyor. Söz konusu desteklerin payı 2023’te yüzde 24,2 iken, 2024 yılında yüzde 21,6’ya 2025 yılında ise yüzde 20,1’e düşürülecektir. Bunun anlamı; yoksulların hayvansal proteine erişiminin giderek daha zor hale geleceğidir” dedi. “HALKIN EKMEĞİNİ BÜYÜTEMEDİNİZ” Milletvekili Orhan Sarıbal, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın 2023 yılında Türkiye’nin 68,5 milyar dolar tarımsal hasıla ile Avrupa’da birinci, dünyada ise dokuzuncu sırada olunduğu açıklamalarına ise “Siz halkın ekmeğini büyütebildiniz mi, onun cevabını verin. 2002 yılında iktidara geldiğinizde kriz koşullarına rağmen kişi başı buğday üretimi 295 kiloydu. Aradan geçen 22 yılda kişi başı buğday üretimini tam 52 kg azaltarak 243 kiloya düştü. Şimdi anladınız mı halkın temel gıdası ekmeği niçin pahalı yediğini? Yoksa Rusya ve Ukrayna’dan buğday ithal edip un ihracatında birinciyiz diyerek övünmek marifet değildir. Rusya- Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında olduğu gibi bir gün tekrar paranız olsa bile buğday ithal edemeyebilirsiniz” sözleriyle yanıt verdi.

Kırsala Dönüş İçin Yeni Adımlar Atılmalı Haber

Kırsala Dönüş İçin Yeni Adımlar Atılmalı

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Köy Kanunu’na ilişkin düzenlemeleri değerlendirdi ve kırsala dönüş adına gerekli adımların atılmadığını vurguladı. Gürer, aynı zamanda torba kanun teklifleri ile yapılan düzenlemelerin yetersizliklerine ve Anayasa’ya aykırı içeriklere dikkat çekti. KÖY KANUNU BEKLENTİLERİ KARŞILAMADI CHP Niğde Milletvekili  ve TBMM Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, Köy Kanunu’ndaki değişiklikle ilgili  düzenlemenin yetersiz olduğunu söyledi. "Kanun teklifini ilk gördüğümde üzerinde 'Köy Kanunu' yazınca köylerle ilgili güzel düzenlemeler yer alabilir diye heyecanla  komisyona gittim ama 1’inci maddeden başka köyle ilgili bir husus yer almıyor. Burada da Köy Kanunu’nda yapılan uygulamayla, 2 bin metrekare olmak üzere, tescil edilen parsellerin köyde ikamet eden ve köy nüfusuna kayıtlı olup evi bulunmayan ihtiyaç sahiplerine verilmesiyle ilgili, 2017’de yapılan düzeltmeyle ilgili süreç uzatılıyor” dedi. Gürer, Türkiye’de köylerin büyükşehir yasasıyla önemli ölçüde dönüştüğünü hatırlatarak, "Türkiye'de 34 bin köy varken büyükşehir yasasıyla köylerimizin sayısı 18 binlere düştü, diğerleri büyükşehir kırsal mahalleye dönüştü. Köyde yeniden yaşamı tesis etmek için burayla ilgili yeni düzenlemelere ihtiyaç var." dedi. KIRSALA DÖNÜŞ İÇİN YENİ ADIMLAR ATILMALI Ömer Fethi Gürer, köyde doğmamış veya ailesi göç ettiği için farklı şehirlerde yaşayanların da kırsala dönüş hakkından faydalanmak istediklerini belirtti. Ancak mevcut düzenlemelerin bu kişilere imkan tanımadığını ifade ederek, "Bu yıl Niğde’de Beyazkışlakçı Köyü’ne gittim, bu sorunu yerinde gördüm. Örneğin, o köyde doğmamış, o köyde yaşamamış, ailesi göç ettiği için başka illerde doğmuş olanlar da yeniden kırsala dönmek istediklerinde bu haktan yararlanmak istiyorlar. Bu teklifin içinde bu düzenlemenin de olması doğru olurdu çünkü köyde ev yapmak istiyorlar ama köy muhtarı kanunun kendilerine tanıdığı bu hak doğrultusunda olanak tanınamayacağını söylüyor." şeklinde konuştu. Kırsalda nüfusun giderek azaldığını ve çiftçilerin yaş ortalamasının yükseldiğini vurgulayan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer,”Kırsalda yaşayan nüfusun yaş ortalaması 58, nüfusa oranı da yüzde 7. Çiftçi nüfusunun yaşı da 54’e çıkmış durumda. Bizim kırsalı yeniden ayağa kaldırmak için burayı cazip kılacak ve o insanların dönüşünün yolunu açacak uygulamaları getirmemiz lazım. 18 bin köy okulunun 6 bine yakını da kapalı, okul yok, sosyal donatı alanı yok, gidip orada ev yapacak, ona arsa da verilmiyor. bu tür düzenlemelerde dikkate alıp yeniden kırsala dönüşün yolunu açmakta büyük yarar var. “ dedi. TORBA KANUN TEKLİFLERİ VE ANAYASA’YA AYKIRILIK SORUNU Kanun teklifinin yalnızca Köy Kanunu’nu değil, farklı birçok düzenlemeyi içerdiğini belirten CHP’li  Gürer, torba kanun teklifleriyle ilgili eleştirilerini de dile getirdi: "Kanun teklifi yine bir torba kanun teklifi olarak geldi. Köy Kanunu’ndan İmar Kanunu’na, KDV Kanunu’ndan Çevre Ajansı ve Yapı Denetimine kadar 8 ayrı kanunda değişiklik içeriyor. Bunun yanında 24 tane kanun teklifinin 12 maddesi de Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği maddelerden oluşuyor."diye Konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği düzenlemelerin ufak değişikliklerle yeniden gündeme getirilmesinin doğru bir yöntem olmadığını ifade eden Ömer Fethi Gürer, "Burada kanun teklifi görüşülüyor, kanun çıkıyor, Anayasa Mahkemesi iki yıl boyunca bu teklifi, bu kanunu görüşüyor, sonra iptal kararı veriyor ve iki yıl süreyle kanunsuzluk bu ülkede kanun gibi uygulanıyor. Bu da doğru bir yol değil çünkü son dönemde Meclis’e gelen çoğu kanun teklifi Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği kısmi değişiklikler içeren düzenlemelerle yeniden Meclis gündemine getirilen tekliflerden oluşuyor." Diye konuştu. KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE YEREL YÖNETİMLERİN ÖZERKLİĞİ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, kanun teklifinin 17’nci maddesi kapsamında coğrafi verilerin toplanması, paylaşımı ve mali hükümlerle ilgili düzenlemelerde kişisel verilerin korunması hakkının ihlal edildiğini belirtti. Ayrıca, yerel yönetimlerin özerklik ilkesine aykırılık teşkil eden eksikliklerin bulunduğuna da dikkat çekti.  GÜRER’DEN ÇAĞRI Gürer, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Hem Anayasa’ya uygun hem de halkın sorunları ve taleplerine uygun kanun tekliflerinin Meclis’e getirilmesini bir kez daha iktidar milletvekillerinden talep ediyor, bu yönde yapılacak düzenlemelerin Türkiye için ihtiyaç olduğunu belirtiyorum."dedi.

Çakırözer; Haber

Çakırözer; "Yaz Saati İnadından Vazgeçin!"

Türkiye’de 2016 yılından bu yana yürürlükte olan kalıcı yaz saati uygulaması kış aylarında okula giden öğrencileri, sabahın erken saatlerinde çalışmaya giden yurttaşları mağdur etmeye devam ediyor. TBMM’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde yaşanan mağduriyetleri gündeme getiren CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, kış saati uygulamasının yeniden başlatılmasını istedi. Çakırözer, kış saati uygulamasına geçilmesi için TBMM’de kanun teklifi de verdi. ENERJİ BAKANLIĞI BÜTÇESİNDE KIŞ SAATİ ÇAĞRISI CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’deki bütçe görüşmelerinde kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle yurttaşların yaşadığı mağduriyetleri gündeme getirerek, kış saati uygulamasının yeniden başlatılmasını istedi. 2016 yılından bu yana yürürlükte olan kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle çocukların okula gitmek istemediğini, çalışanların işe gitmekte zorlandığını belirten Çakırözer, yapılan zorlama uygulamadan vazgeçilmesini istedi. “YAZ SAATİ İNADINDAN VAZGEÇİN” Çakırözer Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde yaptığı konuşmada şunları söyledi; “Kalıcı yaz saati uygulamasıyla milyonlarca hanede güne sıkıntıyla, stresle başlanıyor. Sabahları aydınlanmıyor, saat altıda, yedide lamba yakmak durumundayız. Bunun nesi tasarruf getirir? Ayrıca biyolojik saatimizle oynanıyor, evlatlarımız uyanıp okula gitmekte, emekçiler işe gitmekte zorlanıyor. Okullarda çocuklarımız otuz dakikalık derslere zorlanarak eğitimlerinden çalınıyor. Gelin bu inattan, bu zorlamadan vazgeçin.” KANUN TEKLİFİ DE VERDİ Kış saati uygulamasına geçilmesi için Meclis’te kanun teklifi de veren Çakırözer, kalıcı yaz saati uygulamasının enerji tüketimini azaltmak yerine artırdığına dikkat çekerek, milyonlarca yurttaşın yaşamını olumsuz etkilediği ve özellikle kış aylarında sabah erken saatlerde okula veya işe gitmek zorunda kalanlar için güvenlik riskleri oluşturduğunu belirtti.

Cumhuriyet’e, Atatürk’e Bağlılık İfade Etmek Suç Değildir Haber

Cumhuriyet’e, Atatürk’e Bağlılık İfade Etmek Suç Değildir

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’deki Millî Savunma Bakanlığı 2025 bütçe görüşmelerinde ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dediler diye teğmenlerin ihraç talebiyle disipline sevk edilmesine tepki gösterdi. Çakırözer, “Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'e ve Cumhuriyetimize bağlılık ifade etmek suç değildir ve olmamalıdır. Bu teğmenlerin her şeyden çok sevdikleri askerlik mesleğiyle ilişiklerinin kesilmemesini milletimizin isteği olarak bir kez daha talep ediyoruz” dedi. Görüşmelerde 1. Hava İkmal Bakım Komutanlığı tesisleri ile savunma sanayi emekçilerin taleplerini de Bakan Yaşar Güler’in gündemine getiren Çakırözer, “Askeri fabrikalarda çalışan emekçilerimiz aylardır seslerini duyurmaya çalışıyor. Emekçilere savunma sanayii desteği verilmeli, gelir vergisi adaletsizliği, toplu sözleşmelerden doğan eşitsizlik giderilmelidir” dedi. CHP’Lİ VEKİLLERDEN TEĞMENLER İÇİN PROTESTO… TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Millî Savunma Bakanlığı 2025 yılı bütçesi görüşmelerine teğmenlerin ihraç talebiyle disipline sev edilmesi gündem oldu. CHP'li milletvekilleri, komisyonda oturdukları masalara ''Mustafa Kemal'in askerleriyiz'' dövizleri koyarak Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'i protesto etti.  ÇAKIRÖZER: “ATATÜRK’E BAĞLILIK İFADE ETMEK SUÇ DEĞİLDİR” Görüşmelerde söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, teğmenlerin ordudan ihraç edilmek istenmesinin vicdanları derinden etkilediğini belirterek, şunları söyledi: “ ‘Mustafa Kemal'in askerleriyiz’ dediler diye Ebru Teğmen ve diğer başarılı teğmenlerimizin ordudan ihraç edilmek istenmesi, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin moral motivasyonuna katkı sağlamamış, tam tersine hasar vermiştir. 86 milyonu üzmüş, vicdanları yaralamıştır. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'e ve Cumhuriyetimize bağlılık ifade etmek suç değildir ve olmamalıdır. Bu teğmenlerin her şeyden çok sevdikleri askerlik mesleğiyle ilişiklerinin kesilmemesini milletimizin talebi olarak bir kez daha talep ediyoruz.” SAVUNMA SANAYİ İŞÇİLERİNİN HAKKINI VERİN Eskişehir’deki 1. Hava İkmal Fabrikası’nda çalışan Harb-İş üyesi işçiler ile Türkiye’nin diğer şehirlerindeki askeri fabrikalarda çalışan emekçilerinin seyyanen zam ile mesleki ve özlük haklarının iyileştirilmesi için gerçekleştirdikleri eylemleri de Bakan Güler’in gündemine getiren Çakırözer, savunma sanayi emekçilerinin haklarının verilmesini istedi. Askeri fabrikalarda, tesislerde işçilerin milyarlık uçakların, tankların çalışmasını ve yerli füze sisteminin entegrasyonunu sağladıklarını söyleyen Çakırözer, şöyle konuştu: “Sunumunuzda: ‘Askeri fabrikalarımız bakım ve onarımı en iyi şekilde yaparlar, gurur vesilesidirler’ diyorsunuz. O zaman neden haklarını vermiyorsunuz bu emekçilerin? Onlar olmasa ne uçak uçar ne tank gider ne kadar gurur duysak azdır. Aylardır haykırıyorlar, yaptığı işe emeğini, yüreğini koyan bakım fabrikalarımızın işçilerinin sesini duyun. Geçinemediği için araba yıkayan mı, kuryelik, garsonluk yapan mı dersiniz? İstemeye istemeye ayrılıyor, yurt dışına özel sektöre gidiyor ya da erkenden emeklilik istiyorlar. Bu fabrikalardan ayrılan her emekçi, aslında yerli ve millî savunma sanayii iddiamıza vurulan bir darbedir. Bunu durdurmanın yolu o emekçilerin hakkını vermekten geçer. Onlara savunma sanayii desteği verilmeli, gelir vergisi adaletsizliği, toplu sözleşmelerden doğan eşitsizlik giderilmeli, kamu çerçeve protokolü ocak ayına çekilmelidir.”

Süllü: “AB İçin Başmüzakereci Yok, Dağınık Diplomasi Var! Haber

Süllü: “AB İçin Başmüzakereci Yok, Dağınık Diplomasi Var!"

CHP Eskişehir Milletvekili, AB Uyum Komisyonu Üyesi ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkan Yardımcısı Jale Nur Süllü, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Birliği Başkanlığı’nın bütçe görüşmelerinde önemli açıklamalarda bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a hitaben konuşan Süllü, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefini stratejik bir amaç olarak görmeye devam etmesinin umut verici olduğunu belirtirken, ilerleme için tüm sorumluluğun AB’ye yüklenmesini eleştirdi. “Gerçekleri konuşmamız gerekiyor” diyen Süllü, iç politikadaki yanlışların dikkate alınması gerektiğini ifade etti. “Tam Üyelik Süreci Donduruldu” Süllü, Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu üyeliği başvurusundan bu yana geçen süreçte yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, “1959’da başlayan bu yolculuk, 1999’da resmi adaylık statüsüne kavuştu. 2005’te müzakereler büyük umutlarla başladı. Ancak 2014’ten itibaren yaşanan gerilemeler ve 2018 sonrası müzakerelerin tamamen dondurulması, ülkemiz açısından büyük bir kayıptır” dedi. “2024 Türkiye Raporu Kaygı Verici” Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2024 Türkiye Raporu’na işaret eden Süllü, müzakerelerin 2018’den bu yana ilerlemediğini belirterek, “Raporda demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi temel alanlarda geriye gidiş olduğu açıkça ifade ediliyor. Bu tablo, AB ile ilişkilerimizi ileriye taşımaktan öte, daha da geriye götürüyor” dedi. “AB ile Çıkar Odaklı Bir İlişki Kabul Edilemez” Raporda, Türkiye ile AB arasındaki yeni angajmanın adaylık perspektifinden uzaklaşıp çıkar temelli bir yapıya dönüştüğüne dikkat çeken Süllü, “Ticaret, göç, enerji ve savunma gibi tematik alanlara dayalı bu ilişki modeli, Türkiye-AB ilişkilerinin ruhuna aykırıdır ve tam üyelik hedefini zayıflatmaktadır” ifadelerini kullandı. Vize Serbestisi İçin Eksik Kalan 6 Kriter Çağrısı Süllü, AB’nin eleştirel yaklaşımına zemin hazırlayan eksikliklere dikkat çekerek, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin parlamentonun yasama ve denetleme fonksiyonlarını zayıflatması, AYM ve AİHM kararlarının uygulanmaması gibi konular, AB’nin eleştirilerinde haklılık payı yaratıyor. Kendi ev ödevlerimizi yapmazsak, eleştirileri bertaraf edemeyiz” dedi. Türkiye’nin vize muafiyeti için taahhüt ettiği 72 kriterden halen 6’sının tamamlanmadığını vurgulayan Süllü, “Vatandaşlarımızın çileye dönen vize süreçlerini iyileştirmek için kriterlerin yerine getirilmesi şart. Kolaylık değil, çözüm odaklı adımlar gerekiyor.” dedi. Draghi Raporu Türkiye İçin Risk AB’nin ekonomik rekabetini arttırmak için hazırlanan Draghi Raporu’nun Türkiye’ye ihtiyaç duyulacağı yönünde Dışişleri Bakanlığı tarafından yorumlar yapılıyorsa da Türkiye için riskler taşıdığı konusunda uyarıda bulunan Süllü, “AB’nin 800 milyar Euro’luk yatırım ve sübvansiyon planı Gümrük Birliği’nin güncelleyemeyen, iklim yasasını çıkaramayan, Avrupa Yeşil Mutabakatı için dönüşümü ve gerekli finansmanı sağlayamayan fosil yakıtlardan çıkamayan Türkiye için hep risk etkenleridir” dedi. Sürekli savunmada kalarak AB’yi suçlamanın işe yaramadığını vurgulayan Süllü, “Tam tersi Katılım Öncesi Mali Yardımlar yani IPA fonlarında çok ciddi düşüşler yaşandı. Avrupa Yatırım Bankası Türkiye'ye yılda 5 milyar Euro kredi sağlarken bu krediler kesildi. Tüm bu geri gidişlerde olan ülkemiz ve vatandaşlarımıza oluyor.” dedi. “AB kriterleri vatandaşlarımız için yerine getirilmeli” Süllü, halkın AB üyeliğine yüzde 66 olan destek oranının, yüzde 69’unun neden olarak gelişmişlik ve refah düzeyinin artması, yüzde 47’sinin ise demokrasi ve insan haklarının gelişmesini açıkladığını ifade etti. Bu nedenle AB kriterlerinin ülke ve vatandaşlar için yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, “Ev ödevleri konusunda ilerleme yerine geriye gitmemize karşın en azından Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı'na (Gymnich) katılma, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantılarının başlaması, bakanlıklar arası görüşmeler gibi, son zamanlardaki gelişmeleri olumlu buluyoruz” dedi. AB ile ilişkilerin dağınık yürütüldüğüne değinen Süllü, “Müzakerelerin, bir baş müzakereci koordinasyonunda, AB’nin bizi eleştirebileceği doneleri elinden alabilecek; hukukun üstünlüğü ve düşünce özgürlüğünün içinde yer alacağı AB uyum kriterlerini sağlama yönünde sorumluluk alarak yürütülmesine davet ediyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Rekor İhracatla Övünüp Emekçinin Hakkını Vermiyorsunuz! Haber

Rekor İhracatla Övünüp Emekçinin Hakkını Vermiyorsunuz!

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’de görüşmeleri devam eden 2025 bütçesinde bor madeninde rekor ihracatla övünen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ı topa tuttu. Kırka ETİ Maden Bor İşletmelerinde çalışan emekçilerin talep ve sıkıntılarını gündeme getiren Çakırözer, “2024 yılında 2,5 milyon ton bor ürünleri satışı karşılığında, yüzde 97'si ihracat olmak üzere 1,3 milyar dolar satış gerçekleştirerek rekor kıracağız diyorsunuz. Diğer tarafta onu gerçekleştiren emekçinin, mühendisin hakkını vermiyorsunuz. Kömür yardımı, yakacak yardımı, yıpranma payı vermiyorsunuz. İhracat priminden mahrum bırakıyorsunuz. Övündüğünüz o emekçilerin özlük haklarına hepimizden önce sizin sahip çıkmanız gerekir” dedi. Çakırözer, ölüm yolu olarak bilinen Kırka Yolu’nda meydana gelen kazaları da gündeme getirerek, “Bu yolu her gün ETİ Maden emekçilerimiz de kullanıyor. Kış aylarında ölüm korkusuyla servislerine biniyor çalışanlar. Yıllardır bitmeyen ve göz göre göre kazaların yaşatıldığı bu yol iktidarın ayıbıdır” dedi. “REKOR İHRACATLA ÖVÜNÜP İŞÇİNİN HAKKINI VERMİYORSUNUZ” TBMM’deki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, görüşmelerde bor madenindeki rekor ihracatla övünen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ı topa tuttu. Bakan Alparslan bor madeninde yüzde 97'si ihracat olmak üzere 1,3 milyar dolar satış gerçekleştirerek rekor kırılacağını dile getirirken, CHP’li Çakırözer, “Burada rekor ihracatla övünüp Kırka ETİ Maden Bor İşletmelerindeki emekçimizin, mühendisimizin hakkını vermiyorsunuz” dedi Çakırözer şunları söyledi: “Eskişehir Eti Bor emekçisinin derdi çok. Türkiye'de her sendikalının yakacak yardımı, kömür yardımı var, onların yok, yıpranma payı da yok. Burada rekor ihracat diye övünüp diğer yandan onu gerçekleştiren mühendise neden ihracat primi vermiyorsunuz? Demem o ki övündüğünüz o emekçilerin özlük haklarına hepimizden önce sizin sahip çıkmanız gerekir.” “MÜLAKATLA İŞ DERDİNDEKİ GENÇLERİN GELECEĞİYLE OYNUYORSUNUZ” Kırka ETİ Maden Bor Tesislerinde işçi alımındaki mülakat ve partizanlığı da gündeme getiren Çakırözer, “Bugünlerde tesislere madenci alımı yapıldığını duyuyoruz. Ancak büyük sorunlar var. O bölgede topraklarını madene veren ailelerin evlatları istihdamda öncelikli ama 35 yaş sınırı var diye eleniyor. Peki, yaş dolmadan niye almıyorsunuz? Çünkü partizanlık yapıyorsunuz. Kol gücüne dayalı bir iş için bir emekçi 15 kez, 20 kez elenir mi? Eliyorsunuz, yıllarca dışlayıp sonra da 35 yaşına geldin diye iş umudunu elinden alıyorsunuz. Ayrıca, hani mülakat kalkacaktı? Tüm şiddetiyle devam ediyor. Yetmiyor partizanlık yapıyorsunuz. İş derdindeki gençlerimizin yok parti üyeliğine, yok ailesine, yok sosyal medya paylaşımlarına bakarak gelecekleriyle oynuyorsunuz” dedi. “AYNI YERDE 8 KAZA OLDU… BİTMEYEN KIRKA YOLU BU İKTİDARIN AYIBI” Çok sayıda ölümlü kazanın yaşandığı ‘Kırka Yolu’nun tamamlanması için Bakan Bayraktar’dan destek isteyen Çakırözer, “O madene giden yolun hâli iktidarınızın ayıbıdır. İşte, bugün yine kaza var 1 ölü, 44 yaralı, aynı yerde bir yılda 8 kaza oldu, geçen yıl Eti Maden işçilerimizi taşıyan otobüs kaza yaptı. İşçiler hele kış aylarında ölüm korkusuyla servislere biniyor her sabah. Bu yola şimdi işçilerin imzasıyla, Kırkalıların imzasıyla başlandığını söyleniyor, anlatılıyor. Hızla tamamlanması sadece Karayollarının değil, Eti Madenin de önceliği olmalıdır” diye konuştu. KIRKA BOR ÖZELLEŞECEK Mİ? Görüşmelerde Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar’ın ''Eti Madeni klasik kamu işletmeciliğinden çıkaracağız” açıklamalarını da gündeme getiren Çakırözer, Bakan Bayraktar’a, “Bor tesisi özelleştirilecek mi? Çalışanlar haklı olarak özelleştirme mi geliyor diye endişeli, bu kaygıları gidermelisiniz!” diye sordu. Çakırözer şunları söyledi: “Sayın Bakan, sunumunuzda bor madeninin öneminden de bahsediyorsunuz. O övündüğünüz bor, bizim Eskişehir Kırka'da çıkıyor ama şimdi diyorsunuz ki: ''Eti Madeni klasik kamu işletmeciliğinden çıkaracağız'' bu ne demektir? Çalışanlar haklı olarak özelleştirme mi geliyor diye endişeli, bu kaygıları gidermelisiniz. Eti Madende çok sayıda iş kazası oluyor, kadro eksik, izinsiz çalışıyorlar, hangi önlemleri alıyorsunuz?”

Süllü: Termik Santral Projesi’ni Eskişehir’e Yaptırmayacağız! Haber

Süllü: Termik Santral Projesi’ni Eskişehir’e Yaptırmayacağız!

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda; “İliç'teki faciaya ‘heyelan’ deyişinize hiç mi hiç inanamadık. Hani çevre diyorsunuz ya; Kaz Dağları'nı, İliç'i, Cengiz Holdingin Mardin, Ortakent bakır fosfat projesini, Sivrihisar ilçemizde Kaymaz'ın ne hâle geldiğini bildiğimizden, biz Eskişehirliler, Türkiye'de Iğdır ile mikroklima iklimine sahip ormanlarla çevrili Sakarı Vadimize Cengiz Holding el attığı için şu anda diken üstündeyiz.” dedi. CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, bütçe toplantısında Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı’na hitaben yaptığı konuşmasında, “Öncelikle sunuşunuzun çok büyük bölümünü madenciliğe ayırmanız ile yer üstü kaynakları bitirip gözünü yer altı kaynaklara diken bir iktidarın bakanı olmanız, son derece uyumlu. Ama uyumlu bulmadığımız bir şey var: ‘Önce insan, sonra çevre, sonra madencilik’ olarak açıkladığınız vizyonunuz ile ülkemizde madencilik alanında olup bitenler hiç de uyuşmuyor.” ifadelerini kullandı. Yıllardır olması gerektiği söylenen SED yani Sağlık Etki Değerlendirilmesinin hayata geçirilmediğini belirten Süllü, halk sağlığının olumsuz etkileri yok sayılırken bilim insanlarının uyarıları dikkate alınmaksızın Soma, Amasra, İliç'te yitip giden canlarla nasıl insanı öncelediğini anlayamadıkları söyledi. “ALPAGUT, ATALANTEKKE, TEKECİLER DELİK DEŞİK EDİLİYOR” Süllü, Alpagut, Atalantekke, Tekeciler altın madeni için 542 hektarı orman alanına denk gelen 672 hektarın, daha henüz maden açılmadan Cengiz Holding ve TÜPRAG'ın sondajlarıyla delik deşik edilmiş durumda olduğunu ifade etti. Bölgenin, İç Anadolu'nun Çukurovası, İstanbul'un yeşilliğinin yüzde 70'ini sağladığına vurgu yapan Süllü, “Narenciye, zeytincilik, ülkemizdeki en yüksek polifenol oranına sahip zeytinyağı üretimi, domates üretimi, ipek böcek yetiştirciliği, yüzlerce endemik bitki var.” dedi. Ülke madenleri talan edilmesin diye havza madenciliğinin öngörüldüğü, Atatürk'ün kurduğu MTA varken son yıllarda 17 kez maden şirketlerinden yana değişen yasada 25 bin hektarın altı için "ÇED Gerekli Değildir" kararlarıyla Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinin delik deşik edildiğini ifade eden Süllü, “Biz Eskişehirliler havamızı, suyumuzu, toprağımızı koruma kararlılığıyla direniyoruz çünkü tehlike büyük. Tıpkı İliç'teki gibi açık ocak işletmeciliği yapılacak ve yığın liç alanı kapasitesi 35 milyon metreküp. Sadece verimli Sakarı Vadi topraklarımız değil, Sakarya Nehrinin geçtiği tüm iller etkilenecek. Dolayısıyla "önce çevre" vizyonunuz inandırıcılığını yitiriyor.” dedi. “ALTINSIZ YAŞAYABİLİRİZ AMA SUSUZ ASLA” Süllü, “Madencilik faaliyetlerinin sonlandırıldığı alanlara dikilen ağaçlarla doğaya kazandırıldığını söylemenizden çevreyi sadece yeşil yapraktan ibaret gördüğünüzü anlıyoruz ama Birleşmiş Milletler raporlarına göre madencilikle yok olan alanlar asla geri getirilemiyor.” dedi. Ağaçların altındaki akiferlerdeki su kaynakları, yaban hayatı, endemik bitkilerin geri getirilemez şekilde yok edildiğini ve iklim krizinin her geçen gün artan etkisiyle baş gösteren kuraklık sorununun görmezden gelindiğini belirten Süllü, “Altınsız yaşayabiliriz ama susuz asla. Tüm bunları düşününce Bakanlığınızdan bir soru önergeme gelen yanıtta Eskişehir'de son üç yılda 318 maden ruhsatı verdiğinizi duyduğumuzda biz Eskişehirler ciddi endişeleniyoruz.” dedi. “ESKİŞEHİR’E TERMİK SANTRAL YAPTIRMAYACAĞIZ” Eskişehirlileri endişelendiren önemli çevre konularıyla ilgili bir diğer soru önergesine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan henüz yanıt verilmediğine dikkat çeken Süllü, “Yaptırmamak için direndiğimiz Alpu Termik Santral Projesi için, Büyükşehir Belediyemizin açmış olduğu dava ile Danıştay iptal kararını onayınca rahat bir nefes almıştık ki EÜAŞ Termik Santraller Daire Başkanlığı’nca Santral Yer Seçim Komisyonu’nun bazı yerler belirlediği ile ilgili duyumlar alık. Bu bilgiler doğru mu? Doğru ise bile, buradan Türkiye’nin en temiz üçüncü havasına sahip Eskişehir’e termik santral yaptırmayacağımızın bilinmesini isteriz.” diye konuştu. “SİVRİHİSAR’DA DOĞA TAHRİBATINA BİR DE KÜLTÜREL TAHRİBAT EKLENİYOR” Süllü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na Sivrihisar’ın Koçaş köyünde köyün içinde taş ocağını hatırlarak, “Maden denetimleri deyince taş ocaklarını da denetliyor musunuz? Sivrihisar’ın Koçaş köyünde köyün içinde taş ocağı var. Sivrihisar bölgemiz tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir bölgede. Ülkenin dört bir yanından maden arama faaliyeti adı altında definecilik yapıldığını da uzmanlar belirtiyor. Sayısı artan küçük taş ocaklarının yerlerinin seçimi de dikkat çekiyor. Doğa tahribatına bir de kültürel tahribat ekleniyor.” diyerek sözlerini tamamladı. “2053 SIFIR EMİSYON TAAHHÜTTÜNDE BAKANLIĞIN SAMİMİYETİ SORGULANIYOR” Süllü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın sunuşunda küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için Cop 28’de nükleer enerjiden söz etmesine karşın, IPCC raporları, COP 26 ve 27’de termik santrallerin kapatılması, ormansızlaşma, kömürden fosil yakıtlardan çıkılması, kömürde adil dönüşümle ilgili tek cümle olmamasını eleştirdi; “Onayladığımız Paris iklim Anlaşması, 2053 sıfır emisyon taahhüttü varken bakanlık olarak samimiyetinizi sorgulatıyor.” “DÖVİZ AÇIĞI VARKEN KÖMÜR İTHALATINA 8 MİLYAR DOLAR ÖDENMİŞ” Alltın ve kömür ithali için 40 milyar dolar ödenediğine dikkat çeken Süllü, “Döviz açığı varken 54 milyon tona yakın kömür ithalatına 8 milyar dolar ödenmiş. Son yirmi yılda yarım milyar ton kömür ithal edip 1,8 milyar ton kömür yakıldı; fosil yakıt olarak bir o kadar petrol ve doğal gaz yakıldı; 665 milyar dolar kömür, petrol ve doğal gaz ithalatına ödendi. Enerji verimliliği yatırımları konusunda ise bir açıklık yok.” dedi.

Eskişehir'de Maden Çöplüğü, Yeni Bir İliç Faciası İstemiyoruz Haber

Eskişehir'de Maden Çöplüğü, Yeni Bir İliç Faciası İstemiyoruz

Eskişehir’in Mihalgazi-Alpagut ve Tepebaşı-Atalan bölgesinde yapılmak istenen siyanürlü altın madeni projesi TBMM’deki bütçe görüşmelerinde de gündem oldu. CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde söz alarak, Bakan Alparslan Bayraktar’a “Eskişehir’de yapılmak istenen zehir projeleri hayata geçerse ormanlar, seralar, tarım arazileri yok edilecek. Su kaynaklarımız kirlenecek ve kuruyacak. Temiz havamız yerini toza bırakacak. Siyanür doğal hayata ve insan yaşamına tehdit oluşturacak! Biz 1 milyon Eskişehirli bunu istemiyoruz. Eskişehir'imizde bir maden çöplüğü, yeni bir İliç katliamı istemiyoruz! Parsel parsel satılmak istenen topraklarımızı karış karış koruyacağız” dedi. “ESKİŞEHİR’İN YÜZDE 71’İ MADENCİLİK İÇİN RUHSATLANDIRILMIŞ” CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer TBMM’deki 2025 yılı bütçesi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesinde Bakan Alparslan Bayraktar’a Eskişehir’in havasına, suyuna, verimli topraklarına zarar verecek maden projelerinden vazgeçilmesi çağrısında bulundu. TBMM’de 12 saat süren görüşmelerde Çakırözer, Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş. tarafından Tepebaşı İlçesi Atalan Mahallesi ve Mihalgazi İlçesi Alpagut Mahallesi’nde, Türkiye Varlık Fonu'na devredilen Koza Altın'ın Sarıcakaya ilçesinde yapmak istediği madencilik projelerini gündeme getirdi. Çakırözer, Bakan Alparslan’ın sunumundaki “önce insan, sonra çevre, sonra madencilik” sözlerini eleştirerek, “Gerçekler öyle değil maalesef. Eğer öyle olsaydı hafta sonunda binlerce Eskişehirli sizleri protesto için sokağa çıkmazdı. Protesto ediyoruz çünkü Türkiye'nin en yaşanabilir illerinden memleketim Eskişehir'imizin yüz ölçümünün yüzde 71'i madencilik için ruhsatlandırılmış durumda” dedi. “1 MİLYON ESKİŞEHİRLİ İSTEMİYOR” Çakırözer, şunları söyledi: “En son Mihalgazi Alpagut, Tepebaşı Atalan'da Cengiz Holdinge, Sarıcakaya'da ise Koza işletmesine altın, gümüş madeni çıkarmak için ruhsat verdiniz. Neresi bu Sarıcakaya ve Mihalgazi? Anadolu'nun Akdeniz'i! Türkiye'nin dört bir yanına roka, domates, sebze buradan gidiyor. Şimdi, buraya tam 2 bin 500 futbol sahası büyüklüğünde ruhsat alanında 720 futbol sahası büyüklüğünde maden kazılacak. Sarıcakaya'da ise ‘ÇED hiç gerekli değildir’ diye baştan onay verildi. Ruhsat alanı bin 600 hektar ama sırf ÇED süreci işlemesin diye maden alanı 25 hektarın altındaymış gibi gösteriliyor. Ayrıca, Alpu Ovası'na kömürlü termik santral projesini Danıştay iptal etmişti, şimdi Eskişehir'e daha yakın bir bölgeye yine bir termik zehir santrali yapmak istediğinizi duyuyoruz. 1 milyon Eskişehirlinin ortak çağrısı olarak yol yakınken bundan vazgeçin diyoruz.” “TOPRAKLARIMIZI KARIŞ KARIŞ KORUYACAĞIZ” Zehir projeleri hayata geçerse Eskişehir'de ormanların, seraların, bahçelerin, tarım arazilerinin yok edileceğini söyleyen Çakırözer, “Saydığımız bu zehir projeleri hayata geçerse Eskişehir'de ormanlar, seralar, bahçeler, tarım arazileri yok edilecek. Su kaynaklarımız kirlenecek ve kuruyacak. Temiz havamız yerini toza bırakacak. Siyanür doğal hayata ve insan yaşamına tehdit oluşturacak, oysa 1 milyon Eskişehirli olarak bunu istemiyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı, insanımızı, hayvanımızı, ormanımızı zehirlemenizi istemiyoruz. Eskişehir'imizde bir maden çöplüğü, yeni bir İliç katliamı istemiyoruz” diye konuştu. ÇAKIRÖZER SORDU, BAKAN YANIT VERMEDİ Çakırözer görüşmelerde Bakan Alparslan’a, “Mihalgazi Sarıcakaya'da izin verdiğiniz bu siyanürlü altın projeleri hayata geçerse tarım, hayvancılık, seracılık, ipek böcekçiliği yok olacak. Oysa 1 milyon Eskişehirli toprağımızı, suyumuzu, havamızı, insanımızı zehirlemenizi istemiyoruz. Eskişehir'imizde maden çöplüğü, yeni bir İliç katliamı istemiyoruz. 1 milyon Eskişehirlinin bu talebine bir yanıtınız olacak mı? Yine, Eskişehirlilerin karşı çıktığı Alpu Termik Santrali'ni Danıştay kararına rağmen yeniden gündeme getirme gibi bir niyetiniz var mı?” sorularını da sordu. Çakırözer’in sorularına bütçe görüşmelerinde yanıt verilmezken, Bakan Alparslan Milletvekillerinin sorularını yazılı yanıtlayacağını söyledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.