Haydi haftaya biraz psikolojik pasajlar ile resim yaparak başlayalım.
Bence bazı değerlerin bazı eksikliklerin, bazı önyargıların, bazı basiretsizliklerin altını çizmek lazım..
Neydi ilk başlık,
"Değerler"
Efendim şehrin en karakter fakiri bile bir gün bana dönerek şöyle bir şey söylemişti,
"Sende bir şey dikkatimi çekti,
Hiçbir beklentin ve hesabın olmadan etrafındaki insanları kendi sosyal medya hesabında methiyeler dizeleyerek yüceltiyorsun"
O bunu söyleyince farkettim aslında ne yaptığımı.
Benim hissettiğim sadece duygusal bir taşma belki de.
Aylardır yüceltmem gerektiğini,
Değerlerini herkes ile beraber benim de bildiğimin altıni çizdiğimi yazmayı ihmal etsem de bugüne kalmış iki isim var.

Pardon iki büyük ve önemli değer.
Eskişehir AK Parti İl yönetiminde il sekreteri Sayın Sevda Şenoturan ve Medya iletişim Başkanı Sayın Enes Yalçın.
Bu iki isim teşkilatın beyni ve kalbi..
Çünkü samimiyetle söylüyorum umman gibi sabırları ve muazzam işbilir meziyetleri var.
Olmasalar ne olurdu bilmem. İyi ki, iyi ki varsınız diyerek sayılarınızın artması duasını da ekliyorum.

Diğer başlıklara isim yazmayacağım,
Genelleyerek bazı göndermeler yapacağım :)))
Durduk yerde bir söz geçti içimden,
Aynı kazanda kaynıyoruz ama o kadar ayrı tütüyor ki dumanım..
Yine de susmaktan iyidir deyip yazarak konuşacağım.
Hani Nemrut’a sormuşlar,
"Nasıl bu kadar zalim oldun”diye, kimsenin sesi çıkmadı" demiş.

"Yakışan" diye ifade vardır bizim toplumumuzda.
Üzerimize yakışan, lisanımıza yakışan, tavrımıza yakışan, yanımıza yakışan,
Temsil ettiğimiz olguya yakışan…

Hangisine bakarsan bak yakışmayan şeyler yaptı bazıları :))
O kadar yakışmadı kı,
Hem bunu herkes gördü ve yakıştırmadı,
Kısık sesle de işaret ederek,
“Sen onu buraya yakıştırmıştın ama bak o yakışmayan bir davranış ile hem makamı alaşağı etti hem seni harcadı,
Kim nereye asılsa oraya uzadı ve en büyük basiretsizliğini gösterdi” dedi.

Güldüm :)))
Çünkü bana gülmek çok yakışıyor :)))
Herkesin rezil olduğu kimsenin utanmadığı bir dünyada siyasetten de çok şey beklememek mi lazım diye geçirdim içimden..

Ama şahsım ile alakalı yine kendim ile bir muhasebe içine girdim.
Nedir ki yani,
İnsan en ağır bedeli muhabbeti uğruna ödemez mi zaten.
İlk defa mı hayal kırıklığına uğruyorum, ya da son mu ?

Ahh ama olgu..
Şu yirmi yılın inancı..
Hangi tartışılamaz emeğin uğruna verildi bu büyük taviz.?

Bana bir şey olmadı haa !!
Ben hala o omurgalı dimdik tavizsizlik çizgisinde heykel gibi duruyorum :)

Siz, siz, siz kendinizden bile çok işte o büyük olguya halel getirdiniz.
Ama benimle alakalı adına ne koyarsanız koyun,
Önyargı, mahcubiyet ya da utanmak girdi devreye...
Sonra bir vicdan yastığı arandı etrafta başımı koyabilir miyim diye

Bence o da yoktu..
İşte tam o vicdan yastığını ararken kayboldu dinleme ve sonrasında anlama..
Eeee en azından Allah çok adil..
Ben başka adaletlerden de bahsedeyim mi rahatsızlık vermeyeceksem. ?
Bakın canım kardeşlerim,
Bugün paranız yoktur
Yarın olabilir
Bugün mevkiniz makamınız yoktur
Yarın olabilir
Ama bugün şerefiniz yoksa yarın o da olmaz
Ve o kim nereye çekse uzayabilenlere ithafen,
Hataları ile kabul ettiğiniz insanlar,
Size hatalar yapmaya devam edeceklerdir.
Çünkü ceza almamış ilk suçtan daha cesaret verici bir şey yoktur.
Ve bazı amaçlar o kadar değerlidir ki,
O yolda mağlubiyet bile zaferdir
Ama benden size naçizane tavsiye,
Bakış açınızı değiştirmeden etrafınızdaki insanlar değişmez.
Ve bu yük yük bilmeseler bile sadece Sevda ve Enes’in sırtında gitmez..
Sakin olun ve ağırlığınızı koruyabilir.
Yakışanı yapmaktan taviz vermemelisiniz
Unutmayın !!
Hızlı yükselenler toz, duman ve tüylerdir..
Biz tabiki öyle olmadığınızı düşünüyoruz ama bizi defaatle şaşırtmamanızı umut ediyoruz
Çünkü durum öyle mizah haline geldi ki,
Bir kimseye onun kendine vermediği değeri verince sizde bir kusur olduğunu düşünür ya hani o kadar gardınızı almışsınız ki bende bir kusur olduğunu düşünüyorsunuz :))
Lütfen görmek istemeyenler gibi kör olmayın.
Susuzluk size yanlış bardaktan su içiriyor dolayısı ile suya kanmak ile yamuğa kanmak arasında benzeşiyorsunuz.
Ama size KARDEŞCE bir tavsiyede bulunmak isterim,
Elleriniz ile kulaklarınızı kapatmayın
Gözlerinizden de önyargı gözlüğünüzü çıkarın lütfen,
Bir bakmışsın Yusuf kuyudadır.
Bir bakmışsın Yusuf sultandır..
Yaşadikça oyuna dahiliz.
Hiçbimiz bugüne güvenmemeliyiz
Her şey bir tarafa,
Padişaha sormuşlar,
Kaç tane Dostun var diye,
Tahttan inince belli olur demiş..
“Taht” sizde de bâki değil bilin istedim..
Ama ben gönülden dilerim Bâki olsun.
Çünkü en azından ben kendime yakışanı yapayım, yaşadıkça da yaparım..
Öff ne Edebiyat yaptırdınız bana..
Tamam bana yakışıyorda Edepten nasibini almamışlara bizden diyelere Edebiyat yakışıyor mu bilemedim.
Her şeyi de ben bilmeyivereyim..